9 HAZİRAN — 1938 Çocuk haftası Hediye kazananların 21 mayıs terikli bilmecemizin kel şek, | Mübeccel Tüna Kılıcahi 14 «- Arma- Hi şöyle idi: BIR KOL SAATİ KAZANAN Biri Nertün Aktulga, o Beyoğlu Bekâr sokak 6 numarada. BIR PERKEL TAKIMI KAZANAN Tkinci: Selim Turgut 29 uncu mektep. BİR ŞİŞE KOLONYA KAZANAN Üçüncü: Behire Gaziosmanpaşa orta. Okulu, BİRER KUTU BİSKUV! KAZANANLAR 1 — Havva Heli ağa sokak 7 — 1. Laton Galita Ziya paşa caddesi 3 — Zeyatp Kapatı rhektep sökâk 4 — Sabahat Cağaloğlu 5 — Rıza Uzun Yusuf 6 — Jak erkek lisesi 7 — Gü- lümser O Saraşhanebaşı o(8 — Saime 8 inci İlk Mekep 9 — Fikret Rıza Nevratan muhabere memur kız ile Moda Atılet sokak 11 numara, BIRER DOLMA KURŞUN KALEM KAZANLAR 12 « Ali Sağlim Cağaloğlu 13 « baht 1..nt öezayı hak edecek Bu düzü 30 gSARRIZ DÖ POMPATTR göralyenin peşine takılmak üzere ya- ğan Kârtaltepe Aksaray 15 — Lütfü Özin Emltgin orta okul 16 — Aysen Göktepe Fâtih Mütercim sokok. 17— Semih Tanet Kadıköy 183 — Erol De- mirel posta T. memütü 19 — Abide Tarı Tepebaşı 20 — Türkün İstanbul ez Visesi 21 — Halit Babıâli Orhan bey han 22 - Fuat binici (Beyazıt 23 — $. Baru Tozkoparan 24 — Mak rik Esseyon Osmanbey Nur aprt, 25 Kız lisesihin sön sınıfında Sabiha, MİRER DEFTER KAZANANLAR 26 — Naciye Yücesin Topkapı 27 - Lütlü Gülcan Haydarpaşa lisesi 28 — Ali Tuş Kumakapı orta okul 29 — Fik ret on beşinci okul 30 — Cahit Per- tevniyal ösesi 3i — Şevket Kumkapı orta okul 32 — Krgun Vinçel Çatalca 33 — İsa Tg vatman 34 — Ar, Jake Şişmanyan Arnavutköy 35 — Ziya denizyollarında 36 — Abdullah Erge Şehremini 37 — uriye Karagümrük ilkokul 38 -—- Ayhan Açıkalın Lâleli 39 — Necdet TuzerÇatalca orta okul 40 «- İsmet Serin Galelasaray 41 — Türkay Kattaltepe Aksaray 42 — KW tol Göksel Kadiköy 43 — Vedat Öge Haydarpaşa Hsesi 44 — Aliye Altıncı Fındıklı 45 «- Nedii Kansu Bakırköy 46 «- Nihat Ertan Üsküdar 47 «A, Zeki Vefa Tisesi 48 «- Naciör Çağiı Kadıköy 49 — ihsan Egeli Taksim orta okul 50 —- Ziya Duysak Kumka pi. BİRER ŞİŞE MÜREKKEP KAZANANLAR $1 « B. Çağ Sirin 52 <- İvta: ki gi iğ” e Avasturyadan çıkarılan o profesik Fivyd, Lowlkaya gitmek üzere Pari- $e gelmistir. Profesör rerimde, Parla garında Yuhahlı prenses Yorgiya ta. yafındıti karşılandığı sirada görülü - yor, mati Turing palas oteli 53 — Semiha İ Tangire Fatih on üçüntü okul 54 — Nihat erkek lisesi 55 — Behice Kental Fatih 55— Ömer Ersun Sirkesi Dev- rişler 37 — Y. ikiz Selânik bankası, 38 — Fikret Kızıltan Hamm odaları 59 w- Gürçin Orkun hâs firm 50 « İ. Billür Edieekapı Si — Hicri erkek lisesi 62 — Behçet Baykut Vefa lisesi 63 —, Hicri Beyazıt 64 — Fazıl Çevik Sirkeci 68 — Adile Eyüp Vezir tekke | 56 — Feyyaz Hayriye lisesi 67 — Kâ- zum Fatih on üçüncü okul 68 — Selâ- pare İstiklâl tisesi 70 — Fevziye Sir- keci Hocapaşa 71 — Ali Ertürk Beya #t Demiröz ayartıman. 72 — Cahit mi Şefik Vefa erkek fisesi 69 « Meh- Yayla caddesi 73 — Turhan OKeteli İstasibel 44 #mtü okul. 74 Mall Kap- kağ. - 75 Necdet Çahakikâle, b er saril Güzel jermen Tımarhaneden çıkar çıkmaz manastıra kapanacak “Dizlerinize kapanarak yalvarıyo- rum, beni kurtarin! Üç senedenberi cehennem azabı içinde kıvranmakta. yım... Yalvarırım, kurtarın beni...,, Bu satarları yazan Jermen Sombre isminde bir kadındır ve bulunduğu bir tmarhaneden bir avukatâ yazıyor. Jermen Sombre bugünkü neslin tanı. madığı bir İsimdir; fakat, on beş yir- mi sene evvel bütün Franâanm en meşhur artistiydi ve onun oynadığı ti yatrolar adam almıyacak derecede do- lar taşardı, “Güzel Jermon” diye tas rahan bu aktris için hususi surotte o. tomobiller yapılır, memlekette bir Ses yahate çıkması başlı başma bir hâdi- se olurdu. Fakat, sökrelinin en yüksek deröces ye ulaştığı bir anda, Jermen Sömbre birdenbire örtadan kayboluyor, Bütün Paris halkı moraktadır: Güzel Jermen ne oldu? hiçin artık tiyatrolarda, mü. zik hollerde oynamiyar? Bü süaller zihinleri bir müddet meş. gul ediyor, fakat sonra unutuluyor ve artık srtisti kimse ârayıp Soymuyor. Arâdan beş sene geçiyor. 1928 de, yani buhdan oh sene evvel, Jermen Sembre'm ismi tekrar duyuluyor Herkes seki sevgili artisti hatırlıyor. Fâkat, “Güzel Jetmen” i herkes o #efer mahkemede görüyor: bir kitapçı dükkünmüin önünden kitab çalmış. Bu hırsızlığın arkasında büyük bir Taciâ gizlidir. Bsrar iptilâsina düşen artist, bü yüzden sahneyi terketmiş, hayatın esrafkeş kalıvelerinde geçir. 'meye başlamıştır. Piihdeki avucunda» ki para da bu müddet zarfında bitmiş, fakat iptillemdan vazgeçemiyen ka » din, bet gün, ne yapıp yanip esrar pa. tası bülmiya tecbut ölmüştür. Jermeh Sombre bu hırsızlığı yüzün. den kisâcı hapis cezasma mahküm e diliyor. Hapisten çıktıktan sonra da hastalığını tedaviye uğraşiyorlar. Fa- kat o zamanlar bu derdin devast he- büz pek iyi bilinmiyordu. Doktorlar: “Estara Lutulahların onda ikisi iyi olur, ikisi ölüme sürüklenir, altsi da vazgeçemez, , diyorlardı. Jerineh Som. bre bü, vezgeğemiyenlerdendi. Onu, Yarı delilere ve esrarkeşlere mahsus Bir müesseseye kapamışlardı, Burada, esrarkeşlerin ellerini tahtalara bağ - Yarlar. Çünkü, şuurlarmı kaybeden bu zavalı insanlar yunıruklarını sıkarak durdukları için, trrmakları avüçlürına batar, Parisin eski güzel Jermeni de, bü iş- kehce içinde sensleree kalımş, sohra iyi olduğu görülerek çıkarılmıştı. Fa- kat tekrar estakeşliğe başlamış ve yi- ne ayni yere kapanimiştr. Üç senedenberi yine ba feci hayat içinde yaşıyan eski artist, nihayet bu gün iyi olduğunu bildiriyor ve kurta. tümüsin: riöz ediyor. İetmen Sombre tımarhaneden çıkınca bir manastıra kaptırmak niyetinde öldüğunu İlâve etmektedir. Yeni neşriyat Poliklinik Poliklinik aylık Tıp mecmaasının Haziran vüsham çok #engin ve gü- zel münderceatla imtişar etmiştir. Tıp wlamlarıma tavsiye ederiz. Bora» Fırtına Kıymetli müharrirlerden Turgut Ak, kaş tarafından yaslan, Börâ . Fıftına isminde yeni ve çok güze bir toman, An- karada basılmış ve fiyatı bir liradan sa. tişa çıkarilmişlir. Roman meraklılarına tavsiye ederiz. MARKİZ DÖ PANPADUR 3s7 sonra, uşak ta, geniş bir mâsitoya sarı- Şövalyeyi takip eden Şair, onun da, dır... Doğrusu bu sahne ötüm vidük- ça aklımdan çıkmıyacak ve beri düha bir hayli güldürecek... Fakat arabama binsenize, cami! D'Assas, bir mazerette bülunup, bu daveti rojdedecekti, fakat tam bu $r rada, şatonun avlusunda, mütad olm yan bir hareket vukubaldu. Ziller çal mağa başladı. Adamlar köşuştu, ahir Yardân atlar çıktı; Krebiyohun keskin nazarları bütün bunları derhal gördü. Bunun üzerine hiç tereddüt €tme- den çövmyeyi arabaya doğrü iterek: — Çabuk, şövalye! Çabuk binin!.. Şövalye, gayri şüuri bir hareketle arabafa bindi, d'Etyol da onu takip etti. Krebiyon, atını sürükliyerek kep kendilerini takip eden uşağa bir işaret yaptı ve sonra arabaya binetek araba sahibi kendisiymiş gibi arabacıya şöyle bağırdı: — Sola dün ve kamçınızı harekete Betir.. İcap ederse atlarını öldür. Fa- kat bütün hızla... Delice bir hızla git! Bu sözler üzerine Krebiyon, haj- retler içinde #olmuş olsa d'Etyöle dön- dü ve bir kaç kelimtde ona vaziyeti anlattı. Bu müddet zarfmda, şairin âmirane tavrından âdeta ürlemüş elan arâbatı da, atlarını beş döndürücü bir sütetle koşturmağa başlamıştı. Erebiyon, biran içinde, plâninı #â- #irlamışt ve bu plânm tabalikuku i- Şinse, d'Etyolun yardım: elzemdi. Hikâyemizin başımda anletmuş didu- Rumuz veçhile, d'Etyolün, plânlarını Bhakleak ettitmesi için şövülyeye il tiyacı vardı. Buran içindir ki, büyük bir büsmüniyet ve samimiyetle yardı Meni vazdetti ve hattâ Y'Assktın kendi Süne şükran borcu besliyeteğini düşü merek bu tektiften memmun oldu. Araba, kralm hususi küçük evinin Yolum tuttuğu serde, bie gep svari, todan çıktı. Şato meydamma gölinte, #sketlere kumanda eden Zabit, takip edeceği yolu bir türlü tepin edemedi, O amda, örada, ona, vuku bulan ef sahevi sahacyi kim anlattı?.. Hangi sefil geveze ona şövalyenin eşkâlini tarif etti; koyu kahverengi manto, siyet tüylü, üç köşe siyah şap ka? Şövalyehin bir arabaya bindiğini ve bu arabanın gittiği istikameti ona kim söyledi? Şüphesiz tehlikeli olmıyan bir yol cu! Het yeyi duyan, her şeyi göreh ve restini ipakamleta mehvüp âdarlar mey dana gıkimsa, duyup gördüklerimi “e 'hateâ, bâzan da, ne duydukları ve ne de gördükleri şeyleri söylemek ihtiyar trt isseden böşboğürlartlan bivi: Gelip geçerken bir kelime söylemi- yen anonim mahlâlkladın BİM. "Yalnız, bu kelime, tamir eğilmez fe lâketleri doğurabilir. Yer ve olursa olsun, anıların ba “ında bulünan zabit, hehüz uzaklaşın #rabayı takibe koyuldu. Arabanın alış olduğu istikamet Paris istikâmetinin aksi tayafıydı ve bu takip ettiği firaririn Pariş yolunu tuttuğunu #arneden zEbiti bir hayli hayrete düşürdü. Baş döndürücü bir rürütte bir takip: ten sonra, askerler nihayet arabiyr fatkettiler, Yalnız, bu araba gayet ağır ilerliyör- du ve hiç te bir takipten kaliyör bis ti uyandımyordu. Zatitin ilk emri üzerime, araba, memleketin kanunlarına itaat eğön İyi bir vatandaş gibi, atlarını dutdur- du, srabârn sâhibi de kapıdan uzöa- vak ne istediğini zabite sordu. Zs3it yaklaşarak ne atiğiğiri söyle ü. Tarik ve güzel bir att gemlerinden çe. kerek, gehe uzaktan, yairin peşine takıl- ü, Bu atal.k, d'Assas, gayet sakin bir halie, Rezetvuar sokağına döğru vü- ruyordu. Sabahın takriben, saat dokuzüydu ve d'Assts, hiç acele etmeden yürür- ken, düdaklarında müstehzi bir tebes- sümle, bu anda belki de şato hapitba- nesinin altüst olduğunu, herkesin bu firarar bir türlü akal erdiremediğini ve her tarafa süvariler gönderildiğini dü- Şünüyordu. Mösyö Jakın evine yüklaşırken, gide öetle örperdi; Kapı birdenbire açılmış ve çehresi heyecandan karmakartşık bir hale gelmiş olan bir adam, dışarıya fir- lamtş, ona çotçabık af dilemeğe bile lüzum görbeden, şatoya doğru koşu- yordu, Bü edam, könt dü Barrijdi. D'Assas onu, dahâ ilk nazarda tahı mış ve eli asabi bir hereketle bastonu” nuh sapı üzttinde vakallüs etmişti. Fakat, şüphesiz, kontu burüda dür dürmağa kat'iyyen niyeti yoktü, çün kü, kendisine, ileri doğru bir hâmle Yaptıfan Bu ilk hiğdet hareketini 2öp- tedsrek, soğukkanlılığını bozmadı. Yinstâ, kendisine şiddetle çarptıktan sonra, üstelik kaba bir şekilde ve bir nevi kudurmu$ tavırla — Önüne bak serseri! Diye bağıran köntun bu hakâretine bile viükabele etmedi. Halbuki | başka bir #âman olsaydı, bu hâköret, ihkân yök, tetakiz bitâkmazdı. - .. . Mep ayni sakin haliyle geriye döndü ve yürümekten ziyade koşmuk- ta olan dü Birriyi takip etti. Kont şatöya yaklaşıyordu. Şato mey danma gelmişti ve adımları yavuşlata tek, takip edildiğinin katiyyen fatkın- da olsada, parmakiıklara doğrn iler diyordu parmaklıklara doğru yürüdüğünü gö rünce, dehiet içinde ürpörerek miri danmağa başladı: — Aman yarabbim. O öp m: şatoya girmek deliliğide bulunacak7.. Bu ço- cok kendisimi diri diri gömdürmeğe imi niyet etti? Bu kadar çılgınlık olur mu? Şato meydam, kral ikâmbtgâhma giten veya oradim (çıkan bir sürü dra- ba, süvari, asilzade, zabit, uşak hülâsa büyük bir kalabalıkla canlanmağa baş- hörniğte, D'Assât'ın istediği dekör da şüphe- siz uydu. Çünkü bastönunu asabi bir jestle srkafak, bir kaç deti adımda, mey danın ortasında bulunan, dü Barriye yetişti, elini önun ömuzuna dayridı ve korkunç bir soğukkanlılıkla şöyle de- di: — Merhaba, kont cenapları.. Sabak sabah nereye koşuyorsunuz, böyle?.. Kont bu sesi tanıyınca, olduğu yer de ruhlanarak hereketsiz kaldı. Sonra, çehresi sapsarı kesilmiş oldu- ğu ve dudakları hiddet içinde titredi ği halde, bidenbire döndü ve gözlerine İnatamıyormuş gibi hayretle ve vahşi bit sesle, mırridandı; — Şövalye dAssal.. 'D'Astas ayni tebessüm ve sükünet- Te; — Ta kendisi, dedi, hem de sapa sağlam ve serbest bir halde! Bir türlü kendisine gelemiyen dü Barri hep ayni vahşi sesle tekrarladı: — Şövalye d'Assce! 'D'Assas, şamar tesiri yapan müstel- 4i bir tavirla: © — Haytetinizi anlıyorum, deği, sizi görmek tiksintisine maruz kaldığım sön tesadülümüz esmasmda, $iz ebran- ığa gizlenmiştiniz ve elinizdeki katsay Ya beni öldürmek. Alçakça katletmek Ürereydiniz.. Katletmek (Odiyotüm. Çüskü kama tentömenlerin değil #n- cak tanllerin, Katillerin silikrdir... Bır