HABER — Aksam postast LALE DEVRİNDE x4 GUN GECE SÜREN BiR SUÜNNET DUGUNU Yazan: Reşat EKREM Yusuf ve Züleyha yüzlü güzelleri muhafaza için ea A vi Eshi kapalı çarşı —._' Bonra, Okmeydanındaki sünnet Ünü eğlenceleri, sadrazam çadırın- Mükemmel bir saz faslr ile başladı. Okmeydanı, geceli gündüzlü yeniçe. &“n sıkı muhafazası altında bulu - ıq?uwıu. Yusuf ve Zeliha yüzlü güzel- İ& geceli gündüzlü emniyet altında ç, bilmeleri için böyle sıkı bir mu. e lh)fı lüzum görülmüştü. Seyid & n dediği gibi: “Ateşin pamuk Oyunu yoktu! , '!:ı_b“' devlet ricalinden bazı da. %ql-r sadrazam tarafından kabul e- ha İbrahim paşanın huzurunda, baş üde Burnaz Hasan Çelebinin ida. Nahg,Seksen kişilik saz beyeti, gair hâlede bir mahli güle kondu .. safadan, Hağmede tebdili makam eyledi Üai büLbül ÜN gibi, fasıldan fasıla gecerek ae y erleri gaşyiçinde bıraktı. İki sa- .,:'4“ devam eden saz faslından %î'— çadırın önünde ayıcılar seyre Üa Ayıetlar, ellerinde defleri mey. A Siktılar: Sördüm, Taldt maymunu geldi .“'îı yadıma n olmun kara hit çergeye gel. & mczse öğer Myun ormanı bir narai çingâne ile!, n:" Brada, demir vücutlu ve çirkin- ğ İ& meşhur Çomar adında bir ka. Dördüncü gün, güneş doğduktan bir ( pt kethüdası bir ayı ile güreş tutundu. Ayıcılar da onu taklid ederek soyun- dular ve zincirlerini çözerek ayıları ile pençe pençeye güreşe başladılar, Fa - kat, ayıların bepsi, sahiplerini alta â. lıp sırtlarını yere getirdi. Ayıcılardan sonra meydana may, muncular geldi. Onları da Mısır pehli- vanları takip etti. Görmiyenler için es. ki hünerlerini tekrar ettiler, Bu sırada füçüncü Ahmed, Okmeydanma geldi ve top atılarak karşılandı. Resmikabul- den sonra parlak bir ziyafet verildi. Öğle ve ikindi namazları arasında 260 sünnet çöcuğunun iştirakile bir süin - not alayı tertip edildi. Üçüncü Ahme din arzusiyle, alaydan sonra meydana tekrar Misıy pehlivanları Hacı Şahin | Yle çırağı Hacı Mehmet çıktı. Bu iki pehlivan hokkabaz o gün herkes par mak ısırtan bir hüner gösterdiler: Hacı Şahinin ayaklarına demir bir kelençe ğeçirildi. Elleri ve gözleri sım- #ıkı bağlandı. Onu herkesin gözü ö. nünde bir zenbilin içine koydular, Zenbili de bir peştemala sardılar, son ra bir makara ile meydanda dikili ©- lan 40 zira yüksekliğindeki bir direğe çektiler. Biraz sonra, Şahinin bütün bağlarını çözerek meydana çıktığı ve zenbilin içinde oturduğu görüldü. Son- ra sütunun Üzerinde, yüksek sesle V. çüncü Ahmetle şehzadelerine dua etti Ve sütuna sarılarak yere indi. Ahme. din huzuruna çıkarıldı, sırtına bir hil at giydirildi. IA DE LAT IS 4 Merdiven verilir tedbir alınmıştı Şahini ip canbazları takip ettiler, Bugün de Bağdad muhafızı, Basra valisi ve Şam valisi kıymetli atlardan, kumaşlardan ve bulundukları memle. ketlerin mahsullerinden mürekkep he- diyelerini takdim ettiler. Üçüncü Ah- med tarafından ziyafetler verildi. Ah. med, İbrahim paşaya mükemmel su. rette donatılmış pek kıymetli bir at hediye etti. Hayvan, İbrahim paşa ta- rafından merasimle karşılandı, Gece, derya şenliği yapıldı. Sadra. zam ve devlet erkânı bu şenliği sey- retmek için Aynalıkavak kasrıma git- filer. Üçüncü Ahmed de şehzadeleri |. le beraber oraya geldi. © gece de, Cebecilerin salı, görüle. cek bir şeydi, Bu kocaman salın üzerinde rengâ - renk kandillerden on tane ağaç yapıl. mıştı. Kandilli ağaçlar arasına mega- leler yakılmıştı. Saldan çeşit çeşit fi- genkler atılryordu. Bilhassa su üzerin. de yanan deniz fişenkleri çok güzeldi. 'Topçuların salında yine çengiler, hanendeler ve sazendeler, çalıp oynı . yarak eğlenmişlerdi. Gümrük emini Yeğen Mehmot ağanın salmın da dört köşesinde birer çarkıfelek — vardı. İçi hanende ve sazendelerle doluydu. Bun. ların yanında, kandillere donatılmış kale şeklinde bir sal vardı. Dördüncü günün gecesi de saz, raks ve fişenk eğlenceleriyle sona ermişti. Beşinci güne gelince, düğüne, Ok - meydanında rakkasların, tasbezların ve canbazların hünerleriyle başlana - rak devam edildi. O sabah okçular arasmda bir de müsabaka tertip olundu. Ufaktefek ve ihtiyar bir bektaşi babası şeklinde bir hokkabaz bazı hünerler gösterdi: her- kesin gözü önünde sırtına giydiği bir hirkanm altından yirmi kadar bakır ve muvakka sahan çıkardı. İçleri ye mekle doluydu. Koynundan koltuğun. dan bir alay güvercin uçurdu. Dümdüz bir yere hırkasının eteklerini yayıp oturdu. Kalktığı zaman, oturduğu yer- de otuz kadar fevvaresinden su fiş . kıran bir fıskiye göründü. Bundan sonra, afyon tiryakilerinin kestane fi- gekleri ile korkutulması sahnesi, her- kesi katıltıncaya kadar güldürdü. NI. hayet meydana bahçıvan oğlu kolu ile Edirne kolunun oyuncuları çıktı. Bugün de 228 çocuk alayla geçirilerek sünnet edildi.Kandiye muhafızı,Hotin Yf —— Paraşütle atlama rekorunu kıran adam anlatıyor 10.700 metre- den boşluğa! Stratosferden toprağa geçen iztıraplı üç dakikada neler duymuş ? v Paraşütçü Cim Vilyams; Vilyams'ın b oşluktaki seyrini ve at ğin dünyanın en yüksek tepesi Evere stle, Monblânla ve Eyfel kulesile nis. petini gös terir grafikm.. Bir Fransız gazeteci, 10,700 metre yüksekten kendisini boşluğa atarak büyük bir şöhret kazanan Cim Vil- yamsı, Valdöğres hastanesinin askeri tayyarcellik tababetine tahsis edilmiş bir köşesinde ziyaret etmiştir. Muhar- rir bu mülâkatı şöyle anlatmaktadır: *“Vilyams da bütün büyük işler ya- pan adamlar gibi çok mütevazıdır. Kahramanca harekotinden bahsetmek bile istemiyor, kendisini daima kena. ra çekmeye taraftardır. İşe çocukken nasıl haşlamış ? Dünya paraşütle atlama tekorunu kıran bu zat, 27 yaşındadır. Hakikf bir Parislidir. Tayyareciliğe ilk defa meylettiği vakit, çok gençti. Daha © zamanlarda havacılığın zevkini tat. mak istiyordu. Vilyams: — Keannem,ne de babam vardı, diye anlatıyor, hayatımı kasanmak mooburiyetindeydim,. İşte ta 0 saman- lar tayyareci olmak istedim. Fakat tayyarecilik, girilmesi hayli zor * bir meslekti. Onun için paraşltçülüğü ter. cih etlim. Hava klübünde, flk defa paraştitle Bağ- Devamı 15 İncida muhafızı, kaptanpaşa ve Cidde valisi hediyelerini sundular. Üçüncü Ahmed tarafından İstanbul ve civarınım bütün camilerindeki imam ve hatiblerine bir ziyafot verildi. O gece devlet erkânı padişahm ota- ğında toplandı.Okmeydanı, rengirenk kandillerle bir çiçek bahçesi gibi do- natılmıştı. Püskürme fişekler atıldı. Cebeciler tarafımndan icad edilmiş olan çadır şeklinde bir döner fişek herkesi hayran bıraktı. Denizdeyse, tersanelilerin salı yeni bir şekilde yüzdürülmüştü: ortasında DİLLERE NAKLİ kandillerle tezyin & nurdan bir direk vardı. Üzerinde biribirinden gü. pel fişeklere ateş verilmiş, bu koca sal, fişeklerle donatılmıştı. Bu arada beş çarkıfelek, kırk ördek, on çömlek ve beş mihri Süleyman fi ve daha ni, ce nice deniz fişekleri rük emini Mehmet ağanm sal: gece avizelerle süslenmişti. Renkli kandillerin ışığı altında, en güzide çengiler, rakkaseler oynuyordu. Bun. dan başka, salm Üzerine iki direk di- kilmiş ve aralarma gerilen bir ip üze- rinde ip canbazları oynamıştı. HAKKI Nte Vapur nihayet geldi, rıhtima yanaştı. Be ilk tırmananlar arasında o da vardı. & limi görenler, onun muhakkak çıldırdığma hükmederler- O ne korkumç bir merdiven tırmanıştı. Sahanlıklara topla. k’“lu Omuzlarıyla yardı; güverteydi. Nereye gidecek, ağa- herede arıyacaktı? Gözleri görmüyordu ki, kendisini ge- 5“’_ » Muhakkak kendisinin görmesi, kendisinin tanıması lâ. Kardeşini görmiyeli seneler olmuştu. Değişmemesi im- Mİ Kara gözlüklü birisini arıyordu. Onu muhakkak göz- Bi Girip çıktığı, dolaştığı yerlerde böyle ı,_:ı—ığm kanidi. % Tasşlamadı. Herkesin çıkmasını beklemesi daha doğru !.;’_::k mıydı? Geriye kalanlardan birisi Suadden başkası Hq . Yorulmuştu. Vapurun yarı yolcusu boşaldığı halde o, İş 04"'llyuı' ve kardeşini arıyordu. Nihayet arkasını merdive. » Semirine gevirerek durdu. Gözlerini etrafta hâlâ küme kü- İi anlar tzerinde dolaştırdı. Bunların çehrelerini sıkı tir Beçirdi. Hayır... Hiçbiri kardeğşine benzemiyordu. 3* gören adamlardı. S.,îü'lerıni tekrar tekrar dolaştırdıktan sonra biri üzerinde 4 0 Bu adamı yandan görüyordu. Başı açıktı. Sırtında nasıl BH b ötimden evrilüiği izettim olmayan bir Sekük Va y ü ağabeysini hatırlatan tarafları vardı ama gözleri Np N İnsan gibi bakryordu. Konuşanlara başmı çeviriyor, ce- !ıh:"Mu. Onün uzamış sakallarını hayalinde sildi. Yerini "'l;.g:ı:’ük karşızına geçti. Utanıyor muydu? Kendisine kim YA Soramaz miydı? & lk]*l!lıı.ırlım önce, şöyle bir başkasına sesleniyormuş gibi İW(1> demeyi düşündü. Şayet onda bir harekot görürse şüp- Yacaktı. S Suadi.. S . ü.:: &dam birdenbire Başını çevirdl Selim!. nf Yazan: Hasan Ras'm Us Selim koştu. Uzanan eli iki elile yakalayarak sarstı. Sonra kucaklaştılar: — Hoş geldin.. Seni böyle sapasağlam bulacağımı ummu- yordum. Çok sevindim, çok sevindim, çok sevindim. Selim, ellerini Suadın omuzlarına koyarak haşmı geri çek- ti. Kardeşinin yüzüne, bilhassa gözlerine baktı: — Dünyada ne kadar da kötü adamlar var.. Senin sağ oldu- gunu bildiren adam utanmadan da körlüğününden bahsetti. Suad susuyordu. Dudaklarının titrediğini görmemişti, — Doğru söylemiş, görmüyar. — Hiç mi? — Hiç.. İkisi de sustular.. Bu bakan gözlerin görmediğine inanmak güçtü. Onlarda en küçlük bir donukluk, en ufak bir gayri tabit- lik görmüyordu. Bunlar bildiği gözlerdi. Hiç, hiç değişmemişti. Uzun kirpiklerinin gölgelendirdiği bu kara gözlerin görmeyişine akıl erdirmek imkânsızdı. Sebebini sormak sırası değildi. Bilâ- kis bu bahti kapatmak, kardeşini, teselli etmek lâzrmdı: — Sağsın ya.. Onun da kolayı bulunur, Bulunğudun yerde baktıramadığına eminim.. Belki de mahsus bakmamışlardır. Ü. mitsizliğe de düşmemeli ağabey.. Ümit öldürülmemeli.. Seneler- denberi sağlığına dair en küçük bir haber alamadığımız halde sana kavuşmamız bunu isbat etmez mi?, Haydi gidelim. Öten berin nereda?.. HADERİN EDEBİ TEFRİKASI: 16 — Büyük bir yüküm yok.. Şuralarda bavulumsu bir şev olacak. Suad yere baktı. Bohçalar ve paketler arasında bu bavula benzer şeyi aradı. — Üzeri kayışlı mı? — Evet. O, Selim bavulu almak için eğildi. Kirli ceketinin, elbisesinin çirkinleştiremediği heykel vücudile ayakta Suad, yol arkadaşlarına: — A'lahaısmarladık.. - dedi. Sonra ikisi de kolköla yürüdüler. Selim, kardesine datı yardımda bulunabilmek için elirdeki bavulu, orada gi küçük bir çocuğa vererek kendilerini takip etmesini söyledi. başkası da merdivende kendilerine yardım etti. Selim ağabeysini bir otomobile yerleştirdi. Şoföre söyledikten sonra kendisi de yanma oturdu. Suad karısını, oğlunu, babasını, anasını sorma rimı öğrenmek istiyordu. Bilhassa basta oğlunu « dan emin olmadığı için sormak cesaretinde değildi Neden sonra: — Babam, annem nasıldır? . dedi. — İyiler.. Şimdi sabırsızlıkla seni beklediklerini tahmin ediyorum. Babam vapura gelmek istedi ama.. Malüm ya artık berbat duran adresi sıhhatle- bulacağın- » Ihtıyarlardı. Ramatizmadan gikâyetçi., — Sabiha?., Kardeşinin cevap vermemesi görmiyen gözlerinde bir $üp- he havası yarattı; Feridin ölüm haberini beklerken yoksa Sa. bihanınkile mi karşılaşacaktı? Endişeli bir tavırla; — Yoksa?.., . diye durdu. — Evet ağabey.: İki sene oluyar.; (Devamı var)