pare “EVİ: istanbul Ankara ea Bein ekme; hami Sik. Yeke üre blanket MAHER, işleri, telefonu: 23872 : 24370 : 20338 Hâdi seller, r, bikirler Tarıh karşısında son siyasi af... Yazan: Nizamettin Navil Hân edilecek siyasi affın tarih bakı- mından yapılacak şöyle üstün ü bir tahlili, en “karşı taraflı,, ve dikine inat- k hasmı Türk ihtilâlinin asi! riyetia kimleri affettiği göy- le bir düşünülsün, Alınan pasaportları kendilerine tezrar bi nler, hiç te basit insanlar değillerdir. Zekâ, bilgi ve tecrübe bakımından ikinci ve üçüncü derecelerde tasnif e- diletek siyasi mabkümlar için her za- man akl gelebilecek hafifletici sebep- lerden hiç birisi, mahküm edildikleri günlerde, bunlardan hiç biri için varid değildi. Bunlar arasında, herhangi bir yol içinönayak olan birine, « bir tahrikçi- ye veya bir şefe - körükörüne âlet ola- cak, aldanıp uyacak derecede zckâdan mahrum tek insin yoktur, Bunlar arasında bilgisi vasati seviye. nin altında kalanlar parmakla sayıla- cak kadar azdır. Bilâkis aralarında yük- sek tahsilli olanlar, yüksek tahsil mü- esseselerinde kürsü İşgal etmiş olan- Jar, memleketin fikir ve gürel sanat sahalarında bir #amanlar birer ctorıte kesilmiş olanlar vardır. Bunların tecrübesizleri pek azdır. Hemen hepsi bir çok siyasi hâdisele, rin çemberinden geçmiş , biribirinden kötü talihli siyasi maceralara karışmış ve hayatı anlamış insanlardır. Bunları affetmek, her savletine fren bulamıyan ateşli ilk gençliğin hatasını afietmekle birdeğildir. Bunları affet- mek zekâdan mahrum, safdil bir vatan- Idaşı affetmekle bir değildir. Bunları sf- fetmek, propağandacının, tabtikçinin müğalâtasına kurban olmuş bir bilgisi gin betbahtlığına nihayet vermekle bir değildir. Çokluğu bir çok tecrübelere rağmen on beş yıl önce esen siyasi fır. tınanın, bol yaldızlı vaadlarla, dolu a- maforuna kapılmaktın kendilerini ala - mamış olanlardan mürekekp böyle bir yığının affı, tarihe henüz malüm değil. dir: “Kemalizm, bir zamanlar “karşı ta- Yaf umumi karorgâkliğını, yapmış olan siyasa karosuna kendi evinin kapıla- Ynt aşıyor, kendi koynunda yaşamak hakkı bahşediyor.,, Hayır hiç bir ihülülin böyle bir dersi olmadı, Hiç bir ibtilâiin böyle yüksek civanmert bir medeni cesareti görülme- di. Büyük Fraasız ihtilâlinin düşmanları Bufbönların peşi sıra © kaştıkları yer. lerden ancak Fransaya düşmen ordu. larm peşi srra dönebildiler, Umumi harbe takaddüm iç politika kavgalarının mrğlüpları, sığın. dıkları “itilâf memleketlerinden , Türk İmparatorluğu hudutları içine avdet e debilmek için yabancı silâhların zaferini beklediler, Kont Sforça tarafmdan; — Buyurunuz, simesi, Diyerek terki i ktine çıkoöilmiş olan bugünkü etekiter İtalya, on beşinci yıldönümünü bizden evvel idrak ettiği halde eski rakiplerin- den hiç birini hudutları içine davet et. mek cesaretini gösterememekt:dir; ka- ra listesini muhafaza etmektedir. Nazi Almanyasının siyasi rakipleri ya satır altındadır, ya Konsantrasiyon kamplarında, yahut dünyan dört bir tarafında. Müaihin boz binası da kara Wstesini çok büyük bir kıskançlıkla mu- hafaaz etmektedir. edu rapo:lacı almaktayız. Orada da keralis- te var, Bir rejimin küvveti, fena bir mağlâ- İn İngilterenin hükümet sırlarma en çok vâkıf adamı bugün devlet işlerinden çe- kilmektedir. Bu itibarla İngilizler bü- yük bir teessür duyuyorlar, Kabinçde nezaretsiz nazır olarak bu- lunan Sir Moris Hankey, 19 senedenbe- ri bulunduğu bu vazifeden ayrılıyor ve Süveyş kanalı şirketine direktör oluyor, Alacağı maaş, bizim paramızla, ayda üç bin lira kadardır, Sir Moris, bugün 61 yaşındadır. Dev- Ist işlerinde 30 senedenberi çalışmakta” dır. Kabine müşavirliğine 1919 da gel- miştir. Ayni zamanda imparatorluk mü- dafaa işleri komitesinde başkandı ve hususi mecliste aza bulunuyordu. Sü- veyş kanalına direktör olürken bunların hepsini bırakacaktır . Devlet işleri başında onun kadar w izun müdetteri bulunan olmadığı için, Sir Moris Harmkeye “"İngilterenin sırrına en çok vâkıf adin, ismi verilmekte ve o, bu lnyana hakikaten lâyıktır. Tn- giliz kabineşi en müşkül işlerde onun mütaleasından çok istiförle ediyordu ve bir çok karışık meseleler onun fikri ile ha'ledilmiştir Güzellik ve sıhhat birilği Mis Prünella “İngiliz kadınları güzellik ve sıb. bat birliği,, nin başkanı olan 24 yaşın- daki genç kız, Hamilton dükünün oğlu ile evlenmek lzeredir. Dük'ün 26 yaşındaki oğlu Lord Duglas Hamilton ile güzellik birliği | başkanı Mis Prünellanın evlenecekle. ri sene başında haber verilmiş, fakat sonra tekzib edilmişti, Bugün yakın- da evleneceklerini kendileri ilân etmiş. lerdir, Mis Prtünella İngiliz kadmlarına genç, sıhhatli kalmanm sırrmı öğre- ten birlikten büyük bir muvaffakıyet kazanmış olarak ayrılmaktadır. Bu . nunla beraber, cemiyetin fahri reisi 0- larak kalmaya karar vermiştir... biyet scnunda kerhen imzalanmış mu- ahedeleri yırtımaktan çok ziyade iç siya- saya ait bir kara İlsteyi yırtabilip yırs tamamasiyle anlaşılır. Siyasi düşman - Ukları örfi kararlarla bertaraf etmek yolunu takip eden rejimler, yerleşmiş, temel olmuş, akideleşmiş sayılamarlar. Cebir, şiddet, tedhiş, cok defa kuvvete değil, zanfa delâlet eder. Kemalişt devlet, en geniş mikyrsta İ affediyor, karalistesini parçalıyor, Zi ra Kemalist devlet kendinden eminğir, Hayır! Hiç bir ihtilâlin böyle yüksek j ve civanmert bi: medeni cesareti görül- medi, Nizameddin NAZIF Gazetelerde G HABER — Aksam postarı Sir Moris Harkey Sir Morisin çekilmesi bütün siyasi ve idari mahafilde teessürle karşılan - m'şter. Fakat Moris Hankeyin tekaüt yaşını geçtiği, bunun için devlet hizme- timden çekilmesi lâzım geldiği ileri sü- rülmektedir. Bununla “beraber, daha nice altmış yaşını geçmiş devlet adamları vardır ki vazife başında bulunmaktadır. Kabi- ne müşavirinin de tekaüt yaşını geç. mesine rağmen, gene devlet işlerindeki çalışmasına devâm etmesini isteyenler de bunu ileri sürüyorlar, Fakat, devlet işleri başından ayrıl » mayı Sir Moris kendisi istemiştir. Bu- nun sebsbi de, İngilterenin bu müşkül #iyasi devresinde kabine müşavirliği ve ratorluk müdafa işleri komite re- im vazifeyi birden i- dereyi kendisi için fazla mesuliyetli bulmuş olmasıdır. Moris Hankey evvelâ bahriye zabiti idi, Fakat gösterdiği zekâ ve maharet üzerine kendisini deniz gizli istihbarat işine verdiler, Ondan bir sene sonra da, 1908 de, imparator müdafaa işleri komitesine rels muavini olarak giriyordu. Bundan sonro bütün devlet işlerinde büyük bir zekâ eseri göstermiş ve, bilhassa hatı- Şanghayd orduklerimiz 2 19 Senelik nazır vazifesinden ayrılıyor Ayda üçbin lira maaş'a Süveyş kanalı Şirketine Direktör tayin edildi rasının fevkalâde kuvvetli olması ile tanınmıştır . İngiliz nazırlarından Lord Suinton onun muvaffakıyetlerinden bahseder- ken: “Dünyada ikinci bir Hankey yoktur.,, demiştir, Bununla beraber, İngiliz sol cenah gazeteleri Sir Morisin vazifeden aynl- masmı memnuniyetle karşılıyorlar. Me- selâ “Deyli Herald,, gazetesi Sir Mo» ris Hankeyin dalma harpçı bir ruhla hareket etmiş olduğunu işaret ederek, böyle bir adamın, bugünkü gibi nazik bir vaziyette bilhassa imparatorluk mü dafaa işlerinin başından ayrılmış olma- »#ıni hayırlı görmektedir. Sir Meris Hankey, vazifesine çok bağlı bir adamdı. Kış, yaz, her sabah saat 6,5 da kalkar, kahvaltıdan sonra bir saat yürüyüş yapar, çok kimse İle konuşmaz, toplantılarda, kalabalık arâ- sında ,eğlence yerlerinde aslâ görül- mez., Altmış bir yaşında olmasına rağ - men bügün hâlâ dinç ve sıhhtalidir. Sir Moris Hankey, Ağustosta Lon- dradan ayrılacak ve Mısıra gidecektir. Italyan bütçesi açık veriyormuş Taymis gazetesinin yazı veye ER: Smm Akran esnasmda İtalyan senatosunda müna; kaşalar olmuştur . Senato azasından Ricci, İtalyan ma- liyesinin her sene verdiği açığı iştret etmiş, fevkalâde masrafları karşılamak için fevkalâde tahsisat konulması 7J8- zun geleceğini söylemiştir. Maliye nazırı Kont Taon di Revel cevap vererek fevkalâde tahsisat isten- mesine lüzum olmıyacağını, çünkü büt- çe açığının 9 senelik hazine poliçeleri, malikâneler üzerindeki vergi ve diğer vergilerle kapatılacağını söylemiştir. a açlıkla pençeleşen140 bin Çinli var ingilterede bu zavallılara yardım için ia Şanghayda, İngiliz nüfuz mıntakası- na iltica eden Çinlilere yardım için İn. gilterede bir lane listesi açılmıştır, İngiliz bayrağı âltma iltica eden 149.000 Çinli vardır.. Fakat bunlara kâfi derecede yardım edilemediğinden, her gün bir çokları bastalıktan ve aç- lıktan ölmektedir. Ekserisini kadın, ço- cuk veya hastalıklı kimseler ve ihtiyar» lar teşkil eden bu Çinlilere yartiım için İngilizlerin hammiyetine müracaat edil- mekte ve gazetelerdeki ilânlârla herkes yordıma çağırılmaktadır, Çinde bayat ucuz olduğu için, bizim paramızla bir liranın bir Çinlinin haya. tmı kurtarabileceği, $ İngiliz lirası ile ise yirmi, yirmi beş kişiye yardım edi. İebileceği ilân ediliyor. Çindeki İngiliz elçisi, hükümetine gönderdiği bir raporda şöyle demekte dir; “Bilhassa çocuklar arusındaki ölüm nisbeti beni büyük bir hayret ve tese- sürde bıraktı. Mültecilere elden geldiği kadar yardım edilmektedir. Paranm mümkün olduğu kadar istifade edilebi- lecek bir şekilde sarfolunduğunu görü. yorum.,, | na toplanıyor İngiliz e neye teşvik için ilânlara ilâve edilmek- tedir, 3 HEZİRAN — 1938 KURUN Millet Meclisindeki tezahürat A SIM US Türk - Yunan munzam mus &hedesinin Büyük Millet Meelisin- de lasdiki münasebetile yapılan tezahi- rallan bahsederek diyor ki: “Eğer Türk « Yunun dostluğunun : sulh bakımından faydası Balkan Antantı için ilk hazırlık veya ilk adım olmağa münha- sır kalsaydı gene İnsanlık tarihinde ber vakit hayır ile anılacak bir kıymet olur- du; halbuki her iki memleketin mukad- deratını idare edenler aralarındaki dost- luk ve yakınlık teşebbüslerinin verdiği mesut neticelerden kuvvet almışlar, bu kuvvet sayesinde yeni yeni hamlelerle Türk « Yunan dostluğunu — bir kardeşlik derecesine getirmişlerdir. İşte iki gün ev- vel Büyük Millet Meclisi tarafından tas dik edilmiş olan Türk - Yunan munsam muahedesi İki mület arasında başlıyan bu kardeşlik münasebetlerinin bir sembo 1& sayılabilir. Hülâsa Türk - Yunan dostluğunun nasıl başladığı ve ne gibi safhalardan geçerek bugünkü Kerdeşlik merhalesine geldiğini bilenlerdir ki yeni müshedenin (tasdik! münasebetile Büyük Meclis gösterilen texahüratın mâna edebilir... Itimat Ss Sabiha Zekeriya gazıyor: “Amerikaya son gidişimde, etrafı or- manlık, deniz kenarında bir sayfiyede 0- turuyordum. Bir gün kızımla beraber or- manlarda geziyorduk. — Anne, susadım. Dedi, — Ormanda sana su nereden bulabili- rim. Zaten yanıma para da almadım. Başları göklere vurmuş şik ağaçların arasında gezerken uzaktan küçük barska gibi bir dükkân gördük. Yaklaştık. Dükâ4- nın İçinde kimse yoktu. Burada garoz, çikolata, sigara, bir küçük bakkal dükkâ- nında bulunabileeşk mühlelif eşya vardı. Dükkfam önündeki geniş tahtanın üstün de bir tas, içinde avuç dolusu para gör- dük. Tasın içinde bir de kart vardı ve Yrmadımız var. Buradan istediğin zi yer, içer, parasını bu tasın içine buram» bilirsiniz...,, Birbirimizin yüzüne baktık. Bu İnsanın moraline karşı gösterilen ne herikulide bir itimattı, Bursdan gelip gççenler, ye» mişler, içmiyler parasını tasın içine bi- rakmışlar... Çalmak, akıllarına bile gek memiş. İ Susuzlktan dudakları kuruyan kızım. gazoz şişesine hasretle baktı: — İçemiyeceğim, dedi, Bana iti. matları var. Senin yanında para yok. Bu yüksek moralin tesiri üzerimde, ilerledik. Kızım; — Anne dedi, sans bir şey anlata- yım. Ben İstanbulda, mektebe gider - ken, bazan vapur pasomu evde unü- turdum. Fakat paso bileti almıya alış- kın olduğum, pasomu unuttuğumun farkında olmadığım günler biletçi ge- lir, benden ceza keserdi. Ben de paso mu unuttuğum günler, biletçiden kö. şe bucak kaçardım. Çünkü o benim & limde mektep çantam olduğu halde mektepli olduğuma, pasomu evde W suttuğuma itimat etmezdi. Beni aş&- ğı yukarı bir hırsızlığa sevkederdi. Am bu adam bana itimat ediyor Ben burada susuzluktan nefesim kesi” leceğini bilsem, bu dükkândan bir yik dum su içemem. Bu hikâye, bizim zihniyetlerin hs” medemiyeceği, hattâ inanamr; kadar fazla bir itimat tecrübesidi” Fakat öyni zamanda itlmadın yüksel& tiği ahlâk seviyesini gösterir, ML. Turhan Tanın da Muharrem Feyfi Togay gibi Japonyaya hayran olduğu onun zaferine Japonya başvekilind daha fazla iman ettiği anlaşılıyor. Gini? Japonya arasında bir harp oldu mu, 99* göre, bütün zaferler Japonyanm, yi mağlübiyetler ise zavallı Çinin n3' dir, Bakmız bugünkü fıkrasında EVİ7* Çelebinin garip bir hikâyesini Kop/” ettikten sonra neler yazıyor! “Gazetelerde geçen gün tam a lu bir Japon fırkasının yirmi bin altı bin esir vermek suretile ağır bir İZ” ğe hizama uğradığını, hayır, inhizamâ V vi ramak değil, - nasılsa kaçıp kurtü kumandan müstesna olmak üzere - olup gittiğini okuyunca Evliya S€ s0 nin bu hikâyesi hatırıma geldi. ÇÖ” gin bir sakakuşunun horoz, bir dişi KÖP“İ. tavuk durumuna istihsle ederek ıp yaldaşlığı kurmaları, ne kadar #k/3 mer Devamı 4 ii