Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
5 TEMMUZ — 1938 — Haber'den Tacihe Kanvenaneler tahdit edilmelidir Bıçaklı ve tabancalı — talebeler, daha tabiri ile mektebe giden — baldırı Çıplaklar üzerinde büyük bir dikkatle dürulacak bir mevzuun kahramanıdır. Geçen gün bu küçük mücrimlerin ba. aları, velileri onların cürüm ortakları. dır demiştim. Bugün de, çocukların bı- çak ve tabanca ile oynamalarına yol açan bir muhit olarak kahvehane üzerinde du- Tacağım, Bir ecnebi seyyahın dediği gibi, meselâ Şf-anbulun neresinde olursanız olunuz, biraz yüksek bir sesle “kahveci!,, diye ba Birmak kâfidir. Karşımızda — dumanları tüten bir fincan kahve buluruz. Her so. kakta, bir değil, birkaç, beş on kahveha- he sıralanır. Mekteplinin mektepten kaçtığı günler Sîğlndığı çatı daima — bir kahvehanedir. Kitabını, notlarımı kariıştırmayan par- Maklar zar ve iskambil — ile oynar. Mo. "Uk kocakarı, herif, ulan kahvede öğre- nilir: Baba, ana, hoca ve arkadaş kelime- leri o çocuk için güzelliklerini kaybeder. Çocuk borç denilen afeti kahvehane. e öğrenir. Çocuklar, kahyehanelerde ken disine kötü gözle bakan insanlarla tanı. Şir: (KIRAATHANEDE) Bir bezmi tarab kim dolu — hüban ile Yeryer ilmeğe — şaş- dım (1) Zabıta arşivleri karıştırılsın, uygun. Suz adamların anonim ikametgâhları kah Velerdir, kaçakçının anonim dükkânı kah Velerdir, her kanlı vakanın ilk sehe- Kangi cihete atfı nigâh bi olan dedikoduların kaynağı gene kah- | velerdir. Kayseride dikenli çocuklar için bir 1s- lahhane açılacakmış. On ıslahhane açılsa faydasızdır. Kahvehanelerin tahdidi lâ. Zımmdır. Her an her aranılan ilâcın bulu- Nabilmesi için eczaneler nasıl tahdit e- dilmişse, kahvehaneler de, gençleri koru- Mak için tahdit edilmelidir. Ve cebinde Pâarası olan herkes bir kahvehane açama- Malıdır. Çoluk çocuk sahibi bir kahveci, Oğlu mektebe giden bir kahveci, bir ma- hallenin namuslu adam diye şahadet et. tiği kahveci, zabıtayı, babayı, ustayı ve Mektep idarelerini hergün yorup uğraştı- Tan serseri çocukların ıslahı ve çocukla. Tn kötü insanlar tarafından kandırlma. Ması davasında kıymetli bir yardımcı o- - Bizde kahvecilik ruhsatnamesi çok zor alman bir kâğıt olmalıdır. Fakat kahve- Cilik de kazancı çok bir iş olmalıdır. Fena kahvelerin gençler — ve ço- Cuklar üzerindeki kötü tesirlerini, gele- /“Cek yazımda “Ceridei Mehakimi Adliye,, ğîen nakledeceğim vesikalarla isbat edece. m, Reşat Ekrem KOÇU __(y_gfaymııah. Hatırai ahdi şebâb S.59 Muvaffakiyetli bir dönüş yanın bellibaşlı moda merkezi Olan Pariste kadın ve erkek terzilik a- demilerinde sanatın bütün yenilik. tekemmül ettirerek, geref ma . İMESELE Gazeteci ve avukat Yazan: Nizameddin Nazirf Vatandaş, çalışmağa kazanmağa, dai. ma daha çok yaratıcı ve kazançlı olmağa | teşvik ediliyor. Güzel, Bunu kim beğenmemezlik edebi lir? Vatandaşa, gelirini çoğaltmak arzusu nu aşılamak,onun daima daha çok verimli olmasını istemek — dünyanın bugünkü şartlarına uygun ve doğru bir harekettir. Fertleri ihtiraslı ve faal olmağa tahrik | etmek, zekâları ışıldamağa ve araştırmağa tahrik etmek demektir. Işıldayan ve araş tıran zekâ, ferde, en kısa ve kestirme yol- lardan refahı zaptetmek azmini — verir; onu, devamlı saldırışlara, talisiz tecrübe. lerden yılmamağa sevkeder. Fertleri bu nevi araştırmalara va saldırışlara giriş- miş cemiyetlerin daima hızlandığını, ile. rilediğini bilenlerdeniz. Başka delile ne- hacet! İşte, vatandaşta kazanma hıirsi. nın mesut bir inkişaf vaadetmekte oldu- Bu bugünlerde cemiyetimizin de, sür'at. le, rehavetten sıyrıldığını ve heran dina- mizmini arttırdığını görmüyor muyuz? Bununla beraber her “iyi,nin “kötü,, ye yardım eden bir tarafı — olduğu gibi para kazanma hırsının da, müsbet kıy. metleri yanında, son derece menfi ve za- rarlı tarafları olduğu inkâr edilemez. Vatandaşta kazanma temayüllerini art tırırken, hedefleri sadece kazançla hülâ- sa edilemiyecek bazı meslekler üzerinde hususi bir dikkatle — durmamız lâzımdır sanırım, Maddeciliği aşırı derecede para hırst ile mezcederek anlayanları, icap e. derse, bu nevi mesleklere girmekten men etmek, yahut nasılsa bu — mesleklerden birine girmiş bulunuyorlarsa bahsettiği- miz ârazı gösterdikleri anda karşılarına dikilip; — Enerjinizi başka sahalarda istismar etmeniz daha doğru olur. Demek ictimat bir zarurettir. Bu meslekleri şöylece sıralıyabiliriz: 1 — Askerlik 2 — Devlet adamlığı, 3 — Gazetecilik 4 — Ayvukatlık, 5 — Tabiblik ve müştemilâtı. 6 — Devlet memurluğu (diplomat, hâ. kim, muallim, idareci, maliyeci, polis) , Bu mesleklere girenlerin kazanç hırsı- nı, refah arzusunu daima ikinci, üçüncü plânlara atmayı — bilmeleri ve böyle bir | ferdi feragati sevmeleri lâzımdır. Bu mes leklere girmek için hazırlananlara para biriktirme iptilâsını — unutturmak dahi caizdir. Çalışan vatandaşlara, makul de- receli, dozunda bir hodkâmlık aşılamak ne derece doğru ise bu mesleklere giren vatandaşlara da “deruni hazz,,1 bir ipti. ©. vatandaşı para ka- zanmağga teşvik ediyoruz. Fakat ferdi endişelere faz la yer vermiyen, fertler- den büyük feragatler ara - yan bir takım idealist mes- lâ halinde aşılamak, onları feragatten gu rur duymaya alıştırmak, — zekâlarını ve vicdanlarını “diğerkâmlık, n mukaddes mihrabı haline sokmak doğru olur. Askerine, devlet âdamına — ve devlet memuruna bu “iptilâ,yı aşılamış - olan devlet ve gazetecisi, avukatı, — tabibi bu “jiptilâ,,ya tutulmuş olan cemiyet sağlam temellere yaslandığına, ebediyyen ayak- ta duracağına, hiç sarsılmıyacağına her. kesi inandırabilir. Aksi takdirde ne dev. let kalır, ne cemiyet. - * * Ailemde babamdan, benden ve karde- şim Ensari'den başka asker olmıyan yok- tur. Asker bir aileden türeyegelmişiz. Maamafih benim ve babamın asker ola- mayışıbız da sadece bir tesadüf işidir. O, Edirne askert rüştiyesini sıhhi sebeb- ler yüzünden terke mecbur kalmış, tahsi. lini mülkf mekteplerde bitirmiş, avukat olmuş. Ben de deniz harp mektebini müz min bir lenfavt gudde iltihabından terke mecbur kaldım, başka mekteplerde oku- dum ve nihayet gazeteci oldum. Babam, asker olamayışından duyduğu azabı ölünceye kadar muhafaza etti. O- nun, hocalarından birine yazdığı mektu- ba aldığı bir cevabın ilk cümleleri hiç ha- tırımdan çıkmaz. Umüumt harbin ilk- yılında, “mütekait mirliva Nazif paşanın şahsında tanıdığım bu hoca, eski talebesi avukat “Nazif Celâleddin,,e şöyle hitap ediyordu: “Adaşım;,, — “Askerlik, gerçi sultanülmesalik ise de' *silki celili müdafaa,, dahi şiymei insani.. yete, hak ve adle uymaz “nabeca ahval,, karşısında, nev'ama kötülükle harbi an. dırır olmakla, elbette şayanı tazimdir..,, » * » Askerlik hakikaten mesleklerin sulta. nıdır ve “kuruluş prensipi, bakımından avukatlığı da gene hakikaten tazime şa- yan addetmemek — imkânsızdır. Avukat kadrolarına gösterilen son dikkat, tatbi- kat sahasında, yani — cemiyetteki hakiki çehresile de bu mesleği pürüzsüz ve tazi- me şayan bir hale sokmak endişesinden lekler olduğunu da aslâ ha:| : tırdan çıkarmamalıyız.,, doğmuştur.Avukatlık mesleğinin, bundan sonra bugüne kadar olduğundan çok da- ha başka ve asil manasına çok daha uy- gun bir şekle gireceğinden emin olabili- rİZ. Gazetenin yeri bu “şayanı tazim müda. fi,,in yanı başında, yahut bir adım ileri- sindedir. Gazetecilik, mirliva Nazif paşanın mek tubunu yazdığı günlerde henüz tam no- tunu alamamış olan çok mühim ve mo- dern bir medeni müdafaa kadrosudur ki artık bizde de iyice tekemmül etmiş ad. dedilebilir.Türk gazetecisi, Avukatınkin. den, mukayese edilemiyecek derecede ge. niş « âdeta hudutsuz gibi - olan sahasın- da, her türlü ferdi menfaat hırsından u. zak, eşi az görülmüş — bir diğerkâmlıkla ve kötülüğün her nevi ile mücadeleye gi. rişmiş bulunmaktadır. Birkaç gün evvel, meclis kürsüsünde, parti genel sekreteri ve içbakanı Şükrü Kaya, Türk gazeteci- sinin portresini, bu büyük ve kendisine has, asil feragati ile çerçeveliyerek göste- rince kopan alkış tufanınım ifade ettiği yüksek hakikat işte budur. Türk milleti. nin mümessili olan Meclis, dalga dalga sefalet ve dağ dağ imkânsızlıklar önünde yılmıyarak her zaman ferdi feragatin en muhteşem nümuünelerini vere vere vazife- sinde devamlı ve tam bir ısrar göstermiş olan gazeteciye mesleğinden aldığı insani "haz ile şeref ve gururun asla yersiz, hak. sız ve müstear olmadığını ihsas etmiş bu- lunuyor. * . *“x* Ne kadar demokratlaşırsak — demok- ratlaşalım. Sınıfsızlaşan cemiyetimizde merasim, imtiyaz, teşrifat ne derece ma- nasızlaşırsa manasızlaşsın. Bariz seci. yelerini ferdi feragatten alan meslekler ve müntesipleri, istense de istenmese de, is. | teseler de istemeseler de daima bir kade- me ileride ve daima umumi — sathın üze- tinde görüneceklerdir. Feragat yarışımda en önde giden ve diğerkâmlığın en mu. kaddes mihrakı olan askerlik, daima say. gıya müstahak olacak; ve umumi menfa. 'ati istihdaf etmesi zaruri olan meslekler, müfrit hodkâmlık zehrinden kurtulduk- ça, bu mesleklere girenler, ictimat rol- lerini cemiyete faydalı olmak suretinde anlamayı kabul ettikçe umumi saygıya muhatap olduklarını göreceklerdir. Hü. kümetin, son aylarda, bazı — mesleklere karşı gösterdiği husust dikkatin ruhunu bu manada anlamak doğru olur. Nizamettin NAZİF Vrangel adasındaki Mmamut RANGEL adasında ebedi buz mıntakasında bir mamut ölüsü keşfedilmiş olduğu malümdur. Ha- Yavaş büyüyen çocuklar AYADAN elde edilen antiraşidik “D” vitamini, Sovyetler Birliğinde geniş tatbikat sahası bul. p N ç K LERİ WR-""İ_İ bir hale getirmiştir. dalyasiyle taltif edilen ve yine Pari- en büyük kadın ve erkek terziha- ğ;:tlrinde çalışarak büyük muvaffa - v er kazanan Yavuz Sezen ilk mü. 'a ün:sıs terzi olarak memleketimize Üştür. Genç sanatkârı tebrik e- eT muvaffakıyetler dileriz. Çör tepa B KED : r::—_ıw AyYakkabıları yapmakta Bön Teyle rekabete başlamıstır. Resim “Yör, K SPpor ayakkabılarını gösteri- açık dikişler bu ayakka- U len, bir heyet, bu mamutu Moskovaya getirmeğe hazır. lanmaktadır. Bu günlerde bu iş için Vladivostoktan Vrangele hare. ket edecek olan: gemide, hususi frigotrifik tesisat yapıl- mıştır. Gemi, pek muühtemel olarak mamutun bulunduğu cecnı b sahiline yanaşamıyacağından, heyet, üç şalupa ü- zerine bir sal kuracak ve sahile bu sal yanaşacaktır. Simâiye kadar könserve halinde kalmış olan mamutun ö. lüsü, bu sal üzerire yüklemecek ve bu suretle gemiye alı. nacaktır. Mamut, Vladivostoktan Moskovaya da hususi frigerifik vagonla yollanacaktır. * Bir busenin kıymeti EÇENLERDE, son derece şık bir ötomobil müte. madiyen sağa sola zikzaklar yaparak Londrada Uper Rişmon caddesini geçiyordu. Seyrüseferi idare eden memurlardan birisi motosikletle otomobilin takibine ko- yulur. Memur, arkadaki pencereden, direksiyonda çok şık giyinmiş 'bir kadının oturduğunu ve bu kadının yanı. başında bulunan güzel bir delikanlıyla sık sık öpüştüğü- nü görür, Polis motosikletini daha hızlı sürer ve otomobilin önü. : ne geçer. Fakat, buna rağmen de genç kızın delikanlıy- la öpüşmekte devam ettiğini görünce derhal bir zabıt va. rakası tutar. Mahkeme, genç kızı bu suçundan ötürü beş şilin para cezasma mahküm etmiştir. maktadır. Bu sene, Sovyet endüstrisi, içinde “D” vitami- ni elde edilmiş mühim miktarda tıbbi balıkyağı verecek- tir. Moskovadaki vitamin fabrikası, 1938 senesi zarfın. da “D” vitamininden 120.000.000 doz istihsal eyliyetcek. tir. ; Bu fabrika, ayni zamanda, tavuklar için, ültraviyole şualarından geçirilmiş 18.000.000 doz maya da hazırlıya- caktır. Filhakika, kümes hayvanları arasında yapılan tecrükeler neticesinde, ültraviyole şuamdan geçirilmiş mayalar, tavukların hacmini ve yumurtlama kahbiliyetini pek miühim surette arttırmaktadır. Fabrika, halen, metabolizm için lüzumlu “B-1” vita. minini do istihraca başlamıştır. Bu vitamin, alkolikler için, kalb faaliyetinin azalmasında çok faydalı olacak- tir. Diğer taraftan, maya vasıtasiyle “B-2” Falvina vita. mininin hazırlanması ve imal olunması için tecrübevi fa- aliyet programı tamamiyle hazırlanmıştır. Yakında tat. bikat sahasında calışılmağa başlanacaktır. Bu vitamin, malüm olduğu üzere, yavaş büyüyen çocuklar için çok faydalı olduğu gibi, saçların çıkmasına da yaramaktadır. x Soövyetler birliğinde 150 dil konuşuluyor M ARR dil ve düşünce enstitüsü, Sovyetler Birliği milletlerinin dilleri hakkında bir liste hazırlamış ve bu listeyi basılmağa vermiştir. Bu listede, mıntakala-| rı ve nüfusları ile beraber, memlekette konuşulan 150 dil hakkında mufassal malümat vardır. A 5 kâder Dünyada olduğu gibi mezar- hkta da onları ayırıyor Bir adamı karı- sının yanına gömmediler Yirmi senedenberi her gün karısı- nin mezarını ziyaret eden bir adam: “Öldüğüm zaman beni karımın ya. nma gömün,, diye vasiyette bulun. muüştu. Bu adam bu gün ölmüş, fakat karı- sının yanına gömülmesine müsaade verilmemiştir. Marvud Meluiş ismindeki bu ada - mın hikâyesi hakikaten çok acıklıdır. Marvud Meluiş, harbe gitmiş ve İn. giltereden uzaklaşmıştı. Henüz yeni evlenip araya harb girerek ayrılmış olan karı kocanın aklı daima biribi. rindeydi. Marvud hemen her gün, cepheden mektup gönderiyor, karısı da her gün ondan nihayet: “Geliyorum!” haberi bekliyordu. Fakat bu haber bir türlü gelmiyor- du. Bilâkis, bir müddet sonra Mar. vuddan mektup kesilmişti. Ölmüş müydü ? esir mi düşmüştü? hiçbir ha. ber yoktu. Yalnız, kadın ümidini keğ- miyor, yine bekliyordu. Her kapı ça- İmışında kocası geliyormuş zannedi. yordu. 1918 olmuş, mütareke ilân edilmiş- ti. Askerler yurdlarma dönüyorlardı. Kayıplar uzak memleketlerden cıka. geliyor, hattâ öldü denilenler bile ai. lelerine kavuşuyorlardı. Fakat Marvud meydanda yoktu. Dört sene mütemadiyen —kocasını bekliyen kadın, boynu bükük kalmış- C Belki daha bekliyecekti; senelerce bekliyecekti. Fakat, ecel buna vefa etmedi ve kadın, bir gün kısa bir has- talrktan sonra öldü. İki gün sonra da Marvud İngiltere. ye gelmiş, evinin kapısını çalıyordu.. Fakat, kendisine kapryı açan olma. dı. Mahalleli bu zavallı adama acıyor, felâketi söylemeye cesaret edemiyor- du. Adamcağız niçin iki gün daha ev« vel gelmemişti; hiç olmazsa karısını, ölmeden bir kere daha — görebilecek, kadın da, dört senedenberi gece gün, düz beklediği kocasına, ölüm ânında bile olsa, dünyada kavuşabilecekti. Fakat, tali, kader öyle istemişti... Marvud bu felâketi öğrenince deli gi. bi ölüuyor ve hemen karısmın mezarı- na koşüyor. Sanki onu görecek ve ona geldiğini haber verecek. Bu yirmi sene her gün böyle de- vam ediyor: Marvud, her sabah, er. kenden kalkıp karısının mezarına gi. der, mezar taşının başında dua eder ve döner,,. Onun tek arzusu, öldükten sonra karısınm yanına gömülmektir... Bu- nu da vasiyet etmiştir. Bugün, gençliğini daima hatırasın- da bir mazi olarak yaşatmış olan bu adam ölmüştür. Onu sevenlerin ve hı. sımlarının ilk işi, vasiyeti mucibince, kendisini karısımmm mezarma göm. mektir: Fakat, buna kilise derhal itiraz e- diyor. Çünkü Marvudun ölümü şüp - heli görülmüştür. Ölümü şüpheli o. N lanların ve günahkârların cenazeleri. ni bu mezarlığa gömmeyi kilise me- netmektedir. Bunun üzerine, Marvud'un ailesi ve — dostları dini rüesaya müracaat etmiş- — ler ve zavallı adamın karısıyla bera. ber gömülmesine izin istemişlerdir. — Fakat bu müsaade almamamıştır, yirmi sene, ölünce karısının yanında yatmak arzusiyle yaşıyan adam on . dan uzak bir yere gömülmüştür. Marvud'un hayatı ve akıbeti İngil- terede herkesi müteessir etmiştir. Kendisini tanıyanlar: ' — Zavallı adam, esasen bu dünya- — da değil gibi yaşardı, diyorlar, daha doğrusu onun iki hayatı vardı. Biri bizimle beraber yaşadığı, diğeri de ölmüş karısıyla beraber olan hayali hâyatı.., Yüzünde daima bir gülümseme gör. mek kabildi. Fakat bu, acıyı örten ölüm maskesi gibiydi...