20 Kasım 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

20 Kasım 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—Osman Cemal diyor ki: Kurban bayramında OÖrnek vilâyet İ'yılda 25 mektep ve Vi Sayısız binalar, yollar Bu bir yıllık çalışmadan DEaSç ""iııumx-—ııu!wh Jurdun kazancı büyüktür K— —i hn-hı'_ıilîlı-—w—ı- hasının küşad resminde mekteplileri teftiş ediyorlar a koymuş, yenilikler vücu- Tinletir. 'da, gimdiye kadar yapıları ve ğ'hk Üzere bulunan rıî!lpune te- 1 TEk istiyorum: ünisada kır ensttüsü, 2 — ** hastahanesi, 3 — Parti bi- W7 Etika müzesi, $ — Ata b Tı, 6 — İnönü bulvarı, 7 — :'îlam’n bulvatı, 8 — Zahire loncası, n_h'î tabakhane.. Vet y ” hitam bulmuş ve Cumhuri- hı.a"“immia küşat Tesimleri yapıl- M de. teodütme meradlederi l üriyet bayramında — yapılan Got v Sleket kütüphanesi binasr, 2 — 'ıı-ııq ve Muradiye, Çoban İsa, Süt, Ve Yıdmaz köylerinin beşer u_:“*hp binalarile aynı tsöylerin Bunı.,m' tik, lıW:ın başka, Horozköy, İğde- Yütak y khyür Karaoğlaril, Kumiko- ;*'P' Otal, "uı.d- Merasimi İ:ra edilmiştir. G.' ç 'ye köyünün Cumhuriyet mey ik anılı. yesmi küşatla- ları da Cumburiyet bayramı — gününe tesadüf ettirilmiştir. İlbay Lütli Kırdarın icraat ve teşeb- büsatı yalnız vilâyet merkezine inhisar etmiyor; bötün kazalarımızı da şüâmil Bu cümleden olmak üzere; Turgulu İkazasında bir orta ve bir de ilk mek- *epile lonca binasının ve Turgutluya bağ h Ahmetli nahiyesi merkezinde bir yatı mektebinin Salihli kazasında; Cumhu- Tiyet meydanı, Atatlirk büstü, köşü sa- hası, asri mezarlık ve bu kazaya bağlı (poyraz damları) nda jandarma karâ- kolu ve Mersinli köyünde bir ilk mek- tebin, Alaşehir kazasında; Sarı kız köprüsü ve bu kazanın “Tepeköyünde beş sınıflı İik mektep, Sarıgü! nahiyesi merkezinde asri su tesisatı, ve Yeni- Köy, Dereköy merkerlerinde göçmen evleri, Kula kazasında muhteşem bir ilk mektep ve asri mezbaha, Eşme ka- | zasında; günün ihtiyacına cevap vere- bek bir ilk mektep, Gürdos kazasında; belediye dairesi binası ve Gürdosa bağ- İt Salor, kurttutan — ve Avtılar köy- Jerinde beşer gınıflı birer ilk mektepi Akhisar kazası merkezinde; on bt dersaneli bir ilk mektep ve Akâisara bağlı, Büknüş, Dereköy, Beyoba, Sey disba, Arbacıyüz, Çoban Hasan köyle- rinde yine beçer sınıflı birer ilk mek- tep binalarile kaza dahilinde 130 kile- metrelik telefon gebekesi ve Sındırgı kazası hududundan başlayarak müte- aâdit köyleri merkeze bağlayan bir ana yolun küşat törenleri yapılmıştır İl; vilâyet merkezindeki memleket hasta- Altın Tolgalı Sarışın Bti üü CASUS Hatıralarımı anlatan: Mart Rişar Fransalm en meşhur kadın casusu - Öceyer ile Sosülarımn yaptikları n / Üerin e yüzümü keşletmeği ve e Vaç göSü iseler, Takiy, Ş ini ihhar etmeği çok | şvn"'ler-ıııv h Biç tereddüt etmeden Verdim; x < Ben te sizderilm, ıq%" i, kalbsiz bir kadın ol laya, ZT Zaten biliyondum. Gayet iyi aç SUnrra eminirsi Bu gece tehli- | A Ğa.me:a bir seyahatte bana refa- | ARdiy, Üctk kadar kendinizi kuvvetli kis | N“' Musunuz”? | e ::ı nereye gidiyorsunuz? & *İçika hatlarını geçerek iki cep — — Canım size söylemiştim ya: Fran sada todavi edilen belçikalı askerlerin a ilelecine gö -mek istedikleri haberler. — Üzerinize aldığınız vazifenin memleketime hiç bir suüretle la_ıa".r'ı ge BÜrmiyeteğine yemin eder misiniz? — Tabit değli mi! Böyle bir şey ol- miyacağına yemin ediyerum. Çıkmağa hazırlandığımız yırada, ©- dasını terketmemiş olan Lüsi, salona gel di. Nezarı dilrkatimi celbeden heyecanlı ve titnek bir sesle: — Şemsiyeni verir misin anne, de- i çıkacağım. “Yine zemsiye” diye düşündüm. Jenevyev de soğuk bir sesle cevap ÖOtobüslerden korne kalktı fzmir, (Hususı) — Beletliye, şehir . alisi Lütfi Kırdar bir sene içinde bu vilâyeti âdeta ihya elli|de gürültü e mücadele ve kazaların &- müne geçmek için yeni yeni tedbirler al- maktadır. Bu cümleden olmak Üüzere, Avrupa seyhatinden yeni dönen belediye reisi Behçet Uz, belediye tarafından işletil . mekte olan Kordonm otobüslerinden kor- na ve klâkson gibi gürültü çıkaran Slet- leri kaklırmıştır. Ayni usul son zaman. larda Roma ve Berlinde de tatbik edil - miş ve kazaların yüzde altm:ş nisbetin- de eksildiği görülmüştür. Yapılan tetkiklere göre kiâkson ve kornaların kalkması otoblis şoförlerini daha dikkatli hareekt etmeğe sevkettiği gibi halkı da dikkat ve basirete sevket. mektedir. Bumlan başka yakında halkın yaya kaldırımları karizinde yürümesi mene - dilecektir. Belediye kendisinin işlettiği Kordon otobüslerinin makine arızalarını kontrol edecek memurlar yetiştirilmesi için, bu | atelyelerine üç memür gönderecektir. Sanat mektebdi mezunlarından ayrılacak bü üç memur orada yetiştirilecektir. | Köylerin gelirlerini artlırmak için en iyi çare İzmir, (Hususi) — Vüyetimiz bölge- leçindeki zeytinci kara ve nahiyelerle bunlara bağir köylerde müstakbel köy gelirlerini arttırmak için Yaydalı bir teşebüse girişilmiştir. Her köye yüzer delice reytin aşılanacak ve hasılatları köy ihtiyaçlarına hasredilecektir. Bazı köylerde tecrübe edilen bu üsulden iyi neticeler alanmıştır. Bursada ipek imalât haneleri gece çalışmıyacak Bursa, (Husust) — Bursa beledi- yesi halkı memnun eden bir. karar vermiştir: Mahalle auralarında mev- cut ipekli kümaş imalâthanelerinin göceleri çok gürültü çıkarttıklarını gözönüne alarak halkın istirabatını temin baktımından bu imalâthanele- rTİn aat sekizden sonra Taaliyetleri- ni tatli etmelerini Münasip görmüş ve keyfiyeti sahiplerine tebliğ etmit tir. Bundan başka #abahları sant se kizden evrel otomobillerin şehir da- hilinde korna çalmalarını da yazak etmiştir. , — hanesi müstesna olmak üzere bitün bunlar; İlbay Lütfi Kırdarım teşebbüsü ile meydan almış ve neticelenmiş iler- leme, kültür, genişleme ve yükselme esaslarına bağlı umran idir. — Maksim, şemsiyeyi tamire götür Mt Lüsi, muztarip bir sesle bağırdı: — Maksim mi? , Jenevyev kızdi: — Haydi, bizi rahat brrak. Dışarıda me işin va. / Burada kal ve eğer Mak- sim biz yökken gelirme... — Gidiyor musunuz, nereye gidi- yorsunuz? — Teticvabın bölâ bitmedi mi? Genç kız Jenevyeve sarılarak ba- ğırdı: — Anne, anne yalvarırım sana git mel Fakat, jenevyev krzmın kolarından | sert bir barmle ile tilkinerek kurtuldu? — Mükul ol. Ve bilhassa buradan k:mıldama.. Anlıyor musun? Diye bağırdı. Bana dogru dönerek ilâve etti: — Çabak, Marti Hazırlan, Lüsi si zt sağlam ayakkabı verecek çünkü fe- na yollarda yürüyeceğiz.. Z Ayakkabıdaki Çivİ Lüsi odasına giderek ketaman bir çift seyyah ayakkabesı getirdi. | otobüsleri satan Almanyadaki Büsing | hindi mi keseceğiz? İstanbul balkı, eğer bu yıl da hindiye doymadı ise, hani, bir daha da doyacağı yok demektir. 1937 nin sonbaharında Banleı İstanbul civarıma gökten küme küme, sürü sürü, hindi yağdı! Çeşit çeşit, boy boy, renk renk.. Altmıştan yüze, yüz ona — kadar beyen beyendğini al!.. Sonra çorbasını yap, söğüşünü yap, kızartmasını yap, pilâvmı yap, ve artanmı da evdeki kediler doya doya lüpletsinler!. Hele bunların yetmiş beşlik. seksen- Niklerinden ve oldukça irice ve beslice - lerinden bir tane aldınır. mıydı tamam. dır keyfiniz! Mübarek ne yemekle biti- yor, ne ne yürüne bakmakla . Geçen gün baktım, birisi bunlardan dört tanesine birden yapışmış ve ikisi bir elinde, ikisi öteki elinde sırıtarak gidiyor. Kendisine sordum : — Yahu, siz evde rzaten dört kişisi - miz, Bu koskocaman dört hindiyi bir . den nasıl yeyeceksiniz?. Sırıtmasını arttırarak: — Amma da yaptın ha!.. dedi. Bun- larım dördünü birden yeyecek değilir.. Haftada, on günde, bir, birer tane ke- serek öyle tüketeceğiz. . Koyundan da ucuz, sığırdan, manda- dan da.. Bu dört tanesine yetmişerden iki yüz seksen verdim. Het biri kesilip yolunduktan sonra en aşağı fkişer bu - çuk kilo gelir ki kilosu otuza düşüyor demektir. Kilosu otuza, .Ne âlâ amıma, bir, lo. kentalarda hindinin de, tevuğun da por siyonunu yirmi beşe, otuza yediğimize göre, bu mübereklerin kilolarr buralar. da yüs elliyi geçiyor demektir. Önümüzdek bayramda hısıma, akra- baya, eşe dosta evlerinde, ziyafet ver- mek isteyenler artık bol bol hindi kes- sinler ve ziyalete gelenlere bol bol hin- Ği dolması dayasınla! Şeker bayramın- da hindinin, hindi etinin ne kadar mâk- Tarlada bir facia Brzurum (Hususf) — Şehrimiz a- Rır ceza mahkemesi burada dik defa görülen birkan gütme davasını ru- yete başlamıştır. Yeni çıkan kan güt me kanunu, böylece, ilk defa bu fa. claya tatbik edilmiş olacaktır. Hâ- dise şudur : Araba köyünden Mahmet, geçim- siz ve hırçın bir adamdır, her vesile ile kavga çıkaran bir tiptir. Bundan bir müddet evvel ayni köy halkın- dan Ahinet oğlu Mehmet adında bir adamla bir tarla meselesi yüzünden kavga etmiş, kavga büyümüş: Meh- met tarta komşsusunu orada öldür- müştür. Jandarma biraz sonra kalili yakalıyarak adilyeyo götürmek iz- temiştir.Fakat hâdiseyi duyan ve kar deşlerinin ölümünden müteessir olan Sabri Tle Selim, intikam almak İsto- müşlerdir. Sabri ve Selim jandarma- nra bütün müdahnlesine rağmen ka- til Mehmedi bıçakla öldürmüşlerdir. Büyleco adi bir tarla — kavgası bir çe bir çığlık koparı Jenevyev hayretle: — Ne olda? diye sordu. — Her hakle ayakakbıda vır çivi yör! Ayağımı dehşetli acıttı. Derhâl bu kocaman — pabuçu çıkar- dım ve çorabımın kan içinde kaldığını gördüm. Sonra oradan çıkardığım bü- yük paslı çiviyi Jenevyeve göstererek: — Öyle ya çivi imiş! dedim. Bak- sanıza... Jeneryev tehditkür bir tavırla kız- na Baktı. Çivianin ayağımda yaptığı yara o- dukça uğardı ve fena halde canımı ya- kıyordu. Jenevyev, kızma öfkeyle bakmakta istar ediyordu. — Abdal kız, dedi. Hiç bir geye dik kat etmez, Bana doğgru dönerek ilâve ettiz — Çak acı düuyuyor musun Mart? Ayağıma pansuman yaptıktan son ra, bir kaç adım attım. Jenevyev sor- u — Yürüyebiletek misiniz? — Yürüyebileceğimi ümid ediyo- rum, maamafih kilometrelerce gitme- mek şartiylel.. İsen boyunca uzayan büyük yolu ta a bula geçeceğini pek bilmem amma eğer, bu hindi bolluğu bir, iki ay daha bu kıratta devam edecek olursa kurban bay ramında artık koyun yerine sey hindi kesenleri!.. . * & Bayram dedim de hatırıma geldi.. — Ne geldi?. : Diyeecksiniz. Onu da anlatayım da dinleyin : Şimdi burada adı sant lâzım olmıyan adamcağızın biri bayanına — bayramlık manto için, gitmiş, çarşıdan iki buçuk metre bir kumaş almış. Hem de metresi dakuz liralık bir kumaş. Akşam üstü, kumaşı eve getirip te: — İşte benim canımdan aziz, ruhunr- dan leziz | ğım, sana'bayram için, isted'ğinden r mantol Diye kumaşı bayanın ön edin siz e serince hatuncağız açmış ağzımı, yummuş gö . zünü: — Bu ne biçim mantoluk geçen yılların modası.. Bu yıkı ise başka. Hem bu gayet kalm ve 3- ğir bir kumaş! Belediye, 1İstanbulda sırt hamallığınr yasak etmişken ben bu kadar kalın ve ağır bir yükü manto di- ye sırtımıda taşıyamami.. Al, bunu ge. riye götür, sokağa at, ne yapartan yap, ben bunu istemem!.. Bunun üzerine adamcağız düşünmüş, taşınmış, nihayet karar vermiş: — Ben bu kalın kumaştan kendime kışlık bir palto yaptırayım, sâana da, yarın birlikte gidelim, istetliğin gibi başka bir mantoluk alalım.! , Uzatmıyalım, ertesi gün ayni mağa- zaya gidilip orada bayanın beğendiği mantoluk başka bir kumaş alımmış. Sonra da zavallı adam her iki kumaşın Barılı olduğu koca paketleri yüklenerek caddeyi tutmuş. Akşama doğru işinden çıkan bay, ge- ne her iki paket koltuğunda olduğu hal, de önce keridi terİfini uğrümış ve za- ten orada vücudunun ölçüsü — -belli olduğu için terziye paketin birini uzat- miş: — Şundan bana - bir palto.. Pakat, gene eski paltom gibi babayani bir geye Ve oradan çıkap bayanınm terzisi olan bir kadın terziye yanaşmış: — Bizim bayan bügün size uğradı mı?, — Evet uğradı, köndisiain yeni bir Slçüsünü aldık.. Şu model üzerinden bayramlık bir manto yapacağız.. Ku maşı bekliyorduk.. — Buyurun kumaşı da getirdim iş- tel. — Pekâlâ! Bayan üç gün sonra pros vaya buyursun ., Üç gün sonra bayanla bay, kendi ter. zilerine ayrı ayrı provaya gittikleri za- man ne görsrler beğenirsiniz? O kalın ve ağır paltoluk kumaştan son moda ve gayet süslü püslü bir manto, ve deseni gayet şık, hafifçe kumaktan da tam ba- bayani bir palto biçilmemiş mi?. 'Osman Cemal KAYGILI e? Bu, modası kip ettik, sonra kırlara saptık. Soğuk bir. yağmur yağıyordu ve sürülmüş topraklar üzerinde güçlükle ilerliyor- duk. Nihayet bir köyün llk evlerin geldik. Jenevye — Dünkok köyü! Dedi, bana bir harabeyi göstererek ilâve etti — Beni bir dakika şurada bekle- yint. Bir gaatten farla bekledim. Nihayet elinde iki emprime pardesü ile geldi ve bir tanesini bana uzatarak: — Sunu üzerinize geçirin, dedi, Yoksa yağmur kemiklerimize kadar iş- liyecek,, Pardesüleri sırtımıza — geçi sonra yolumuza devam ettik. Yeniden iş çukurları içinde güçlük le ilerlemiye başladık. Birdenbire durakladığımı gören Je nevyev sordu; — Ne oldu Mart? — Ayağım fena halde ağrıyor! Artık yürüyemiyorum! — Biraz Lesaret! — Hayır, bırakın beni!. Artık'taham- mülüm vok! Bey- Devamı var

Bu sayıdan diğer sayfalar: