Devrilen çam Kırdığı potlar, devirdiği çamlarla meşhurdur, Geçen gün onun bulundu. Zu bir mecliste konuşulurken yaşt on beş senedenberi otuzunda çifte demir almış bir bayan şöyle demiş: — Kocam her sene, doğduğum gü- nün yıldönümünde bana bir inci he- diye eder. Bizim meşhur gafçı ne dese beğe . mirsiniz? — Hantmefendi, kimbilir gerdanlı- ğinız nekadar uzun olmuştur!.. Yazık! Aile hekimliği yapan ihtiyar dok. tor bir iş için seyahate çıkmaya mec- bur olmuştu: Fakülteden yeni çıkan Oğlunu yerine bıraktı. Seyahatten dö- hüşünde oğlu ona sevinçle haber ver. di: — Baba. Senelerdenberi hazımsız « Uiktan şikâyet eden bay Akili iyi et. tim. Şimdi sapasağlam. — Hangi Akil? Şu zengin adam mı? — Evet baba — Yazık! Sen tahsilini o adamın müzmin hastalığı yüzünden yapabil- din. İlmim senin kadar değil miydi #a- Diyorsun ? Çare — Yemek dolabında kocaman bir fa Ye gördüm — Dolabın kapısını iyice kapa, aç. hiktan geberir! Tersi kadın (Model kızı göstererek) — Bayanın kocası kumaşın güzelliğini SÜyle yoklıyarak anlamak istemez mi? — Amerikan karikatirü — dedin — Bana bir rob yaptırmak 4.*, Püram yok,, diyordun. Halbuki m ini apandisitten ameliyat ettir . İÇin para buluşorsun. Dok, *Ye kadar geçer! —.. Hah buldum! A SEBARTEEE MARE: Daha fenası! Kolu, ayakları, yüzü sargılar için. de, yatağına uzanmış, ahlayıp oflrya- rak kukumav gibi düşünmekle meş « gulken bir arkadaşının geldiğini ha. ber verdiler, — Buyursun, Ziyaretçi geldi ve arkadaşmı gö « rünce: — Geçmiş olsun, dedi. Başına bir kaza geldiğini işitmiştim sma bu ka. dar mühim olduğunu bilmiyordum. — Sorma kardeşim. Ucuz kurtul « dum. — Nasıl oldu? — Geçen gün bizim İzzet davet et- migti... — Bu davetten sonra oldu değil mi? — Evet. Epey içmiştim, fena halde sarhoştum. Her taraf dönüyor gibi ge. liyordu bana... Geç kalmıştım, son tramvayı kaçırmıyayım dedim ve ba- reket halinde tramvaya atlamak iste, dim. — Anladım. Tramvaya atladın, fa- kat tutunamadın ve muvazenenin kay- bederek düştün. — Hayır. Daha tramvay yokmuş! Çekiştirme Bir kadını çekiştiriyorlardı. Çirkin. liğini iddia edemediler, çünkü oldukça güzeldi. Fakat kağdmlardan birisi ku- sur bulmaya muvaffak oldu: — Ağrı garaj kapısı gibi! Hiç sı - kıntı çekmeden kendi kulağına lâf söy liyebilir! fenası; ortada 7 Merak etmeyin, hastalığımz Çok uzun sürmez, Fransada kabine de. Fakir sevgili Gönlümün sahibisin, her gün yanımda bulun, Bış üstünde yerin var, ölmasın paran, pulun! İşte benim emrini yapacak sadık kulun, Baş üstünde yerin var, olmasın paran, pulun! Zaten görlüm ezelden kanaate alışık, Bak, ben de senin gibi değilim, pek süslü, şık, Böyle geçinip gider isterse iki âşık, Baş üstünde yerin var, olmasın paran, pulun! | | İl YİN — Şimdi bir ane görmüştüm... laymmseşcsmzecceraneşsşanss0zszleş ermez Basanmazezi taecat kazmak aksar Iz ŞAKACI — Bu markayla yarım diline men. dil istiyorum! — İngiliz karikatürü — Kadın — Siz kimsiniz? Ben bavıdu- mx hamala vermiştim. Delikanlı — Bavulmuzu için hamala para verdim. Düğün hediyesi Saatçiye giderek: — On beş tane masa saati var. De- di, Satmalır mısmız? Sastçi şüphe ile sordu: — On beş tane mi? Nereden bul. dunuz bu kadar saati? Çalmmış mal olmasın sakın? — Yok canm. Ben geçen hafta ev. lendim. Bunlar düğün hediyeleri! taşımak O zengin tuvaletle gidiyordunuz dansa, Size kavuşmak için başlamalı avansa, Bayıldım, kokladıkça sürdüğünüz esansa, Aşıkımz olmuştum siz çıkarken bankadan! Zengin sevgili www Yüreğimde sevdanız, takip ettim arkadan, Aşıkımz olmuştum siz çıkarken bankadan! Sakın muhabbetimi sanmayınız şakadan, i Aşkınız olmuştum siz çıkarken bankadan! ŞAKACI keriz Bilmedikler!.. Son zamanlarda otomobil merakma düşmüştü. Borç harç elden düşme bir otomobil sldı. Maslak yolundan sürat. le geçerken bir polis onu durdurdu. — Niçin durdurdunuz? — Çok hızlı gittiğiniz için.. İstibfafla dudak büktü: — Hızlı gidiyorum sma, otomobil kullanmasını da iyi biliyorum. Benim otomobil idaresine dair bidiklerim ki. taplar doldurur. Polis cevab verdi: — Olabilir. Bilmediklerinizin ise hastaneler dolduracak kadar fazla ol. duğu gidişinizden belli oluyor! Iitlraf İçinde yüzlerce satıcı, memur çelı- şan büyük birkaç mağaza sahibi olan Kohen ölüm halinde idi. Karısma iti, rafta bulundu: — Karıcığım. Ölmeden evvel sana bir itirafta bulunup affmı kazanmak isterim. Ben seni iki defa aldattım. — Peki affettim, üzülme... Şu halde ben de sana itiraf edeyim: benim de iki defa sana ihanet ettiğim oldu. Bir defa yeğeninle, bir defa da mağazala. rinin müstahdemleriyle., Acelemiz yok “Yeşilay,, bir afiş yaptırmıştı: Alkol yavaş öldüren bir zehirdir! Ayyaşm biri ofişteki bu cümlenin altıma şöyle yazdı: Ne sarar? Acelemiz yok ki! Zararına... Kumaşçı müşteriye teminat verdi: ki bu kumaşı size zararis na satıyorum. — İyi ama sizden her kumaş alı « şımda böyle söylersiniz, hiç kâr al. madan Satış yapmanızın imkânı var mı? Kumaşçı cevab bulmakta çekmedi: — Kumaşı paket yaptığım kâğıtla slelmden biraz kazanmakla iktifa edi- — Inan güçlük yorum Amerikan fıkrası ğı seyrediyordu, Birden asa: tu ve sokağa fırladı. Rasladı; bir kadının boynuna $ Zından öptü. Kadmcağız şaşırmıştı. Ne yapaca » ğını tayin edemiyerek sordu: — Çıldırdmız mı? Beriki eliyle işaret ederek verdi: — Ben sizi şu kadarcıkken gördüm. Öpmemde mahzur yoktur! Nüktecik O akşam keyfi pe teleri ve hoş fikri neşeye boğuyordu. la olmamasiyle te savurayım deği: — Ayol. Ama tuhaf, sen zeki bir a- dammışsın yahu! Nüktedan zat ceva — Tuhaf olan şey, se kedişin... cevab yerleştirdi: bunu far. Hâkim (zenci Katına) — Bu ada- lenmiyeceğini beş çocuk sahibi olduktan sonra mı anladınız? — Amerikan karikatürü — KELİN İLÂCI OLSA... — Doktor, sizden zayıflatıcı bi reçetesi rica ediyorum. — Şemsiyemi tutun. —Zahmete değmez; zaten ıslandım!