21 Ağustos 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10

21 Ağustos 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bu sokak hâdisesi ,Moskova nehri kr yısındaki “Kültür Park,, ta cereyan etti, Parkın geniş taş merdivenlerinde, ba- şında “küçük anne, biçiminde hasr bir şapka bulunan genç bir kız, ihmal kâr bir vaziyette oturuyordu. Hârikulâ. de güzeldi. O kadar ki güzelliğini tas vir etmek bizim için imkânsızdır. Bu. nu olsa olsa klâsikler yapabilir. Biz sadece, bu kızın fevkalâde güzel oldu- ğunu söylemekle iktifa edeceğiz . Genç kız taş merdivenlerde oturu « yor, ve düşünceli bir eda ile sulara ba- kıyordu. Yanındaki erkek arkadaşr - belki de kocası - biraz uzakta durmuş, iş portacı kadından cigara alıyordu. Bu, üzün boylu, zayıf, çok cigara içen in- sanlarda rastlanan sar: benizli, beyaz pantalonlu bir gençti. Genç kız, o kadar güzeldi ki, gelip geçenlerden bir çoğu cigara içmedikleri halde cigara satan kadının yanında du- raklıyorlardı , Birdenbire, “küçük anne, şapkak güzelin önünde, güneşten yanmış, sem. patik yüzlü, sportmen tavırlı sarışın iki delikanlı peyda oluverdi. Bunlardan birisinin omuzunda, bir kayışa asılı olduğu halde (Leyka) markalı fotoğraf makinesi vardı, Sarışın gençlerden fotoğrafsız olanı taş merdivende oturmakta olan genç kıza yaklaşarak gayet nazik bir eda ile; — Atfınızı çok rica ederim, deği, Ar- kadaşımın Moskovar nehri fonunda bir resminizi çekmesine müsaade eder mi- siniz?. “Küçük anne,, şapkalı güzel kız, ev- velâ hafifçe kızardı, sonra kendisinden rica edilen müsaadeyi veridi. “Leyka,, ik genç, makinesini ayar etti ve sürgüsünü şıkırdattı. İşte tam bu sırada, “Küçük anne, şapkak gü. zelin arkadaşı - ve yahut kocası - olan cigara tiryakisi genç ilerledi. Sporcu larm yanına gelince: — Bu sizin yaptığınız düpedüz e. depsizliktir, külhanbeyliktir, deği. Ar- tik güpegündüz kadınlara sarkıntılık etmeğe başladınız!. Omuzunda fotoğraf makinesi olan genç büyük bir soğuk kanlılıkla; — Niçin bu kadar kıskançlık gös- tetiyorsunuz?, dedi. Arkadaşımla ben, bir amatör olarak, şehrin güzel bir man- zarasını çekmek istedik. — Fakat siz şehir manzarasını değil, kızın resmini çektiniz!,, — Canlı bir insanla süslenmedikçe hiç bir manzaranın kıymeti yoktur. Biz güzel bir manzaranın resmini alırken, bir / Yüz sayfadan fazlasını okuduğum balde mister Utsus hâlâ görünürde yok- tu. Bu herifin filmde ehemmiyetli bir yeri olup olmadığından şüphelenmeğe İçime kurd girmişti. Mister Coul - dock sayfaları çevirerek Ursusun kız - gin öküzün boynuzlarından oLigiayı kurtardığı bahsini okudu. Vak'a Neronun gözleri önünde geçi yordu. Romanm güzel kızı rolünü de Mis Blevius oynayacaktı. Masal beni heyecanlandırdı. Öküzü şimdiden £€ 'bermiş addetmesini söyledim. Mister Vouldock, masaldaki Petro- nius ve başaktör Fraynenin güzel &r zın sevgilisi Vicinus, benim de takw mın öküz güreşçisi ve can kurtarıcısı Urasus olacağımı söyledi. Mister Cowldock öteki herifin, kızın sevgilisi olmasına rağmen bütün yü kün benim sırtıma yüklendiğini söyle da. — Bizim hepimizin oynayacağı tol ne kadar ehemmiyetli olursa olsun fil- Oo manzarayı canlandıracak bir de in- ( sarın bulunmasını istedik. — Manzarayı canlandıracak bir in - sana ihtiyacınız var İse, cigaracı koca karının resmini çekebilirdiniz!.. Nega- tivi derhal bana iade etmenizi istiyo « rim . Omuzunda fotoğraf makinesi olan genç, makinesini göstererek; — Fakat, dedi, bunun (Leyka) oldu- ğunu görmüyor musunuz? İçindekiler, cam değil, filmdir. O halde filmin bu son kısmını ke- Bi Delikanlılar münakaşa ettikleri müd- detçe, etraflarını büyücek bir halk ka- labalığı çevirmişti. “Küçük Anne,, şap- kalı güzel, utancından ne yapacağını bilmiyordu. Orada birikenler de, kendi araların- da, hararetli hararetli vaziyeti müna- kaşa ediyorlardı. Bunlardan bir kıs mı - ki ekseriyeti bu kanaatteydiler - cigara tirya gencin haksız olduğu. nu, böyle küçük burjuvaca kıskançlık- ların Sovyet vatandaşlarına yaraşamı - yacağını söylüyorlardı. Hattâ bunlardan bir kısmı daha ileri giderek, bu beyaz pantlonlu Otellonun resminin çekilmesini, ve “kıskanç,, bir tip olarak gazetelerde teşhir edilmesini teklif ediyorlardı . Diğer bir kısmı ise - ki bunlar azlı- ği teşkil ediyorlardı. - tiryakiye hak veriyor ve sarışın gençleri ayıplıyorlar- dı. Bunlar, bu (Leyka) k “züppe,, lerin kadınlara aman vermediklerini, önleri. De gelen yerde resimlerini çektiklerini söylüyorlardı, Nihayet münakaşa büyüdü. İş polise aksetti.. Seyircileriyle, davacısiyle bü- tün bu kalabalık polis karaloolunu boy- Jadr. “Küçük anne,, şapkalı güzel, fır. attan istifade ederek, bir kolayını bu- lup sıvişmak üzere kapıya yollandı. Nöbetçi milisiyoner, her iki tarafı da dinledikten donra, böyle Münasiz ve iri- ci? çekirdeği doldürmayan bir hiç yü. zünden ortalığı ne diye telâşa verdik - lerine hayret ettiğini söyledi. Cigara tiryakisi genç, milisiyonerde daha başka şüpheler uyandırmak dü- şüncesiyle: — Fakat biliyor musunuz, dedi, bu delikanlılar Moskovar nehrinin kıyıla. rının da resmini çektiler. Milisiyoner omuzların silkerek: — Bundan ne çıkar?. dedi. — Fakat onlar bana bu filmi verme- ğe mecburdurlar! Mülisiyoner öfkelenmeğe başladı: — Vatanklaşlar, dedi, size burada muaşeret âdabı öğretmeğe ne vaktim, ne de hakkım var!,, Fakat görüyorum min asıl ağırlık merkezi sendedir. Bu- nun hilâfını #imse iddia edemez. Sen de böyle bir iddiaya kat'iyyen izin ver- memelisin. Sana ne kadar para vermek te olduklarını bilmiyorum, Fakat hazır fırsat ele geçmiş İken koparabildiğin kadar almağı ihmal etme.. Yaptığın işin değeri fazladır doğrusu. — Muvaffak olursam zannederim ki benim için bir milyon var. — Hiç şüphesiz.. Bu rol bir adamın sinemada ele geçirebileceği en büyük fırsattır! z İşte görüyorsunuz ya! Her taraftan ayranım kabartılmıştı. Kendim tam istimli, kalbim heyecan içinde bekle. yip duruyordum. Ben daima her şeyi peşinden hesapla- mağa alışık bir adam olduğum için ka lama güzel 'bir fikir geldi. İdare müdü- rüne giderek, daha iyi otlamaları ve da- ha yabani bir hal almaları için, kendi” since bir mahzur olmadığı takdirde &- küzleri başka bir otlağa götüreceğimi, çünkü etrafta bu kadar insan bülunun- HABER — Akşam postası 21 AĞUSTOS — ze Adalarda hayat Sevdalılar nered€ Bir sokak hâdisesi Yazan: Leonid Lenç ki kadınlara karşı takındığınız tavır hiç te bize yaraşan bir tavır değildir... Karınızın haline hiç te gıpta etmiyo- rum, Hattâ ona acıyorum bile.. yonerin de kendilerinden ya. ışuntan cesaretlenen sarışın genç- ler, bir ağızdan teminat vermeğe “Kü- çük Anne, nin resmini, sırf manzarayı canlandırmak düşüncesiyle çektiklerini söylemeğe başladılar. Fakat buna râğmen cigara tiryakisi genç, kendi fikrinde israr etti, Milisiyoner, sarışın gençlere döne - rek; — Şikâyetçi gencin dediğini yap- maktan başka çare yok, dedi. Parkta, şuracıkta, Soyuzfoto paviyonu var. O- raya gidiniz, filmi veriniz, şikâyetçinin hesabına olmak üzere filmin son kısmı. nı keserek kendisine iade ediniz!. Ben bu tip kıskanç insanların huyunu bili- rim, Dediğini yaptırmadıkça yakanızı bırakmaz. Biriken balk ta dahil olduğu halde, kep birlikte Soyuzfoto paviyonuna yol- lanidılar. Boynunda fotoğraf makinesi olan genç, tiryaki gence, dostça ayrılmağı teklif etti. Diğeri susuyor, öfkesinden dudaklarını ısırıyordu. Başka şekilde bir anlaşma imkân: kalmadığı için Soyuzfoto paviyonuna girdiler. Paviyon direktörü parayı pe. şin istedi. Tiryaki genç, tek bir kelime söylemeksizin istenilen beş rubleyi çi- karıp verdi. Ve sarışın gençlerle bir- likte, fotoğraf banyo odasına girdi. Gençlerle beraber gelen ahali dağıt. mamıştı. Kapının önünde, gençlerin çi- kışmı bekliyordu. Dışarıya ilk çıkanlar, sempatik yiiz- lü sarışın gençler oldu. Gülüşerek, acele adımlarla yola doğ. ru yürüdüler, Bunların ardından cigara tiryakisi genç çıktı. Yüzü daha sarı idi, Gözleri bir kor gibi yanıyordu. Onu görür görmez ahaliden bir kıs- mı: — Nası1?. diye sordu. Kendi parça- nı aldın mr?, Kıskanç delikanlı çatık bir yüzle: — Film tertemizdi, dedi. hergeleler mahsusta resim çekiyorlarmış gibi ya. parak sürgüyü şakırdatmışlar.. Besbelli ki, itlerin maksadı kadınla tanışmak- mış|,. Boşu boşuna beş ruble suladık!. Rusçadan çeviren: Ferah FERRUH ca hayvanların miskinleşeceğini söyle « dim. İçlerinden iyi olanını seçebilmek için dört öküz daha almıştık. Öküzleri gözönünden uzaklaştırmak- taki maksadım; kendi hesabıma bir kaç prova yaparak en huysuzunun hangisi olduğunu anlamaktı, Hiç şüphesiz huy suz olanı oyun için seçilecekti, Benim le provayı yapacak olan öküz de sah- neye çıkmak şerefini kazanacak olanıy- dr Mister (Alfabe Makkoley) öküzün boynuzları arasına bir manken bağla « nâcağmı söylemiş olduğundan, hemen öteden 'beriden bir kaç iskemle parçası toplayarak, içlerini samanla doldurup bir manken haline soktum. Ertesi günü şafakla beraber koca siyahı öküzü adam akılı bağlıyarak boynuzları arasına mankeni yerleştirdim. Şaşkın bir halde ayağa kalktı,boynuna sarık olan man keni atmak için bir iki defa silkindikten sonra ,otlamağa koyuldu. Anlaşıldığı: na göre rahatsız olmak niyetinde de ğüdi. Ertesi sabah kırmızı beyaz benekli öküzü tecrübe ettim. Boynunda sarılı manken için yaptığı rezalet, doğrusu pek aşkındı. Bana kalsaydı bu edepsiz. liği için koca öküzü dosdoğru belediye mezbahasına gönderirdim, Fırsat gözledim ve koca oğlanın boy- nuzlanna yapıştım, Bir müddet dalaş- tık ve müztar kaldığım takdirde bu- nunla boy ölçüşebileceğime karar ver - dim. Ancak (boynuzları salrvermek me- selesi pek kolay olmadı. İkinci prova * buluşur ve sevi (Baştarafı 9 uncuda) ırk arasına karışacakları imkânsız gibi görünüyor. Genç kızlara bakarak anir- yorum ki Büyükada bu sene bir güzel. ler diyarı halini almış, Tahiti adaların- daki tatlı esmer güzellerinin başlarına taktıkları çiçeklerden yapılmış çevre - lerin birer eşi de Büyükada kızların başında.. Güneşle değişen renklerden senra bu çevreler de başa konunca, insan kendisini filmlerde gördüğü o, hattüstüva adalarında zannediyor. E- ğer kızlar spor elbiselerini de atıp, bi. rer heykel kadar ccuntazam tunç vü- cutlarmı Tahiti güzeller gibi bir iki yerinden gelişi güzel kumaşlarla sar- salar, Marmara denizi üzerinde tama” men yeni bir âlem doğacak. Ben kafamdan bunları geçirerek dal. muışken, iki kişinin kollarımı tuttuğunu gördüm. Bunlar bizim arkadaşlardı. Ikisi birden: — Böyle dalgın, dalgın durma, göz- lerini aç ta bir kere etrafına bak. Ar- tık yazın son günlerini yaşıyoruz. Bu kadar güzelin toplandığı bir yeri bir daha bulamazsın, dediler. Arkadaşların hakkı vardı. Şöyle böyle 15 - 20 gün sonra sonbahar yağ. murları bir başladımı, buralarm canlı hayatı da öldü demekti. Bir, bir buçuk ay sonra bugünkü kalabalık ve eğlence yerine, ağalar sessizliğe bürünecek. Bugün binlerce insan vücudunu kucak» layan deniz, asfalt yollar ve nihayet sevgililerin binbir macerasını seyretme. ğe alışan çamlıklar kış uykularına dala” caklardı. Bir kaç dakika dolaşmıştık ki, bir- denbire ortalık tenhalaştı. O zaman ar. kadaşlardan biri anlatmağa başldı: — Adada hayat böyledir. Herkes, ak şamları vapurla gelen aile babalarım iskelede karşıladıktan sonra evlerine giderek yemeklerini yerler. Ve ondan sonra tekrar germeğe çıkarlar. Gündüzleri Marmaranin mavi sula - rında yıkananlar, güneşte çıplak vücut. larını bir parça daha karartmak için yananlar, öğleden sonra de en sıcak saatleri evlerinin bahçelerinde şeker * İemeler yaparak geçirirler. Bu dinleniş saatlerinden sonra, 5 - 5.30da ikinci bir plâj safası başlar, Bu, saat yedi buçuğu kadar sürer. Ondan sonra da iskele civarında piyasalara gidilir. Adanm asıl tatlı ve zevkli hayatı geceleridir. Yaşlı kadın ve erkekler a. rabalarla tur yaparlar ve yahut ta İs- kele kenarlarındaki gazinolarda otura- rak eğleniler. Gençler ise çift, çift çam.. lara yayılırlar. Mehtaplı gecelerde, boş ağaç altı bulunmaz. da yanımda yardımcı bulundurmağı ak- Irma koydum. Ertesi gün (Colorada Cotton) u be- raberimde götürdüm bu adam dünyanın herhangi bir memleketindeki öküzlere kemend atanların en marifetlisiydi. Kız gın öküz proyasında Cottonun rolü, ih» tiyatım olduğu zaman hemen müdahale ile öküzü kemendlemek ve benim sıvış- mamı temin etmekti. Beyaz öküz ümit ettiğimiz rolünün yarısını bile yapmadı. Fakat kırmızı ö- küz tam mânasiyle huysuzun birisiydi. Mankenle kendisi bir türlü geçinemi « yordu. Sinema İle ve yahut sinemaya mensup olanlarla hiç alâkası olmadığı gibi “Neron,, veyahut “Sezar, ın İs- mini hiç işitmemiş ve hattâ onları tanı mak bile istemiyordu. Mister A. B. Chatsvoth Maculeyden nefret edece- ğine katiyen emindim. Ben bu koca ö- küz için, öküzler diyarının terbiyeci ba- şısı olacaktım. Dedim ki: — Cotton, güreş için bu Oklahoma mahlüklarmın han'gisini seçersin?. Beyazı seçerek, siyahla benekliyi bir tarafa bırakacağını itiraflar — Siyah öküzler, dedi, hain ve dü- zenbaz olduklarını igbat etmiştir. Hele şu önümüzde duran karaoğlan kötü iş- ler yapmak için her halde bir çok hile ve hurda mulacaktır, Bu esnada Şikagodan bir çok dül - ger gelerek işe başladı. Önlerinde tuhaf tuhaf sütunları olan bir takım evler Me Sevdalıların bulayan yes İİ danı ve rıhtım caddeleri da ae rinden hoşlananlar da et gırlar. ken Biz böyle konuşur, GALA tanıği” tekrar kala bakklayn Gezinti yeri, iskele bü arasındaki saha idi. ek gi gezdik ve bir müddet te | oral duk. Saat epey ilerlemiş Dile e şi çk dn, akıllı tenhalaşmıştı. yürüyorduk. Asfalt yollar bir sükünet içinde edi pest nız önünden geçtiğimiz e, £ lerinde açılır kapanır re zanmış istirahat eden ” yorduk. Gündüzkü sıcaklığa hafif serin bir rüzgâr €8i kuları insana rahatlık Mi Dile gelmiştik. Yörükali pr tirme bir yoldan inecektik- çeçil larım buralardan ber ge“ ekte için karanlık olan yollarda neri kullanıyorlardı. Cep fenerimizin uya ğı bir çam ağacının altında kımıldadığını gördük. Tabi edici güzellikleri karşısında eriği i ESTE rinden geçen bu çifti rahat yn” için âdeta müteessir oldu” giti mız batayı tamir etmek A cacık dik yokuştan iner! başbaşa âlemlerinde birakti” yare” Arkadaşların kotrası plâj wi duruyordu. İçine yerleşen ak muz vakit bir türlü canm Si. Kef temiyordu. Gözlerim, gü nundaki vücutları sallamak gi gi pan, kayaları durmadan okş3i nizin durgun sularına takılıy0"" ,. gele İşte bir akşam Adaya pöyle iri bir gecemi de orada böyle # Istanliıla muhakkak ki gürel larla dönecektim, Yalnız, e bir kile ekmek almak için Yörlikali plâjının kapıst tahtadan bir dükkâna man, herkesin neden bu den istifade edemediğini barakanım sahibi bir kilo €*. den tam 14 kuruş istedi. V€ za karşı da: — Ne yapalım baylar, bor** adadır. İsterseniz gisi g ! ediniz. Sizin gibi gimiiye “Örf itiraz eden oldu ama, sonun? ai çıkmadı. Hepsi gecene 14 kuruşa ahyorlar! , dedi. Ge Sabahattin AY rını söylediler, Bird lar. Yüksek bir daire vücudf kat kat oturulacak sıraları tılar. Dalrenin ortası boş Vİ” Iktı. Mösyö Alfabe bu daire yö stadyomu olduğunu ve beni danda Bkiişle aramızdaki kaf y a dai almak gün evvel arkadaşım Mike lerek; — Tom, dedi. Bu filmi lerine müsaade etmiyeceksi” * 4 Bilirsin ya, gece başlanan talihsizliğe sebep olur!. ; Dünyada doğru kehaneti” e. Ü bir insan varsa o da Gti bunu bilmiyorduk. Etrafa wi be ile birlikte bir göz 8 Geri g vaziyeti kendisine anlattiK- “> lığına dair beslediğimiz fik” duğunu ve ber şeyin progr” gi yapılatağını söyledi. lik patırdı, günde 3 d0l” vi ile tutulan, sığırtmaçların. Li sinde Roma vatandaşları dirilmelerinden koptu. Ben gece entarisi gibi bol bir “ ve Hİ Mim > z wklarm hiç biri gi olduğunu bir türlü er | ne tarafının Ön ve hangi rında Amerikan şapkalar yaptılar. Bunların Romalı evi oldukla- 'elbise dairesinden çıktılar.”

Bu sayıdan diğer sayfalar: