Dış Sg&' fasa: Faşizmin marksist teşhisleri ... Yazan : Şekip Gündüz NGOİLİZ Başvekilinin son nutkundaki — itidalin mühim bir sebebi daha an- laşıldı. Söylendiğine göre, nutkun iradından az evvel İtalya, Dış Bakant Ciyano kanaliyle İngiltereye hildirmiş ki; “İngiliz - Fransız teşebbüslerine — İtalyadan verilecek cevabin şekli ve mahi- yeti M. Neville Chamberlain'in söyliyeceği nutukta İtalya hakkında kullanacağı ecümlelerden sonra taayyün edecekt'r.,, Bunun böyle olmadığını söylemek te mümkündür, böy'e olabildiğini kabul etmek te., Zira Chamberlain'in İtalya ile anlaşmak hususundaki temayülleri de malümdüur, İtalyaya karşı İngilterenin son günlerde bilhassa şiddetlenmiş olan bareket tarzı da. Eğer İngiliz Başvek'li, Bi i t tkunu İtalya ilc olan şahsi konuşmalarında devam ettiği sezilen israra ve nikbinliğe göre hazırlamış idiyse, İtalya tarafından — bir teşebbüs vı?n olduğunu d meğe ble İüzum kalmaz. Zira; bu takrlirde önun İtalyayı incitmemek istemiş olacağı tabyidir. Yok, eğer başvekil, nutku kendi şahst düşünceleriyle değil de doğrudan doğruya Tagiliz eflkâtı nmumiyesine tercüman olmak zorluğu ile hııırlımı'ş idiyse, nutkunun söylenen metni üzerinde bör gizli :mwbîi:î::n;üwr lvhhîldiği kabul edilebilir. Çönkü bu nutkuf söy- e teka len günlerde İngiltere İtah âdı ülti ü &bi bir vaziyette idi. B SENNER Eğer İtalyanın gizli teşebbüsü nutkun metninde değişikt Gişikt yapılmasına — ha- kikaten sebep olduysa nutkun söylenişini takip eden vaziyet gösteriyor ki İne giltere beklediği karşılığı bulamamıştır. » Fransa ile İngilterenin İtalya üzerindeki tazyikleri karşısında Roma - Berlin mihverinin henüz tamamiyle inğsah etmediğini ihâas edecek bir ha- :3:“' tarzı ihtiyar ıuı:b':ulnnııyor. Faraza Berlin matbuatı bir müddettenberi futulmuş, uyuşmuş gibi duran “Müstemleke,, mestlesini çÇok açık ve etli Bör dille tekrar aksettirmeğe başlamıştır. ”At * Voelkische Beobachter gazetesi diyor ki: “Müstemlekelerde p € ü a e / lerden bahsedilmiyer. Ama İngiliz başvekilinden bu mevzua temas etmesi zaten beklenemezdi. Bu öşin =hn:eınule ve dostane konuşmalarla halli mümkün olmryacağını sananlar hak- h- ._dfi:ınyı bükümetinin faaliyeti Avrupaya bir sakin hava temin edebi- ;’ midir? _Yııl Britanya hükümeti Avrupada istediği emniyeti kurduktan son< ra uiç;rk ile uğraşabilecek midir? Bizce İtalyanın İngiltere karşısında cephe ıumıı,ı mıpı_b’ıhrıın gök arttırabil'r ve Uzakşark meselesini Avrupa için, bil- hassa İngiltere için çok Zararlı bir hale sokavbilir. » Hetlerin fikirlerini neşreklen bu Zazetenin $ şü satırlarından anlaşılar gey. Berlin - Roma mihverinin Uzakşark hâdisesini sonuna kadar İstİsmar etmelk arzu- sunda _ddııiudur: _Unk.uk hidiselerini! Berlin ve Roma, hâlâ, diledikleri menfa- atleri koparmak için istismar etmek kararındadırlar. Ayni temayül, ftalyan matbuatında a şöyle sezxliyor: La Gazetta del Popolo diyor ki: “Büyük demokrasi devletleri (Yani Atneri delerin kudşiyetinden bahsedi find&n” yalmı j Tn iktikâadi, ika, Fransa ve İngiltere) muahe - ğ Bu muahedeler bizzatıbu devletler tara- A kendi'Zenginliklerini arttırmak gayesiyle Şyapılmıştır. Dünyanın ti mali ve hattâ askert bütün kuvvetlerini betbaht bir proletaire olmaktan  m'm-ıh çalışan Iıpofıyı aleyhine tahrik ediyorlar. O betbaht Japonya ki kul: landığı iptidal maddeleri bugüne kadarhep İngiltere ve Amerikadan satın alma! Ra mahküm edilmiştir. Velhasıl hâdise şudur: | Büyük Memokrasiler Japonyaya karşı bir tecavüz hazırlamaktadırlar.,, * . * İtalyan matbuatına noktai naz: ü K arlarını dikte eden zâtm bu teşhisi ile Japon- şa D'ış Bılunl.ızr.nın iddiası arasındaki tam — benzerlik !n!y?-hjıpouyg -pî:- mıny; arasındaki tam anlaşmanın bir yeni delilidir. : b'eıln -ıRoma _mğıvırim'n Uzakşarktaki mümessil halini âlan Japonya, me- ıık proletaire İmiş-te farkında değilmişiz. Roma gazetelerinin — iddialarına bakarak Japonyanın Çindeki hareketlerini Marksist bir (htilâl addetmek mi lâzım gelecek? , Hani ncrede ise Stalinin Marksistliğ'ni —isbat edebilmesi iç'n Japon erkânıhar: biyesiyle ittilak akdetmesin teklif edecekler., _Romıdı ve Berinde cidden hırçın bir zekâ hâkim. Mukabi) cephenin aczi ile ne İyi eğlenmesini bilyorlar! Cıhant mahvedecek bir seyr ile her tarafa saklıran buhran, bu müstehzi M&n her gün bir yeni teşvik almaktadır. Büyük Memokrasi, tarihi rolünü oynayabilecek mi?. Şekip GÜNDÜZ Arabistan Tramvayla çarpıştı klvnaşıyoıı Fatih , Harbiye hattına işliyen — vatman ." .. Mehmedin idaresindekxi 98 mayılı — tramvay Ibnissüud FİYAPOMODİ Yd TÜRANR ha cerrüü. Hududa kuvvet mıştır. Tramvayın s0) tarafı hasara — üğrü. yığıyor Bu hareket Şarkt Erdünde heyecan - uyandırdı Kahire 12 (A,A.) — Alman İistih: barat bürosu muhabirinden: : “Ammandan gelen bir habere göre İbnissuud, Maverayı Şeria hududu bo- yunca beş askeri mevzi ihdas etmiş- tir. Bundan başka takviye kıtaatınm hududa doğru tehacümü devam etmek tedir. Bu tehaclm, Maverayı Şeriada | © kadar büyük bir heyecan tevlit et-| mı:' ki, hudut kıtaatı 5 umi karargâhını Hicaz demiryolu istikametinde hudude pek yakım bir noktaya nakletmiştir. | teşekkildir. Hedefi şarkt Ecdün top- kl. girmek, belki de buradaki L — Hiçbir şey elde edilemedi mi? Fahri onbaşıkk elde ettiğimi unuttun mu. — Fraopswzs karikatürü — K “Tıp gemisinin bir tayfası,, mektuba cevap - Yazan: Nizamettin Nazif Birkaç gün evvel bu sütunda şöyle ,bir fikri ele almıştık: “Tip heran hareket halinde bulunan, değişen bir yüksek bilgidir. Eu şubede on beş yıl önce “ihtisas,, addedilen şey bugün bir “mazarrat,, addedilebilir. 'Tıp, müntesiplerini öyle derin ve de- vamlı bir çalışmaya zorlayan bir yük-! sek bilgidir ki böyle bir çalışmaya im- kân ve zaman bulamayanlar, hiç iste- medikleri halde, cemiyete zarar ver- miş olabilirler.,, Ve daha açık bir izah ile mevzuu genişleterek su neticeye varmıştık: “Devamlı ve derin bir çalışma İm- kânını bularak bilgilerini daima tavm |. da tutanlar, bu kıymetlerini yalnız şa- hıslarına hasretmemelidirler. Yüksek feragatlerinden elde ettikleri kıymeti Be kadar çok istimsar edersek, ne ka- dar fazla yayarsak, temin — edilecek Menfaat o derece umumi olacaktır.., Ve diğer bir arkağaşımızla birlikte tabiplerin Üç yılda, beş yılda bir kürs lara devam etmelerini ve dolayısile tıbbın her yeniliğini adım adım takibe imkân bulmalarını ileriye sürmüştük. Bu yazımı okuyanlar arasında söy- lemek istediğimi yanlış anlamış olan- lar bulunduğunu sanryorum. Zira böyle olmasaydı, Bayezid post tahanesinin damgasmı taşıyan bir mektupta şu cümlelere muhatap edil- memem |âzım gelirdi: *“Tıib gemimizi kalafata çekmeliyiz,, baş. dıklı yazmızı maalesef okumuş bulunuyorum, Bu yazımızla hakiki kıymetinizi ortaya at. makta cidden maharet — göstermişsiniz. Ne kadar insafatzca, cahilâre, hallâ . tahirlmi mazur görünüz - aptalca yasılmış bir yazı. Azıcık görüş kabiliyetiniz, Tgemlekçt tıbte hakkında biraz bilginiz we pek cüz'i hakikat. perestliğiniz olsaydı büyle bir gey yazmaz ve yazmağa cüret etmerzdiniz. Pek gaç olmakla beraber gunu öğrenmeniz zarurtdir ki; Türkiyede zamanımızım terakkiyatını ka. 'Bil olduğu kadar yakmdan takip eden — hir şube varsa o da ancak ve yaları tıbtir. Bü, nunta İftihar ederiz. Sit guzetecilerin meş. hurlarından birinin bir başmakalede süngeri nebat yapıp Üzerinde gönceler'bile hasıl et. tiğini daha unutmadık. Uh.... *“T1p gemisinden bir tayfa,, İmzası- nr tağiyan bu yazının buradan ötesi âciz şahsımıza İbzal edilmiş Hütüfkâr küfürlerden ibaret olduğu için neşre lüzum görmedim. Mektup sahibi imzâsmı koymamış. Acaba neden? Herhalde aleyhine dava açacağımızı sanmış olâa gerek. Firsat gelmişken bir daha söyliyeyim ki, ben matbuat sahasında tahaddüs etmiş bir asabiyetin herhangi bir şekilde ifade- sini muhterem hakimlerin vicdan? ka- naratlerine havalo etmeğe lüzum gör- mem, Bu arkadağ bu satırlarımı senet olarak kullanabilir. Ve bundan sonra * âma mütlaka bir yazım yüzünden - hiddetlendi mi, göndereceği küfürna- ;nm serbest şerbest imzasını atabi- ir. ğ Gelelim esasa: Ey tıp gemisinin tayfası! Biz o id- diamızda yalnız - kalmadık. Periodi. güc kalafat taraftarlarından birkaçını sayayım: 1 — Muharrir arkadaşım Muhiddin Birgen , 2 — Profesör doktor Küdri Raşid. 3 — Profesör doktor Fahreddin Ke- rim, 4 — Profesör doktör Baheet Sabit. 5 — Kocaeli vilâyeti ağır ceza mah- kemesi reisi N, Töre, İlâh.. Muhiddin Birgen Avrupadaki son seyahati neticesinde gerek.. şahsı - ve gerek bir dostu üzerinde yaptığı tec- rübenin bir isyanı halinde neşrettiği bir makalede gu teklifi yaptı: “— Muallimler nasıl zaman zaman kurslara davet ediliyorsa tabipler de davet edilmelidir. Zira memleketin hüc ra köşelerine dağılmış olan tabipleri- mizden bazılarının tıbbi tekemmülâtı adım adım takibe imkân bulamamala- rı pek tabiidir.,, v fi-kîîe;... ! aimzalı Profesör Kadri Raşid verdiği beya- natta daha ileriye gitti: ç “— Bu nevi kurslarımızdan Balkan devletleri tabipleri de çok istifade ede bilirler.., : Ş Dedi. 'Demek ki muhterem profesör - bü derdin yalnız bize münhasıf olmâadığı: mr da biliyor. 1 Dostum ve arkadaşım profesör dok tor Fahreddin Kerim işi o kadar be- nimsedi ki devletten “kurslara gelecek tabiplere yardım,, dahi istemeğe baş- ladı. Muhterem Kocaeli ağır ceza mahke mesi reisi N. Töre ise tebabetin hukü- ki mesuliyetleri etrafında neşrettiği mühim bir makâlede tıbbi tekemmük lere ayak uyduramamaktan doğan va- ziyetin içtimaf mana ve mesuliyetni tesbit etti. Muhterem profesör Behcet Sabit daha sarih konuşuyor; ihtisaslar ara- sında bile prensip ayrılığından doğan fenalıklar Üzerinde 1srar edan bir mü- him makalesinde şöyle dtyor: * Cerrahiyi tibbmn esası olarak ka- bul edenler ve ona intisapla kendileri- ni her cerrahi müdahalede cerrahlığın Bir mümessili addedenler bir ilim ada- mmm bu asırda değil bir branş da, hatta bir branşın teferruatıma bile ne kadar ince düşünüş - ve görüşlerle mücehhez olması ve ne büyük teenni ile hareket etmesi lâzım geldiğini artık anlamalıdırlar.,, (*) Görülüyor ki muhterem profesör, pek haklı olarak, bir bilgi brangının te- ferruntinda bile pek dörin'* ve Tisani teemmüle düşüren esasit taraflar bulun duğu kanaatindedir. Eh. Şimdi düşü- nüz bir tabibi ki memleketin bir köşe- sine gitmiş ve orada dehşetli bir- bilgi ummanı olan tabibin “her sahasında tam bir ihtisas sahibi İmiş gibi hare- “kete geçmiştir.. Bu arkadaşın hiç öl- mazsa zaman zaman bilgilerini kuvvet lendirmesi ve yahut “kuvvetlendirmiş bulunup bulunmadığının — kontrolü., icap etmez mi? Bu zata en az 50,000 kişinin hayatı teslim edilmiştir. Şaka değil.. ... Bununla beraber bir hakkmızı tee- lim etmek isterim: Bizde sülük etmiş bulundukları il- min tekemmülâtını takip eden münev- verlerin başında tabipler Felir, Bu doğrudur. Ama sizin de söylediğiniz gibi: $ k Kabil olabildiği kadar.. n Eh.. Bu imkânı fazlalaştırmak Iata. ——— 13 İLKTEŞRİN —4 1937 M daic “D. y ” Bir masal MERİKAN — muharrirlef” Olliyer Vendel Holmes, ©| bir hikâye ahlatır: Âlimler toplflz, lar, yazmışlar, çizmişler, hesap "i ler, bir de görmüşler ki yer YW bütün insanlar bir anda hep " bağıracak olsalar, çıkacak 806 pekâlâ duyulabilecek. — Hemefi tatbike kalkmışlar. On yıl uğra& vahşi. kabilelere kadar her *” adam gönderilmiş. Günü, edilmiş. Fakat o günün o saafi kea, © müthiş gürültüyü me dinlenlek istediğinden yer Y kundakta bir çocukla bir de & kafıdan başka bağıran kimse »Ü mış, Öyle ki o günün o xaatinde * da hemen hemen'tam bir #essli küm sürmüş.. *i Bu hikâyeyi ökuyâlı birkaç Y" | yor; fakat okuduğum gnndoıhd zaman hatırlasam hoşuma — gidt |) basitliği, tuhaflığı, İle türlü tüf derin manalar verilmeğe müsaif hali vardır. Holmes onunla neyi*| mak istemiş?, Bilmem. Belki dt bir masal , söylemekten başki maksadı yoktu. Fakat masallariü ” * dilerine mahsus bir kudreti YEP! Bize dâima, söylediklerinden “E 1i bir gey, bin şey daha söylemek $ diklerini hissettirirler. Kim bil *“'_ ki bir tek masalda, insan oğl! İ tün hislerine birer işaret —bulmit kabildir. Olliver Vendel Holmesin .J dan o kadar mana çıkaracak Ğ ç Ben onu sadece münekkitlere P ğ diye karşılıyorum. Bağırmayıp - | dinliyen İnsanlar niçin, nasıl ©* günce ile böyle hareket ediyt tiklerinden.. Herbiri şöyle düşüf | #Herkes bağıracak, müthiş b (hı, Tültü kopacak. Benim b İ zum yok. Bu kadar insan bir tek kişi çıkınca hiçbir el SK BU, yulur, Mi? Ben disliyeceğisi Yi İemem belki daha hayırir olncakı Kü 'düyâüğumdan bir takmt N” çıkaracağım. Hüküm vereceğin Münokkid dülma” böyle düf Üt Hiç olmarzsa daima böyle düşün bir Kali vardir. Bağkaları şiir y roman yazacak, yani edehiyati cak, genişletecek; halbuki o ed böyte doğrudan doğru a hi gS yecek, başkalarının yaptığını G 1 cek, seyredecek, hüküm verect' İhtimal ki O, V, Holmes, o HĞ &; anlatırken bunu hiç de kasdetf | * tir. Onun maksadından bize ne? ” için ancak masalın ehemmiyt j Ona istediğimiz manayı sıkışt” za kim mani olabilir? ğ Nurullak ATA BIR KAÇ SATIRLA ——— —— e Fena bir inkiş? İstanbulda otomobil . Faziletli bir tıp irm, ııhyıılıyolııı_ul v inkişaf elmekteymiş. Bu yi iki bine araba, tamir atölyelerine girmiş. Süngeri nebat sanan başmuharri- re gelince: Trbbin istikbalini nasıl ye- ni nesillerden bekliyorsak - gazetecili- Hin ve edebiyatın istikbalini de onlar- M iyonâ'? dan beklediğimize emin olumuz. Peyal ça u Eçsk e ae ç ' Nizamttin NAZİF —| maltm: y (*) Türk Ürologi — dergisi sayı 2.3 1937 İatanbul. Sayfa 381 LAkademik muhitlerde ilmi tenkitler) V. YA talebesi öldü G YA 'Turgut ,Özem, dörl » aydanberi Gureba hastanesinde'tedav! altın. da bulunüyordu. — YA 'Tıb faüitesindeki talebe arkadaşları tesa. türlerinde yalnız değildir. Bu vakitsiz ölüm.