J aponya konferansa gelecek mi ? Yazan : Şekip Gündüz RÜKSEL kdüferanzı için tesbit edilen gün bu ayın 30 uncu günüdür. Japonya bu konferansa beş gündenberi resmen çağırılmış — bulunuyor. Fakat Belçikanın Tokyodaki-orta elçisi vasıtasiyle Fendisine tevdi edilen da. vetiyeye Japon hâriciye nazırt Hirotâ henüz resmi bir cevab vermiş değildir. Bugün aym 26 &1 olduğuna göre Japonyanm müspet bir cevab vermiş olsa dahi konferansa lâyık olduğu derecede ehemmiyet stfettiğini göze — vuracak bir murahhas heyet göndermiyeceği sanılıyor, Belki Avrupada bulunan diplo. matlarından birini; “Git, bak bakalım... Yine ne herzel>r yumurtlıyacaklar..., Gibilerden Brüksele gönderecektir. Belçika elçistinir Japon hariciye Hazırıma tevdi ettiği davetnamenin metni göyledir: *“Britanya hükümetinin, Şimalit Amerika Birleşik Devletlerinin tensibi ile yaptığı talep üzerine Belçika krallik hükümet! 1922 senesi Şubat aymın 6 net günü aktedilmiş olan muahedeye vazmı'nza devletleri, işbu muahedenamenin 7 nci maddesine tevfikan, bu İlkteşrin aymm 30 uncu günü Brükselde bir kon. ferans aktedip Uzak Şarkta cereyan eden elim hâdiseleri dostane bir sürette tetkike ve mes'ut bir nihayete ulaştıracak vasıtaları aramıya davet eder.,, Avrupa gazeteleri, Japon Hariciye nazırının, notayı alır almaz soğuk bir tavırla; sefire gu sözleri söylediğini ya.ziyorlar: “— Başvekil Prens Kanoe'ye bu vesikayr arzedeceğim. Altes tarafından alacağım ecvabı size bildirmeyi vaadediyorum.., Bu sözlerin ihtiva ettiği mana gayet açıklır. Bu nevi davetlere maruz kâ. lan devletlerin, bu davetleri kabul edip etmiyecekleri her zaman, önceden ma. Iümdur. Davetname bir formaliteden ibarettir. Fakat bu gefer, Brüksel kon. Söranaı için yapılan davetin böyle hazırlanmış, kotarılmış bir mukabele göre- Mediği anlaşılıyor, Acaba neden Hirota böyle soğuk bircevab verdi? Zira Hirota Avrupa Dev. Jetlerinin ve Amerikanın bugünkü Japonyayı bir türlü anlıyamamalarına için İçin isyan etmektedir de ondan, Tapon hariciye nazırınm soğuk sözlerinde bir münevver ve zeki ada ." mm gabavet karşısındaki #inirlenişi ve isyanı göze vuruyor. " BEŞ- Devamı $ incide — Şekip GÜNDÜZ Sabalı TU $ < -Münakaşa karşısında-.- .- “ KM'“ ” kiğenin-manevt Ka Z natamaz. b cnıımmı-mı——ı.—- Bir de bu münakaşayı — şahatyta döküş gün de münakaşalarına devam ediyor. Kibi gösterneleri dinledim. Bövüntüler hariç lar. Münakaşaların bir “kuleca müzakaşası,, | <münakaşanm bizim gördüğümüz kadarında olmaktan başka bir — şekil ve reak akdığını bizim bildiğimiz ve kötü gördüğümüz ma. görcn “İstanbul Basın Kurumu,, da harekete naafle “gahsiyat,, da yoktur. geçmiş bulunuyor. Kurunm başkanı — Hakkı Siyast bir gazete başına geçerek — umsum! :—:.mmııı.ı—;mmln işler Üzerinde söz söyliyen bir adammn gaher -ıııınm —l::lııı Yoplantıya ça | GA Gf'ali de örtanindir. Bunun münakaşa mm'ı. otosln Yüyle bir yazı meş. mevzuu olması kadar tabil bir hâdise olmi. lyori cagına hepimiz inanmalı, buna — alışmalı m-ını. v:um:::; Dı;n(fu) Büşmubarrir, î:ıu alışmak itamiyon |ııı.ıııunı hol'u-ı' ATAaTI: ziyade düslloyu Jarını buna alıştırmalıyız. Üza h öre y e YOü Nai geztlelerdi alsarlamı ea açi Berak T y a bil lerde,efkâriâm nuşult tiksinti var, Vakıa et çok tiksinenlerin bu. hı:;.:l MAanAsInA Şahsiyat görmek istememesi gün okuduğu gazetyi gerçekten HKSİNMİŞ | b mücasesenin Mazarlarında bir âmmo khizmeti bir adam haliyle elinden atmadığıma bakarak kaymet ve itibarı aldığının delili değil midir? göne somura somura okumak için aynı sövün © halde, töyle bir mevkii kendi idaresi altı. tüyü görmek İştihâsı içinde ertesi — sabahı uMwanm her zaman iple çektiklerine iaanıyorum. Bununla bera, her gekide hasap verecek ; siyaat eui ber bu tiksiniş bir güzteriş Kalinde bile olaa ”ı:mmmumu;;’;lw ıımıııumhmmınnmmıırm YAN, ÖZÜ SÖZÜnÜ tutmayan bir gazeteci 0 MeY dir; batidir, wu"j:"fww"- ’::“Lt Gede biç | İide kalmak liyakat ve hakkını elbette Kay- W'WH' idir. HMikdecektir. Sonfa bu yazışmayı İç politikamızda bir çatışma sayanlar ve bundan — memleketin kuvvetine zarar geleceği endiyenine kapılan. | — “Yorum; bu benim şahat telâkkim, bir met- lar görüyoruz. Bizim genç gazetemiz (Ha. | ltk kurumunun başında olmak aıfatı ile ise ber)de buünların başında. Neşriyatın ondaki | BU Münakaşanın kendi harimimizin dışma tağ akal 90.40 yıllık meslek ustalarına Çaman, | Ttasını asin Istemiyorum ve bunu O çAlnti sükünet!) diye seslanme surelindedir. Müs. | altına almayı ve meslektaşları velev biran bet duygulardan doğan mecip bir —endişe: | “için olsun ortalığım en küçük şüphesi erişe- Fnkat dün yeri fdl ise buğür değti: Miyecek bir yerde biz bize — konuşturmayı İki gazetecinin kendi vaziyetlerini açıktan | ve konuşmayı tercih ediyorum. Halkm neti. acığa münakaşa etmeleri belki onlârı bundan | celerden hâberdar ölmüsı ve d faydalı bir başka bahse girişmeden alıkoy. | büyük memleket işlerine maker olması iste. muş olabilir; lâkin bu münakaşa ne kadar | nen sütünlarımım dahâ serbest bulundurmaz samatalı bir safha geçirirse geçirsin, Tür. | mı?,, “ Müfteri, şimdi de inkilâp ve rejime saldırıyor | ,, Bunun için, mademki münakaşa bir kere büşladı, Ben artık sadece söyüntü olmasın CUMHURIYET" tığı halde, inkılâp ve reğim bülün bu karı. # gek işlere sesini bile çıkarmamıştır... Y "ılılll.ı——u Çatışmlasına | — OCamburiyet başmubarriri, Ahmet — Emin y * ğ Yalmunım ithamlarını cerhiçin, münakaşala, ve Emniyet Sandığı işinde de, Emniyet San dığı müdürü Reşidin sözlerini — neşrediyor, Va, soyadını tahrif öderek “Yalaman,, dediği 'Tan başmuharririnin önce Hddtalarını — isbat eimesini istiyar ve diyor klı “Fakat yalan ispat — edilemiyeceği için, bu, bana onun yalancılığmır, müfteriliğini ia. tiyor ki Yunus Nadi yıllardır bu işlari yap. pat etmek vesilesini ve zevkini verecektir.. Birkaç misal daha... 'TAN'da “Gazete sütunları, Ali Kemalin günlerinde — bile berhalde bu kadar yakâst açık küfürü HMET EMİN YALMAN, Yunus Nadi. | bir arada görmemiştir. Zavallı kültür ada, nin dünkü yazımını görünce, bir Ankara Te yolculuğu sırasımda memleketin yegâne kti. mm—ıwnn.wııı"vmuxııu. Gürli gazetecisi olduğunu söyliyen —adamı | Ie doleplarmndan birkaç misal daha,, vertyor. batırlamış ve gülerek göyle Z ” Ciğ Buhtun o ckaz , Bu kanaatimi, fında henüz ilk fikitler belirirken or “ tâya attığımı Katırlatmak dâ' ğümkün dür. Bilhasta “Buhtunnasır olmak is- tiyorum” serlevhasiyle üç yıl önce neş- rettiğim bir yazıyı hatırlatabilirim. Çecukluğumdanberi, İstanbul ma hallelerinden bir. çoğu bende, bire mantar ve yosun yığını tesiri bırakmış tır. Bir takım mantarlar ve yosunlar ki büyük ve misilsiz tarihi eserlerin, bü- Yük medeniyet âbidelerinin etrafını sarmıştır. Dünyanın en güzel şehrine müstahak olmadığı bir çirkinliği yük- liyen bunlardır. Bunları kazımaktan ve kökleriyle çıkarıp atmaktan daha tabil ne olabilirdi? Şehir estetik'i bakımından İstanbu lun büyük meydanlar şehri olması lâ. zımdır. Bu esasta her kes müttehiddir, Zira büyük âbidelerin olanca heybetiy. le göze vurabilmesi için mutlaka bu â- bidelerin büyük meydanlarla çevril. miş olmalarına ihtiyaç vardır. Umumileşmiş bir talakki, “bir âbi. de ettafını çevirecek — meydanın nısıf kutru hiç olmazsa o &bidenin .irtifar ka dâr olmalıdır." diyor. Yani bü talakki ile Ayasofya müzesinin etrafını çevire- €ek bir meydan açmak Jâzımgelse bu zeminden — minaresinin alemine kadar olan irtifar alıp meyda- nr bunun iki misli genişlikte yapmamız eski mabedin Tâüzımgelecek. Te a | Gnlk .=i=î halde ıu:ı:âım meyda Evkaf Yatandaşlarınızın nr yal İstanbulun değil, ayni zaman- sa Eala D da öü en güzei ve geniş meyd Kırkçeşme suları yüzünden başında sabah kahvesi fa! larımdan biri halindedir., Fakat Firuz dağa camdi ile A © © köhne, kazanacağı azameti bir kere düşünü- nüÜz.. denbire göz0 harikülüde engiri bir böş- Juğa kavuşacak, Bu boşluğun içinde yer bulmuş olan muhtelif tarih devirlerine #id eserler tam bir vuzuh ile endam teş- hir edebilecekler ve gerine gerine nefes alabilecekler. Bu iptidat estetik kai- hir edebilecekir, En iptida! “Stetik kal- deleri Ayasofya müzesinin karşısma piyazer, berber, manav, sütçü ve iş- kembeti dükkânlarını dizmemize müsa maha edemez, ha Y_"::ltın sarnıcının Üstündeki es evi öyle dö: Ği MIMMedoanhmıuyümp Yanımı kaldırp Yerebatan sarnıcının ü- Zerine çiçekler ekmek ve eski zabtiye ta parkın önüne kadar o- lan sahada ağaçlıklar yapınak bu tara- fa harikulâde bir güzellik katacaktır. Sultanahmed camiinin arka tarafın daki arasta morayiklerinin bulunduğu yerde yapmak tasavvurunda bulundu- Bumuz Bizanıs mahallesiyle eski adliye Sarayının arsasına yapılacak bir diğer bahçeyi ve tevkifhanenin yıkıldığını da Höyle bir an hayalinizde tanlandırm; böyle bir hareket neticesinde İstanbu- lun kazanacağı arzametli meydanın yer yüzünde bir eşi daha mevcud olmadığı fır ve hatta olamiyacağını derhal anlar- Bınız, Ayasofya, Sultanahmed, - Hipodro- Mun dikili taşları yılaniIr sütunu hatta mendebur üslüplü çeşme, mozayikler mahallesi, Topkapı sarayının — sürları, Firuz ağa ve .... Paşa camilezi, Bahçe kapıdan parkın karşısma nekledilmiş blan biririzi Abdülhamid çeşmesi, Yere batan garnıcı, parkın sürları, alay köş- kü, vilâyet konağının büyük kapısı ve bu kapıdan başlayıp ta öski adliye ar- sasının nihayetine kadâr varan çiçekli defneli ve taflanlı ve çamlı bir park.., Bunun seyrine döyum olur mu? Bu parkın ötesine, * berisine fikir, sanat ve edebiyat âle! mühim si malarından bir kaçıtın Türk heykel- traşlatı tarafmdan yapılacak statüleri- ni de yerleştiririr. Faraza bir defne tari | — İr arasında aktör Fe himin, bir ifin, Nam Tüâtıralar ve müşahedeler... ı Yazan: İtanbulun imâtında ben kazmanın maühim bir tarihi rolu olduğuna kantim. n İmarı etra- faşağıda bir sinemaya kadar uzanan bir kısrmdaki sabik Talât paşa konağı ile yanmdaki evleri yıkarsak bu meydanın Divanyolundan Firuzağaya varınca bir ğzmızı düşünün, Bu tahta yı-, nasır ve ması Nizamettin Nazifj * lin, bir çiçek yığınının ortasına Fitne- |tin birer statüsü - konmuş:. "Doğacak manzara harikulâde olmaz mı? Sonra ikide bit proje halinde örtâya afılan büyük istiklâl âbidesi de.adliye Barayır nın argası ortasına konursa, dost do- nanmaların; dost devlet adamlarının * resmi ziyaretlerde, büyük geçid resim lerinde ve milli bayramlarda İstanbu- lun bu meydan ile kazanacağı çehre pek muhteşem olur kanaatindeyim, Hele hapishanenin yerine yapıla- cak adliye sarayı da baştan savma bir bina olmaz da hakikaten şehre ve re- jime lâyik biz güzel sanat eseri olursa bu meydanın şerefi bir kat daha artar, Bütün bunlar hep ani kararların ve kazmanın sihriyle, tılsımiyle ve kolay- Ikkla başarılacak şeylerdir. Nasıl ki E- minönü meydanının açılması da yine böyle ani bir kararın ve karmanın ese- Ti olmaktadır. İstanbulun kendi yağiyle kavruldu ğu günlerde böyle geniş mikyaslı hare- ketleri beklemek bir hayal addedilebi- Jirdi. Fakat - İstanbulun imarı işi bir devlet işi halini alırken samırtm ki bunu düşünmek tuhaf ölmaz. İstanbul büyük meydanların yehri olmalıdır. Eminönü meydanından son ra Ayasolya meydanmı açmak ve da- hx gonra Bayarıd 'meydanızı bugünkü salaşlardan »kurtarmak ihmal edilemez bir şehireilik vazifesidir. İ Nizamettin NAZİF tim;.bayır, hiçe indiriyor, kaldırıyor. İşinizi çabucak mak başka şeydir; yüzl. değiştirebiliyor. Fakat konuşmak icab edince on! zan sözlerimizi mektubla Berin-vasıtası oluyor. r meli; çünkü — başka n nasıldır, bilmem? — bizde i sanı rahatsız eden, üzen, Ne zaman bir yere telefori sinirleneceğimden — emin! fon ettiğiniz adam, yanı b t orada değilse haber kalkıp gelmöz, bekletir. ne alında ya pek hızlı, ya ran bir Sürette konuşur... telefonu ekseriya bir hiç güldür. “Meşgul” işaretini recek değil mi? sİz iki, üç beklersiniz. Tekrar Belediyeyi dava mı edecek ? ... Belediye gimdiye kadar akan- Kırk - çeşmea sularını keseceğini alâkadar mu- esseselere bildirmiştir. Buna inhisarlar idaresi ile darpbane itirazlarda bulunmuştur. Sular idaresi- nin suları kesince işlerinin geri kalaca ğını bildirmişlerdir. Evkaf ise suyun kesilmesini bekle - mektedir. Evkaftan salâhyettar bir zat demiştir ki: “— Belediyenin suları — kesmesini bekliyoruz, böyle bir hareket yapılırsa mahkemeye müracaat edekeğiz. — * Çünkü sular hakkında elimizde bir kanun vardır. Belediye kestiği tu yerine ya beda- va su verecek yahud da gularımızı 18- lah edecektir. Kanun sarihtir. Biz para verip camiler için Terkos suyu alma- ya mecbur değiliz.., Iran Hariciye Veziri şerefine suvare Ankara, 26 (Telefonla) — Aziz mi- safirimiz Tran hariciye veziri Samil şe- gefine dün gece İran sefareti binasinda bir suvare verildi. - Suyarede Başvekil Celâl Bayar, Hariciye Vekili "Tevlik Rüştü Aras, mâliye vekili Puad A ğralı, nafia vekili Ali Çetinkaya, hariciye ve nafia siyast müseşarları ve bifçok sefir- ler bulundular, Suvare çok' patlak ve samimi oldu. aimaaeeaz a daR aa adai Ziya Gökalp ihtifali Ziya Gökalpın ölümünün 12inci yıl dönlümü münasebetile Eminönü Hal - kevi tarafından büyük mütefekkirin Türbedeki mezarı başında dün ihtifal yâğpılmıştır. Eminönü Halkevi “edebiyat şubesi başkanı Halid Bayır hir söylev vermiş Ziya Gökalpın hatrrasına hürmeten bir dakika süküt edilmiştir. fark bulunmadığı kanaat « hal, hatır sorarlar; tekrar ti lar. Hele bir cinsi V kalaşır!ı dm mı? düşün bakayım!ı nın üç dakikada bittiğini Romanya başvekili Tatal Memleketimize gelecektir. ram hazırlanmış, alâkadar bildirilmiştir. Dost memleketin deği hareket edecek, yarın saat het ru İstajbula gelecektir. İli Karadeniz Boğazı açığında ve Dolmabehçe açıklarına edecektir. Vapur Galata rıhtiminâ vali ile mihmandarlar gemiyt lardır. vatla Galata tıhtımina çikâ İstanbul merkez Kümaridanı »| mmandanr, emniyet direktörli VE mızıka Rumen ve Türk .N çalabak, askeri bir kıta Ti ifa edecektir. g Perapalas oteline gidecek, 9© da Taksim meydanıma - çelenk koyacaktır. Güneşta batışı Balık fırtınası Ta'binerek, Haydarpaşaya da kalkan hüsusi * j | cektir, Yatsı İmsak birldir? mosafeyi kısaltıyor & ği | yor. Gerçi bir adamla yüz yiğ? 'ç leri yen, sesin hararetini kıykf’! lefon mükâlemelerin manasti Ölgi bunul bir ehemmiyeti yok, çünkü bir yer ve saat tayin ediyür Tuz. Böylece telefon yalmı? Daha doğrusu öyle olmasi , ran, çıldırtan geylerden — bifi sam elim ayağım titremeğt ran makineyi hemen açmaz. verilinc? w:== yani sözlerinin anlaşılmasın! Bu da telefonu meşgul ü Telefonun- meşgul ölmasmâ meğe hakkımız yok demeyi men makineyi kapar, un!l!”’ karsınız; bir mükâleme üç d Zamanı, yani beş dakika, 0N 4 ıçırıml'" meşgul... Telefonla on dakikâ Nuşulur? Hepinizin paşındadir. W bü fon mükâlemeleri arasındâ | "harr muhabbot! ederler ;giller söylemez de; “A! sesimdei dakika vakit sarfeder, Sonra * fon faturasmda bir fazlalık F mi, kıyameti koparırlar. O İi nuşmamışlarmış! Hal, hatır ” sonra geliyo e Mmizde geçireceği günlere ait b erli ’ hususi bir vapurla bugün miz Romen başvekilini getirei kadâf A Misafir başvekil, refı.kıd’dğ çakı E vat tarafından hrgıhmclw Tataresko doğruca ofol'*f’; Saat 18,45 te Perapalasfüfi | | u v| * y " v ı;w için / a yafi . yi M j 4 Ş gi Ç ”