Belçikadada bir Vaydman yakalandı Baştarafı —? incide tekrar dışarı ciklik, sinemaya gittik.., Zavallı kızcağız! Yn: Mmüşteri yaka ladığına seviniyordu. Sinemadan — sonra, Bene bir ötelde sabahlamak için yapıları teklifi memnuniyetle kabul etti. Ötele giderken soğuk yemekler, ve iki şişe şarap almışlardı. Radyoyu — açlılar, şen ve şakrak havaları dinliyerek yemek- lerini yediler, şarapları içtiğer. Tabil kafa lar Lültsülendi. Genç kız, robunü çıkarmış, göğrü açık bir İpek gömlekle gşezlonga — uzanmıştı. Konuşuyorlar, eğleniyorlardı. Bir eralık Brü, şaka yapıyormuş gibi ipek çorabının bir teki ile kızcağırın ellerini — arkâasına bağlıdı. Diğer tekini de boynuna doladı Sıktı, zavallı kızı boğuncaya kudar saklı.. Sonra, canlasını açlı, fakat ufak bir pa- radan haşka bir şey bulamadı. Ameli, çok fakirane bir hayat sürüyor du, Günlük kazancilke de 7 yaşında — bir kızına bakıyordu. Katil, para bulamayınca zavallının bay- nüuha sardığı Hilki — körkü nldı. — Ötelden çıktı, kaçtı, Ölmektlen kurtulanlar da var İnsan kasabı Vaydıman gibi, — Belçikalı oanavarda daha; çok kadınları Öldürme- ğe teşebblüs etmiş. Fakal bun n birçok ları taliin yardımile «ağ ve salim kurtul muşlar, Brüksekdeki Tahiselerden birinin polise verdiği ifadeye nazaran, kendisine Ameli nin âkibetine uğramaktan kurtulduğu un Taşılmıştır. “Bu kadın, müyteri nrarken İruya tesn düf etmiştir. Beraher bir ötele gilmişler Bru, şakaya getirerek ellerini — arkanını bağlamak istemis, Kadın neki demiş. Fakar sonra çorabin. öteki tekini boynuna sar mak İstedidğini görünce bağırmıya başla mürş ve katili kacırmış. Bundan başka, Brükselde icaretle meş gül bir kadın, daha garip bir vaka atint mıştıe. Bu gahidin iHadesi, Bruya karısır mın a yardım ettiği zannını uyandırmak- tadır. müresaatta . ŞA BĞ ASA İ SĞ K N A l aa 9 A P ĞAA S parlımanı görmek istiyorum.. Demiş. Kadın şu cevabı vermiş: kâlâ, madam... Buyurunuz, merdi. sakallı bir a- na ayak hastıkları zaman Mif e ÇO, Tüccar kadın, takma sakalli adamı gö- rünee derhal: — AL, Mösyö Bru... HABER — Aksam postası Bru karısı ile beraber kaçıp gilmiş. Dahu başka cinayetler var mı ? Bru, bunlardan başka, — komşusü genç bir kızı, ve Madelen adlı bir hizmelçiyi üldürmekle ilham ediliyor. Fakat katil bunlara dalr bir şey söyle miyor. Katilin üç kadımı öldürmekle eline geçen paranın yokânüu ancak 1540 frank kadardır. Halbuki o çok para sarfediyor: du. Bu paraların kaynağı neresi 9. İşle za- %( n MÜNÜ 6 Ş Diye bağırmış. — Tanıldığını ı dam peyda olmuş, elindeki rovelveri uzat EAgeNız k anlayan A almtın ea n ei 61 OLANPBSE: BANK — Sizi raha' m. affedersiniz. A ——— e ye BRNAZZ A ? - .. . 242 KAHRAMAN RİX —e — Hayır, bu duman piposundan kıyor. çı j Tam bu esnada, duman bulutlarının arasından bir ses duyuldu: — Yangın mı? Yangın benim boğa asımdadır. Yangın var! İmdat! Yangın varı. . Masanın kenarına vurulan - sert bir darbe duyuldu: Verdür kolunu tuzata rak şişelerden birisini almış.. ağzıtır açı- yordu. Sonra, hiç vaziyetini bozmadan, gişeyi ağzına götürdü ve gözleri kapalı olduğu halde, ağır ağır içmeğe başla- dı. Montaryol, içinde biraz da kıskançlık bulunan bir hayranlıkla: — Ya Rabbim!.. Diye murıldandı. Trankavel de, Mo- füse, yığılmış olan şişeleri göstererek! —AL Diye bağırdı. Filhakika, Trankavel, bu hayret ni- dasını koparmakta haklıydı; Bu şişeler İki yüksek ve geniş duvar şeklinde yük- seliyordu ve iki duvar arasındaki, bir nevi dar geçit te, kapıdan sandığa gi- diyordu., Diğer taraftan, masanın etra- fında da, burçlar şeklinde, şişeler yer- leştirilmişti. Ayyaş bunları boşalttıkça pencerenin ğına atıyordu. Halının, ve parkenin üzerinde, kırmızı gölcük - ler peyda olmuştu ve bunlar garip şe killer meydana getirmişti. Verdür, başı- nı kapıya doğrü çevirmişti. Trankavel hep ayni hayretle mirl- dandı: — Ya Rabbim, burnu ne halde? . Montaryolda cevap verdi? — Fazla bir şey değil.. Burnu şerap rengimi almış, iğte © kadar, . Molüs davam etti : — Fakat bu betbaht yemeden mi yr yıyor? — Hayır.. Arasıra ben ona öteberi bPeriyorum, acıktığı saman beni çağırı- Trankavel dci Ğ — içeriye girmenin imkânı yok., Bu- cası cehennem gibi bir yer. . Verdür kızmış gibi homurdandı: — Cehennem mi? Burası cenneti, Cennet.. Montaryol mırıldandı: — İşte gene delilik buhrarıma — ka- pildi. Dinleyin başlıyor.. Verdür sayıklamağa başladı: — Cennet! Susuz kalmanın yasak olduğu ilâhi yerler! Heyi.. Bunlar da kim? Ne istiyorsunuz, hey, nezaketsiz. ler?., Aht.. Bu kont dö Molüsmüş. hiç bir zaman susamıyan ve okumasını bilmiyen kont dö Molüsi, . Verdür, fazlasız kahkahalarla — gll- meğe başladı. Trankavel, Montaryola dönerek? — Kalfa, dedi, pencereyi açmağa ça- lış.. Yoksa içeriye gitemiyeceğiz.. Molüs mutad sakin tavriyle sordu: — Ne diye içeriye girelim?. Verdür de bağındı: — İçeriye girilmesini istemiyorum. Molüs devam etti: — Deli değil; sarhoştur. Artık içecrk bir şey bulamayınca, kendisine — gelir, işte bu kadar. — Fakat, azizim kont.. En mağı bir ay içebileceği kadar şarabı var!, var!, . — E!. Bir ay müddetle şaraplarımı içsin.. Sonra su içer, « Bu mükâlemeyi dikkatle dinleyen Werdiür bağırdıt — Aslal, Asla su içmem! Artık şa- rap kalmadığı zaman, başka şarap ge- tirtirsiniz. 'Trankavel duman bulutu içine atıla- rak bağırdı! — Küstah! Hele kulaklarını gekeyim de görür. Molüs, lâkayt bir tavırla omuzlarını kaldırdı. Montaryolda şöyle bağırdı: — Dikkat edin, üstad. Verdür ayağa kalkmıştı.. Mütemadi- bıta buaları araştırıyor.. GNUNT FAİZ GETİRMEK SURETİLE SIZIİN CALTŞIR HUSUSİ ŞARTLARIMIZ HAKKINDA GİŞELERİMİZDEN MALÜMAT ALINIZ UNİŞ , İSTANBUL — KARAKOY PALAS — ALALEMCiİ HAN KAHRAMAN KIZ BA$ —e e ea aa Z yen sendeliyordu. Masayı itti ve ber elinde bir şişe olduğu halde sandığın üzerine yaslandı ve bir sürü homurtu- ke içinde bağırdı: — Bu defa da palavracıya, farfaraya gattık.. Hele gelsin de görür hülini, he- le bir yaklaşsın!. Ben kılıçla dövüş- memi,. Ve Verdür, bu sözlerle beraber, elle- Tinldeki şişelerle korkunç hareketler yapmıya başladı. Trankavel sakin bir sesle: — Hadi, Verdür, dedi, teslim ol!. — Onu size vermem! Kılıcınızı çıka- rabilicsiniz. İnsan bir defa Sen — Pri- yak tarafından öldürülünce ve tekrar dirilince, artık hiç bir şeyden körk- maz, Onu size vermem. — Neyi hana vermezsin?. Verdür, ssndığa daha fazla yaslan- di ve tekrar etti: Önu size vermem! Onu okuya- mazsınızl. » | Trankazel bağırdı: — Neyi canım? Neyi?. Söylesene!. Verdür de bağırarak cevap verdi — Yeter! Dışarıya çıkın, yoksa mahvederim.. Dünyada onu okuyacı bir tek insan vardır! Yalnız o, bunu okuyabilir! Çıkm dışarıya, diyorum!. 'Trankavel yarı endişeli, yarı hiddetli bir vaziyette, delinin önünde geriledi. Molüs de sakin bir sesle: — Trankavel, dedi, sarhoş sizin ka- fa *asınızı parçalayacak. .Bu güzel bir ölüm olur. Verdür dişlerini gıcırdatarak bağır- di: — Ha şöyle! Palswracı kaçıyor! Za- fec bende kaldı!, Susadım, bari silâh- larımı içeyiml.. Ve Verdür, bu sözler üzerin,e silâh diye kullandığı şişelerden birisini aça- Ta kiçmeğe başladı. Sonra, Trankave- lin kapırya gittiğini görerek, tekrar koltuğuna düştü ve anlaşılmaz tehdit- ler savurmağa başladı. Molüs kapıyı tekrar kapadı ve düşünceli bir vaziyet” te aşağıya indi.. Trocokavel de tecessüsle sordu: — Bana vermek ve okutmak isteme” diği şey nedir?. Derin bir düşünceye dalmış olan Mo> lüs ürpendi ve cevap verdi: — Mektup, cartım!. . — Mektup mu? Hangi mektup?. Molüs garip bir tebessümle: — Mektup, iştel Dedi. Ben de fazlâ bir şey bilmiyorum. Bu aralk Raskas ta, Korinyanın PS şine takılmıştı.. Koriny'a Sent — *” vuay sokağına koştu. Bunu gören Rl:: kağ ta bir kahkaka atarak şöyle mif? dandı : i — Öyle ya! Ben de cübbelinin arti kendisine bir yer bulduğunu ımuulr;' rum. Brigit hatun ono kalbini “'m’: Kal e beraber evinde bir yer G€ receği muhakkaktır. Raskas, Korinyanım, Brigitin "::: sığındığına iyice kanaat gl*i'dn a sonra, geriye döndü ve doğru Kl.“" Fist sokağına yürüdü. Hüzünlü bİF vırla göyle düşünüyordu : ok — İşte, artık her şey bitti! Bir :ın' defalar, kardinali müşkül vaziyeH©7) kurtardım.. Her zaman cesaref _“Bg— zan büyük bir zekâ eseri, guızud“"' öişe tün bunleca mukabil, içimde & ve viçdan azabı, dışrmda karditi Üyge ni, bütün bun'arın nihayetinde rtar aöarmı buluyorum. Şimdilik Ve Ğİ da kaldım.. Korinyan işin ıoıwı""p,f dü. Ben işin içinden nasıl cı&f’ Trankavel beni ne yanabilir k"'"'.yı Molüsün evine geldi ve tAM — hn> vuracağı sırada, aklından ıır*P" çatf celer gecti, Ürperdi, kalbinin btF'? ? tığıng hissetti ve yöyle mrrılda? : — Doğrusu, Trankavel. RaSkâfi p musulu bir adam yapasilirse. den tubal olur! aGti Kotinyan bu kadar uzun düşüt