Boşanma Sebebi Eülın sordu: ""ıun:;nm"' niçin ayrılmak iati - &he bi ğhehinl söyliyeyim efendim. Üç biş , 30e karım “erkek evlât , isimli t& 8N okudu ve bir müd - e î_':nıı bir erkek çocuk doğurdu. SChe “İkizler” diye bir eser o- nıiı.,,?"' İkiz doğurdu. Soti günlerde bi “"'B!_l' Milletin doğuşu., — isimli Tahk Börmeye başladım. Onun için “Möye müracaat ettim! Be D f':e' — Üzülmeyin efendim. Kü- “F€n çatlaktı!. Eskiden ve Bay, SİM ... " bir adam, Amerikalı meşhur q'“'li-k Teodor Drayzere zamanımız- bi T çok bozulduğundan yana ya ti diyordu. Romancı itiraz. et. & Ve ı,,y“k Sanım! biz, babalarımızdan .""8 babalarımızdan daha ahlâk- Timgicliz. Arada şu fark var ki, biz Wkri indirmeye lüzum gör. b,,__;îğ MODEL OTOMOBİL '"""ır_ı | — Benzin bunun neresine Ö, Sarahat lkvı_ İ € Anadolu muhabirlerinden K badaki bir av partisine ait dd v:%dmmîıu. Fotoğraflardan Yo AD ayı ve vuran avcı gö- | ::İş._ 'du, Üzerine de X işaretleri ko. ©, * Resmin arkasında gu izahat Ki Süretneş N—v,ı “İisi avcı, öteki vurulan a- çuAlameti *ğk"h* Yerken insaam elinden Üa Satal düşse misafir gelece- ü gwf—;ma. öyle mi? , :’lqy.”*ht. Aartaığım, öyle derler. E. "“âğr kl):o -ı"-::ı :“c:; veyiı“şıuıl İi a misafirin ** âlimettir! ', ı I( — Mektup kimden? — Tersiden... Eorcumu üç gün i - çinde ödemezsem iera memuru ile be- raber huraya gelecekmiş! saçma — Bu yeleği #sen mi ördün kızım? — Hepaini değil, baş geçen deliği ben yapmadıra; belki başladığım za - man o zaten mevcuttu! Kârın yolu! Gömlekçi İzak'ın işleri iyi gitmiyor. du. Arkadaşı Mişona dert yandı. Mi- şon düşünüp taşındıktan sonra şöyle tavsiye etti: — Aklıma fevkalâde bir tedbir gel. di. Meselâ bizim Salamona altı tane gömlek gönderir, faturaya “gönderi - len beş gömleğin bedeli,, diye yazar - sın. Tabil fiatı gene sen altı gömlek göndermiş gibi hesaplarsın. Salamon —— kâr düşüncesiyle gömlekleri reddet . mez. Bir kere tecrübe et, sonra başka- larına da böyle yaparsan kârın yolunu tuttun demektir. Aradan bir müddet geçti, Mison İ. zak'ı tekrar gördüğü zaman goapdu: — Nasıl, tavsiyem faydalı oldu de- Şil mi? Izak hiddetliydi, söylendi: — Bırak Allah askına! Tavsiyeni başkaları için de tatbik etseydim, Bü- ratle iflâs edecektim. — Neden? — Bak anlatayım: senin dediğin gibi Salomona altı gömlek gönderdim ve faturaya beş gömlek yazdım. Er. tosi günü Salomon faturayla beraber beş gömlek gönderdi. Beraber yolladı- ği bir mektuba şöyle yazmıstı: “Gömlek sipariş etmemiştim. Bu Be. beble yolladığınız beş gömleği lade e- diyorum.,, Kadın psikolojisi Delikanlı o gece pansiyona öldükça sarhoş gelmişti. O kafayla pansiyon sahibi kadının çirkince kizmın odası- kızı pek çirkin bulmaktayken, şimdi fikri değişmisti. Sanki ne eksiği var. na girmeyi düşlündü. O zamana kadar dı? Genç değil miydi? Yavasçca kapıyı itip kizin odasına girdi, yatağa yaklaştı. Genç kız sesini çıkarmadan kendisi: ni şiddet'e, ısrarla müdafaa etti. NI- hayot delitanlı utandı. aklı başma geldi ve çekilip kendi odasıma gitti. Ertesi günü delikanlı, kızın kendi. Bine karşı muamelesinde bir değisiklik farketti; gene kız ona çok nosik ve | güler vüz'e muamele ediyordu. Deli | kanlı düşündü: — Benim ona yaptıfım kabelrfa | böyle nezaketle mukabele ederek beni utandırmak istiyor. Yaptığından büsbütün utandı ve kı- zt tenhada bulunca, gözleri yerde: — Affedersiniz, dedi, dün geceki hareketimi sarhoşlukla yaptım. Eğer içkiyi fazla kaçırmamış olsaydım, bu kabalığı yanmazdım. Kız hayret ve kin sacan gözlerle de. likanlıya baktı. Ona arkas'ını dönün yürüdü ve bir dahaâ ne vüzlüne baktı ne de bir kellme söyledi. Genc kız geceki teşebbilsünden dele. yı delikanlıyı affa hazırdı. fakat sar. | hoşluk mazeretini dilemesini asla af- fedemezdi! HARFR —. Akaam Sorç — Yirmi beş liraya ihtiyacım var. Bir haftadır gözüme uyku girmiyor. — Daha evvel bana neden söyleme- din? Bir çaresini bulurdum. — Teşekkür ederim, kardeşim. Ben de senden zaten böyle bir dostluk bek- lerdim. Yirmi beş lirayı sana ay ba. şında iade ederim. — Teşekküre lüzum yok. Çünkü pa- ram olmadığı için sana borç yerecek değilim. — Eh? — Uykusuzluğa kargı gayet mü. kemmel bir ilâç biliyorum! — İstersen yalan söyle... Fakat ri- ©a ederim, bana beni sevdiğini söyle.. Çocukluk Küçük Selma, annesiyle beraber Gül hane parkında bir sıraya oturmuştu. Biraz sonra ağaçlar arasımdan süzlülen güneş, küçüğün gözlerini kamaştırma- ya başladı. Annesi, çocuğun yerinde rahat durmadığımı görünce: — Ne 0? dedi. Niçin rahat durmu- yorsun? | — Öyleyse yerini değiğtir; sırarm öbür ucunda güneş yok. Çocuk tepinmeğe başladı. — Olmaz, anne ,olmaz! — Neden? — Sıranm bü tarafına - evvelâ ben gelmiştim, güneş sonradan - geldi, o gitsin! — Selma saçlarımı boyatıyor galiba. — Hayır. — Nereden biliyorsun» — Satmaldığı zaman beraberdim. Tam zamanında! Kapıya gelen dilenciye ev sahibi ka. dın, bir pantalon uzattı: — Şunu al. Rahmetli kocamın pan- talonuydu. Dilenci, yırtık pırtık patalona du . daklarını bükerek baktıktan sonra söy lendi: — Ölen kocanızm ha? adamcağız tam zamanında ölmüş, biraz daha sağ kalsaymış. donla gezmeye mecbur ©- lacakmış! — Sinemaya mı gidiyorsun? Tlesap vaz'feni yaparken bana yardım etmek yok mu? Günler tiç değişmeden geçiyordu. Nermin do Feridin adımt taşıyacak olan çocuğunu düşündükçe çök sevi- niyordu. Çocuğunun erkek — ölmüst için Allahma yalvarıyor. — Feridin hayattan beklediği bu lütfü esirge- memesini niyaz ediyordu. Artık bütün mübahaselerini bu ço cuk teşkil ediyordu. Onan terbiyesi, tahsili hakkında ne fikirler yürütü- yorlardı. İkisi do gizli üzüntülerini - birisi aşkını, öteki başka âleme ka- Tiışan aşkını belli etmek İstemiye- rek başbaşa konuşuyorlardı. Bir gün Nermin bahçeye kız kar- deşinin yanına indi. Sevlim toprakla- rın üstüne uzanmış, güllerin altında yatıyordu. Üstünü bütün güllerle ört- müştü. lermin bağırdı: — Ne yapıyorsun orada Sevim? Çocuk zayıf başını kaldırdı. Dağı- nık saçları arasında yüzü solgun gö- züküyordu. Sakin bir sosle: — Ölümün nasıl olduğunu mak İstedim. — Ne Baçma fikir! Çabuk kalk ba- kayım? Çicekleri at!.. Kâardeşini yerden kaldırdı. Sevim ayağa kalkarak ablasının boynuna sarıldı; — Bana kızdın mı? Bir daha yap- mam, Birdenbire aklıma geldi. Bel- ki yakında ölürüm diye düşündüm. — BHaydi bakayım. Ne — manasız düşünceler.. Nermin kardeşine sarılarak onun sarı yüzünü düşünceli gözlerini sey- rediyordu. Sevim devam etti: — Tabit öleceğim.. Teyzem de be- nim yaşımda öldü. Fakat hiç kork- muyorum! Kendimi Allahın — huzu- runda farzettim, Ruhum sizi göre- rek sükünet buluyordu. Ablasının yüzünü öperek: — Kendimi hayatta ve senin yanın da gördüğüme sevinmiyor değilim.. anla- Sonra yanyana — oturarak başka şeylerden bahgettiler. Fakat Ner- ml! Ssİr ( VYi e v için geldiği zaman bunun — farkma vardı. Köşke doğru yürürlerken sor- dut — Basta mısınız?.. Yahut çok mu yorgunsunuz? Hiçbir şey olmadığını söyliyerek üzüntüsünün sebebini anlattı. Ferit biraz önde köpefile giden — Sevime bakarak Nerminin — anlattıklarını dinledi. — Bu çocuk çok düşünüyor. Hem pekçok.. Fikirleri kendisini harap ediyor... Nermin telâşla sordu: — Ferit acaba onu kurtarabilecek miyia?.. — Herhalde ümit adiyorum. Bill- mizden geleni yapmalıyız. —Bunun için kendinizi üzmeyiniz. Rica ede- rim! Öna birdenbire gelen bir fikjr. Biraz sonra unutacağından eminim. — Sevimin düşünceleri derindir. Hasta olduğundanberi hep ölümü dü şünüyor. Düşündüklerini de hiç belli etmez. Biraz sustuktan gsonra ilâve etti: *- Hakkı da var. Ben de onun gibi olmak isterdim Fakat — korkarım. Bir zaman konuşmadan ilerledi- ler, Nermin Feridin koluna dayana- rak yürüyor,güllerin kokularile karı şan sicak bir rüzgüâr, siyah ösvabının yanındaki parçaları uçuruyordu. Acı nazarlarile Feride — bakarak sordu: — Ya siz... Siz do ölümden korkar mısınız? Hemen cevap veremedi. — Nermin Feridin yüzündae bir ürperme dolaş- tığını, dudaklarının titrediğini gör- dü. — Çok defatar ölümü tamenni et- tim. İnsanı elemlerinden kurtarabi- lecek tek bir çare! Normin toroddütle: - Peki şimdi? — Şimdi.. Gözlerindeki manayı gösterme- mek için gözkapaklarını — indirdi. Bonra tatlı bir sesle: — Şimdi istemiyorum. Artık &iz ba na babalık saadetini — vereceksiniz. Feridin hayata karşı — mahvolan merbutlyetinin ancak çocuğlle tamir edilebileceğini Nermin artık anla- mıştı. he ©O günden sonra Nermin hep derin ve gizli âşkinın bile kazanamadığı Baadete nall olacak ovlâdını. bekli- yordu.. Bir erkek çocuk!., Hiç — olmazsa Ferit babatık hissini tamamlle tanı- yabilsin.. Şimdiye kadar sevmediği ve sevemiyoceği genç kadın da belki ' ÖYÜNCEYETKANDIANIR. SOY SATİ ID L HIS, AŞK ve IZTIRAP ROMANI Nakleden: SUHEYLA ŞEFiK —4 ümiltsiz aşkını çocuğunun yardımile söndürür, clemini teskin ederdi Rahçenin bütün güzel kokuları et- rafa yayıldığı bir temmuz — gecesli çocuk dünyaya geldi. Bir erkek ço- cuk! Nermin bütün kalbila Allaha teşekkür etti. Göçirdiği — üzüntüler bu büyük saadetin — karşısında çok Tüzümsuz görünüyordu. Heyecanından sararan Ferit karı- sının alnından öptü; s&onra eğilerok doktorların çok methettikleri oğlu- Nü üuzün uzün seyretti, O çok güzel ir şeydi, Gözkapaklarını kaldırarak babasına baktığı zaman Ferit Ner- mininkilerin renginde koyu mavi gözlerini gördü. Halbuki ertesi gün o kadar göste- rişli olan bu küçük çocuktan hayat uzaklaşıyor gibiydi. Akşam üzeri döktor geldiği zaman, kendisine me- rakla soran genç babaya karşı: — Çaresiz! Bir şey yapmağa muk- tedir değilim. Yaşıyamaz.. Kalbi du ruyor, dedi. Ferit bir zaman lâkırdı söyleme- di. Yüzünden çok kederli — olduğu belliydi. Yavaşça sordu: — Ben bunu şimdi Nermine nasıl söyllyocoğim ? * Gözlerini onun yattığı odaya ça- virdi. Feridin elini sıkarakı — Ne mesut bir gün, değil mi? Dediği zaman ne kadar bahtiyar olduğunu onun gözlerinde okuma- mış mıydi? O akşam karımına bir şey söyleme di. Bazan delicesine ümitler besliyor- dü, Belki doktor yanılmıştır; diye düşünüyordu.. Fakat ertesi gün zaval l1 çocuğun nefesi kesilmiş ve haki- kati annosine söylemek lâzTmgelmiş u. Ferit Nerminin çok üzüleceğini tahmin ediyordu. Gent anne bu ha- beri aldığı zaman, etrafları mor da- irelerle çevrilen gözlarinda birden sönen bir Ümidin izleri — hasıl oldu: sonra kesik sesle: K — Yaşamıyacak mı?.. Ne söylüyor. sunuz. O.. Bu kabil değil. —Ö kadar güzel bir çocuk ki. Solgun yürü heyecandan kızarı- yor, elleri titriyordu. Ferit yalvara- rak: — Rica ederim &akin ve sabırlı o- Tunuz! dedi, hakkınız var, biz daha onu doğmadan seviyorduk. Fakat her şeyden evvel gizin sıhhatiniz lâ- zım. Hem... Nermin hırsla sözünü kesti: — O., Ben mi? Ru ne demek. Keş- ki ben ölseydim de o yaşasaydı Ferit elini sıkarak haykırdı! — Susunuz, susunüz! Bunları siz mi söylüyorsunuz? Daha bugün dün yaya gelen bir çocukdan ne olacak! Küçük bir ümit, işte o kadar. Fakat BİZ.. Sustu. Nermin dalgın duruyordu. Kendini birakıp giden bu çocuk, bu kadar Ümitle beklenilen bugün.. Welhasıl ölüm onu çok şaşırtmıştı. Harşeye rağmen Nermin — gene ta- hammül etti. Biraz sonra kendisine gelmişti. Halsiz ve solgun olduğu halda kainpederi — va Feritle gene eskisi gibi meşgul olmağa gayret e- diyordu. Güzel dudakları gene gü- lümetyor, ceanlanıyordu. — Halbuki, yalnız kalır kalmaz bütün — acıları, gocuğunu gördüğü gündenberi daha koyulaştığını zannettiği mavl gözle- rinde toplanıyorda, Ara sıra ' gelen ince düşünceleri onu mahvediyordu. “Ona bu hissi bile - tattıramadım. Halbuki o beni bu ümitle kabul et- mişti.,, ( Aylardanberi Nermin Feridin bu Arzusunu yerine getirmek ümidile, ölen rakibinden görmediği bu zev. ki ona tattırmak hülyasile yasamış. tı. Bütün ümitleri boşa çıktı. Ferldin çocuğu ölmüş, Nermin de mevcuği- yetline artık mecburon tâhammil e- dilen bir tevce mevklinde kalmıstı. Forit karısına karçı çok mültefit görünüyor, onunla samimlyetle meş- gul oluyordu. Bir gün paşa, gelinine: *— Zannedersem Forit s«izi düşün- düğünüzden çok fazla seviyor; Has- talığınızda yatağınızın yanından bit sahiye ayrılmadı. Çok ıstırap çektiği belliydi.,, demişti. Fâakat gene Nermin başını sallıya- ak öfâ Şöyle cevap vermişti: — Belki beni ölüme çok yakın gö- rerek üzülmüştür. Bir senedir bera- ber yaşıyoruz. Herhalde benim ölü- müme, geçlei bir yelsle alâkadar o- Yurdu. Bu beni gevdiğini iabat etmez. Hem ben mevklimi çok iyi — biliyo- Tum, (Devamı var)