« . : Mai ve siyah, rı EZ ÜYÜK romancımiz Halid Ziya Uşaklıgil, dilini sadeleştirerek |: tekrar bastırdığı Mai ve Siyah'ın ba. şında diyor ki: “,. eserin, yeni yazı İle basılmasma değil, fakat sadeleşti- rilmesine itiraz edenler de bulundu.,, Ben o kanaatte değilim; bilâkis üsta. dın çok İyi ettiği kanaatindeyim. Şüphesiz, Mai ve Siyah, ilk yazıldı- ZI gekille de edebiyat tarihimizde ka- lacaktır ve belki bir gün, bilhassa ted. kiklere girişmek istiyenler için, iki metin bir arada basılacaktır. Gerek bu roman, gerek Aşkı Memnu, bir devir Yazı türkçesini göstermek için en İyi örneklerdir, Fakat o iki eseri de sadece birer & debi vesika saymağa hakkımız yok. tur, onlar her şeyden evvel birer ro- mMandır ve karileri birer roman olarak #lâkadar etmek isterler. Mai ve Siyah» m dilinin sadeleştirilmesine itiraz e. ler © romanın başka bir dile, mese- u fransızcaya tercüme edilmesine razı değiller midir? Hiç olmazsa bu bakım. İ Halkevlerinin en faydan teşebbüsleri nden biri de, hiç şilphesiz, örasıra tertib ettikleri köy gesileridir. Eöylerle münevver denilen sınıfın tanışmasını, ” köylülerin onların malümatından istifa de etmelerini temin eden bu şekil gezileri Burdur Halkevi de sık si: tertib etm ektedir. Bu Halkevi asıları geçen pa. zar günü Çeltikçi köyüne Vali Savaşın başkanlığında bir kafile halinde gitmişlerdir. Beraber giden dört doktor Çeltikçi köyü öle yakınındaki Çeliş ve Ar- valk köylerinden gelen 72 hastaya bakmışlar, beraber götürülen, ldçlardan vermişler, hazır ilâcı bulunmayan hastalı klar için de reçete yazmışlardır. Eöy. lüler bilâhare bu reçeteleri Burdur Halkevi vasıtasiyle parasız olarak yaptırmışlardır. Resimlerimizde köye giden heyet köylüler arasında, ötekindeyse MEMLEKETTE | Eömezsazr ŞEHİRDE ve —Söütlüceden dan ses çıkarmayıp bu yeni tab'ı Memnuniyetle karşılamalıdırlar. Mai ve Siyah ile Aşin Memnu birer güzel Tomansa »* ben o kanaatteyim, hattâ ikinelsinin en güzel, en ehemmiyetli Türk romanı olduğunu zannediyo- Yum ., Edebiyatı « Cedide dilini, bil , bassa yeni harflerle pek sıkıntı çeke- Tek okuyanlar da onlardan niçin isti- fade edemesinler ? herhangi bir kimse. Bin kalkıp da Halid Ziya Uşaklıgil'in Tomanlarmnı yeni türkçeye tercüme et- Mesi . bir müddet için - garib bir ha- teket sayılabilirdi; fakat bu işi mu. ririn kendisi yapınca kimsenin bir diyeceği olamaz. Tanıdığım bazı kimseler de şöyle diyorlar: “bir sanatkâr eski eserleri- 28 dönmemeli, onları olduğu halde bi- Takıp yenilerini yaratmalı., Bence bu Ön yanlış bir mütaleadır: bir kere saz dâtkârm eski eserlerini tekrar gözden Beçirmesi, tashih etmesi, yeni eserler da getirmesine mâni değildir. İ. yeni bir şeyin doğduğunu, buna Şekil vermek ihtiyacmı hissettiği Bün elbette ona çalışır; fakat herhan. Bİ bir sebeble, ilham tarafından kav- madığı günler veya eski eserlerin. kendince kusurlar bulduğu günler Onları düzeltmeye niçin hakkı olma- Mn? büyük sanatkârların birçoğu, 5. Mürlerinin sonuna kadar, hiçbir eser. mİ ellerinden bırskamamışlardır. Yi bir şey söyliyebiliriz: ilk şek- daha güzel olması kabildir; sanat- » eserini tashih etmekle yanılmış ilir; bunun için - sonradan ne ya. Parsa yapsın . ilk şekli de muhafaza ne daha hayırlıdır. Mai ve &i 'ın yeni metni, eski metni ortadan kaldırmıyor, (Belki ressamların ve e Xeltraşların eski eserleri üzerin. ka salişmeları pek doğru değildir, çün. Mi Salar ilk şekli mahvederler; fakat Ayrı mesele.) hell Ziya Uşaklığil'e beslediğim ığı şimdiye kadar çok defalar elim. Eski eserlerini bırakama- Yıllardan sonra onları tekrar ele KUP titizlikle gözden geçirmesi bu , >tanlığımı bir kat daha arttırıyor. Biz Rüzel eserler verdikten sonra mezlğine âşık sanatkârm nasıl çalış, Bat diğini de gösteriyor, sa- Üni #hlâk dersi veriyor. Bu hareke- Baki, Sarsısında itiraza hiç kimsenin Yoktur, bize ancak hiirmetle e. düşer. Nurullah ATAÇ » (ilmi kitabevi). I mir Enternasyonal Fuarı Viz Ucuz alış veriş, böl eğlence ve Mek Yeniliklerin doğduğu yerdir. yllaka iştirak ve ziyaret ediniz. baygylrc müşteri, mallarınızı 20 Ağustos - 20 Eyial 1938 Havlu fabrikası işçilerine neden yol verilmiş? Samatyada bulunan havlu fabrikasının İş vereni tarafından 25 amelenin birden işten çıkarılması (Üzerine iş dairesince meseleye vaziyet edilmiş ve bu fabrika. nın sahibi hakkında tahkikata (o girişil miştir. Çünkü bu fabrika işçileri tara- fından bundan evvel yapılmış bâzı şikâ. yetler ve iş mülettişlerince yapılmış tah. kikat bulunmaktadır. İşçilerin dün iş dairesine (yaptıkları şikâyete nazaran iş veren (kendilerini Şıkarırken iplik o bulunmamasını sebeh olarak O göstermiştir. £ Fakat — işçile rin iddiasına göre bu şekilde toplu olarak çıkarılmalarına sebeb bundan iki ay ev- veline kadar iş kanununun hiçbir mad. desini tatbik etmiyen iş verenin, iş dal. resi müfettişleri taralından kanuni ta. kibe mecbur tutulmasıdır. Bu hususta iş- çilerin alâkasını gören ve onların kanu. nun bahşettiği bir takım (hakları talep etmelerile karşılaşan iş veren kendilerine yol vermiştir. İş dairesi tahkikata devam etmektedir. Köprü inşaatı işçilerinin şikâyetleri Atatürk köprüsü işçileri geçen hafta, köprü inşaatile meşgul olan Alman gru. puna bir talepname vererek bunlarm ye. Hindistandan bir ticaret heyeti gelecek Son zamanlarda bir çok Hind firmala. rından resmi ve hususi ticaret milessese. lerine birçok mektuplar gelmektedir. Bu müracaatlarda Hindistan ile memleketi- miz arasında ticari münasebetlerde bu. tunmak arzuları izhar edilmektedir. Bu arada büyük bir Hil O müessesesi Tür. kiyede Hind kumaşları ve Hindistanda yetişen bazı yemiş ve ecza maddelerini satmak istemekte ve Türkiyede iş birli. Bi yapacak müesseseler aramaktadır. Türkofis Hindistandan gelen bu mü- racaatlar Üzerinde ( tetkiklerde bulun. maktadır. Ayrıca, Hindistana yapılabi. İecek ihracat işi üzerinde de alâkadarla. rın fikirleri sorulmuştur. İşittiğimize göre, yakında Hindistan- tüccarlarından mürekkep bir heyet şeh. rimize gelecek ve buradan Ankaraya da en Toild, XXVLL4- 340 sayfa, 100 | gidecektir. rine getirilmemesi takidirinde başka yer de iş bulmağa mecbur olacaklarını bil- dirmişlerdi. Derbal iş dairesinin müdaha İe ettiği bu mesele hakkındaki tahkikat ve taleplerin tervici yolundaki teşebbüs. | ler ikmal edilmiştir. İşçilerin yaptıkları taleplerden bir şikâ yet mahiyetinde olan birincisi iş kanunu hükümlerine oaykırn olarak dokuz saat çalıştırılmalarına taallük etmektey. di, İş kanununun iş müddetlerini tayin eden üçüncü maddesi hakkında çıkarılan bir numaralı genel emir, köprü inşaatını şimdilek sekiz buçuk saatlik iş müddeti. ne tabi tutmadığından bu şikâyetin yer- siz olduğu işçilere bildirilmiştir. İkinci meseleyi de şimdiye kadar sey. yar ve-muvakakt işçi şeklinde karne ile vergilerini veren işçilerin haziran başın. dan itibaren daimi işçi (oşeklinde toplu bir halde ve evvelkinden fazla olarak ver. gi vermelerine yapılan itiraz teşkil edi- yordu. Bu hususta İstanbul defterdariı. Zile yapılan temaslar neticesinde bir ma. N inde karne ile çalışan (işçilerin ikinci mali sene başından itibaren daimi işçi şeklinde muamele görecekleri kanun. da tasrih edilmiş olduğu anlaşıldığından işçilerin bu hususta itirazları da yersiz görülmüştür. Istanbuldan nakledi- lecek mahpuslar Şehrimizde yapılacak yeni adliye sara. yının plânları Adliye vekâletince taşdik edildiği için inaşata üç aya kadar baş. Janacaktır. Adliye sarayı İnşaatının iha- lesi' işi yapılmcaya kadar binanm yapı. Jacağı ahpishane binasınm yıkılması a. meliyesi ikmal olunacaktır. Hapishane. nin yıkılması ve sahanm temizlenmesi temmuz ayı sonuna kadar tamamlana- caktır. Bunun için İstanbuldaki mahpusların Edirme, Eskişehir ve Bursa hapishanele. rine nakline yakında başlanacaktır. Diğer taraftan İstanbuldaki mahpus. lardan bir kısmının da İmralı adasma nakledilmeleri de takarrür etmiştir. Ada- ya gönderilecek mahpuslar yakında bir heyet tarafımdan seçilecektir. Tonton amca şoför arıyor Devlet demiryolları imtihanla memur alıyor Devlet demiryolları müdürlüğü, idare- nin her kısmında, merkez bürolarile iş. letme teşkilâtmın çalıştırılmak üzere ye. niden ve imtihanlar memur almağa ka. rar vermiştir. Bunun için bu ayın yirmi- sinde büyük bir imtihan açılması takar. rür etmiştir. Bu büyük imtihana tahsil derecelerinin her kısmını ikmal etmiş olan (gençler, yani ortamektep, lise ve yüksek mektep mezunları ayrı ayrı gireceklerdir. Yalnız, idarenin, yol, cer, (ticaret, hasılat, ha- reket, muhasebe ve malzeme şubelerinde çalıştırılacak olan bu gençler o imtihanı kazândiklârı takdirde taksi derecelerine göre maaş alacaklardır. Ortamektep me. zunları 61, lise mezunları 74 ve yüksek mektep mezunları 113 lira alacaklardır. Lisan bilenlere ayrıca gene tahsil derece- lerine göre altı liradan 17 liraya kadar zam yapılacaktır. Bittabi Ankarada çalı. şacaklar mesken bedellerini ayrıca ala. caklardır. Devlet Demiryolları idaresi imtihanla. ra memleketin muhtelif mıntakalarında bulunan gençlerin girebilmelerini temin için ayni günde Ankara, Haydarpaşa ve Adanada hep Birden imtihan yapılacak. tr. ——— Taksitle satılan Gayrı menkullerin borçları Ankara, 14 (A.A.) — C, H. Partisi Kamutay grupu bugün 14-6-938 Trab- zon saylavı Hasan Saka'nın başkanlır ğında toplandı. Hazinece taksitle satılan gayrimen- kullerin borçları hakkında tetkikat ic ras: için teşkil edilen grup komisyonu raporu müzakere edilmiş ve repor, grup umumi heyetince tasvib olun muştur, —— Berberler ve pazar tatili Berber dükkânlarının pazar günü kapanması hakkındaki kanunun tadili için teşebbüsler yapılması yolunda ber- berler arasında bir cereyan olduğunu yazmış, buna berberler cemiyeti idare heyetinin taraftar bulunduğu şek'inde- ki şayiaları kaydetmiştik, Berberler cemiyeti reisi imzasile gazetemize gön- derilen bir mektupta cemiyetin böyle bir cereyana müzaharet etmediği tas- rih olunmaktadır. Halıcıoğluna Tersane, - Rumelihisarı, Eminönü, Karaağaç, Sütlüce derken galiba Ha- ber'in bana ayrılan bu köşesinde oku. yucularla beraber haberimiz olmadan tarihi bir İstanbul gezintisine çıktık. Bari bugün de Sütlüce ile Halıcıoğlu arasmı dolaşalım, On yedinci asır ortasında Evliya Çelebi Sütlüce kasabasmı şöyle tas- vir eder; “Galata kadılığına tâbidir. Fakat ayrıca Sübaşısı ve hâkimi var- dır. 200 kadar mamur, Bağı İremli sa. raylar ve âli binalarla müzeyyen şirin bir kasabadır, Sütlüce denmesinin #e- bebi, nebatat ve havasının letafeti e. seri olarak südünün halis olmasıdır. Zamanı külfarda bu mahelde zincir Üzerinde bir büyük köprü varmış. Hâ- lâ âsar binası görünür (?). Buradan derya ile Alibey - köyüne, Kâğıthane köyüne, Halicin iki tarafındaki safa saçan yeşillikleri temaşa ederek vârı-” lir. Bu kasaba Kâğıthane boğazı ağ. zında olduğundan haneler deniz kena- rından biribiri üzerine binn olunmuş, Halice ve Eyübe nazır bahçeli kâşa. nelerdir. Çavuşbaşı camii denilen bir camii, mescitleri, dört tekkesi, bir ha- mamı, bir hanı, 50 dükkânr, iskele ba- şında aramgâhı kânı irfan bir sofast vardır.,, Büyük Türk seyyah, Sütlüce ile Halıcıoğlu arasmdaki meşhur yalılar hakkında gu satırları ilâve ediyor: “Derviş Şamizade yalısı yeni yapıl « mıştır, bahçesi yoktur; Kemal efendi yalısı küçük bir yalıdır, Ali ağa bah- çesi ve Ganizade bahçesi vardır.,, Evliyadan iki asır sonraki bir za- mana ait elimde bulunan çok kıymet. li vesikalara göre, bu sahil parçasını bizim için daha hurda tafsilât ile ta. nımak mümkün oluyor. Evvelâ üçün- cü Selimin ilk hükümdarlık yıllarında Sütlüce ile Halıcıoğlu iskeleleri ara- sındaki sahilin üzerinde sahiplerinin adıyla gu binalar bulunmaktaydı: “Sütlüce iskelesi — yanmda mer- hum Murad efendi zade müderris A. rif efendinin yalısı — yannda Murad efendinin biraderi müderris Tahir e - fendinin karısınm yalısı — Kâtib E- min efendinin evi ve altımda dokuz göz kayıkhanesi — yanında (kumbaracı başı Mustafa ağanın yalısı — kurbün- de kiremitçi fırmları — yanımda Ha. Keoğlu iskelesi, Sonra: iskele başmda ve Murad Molla yalısma bitişik olarak Vasi Sü- leyman efendi adında bir zatın bir kahvehane yaptırdığını görüyoruz ki bu kahve hâlâ mevcuttur, yalnız muh- telif zamanlarda esaslı değişikliklere uğradığı muhakkaktır. Murad Molla zadelerin yalısı ile biraderi Tahir e- fendi yalısınm yerleri hakkında ma. hallinde araştırmalar yapacak vakit bulamadım. Fakat yeri gelmişken Ta- hir efendi hakkında bir tarihi fıkra nakledebilirim. Murad Molla ile Tahir Molla Damadzade Feyzullah efendinin oğullarıydı. Her ikisi de on dokuzun- cu asır başlarınm “kibar ulemayt res- miyesinden,, diler. Tahir efendi daha tüysüz bir gençken müderris olmuş. (atfen sayfam çeviriniz), Reşat Ekrem KOÇU,