Heç Dünkü nüskadan devam) #elerinde dokuz saniye yerde kal- birak dokuzuncu saniyede doğrula Artık Soudelin meneviyatı bir > borulmuş, yediği şiddetli yumruk- tesirile sersemlemişti. — Buna ni) İ | Sâr kuvvetliydi GİR iydi. Döğüşü idame et. Tayin bütün enerjisini sarfediyordu. | King iki defa yapmıştı. Soudel ikinci © Çöpe “UN enerij deposu “gençlik, idi. | makavttan kalktığı vakit'King ani bir bo- İstediği kadar stok buluyordu. | 7â gibi birdenbire onun © üstüne atılmış Kiri Ring Yezâne varlığı ise tecrübesiydi. try 5 sen seneler ona sade kendi Mek i İm rut €tmek © ilmini değil, kini kuvvetini israfa sevket - “e King t da öğretmişti. Bu saye- iyor, fakat karşrsndakine | dip, Soluk almak fırsatı vermiyor. # ii iğ Yaşin öğrettiği kurnazlıktı. Tavuntta Soudel Kinge yuka- b doğru inen ve ekseriya kula- bet ©den Svingler | tutturmağa ti. Bu yumruklar kati bir netice Yy gedek kadar çeneye yakır değildi. İİ eg € selerinde bir Jâhza, belki de 2 ii ;* yil Ti # $ Sotedeş / fr 1 rın bir kesri kadar kısa bir an i,, Sözünden herşey siliniyor, o ken- Ütenahi bir boşlukta hissediyor. ka birdenbire £ kendine geliyor, ğ ii, onun arkasında seyir teşkil ettiği zemini © görüyordu. 9 kadar kısa sürüyordu ki yere Meydan kalmıyordu. King her çenesini sol omuzbaşı arkasın. ne biraz daha saklıyor, sen- çalışıyordu. 7 rada Igi iyice sersemletmişti. İş- z King bu yeni hücum tarzına lâa idi ki ayni zamanda muka- teşkil ediyordu. King sol ğun Vuracak gibi yaparak bir a bir yor. sonra sağının bütün ku. âperkat (1) tutturuyordu. Yum Soldan, geleceğini zanneden Soudel karşılaşıyordu. İki mukabil tesiri bir o kat daha artan bu yin Yiddetile Soudel sırtüstü ringin Avinin üstüne seriliyordu. Bunu 1 — —ğ———— ——— — —— — — bil anl bir müdafaa buldu. Bu öyle yukarı doğru çıkan sağ sağlı, sollu bir yumruk yağmuru altında onu iplere yaslamıştı. Şimdi o seyirciler hep ayakta idiler. Var kuvvetlerile ba, gırıyorlar. birdenbire (ocanlanan Kingi alkışlıyorlardı. Lâkin Soudelin o kuvveti ve mukavemeti de levkalâde idi. O üze- rine inen sayısız yumruklara rağmen büyük bir taannüt ile ayakta duruyor, | birtürlü düşmüyordu. Bu hücum o kadar şiddetli olmuştu ki ringin Kenarındaki polislerden biri maçı durdurmak için ye- rinden bile kalkmıştı. Maamafih tam bu sıtada da gong çalmış ve Soudel serdeli. ye sendeliye köşesine gitmişti. King sukutu hayale (uğramıştır. Polis maçı tatil etmiş olsaydı hakem bilmec. burive hükmünü orun lehine vermiş ola. caktı. O, Soudel gibi şeref hirsile döğüş. müyordu. Onun hedefi otuz beş İngiliz lirası idi. Şiredi bir Gat te Soudel kendini (o toparlıyacaktı. Kingi! o kadar emeği boşa gitmişti. Dünya gençliğindi. Bunu ona, ta s& | nelerce evvel o Billi nakavt ettiği zaman 1 biri söylemişti. O zaman o gençliği tem- köşede oturuyordu. Filvaki King kendini hasmı kadar yormamıştı. Yormamıştı a ma o artık geçkin bir adamdı. Yarım saattenberi döğüşüyordu. Üstelik iki mil de yol yürümüştü, Karşısındaki dinlenecek fakat onun mavi düğümler halinde orta. ya çıkan damarları bir türlü ufalmıya. cakir. On birinci ravunda başlatan gong çal. dığı vakit Soudel ca'li bir zindeği ile ye. rinden fırlamış, Kinge saldırmışir. Kin- bunun oyunun biöflerinden biri olduğu. mu pekâlâ biliyordu, Soucelin hücumünü kolaylıkla savuşturduktan sonra ona bir aperkat daha tutturdu. Yumruğu olduğu Ayni yumruğu birkaç defa tek. | sil ediyordu. Şimdi ise “gerçlik,, kargıki | BORİDAN “B'r parça et, gibi çenesinin altına yiyen o Soudel yere yuvarlanmış, kalktığı (o vakit King onu ikinci bir yumruk sağanağına tutmuştu. King hasmına neles ( aldırmıyor, sağlı sollu vuruyor, o tam © düşeceği sırada onü bir eliyle kaldırarak öteki eliyle şid. detli bir yumruk daha vuruyor, onu iple re takıyor, yere düşmesine, orada dokuz saniye dinlenip kendisine gelmesine ma- ni oluyordu. Artık seyirciler bep onu teş ci ediyorlar: — Vur Tom! Yık onu Tom! diye bağı- rıyorlardı, Maç bir kasırga şiddetile bitecekti. Se. yirciler de böyle bir döğüş ümit ederek para verip oraya geldikleri için memmu- niyetlerinden yerlerinde duramıyorlardı. O ana kadar büyük bir hasislikle kuvve- tini Lasarruf eden Tom şimdi onu bol bol hartıyordu. Çünkü bu unun son şansıy» dı. Yavaş yavaş azalan kuvveti büsbütün bitmeden ne yapacaksa yapmalıydı. Lâ. kin bu Soudel ne kadar kavi bir adamdı. Onda gençliğin bakir kuvvet ve metaneti vardı, O muhakkak yarının büyük bok. sörlerinden biriydi , y Soudel adamakıllı sersemlemişti. Lâkin Tomun da bacakları tutulmuş, zaten sa- kat olan el mafsalları vurduğu sıkı yum rukların tesirile bandajlarının içinde şiş. meğe başlamıştı. Artık o her yumruğu ancak büyük bir irade kuvvetile vuruyor, vurduğu yumruklar karşısındakinden zi- yade kendi canını yakıyordu. King canını dişine takarak iki yumruk sallartı. Bunlardan biri hedefden biraz yukarı kaçmış. diğeri yerini bulmuştu. Bunlar kavvetli yumruklar değildi lâkin Sowdel öyle bitkindi ki orların tesirile yere yapıştı. Hakem onun başucunda; durarak savmağa haşl Herker ayağa Jack London fırlamış, helecanla neticeyi o beklemeğe başlamıştı. Hakemin sesinden başka ko- ca salonda çıt bile çıkmıyordu. King ti riyen bacaklarınm üstünde güçlükle du. ruyor, hakemin pek uzaklardan gibi £&- len sesini dirlemeğe — çalışıyordu. Artık maça kazanılmış gözüyle bakıyordu. Bu kaddar dayak yiyen bir adamın kalkması, na imkân yoktu. Yalnız “gençlik,, kalkabilirdi ve Sou- del kalktı. Yedide dizinin üstünde doğ- rulmuş, dokuzda bir eliyle yüzünü, bir eliyle de midesini Kapatarak ileri doğru fırlamıştı. Koraköra girip biraz daha va- kit kazanmak istiyordu. Kinz hakemin de yardımile ondan sıyrıldığ ıvakit arka arkaya iki yumruk salladı. Artık Soudel onun elindeydi, Ne yapıp yapıp onu ka. çırmamak, ona dinlenmek, kendisine gel. mek fırsatı vermemek İğzimdi. o Fakat ne yazık ki kuvveti o tükenmiş, enerjisi kalmamıştı. Vurduğu yumruklar ne seri ne de kuvvetliydi. Soudel onların sade. mesile sallandı fakat düşmedi. King bü. yük bir cebt ile sendeliye sendeliye onu takip etti. Duyduğu şiddetli acıya rağ- men bir yumruk daha sallandı. Lâkin ar tık vücudu onun değildi. Onda, yorgun- luktan dumanlanmış ve bir döğüş zekâ- sından başka bir şey kalmamıştı. Çeneve havale ettiği yumruk ancak hasmının o. muzuna isabet edebilmişti. e Yumruğun daha yukarı gitmesini istemiş, lâkin bi. tap adaleleri onun bu isteğine itaat et- memişlerdi. Bu darbenin sarsıntısından az daha kendisi düşecekti. King kendini toparladıktan sonra son bir teşebbüste daha bulundu. Bu sefer yumruğu büsbü. tün boşa gitmiş, o, düşmemek için Sou- dele sarılmıştı. Artık onun işi bitmişti. Gün gençliğindi. Vücudunu dayadığı Su delin heran kuvvetlendiğini, kendine g0. diğini hissediyordu. Birdenbire hayata Soydel öndan syrilmş sıkı bir JRTRİDAN /9 ———— yumruk savurmuştu. Kinz (yumruğun gelişini görmüş, onu kapatmak, bloke et. mek İstemiş fakat sanki bir ton kurşun bağlanmış kadar ağır olan kolunu kal dıramamış. onu yerinden adalelerile kal- dıramayınca ruhuyla kaldırmak istemiş. ti. Sonra eldivenli yumruk çenesine in- mişti, Kingin gözünde elektrik şeraresi- ne benziyen bir kıvılcım çakmış, ve o .ânda her şeyi kararmış. ruyetinden $i- linmişti, King gözünü açtığı vakit kendini köşe. sinde oturuyor buldu. Halkın sesi uzak bir kumsalın uğultusu gibi (O kulağında çınlıyordu. Suvanyörlerinden birisi en. sesine ıslak bir sünger baslırmken diğeri yüzüne, göğsüne su serpiyordu. Eldiven- ler ellerinden çıkarılmıştı. Soudel eğil, miş onun elini sıkıyordu, Kendisini nak- gvt eden bu adama kârşı dargınlık duy- muyordu. O kadar ki, uzanan eli, şi: miklerinin protesto ettiği bir sikti. Tom King açlık hissediyordu. Bu, a damıt içini kemiren mutat (açlık hissi değildi. İçi çekiliyor gibi midesinde başla yan bir çarpıntr, bütün vücuduna yayılı- yordu. Soudelin ringde sallanışı gözünün önüne geldi. O sırada bir sıkı yumruk i. şi halletmiş olacaktı. Zihnini işgal eden o et parçasını yemiş olsaydı o nihai, kati darbeyi vurabilecek ve şimdi kazanmış olacaktı. Mağlübiye- tine sebeb o bir lokma etin midesinde ol. mayışı idi, Suvanyörleri onu iplerin arasından çi- karır çıkartmaz onların elinden kurtül- muş kalabalığı yararak soyunma 0dası- na koşmuştu. Tom King sokağa çıktığı vakit ci. vardaki lokanla ve biralranelerden dışa. rı süzülen kuvvetli şık gözleri kamaştlır. dı. Tamdklarından biri ona içki ısmarla. mak istediyse de bir lâhza (tereddütte sonra reddederek yürümeğe başladı. Cebinde meteliği yoktu. Evin yolu bit- mek tükenmek bilmiyordu. Aklına, otu- rup uykusuz, maçın bitmesini bekliyen map Devamı 17 incide (1) Boksta aşağıdan yukarı doğru vu- rulan yumuk. ,97 ————————————— — ——— ——————————— —- > Bayır... harebe dedik; çünkü bu isyan gü — Şatbleye mi2, Bazoş muharebesi adı verilmiştir. TR Hayır... Oraya da değil. Bigorn Büridanla arkadaşlarının hü- abaya; cum edenlerin çokluğu karşısında ya - m aa haşmetpenahımın emirle kalandığını görünce, kendisi de kaç di, Te demek istiyormuş gibi eğil. maktan başka çare görememişti. Yazıl Kraji Menle; 'Ş€ yanına sokularak alçak bir sağı, enkavel » dedi . bana ne kadar Mike Olduğunuzu bilirim. Emrim me o- olsun körünörüne itaat edersiniz. e bir bende ve askerim, vazi- Biz, dür, Efendimiz yalnız emredi . — İste esarim; Herkes Marinyi, Va- tava Ve hattâ kral, Malpusların bir fer takla, ir. a niye Gl rint bileceklerdir. başı vaziyetini değiştirmeden: — Evet, madam! , - dedi, > Mahpuslar nerede? ü O Bitişik odada, Bebi de askerlerinizi alarak Gi Mahpusları kim muhafaza ede. <p yi maskeli adamı göstererek: Dalarday * dedi.. * Bu andan itibaren ira, © mes'ti olacak.. Kendisine P *den emirleri verdim. Mük dö 7, hi, sel iller. esrarengiz adam kraliçe ile gittiler. X Üzbayı z Mae gelince, oda Büridaniş iki we Adamın bulunduğu odaya geç ve Strajildoydu, i —4— LANSöLO KENDİSİNE BIR | MEVKİ ARIYOR mi la iki maskeli © arkadaşınm ka; ları sırada Lansölonun orta. a #bolduğunu söylemiştik. nin kaybedildiğini görür ij Bigorn serra kadem bastı. Mu- ki elini kolunu sallrya sallıya uzaklaşa- madı. Yolda bir hayli çarpışmak mec- buriyetinde kaldı. Bir kaç damla kanı- nı, elbise ve etinden bir kaç parçayı, bir kaç tutam saçmı, serpuşunu, sağ kula. ğının memesini, üç ön dişini feda etmek zaruretini gördü. Artık Bigornun iki yüzü biribirine benzemiyordu. Kaçtığını söylemekle, bu:mert ada- run, Büridanı bırakıp gittiğini mi an- latmak istiyoruz. Hayır, o, Büridar: bi rakıp gitmedi. O, bunu makuf bir dü- şüncenin tesiriyle yaptı. Efendisi yaka- landıktan sonra kendisinin de yakalan» masından hiç bir fayda yoktu. Kaçmak» la belki efendisine yardımda bulunabi. lirdi. Belki onu kurtarabilirdi. İşken » ceye maruz kalmaktan kurtaramasa bi- le son günlerinde üzüntüsünü hafiflet- miye çalışabilirdi. Bazoç kraliyle Galile imparatoruna gelince, onlar da Trenkavelin askerleri tarafından dışarıya püskürtülmüşlerdi. Gerçi Büridanı kurtarmak için bit kaç hamle yapmışlardı. Fakat (Oemeklerin boşuna olduğunu anlayınca kaçmuşlar. dı. Lansöls Parise gelince ev. velâ Sen Denis sokağındaki Bü- tidanın evine uğradı. Ev sahibi madim gündüzleri baharat satmakla vaktini ge- çirirdi. Bigorn içeri girdiği s'rada, 6, bir müşteriye zencefil veriyordu. Müşteri madama, o günkü, bir başka ağızdan işittiği isyanı, şehremini asker. lerinin asilere hücum ederek hepsini kaçırdıklarını anlatıyordu, Bu müsteri» nin ifadesine göre maktullerle mecruh- ların hesabı yoktu, manâatırın o kilercisiyle şarap memu- runu çağırarak birincisine her nelere birer dilim ekmekle karaca eti verme- sini, ikincisine de askerlerin bulunduğu avluya iki beyaz fıçı götürrşesini em- retti, Bu işi bitirerek surun Preokler tara- fına gittiği zaman harp çoktan başla mış, harpçilerin feryatları crtalığı kap Tamış bulunuyordu. Manastır müdürü bunu şeyrettiği zaman da titremişti. Bu titreme korkudan değil, harbetmek arzusunun kabarmasındandı. Kendisini takip eden Trenkavele: — Ah, yüzbaşım, (dedi, . Ben sizin, siz de benim yerimde olsanız, bizi hi- maye eden © büyük Sen Jermen hakkı İçin ölümü görccektiniz, bu da... O sırada koşup geler bir rahip sözü- nü kesti ve iki kadının hemen manastıra girmek istediğini, söyledi . Manastır müdürü kaşlarını çattı; — İki kadın mı? Per Hilarion! Ka- dınlâr ne zamandahberi manastıra ka. bul ediliyorlar? Açaba harp gürültüsü aklınızı m; oynattı. Fakat bu, bizim ü- zerimizde ayni tesiri yapmadı. Dışarıda kökreyen Bazoşluların ses- İerinden çok, âmirinin hiddetinden kor kan Per Hilarion kekeledi: — Kusurumu affediniz, efendim. Bunlar öyle kadınlar ki, onlara adi ka. da mazariyle bakamayız: Zira, — Saçmalama Per Hilarion! Kadm- ların kadınlığında şüphen mi var? Yoksa, dediğim gibi, aklınızı mı boz- dunuz. Gidiniz, dua ediniz.. On iki de- fa istiğfar duası.. 'Hük dö Trenkavel, müdürün kulağı. na bir kaç söz söyliyerek zavallı rahi- bin mahküm olacağı dua cezasının #8- yılmasınr yarıda bıraktırdı. Müdür, bu- nün üzerine tavrını değiştirdi ve hemen kapıya koştu. Müteharrik köprüyü in. dirtti, Hendeğin öte taralında bekliycn bir el arabası, kapt açılır açılmaz hemen içeriye alındı. Bir kaç muhafızın himayesinde- bulü- nan el arabası içinden iki kadın indi. Bunlardan birincisi kraliçe, © ikincisi Mabeldi. Margarit karşısında yerlere kadar öğilen manastır müdürünün Bürmetle- rini tebessümle karşıladı. Sonra Tren, kavale dönerek ; — Beni söylediğiniz yere götürünüz, dedi. Bir kaç dakika sonra kraliçe, Mabel, manastır müdürü ve Trenkavelden vücuda gelen grup, bütün mubarebe meydanının kolaylıkla seyredilebildiği balışıvanın evine girmiş bulunuyorlar- di Manastırın surüne bitişik ölan bü e- vin iki kapısı vardı. Biri Preoklere, biri de manastıra açılıyordu. Klemân Mahon kraliçeyi, bizzat üst kata çıkarıp bahçıvan Martenin odası- na koydu ve pencereyi açtı. Margarit pencereden başını çrkardr. Mabel arkasında ölü gibi sararmış bir halde bekliyordu. Mirtiy de bu evdeydi, fakat nerede? Belki de bitişik odada.. Margarit muharebeyi seyrediyordu. Kral askerletinin hezimetini gördü. Fakat o, bu mahşer gününde yalnız bir adamı arıyordu. Marinyi kendisini müdlaa ederek yavaş yavaş gerilerken onu gördü. Titredi, Hüzünlü gözleri bir mesetret işiğiyle parladı. Çünkü Büridan, Marinyiyi kendisinin bulun . duğu eve doğru sürüyordu. O sırada kraliçe, Trenkavele bazı e- mirler verdi. O da hemen fırlayıp gitti, ”.. Bundan sonrasını biliyoruz. Mabel kraliçenin, Mirtiyi görmiyeceğine se- winirken onun dışarı çıkması, merdi- venlerden aşağı koşması işi değiştirdi.