2 Şubat 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9

2 Şubat 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İ i Perihan ve malümatlı arkadaşı Va Yan Şazimend,sabah çayını hazır- Ma, » Kızı Perihan sırtinda sarı pije- kv & odaya girdi. Annesini kucakla- dayi Say fincanın önüne oturdu. An ma muhabbetle bakarak: 6ceki konser nasıl geçti? Gi asi geşti tihan, gece dinlediği güzel konse- v gi altındaydı. Tereyağlı ekmeği ğın dalgın ımrarak: Ah, anne - dedi, - Garp musikisin- anlamadığın halde, senin de orada ç Mlmanı İsterdim. Benimle gelmedi- yle Şok teessüf ettim. Koca adam!, Sü Saltyor ki, insan gözlerini kapayın ii yeryüzünden değil de, an geldiğine inanaca geliyor. yl elen, öyle ilâhi bir çalış... Şü- bi “Bila tlarını,, “Nöktürnlerini,, d Mini, sahiplerinden sonra hiç bir lar kuvvetli bir ifâde İle tek- i, elinde çay ibriği, hayrar. hay- ima bakıyordu. Erkeğini çok se- ala ,kaybetmiş olan Bayan Şazi- era le yapyalnız kalınca, kendi Mi © Yeğhile evlâdını “kem kız, hem Vini? Kİbi yetiştirmek için, ufak ser- Çoc € seve kızınm tahsilize sarf- ti w mükemmel bir şekilde yeti; My ir şe yetiş- Mx Pstikan herhangi bir mevzu hakkın- Mpg Nuştuğu zamanlar, annesi kendi in in bir mühendis, bir hey- Sam hayran hayran Kızma da- n “bu kızı ben yetiştirdim, | & ein eseriindir.,, diye iftihar eder- Bu, Sig, la aşklarını, emellerini ço- ei 4 bağlamış olan şefkatli anne - — Konserde, ahbaplarına tatladın mı? - diye sordu. - Perihan, biraz kızarır gibi oldu. Maa- mafih cevap vermekte kusur etmedi. — Epeyce ahpaba rastladım anne... Eskilerden maada orada bit de yeni ar- kadış buldum. Yanımdaki koltukta o- turuyordu. Elinde bir prögtem Ben ise elimdekini kaybetmiştim. Bu yüzden onunla konuşmağa * aşladık Annesi salfetle: <ağız damı yalnızdı? vardı. - diye biraz sıkılarak ; anne du anlattığım insan, genç bir erkek . - dedi. - Fa- etme, şimdiye kadar restyele konuşmadığımı in. Bu adam gayet ciddi ve terbi Proğra- mı bana verdi, Sonra n arasın * daki kıza 'ssılada da biraz konuştuk. İs- imi İhsarmış. Çok malâmatlı ve, musi- kiye çok meraklı. Çaylarda gördüğüm yılışık. gençlere hiç benzem.yor. Bayan Şaziment çıkarmadı. Kızının, kendisini re edecek, bilgisi ve mubakemesi olduğuna emindi. Yap- tığı şeylere hiç müdâhâle etmezdi. Perihan, çaymı içtikten sonra yukarı- ya çıktı. Giyindi ve, küçüklüğündenbe- ri âdet edinmiş olduğu sabah yürüyüşü ne çikti. ekekleriz sesini Şişliye doğru gidiyordu. Karşıdan gelen uzun boylu bir adam, hürmetle şapkasını çıkardı. Konserde tanıştığı İhsandı. İkisi birden durdular. Genç adam gayet memnun görünüyordu. Yü- rüyüşe çıkmuş olduğunu öğrenince, rt fakatine müsaade etmesini rica etti, Ve ikisi beraber Hürriyetiebediye te- pesine doğru yürümeğe başladılar, Ke- Yazan: Leman Karamansğlu | idi. Kendi kendine “aman, ne kuvvetli | hafızası var.,, dedi: Çünkü, Perihan “Şü- pen,, derken, İhsan onun Polonyak ol- duğunu, “hangi — tarihte — doğduğunu, hastalığını, ölümünü söylüyor; Bah'tan bahsedildiği zaman, dâhinin nasıl kör olduğunu, yana yakıla anlatıyor, diğer bütün bestekârların doğum ve, ölüm tarihlerini imtihan veren bir çocuk cer. bezesiyle sıralıyordu. Perihan şaşırmak | ta pek haklıydı. Bugünü takip eden günlerde sabah gezintilerini beraber yapmağa başladı- lâr, İhsan her hangi bir yerde klâsik bir muzik işittiği zaman adımlarını yavaş- lâtıyor, caz sesi işitti mi kulaklarını | tileryordu. Halbuki Perihan, iyi bu müzisyen ol- masına rağmen, balolarda pekâlâ, caz- bandın ritmine ayak uyduruyordu. İh- sanın bu taassubu, onu biraz şâşırtmak- la beraber hoşuna da gitti. “Ne ciddi erkek, demek cazband olan yerlere gitmeğe bile tahammül edemiyecek,, diye düşündü. Perihan bu musiki ve e debiyat meraklısı gençle fazlaca alâka- dör olmağa başlamıştı. Mir gün İhsana nerede oturduğunu sordu. Bu suali genç adamı biraz #ıktı. Zorlanmış bir tebessümle? — Ben mütevazi gelirli bir adamım, Perihan. - dedi. - Şişlide yaşlı bir Er- meni kadının evinde bir alam var. Bü- tün eşyam kitaplarımdan ibaret oldu- ğu için her yere kolayca çıkabiliyortm. O günden sonra, Perihan, küçük ada- sında kitaplarına gömülmüş, okuyan İhsanı. düşünmeğe başladı, Kendisini tetebbile ve musikiye hasretmiş bekâr bir adamın odası her halde görülecek bir yerdi. İhsana bir sürpriz yapmak, bir gün, odasına girivermek arzusu gittikçe bü- yüyordu, tutta, Şöküği la güçlük 2 di. Evin kapısını, saçları karma karışık bir ermeni utanarak; kağını açtı. Perihan biraz — İhsan burada mı oturuyor? - diye sordü- Bıyıkir madam, Perihanın zarif en- damını yukarıdan aşağıya süzerek: — Evet, hanımım, » dedi. - Odasında- dır, Nah, merdiven başındaki oda.. Perihan biraz çekinerek merdivene doğru yürüdü. Yukarıda, bozuk akört- lu bir piyanoda, acemi bir el berbat bir tango çalıyor, çatlak bir ses te ona re- sından geliyordu ve, İhsan Eu esnada piyano durdu, Ayaklarının ucuna basarak yürüyen genç kız kapı- nın önüne geldi, İçeride İhsanla Oko- nuşan birisi daha vardı. Perihan istemi- yerek, fena bir şey yaptığını bilerek, kulağını kapıya dayadı ve, dinlemeğ başladı. Tanımadığı 8e3; — Ihsan; - diyordu, - Ben sana her vakit, çizmeyi geçme sonra pişman ©- lursun demez miydim? Fakat beyimi bir türlü yola getiremedik, Merakı, bar okumuş kızları baştan ç grkartmaktır. Bunun için de, bir iki müsikişi Spa haklı bir gururudur. Kızıp Ray İncanınıa koyduktan sonra o da İ muşmaları hep mm yordu. Perihan Kir şaşırmış gibi 20 KAHRAMAN ENA zerlnizde year dolaşıyor. — Priyak, söz söylemek üzere ug, , Yaptı. Fakat kardinal onun sözü- #erekp ni defi, Sizin için ne yaptı- size her halde Lonjumoda söyle- edir, Düğününüz iyice hazırlan- m Size hükümette iyi bir mevki te- ye mektup tu hazırdı. Yalnız “ va yoktu.. İtiraf edin ki, kabahatim değil, artık sizin ne yapabilirim?. irla Eriyak, kardinalın kendisine Heç olduğu bu'parlek istikbali İary, | £€ İçin, ümitsizlik içinde parmak Talaş gz ord Gözlerinde yakıcı göz kı “ökülmeğe başladı. 2e, ünal da, endişeyle, kendi kendi. Bi 01. Acaba vaz mı geçecek?. <j, ** Püksek sesle ilâve sttiz he zannediyorum ki, yeni bir te, Mai ün hiç bir faydası olmıyacak - Yaraş İeateletinin yapacakları bir se- Biniş, ilâsında ona refakat edeceğim.. ing emen görüşürüz. O rahat edin.. a Priyak başını eğdi ve: ie dedi, Görüyorum ki, ii uzu Böstermiyeceksiniz.. ii ve bir de hezimetimi af- Artık sizin yüksek âlice- fazla bir $ey rica etmem ür. Bunun için yalnız başı- sdeceğim!.. siye pimli bir tavırla omuzla. Sordu; iyorum, monsenyör.. içinde nl, ş, <9Par elimde olacaktır. “P ayni istifhamla sor- Ve meye Kurto ydiniz, Plöri yolun- - Hem de bir tek etrafında ceteyan KIZ —— — — ———— kızı yakalamak için! Elli kiş olsanır bile... Sen — Priyak vahşi bir feveranla ba- gırdı — Bu defa yalnız olacağım, morisen- yör. Yalnız mı? Bu kadar adamla be- raber yapamadığınız işi yalnız başınıza mı yapacağınızı zannediyorsunuz?, » — Evet, monsen Çünkü bu ana kadar, Trankavele hü etmekle has ta etmişim. — Trankövel mi? Mevzuu bahsolan Matmazel dö Lespardır. — Trankaveldir, monsenyör? Tran- kavel! Onu vurmak lâzım. O ortadan kalktıktan sonra her şey halledilir. Bu- nun için Annaizi değil, Trankaveli ara- Sen — Priyak kard'nalin yanına yak» laştı ve alçak sesle ilâve etti: — Monsenyör. tıpki bir haydut gibi bir haydut ogibi hareket edecezim. Trankayeli, karanlıkta bir tuzağa dü- şürecek ve kamamı sırtına saplayaca »- gım. Sizin gözünüzden düşeceğimi bil- sem bile, İşte böyle hareket edeceğim. Rişliyğ, bu adamı iyice çileden çıka- rip, ayni zamanda onu temin etmek İğ- #ım geldiğini anladı. Bunun için bir kahkaha atarak şu cevabı verdi; — Canım, Anjuda buna benzer bir hayli işler yapmıştınız! Sen — riyak dehşet içinde titredi ve darağacını şirmliden görmüş gibi etra- rafına baktı. Fakat, hemen ayni zaman- da: bu sözlerin korkunç manevi mâna- ni anladı: Ve bir an içinde, yol kesen, küstah, tedbirsiz, düşüncesiz bir Sen— Priyak haline geldi. Yani asıl Sen — Priyak haline... Soğuk bir tavırla: — Monsenyör, dedi, Trznkaveli mal küm ettiniz ve bu katle beni tayin et- meği münasip gördünüz. Teşekkür ede rim, monsenyör, derhal faaliyete geçi- yorum.. Sen — Priyak, bu sözlerle berâber Nihayet, bir sabah İhsanın tarif etti erkence | fakat gürel yolun doğum, ölün tarihlerini KAHRAMAN en mönü REMANAY Eren 1 | biilikimep Gzeğs SAEEĞE 5 mecburiyetindeyiz Korinyan'ın ihtiraslarının esiri olduğunu bir kaç de- fa ima etmiştik. Körinyan yalancıydı. Kendisini mütemadiyen o methederdi. Ayyaştı. Pisboğazdı, Tufeyliydi. Korinyan iki üç defa Brigitle karşı- laşmış, ve bu kadının, icabmda, bütün tembelliğini, pisboğazlığını ve diğer ihtiyaçlarını tatmin edebileceği için onu gözüne kestirmişti. Brigit Jarony hatun, mütemadiyen: “Ben namuslu bir kadınım! diyen dul kadınlardan biriydi. Korinyan bu na- muslu ve zayıf kadın: kendi hizmetleri ne âlet etmeğe karar verdi, Bunun için gayet iyi ve münasip vasıtalar kullandı, Kadının daha ilk garip sualinde, iki yumruğunu havaya kaldırdı ve bütün kuvvetiyle onun kafasına indirdi: Bu, cevaptı. Brigit hatun bayılmış tavrı ta» kındığındanr Korinyan, Trankavelin o- 'dasına çıktı ve oradan, arasıra manas- tırda ve bilâhare Trankavclin odasında omuzları üzerinde hissettiği bir âleti hâmilen geriye döndü ve bir kaç defa onun sırtına vurduktan sonra şöyle de- di: — Bu, Sen — Lâbr'ın âletidir. Bu nunla insanın ahlâkı derhal yumuşar, sevgili Brigitçiğim. Brigit hatun derhal ayıldı ve Köorin- yanım kendisine iyi prensipler aşılamak için başvurduğu sert ve kaba usullerden son derece memnun olduğunu itiraf et- ti. Bu hâdise, Korinyanın aç ve susuz vaziyette bu hatunün evine si dığından bir saat sonra cereyan ediyor- du. Körinyan, kadının evine gelir gelmez, sadece şöyle dedi: — Yeyip içmek ve uyumak için gel- dim. Bundan sonra kapıyı kilitledi ve ken- di evindeymiş gibi masanın başına otur» du, Brigit hatunun, bu iri yarı kaba 4 dama karşı bir zaafı vardı. Ona, büyük bir misafirperverlik gösterdi. Fakat ra- mi ARRAMAN KIZ... santimi 1Z 277 hibi isticvap etmeğe kalkınca, onu elin- de oyuncak yapmıyacağını anladı. Ko- rinyan hayatını kurtarmak istiyordu ve bunun için kadının hayranlığını ka- zanmağa karar verdi. Bunu elde etmek için, başvurduğu çareleri ise yukarda anlattık. Bu korkunç dersten sonra ka m kuzu gibi uslu bir hale geldi. Ko- rinyak Sen — Lâbr'ın âletini bir çiviye astı, sonra e dedi: — Beni dinleyin. Evvelâ bana artık rahip demeğe lüzum yok.. Çünkü bir insanı rahip yapan cübbesidir. Sizin bilmemeniz izap eden bazı devlet sırla- rından dolayı artık cübbe giymiyorum, Beni buraya kardinal gönderdi. Brigit hatun ürpererek bağırdı: — Kardinal hazretleri mi?. — Tabii, Başka kim olacak? Burada birisini gözetlemem lâzım ve bundan hiç kimsenin haberi olmamakdır. Bu müddet zarfırida iaşe ve ibatemi siz te min edeceksiniz. . — Evet, evet muhterem rahip.. Yani Mösyö Korinyan.. Kardinal hazretleri nin emirlerine itaat etmek benin en büyük bir saadettir. Burada gördü - günüz her şey size aittir. Korinyan hep ayni müthiş tavriyle devam otiz — İyi yemek ve iyi yatak! Fakat nu unutmayın.. Eğer burada kardi: bir adamı bulunduğunu bir kimse öğ- renirse, derhal tevkif edileceksiniz. Bu tevkifin darağaciyle nihayet bulluğu- nu siz pekâlâ bilirsiniz!, Brigit dizleri üzerine yere yıkılarak bağırdı: ; — Merhamet... Bu, Korinyanın zaferi demekti. Ko- rinyan iyice yeyip içtikten sonra, yata- ğına uzandı ve tam uyuyacağı sırada saçlarını diken diken eden #esler duy- du. — O! Met'un köpek! Demek bu iblis bütün ömrüm müddetince benim peşim: ve ayrılmıyacaktır »

Bu sayıdan diğer sayfalar: