1 NISAN — 1938 Bir y mm—.!nımhoa. - ankesiciye açık mektup Perşembe günü saat 20 ile 20,30 ara- sında ve Galatasaraâay - Tünel yolu Üüs- tünde cüzdanımı bıyıklı yan kesliciye ... sokulmağı çok İstediğinizi sezmekte | ki paralardan bir lira aldim, garsona Sayın bay yankesici, , Henüz adınızı sanınızı bilmiyorum. Fakat yüzünüzü kılığımızı hiç eksik- y Siz hafızama işledim. Bu sayede bir 'ı Bün sizi mutlaka bulacağım. Böyle bir kargılaşmağı istemezseniz size saygı- “İt Ve samimi bir surette söyliyecekle- Tİme riayet edersiniz. Bu tarzda hare.: ket benden ziyade sizin işinize gelir Sanırım, Bakınız sizi ne kâdar iyi me- fettim: Uzuna yakın bir boyunuz, zayıf de- n”'m')!'n bir vücudunuz, sivri par- Maklı ve solda bir altın halkali güzel- €e elleriniz var, Doğru mu? Üzerinizdeki elbise koyu gri üzerine İnce lâcivert çizgili İdi. Usta bir terzi elinden çıktığı belliydi. Açık mavi ipekten düz renk bir gömlek giymiş, Vişne rengi Üstüne İelvert, iri benek- H bir boyun bağı bağlamıştınız. Yalan Mi? Kiremide çalar, ökçeleri löstikli is| karpinleriniz Amerikan biçiminde ve Söraplarınız gömleğinizin — renyinde ipek idi. Ceketinizin sol eebinde men- dil yoktu, yalnız yaka iliğine bol yar- dim edenlere vorilen bir tayyare roze- £i takılıydı. Yanlışmı var mı? İnce kara bıyıklarımnızın uçları ağ- Zınızın köşelerinde kesilmişti. Briyan- | tinli, kara saçlarınız itinâ ile kesilip taranmıştı. Sağ kaşmızm üstü ile çe- nenizin sağ köşesinde belli belirsiz iki eski'kesik yeri görünüyordu. Dişleri- niz temiz beyaz ve âlttan bir tanesi plâtin kaplama idi. Bileğinize krome bir seat takmıştımız. Şapkanız yoktu. Yaşımızın otuza basmadığın) santyo- rum. .Tariflerimde eksik yok değil mi? — x Bu kılik kiyafetinizle, centilmen ta- vırlarmızla gerçekten kibar bir deli- kanlı tipi gösteriyorsunuz. Saat 17 idi. Hatay pasta salonunda Güay içiyordum. Geldiniz, bir adım önümdeki masada oturdunuz. O daki- Kkada sizinle ilgili olmadığım için ne Tömarladığınızın farkında değilim. Fa- kat siz, benimle fazlaca meşgul - ol- Mağa başladıniz. Saklanamayacak ka- dar açık bir dikkatle biteviye beni sü- Züyordunuz. Olur a, belki birisine zettiniz. belki üstümde başımda Baribinize gidecek bir şey gördünüz. Aldırmadım. Ben çıktım kadar kalabalık olmadığı halde bana z kaldınız | tramvaymın ön | gecikmedim. Acaba nicin? Böyle yer- lerde en çekinilecek gey yankesiciler- dir- Halbuki aiz bir çok kibar biz centilmene benziyordu- nuzx. Sizden şüphelenmek imkânsızdı. Bununla beraber ben de sizinle i olmak lüzumunu Şişliye gidecekken Hamamda indim, z de indiniz. Feriköyüne doğru yü- rüdüm. Siz de karşı y kaldırımda z. Döndüm, Döndünüz. Os- man beye saptım. Saptmız. Hiç şüp- kem kalmadı ki beni takip ediyordu- nuz. Bundan — en lenmedim — diye- mem. Fakat h tarakta bezim ol- madığını dü: pe sadece hayretten hayrete düştüm. z kim z, niçin beni bu kadar i bir göz hapsine almıştınız? Yalnız bu takip ve gözet- Teme işinde acemiliğiniz besbelli idi. Yank ikteki acemiliğiniz gibi Diğçiye girdim. Kapısının ka da beklediniz. Galatasarayındaki Hrıs takl pasajına girdim, Nattanın köçe- sinden pasajın iki kapısını tarassut altma aldmız. Sebebinin hâlâ ne ol- duğunu bilmediğim halde artık sizden adam akıllı şüphelenmeğe başladım. Bir aralık vaziyeti polise anlatmağı aklımdan geçirdim. Fakat düşündü ki ben polisin yanma gider gitmez siz sıvışacaksınız. Bunu da istemiyordum. Çünkü içimde bir merak tirbuşanu dö- nüp duruyordu: Bu şık, genç adam kim? Benl niçin takip ediyor? Bir gönül işim yoktu ki bilmediğim, r rakiple karşılaştım diye- yim. Böyle bile olsa siz gönül rakibi- nizle sokak ortalarında kavga © ranlara benzamiyordunuz. Hicçbir düş- manım yok kf onun hesabına bana bir suikastte bulunasınız. Kafamın içinde döndüm dolaştım. bir şey yok . Nihayet şu birkaç saat içinde bir- kaç defa yantma pok sokulmak isteyi- şinizi, acemiliğiniz yüzünden becere- mediğinizi düşündüm, ve istemeye is- temeye sizin bir “kibar yankesici,, ol- duğunuza hükmyettim, İtalyan Jokantasına girdim. karşımdaki masaya kuruldu! miyerek verdiğim hükmün doğruluğu- tü eğriliğini anlamak için bir kurnaz- lik ettim. İki paket sigara aldırmak bühanesile para cüzdanımı — çıkardım. Masanın üstüne açık bıraktım. İçinde- Yine İste- MK TUT AU — Ne olmuş Lütfiye Hanıma ? — Neler oldu, neler! Bir köşkten kovulmadığı kaldı. — Neden? —— Neden olacak, Suad Beyi evlendirmek daba kendisine açar açmaz kızılca kıyamet koptu. istiyordu. Bunu Birini bul- Muş ona.... Dertlerini unutturabilir, Suad Beyi ayalıyabilirmi bî" Paşa kızı. Adı da Nimetmiş... Ben #öylüyorlar. Güzelce bir kadınmış... Sabiha sarardı. Buna rağmen soğukkanlılığını muhafaza k Sordu; A fuad nasr! ve niçin kovuyordu ? — Vallahi biz 'de anlıyamadık Küçük Hanımcığım. Birden- aşdi işine git!... Kılavuzluğ Lütfiye Hanmmın dili tutul. dü Sânki,. Hiç cevab verömedi. Nöden sonra: “Sana acıdığım için düşündüm oğlum.. . diyebildi. Sund Bey bunun üzerine: .s.en Bâna değil, kendine acı., * diye yürüdü, odasına çı » &d'in bu hareketindan Büyük Hanımın da canı sıkılmış gibi gö- biri köpürdü.. “Haydi kadım, TAMân başladın?,, . diye bağırdı. İDdü ama, bir şey söyliyemedi. Sablira çok yavağ bir seki n Suadın evlenmesin 5* Nüdire karıştı: " Biadm evlenmesi; rahat n çal, v esi, rahat etme g #öması demektir. Bunu temenni Mi demelrtir? — Obun- evleamesi seni büsbütün Üzmez Mi Bt üzülmeyi peşinen kabul et üzülür mü? gvdi.. - dedi, Başka » Başka £ mMüÜskül bir Vaziyett. h buru söyinmemesi bel İalmma, hanımima Isterim, doğrusu, - dedi. bir kadınsın Sabiha.. Elinden geîsf— dünyanım rahat etsin diye sırtına duğunu hissetti. deha iyi olacaktı. Fakat ;’;:"? Böylemek vazifösile Belmişti. Susmayı doğru - bulmadı. © olmazsa hakikati de söylemeli, bu evlenmenin pek de görmedim ama, bilenler mümkün olamayacağ mana yi leneceksin.. i İ unutmi etmek dert yüklenmek dığı bu hayıı Sonra hiç miş biriy rden bahsedelim. çarpan bey evlenmiyi H. Daha conra da paşa ixtem k “Bu bahsi kapayalım! Mümkün olmayan şeyleri konuşmakta dediğini işitti dar hararetle bahsetmişti ki şimdi, Safiı âkki etmeye başlamıştı ettliremeyince, Lütfiyonin başarabi- hallini de ona bırakmıştı. Fakat ne yapsın aşmıştı. Maamafih Lütfiye apıp yapacak; Suada bumu kadını adet leceğini düşünere! ki © da Suadın ağır cümlesile karsı hanım yılmış görünmiyordu. O ne Kabul ettirecekti. Sabiha solgun tocasir olmadığımı anlatan bir m: — Anrem tazı oldu mu? —— Taraftar kücük hanı ten o söyledi. Buraya geleceğimi dedi. Sabihayı severim. Bunu ona iİnce y kara itaiz bir ta- ken size dik- par parlıyor. dan ayrılmıyordu. İş. n n dudaklarınızın - titrediğini bili m. Artık lâmı cimi yoktu. Siz bir kibar, fakat acemi yankesici idiniz. Bu kansat gelince mesele ba- sitleşmişti. Kendimi sizden du ve cüzdanı tahanı korumak Saat 20 ye kadar Bimi bitirdim. Hesabımı - yine para- ları göstererek rdüm. Cüzdanımı 80) cebime koyar gibi yaparak gizli- ce dizlerimin üstüne koydum ve sizin göremediğiniz bir anda sol dış cebime kaydırıverdim. Sizin bütün dikkatiriz iç cebimde ole tı. Dış cebime koy- duğumu umniayacaktınız. Zaten kolu- ma alacağım pardesli de dış - cebimi ayrıca* kapayacaktı. ) Siz bir şey yemeden ha bire viski İçiyordu. Bundan da anlamıştıan ki acemiliğinizi gidermek ve cesaretinizi artırmak fikrindesiniz. Evime gitmek üzere Tün çeceğimi, yiyece- 1 oyununa iz. İleriye gidip an gelip sıyırdı. nız, arkadan sokulup uğraştınız, nafi- le, nafile! Bir aralık kayboldunuz. Bu i gok sürmedi. Kapı- bir. yoklaya- yım dedim. Anladım ki bütün dikat- başmma, sokuğa fırladım. T: sİZİ veya size benzer kimseyi göreme- dim. Eibe göremezdim, içinde beş , Üç tane onluk, beşlik, ve iki üç tane de tek alık bulunan bir cüzdanı ele geçirdikten sonra.. Hangi otomobilin kapısı size açılmaz. Polise koştum, fakat karako- Tun önünde durdum. iGrmedim. Polis nasıl olsa sizi yakalayacaktı. Hatta pek korkuyo! mektu- bumdaki tarifli izerine yakalamış olmasın. Yakalansanız ne çıkar? Bu güne kadar veya o © yarısma ka- dar 288'liranın dörtte Ü savur- mayacağınız ne malümd Sonra işittiğimize gö mnkesiciler HANERİN EDERİ TEFRİKANI Yazan; Hasan Ras m Us ınlatm.ı[ı'_vdı hanımcığım, - dedi ek. Bu Lütfiye Hakikaten Fatma, en küçük bir mübalâğa yapmıyordu. Şa oğlunun yemiden evlenmesile fatianın kapatılabileceği nastinde değildi. Safinaz hanıma gelince, onun evlenmeye ak- h yetmıştı. Lütfiye hanmn ağzından girip buruundan çıkm bizbir ya'dızlır cümle tahsilli bir paşe kızı bulduğunu bi'e surfederek & gelini ada ka! bir tane | * Bana üyle geliyor ki Suad anıma verdiği cevaptan da bel- Suada münasip, vlemişti. Bundan o ka- hanım bu tarıtma- üzüne, Fatmanın getirdiği haberden mü:- vermeye çalışarak sordu: ze bunu açmamı da za- ce beni çağırdı: Razı defiler Bizde tülüncülük Tütüncüler birliği ve inhisarla Kurumağa bwakılmış bur olduğu müşkülât, eğer yalnız bir cephede olsa idi vaziyet o kadar çetin olmazdı. Böyle bir vaziyet karşısında bütün müdafaa tertibatı bir noktaya toplanarak bu, tek cepheyi yarmak ve bu suretle müşkülâtı yenmek nis- beten daha kolay olurdu. Halbuki tütün ticaretimizin ve hat- ta ziraatrmızm maruz kaldığı müşkü- Jât bir eepheli değildi. Evvelâ, dahil- de, tütüncülüğümüzün istikrar bulmuş bir vaziyet!, bir teşkilâtı olmadığı için tütün zürammız ektiği tütünden, ne alacağını biliyor, ne, tüccarımız sata- cağı malı kime satacağını hesaplıyor ve ne de bunlara nazımlık — vazifesini Tütüncülüğümüzün yenmeğe mec! r ida resi tütünlerimiz... * görmesi iktiza eden inhisarlar idaresl bunlara bir yol gösteriyordu. Tüccar, zürar eziyor, mahsulü yok bahasına almak istiyor, inhisarlar ida resi, tüccarın karşısına rakip vaziye- tinde çıkıyor, öcnebi alıcılar ise bu keşmekeşten istifade ederek malmn iyi- sini alryor ve fenasmı bırakıyor, Ne- tice itibarile de zararmı memleket çe- kiyordu. Bu hal, senelerce devam etti. Ve ni- hayet mesele Büyük Millet Meclisine kadar aksederek, işe hükümet vaz'iyet etti ve inhisarlar idaresine, birçok t carım elinde kalan tütünlerini müba- WEŞ- Devamı 11 incide bu gibi cüzdanları bir tarafa atıp yok ederlermiş. Demek neticede size bir | (ceza )kalacak. Halbuki ben bu ceza- yı istemedim. İnsanf bir düşünce ile insaniyetinize müracaat etmeği uygun gördüm. Siz ne kadar fena bir huy edinmiş olursanız olunuz mutlaka bir iyl ve insani tarafınız olacaktır. Ti- piniz bunu gösteriyor. Cüzadnı yoket- mediğinize eminim, Çünkü biraz gık- gadır ve üstünde bir altın marka var- dır. Yakalanacağınızı anlarsanız bel- ki belki değil, muhakkak yırtar atar- sınız. Halbuki benim bu âçık mektu- bumu yazmaktan Mmaksadım o cüz- | dandır. İçindeki paralar sizin olsun, daha elli lira vereyinr, yalnız o boş cilzdanı bana gönderiniz. Çünkü ©o cüzdan bugün kemikleri bile tozufak olan, bence çok axziz bir ölünün yadi- | gârıdır. İ n gı Dorez üzerine düşmiy göre hareket ederiz.,, Nadire atiıldı: O lim. Yok evlenmesinde bir beis görmiyorsa ona ın bay yankesici; Genç kalbinize ve insaniyetitize müraçaat ödiyorum, o cüzdanı bana İ- de ediniz. Daha elli değil yüz İira ve- receğim . Mufassal ve sarih adresim (Haber) gazetesi ilân memurluğundadır. Cüz- danı oraya gönderiniz ve sizce en emin bir yer bildiriniz. parayı oraya göndereyim ve bir pusula ile teşek. kürlerimi, minnetlerimi sunayım. Ben de ihtiyar değilim ama, siz yi- ne benden gençeiniz. Bir gün size de kemikleri bile külufak olmuş aziz bir ölüden böyle bir yadigâr kalmış ola- bilir. Ö zaman bütün değeri on lira etmiyen böyle bir cüzdanın manevi değeri neymiş anlarsınız. Hayatınızda böyle bir acı çekmemenizi diler, insa- niyetitizin eszerini beklerim. (1 — 36ö22) UO — Tyi bildiğimiz kaynananı görüyör musuün? Insan hiç sev- diği gelinine böyle bir gey Borar mı? — Annem için fena 34 da beni sevdiğindendir. düşünmemelisin yenge.. O benden giz- Ti, benim haberim olmadan hiçbir şey yapmaz. Bunu sorması Onlara evden ayrılacağımı ben söyledim. Tahammül etmeyi göze alıp da Suada kendimi tanrtsaydım evde kalabilirdim. Ay- rılmayı ben istedim. Onlar ne yapsınlar? Azıcık da zavalir ka- Nadire yalnız başınt — Zavallı Selim! terbiyel Kendisi, tınr altüst etmişti. g: paşanın kıziymiış? dihı düşünmek lâzım. Yapayalnız kaldı o da.. Orada Feride ola. rak bulunmam bile kendisine bir kuvvet veriyordu. Sanı:ı Swş- dın üzüntüsüne son vermeye çalışması analık vazifesi değil mi? sallamakla iktifa etti. Sabiha bir saniye dalgın kaldı. Sonra yavaş bir sesle: — Buâğ bey artık Ferideden bahsetmiyor mu? diye sordu. ük hanımcığım, geçen sefer de söylediğim gibi kimse, kimse bahsetmiyor. Selim bey bile.. N Dahna gök Selime acıyordu. Orun ne kabahati vürdı. Anneıj- Te babasmin kürbanı olmüş, evlenmiş, sonra da Sıbıh?_vı temiz bir hlale bağlanmıştı. Kopan fırtına o zsavallmın da sakin haya- Biraz evvel bahgin kapanmasını istiyen Nadire merakını tat- min edememiğ görünüyordu: ğ — Fatma - dedi. Suad beyi evlendirmek istedikleri kız han- — İyi bilmiyorum hanımcığım. Zannedarsaem bir doklor pa- gasının. Ama ölmüş bir doktor. — Ferid hasta filân Sabiha mevzau değiştirdi: değil ya Fatma,, — Hayır efendim. Hiçbir şeyciği yok maşallah.. Bütün üzün. tüsü siz. Paşa dedesi bırakmayınca bilseniz ne kadar üzüldü Yartn hava iyi olursa gelecek, (Devamı var) X (