AA K S A A ME . AAA ç Tiir'a " Kenan Çinlli - Melekzad Çinili k (Tercüme ve iklibas hakkı mahfırdır) ( BRKRK — KIZ. ) — Numara SI — Merakla yataktan fırladım Dışarıdan odaya işık tutuluyordu Meseleyi sonradan anladım ve gardiyanların bir cürmü meşhut - Beni h Kimsem yok.. Ailem Amasyada.. Bdi orıdı_iıke:nıdıgiı:ı bir adamla ev- 'îmtk istediler. Kaçtım.. Sonra, r ;._"- h_ir ad_zmlı Üç sene beraber ya- dn m—"B-r ÇÜĞ beni brrakrp gitti.. On - Tüştüç © Açlık yüzünden fena yola m.. Sokaklarda dolaşmıya ve her Öke bir başka erkeğin koynunda İ >ye başladım.. Bir gün Divanyo: " aşağıya in'yordum. Yantma, bir e! R hM'Dh tokuldu. Konuşmrya başladık. | 'a bını?!:ı Pansiyonuna götürdü.. Son- im, U “Rakı içer misin?,, dedi.. “İçe- :p'-ried:mh “Öyleyse sen otur ben gi- G':“Lx alıp geleyim ,, dedi. Ünd _o tidince ben de karyolasının B “ı*' güzel bir ör tüyü, yatak çar. iı' “P kaçtım.. Beni polise haber he Yakaladılar ve mahküm oldum. İtim, :"“ndakı' küçücük torbasını açtı. tak, " bir kâğıt çıkarttı. Bana uzata- .x:ıkm İşte burada suçumun sebe- "*lr._ e kadara mahküm olduğumu 'h:h,'; baktım. Bu ufak bir kâğıt üze- Tnatb, Tilmiş ve hapisaneden verilmiş İT Cetveldi.. Diş Üldinı inde ettim. Kesesine büyük Yla yerleştirirken : He, dedi, kaç aydır buradayım.. ı:.'xp 'İduruyorunı.. Ü Ş'Fİ sana burada kim bakıyor?. - 'ç kimse.. Burada bazı mahküm- '/i,t:e"'ıı Börüyorum. Onlar da bana he Çi Ve arada sırada da cigara verir- — rPedimizi hapisane verir. *mek burada ekmek verirler. tak, Abil size de her Bün tayin çıka- aizl Slür, siz de tayininizi bana ver« Üi 'k(ı';"nııx bana dokunmuştu. h"l... “ine bir cigara, cüzdanımdan y Slarıp verdim: , e Sim de senin olsun dedim. . :fq:_n ile parayı kapar gibi aldı ee hemen yaktı. Sonra se haı"_ :!—rık odadan fırladı ve bağıra A B SYA koştu; OÜlan ç:'::’bh liram var.. Bunu bana ”rd:u verdi, bir liram var, diye İ Wis 'e Yitak kylî Bardiyanın serdiği temiz bir Birgi, U*"ı büyük bir azap içinde ge- ;'l’“ı.—ı nî“yimıdmı.. Ağır bir hasta, '»b*"h—n, ifıklarını nasıl bir üzüntü H;:h' ben de aynen böyle bekle- t :::,“Y'n kimse kalkmadan da kal- Ütüe & Ya ladim. Yüzümü yıkadım ve ü L ",’B kapandım. Bir saat kadar Vat "m Vürüldü. İçeriye elinde ;lıı. İaşliSİyle ihtiyar hanım - girdi, Nn hvaltı ettirdi. O gün be- '.'”*'ye Bçeye çıkarttılar, Bana bir :ıü tl:tııdllcr, Bgardiyanların ya- NN m'llr malıkümları sey.e başla- âhü İti ada yanıma birisi geldi.. Bes B, . “Bin görmek istediğini söyle- | Ve para getirmişti. rdu. Gardiyan, ba- lıllıım" Merak etmemesini, N"Gk ın;hle_yiıı evimde olacı ğımı v Tteyi :ü':_nnı teselli ediyordu. An- N'k.'mdı Ü. gene geleceğini söyli- ı“%’— * Ben de dönüp eski yerime t İ "*H_ ":Lhıu-.qa_ re :f"*nııu Ve yüzünden bir hâyli h'hl Yen bir adam önümde dur- Sa, Firle bi İ Y ."Anl 5 İt Süzerek: “.'H“'l. Bî: Böyle erkek elbisesi Bi- Gikarta, ada bu elbiseyi gi I giyemez .'klvdiwm"" dedi. 'dan ağlıyo smi gardiyan el- tertip etmiş olduklarını öğrendim rTendiğim 'bu zatın bu sert ifadesi âsabımı bozmuştu. Fakat sakin göründüm ve sa kin cevap verdim; — Amirleriniz müsaade ettiler. Bu- ranın yıllarca yükü olmıyacağım.. Ya- rından sonra çıkryorum. Bu sırada yanımıza gardiyan kadın geldi. Baş gardiyana bir şeyleı söyledi. Çekilip gitti. . . Benim baş gardiyanla bu şekilde ko- nuşmam, kehd'sinden şefkatle muame- le görmediklerini söylüyen mahkümları memnun etmişti ve bana daha iyi mua- mele etmiye başlamışlardı. Maamafih o günümü gene büyük bir üzüntü içinde geçirdim. Bu teessürümü gören mahkümlar beni mümkün merte- be eğlendirmeğe çalıştılar ve bir çok oyunlar yaptılar, Gece on iklde yatağıma girdim, Fa- kat bir türlü uyuyamıyordum. Kafamın içinde beliren binbir düşünce ile sağa sola dönerken karanlık odamın birden- bire dışarıdan gelen bir ışıkla dolup bo- şaldığını gördüm. Bu biz iki defa tekrarlandı. Ben bü- yük bir heyecan ve merakla yatağım- dan fırlayarak pencereye köştüum. Fa- kat pencerelerin camları kireçlenerek içeriden dışarısmın görülmesine mâni olunmuştu. Yalnız üst kısım ziya için boyanmamıştı. Bir sıçrayışta pencerenin geniş duvarı üstüne atladım ve ayak parmaklarımın uğçunda yükselerek dışarısını seyrettim. Kadınlar kısmına ait olan binanın et- rafı viranelikti. Orada iki üç kişinin gurduğunu ve içlerinden birinin bir | elektrik fenerini fasıla ile pencerelerde Buna sebep büyük fabrika- | darın muamele | vergisi vermek- ten kaçmak için küçülmeğe başlamasıdır Geçenlerde Kazlıçeşmedeki - deri fabrikalarını gezerken, muamele ver - gisi kanununun yeni hükümleri kar - i müesseselerinin bir - larla karşılaşmakta bu- lunduğunu bir kere daha görmüş ol » dum. Ve o yazımda bu meseleye başka bir Befer temas edeceğimi bildirmiş - günler zarfında muhtelif yerlerde, bilhassa deri sana- yle uğraşanlar arasımda tetkikat yaptım, bazı açıkgözlerin gerek dev - let, gerek namuakâr tüccarlar için çok zararlı olan hareketlerini öğren - dim. Bütün bunları aşağıda sıralıyaca « ğım. Böylece malif kanunlarımız. Üze rinde yapılacak tadilâtla uğraşan he- yetin bu noktalar üzerine nazarı dik- katini celbetmek isterim. tim, Aradan geçen . .. * Muame'e vergisi kanuna mucibince, sımaf müesseseler, imalâtlarının satış kıymetleri Üzerinden yüzde on nispe- tinde muamele vergisine tâbi. Ancak kanun bazı küçük sanat erba- bınr himaye kastiyle muafiyetler va- Zotn Meselâ (bazı sanat erbabı müstes- na) 5 beygir kuvvei muharrike ve günde (10) amele ile çalışan smaf mü esseseler vergiden muaf tutulmuştur. irler. gezdirdiğini gördüm. Hemen atladım. Merakla dışarı — fır- ladım. Yanımdaki kovuşun kapısını aça- rak içeri girdiğim zaman garip bir şeyle karşılaştım. Burada yatan mahkümlar- dan bazılarını ayakta ve ellerinde bir iple telâşlı bir vaziyette görünce şaşır- dım. Sordum: — Ne oluyor? Bir kaç kadın birden fısıldadı; — Sus, sus! Odadaki elektriği üç defa yakıp sön- dürdüler ve ondan sonra içlerinden biri diğerinin verdiği omuza çıkarak pence- renin yukarı kısmını açtı ve diğer arka: daşının verdiği ipi aşağı doğru sarkıta- rak bekledi. Biraz sonra ipi acele acele yukarı çektiği zaman ipin ucunda ufak bir paket vardı. Ben hayret ve biraz da korku ile onları seyrederken oda kapısı birdenbire açıldı ve kadın erkek bir kaç gardiyan ve jandarma girerek buriları ellerindeki paketle cürmümeşhut halinde yakaladı- lar ve alıp götürdüler. (Devamı var) Kadınlar için model 'yan ğ 5| Olduğunu sonradan öğ | Veltramdan iki, srenkli güzel bir tok Fakat her devirde fırsatlardan istifa- deye çalışan bazı açık gözler, kanu - nun mahza küçük sanayi erbabımı hi- maye kastiyle vazolunan bu muafiye- tini sulistimal etmeye başlamışlardır. Bakınız nasıl? Meselâ, eskiden kocaman bir fabri- ka olan bir müessese, imalâtını ve makinelerini biribirine mücavir veya çok yakm dört beş atölyeye tevzi e- diyor. Her astölye için İşin sahibi sı- fatiyle birisi kendi namına maliye » den unvan tezkeresi alryor ve böyle- çe atölyelerdeki kuvvel Mmuharrike hakikaten (5) beygir kuvvetini ve iş- çi miktarı da (10) adedini tecavüz et- miyor, hakikat halde ise (30) beygir küvvetiyle ve yirmi beş otuz amele i- le çalışan ve muamele vergisine tâbi olan bu kabil müesseselet tabiatiyle igin hilet şer'iyesi yüzünden ve sanki ayrı ayrı imalâthanelermiş gibi ver - giden muaf kalıyorlar. Bu vaziyet evvelâ hazinenin aley - bine oluyor, göz önünde milyonlarca Hralık vergi kaçakçılığı yapılıyor. Sonra da, kanun çerçevesi içinde çalı- şan vo işin hilel şeriyesine kaçmıyan namuskâr fabrikatörler, bu gayrimeş ru rekabet karşısında çok fena bir vaziyete düşüyorlar. Çünkü: Beş beygirlik fabrikalarla büyük fabrikalar araşında bir kilo köselede takriben (25) kuruş fiat farkı var - dır. Beş beygirlik fabrikalar, on beş kuruş istihlâk vergisi vermedikleri gibi yüzde on muamele vergisi de ver- memektedirler. Kösele ağır bir mal olduğundan kiloda değil 25 kuruş, iki kuruşun bile büyük bir rol oynryaca- ği şüphesizdir, İşte bu vaziyet kar - gısında, rekabetin kabil olmadığını anlıyan bütün büyük fabrikalar, mü- esseselerini işin hilel Şşeriyesine sâ- | parak küçültmeye baslamaktadır. Me- selâ geçen sene Yodikülede beş bey- * girle işliyen ancak iki kösele fabrika- Yerli köseleler niçin eskisi kadar sağlam yapılamıyor ? Büyük sanayl! müesseselerimizden birinin içi Yavaş yavaş küçülmeya başlıyan tezgdhlardan biri sı varken bu sene bunların adedi yir- mi beşi bulmuştur. yle bir vaziyet, memleket sana- yil hesabmma da bir nevi gerileme ha- reketi olmaktadır. Faydalı bilgiler ae A AAA PC O Yanıklara karşı Yanıklarda en ziyade ehemmiyet ve- rilecek şey yaranın derinliğidir. Geniş- liğinin ehemmiyeti yoktur. Eğer bir ka- za, veya dikkatsizlik neticesi bir yeriniz yantı mu, telâşa düşmeyiniz. Şu dedik- lerimizi yapmıya dikkat ediniz; 1 — Yanan yeri, kat'iyyen ateşe yak- laştırmayınız. Gerçe hararet, acıyı biraz teskin eder, Fakat bu muvakkattir. Az sonra, daha fazla ağırır, 2 — Yarayı su ile yıkamayınız. 3 — Merhem veya antiseptik mayiler sürmeyiniz. Bunlar yarayı tahriş eder, ağtıyı arttırır. 4 —Kabarcık varsa, bunları makasla veya iğne uciyle açmayınız. Yarayı tel- vis edersiniz. Yalnız hava aldırmayınız. fik yapa- cağınız şey, buna meydan vermemek- tir. Bunun için yaranın üzerine isterli- ze edilm'ş zeytinyağı veyahut vazelin sürünüz, fakat yavaş yavaş ve yarayı acıtmamak şartiyle, Sonra üzerine ister- lize edilmiş gaz bezi, onun üstüne de patuk koyunuz ve çok sıkmıyarak sa- Yanız, Fabrikaların küçülmeye başlama - sındaki en mühim mahzur ise şudur: Küçük fabrikaların soermayeleri az olduğundan ellerindeki malr mecburen seri surette debağlamaktadırlar, Bu şekilde yapılmış, yani havuzlarda u- zun zaman yatırılmamış bir kösele de sağlam ve iyi olamıyor. Diğer taraftan bir köselenin muhte- lif tezgâhlarda iyi bir şekilde hazır- lanması ise beş beygirlik bir kuvvet- lo kabil değikdir. Yalnız iyi bir silin- dir (Ütü makinesi) 10-15 beygir kuv- vetinde bir motörle çalışır. Bütün bu vaziyetler kargısmda, bü- yük fabrikalar da, ellerindeki kösele- leri yani yüz binlrece lira sermayeyi uzun müddet havuzda bekletememek zaruretinde kalmaktadırlar, Ve niha- yet yerli köseleler, gün geçtikçe daha dayanıks&ız bir surette yapılmaktadiır. İşte işin esası bu noktaya daya- nınca, memleket İçinde fuzuli bir Kö- sele sarfiyatı başlamakta ve bu vazi- yet halkm zararmna olduğu gibi, mem- leketin de zararma oluyor. Çünkü, esasen hariçten getirdiğimiz ham kö- sele miktarı mütemadiyen artmakta- dır. Bu yüzden memleket dışma daha fazla döviz çıkarmak icab ediyor ki, bu işin en mühim tarafıdır. Köselecilerim fikrine göre, bu vazi- yetin önüne geçmek için yapılacak en kestirme hareket, muamele ve istih- lâk vergilerini kaldırmaktır. Ancak böyle bir vaziyet, bazineye mühim miktarda zarar verecektir ki, bunu da deriler gümrükten çıkarken, bir rü - sum alınarak karşılamak pek kolay o- lacaktır. HABERCİ Islak kunduraları nasıl kurutmalı ? Yağmurlu ve karlı havalarda kundu- ralar ıslanır, Bunların için - cak yulaf koymalıdır. Yulaf rütubeti çeker, ve a- yakkaplarını çabuk kurutur, Kuruyan ayakkaplarının — derilerini yumuşatmak, için üzerlerine ketenyağı sürmelidir. Aşağıdaki formül Ce iyidir: 250 gram Ketenyağı, 60 gram İçyağı, 66 gram Sarıbalmumu. Bunları, çinko bir kaba koyunuz ve âteşte eritiniz. Sonra 15 gram tereben- tin ruhu damlatınız. Ve sıcak sıcak kunruraların üzerine sürünüz, 18,30 plâkla dans musikisi, 18,45 Eminö nü halkevl neşriyat kolu namına — Nüsret Safa, 19 Nebiloğlu İsmail Hakkı refaka- tile, 19,50 Konferans: — Eminönü halkevi s08Yal yardım şubesi namına doktor Kâ- zim Nuri İçgören (Güneş ve sağlık), 19,55 Borsa haberleri, 20 Klâsik Türk musikisi: Okuyan Nuri Halil, Keman Reşat, Kemençe Kemal Niyazi nbur Dürrü Taran, Ka- nun Vecihe, Nisfiye Salâbaddin, Gandan, Ut, Sedat, — 20,30 da — Hava - raporu 20,33 Ürmer Rıza — tarafından — arapça söylev, 2045 Vedla Rıza tarafından Türk musikisi, 21,15 örkestra, 22,15 ajans haber leri, 22,30 plâkla solo ve operet parçaları, 22,50 son haberler ve ertesi gü- nün programı, 23 son. &. saebilibir sir ü i 4