Ağatna m!::""_ şğıhocı bir ordunun mide- —"h.ç“l'ğe kail olur. Lâkin asıl Crin tesiri insanın beyni - Ah aman yarabbi! in- Nca,.. Hava tutunca... » ben Puaro, o sırada, her l_-l.ıltın Pek aşağı zekâda, a- İr insan olur, işin içinden çı- > * Şey, dostum Jiro'dan ne âyı.ı'u.h" adam olan Gil — bu süalin lıı:_ ": Büzel sorulmamış olduğunu YOnun gayet uyanık, faa) bir p::ı“_iunu söyledi. n Alkaak t a Kendi keşallmiş! - diye — tasdik etti - Tne suallı er soruyor, her ta- Hatşa d"—-—' her careye baş vuruyor.. 'Üşünece, S Biri k zamanı bile yok. N Pük; h:’—l!irîyeuiz böyledir, mösyö #D Yüüyye” Furniye 'ile daha ziyade | H düz. O da sizin gibi ahvali Ytnj aat Ehemmiyet, verir. İkiniz de ö at hotiş Mmektebine — mensupsu- N - ğ 4 tabir..., | li*":â::y; pek iyi bilir. Bu se- *din Gi Kropdona bu anketi ta- W çe çe yolladık. Madam Jizel, —"“n © İyi tanınmış bir şahsiyetti. Müzgi, Sleniş şekli fevkalâde esrar- b— Olur şey değil, zehirli bir di- şi?&':’“' bir tayyarede atılsın ve Sldürsün, Cinayetler tarihi t Y yazmıyor. Garip! pek : S Tund ,:“'-“n tân alacak noktaya do. a t a.. İşte Furniye de Orüm Bim Furniye! gelişinizden $i bize havadis getiri; - getiriyorsu- ln[,, Tuz, Di bu .,x':_' Mabizur halli olan Fürniye a B Ev,:khk" heyecanlıydı, s h S ..'_ YMiş bakalım? VÜi ” Tüm nt 4 h"“ih antikacı, tinayetten ev- y S Zatmış olduğunu bildiriyor. a © âantikacı? »J? dedim ya, î,ı&_"“'n Satmış tübü? e Bu Yetten üç Bün evvel, &8 tayi Adis, hazırun Üzerinde hek- ÖD — Pümiy PT gönterdi. vi N&:: Şefine dönerek! A p PAdim, şu adame İstintar ede- ÜN N gç ÜYe sordu. f "— * Haydi. Hemen, çS a döndü: Miyg,, Süş ğ 3 ** birlikte bulunmak — İster K aa ADit a ç 'Hl.,::?eıın FB e *mhuniyetle... Bu iş Rörünüyor. Fevkalâde trg $ M";:_“" Gdükkânı Sen - Honoy Ântikaer hiç de - züğürt 4 bi A ü ken: İnsana benzemiyordu. Bu 4 Öt lııııh:îı İran ginileri, birçok 1 b iP'kliı. ç int mücevherleri, / vıı:k“"nlı,n :' Tokumaları, el işleri, Üa € Mür işi biblolar mü, ""*:ı' Yarım faayOluk eşyanım bir Sütın klik bir malın yüz Cinayet ve aşk romanı Ctr',ıue'nıı. bu güzel ramanı (VA,NO) tarafından türkçeye çevrilmiştir. em 3 e | f riydi. Müşterileri bilhassa Amerik'a!ı turistler araşındaydı- Yahut da çilte kavrulmuş amatörler... l Zeropulos, ulak tefek .?" adamdı. Si- yah gözleri, boncuk gibi parlıyordu. Gayet ."uqdi. Çenesini bir kere açtı mrydı kapamasını bilmiyordu. Baş dön- dürücü bir süratle konuşuyordu. Bu zatlâr polistir. öyle mi? Kendi- leriyle tanıştığına pek memnundu? Ken di hüsusi kabinesine girmek isterler mi? Buyursunlar L.. Hâkikaten tübü ve dikenleri satmıştı. Bunlar, cenubf A- merikanın merakı aver eşyası daydı. — Biendim! Ben bu dükkânda her türlü eşya satarım.. - diye anlatmakta devam ediyordu. - Bilhassa sattıklarım İrana müteallik eşyadır. Meşhur tarih- çi mösyö Dupon bana gair izahat verc- bülr. Çok kıymetli halılarım — vardır. Ekseriya buraya kadar gelerek kolleksi- iyonlarımı hayranlıkla seyreder, Öteberi âlarak kehdi kolleksiyonlarını da ben- den tamamladığı sık sık vakidir. Birçok eşyamın sahte olmayıp hakiki oldukla- rına dair de mütalea beyan eder. Ne a- | damdır 6... Tam manasiyle âlim... Bir bakışta anlar, Daha uzaktayken — bir hüküm verir ve © hükümden caymaz. Bende bir kölleksiyon — olduğunu size söylemiştim. Bu koleksiyon pek kiy- metlidir. Her türlü mütehassığlar onun hakiki parçalardan mürekkep olduğunu arasın- Erkek — Dün akşam tiyatroya git. tiniz mi? Kadın — Hayır, Erkenden yatağıma girdim Brkek — Çok kalabalık var mıydı? ——— 115 sene evve! bugün — aa ae aranman — eee Brezilya Tahtına Don Pedro geçti fakat kızını kraliçe yapmak için her şeyini feda etti Baba, kızını kraliçe oğluuu da kral yap- mağa muvaffak oldu Fortesiz kra'ının memleketini terkederek genvöl Amerikada — hükümet — kurduğunu yazmıştım. Portekiz krali altıncı Jan Bresil. ya hükümetini kurduktan #o0ra Portekizin dahili vaziyeti dürelmiş ve eski kral tekrar davet edilmişti. Jan, Portekize dönünce Ri. yöodejanoyra'da kalam oğtu Don Podro 1812 y 2 birinciteşrin günü, 115 sene evvel bu. gün Brezilyâklar tarafından kral tlân edil. tasdik etmek mecburiyetinde kalmışlar- | dır. Tabil efendim birçok taklit eşya da var dükkânimda, Lâkin bu taklitleri de burada ben — yapmıyorum. Kendi memleketlerinden geliyor. Orada da takiyi taklit etmişler. Hintte, Çinde, ce- nubi Amerikada, her yerde mazi taklit edilmiş. Bunda betim ne suçum var? Gözü kuvvetli olan seçsin Aradaki farkı görsün, Ticaret son zamanda gayet iyi gidiyor. Bundan hiç şikâyetim yoktur. Ekseriya bu malları gelip geçici bahri- yelilerden alırım. Ucuza alır, bahalıya satarım, Zeropulos hele bir soluk alabildi. — Şu tüp meselesi?. diye onu sor- dular, — Ha.. Tüp.. Onu da anlatayım... Onlar, uzun zamandanberi, iki seneden beri bendeydiler. Orada, rafın üstünde bulunuyorlardı. Kuruşlardan — yapılmış gerdanlıkların arasında... Orada.. bir arkı ahmer başlığı duruyorıya.. Onun S0 lunda.. Bu tüple kimsenin alâkadar ol duğu yoktu. Fakat bir gün bir Ameri- kalı, Benden ona dalr malümat istedi. Furniye: — Bir Amerikalı mı?« diye sordu. — Evet... Bir Amerikalı., Hem de pek o kadar kibar takımından değil. Bu tarzda insanlar, Amerikanın ayak takımı arasındadır. Bunlar, Misırlı bon cukçuları zengin eden zevksiz kimseter dir. Çekoslovakyaca yapılan ea Kötü boncukçular; Mısırdan hediye diye "?' rak karılarına kızlarına götürürler. Bir bakışta bu adama fiat biçtim. Bu tarif ettiğim kimselerden olduğunu farket- tim, Fakat yine de bu tübün bazı ce- nubi Amerika “kabilelerinde zehir at- mek Üzere kullanıldığına dair F zadiye izahat verdim. Bu tarz bir ma- lm pek nadiren antika dükkânlarıma geldiğini de ilâve ettim. Fiat sordu, Fi- at verdim. Bu fiat, Amerikalılara göre bir fiattı. Lâkin unutmamalı ki, Ameri- kalılara da şimdi eskisinden dıılı.a uıîuıı | satıyoruz. Zira, onlar da, şimdi bizim gibi buhtandan şikâyetçidirler. nc: Janın buradaki bâkimiyeti su. at Don Pedroya krallık yapmak — mu- kadder değilmiş. Portekiz yüzünden o da râ. batından oldu. Çünkü Portekize giden babası oradaki oğtu Don Mikel te hirleşerek mut. lskiyet idaresi kurmuşlardı. Fakat altıncr Janın ömrü uzün sürmedi. Ölümünde Porte. kizliler Brezilya imparatoru altıncı Junun oğ ka Don Podroyu tahta davet eltiler. Don Ped ro Amerikayı birakmadı. Pakat Portekizi de Ikmal etmek istemiyarek kâm Donya Mar. yayı kraliçe yapmağa karar verdi. İşte bu arzu Brezilya imparatorunun hu. zurunu mühvetti. Çünkü Portekiz ihtilâlcile. vi meşrutiyet idaresi Talan tanımryorlar, bu suretle Donna Maryanın krüliçeliğine iliraz ediyorlardı. Don Mikel bu arzuyu fırsat bi. Jerek Zorta krallığını ilân etti. —Meşruliyet taraftarları İngiltereden yardım istemeğe ka Tar Verdiler. Fakat meşrutiyet taraftarı Ça. ve KingE ülmüş, yerine Vellington tayin edil. mişti. Vellington ise hitaraf kalmayı tereih ediyonlü. Kizını her yeye rağmen kraliçe yapına& 18- tiyen Dot Podro Bretliya iİmparatorluğunu da oğluna berakarak Framaaya sığınmış olan KIzının yanına gitti. Bu hâdise kral ve imparatorluğun bir astr tevarüs edildikten sonra her yerde miras bı. rakddıfına çok güzel bir misal olmaktadir. Don Pedro Pransada yaptığı temaslardan sonra Jasınt Portekiz imperatoriçeliğine Çı- karmağa muvuffak oldu. Don Mikel mağlüp olunca İspanyaya kaç. ti ve orada kendisi gibi fardedilmiş olan Don Karlos ile — birleşti. — fspanyada — hü. kümet reksliğtin! yapmakta olan İzabella da Portekiz kraliçesi Donya Marya gibi amca- Eam şerrizden Xorkmaktaydı. Bunlara mu- Kabil de İapanya kraliçesi Mari Kristin Portekiz kraliçesi babası Don Pedro düşman gerrinden Xorumak için birleşmişlerdi. Don Pedro Kızmı ancak bir sene müdafan edebildikten sonra tahtından uzak olarak öl dü. Fakat Kazini KTalice, oğtumu kral yap. tıktan sonra. Donna Marya — babasınm ölü. münden sonra 19 sene daha Portekizi idare etti. Niyazi Ahmet Tonton amca Vve Hokkabaz B LA Ti7 < L'/A 1 L Harbin son senelerine doğru beş on | mektep arkadaşı bir müsabala imt'ha- nına girmiş, beşimiz bu imtihamı kazan mıştık. Ömrümüzde ilk dela olarak Av- rupaya tahsile gidiyorduk. Mes'uttuk. Hep birlikte bötün &ınıl arkadaşlarımı. za bir ziyalet verdik. Ayni rahlelerde bizimle birlikte oku- yan gençler arasında bir de sarayla pek ” isminde bir genç bakarken, sıkı alâkası olan “F. vardı. Herkes gıptayla bize ©, birtdenbire: — Ben de geleceğim! - dedi. * — İmtihanın neticesi alındı ve ilân edildi. — Kendi hesabıma geleceğim.. Akar sülar duruür. Esasen çok zengindi. Annesinin ve babasının, İstanbulda Hört tane saray gibi konakları vardı. Hepsi de Gdöşeli dayalı, Dört mevsimi bunların beherin- de geçirirlerdi. Bir kaç kere bizi davet etmişti. Bu konaklarda kendine mah - sus daireleri mevcuttu. Hususi dz'rele- rinde, hususi adamları çalışırdı. Hiç bir harp zengini onun servet seviyesine yet'şmemişti. Biz gittik, arkamızdan, bir, iki ay sonra: o da geler. Babası, hepimize ay- ruayrı mektuplar göndermiş, “F.; size emanet, bir işi olursa siz takip sedin. Sizler ne kadar olsa hayatı daha iyi bi- lirsini dair hediyeler de göndermiş, bizi ken- dine medyun bırakmıştı. Zira, düşünün, harbin en müthiş kıtlrk senelerinde kutu kutu baklavalar, uskumru dolma- ları, sardalyalar, filân ne demektir. O Alman şehrinde ekseriya beraber gezerdik. Bizim mütevazi lokantalar'da, Kahvehanelerde ötürürken masralı - biz çekmek suretiyler onun o Tüks lokanta- Tara ettiği davetlerde srkınti vaziyetin- den kurtulmak isterdik. Fakat avuç do- ' Tusu para sarfediyordu. Hem de delice, Evvelâ şehrin en büyük öteliride koskocaman bir daire tuttu, Salon, ye- mek odası, banyo dairesi, yatek odası, telefon, her şey mükemmel.. Burasının temizliği hakkında fazla #zahat verme- Re hacet var mı: Temizlik her yerden akıyordu. Pitil, piril « Fakat o titizidi.. Otelin sakız gibi ör- tülerini kullanmadı. Kendi çarşafları- mı yaptırttı. Dolapların içlerini dışlarını kendi adamlarına sabunlu bezlerle ve kaynar sularla yıkattı, O derecede le, © stil eşyarın kapiları şişti ve kapan - maz oldu, Banyo, apteshane âyni suretle şart - landı. Fakat “F,, hiç birini kullanmadı: “EKakiden başkaları girmiş, çıkmış, otur- muş, “Ö!” diyordu. Aradan bir müddet geçti. Otelde ça- lışan kızlardan brüne gönül verdi. Ona ayrıca garsönyer tuttu, Kız, gülerek bunun temiz'k huylarını anlatıyordu. 'Tanıdık yerliler onun ismini şöyle koydular: 'Temiz Paşa.. Fakat o, temiz değil titizdi. Bir müddet sonra büyük bir pansi- yona taşındı. Fakat pansiyon dedim di- ye, İstanbulun kötü otelleri aklınıza gelmesin. Ne münasebet? Bir senator- yomdu bu! Öteki otelden bile belki kat kat güzeldi. Hususi bir park içiride, cennet gibi bir yer.. n *E,, nin orada da bir hususi dairesi vardı. Ve bu pansiyonda da mükemmel bir temizlik yaptırdı. Ekseriya kendisini ziyarete gider - dök ve ekseriya o: — Kuzum bana gelirkken hediye ge- . diyordu. Ayrıca yiyeceğe | cekli kâğıtları vardır, Yetirin!. - dedi. — Ne yapacaksınız?. — Nenize lâzım?. Get'rirdik.. Fakat bu temir paşanın odasında, baran burmumuza âağır bir Koku gar - pardı. — Nedir bu? — Kimbilir? İhtimal fare ölmüştür. hani onlardan — Fâakat ayni kokuyu biz otelde de duyuyorduk. Buranın mimarisi İstan- bul evlerininki gibi değildir ki, fare ö- lüsünün kokusu deliklerden, deşikler- den sızgın.. Belki de bina da fare b'le yoktur. O, lâkırdıyı değiştirirdi. Biz israr e- derdik! —İhtimal İstanbuldan çı- karken eşyanızın arasına bozulacak bir şey koymuşlardı. O bozulmuştur, ko - kuyordur. — Hayir, hayır, canım.. Hem siz me- | vak etmeyin. Ben iyice baktırınım. Ertesi ziyaretlerimirzde kokuyu duy- mazdık. Başka bir seferinde gene du - yardık. “.. Bir gün mü:hiş bir rezalet olmuş. “F.. ve adamları pansiyonda yokken, pansiyon sahibi de ayni kokuyu duy - muş. Merak ederek her yanr yoklamış. Bir kilitli dolaptan kokunun geldiğini hissederek sıhhi bir tehlikeyi önlemek üzere şahtiler önünde kırmış. Bir de ne görsün? Bürümcekli büğıtlar için- de atfedersiniz, çok fena şeyler.. Meğer bizim temiz paşa, titizliğin - den dolayı aptesaneyi kullanamazmış.. Adamlarına attırllâk ürere“dnlar ge - linciye kalât malını saklarmış. Pans'yon sahiplerinin havsılası bunu nasıl kabul etsin?. O gelir gelmez: — Bu nedir? - diye karşısına çıkmış- lar, derhal, soğuk kanlılıkla: — Bana düşmanlık için yapmışlar- dır! - demiş. Ammat bümem inandılar Tat, inanmadılar mı ?. Her hâlde “F,, pansiyonu — değiştir- Mmeğe mecbur kaldı. İşte size temiz Paşanın macerası «. Ekseri titizlerin temizliği bununköne benzemez mi?. Nakleden: Hatice Süreyya Ispanyadan dönen Italyanlar 14000 yaralı veya hastadır Romadan, Fransızca “Le Temps,, gazetesine bildiriliyor: Resmi hiç bir Hate çıkarı!lmadığı hal- de, İspanya cephelerinden İtalyaya ya- ralı olarak avdet eden askerlerin 7000 olduğu ve bir o kadar da hasta bulundu ğu tahmin edilmektedir. Diğer taraltan, malüm olduğu veçhi- le, resmi makamlar, geçen ayın 20 sine kadar İspanyada 1226 İtalyan askeri öldüğünü bildirmişlerdi. Bunllan an - laşılacağı veçhile, harbin başlangıcın dan itibaren 15000 İtalyan askeri harp harici edilmiştir . Japonyada harp— için İane Tokyodan bildriildiğine göre, Japon- yanın en büyük mali müesseseleri olan Mitsui, İsubishi, Surr'toma ve Yasuda bankaları memuzları, Çin Japon harbi de hükümete yardım etmek üzere, gün- Heliklerinin yüzde beşini devlete ver - mek mecburiyetinde bırakılmışlardır. ” Bu para, ayda 1,5 milyon yen gibi » * a : e dır, a ! j