Sayıfasında Oa, Balzakın, Di M Bliş keh b'_*u: kişinin i 'it kompozis- İtında da şu ya- . Vttmedi o_[ınh,)m"—ıkl:nndm hap- Re yi n d:-hu.h"““n siyaşa- e aıg.; için ve Zola da 'ĞL faal rolden sürer- Başka Ça Sefaretlerle » ,"!rı,'. H:s"deri_— v.i"'("erle cene- B T Galdir T Yatanna hasret VÜ t bt Pla> ndrada, EE B 'N S tördüm yi Hdan yazdığı y Piibi Tahazsij ti baştan aşağı » b k—u örüyle yanıp tu İ î'n'”'hq:ı’ lti y “'.%'n okum, ©2 divanım bir: taç Üi Tiri MA y ğ / T ilere, pağıl MZMası — olme- M d Düi İA çti e eden ŞaRlara — tabas. l ğ asidelere has- k &behi <a A ten ’v';ı!um_ Be Bulmak- Yü a $ kalmaktan kıta, Pakkında tirş ÖS ne kadar aj © Partisinin Tümana tesı V) Z.—ıı a A M Stpytran Piller Vhp , Rtayi l den 'J:! y.::tdı,_ lt '—.'ı N Ve tt 'v, ..n“tı. 'e 8it M"!r:ıH"'-b. a,, %.—: Kü a Belgrad cad Faba, MA L tümle llth dd j T h gi Dttiyle, hi Tepi'dannz A hükümetl | Wi "“'leılıl:ı İ Tnuşlar ve Sümle “yaşa. | © Muhalefet,, deçi Balefetleri *€Tinij S . Ykip çi Muhtevi nakliyat.. Istanbul konuşuyor! H Rızapaşa yokuşunda — | Mutlak temizlenmesi icap eden bir mezbele var Sultanahmamını Beyazıtla bağlıyan bir yol vardır. Buraya hepimizi umu- miyetle Mercanyokuşu der, geçeriz, Hal buki bu yoj üç aytı kısma ayrılmıştır. Ve her kısım da aytı ayrı isimler"taşır. Caddenin Sultanhamamdan başlayıp Süleymaniye ve Tahtakale yollarının birleştiği noktaya kadar uzanan kısmı- na (Rızapaşa yokuşu) denmektedi İşte geçen gün: bizim foto  raber, burayı gezdim. Ö gün matbaa - dan çıktıktan sonra Yenipostane arka » gındaki yoldan Sultanhamama çıktık. Niyetimiz Tahtakle civarını gezmek- t. Fakat o gün benim başımda — bir türlü dinmiyen ağrı vardı. Bunun için Tahtakale gibi karmakarışık, patır ü bir yerde iş görecek va- te değildim. Arkadaşıma ? — Daha sakin bir tarafa gidelim. de- dim, Ve işte bu teklifim neticesi Rızapaşa yokuşuridan işe başladık. . Sultanhamamdan — sağa sapıp ta, Mahmutpaşaya çıkan yolun önünden iler | leynice, Rızapaşa yokuşunu:ı alt tarafı- | na geldik, Burada bir saniye durakla - dığımız zaman. gördüğümür manzara şu oldü: Yokuşur bozuk yolunda, Vir yığın el ve at arabası, kulakları oğuldatan bir gürültü ile inip cikıyorlardı. Sağımız - da, harap yıkık bir duvar vardı. Arka - | daşım, bir taraftan buranım -esmini alire | taraftan da: ken, — Böyle bir caddede, şu harabe olur şey değil, diye söyleniyordu. Yokuştan' yukarı yavaş yavaş ilerle- meğe başladık. İki tarafımızda dizilmiş dükkânlar, soğuktan kapılacını sımsıkı kapamış, İşsiz, güçsüz oturuyorlardı. Biraz ötemizder 810 bot dükkân, bu calde de büyük bir işsizlik hüküm sür- | düğü hissini uyandırıyordu. Bütün bun. lar; bize buralı esnafla konuşmak arzü- | sunu vermişti. Kapısını açık gördüğü - müz küçü-ük bir dökmeci dükkânından içeri girdik. Burada iki adam çalışıyordu. Genci 1 nezaketle selâmladı. VE ne istedi- l Yazan : Haberci Rısa Paşa yokuşunun baş tarafında ğimi sordu. O zaman kendimi tanıttık - tan sonra ne istediğimi anlattım. — Pekâlâ, dedi. Ne arzu ederaeniz, size anlatayım.. Bu civarın benim üzerimde bırakmış olduğu tesiri anlattım, Genç adam söz- Terimi sonuna kadar dinledi ve nibayet bitirdiğim zaman: — Yok, diye itirar etti. Filhakika eski işler pek kalmadı, kalmadı amma, gene de vaziyeti en az bozulan piyasa bizim burasddır . Size, meselâ dökmecilerden bahsede- yim, Bizim işler tam bu mevsim başlar. En çok yüzümüz güldüğü zamanlarda bulunuyoruz şimdi... İlkbaharda ve yaz da da biraz iş olur, yalnız kışın iki, üç ay eli boş oturur, hazır yeriz.' Burada gayri ihtiyar! sorldum: — Kışa geliyoruz. Sizin işletin bu mevsimde başlaması biraz garip doğ - Tusu?, — Biliâkis pek tabil efendim. İyi dü- şünürseniz, anlarsınız. Yazın başlıyan inşaat tam bu mevsim bitmek üzeredir. Artık — binaların yaltız. kapr — tok- mağı, musluk gibi dahili tertibatı kal - maıştır ki, bizim yaptığımız da zaten bu çeşit mallardır. Genç halinden memnuniyetle behse - ı böyle bir harabe vardır derken, benim gözlerim de mütemadi « yen karşı sıradaki kapalı dükkânlara ili- şiyordu. O zaman muhatabım ne düşün düğlümü anlamış olacak kik: — O dükkânların boş olduğuna bak- mayın, dedi. Burada hep küçük esnaf çalışır. Ucuz ve masrafsız dükkânlar a- ranır, Halbuki sizin gördüğünüz hem büyük, hem de vergisi yüksek mağaza - lardır. Ve tabli kimse böyle yerleri tut- madığından boş kalıyor. Bu sırgda dükkâna başka bir adam da ha girmişti. Bu ufak tefek, aksaçir bir insandı, Bizim muhaveremizi bir müd- det dinledikten sonra, o da söze karıştı: — Buranın araba gürültüsü sabahın saat altısında başları gecenin 12 sine kadar devam eder, Ve bu öyle bir gürül südür ki, iİnsanr âdeta sersem eder. Dakikalardan beri bahsedilen patır - dıyı biz de duyuüyorduk. Onun için ak- saçlı rata derhal hak vermşitim. Fakat bir kere de dökmecilerin fikrini almak istedim.., — Siz, dedim. Gürültü hakkında ne dersiniz?. Evvelâ güldü.. Sonra: — Hiç! Bizim zaten kendi gürültü - müz var da, başkalarınınkini duym- yoruz bile.. . Artık dükkândan çıkmış, yokuştan yukarıya yürümüş bulunuyorduk. —Ak- saçlı zat! — Size bir ricam var, dedi. Gitmeden evvel, burada bir boş arsa var, lütfen orayı da bir görünüz.., 'Tekrar geri döntlük.. Biraz aşağı doğ ru indik. Küçük bir bahçe kapısından boş arsaya girdik . Burası geniş, çok geniş bir yerdi. Ve genişliği kadar da pis, karmakarışık bir mezbele idi. Sağ tarafta bir yığın boş tahta san - dıklar, karşıda küçücük bir kulübe, sol- da Ha bir alay çöp görünüyordu. Bir çingene kadını bu çöpler arasında dolaşıyor ve mütemadiyen yerlere eği- (Devamt 4 üncüde) HABERCİ li ea 417 sene evvel bugün <—— — AA n Macellan Sonradan kendi adı verilen boğaz- da 36 saat ölümle mücadele etti Krlstof. Kolomb, Amerikayı — keşfetmiz, © dö Gama Ümit burnunu muvaffakiyet da dölaşı ı Maceilâr, tu iki seyyahın — keçdetlikleri yerleri dolaşmak, nele arzusuna kapıldı. de doğmuş, yetinde nüfuz. 1. Bir aralık Bina ikinci Jan lu bir mem 1 n intibap etmi âa 1519 yümda dört gemi ile 265 tayfa ile Bevil limanından hareket ve Gemilere kâfi miktarda erzak aldığı gibi her süretle hazırlıklı bulunmayı temin et. mişti. Donanma birçok keşledilmemiş — yerlere uğradıktan sonra Brezilyada Sent Lul lima. nına girdi. Burada an üç gün kalındı. Son. ra Riyö dö Laplato nehri munsabına gelindi. İşto buradan itiberen keşfeliimemiş ara. zi başlıyordu. Burada iki büyük ada keşfet. Hiler. Garip bir takım kuşlar ve ayrlar görü. yorlardı. Fakat bunlar, bilinca — hayvanlara benzetilemediği için “kuş ve ayılar,, adaları diye adlandırıldı. Halbuki kuş denilca hay. vanlar Penguenler, ayılar da beyaz ayılardı. Macellâr buralarda rastladığı — yerlilerin ayaklarının büyük olmasından dolayı onla. ra “Patagoa,, adını verdi 1820 yüt 28 birinciteşrin — günü, 41T sene #evvel bugün büyük seyyah, Kap dö Viyerj denilen burnun önünde giddetii bir fırlınaya yakalandı. Gemiler dalgalar içinde bocalıyor, kutulmak için hiçtir tedbir — almamıyordu. Fırtına tam otuz altı saat devam etti. Tay. faların hepal böyle tehlikeli bir seyahate razı olarak vatanlarındah ayrıldıklarına bin defa pişman olmuşlardı. Gemiler, otuz altı saat ölümle pençeleştikteri sanra Atlâs döni zinin serbest sularıma geldiler. Burada bü. tün tayfa sevinç yaşları dökerek wmirallerini alkışlamağa başladılar, Macellân, — korkunç boğaza “Patagon boğazı,, adını verdi. Fakat kendisinden sönra gelenler bu büyük seyya. hın hatıraaınt yadiçin buraya “Macelları bo. gazr,, adını verdiler. Macellân, Allâa denizinde günlerce süren yolculuğu sırasında insansış yerler — gördü. 16000 kilametre hesap edilen mesafede kuş ve ağaçlardan başka canlıya rastlamamış. lardı. Bu gekildeki seyahat üç ay yirmi gün sürdü. Gemide erzak bitmiş haslalık başla. mıştı. Tayfalardan on dokuzu öldükten mon. ra Üç küçük adaya raatladılar, Burada yiye. cok bulmak Umldi ile karaya çıktılar. Wa, kat yerli ahali yiyecek verecek yerde Macel, Tâanım küçük vapurlarmdan birini gasbettiler. Vapur, ancak elli kadar silâhlı tayfa tarafın, dan güçlükle geri almabildi. Macellân bu adalara “Yankesici adaları,, Adınt verdi. Bu isim on altıncı aara — kadar devam etti. Sonraları buradan — geçen ber geminin yelken açmasından kinaye olarak işim “Yelken adaları,ma çevrildi. Duha sonra İspanya kralı dördüncü Filip karızının is. mine izafeten “Maryan adaları, diye adlan. dirdi. Macellân 1200 kilometre daha yol aldıktan #onra Bamar adalarımda rahata erdi. Burada tazo balık, hurma, şarap, muz, hindistance. vizi, pirinç vesalre vardı. Samarda on iki gün kalındıktan sonra Filipin adalarma, oradan Masana adasana, — varildı. Seyyah bundan Bonra (ki gemli ile seyahatine — devam etti. Çünkü diğer gemiler yolda kaçmışlar, izleri. ni kaybetmişlerdi. Masana ve Zebo kralları Macellânı tant. mışlardı. Fakat Matam kralı Macellünt düş. man oljarak kabul etmişti. İşte bu yüzden Macellân onlara ilânı harp etti. 60 zırhlı na. kerle üzerlerine yürüdü. Fakat harp başlar başlamaz malyeti kaçtı, sekiz kişi ile kaldı. Buradaki harbi Macellân ile döğüşerek kur. tulan bür tayfa göyle anlalır: “— Yerlller kumandanımız Macellân oldu. Şunu pek iyt bildiklerinden bütün hücumla. rını onü yapıyorlardı. İkl defa — başımdaki zırhi yere düşürdüler. Nihayet içlerinden bi. Niyazi Ahmet (Lhtfen sayfayı çeviriniz), TC ee lit aBai ö di T an '4e