: Ve Yezidi heı vesile ile ağabeyi. A& Sözünden düşürmeğe çalışıyor- Yezidin bir çok zdamlarını lerle satın almıştı. Betbaht k.. Ömer Bin Abdülâzizin ördüğü yaşıyor, gündüzlerini ve A, ©! hep velishtin hafiyeleri ve İN arasında geçiriyordu. Bu ca- h. * en başında gelen ise en yakın P Abü Hasan'dı. SEd'in ihsanları ve hediyeleri ile fdeta Halife hanedanından bir Miltanatını sürerek yaşayan Abü Küfeliydi? Yezid'in yanında İK aşıyan bir üşak gibi yaşıyor, | _Öıın bin /.bdülâziz taraftarları. ileri gelenlerinden bulunuyordu. | Suyduğunu derakap veliahte bildi- adam, İbni Minanm eline altı | Ginarı sayıp Âliye ile Selâmeyi R © baremine götürdükten sonra doğru velisht Emir Ö- 'lnymı koşmuştu. O da ilk fır. Abh Hasandan duyduklarını bire h bi K Blendimiz.. . demişti - Mübarek e günlerinde camilerden çıkan *P Emi Yezi! sarayının dediko- N ile l!ızııul bulunmaktarlır, Allah bin Hakem hanedanın yardım. b:'"” d ç, * Büzel Dir iftarın verdiği gev- * Yazlandığı ipekli yastıklar ara. Aiften kllemı 'a - K T x'( hiddetle sormuştu: K £ Olmüş gene?, Üvaki pek muhun*hı şey değil 'N. .. Fakat halkın ağzına düşme- | hhmır Yezid'in yeni aldığı iki g, SSnedan hinde tahrikât ya- A Çok içine yaramıştır. lt Yezid, gene cariye mi satın > | t’" elend'm'z? Birine Aliye di- '“n “nın adı da Selâme imiş. Bun- 'ım altı ben altın verilmiş. o a ön beş gün evvel d:ğ.ı miydi? Bu ne kanma- l balk ta bundan bahsediyor.. qk sevdiği Halife Süleyman , ı.'..-helıh gibi düşünüyor. Osma- İp , Ablullahin kizi. Sa'de için Va VE yirmi bin altınlık bir nikâh g Emiş Yezidin on beş gün ev- K N€ yirmi bin altınlık bir nikâh Cıı:nn torününün — torünu %wkndkım sonra yeniden N" altın vererek bu iki cariye- —dıhvk“h canını — sıkmıştır. Yalnız bunu düşünüyor! K- % zevklerinde ve hareketle- P"sı itidale davet edilmesi kansatindeyim, R. ' Halife Süleymanm üzerin- eııu derhal — yapmışlardı. s&_ Yezide bir hayli sövüp Ka OTra gu iradede bulundu ? x e söyleyiniz. Bu derece '.' Mervan oğlunun bize ka- İtibarı Yezrd adik bir diğer wun bize kaybettirmesine ıvh'ıc #ade — etsin. Km ne kadar malı, mülkü Hemen şimdi, bu cihet ' &""' Yezide tebliğ edilsin. | L Betbeht Yezidi O anda İ % Olmuytu. Bir an, eline ge- ş.hıln iradesini tebliğ edenle- | _h.'ı aklını başına topla- İ ğ!q' Bözükmeğe çalışarak; Tahammülümüz olamaz. Mü- % Yoktur, O cariyeleri derhal ü elinden alır ve kendisini W“n“ böylece Emir Yezide teb- h fırlatmak #stemişti. Fa- 'N İradesy başımız üstünde- tarak derhal Halifeye bildirmiş- | Yazan: Nizamettin Nazij Emır Yezidin yeni aldığı iki Cariye, hanedan aleyhine tahrikât yapanların çok işine yarıyor |: ..“ln için veliaht daima tetikte du- j | cak değil ya... dir. Dilerlerse biz haremimizdeki bütün cariyeleri dahi geldikleri yerlere gön - dermekte tereddüt etmeyiz. Demişti. Fakat Hababe ile Selâmeyi Abü Hasana teslim edip te İbni Mina- Tün evine yolladıktan sonra kaç defa kendini pencereden saray bahçesine fır- latmak istemişti! Onu sevenler bu hali görünce daya- namamışlar, Halifeye yalvarıp iki cari- yeyi tekrar Yezidin sarayına aldırmağa çalışmışlardı. Lâl?n Süleyman Bin Ab- dülmelik ınat etmiş, iradesini geriye al- mamıştı. Veliahtin karısı Fatma da kardeşinin günden güne artan yeisi karşısında da- yanamamış, bir kere de o talihini dene- mek istemişti. Süleyman Bin Abdülme- lik onun ricasını da şiddetle reddetmek- ten çekinmemişti. Hattâ gariptir, Fatma kocası Ömer bin Abdülâzizi de tahrik etmiş, onun | vasıtasiyle de muhtelif müracaatlarda | bulunmuştu. Fakat sevgili yeğeninin kışkırtması ile bu iradeyi verdiği hal- de, Halife, ayni sevgili yeğeninin rica- sını da diğerleri gibi şiddetle reddet- mişti, Zira, Süleyr-zn bin Abdülmelik bu tarzda hareket etmekle Mervan ©- ğgulları hanedanına karşı imparatorluk halkında belirm'ş olan kötü duygulara bir nihayet vermiş olacagını sanımakta idi. Yezid, çaldığı her kapının boş çıktı- gea görünce başını bir müddet daha vumruklarmı. sanra vanımdakilera ge nu-söylemişti: — Ağabeyim yer yüzüne kazık kaka- Elbette günün bininde ölec “. O gün belki yakındır, belki u- zaktır. Fakat uzak olsa ne çıkar? Ey Süleyman bin Abdülmlik! Bil ki Şa- mın asilleri ve fakirleri senin namazı- ni “olmağa koştukları gün ben onların arasında bulunm.yacağım. Sen musallâ- dan mezarma yollahırken — ben de İba' Minanın evine koşacağım!.. (Devamı var) I zamanlar oldu... Yazan: Konan Çinili — Melekzad Çinili ( ERKEK — KIZ ) No: 16 — Tercüme ve iktibas hakkı muhfuzdur — Yeni bir maceranın basamağında Turingpalasta tanıştığım güzel kız beni gözüne kestirmişti Mualla, dansedişimi çok beğenmiş; müzik başlayınca onu dansa kaldırdım; bana bir şeyler söylemek istiyor, fakat heyecanı bir türtü ditini çözemlaoıdu — Teşekkür ederim, Kenan, 'Teşeklir vderim. İşte o günden sonra onu, gene bazan evnide, bazan dışarıda görmiye başla . dım. Fakat günden güne eriyor, günden güne çöküyordu. Daima müteessirdi. Başka şeylere hamletmek istediğimi anlatmıya çalışırak sebebini sorduğum zaman küskün küskün yüzlime bakar, yalnız; — Bilmiyorum! der geçerdi.. Onun bu neş'esizliği ben'm — vicdan azabımı körüklüyordu. Bu azaptan kur- tulmak için ölmeyi Tile düşündüğüm dedi. LK Feriköyünden, yavaş yavaş ayağımı çekmiye çalıştığım günlerden birinde, eskidenberi tanıdığım Ömer adındaki tanıdık bir zabit vekilinden bir davetiye aldım. Beni Turingpalasta yapılacak olan nişan merasimine çağrıyordu. O gece niyetim Leylâya gitmekt. Fa kat böyle bir davetiye alınca nişana gitmeyi tercih ettim. — Böylelikle hem Leylâyı görmiyecek, hem de kendimi yavaş yavaş başka eğlencelere hazırlan- mış olacaktım. Giyindim, Yemek yedim ve Türing- | pölecen yelunu tuttum Salona girdiğim vakit büylük bir kalabalıkla karşılaştım. Bunlar hratında bir hayli de tanıdık | vardı. Bu tanıdıklar, beni daha bezıla- rına da prezante ettiler. Bir köşeye otu- rarak konuşmaya ve ortada cazın ahen- ğine ayak uydurarak dönenleri seyre başladık. Bir aralık yanımıza nişanlılar yaklaştılar. Ömer bana nişanlısını tak- dim etti: — Müjgân.. — Ben Kenan... Dedim. Tanışmaları alelüsul talüip e- Akhısarlılar Faşvekâlete başvurdular Tütünlerin numara altında salılmasını istiyorlar Akhisar (Hususi) — Akhisar hava- lisinde bu yü beş buçuk milyon kilo | tütün istihsal edilmişti. Bunun dört milyonu satılmıştır. Müstahsil elinde henüz satılmamış tütün miktarı bir buçuk milyon kilodur. Akhisar müstahsilleri, mömleket tü- tüncülüğünün inkişafı için Başvekâ - lete müracaât etmişler ve noktai na zarlarını bildirmişle:dir. Akhisar tütüzcüleri, tütünlerin ü - zümler için olduğu gibi numaralar tah tmda gatılmasını ve her numaraya ay- î TI fiat verilmesini istemektedir. — Bu | suretle tütünün standardına doğru gi- | dilmiş nîatıkin-._ Akhisarlılar, tütün satışının da bor- saya almmasmı ve ayni zamanda e » kim maıntakalarının tahdidini istemek- tedüler. Tütün müstahsillerinin, istihsal e- dilen tütünlere depo bulmaları için her sene sıkıntı çektikleri görülmektedir. Bunun önünne geçmek için tütünle - rin depolara cüz'i bir bedel mukabilin. de kabulünü istemektedir. Akhisar tütüncüleri, Akhisar zirai Ü Pamuk ve Hububat tali Ceyhanda böyle bir teşebbüse girişildi Ceyhan — (Hususi) — Çukurovanın en münbit topraklarını kucaklıyan ve ye tiştirdiği hububat ve pamuk mah- | sulleri ile ün alan Ceyhan kasahasın. da bir pamuk ve hububat hali yaptı - rılıcaktn; Böyle bir hal yapılması tilc- carlarımız tarafmdan düşünlülmüş ve keyfiyet alakâlarla bildirilmiştir. Haber aldığıma — göre, bu hal eski mezarlık civarmdaki boç arsa üzerine yapılacaktır. Şimdilik bu halde 80 büyük mağza inşa edilecektir. Fakat, pamuk piya - sarın düşkünlüğü bu işin geri kalma- Sina sobep olmuştur. Pamuk ve hububat halinde, Ceyhan havalisinde yetişen her nevi mahsulat müstahsiller — tarafından — getirilecek | satılacaktır. kredi kooperatifinin, al/:ı ve satıcı a rasında nazım ve mutavassıt rolü gör- | mesini de toklif etmişlerdir. Müstahsiller, çiftçi kooperatifi ve İnhitarlar ekaperlerinden mütekkep fiç kişilik bir beyetin teşkilini ve tü- tünler askıda kurutulurken veya denk haline getirildikten sonra tütünlerin numara ve kaliteye göre ayrılmasını teklif etmişlerdir. Leylâbeni günden güne eziyor, onun "l'?“f'îwı çi Bu azaptan kurtulmak için ölmeyi Dile düşündüğüm Baman- lüyor... benim vicdan azabımı * lar oldu den beylik cümlelerden sonra, Ömet: — Nişanlımla dansederseniz mem - nun olurum, dedi — Memnuniyetle, diye karşılık ver- dim, Leylâyla nişanlanmamızdan kalan yüzüğü, buraya gelirken hassaten par- mağıma takmıştım, Kendimi yeni bir maceraya daha sürüklemek istemiyor« duüm, Elbette ki, parmağımdaki yüzük beni herhangi bir alaydan alıkoyacak ve bunu gören kadınlar tarafından da her hangi bir teklifle karşılaşmıyacak- tım . Cazband tekrar başladığı zaman beş on adım ileride bulunan Ömerin n'şan- he Bayan Müjgâna yaklaştım : — Mütaade eder misiniz? dedim. — Ne demek efendim.. Biz dönmiye başladık. Bayan Müj - gân iyi dansediyordu. Kend'mi müziğe vetmiştim. Dalgındım. Birdenbire onun sorduğu Bir sualle kendime geldim: — Nişanlı mısınız?. Kadın gözündea bir gey kaçmıyor- du. Parmağımdaki yüzük gözüne çarp- mış olacaktı: — Evet elendim, nişanlıyım, dedim. — Nişanlınızı niçin getirmediniz?. — Biraz rihatsızda... — Vah, vah.. Çoktan mı nişanlısınız? — Bir buçuk sene kadar var.. — Lpeyce., Şimdiye kadar evlenmiş bile bulunmalıydınız, — Haklısınız amma, daha hayata a- tılmamış bulunuyorum, Bu sırada Müz'k durdu. Kendisine Ömerin yanına kadar refa- kat ettim. İkisine de teşekkür ederek ayrıldım.. Kendimi bu nişan merasiminde iki ağızlı bıçaklara benzettim, Gözlerim genç kızlar üzerine takılıyor ve sırtla- rındaki elbiselere dalıyordum. Ben de onlardandım, Ben de isteseytdim, onlar gibi, enlarınkine benziyen elbiselerle bu- raya gelebilrdim. Süphe yok - ki, beni davet aden Ömer de dahil olduğu hal- de, beni, eski ve yeni tanıyanlar hep er- kek tanıyorlardı. Bu iki yüzlülüğün bir çok eğlenceli tarafları olmakla beraber, ben bu daki- ka bunlara doymuş hissediyordum, Buraya kadın ecibisesiyle gelmiş bu- lunsaydım, iş değişecek, gimdi üzerim- de dolaşan kadın gözleri yerine erkek gözleri kaim olacaktı. Bu duşunccmde'ı. beni ırh.mdın ge- le — Bıy Kenan! Sesi ayırdı., Dönüp baktığım zaman, bunun Bayan Müjgân olduğunu anla- lim. — Beni mi çağırdınız, efendim? de- dim.. — Evet.. Zahmet olmazsa bir dakika.. Beni yanına çağrıyordu. Bayan Müj- gân yalnız değildi. Yarında güzel bir kız daha vardı. Duruşundan ve bakı- şından benimle alükadar olduğu görü- lüyordu. Yanlarına tebessümle yaklaş- tım: k : — Sizi dinliyorum, efendim, dedim.: Bayan Müjgân, talimin ettiğim gibi, yanındaki arkadaşını tanıttı: <— Size, dedi, arkadaşım Mualliyı tanıtacağım. Dansediş'nizi çok beğen- miş, acaba benimle de dansederler mi diye sormamı ve sizi kendisine tanıtma- mır istedi.. — İltifat ediyorlar, dedim, İyt dan- settiğime kani değilim, Maamafih bu vesileyle kendisiyle tanışmam beni çok sevindirir.. Cümlemi bitirmeden elimi uzattım, küçük, sıcak ve yumuşak, clini sıktım ve bir müddet bırakmadan gözlerine baktım. İçimde gene farkında olmadan bir heves belirmişti. Fakat bör an içinde kendimi topla- dım. Gözlerimi gözlerinden ayırdım. Daha bir maceranın derdinden kurtul - madan, bir başka maceranın dertlerini yüklenmek istemiyordum. Sonra bu genç ve güzel kızın bakışlarını hiç te iyi bulmamıştım. Du gözler, âşık olmak #htiyaciyle yanıp tutuşan gözlerdi ve benim için tehlikeliydi. Ayrılmalıydım, Bayan Muallâya hitap ettimi — Şimdilik sizi Bayan Müjgânla baş başa brrakayım, dedim. İlk cazda be- nimle dansetmenizi ricaya gelitim. Güzel bir gülüşle cevap verdi. Ayrıl- dim ve arkadaşların yanma gelip otur- dum. Fakat oturürker: hisaimde aldanıp aldarımadığımı anlamak #çin onu tetkik edebilecek bir vaziyette yerleşlim. Birkaç defa göz kuyrüğiyle baktım. O bir taraftan Bayan Müjgânla konuşu- yor, bir taraftan da beni tetkik ediyor- Wu. Demek aldanmamıştım, Demek ye « ni bir maceran;a ilk basamağına adımı atmış bulunuyordum, Bezi tecelli eden bir nokta vardı, Elbette Bayan Müjgün, benim nişanlı olduğumu söylemiş o- dacaktı. Bu takdirde benden ne bekle- yebilirdi?. Mürzik çalmıya başladığı zaman kalk- tım. Kendisine doğruldum. Aramızdaki mesafe bir kaç adır. kalınca halilçe e- ğilerek: XDevamı var)