2” vE ER —a“ Cin Sta nı ayet ve aşk români m a e a a. m e Pak epi? İşte bu, yaylak gey m Meya ded, Siz, paten. Di PA tatar ya bazı insanlar tayyarede | ci derecede eh : lr, Mi bu tuttukları yere gelmez- | sakladınız. Çok ağır bir cürüm işlemiş Hatalar o Boş kahır. Sonra da bazan | oldunuz. Gülme eee irana 2 Buna dair tetkikatta bu- Sonra, Puaro ile .. eği taa, Memurların raalümatı okun ge- | idaresinden ayrıldı. Jül Pre KA rından, endişeli. elini Kirpümyorün ka kaldı. May rn Jül Perroya dikkatle erip Perro başını çevirdi. Gön ii heyecanlı kırpıldı. Alnın Bingş alaları birikti. ei izahat gevşek görünüyor! « haydi. Adamakıllı itirafta iha, Salım, Bu, sizin hakkınızda x olacaktır. — İrira büsbütün şaşırdı: İ etmek mi? Neyi? — ? Ney Üni Ayar, hayır! Ne demek istedi Hip get iyi anliyrosunuz. o Mesele İN Meselesi bay Perre! Bunu Miün bir an kaybetmemenizi bas ederim, Eğer bize bütün SA meyi Am akel verimyecek oluru e eğe sizin için çok vahim ola “ Poli işimize müşleilâr çıkarırsa» Sy, “ize karşı giddetli davrana- Ta Tiç TO. alak bullak okde Bı, irtmeğe başladı. in haykırdı: İtiraf edin. Kati malümat > Kayar ba aa gz — ç bir ye > Bilme, * yaptığımı sanmıyö« b. ii Yordümz Asla zarhetiiee - - . Para aldınız? Kim verdi? Misa ayı” Beş bin frank. © parayı Mn, De Birinci defa olarak görmüş- sa bin — artık mahvoldum... Mah “E Boz, Kiz bilidiğiniz ber şeyi söyle e Meyan Sen mahvolursunuz. Hay- üyak » Biz yoksa daha feci şeyler li, » SM işin nasıl olup bitti biz, > İZ: Bu işi p bitti hi, anlatın rü yo alaları Yüzünden aşağı iğ Pesro kesik kesik izahat bül km bir iş Yaptığımın farkında iç iy, amin zeri i bi z rine söylerim X İdamı Mim farkında olmamıştım. Binaya ETİ girdi i gü ke e tikceği ve ertesi gün İn vay Yone pa ini söyledi, Madam Ji- Ay, linda e istiyormuş. Ha 3 *e seyahat ederle ik; Y rlerse Dd, La Muvaffak olacağını umu ider, PN ertesi gün İngilte- iu eği iyor. > a * amel: Jisele, “Birinci tayyare de Yer , yani Prome- DİN eğe İşinde Ni tiz Sok ha Yollarda e birden; —p Sİkahlar aliya; VER elen, düm. ben bu işin Müyet sezmedim. Zaten işlerini bu tara- bire; TM? diye sordu. “İM. bu adam Amer bize tafsilariyle tarif edin. » #ahbuz, İşin 'de ek tfendim, VE Yer aldı mr? Y Nümürak yeri Madam Yizelin © yanındaki sıkıştırdım, cihetten bayan Jizelin daima 8.45 tayyaresile gittiğini biliyordum. Öyleyse birisinin kendisini öğle tay- yaresine alakoymakta istifadesi vardı. Promethe ile seyyahat eden biriydi bu. Niçin semut tayyârenin dolu olduğu- nu söylemişti?. Bu, bir yanlışlık mı, yoksa yalan mi? Ben ikinci faraziyeye daha fazla meylediyordum. İşte görüyorsunuz ki hakkım var MUŞ. Furniye: — Dakikakdan dakikaya iş muğlakla giyorl « dedi. Evvelâ bir kadın İzini ta kip ediyorduk. Şimid de bir erkek mcv zuubahs.. Bu Amerikalı... Sustu. Puaroya baktı. Küçük polis haliyesi, hafif hafif ba yn salladı. — Ah azizim.. insan kendini kolay lıkla bir Amerikalı diye utturabilir. Bi den konuştu garip garip harektlere | girişti mi tamamdır. Bir Fransız da kolaylıkta Amerika olabilir. Sketehden koparılmış bir kâğıdı çıkardı, — Nedir o baktığınız? — Banyo kiyafetli kontes, — İnanır mısınız? Hayır hayır. O, küçüktür, güzeldir. incedir. Amerika h gılığına girerek kanbur, iri yarı bir adam olamaz. Evve)e tiyatro da gibi mış, doğru. Lâkin azizim, böyle bir (A raziye katiyen varid olallaz. Puaro: — İatimal! « dedi a Buna rağmen resme şüpheli şüpkeli bakıyordu. Ön ikinci ıksım Morburi şatosunda Büfenin önünde ayakta durarak, Lord Steten Horburi, dalgın dalga böbrek yiyordu. 38 yaşlarında ka dar bir erkekti. Dar bir kafa taa, w- sun bir çenesi vardı. Bu haliyle hakikt mahiyeti ortaya çıkıyordu. O. hayatı kte gören, gerip dolaşmakla eğle- nen, zekâ ve münevverlik cihetiyle hiç bir alâkası olmiy-n bir zatı muhte- emdi. Buna eörerd bir kalb de ilâve ediniz. Müfrit bir isaeti yn bir dedi- dediklik, bir inadcılk:. ersin masasının başına geşti. b ye hazırlanmış yemeğimi yemeğe baş- Yadı. Bir gazete açti. Sonra, gazeteyi bir yana bıraktı, Kaşlarını çattı. (Devamı var) HABER — Akşam postası Pratik bilgiler a e e a Sallayınca yanıyor | ve sönüyor ! üni Hepimiz elektu'k fenerini kullanır - ken birdenbire açıvermek mesburiyetin- de kalınca açılmaması zoru ile karşı * Taşmaışızdır. Düğmeyi ya tam basmamış, yahut ta yanlış istikamette basmış elk İ duğumuzdan fener yanmamıştır. Halbu ki bu nevi fenerler ekseriyetle daimi surette yakılmayıp, karanlıkta âni Wir tehlike İle karşılaşmca kullanmağa yararlar, Böyle istediğimiz zâman yan maâytverince kullanışlıklarından XY - bediyorlar, demektir. Bunun için bir Amerikan firması, cep fenerlerinin son yanıyor, ve tekrar sallay' Amerikalılar bu fenerlere pek rağbet göstermişlerdir. Maden perdeler olmadığına kanaat getirmişlerdir. Esa - sen, bu perdeleri kış güneşinde kullar mak pek çiğ düşmektedir. Onun evlerine artık, cesimde © gördüğünüz şekilde. madeni perdeler aşmaktadır” lar. Bu perdeler hem çok deha dayami- ki, bera de çok daha pratiletiz. Her mev- simde kullanılabilirler. Bir manivelâ ile gayet kolay işletilmektedir. Takıma cepler Bir Aemrikalı takma cep icat etmiştir Bu: cepleri çengtller vâmtasiyle ceketin icine asmak kabildir.Lüzumlu dosyaları bunlara doldururkeketinize asarsınız.Bu Ssuretiz kaybetmek tehlikesinden, ara * mak külfetinden kurtulmuş olursunuz. ; Tonton amca Hapishane müdürü i İ | İ i ——— Bir insan (Dünkü hikâyenin devami) — Vakıt tamamdır Alp Tekin! Dedi. ki O sırada arka sıralardan bir $€5, keskin ve sert bir çığlık: — Durunuz! Geliyor! Durunuz! Diye bağırdı. N Binlerce baş o tarafa döndü, insan sıraları dalğalandı. Sesler, feryadlar gök yüzüne caksediyr ve canlı duvar yavaş yavaş ikiye ayrılıyordu. Biraz sonra ölü gibi bir benizle ve çıplak denilecek okadar sefil ve peri- şan bir kiyafetle mahküm, safların ö- nüne çıktı ve etrafına bakınarak Haka- | n: arad. Onu gördü, koştu, yere kap: inliyerek şu kelimeleri murıldand — Beni büğışlayınız! o Çok sıcak vardı, yoldâ bayılmışım. Kendime. gel- diğim zaman geç kaldığımı anladım. Fakat... Sönmüş gözlerle etrafına göz gez- dirdi. Zincirleri içinde artık çökmüş | ve yere yığılmış olan Aip Tekini ve meydanın ortasında, elinde parlak 2- ğrsle balta, hayretle kendisine bakan velladı gördü: — Fakat Tanrıya geçmemiş! Meydanı şimdi eskisinden bin kat koyu ve bin kat canlı bir mıştı. Her Ves şaşkın ve 25: rinin yüzüne bakıyordu, Haksan ne diyeceğini şaşırmıştı, Fakat bi düşman nef bir parmak işaret ölüme mahküm etmiş olm lü dünyada şöhret alan Haka — Bizim milletimize layik bir hare kette bulundun. Seni kutlularım. Fakst kanun hükmü biraz sonra infaz edile- cektir. Hazırlan? Dedi. İşte 6 zaman, bütün bir tarih için de ilk defa olarak, halk, tek bir ruh ha- linde, tek bir ağızdan, dehhâş bir kük reme halinde, bağırdı. — ALANI AF isteriz! Hakandan af İsteriz!.. Hakan gözlerini etrafta gezdirdi. düşünceli idi. Halkın gürültüsü git- tikçe artıyor ve bir ses ormanı, gürül diyerek, dağlara doğru uzanıyordu. Hakân parmağın: havaya kaldırdı. BinleiCe insan tek bir düğmeye b ar yere diz çöktü, ses kesi Hakan, ağır ağır, dedi ki: iletim arzunvz umumidir ve yüksektir. Bana düşen bu arzuya bo- yun eğmektir. Maznunu affediyorum. İnsan ormanı tekrar ayakları ve karıştı. Bütün başların Üstünde, Üç baş; Hakanın, Alp Tekinin ve mahküm de- Yikanlırın başları, otağa doğru yürü- meğe başladı. Şehrin her tarafına meşâleler yan- dı, davullar gümbürdemeğe başladı sa bahlara kadar sürüsek olan bir cünbüş gök yüzünde ışık nehirleri akıtarak, harekete geldi, şükür iş işten ... Uakarın çadidiiiğ bütün müşavi ler, mahkeme heyeti ve ordunun ileri gelen kumandanları toplanmışlardı. Hakanın sağmda Alp “Tekin, so- lunda genç katil oturuyordu. — Kuzum kardeş, dedi, bana merak | | oldu. Sana bir şey soracağım. i — Buyurun Hakanım! —en bu çocuğu eşkiden tanır my din?.. — Hayıt Hakanım. — Peki nasıl cesaret ettin bu işe? — Anliyamadım Hakanım!,. i Yazan: n Hakan etrafına bakınâ İç bu merakın i — Öyle ya? Ya gelmeseydi? dan korkma Alp sıvazladı, Gözleri birer bi yanıyordu: — Sultanım, dedi, kendisine(dilen- ci) dediği için bir ihtiyarın kanına gi ren bir Türk çocuğunun sözünde dur mayacağını aklıma getirmedim.. Alp Tekinin affı istenccekti, Fakat Hakan, gönderilen heyetin göz yaşlariyle yalvarmalarına Tâ ertesi nm? sakalını eli kor parçası gi- güneş gök yüzünün yükseldi, sonrâ yavaş yavaş alçalmıya ve batıya doğru İnmeğe baş- ladı. Siyaset meydanı sanla dolmuştu. 'Tam maznunun karınca gibi in- bırakıldığı saate yarım saat kala, Hakan da mahkeme heyetiyl rulmuş olduğu halde getirdiler. Keskin Balta ve kütük, meydanın ortasına ko nulmüştu. Hakan, âdet mucibince, kefalet fer manı: bizzat okumağa başladı. Bütün gayretine rağmen sesi titriyor, vakit vakit durarak yutkunuyordu. Ferman biter bitmez meydanı bir uğultu kap- Tadı, Binlerce insan müthiş bir velvele ile ağliyordu, Alp Tekin genç bir ağaç gibi ortada dütuyer ve-yaşlı gözlerde etrafa selimlar gönderiyordu. İri bir adam ortaya doğru yürüdü baltayı eline aldı, suayene etti. Son ra ölüm kütüğünün yerine iyice yer- leşip mediğini denedi ve “Alp Tekine dönerek: Uhan Tarus Mahkümlar Maskelendiriliyor Burada resme bakıp ta bu adamın Amerikadaki mahut Ku — Kluks — Klan cemiyetine mnesup olduğunu san mayın, Hayır, hayır. Hollanan hapi- sanelerinde &sul ittihaz edilmiş.. Mah » kümlar, orada gözlermiden başka yüz « lerinin her tarafını örtecek bezlerle maskelendiriyor. Sebebi de şu: Mah » kümiyet müddetlerini bitirip çıktıkları zaman, eğer bir gün tesadüfen karşıla” şırsa, biribirlerini tanımasırlar diye,