Ne Yazan: Ş. Rober Düma Brosilof'la meçhul kadın yarısına doğru ahbap oldular Rönar'm kadınlarla iyi geçinmesi sa, Yesinde onlardan mesleğine dair kıy metli ip uçları elde ettiği de veki olü- yordu. Mu dik- katini ç tebrik kazanmıştı. O za- man hem kendi nazarında, hem de &- mirlöri nazarmda temize çıktığına mem nun: — İşte, diyordu, o mahliklarla düşüp kalkıyorum ama, mükâfatını da görüyo- rum. Vazife olmasa ben onlarla bu ka- dar siktfıkı olur muyum? Polise muhbir temin etmekte de pek mahirdi, Smoking lâkatiyle anılan Bro- silofu da e bulmuştu; kokain kaçakçıla- rını takipte ondan çok istifade ediliyor. du, Esmer, çok güzel bir kadın yanların. dan geçiyordu. Sinokingo işaret etti, O da hemen kadmı tangoya kaldırdı. — Ne var ne yok rand? — Yakmda bir şeyler olacak galiba, Bu akşam İsviçreden gelecek bir arka. dâaşmı bekliyor. İkisi n beni alıp götürecekler. Söyle Rönara üğümüzü ta kip etsin, — Pok BA, — Tangodan onra benden ayrıl ve Cantmez görün. Herif güphel n, — Olur, Brosllof, tango bitince hemen Ameri- kan bara dönüp Rönara vaziyeti anlattı, Yavaş sösle konuşurlarken komiser birden yanındakini dirseğiyle dürttü ve bara giren biri üzerine onun dikkatini çekti. Gelen, fevkalâde (güzel bir kadındı. Yaltızdı. Siyah ipekten, urun, sade, fa- kat çok iyi bir terzi elinden çıktığı belli bir rob giymişti. Vücudunun harikulâde liği bardaki bütün erkeklerin ihtirasını, kadmlarm hasedini tahrik etmişti. Fa- kat o, etrafına karşı adetâ istikfafkâr, yürüdü ve Amerikan berm yakmımda bir masaya oturdu, Rönar Smokinge sordu: — Tanıyor musun? — Hayır. Hiç görmemiştim. Nefis mahlük, — Orası öyle... Parisin sefahat ma- hallerini görmek istiyen bir ecnebi ol. mal... Yalnız oluşuna şaştım. — Merak etme, Erkek yakında ge. Dir. Fakat gelen olmadı. Ecnebi kadın sarı bağadan zarif taba, kazını açarak bir Rus olgarası alıp yak- ti, içmeğe başladı. Lâkayt, etrafını s6y- rediyordu. Brosilof, hayran, murıldandı: — Ellerine bak, ne güzel! bacakları, kollart.., şaheser! bu kadınla beş dakika yalnız bir odada kalmak için cebimde BANANA affakıyeti âmirleri XXX | —1i7 kalan bin frengw hepsini veririm. — Budala! bin franga o başm: bile İrip bakmaz, Kendini üzme, bu av bi için değil » Kadm Smokingi tepeden tır - nağa kadar süzdü, fakat sonra derbal meyip gönâ baktı. Barm densörlerinden biri bu ee; hul kadını dansa davet etmişti, red- pdildi. Müşterilerden ikisi de gone rö- füze oldular, Rönar fısıldadı: — Kadm sana pek dikkatle baktı. — Belki de bir vatandaştır. — Dansa davet et. Reddetmez. — Teşekkür ederim, Ötekiler gibi ağ- mmin paymı alayım diye söylüyorsun değil mi? Genç kadın, gene Smekinge bakıyor. du. Rönar Brosilofu dürttü, — Budala! haydi gitsene... . Brosilof itaat etti. Daveti nazik bir gülümseyişle kabul edildi. Dansın sonunda masaya döndükleri zaman Brosilof: — Şampanya emreder dam? dedi. — Teşekkür ederim. Garsonu çağırdı. $i dı, Rönar belli etmeden oradan uzaklaş. t. Yeniden dansa kalktılar. Geceyarisı- na doğru «hbahea konuşmağa başlamış- dardı. Genç kadın gitmekten bahsettiği için osu kolay kolay elinden kaçırmak iste- miyen Rrosilof Monparmasda başka bir bara .gitmeği teklif etti, Bardan çıktı - lar? Smoking taksi çağırmağa davranir- ken kadm: — İstemez, Dedi. Benim arabam var, Birkaç dakika sonra Erna Pilder, Srokingle beraber “Bugatti” sile Paris yollarında ilerliyordu. Casus kadm Pariso geleli beş gün ol- muştu, Hor gece barları dolaşıyor, Sr. 451 arıyordu. O gede onu görür görmez derhal tanımıştı. Brosilof şimdi yüksek- ten atıp tutuyor; kendini Rus prensi gi, bi gösteriyordu. Vaktiyle Çarın muhafız alaymda kolonel ve büyük bir servet sa- bibi olduğunu söyledi. Sabaha karşı üçte biraz cesaretlendi, Yanındaki kadına sarılmak ister gibi bir hareket yaptı. Ema derhal ayağa kalk- ti ve: — Artık gidelim. Dedi. Otomobilin kapında yalvardı; misiniz ma- panya ısmarla , sarhoş ağıla bei R iŞ Madam dö Makumer'den Madam dö VEstarad'a Mart 182» Çeviren: FP. K. gece — Evinize kadar size refakat etme- me müsaade ediniz. Kadm kabul ett, Fakat içerde, Erba harekete hazırlandığı sırada Brosilof 0- nun ellerinin mesgul bulunmasmdan is- 5 me öpmeğe teş&bbi eri çel | n. Yoksa arabayı | i ortasmda bıraktrım, Brosilof, kadını kızdırmamak için oto- le gelinceyo kadar köşeye O büzülüp hiç sesini çıkarmadı. Erna (o Şanzelizede “Grand Rof” otelinin önünde durduğu vakit Smoking arabadan indi, dili dola- şamk özür dilemeye çalıştı. Erna, onu fazla ürkütmemek için, bir az gönlünü almak lüzumunu hissetti: — Unutalım artık onu ve arkadaşça ayrılalım. Olmaz mı? bundan sonra yal- nız arkadaş olacağız. Vaadediyor musu, nuz? — Yemin ediyorum. — O halde şartımı kabul ettiği i çin ben de sizin vereceğiniz randevuyu kabul ediyorum. Yarım akşam onda be- ni buradan alırsmız, Fakat beklemeyi sevmem, dakikası dakikasma geliniz. Geceniz hayrolsun prens! Bir hafta içinde Froa Fiider, Smokin- Bİ etmimda dönen bir pervane haline getirdi. Brosilof ve Rönar otelde yaptıkları tahkikat neticesinde ecnebi kadınm zen gin bir Lehli olduğunu öğrenmişlerdi, Fakat sahte prens İvan Brosilof genç kadını aviamağa muvaffak , olamamış, bililkis kendisi kadını ağma düşmüş, fena kâlde âşık olmuştu. (Devamı vâr) he — Yeni göz doktorunuzun tedevisinden memntn musunuz? 23 TEMMUZ — 1938 e Bir herif yanıma sokuldu: — Delikanlı, bir kurdu ell€ rinle öldürebilir misin ? Telâşstr, sevincimi belli etmeden ya bancı adama sordum: — Yüksek para!,. İyi, 8lâ, güzel. Miktar yok mu? Meselâ ne kadar 7. i beni. Yalnız ki, sinema İşte- Miktarını ne bil şu kadarmı söylüy ride çok para kazanılır. Milyon vâr- dır bu işte... Eğer doğru başlarsan he- k hayyel sevgili gözümün önün- de büyüdükçe büyüdü; — 1.000.000.. Derken: — 2.000.000. Oldu.. Sonra : — 3.000,000 a çıkt. Ve'bü sayılar böyle birer birer arttı. Gözlerimin önünde heybetli bir rakam ordusu geçit resmi yapmıya başladı... Milyona kavuşuyor muydum? Sapıtı- yor muydum yoksa. Kendimi yokladım. Şuurum, enerjim hepsi yerindeydi.. Hemen kararım: ver- dim Ortalıkta bir milyon var. . Bundan bana ne? Ben o kadar aç gözlü değilim ki.. Ben bu milyonların yalnız; — 1.000.000 unu istiyorum, Geri ye kalan milyonlar varsın kimin olur. sa olsun, hangi talihli faninin eline ge- çerse geçsin. Bunun bence hiç bir &- hemmiyeti yoktu.. Yeter ki, bu milyon- lardan biri, bir teki benim olsun! Bu karar ve istekle, Şikagoya dü man kirdrm, Beni Arayan adâtvla beri. ber..., - Talihin açık olsun Tom! Size bir hakikati itiraf edeyim: Ben sinemacılarla ilk defa iş yapacak değilim. Bundan evvel de sığır sürüle- rinin hakiki filmini çekmek istiyen bir sinema şirketi küçük haramı kiralamış- tr. Bu film terbiye prensipleri göz ö- nünde tutularak yapılmıştı. Öğreti mahiyetfteydi. Ben bu filmde kovboy. larımla beraber mühim bir rol almış tım, Şimdi beni çağıtan gene o kum . panya idi. Şikagodaki stüdyoda âvare âvare do- laşırken herifin birisi, silâhsiz, yalnız ellerimle bir kurdu öldürüp öldüremi- yeceğimi sordu. Hemen cevap verdim: — Hiç tecrübe etmedim amma, kurt. tan daha atik davranırsam, belki de gebertirim. Hangi budala, elleriyle bir ürmek ister?. Eğer işinize ge- kasından bir milyon değil, bir kaç nun bana il gitmeden Ürecek bir toprak nldı; Turen'in en zengin bir minnettarlık beslemesi lâzım: el benim bütün peramls ona, yılda kırk bin düreyim; fakat kurtlarla güreşi te hoşuma gitmez. Peki bu işin kaç papel var?, — Senunda kaç papel mi var? yari parat.. Öyle tuhaf tuhaf yüzü bakıyorsun?. Şaştm mı sözüree” ye ma, hayret etme?. Yalan, söyl”. rum. Evet sonunda büyük bir pâf# Nasıl mı? Dinle işi anlatayım! piri Yeni bir film hazırlanıyor. kahramanı bir borsacı. Bu adan kıyaletindeki kurdlar tarafmdan “ey luyor, zarara uğratılıyor. Niaye ediyor. Karısı cebi delik, ge ye kalmış bir kocayla oturmak is! zavallıyı tek başına bırakıp yaş Filmin mevzuunu tamami vakit bırakmadan * « — Peki, dedim.. Kadını bu ya tinden dolayı ayıplamıyor musuf Ne yapmalıydı bu kadın? Yabancı adam, sorguma era medi. Hattâ dinlemedi bile. de eski ahengiyle bir gramefon gibi etti — Paraları elinden alınan, vi yere vurulan bu borsa adamı, v0 on parası kalmadığı ve itibarı be tiği için muhitinden uzaklaşmsıX yor, Koloradoya doğru yola çı Yolda etrafını bir sürü aç kurd * Feltket, şimdi ne yapsın?. Geri dönemez, çünkü etrafını yeti sarmışl .. kari Silâhı da yok ki ateş etsin, kâçırsınl .. Ne yapmalı şimdi?, yene” Şöyle etrafına bakıyor; giz! Imdat isteyecek bir yer, bir kimi©” Yalnız. homurtular ve soluklüf” Bu homurtular ve soluklar, Wi samış, görtlükleri canlı mahlük smda sert sert soluyan kurtları” ferletiydi. , * Ölüm muhakkak? , Kurtların sert ve sivri dişler si da can vermek!.. Müthiş şeyl: * Bir aralık, gözüne, biraz ilerisi kulübe ilişiyor. Kendini güçbeli atıyor Fakat kurd rahat veri e Bir kere et kokusu, Insan eti kok Gla. Burada da kendisini ulaş Ağamcağızşbakıyor, kurtuluş lüm kapının eşiğindel . yari Sa: yüzlü, korkunç ölüm. çi girmeden, borsacı ilk hamleyi Tagi ileri doğru atılıyor. Ortada y rafında kurtlarla kanlı ve kork? i boğuşma başlıyor. g İşte kurdun birini barağınl gi, baba ayi ailelerinden larm kızıyla evlenmesi de bugünlük, yarmlık bir iş. kur ve Jivri hanedanlarının adı ve unvanları sönmesin yi il Nasıl oldu da kardeşçiğim, Üç aydır ne sen bana bir şey yaz- dın, ne de ben #ana?... Biliyorüm kabahatin büyüğü bende, mektubuna cevab yazmadım; fakat benim bildiğim sen böyle şey. lere pek bukmazdm. Her neyse! susmandan Makumer de, ben de, üstü çocuk resimleri ile süslü kahvaltı takımını kabnl ottiğin ma- hasını çıkardık; o cici şeyler hazırlandı, bu sabah Marsilya'ya gönderiliyor, rosaamlar isle; tam altı ayda bitirdiler. Felipe: “kuyümcu sandıkları kapamadan bir de sen gelip gör, deyince hayretimden sıçradım: sımarlıyahı o kadar zaman göçti ki artık s- detâ unutmuşum, Seninle böraber benim de kendimi anne hisset, tiğim mektuptâhberi biribirimize bir gy yazmamış olduğumuz da © zaman aklıma geldi Benim özrüm Paris, bu mütbşi Paris; ya seninki?.. bu kibarlar #lemi denilen şey bir gayya kuyusu, Bana evvelce de söylemiştim Ya! insan Paris'in nie dlduğunu ancak Paris'te nalyor. Burada ki. barlağ âlemi bütün hisleri parçalıyor, insanın ker sastini Isgal edi- yer; dikkat etmesen kalbini ye ip bitirecek. Molyer'in gu Mer- dümegiriz'indeki Solimen yok mu? gerçekten harikulide bir buluş, bir şahesor. O yalnız XIV üncü Lut dey n değil, bugünün de, yarınm da salon kadimmm tâ kendisi, Çok şükür ki Felipe'ye olan aşkım boni bir külkan gibi müdafaa eği © ân olmasa halim ni- ce olurdu? bu sabah bunlari düşünüp kendisine de söyledim: “Sen beni kurtardın!,, dedim. vag Nurullan ATAÇ —7ğE Akşamlarımı hep müsamereler, balolar, tiyatrolar isgal ediyor ama dönliğte aşkın zevklerine kavuşuyorum, yüreğim açılıyor, gön- Tümde kibarlar âleminin bıraktığı diş yaraları geçiyor. Ancak evi- miz8 şu dostlar, abbablar denen insenlar geldiği akşamlar kendi #oframda yemek yiyebiliyorum; evimde, anenk kabul günümde kalabiliyorum. Benim de #imdi bir kabul günüm var: çarşambala- r. Madam d'Epar ile, madam dö Mo 2'le, İhtiyar düşes dö önonkurla rekabetteyim, adetâ bir mücadele! bizim evin eğlen. eli olduğu söyleniyor. Muvaffakıyetlerimin Felips'yi memnun et, tiğini görünce ben de kendimi modaya bıraktım. Ancak sababları- mi Folipeyle geçirebiliyorum; çünkü saat dörtten sabahin ikisine kağar Parisle uğraşmak lâzım. Çeviren: Makumer fevkalâde bir ev efendisi: kem hoşsohbet, hem ağır başlı; o kadar gerç en büyük ki, öyle mükemmel bir nezaketi var ki kendisine sirf birtakım tenfaat düşünceleri ile varmiş bir kadını bile Aşık ederdi, Babamla annem Mâdrid'e gittiler: XVUT inci Lul'nin ölümünde sonra düşes, pok sevgili gatrini de ataşe #rlatiylo boraberinde gi tirmek için kralımız X uncu Şarl'ı kolayes razı etti, Ağabeyim dük vE ille ii ie Ap eek AS mirnameyle kardeşime, Lönonkur - Jivri'lerin adlarını. ni v6 armalarmı kullanmak hakkını bahşedecek. O iki gü nım ve Faclem semper monstramus gibi pek kahramanc& kaybolmasına cidden gönül razı olmazdı! Dük dö nin torunu ve yegâne varisi olan madmazel dö Mostof'# j bin franktan fazla gelirli bir servet kalacağı söyleniyor. sadece Lönonkur'lerın armasına, Şoliyö'lerin armasını # teşkil etmesini gart koştu. Bu surelle ağabeyim dük dö t olacak. Bütün bu servetin tahil varisi olan genç dö Mora den yatıyormuş, hastalığı son dereceyi bulmuş; akşams yi liyer diyorlar. Önümüzdeki kış, matem müddeti ör düğün olacak, Müstakbel yengem madmazel Madlen dö çok Iyi, çok sevimli bir kız olduğunu söylüyorlar. Görüyorsun Xi babam, hans çektiği nutuklarda İh a neticeyi öğrenince çok kimseler bana hayran oldu Vö or ye benim Makumer'e niçin vardığımı anladılar. Büyüksnn” ye di muhabbeti dolayısiyle prens dö Talöyran Makumer'i d€© seti yor; yani artık muvaffakıyetimiz tamam, Kibarlar leri! e rl aytplamıstı ama şimdi pek beğeniyor. Duka fi yıl ye hemen bir hiç olduğum Paris'de şimdi adetâ saltanst n Makumer'in saşdetini herkesler Kıskanıyor, çünkü bei zeki kadım'yım, Bilirsin ki Paris'de Paris'in en zeki kadın!“ milden (azla kadın vardır, (Devamı var) #F ip EE Fİ S EZ