Yazın; $. Rober Düma —İi0— Çeviren: F. K. “Emmerih beni öldürdü yüzbaşım, intikamımı alınız 7/,, Oda pencerelerinin demir kapakla. rmı ka mekanizmayı harekete getiren kolu kopartarak bunları açıla, maz hale getirdi sonra dışarı çi kıp evin kapısını kilitledim. kadar hk cağmdan, emin olabilir O zamana kadar da ben hududu le cektim, Pek uzun süren itiraflarımı burada bitirebilir ve n duyulmuy yem burada sona ut çanlayı hamilen döndüm şimdi mülâ zim Klerjo'da sonra vazifenizden a man size teslim edilecektir. Böylece “İki yüzlü ca rolüm de rdi. Friburg'daki ihtiyar kadın beni tabii ihbar etti, Sabahın saat se kiz buçuğundan itibaren Alman xsbi te Tadyolarınm şu meslde bir emir Yaptıklarını teşkilât vasıtasile öğren- dik “Firari sabit vekili Hartstayı, di- ğer ismiyle Riyelin ölü veya diri ya- Kalanması bülün Almanya kudulları dahilinde zabıta teşkilâtına emir edi- Bir. Bu adam votöna hiyanet suçundan aranmaktadir.;, Çok geç kalmışlardı. Ben Frassaya kâçmış bulunuyordum; binaenaleyh artık emniyetteydim. Böyle düşünüyordum; fakat aldan- mığım! İtiraflarımın baş tarafında da yazdığım gibi, evvelki gün Emmerih. le Pariste karşılaştım. #Bçyperihiaşbana olam kinini bildik. leri #çin"beni öldürmekle tâvzif ederek eski düşmanı ceza milddetini doldur. madan serbest bir: 15 olmaları çok ini bilirim, böy- ıkları çok ir. Kimbilir benden ne kadar nefret ediyor - lardır, Hakları da var ya! Ben de ön- lara bir kadının güzel gözleri i az fenalık yapmadım. Emmerihle karşılaşmca hemen ko- miser Rokura mii a rek onun Pariste bulunmasi! üm tehlikesine maruz bulunduğumu anlatmıştım. Fa- kat ona size olduğu gibi esaslı tafsi. Jât vermedim. Meşgul olacağmı vaadetti. o Fakat bulmak kolay mı? Emmerihe her hal- de bir otelde değil, Paristeki Alman casuzlarından birinin yanında otur- maktadır, Bu vaziyette onu bulmak bir araba saman içinde bir iğne bul mak kadar güçtür, Ben de kendi hesabıma ihtiyat ted- birleri aldım. Evvelâ evi değiştirdim. Dün “Bitpazarı,, cifurında Sil Valle sokağında küçük ve berabat bir otele taşındım. Emmerihin beni bu sefalet öldürülmüştü... muhitinde aramayı akıl edeceğini pek ummuyordum . Fakat, ya bulursa... O zaman yüz başım bu mektubu alacaksınız. Ölü mümü size bu mektup haber verecek ve ayni zamanda son ricamı da bildi- recek; “Emmerih beni öldürdü yüzbaşım. İntikamımı alınız!,, .. . Paris gazetelerinde bir kaç gün ev- vel şöyle bir zabıta haberi çıktı: “Bu gece sabaha karşı saat ikide Jül Valle sokağından geçen bir polis yol üserinde, temizce giyinmiş bir a- damın cesedini bulmuştur. yüzü koyun yere kapanmıştı. Arkadan iki el ateş edilmek suretile © anlaşılmaktadır. Cesedin iki metre ötesinde bulunan 7,55 kalib- resinde iki ruvelver kurşunu Kovam da bunu anlatmaktadır. Cesedin üzerinde hiç bir para ve ev vak çikmamıstır. Cinayetin sOyguncu- Tuk kastile mi, yoksa bir intikam 686 Ti olarak mı yapıldığı heniz meçhul dür, Tahkikat devam ediyor.,, : —SON— Sağır ve dilsiz prenses Hi andaki Patyala - mihra nin sağır ve dilsiz olan kızı prenses Surrendra İngilterede tedavi edilmiş ve kısa bir müddet zarfında kom maya başlamıştır. On bir yaşmda bulunan Kız, anast babası tarafından, Viyana Berlin ve Paristeki bütün mütehassıslara gös - terilmişti. Doktorlarm hepsi hastalı. ğın tedavi edilemiyeceğ lerdi, i söylemiş . Son bir tecrübe olmak üzere kızla rmı Londraya gönderen Hintli aile, o- Trada sağır ve dilsiz mektebine vermiş- tir, Mektepte kızm dili açılmış ve ku- lağı işitmeye başlamıştır. Arkadaşları arasında Bördi ismi ile tanınmış olan küçük prenses iyi bir yüzücüdür ve güzel tenis oynar, iyileşti mıh, işime >> Prenses Süvrendra aldığı bir tenis kupasını arkadaşlarına gösteriyor / SHEZİRAN — 1933 - ki Yazan: M.S. Burada bir tek cigara vermediği için arkadaşını öldüren adamlar da vardı e e Dükkâncilarla, arkadaşlar o kadar derin pazarlığa dalmışlardı ki | be- nimle alâkadar bile olmuyorlardı, Dük- kâncılarm, hırsızlıktan yana korkuları olmadığı muhakkaktı. Çünkü her taraf kilit altında idi. Kilidi açmıya teşebbüs eden olursa, görmemelerinin ihtimali pek ozdr. Sonra güpegündüz bu işi yap. mak büyük cesaret lâzımidı. Bu minval üzerine bir kaç parça da- hu kaldırdım.. Şimdi cidden gözüme kestirdiğim bir saate, wta gelmi; Malüm a! Hırsızın gözü doymaz, âr- sızdır. Oldu olacak, bir kaç parça mal daha araklamak - çalmak ister. Bir kaç yüz liralık mücevher çaldık- tan sonra saate ne lüzum vardı. Belki arkadaşlar da bir kaç taş kaldırmışlar. dı. Fakat dedim yal, Aç gözlülük, sa- at te çok güzel bir şeydi. Üstünde okka- Mr birde altın köstek vardı. Ökseyi delikten daldırdım. Saate bas- tım, şöyle bir yokladım, tuttu, Kaldır- dım., Çekmeğe başladım, tam delikten çıkarırken, ökse saatin ve kösteğin a. Kırlığına tahammül edemedi, yere düş- tü, Saatin camı kırıldı, Yere düştüğü zaman çıkardığı 864, camın kırılışı, dükkâncıların nazarı dik- katini çekti, patron yerinden bir ok gi- bi fırladı, yanıma koştu. Saati yerde gö- rünce sıkı sıkı yakamdan tuttu, Sonra ne mi oldü? Ötesini ne soru. yorsun artık! İşte buradayım, bu işten cezayı dolduruyorum. Jözel cezasını tamamladı, ondan s0n- ir kaç kere daha hapisaneye girdi, Şimdi de Ankara hapisanesinde ma hırsızlığından dolayı mevkuf - ANASINI BALTA İLE ÖLDÜREN ADAMI Hapisaneleri dolduran mahpuslar a- rasında öyle sert kalbli, canavar ruhlu olanları vardır ki, bunları insan zümre- sinden saymıya imkân yoktur. Meselâ bunlardan Ünyeli Recep, bir kahvede iskambil oynarlarken, istediği bir tek cigatayı vermediği için arkadaşiyle kav. ga etmiş, ağız dalaşı yapmış, sinirlen- miş, gece evine dönerken, yolunu bekli- yerek, arkadaşını, arkasından bıçakla öldüzmüştü. Sonra hırsını yenemediği için yü- zünün derisini soymuş, göz bebeklerini oymuş, kafasını taşla ezmiş, parçala- mıştır, Aralacında ana, baba katilleri, kar. deşlerini boğanlar da vardır, bunların... Rizeli Hüteyin oğlu Ahmet, işte bunlar» dan biridir, (0.) hapisanesindeydim. Herkesin ağzında bir söz dolaşıyordu: — Anasın: öldüren geliyormuş, bu günl, Bir iki saat sonra Ahmet geldi. Bu iriyarı, güçlü kuvvetli bir gençti, Yir- mi yaşında ancak vardı, Hapisane ida- resi en mazbut koğuşlaridan birine yer» leştirdiği bu adam hakkında çok sekr ve dikketli davrandığı için koğuştan ve koğuş bahçelerinden harice, yani u- mumi teneffüs bahçesine çıkmasına müsaade etmiyordu. Bu hal, bir ay kadar sürdü. Sonra, önün öyle pek korkulu, hapisane asayi. şini bozacak, azılılarla haraza çıkaracak bir adam olmadığı anlaşıldığı için bah- çede, koğuşta serbest dolaşmasına mli- saade edildi. Ahmetle görüşmek, bir ana katilinin ruhi vaziyetini yakından tetkik etmek, anasını nasıl ve niçin öldürdüğünü an- Tamak için frsat arıyor, Ahmedin etra- fında dolaşarak ahbaplık kurmıya çalı. şıyordum. Fakat her nedensç, bir türlü onunla ahbap olamadım. Selâmlarıma soğuk soğuk mukabele ediyor, öyle w- zun boylu konuşmak, kaynatmak iste- miyordü. Bahçede dâima kendi halinde dolaşı- var diplerine sinerek dalgın dei. Bir gün, kendi yanıma geldi. Sıkıla sıkıla: — Efendi bilâder, dedi. Sen güzel, dokunaklı istidular yazar mışsın, bana öyle dediler, Bir tane de bana yarar m? sın?. Bulunduğum hapisanede mahkümla. rın istidalarını, lâyihalarını yazar, elim- den gelen ya Fırsatı kaçı, — Peki, yazarım. Fakat bi? şartla. —O şart ne ki efendi! — Ananı niçin ve nasıl öldürdüğünü söyliyeceksin?. — Nasri olur? Ben bunu şimdiye ka” dar kimseye söylemedim. — Niçin olmasın!,. Bundan sana bif fenalık gelmez ki — Nasıl gelmez? Söylersem suçlü düşmem mi?, “Devamı var), Yaptığım kadınların da, işlerimizin de, kralın da hoşu- na gidiyor, Allah da böyle diliyormuş; sende işi bozmağı kalkma, Fernando: itaat et ve sus. Hamiş, — Urraka'ya söyle, benden sadece mösyö Henares- diye bahsetsin. Maria'ya benim sözümü bile etme. İlıristiyan olmuş son Endillüs Arabının, damarlarında çölde doğmuş bü. yük ailenin kanı ölecek ve kendi de ömrünü 18812 gurbette bi- tirecek olan adamın sırlarını senden başka kimse bilmemelidir, Allahaısmarladık. vi Luiz dö Şoliyö'den Rene de Mokomb'a Yö demek ki yakında kocaya variyorsun! ama böyle de evlenmek olur mu? Bir ay içinde hiç tanımadı, olduğunu bilmediğin bir adima varırım diye söz veriyorsun. Ya oadam sağırsa ? sağırlığın çeşld ceşidi vardır; Belki de has talıkir, can sıkıcı, çekilmez bir adamdır. Söni ne yapmak iste. diklerini anlamıyor musun, Rene? sen orlara; şanlı Estorad hanedanı devam etsin diye lâzımsın, işte o kadar. Bir taşra ka- dını olup çıkacaksın. Biz seninle böyle mi sözleştikti? Sizin yerinizde olsam, böyle evlenmektense, gidip “Hiyer adalarında kayıkla gezer, aman Cezayirli bir korsan gelsin de beni kaçırıp padişaha satsm diye bakardım; böylelikle kadıne- fendi, bir gün de valide (1) sultan olurdum;. gençliğimde de, ihtiyarlık günlerimde de sarayı altiist ederdim. Bir manastır. dan kurtuldun, başka bir menaslıra kapanıyorsun! ben seni b mez miyim? 'kağın birisindir, kuzu kuzu bir ail sm, Ben sana nasihatler ederim, Paris'e gelirsin, bi erkekleri kudurtur, birer kraliçe oluruz. Güzel meralim, kocan üç seneye &: aliil zi lik etk Ziü.i İL Nurullah ATAÇ ZE kadar mebus çıkabilir. Ben şimdi mebusun ne demek olduğunu biliyorum, sana da anlatırım; sen bu çareden çok iyi İstifade edebilirsin: Paris'de oturup, annemin tabiri ile, moda bir kadın olabilirsin. Seni o köy evinde bırakmayacağım emin olabilirsin. Pazartesi Çeviren: On beş gündenberi, kardeşçiğim, kibarlar âlemi hayatımı ya. şıyorum: bir akşam İtalyan tiyatrosuna, ertesi akşam büyük Opera'ya, Oralardan de deima baloya gidiyorum, Bu dünya pe. riler âlemi gibi bir şey! İtalyan tiyatrosunun musikisine bâyi- lıyorum ; bir taraftan ruhum ilâhi bir zevk içinde yüzerken bir taraftan da dürbünler beni araştırıyor, yürekler bars hayran oluyor; fakat bir tek bakışım, en cüretkâr delikanimmn bile gözlerini indirmesine yetiyor. Burada dilber ne gençler gör- düm; ama inan olsun! hiçbiri hoşüma gitmiyor; hiçbiri bana, Otello'da Garsia'nın Pellegrini ile o harikülâde duo'sunu din. lerken duyduğum heyecanı vermedi. Bu Rossini de kimbilir ne kıskanç bir adam ki kıskançlığı bu kadar iyi ifade etmiş! 71 mio enr &i divide ne müthiş bir fer. ad! Sana bunlar srabca (2) gibi geliyor, değil mi? elbette, Garcia'yı hiç işitmedin, fakat bonim ne kadar kıskanç olduğu. mu bilirsin. Şekspir ne de tadsız bir tiyatrocu! Otello şan ve şeref davasını, düşüyor, zaferler kazanıyor, emirler veriyo! boy gösteriyor. Des-demona'yı bırakıp oradan oraya gidiyii” Des.demona da onun, devlet hizmeti budslalıklarını ken tercih ettiğini görüp kizmiyor ha? böyle kızı öldürmezsin d€ w yaparsın? 9 Benim tenezzül edip de sevdiğim adam hele beni sevmekti Yi başka bir iş görmeye kalksm! Ben yine eski zaman gövelyel nin geçirdikleri uzun tecrübelere taraftarım. Hani genç © dg silzadeden bahsederler, kraliçesinin aslanlar arasına Bt a, diveni gidip almış sonra da kafa tutmuş; bence o terbiyesiğ dalanın biriymiş, hiç şüphesiz kraliçesi ona bir aşk çiçeği w şedecekmiş; o küstah da bunu hak ettikten sonra elden kas mış! ae ei Sana verilecek büyük haberlerim yokmuş gibi gevezelik duruyorum! babamın, efendimiz kralı Madrid'de temsil em örlik kararlaştırıldı; efendimiz diyorum, çünkü sefareti? de bulunacağım. Annem burada kalacağı için babam, yanı” bir kadın bulunsun diye beni götürüyor. Ji Sana bunlar tabif gibi gelir ama işin aslım ararsan neks çirkinlikler bulunduğunu görürsün: on beş giinde ailenin b sırlarını öğrendim. Annem, bubamın mösyö dö isi” iw ret kâtibi olarak ulması şartiyle, Madrid'e gitmeğe Tasi at kat kral, kâtipleri bizzat teyin ediyor, emirlerinin MÜD?” ve edilmesini de sevmez. Babam ne onun canmı sıkmays Çi pi de annemin kızmasına. O büyük diplomat, düşesi bura” rakmakis mişkülâtı hallettiğine kani, Zamanenin büyü” Se havö z ğ 5 iğini #Ö olan mğsyö dö Kanalis, annemi sik sik görmeye geldiğin g0 diğim delikanlı yok mu? işte o; saat Üçten beşe kadar ta siyaset öğrense gerek. Bu siyaset dedikleri gey †pi pif ? y olacak ki mösyö dö Kana borsa oyuncular! Si gününü bile kaçırmıyor!... (Devami * (1) Aslında türkçe. (2) Aslında “yunanca”,