SA Rodoplu Güzel Kız ve W Yazan : Nizamettin Nazif —iij — 2 inci kısım — Rodopya, kendisini çıldırasıya sev- Miş olan ateşli kadının ölümünü an- cak Mısırda öğrenebildi. Safonun Lökad kayalıklarında par. Çalanışından birkaç gün sonra, filosof Kısantos, bir Taşoz gemisi kiralamış ve Mizrin yolunu tutmüştü. Filozofun makaadı Safanun kardegi Haraksosu bulmaktı. Şarab tüccarı Haraksosu. O, her nedense bu yıl Sakıza gelme- Klişti. Kısantos, Haraksosu beyhude tere beklemişti. Beklemişti; zira her yıl Yadmonun tarapların: satınalar bu büyük Misır tâcirinin, bu yil da Sakıza gelmes! bek. leniyordu. Fakat Kısantos, bu yıl için Yadmon'a büyük siparişler verdiği halde Sakızda gözükmemişti. Mama- fih Yadmon'un hazırladığı şarapları &lmak için iki ç Mısır gemisi gönder. mMeyi unutmamıştı. Bu hale Yadmonun da canı sıkrimış- tı. Çünkü Safonun feci akıbetini he- nüz öğrenemiyen betbaht adam, hölü, dostu Haraksostan bir meded umu. Yor; — Axh... O gelirse bu işi mutlaka halleder. Deyip duruyordu. Filosof Kısantos ite Haraksosu, sır? Rodopyayı teslim etğmek için arıyordu. Kızı ona verecek ve kardeşine gön- dermesini rica edecekti. Elen dilinin en güzel noşidelerini te- rennüm eden gaireyi, düştüğü hürün. den kurtarmak istiyordu. O ihtiyar bir adamdı, Hoş.. Bu ih- tiyarlık zenperestliğine mâni olamıyor e o, Sakız orjilerinde en- güçlü deli- Kanlılara meydan okuyabilir bir kud- Fette bulunüuyordu ama, Safoya bir dostluk göstermek için güzel kızdan vazgoçmeyi göze almıştı. Nihayet, fazla beklemenin beyhude olacağımır anladı. Mevsim geçmeden, bir gemi tutup Mısra yollandı. Ezopu yanına almamıştı. Yalnız bir kaç çalgıcı kız, Redopya ve kendi ak- rabasından iki genç ile parayla tutul. Muş birkaç muhafız ona refakat et- Mişti. O tarihte, Mısır, birliğini kaybet. miş bulunuyordu. Firavun Setosun ö Tümü üzerinden henüz birkaç yıl geç. mişti. Hayatında, Mısrm her tarafı- nr sindirmiş olan Firavun Setos, göz- lerini yumar yarımaz Mrsırda başgös. terecek kargaşalığı Bezmiş — olsaydı, Mutlaka, ölümünden evvel, bütün va- lilerini ve kumandanlarını tepelerdi. ; günkü Setoa ölür ölmez her vali bulunduğu verde istiklâl ilân etmişti. Sonra, bitlabi, aralarımda çe- kememezlik başlamış, hepsi biribirine saldırmış, her tarafta kan göğdeyi gö türmüştü. Nihayet biraz zeki veya küvvetli olanlar biraz aptal veya za- yıf olanları eze eze ortadan kaldırmış Ve Mısır 12 müstakil derebeyinin elin- de ka'mıştı. Bunlar da biribirlerine diş tiliyorlardı. Fakat hiçbiri kımıldamaya yanmdakine saldırmaya cesaret edo . miyordu. Çünkü biri yanmdakine sal- dirmaya kalkınca diğer birinin arka . aından yükleneceğini biliyordu. Böyle- İikle üstünkörü bir muvazene bâsil ol- muştu. İşte bu muvazene yüzünden Fi- ravun Psametik Mısırın şimali garbi. sinde hüküm sürebiliyordu. Psametik'in elinde bulunan parça, ©h bir rakibi tarafmdan idare edilen parçalardan daha büyüktü. Daha büyük ve daba zengin. Mısırm Akdeniz tcaretini elinde tatan güzel llmanlar bu - kısımdaydı. Firavun Setos'un zamanmda payitaht Olan büyük Menf geliri bu kıstmdaydr. Mısırın diş ticaretinde büyük bir rol Oynryan Elen tüccarların coğu bu k- gimda — bulunuyorlardı. Binaenaleyh Psametik, Mısırda türeyen 12 devletin €en kuvvetli ve zengin olanına hükme €iyordu denebi'ir. T Firavun Setos, çok şiddetli bir hü- Kkümdar olmasına rağmen Misırin hor tarafında sevilmiş bir adamdı. Onun giddeti devlet idaresinde kullandığı kimselere karşıydı, Gönderdiği vali - lerden biri halkı soymağa başladı mı, derhal yakalatır, umumi medanlarda döğdürür ve bir mabed duvarma ku- laklarından çiviletirdi. Sonra Setos memlekete cidden büyük hizmetler de etmişti. “Mabudların çok sevgilisi,, idi. Eğer o olmasaydı, Asür hüküm- darı Senahrib Mısırı baştanbaşa istilâ etmiş olacaktı. Miısırlıdar Asürlulardan çok korku - yorlar, çok nefret ediyorlardı. Zira Asürlilar merhamet nedir bil- miyorlardı. Girdikleri kasabaları iyice soyduktan sonra kızları, çocukları ayırıyorlar; geri kalanları asıp kes!. yorlardı. O günleri gürmüş olan yaşlı- lar, hâlâ, Senahribin adını işittikçe tir tir titriyorlardı. Senehrib, Mısırı zaptetmeğe karar vermeyince yalnız ordusunu kuvvet- lendirmekle iktifa etmemişti; el altm. dan Mısır generallerini ayartmış, bü- tün zakâsını bütün şeytanetini kulla- narak Misir ördüsünü elde - etmişti. Bu uğurda hazineler surfetmekten çe kinmemişti. Sonra hiç umulmadık bir zamanda, birdenbire Mısır toprakları- na saldırmıştı. Firavun Setos, Asür hükümdarı ile çarpışmağa karar vermekte en ufak bir tereddüt bile göstermemişti. Ordusunun başına geçip, çok kanlı bir harbi göze alarak payitahtından uzaklaşmıştı. Fakat nasıl bir tuzağa düşürüldüğünü ancak Senahrib ile karşılaştığı anda anlayabilmişti. A. Sür ordusunun İleri kolları gözüküve- Tinse, Mtoprii generaller etrafını sarı- vermişler ve kendisine göyle demişler. dir “— Betos! Biz büyük hükümdar Se- nahrib ile harp etmek istemiyoruz. O Asürlar için nasıl eli açık bir hüküm- dar ise bizim için de öyle bir hüküm- dar olacak. Seni Mısırın başından at. mağa karar verdik. Sen artık bizim hükümdarımız değilsin! Başındaki ta- €ı kendi elinle bize ver. Onu yeni hü- kümdarımız Senahribin ayakları al- tına Atmak istiyoruz.,, Birçok şeflerin ne elim akibetlere uğradıklarını tarihlerde görmek, ne büyük azaplar çektiklerini anlamak mümkündür. Fakat düşmant ile tam kargılaştığı anda ordusu tarafımdan bu derece alçakça terkedilmiş olan Fi- ravun Setosun azabt herhalde bunla- rm hepsinden daha büyük olmuştu. Misirm ogününden azrımıza —kalan rivayetlere bakılırsa Setos bu teklife şgöyle mukabele etmiştir: “— Ordunun isteklerini kabul et. memek elimden gelmez. Misır tacını Senahribe terketmeği kabul ediyorum. Yalnız, sanıyorum ki Senahrib Mısır tacini benim elimden almayı sizin eli- nizden almağa tercih eder. (Devamı var) .. « Mühim * A ilân: Bir yankesiciye Açık mektup Yarın yedinci say- famı:da “Bir yan- kesiciye açık mek- tap, başlığı allında çıkacak mühim ilâ- nı mutlaka okuyu- nuz, G GÜGÜ S L l İspanyol harbi erzakharbidir! Hangli tarafta açlık baş gösterir- se © taraf harbi kaybedecektir Meşhur bir Fransız askeri göre, Frankonun bugünkü ilerleyişi p D * Hükümetçilerin Tumandamı — general Miyaha RANKO kuvvetleri her taraf- tan İlerliyor. Cumhuriyetç rin mütemadiyen gerilediklerini ha- bar alryoruz. ranko nereye saldırır- sa karşısmda mukavemet edilmiyor. Acaba bu adam yirminci asrm bir askeri! deha st mı? Frankonun zaferlerini, sadece Al. manlardan İtalyanlardan yardım görmekte olmasına hamledemeyiz. Fransızlar ademi müdahaleden dem- vuruyorlar ama, onların da el altın. dan hükümetçilere birçok yardım- larda bulundukları muhakkak, Bil. hassa erzak bakımımdan. Daha dün, ajanslar, Katalonyaya kamyon dolüsu erzak (?!) güönder- diklerini bildirdiler. Bu kamyonla- rın yalnıs konserve balık, domatog salçası, makarna ve patates yüklü olduklarını kim iddla edebilir? Filvaki, hükümetçilere yapılan yardım, Frankoya yapılan yardım- lTar yanında devede kulak kabilin- den şeyler ama, yardım ya... Almanlar ve İtalyanlar pek — cö- mert hareket ediyorlar. Faraza Fran sadan hükümetçiler 100 kamıyon er- sak (?0) gönderildiğini bildiren a- jJanslar Frankonun mart ayında al- dığı yardımların şu kran İiatesini de bildiriyorlardı: Saatte 56 mil süratle giden ve Iki torpil taşıyan son slastem — İtalyan hücumbotlarmdan 20 tane, 15 büyük tank. 5000 İtalyan gönüllü (1!) st. 162 Alman tayyarecisi, 250 İtalyan harp pilotu. Alman mürettebat tarafından ida- Te adilan iki denizaltı filotillâsı. Emden — kruvazörü refakatinde Bilbaoya varan bir nakliye kerva- nınmn getirdiği meçhül eşya... Vesaire vesaire.. Eğer hükümetçi İspanya, İtalya Hle Almanyanın Prankoya bahşetti- 1 bu vasıtalar karşısında — yardım görmemiş olaaydı Şimdiye — kadar nasıl dayanabilirdi? Madrit, kendi- ni nasıl müdafan edebilirdi? Hükü- metci İspanyanın da yardım gör- mekte olduğu su götürmez bir hakti- kattir. O halde neden Prankonun her ay yaptığı on taarruzdan — ancak birl durdurulabiliyor? Hükümet cephesi- ni yarabiliyor? Acaba elinde müt- hiş bir topçu küvveti mi var? İspanya harbini, Fransa genel- kurmayı namına takibe memur edi- len general Düval, son günlerde neş- rettiği “İspanya harbinden — alınan dersler,, (1) adlı eserinde gu ceva- bi veriyor: “Umümf? harpte Fransa, düşman (Alman), cenhesinin herhangi bir tarafından bir yarma — hareketine kalkısabilmek ve düşman mevzile- rinden mühim bir krsmınr 2zantede- bilmek icin, mutlaka, o güne kadar işlülmemis derecede kuvvetli bir top çu atesi teksif etmek — lâzımgelece- Rini anlamıştı. Halbuki İspanya har- bi esnasında *İrçok müstahkem mev kilerin, bizim, umumt? harpte İhti- yaç duvdufumuz topcu kuvvetinin yanında eocuk oyunemdör kabilinden kalacak daerecede zayıf blr. — topen kuvvel! karşısmda dayanamayıp düş tükleri görülmüştür. Zira İspanyada bir manâ ifade etmez Kim kazanacak YAZAN Şekip Gündüz barp bizim bildiğimiz ve makul ol- duğuna inandığımız şartlar içinde cerayan etmemektedir. Bir kere İsş- panyada “devamlı cephe,, — mevcut değildir. Bazı yerlerde kuvvetli kıta- at tahşit edilmiştir. Bazı yerlerde i- se köpsü başları, geçitler birer iki- şer bölükle muhafaza edilmektedir. Fakat öyle bir takım yerler de var- dır ki ön kilometre genişliğinde bir sahanın muhafasası ya bir — küçük karakola veya Badece bir nöbetçiyeo tevdi edilmiş bulunmaklıdır. Demek oluyor ki hükümetçilerin tarafında da Frankonun tarafında da esasen birçok gedikler mevcut- tur, Hangi taraf bir perça kuvretlen- di mi, keşif müfrezelerinden biri ta- rafından tesadüfen sezilen bir ge- diğe dalıyor ve öbür taraf kendini toparlayımcaya kadar alabildiğine ilerliyor. Bu hal tabiye meselesi değildir. Sadece saruretlerden — doğmuştur. Zira ne bu tarafta ne öbür — tarafta bugünkü uzun cepheyi boylu boyun- en tahkim edip koruyabilecek de- racede çok-asker mevecut doğildir. İspanya harp cephiesinia uzunluğu aşağı yukarı 1400 kilometredir, Böy l6 bir cephe İçin, İhtiyat kuvyetleri ve bazı kuvvetlerin zaman — raman Jatirahate çetilmesi de hesaba katı- lacak olursa, en az bir milyon dört yüz bin kişilik bir orduya — ihtiyaç vardır. Halbuki, bugün, yani her iki tarafın da azami kuvvetlerini topla- mış bulundukları bir sırada, — harp eden orduların — mevcutları altışar yüz bin kişiden ibarettir. İşte “de- vamlı cephe,, yapılamamasınm sebo- bi budur ve İşte bütün sürprizler sırt bu yüzden, yan! cophenin her iki ta- rafında birçok varıklar, müdafanaız noktalar mevcut — oluşundan dog-î maktadır. Bask devletinin şiddetle müdafa- Aya karar verdiği Bilbao — müstah- kem mevkil umulmadık bir süratlo Franko tarafından zaptedilmiştir. Zira 70 kilometrelik bir muhltin müdafaası için Bask kumandanlığı- nn elinde en az 70 bin kişi bulun. ması İktiza ederken müdafaa kuv- vetlerinin mecmuu 25 bin kişiden radyosu Istanoul $1 MART — 1938 PERŞEMBE 18,30 çocuk tiyatrosu (Firaz dönüyor.) 19,15 spor musababeleri, Eşref Şefik, 19, 53 Borsa haberleri, 20 Muzaffer İlkar ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları, 2045 hava — raporu, 90,(8 Ömer Rıza tarafından arapça söyler, 2, Radife ve arkadaşları tarafından Türk mu. sikisi ve halk şarkıları, (saat ayarı), 2145 erkestra, 32,15 ajans haberleri, 22,30 plük. ta sosolar, opera ve öperelt parçaları, 22,50 son haberler ve ertesi günün — programı, 23 son, BÜKREŞ: 20,10 çift piyano ile Rumen müziği, 20,. 40 şarkılar, 21,15 senfonik konser, 29 plâk ha hafif müzik. BUDAPE$TE: 18,35 harp konseri, 10,15 küçük orkes. tra, 20,15 sigan örkestrası, 22,15 — piyana konseri, 23,05 plâk, 24 cazbant. BERLİN; 18, Şöbetlin ve Mozardın — plâkları, 19 bando, 20,10 klâsik parçalar ,21 cazbani, 23,80 hafif müzik, ve halk havaları, ROMA:r: 20,30 plükla hafif müzik, 22 tiyatrodan temsil nakti, PRAĞ: 20,25 küçük örköstra, 23,20 salon orkes. trası, tarafından çek müziği, VAŞOVAr: 18,15 piyano konseri, 20,30 halk şarkıla. rı, 21 hafif müzik, cazbant, 23 küçük Or- | kes.tra, münekkidine ibaret kalmışlır. Sonra müdafaa hat» tının kademoli olması lâzım gelirken, elde kâfi kuvvet bulunmamast yü. zündon birçok noktalarda müdafai "tek siper,ler de yapılmıştı. Tabit bu sipeor düşüverince — taarruz eden kuvvetlerin önünde hiçbir manf kal- mamış ve diğer müdafaa noktalart hem arkalarından ham yanlarından, birdenbire ateçe maruz kalrvyermiş. ti. i Hükümatçiler de cephenin bu vazla yetinden az istifada etmiş dafğiller. dir. Faraza Madridin garbından ces nuba doğru Brunate « Navalkarnero yolu boyunca yaptıkları taarruz böye Te olmuştur. Hükümetçi keşif müf- rezeleri burada bir “yarık,, bulundu. Runu sezince umumt! karargâh, gece karanlığından istifade — ederek bir fırkanın bütün piyadolerini Franko cephesi gerisine geçirmiş ve bir or- manda geceleyen bu kuvvet, şafakla beraber, yıldırım gibi hücumâa kal. kınca asiler Bruneteyi tahliyeye mecbar olmuşlardır. Hükümetçiler taarruzlarma devam etmişlerse de Frankonun ihtiyat kuvretleri çabuk yetiştikleri için, falk kuvyetler kate şısinda hükümetçiler Bruneteyi take rar düşmanlarına terkedip çekilmişe lordir. 1 ' Terueldoki son muharebelor de ay« neti bu şekilde cereyan etmiştir. Bus günkü Franko taarruzu da ayni şe- kilde başlamış ve hükümet takvire kuvvetleri zamanında yetişemedik- leri için bir parça Inkişaf edivefmiş- tir. Yoksa ne Frankonun merkezin- de, ne de conahblarında, böyle bir i- lerleyişi mümkün kılacak kuvvette topçu ve tayyâre movent — değildir. Umumi harptekl — Alman - Franstz gephesinin bu genişlikte bir #ahasın. da, en az dört beş bin top temin « meden böyle bir harekete kalkırı'n. mazdı., General Düval sözlerine şöyle nl- hayet veriyor: “Hğer sadece, atiklik ve ölümü iş- Uhkar gibi meziyetlerle harp kaza. nılınış oleaydı; Frankonun çoktan harbi kaybetmesi lâzımgolirdi.., Fransızların meşhür — aekeri mü- sekkidi Baratiyo ise Frankonun son taarruzundan bahseden bir makale- sinde şunu yaszıyor: *“Bu hal Frankonun muzaffer ola- - cağına bir delil midir? Bizce değil, Bu hal, yalnız Franko — cephesinde zekâdan ve askerlik — bilgilerinden daha siyade İstifade edilmekte ol. duğunu göza vurur, Bizce İspanyol harbi erzak harbidir. Hangi taratta — AÇçlık baş gösterirse o taraf — harbi kaybedecektir. —Şimdiki vaziyette Frankonun aç kalmasına imkün yok. Zira denizlerden — istediği gibl istifade ediyor ve — düşmanının dee nizden istifade itmesine manl ola- biliyor. Bu hal böyle devam ederse hükümet cephesi, bütün kahramanlı- Bına rağmen bir gün dayanâmaz, çö- ker. Yoksa Frankonun bugünkü i- lerleyişi bir mana ifade etmez.,, — Bakalrm hâdiseler, Fransız gene- rallerinin bu teşhtslerini ne dereco- ye kadar tekzip edebilecek? Şekip Gündüz (1) Les leçons de la guerre d'Es. pagne, Librairle Plon