1 Soğumaan Ketliryan — Çeviren: 8a — Iktibus ve tercüme hakkı mahfuzdur. — — v0 5 Bizi Fransızlara jurnal eden Agop Serkisyan şimdi telâşa düşmüş, gene bize baş vurmuştu — Agop Serkisyan mel'unu geldi.. Aşağıda odamda bekliyor. Çok mübim bir iş için 6izi görmek istiyor. — Neye dair konuyıuğmı söyle - medi mi?, — Hıyır, müstacel bir iş hakkında gör tediğini söyledi., Kısa bir müzakereden sonra casusu kabul etmeğe karar verdik. Biraz son . ra odaya giren Agop Berkisyan doğru Hraçın yanına giderek: — Sizi rahatsız ettiğimden dolayı alfınız) rica ederim.. dedi. Hraçtan bir cevap almayınca de. vam ettit — Fransız lstihbarat dairesi mükh'm esrarımızı elde etmiştir. Agobun yeni bir oyun oynamak üzere bulunduğunu anlıyan Hraç, fazla tahammül etmiyerek şunları söyledi: — Bizim gizli hiç bir işimiz yoktur. — Öyle ise Fransızlarla aramızı aç- mak istiyenler var. — Nereden biliyorsunuz ? — Bazı adamlar bize gizli faaliyetler atfetmek süretiyle Fransızların şüphe - Terini uyandırmak istiyorlar, — Ban adamlar dediğiniz kimler - dir? , — Şu dakikada bilmiyorum, takat yakında öğrenebileceğimi üÜmit ediyo. rum. Hraç, Agoba iki adım daha yaklaşa- rak ve casusun gözlerin'a içine baka- Fak, şu mânidar sözleri söyledi: — Boşuna yorulma:« azizim,. Biz onların isimlerini, cisimlerini, maksat- larını her şeyi biliyoruz. Hraçın ne demek istediğini anladı. ğına şüphe etmedliğim A göp şayanı hay ret BİF cür'etle 'dedi ki: —— Buna cidden memnun oldum.. De mek ki benim istihbaratım doğru im/ş.. Mademki siz işi biliyorsunuz, o halde benim ayrıca bu işle meşgul olmama ihtiyaç yoktur değil mi? — İstediğinir gibi hareket etmekte serbestefniz. — Emirleriniz haricinde herhangi | bir harekette bulunmak İstemem. — Öyle ise söylediklerinizi filen iş- bat ediniz. — Nasıl isbat edebil'rim. — Bu malümatı nereden aldınız? — Fransır mahafilinden.. — Mükemmel demek ki Fransız mahafilinde şayanı itimat adamlarınız vardır?. — Evet var.. yalnız çok mühim ve genek (4. — Öyle ise, aleyhimize verilen ra- porların asıllarını, kabil olmadığı tak- Kirde fotoğraflarını bize temin etsin. — Raporların kopyalarını getirirse olmarz mı 2, — Tabit olmaz.. Kopyaların hakiki rapordan alınmış olduğu nereden belli olacak? En kolayı fotoğraftır. Rapor ların fotoğraflarını çeksin bize versin... Masraflarını veririz. hııı' g Agop biraz düşündüken sonra: — Peki bunu temine çalışacağım, de- di ve ayrıldı. Casus gizli kapıdan kaybolunca Hraç âdise hakkında ne düşündüğümü sordu. Bilâ teroddür cevap verdim : — Bu adam foyasının meydana çık- masından korkuyor, !ngilklerğen son ra Fransızlar tarafından da kovulduk. tan sonra, meselen'n bize aksedeceğini düşünerek #mdiden kabahati başkala- | tına yükletmeğe çalışıyor. Sizi temin ederim ki, bizzat kendisinin Fransızla- ra verdiği raporların kopyasını yarın bize getizecektir. Kopya istemedik ki.. — Fotoğraf | mesi lâzımdır, bunu bize yapa - — Neden yapamasın? — Kendi eliyle yazdığı taporun fo. | toğrafını nasıl bize verir. — Onun da kolayını bulacaktır. Ra- | poru başka bir'sine yazdırır, sonra fo-, toğralını çekerek bize verir. — Bu adam şimdi müthiş bir heye - can içeri e bulunuyor ve bu kadar ince düşünemiyecektir. Fotoğraf iste. yeceğimizi tahmin edemedi. Yatın ge- lip bu işi yapamadığını söyliyecektir.. Hanriyet'n tekrar odaya girmesi ü- zerine münakaşamız kendiliğinden ni- hayet bulmuştu. Hanriyet “Tlindeki mektupları ve gazeteleri Hı'ıgıı mâ . sasına koyarak: — Postayı da getirdim.. Artık bana müsaade edin de biraz eve gideyim, | öğleden sonra daireye İnemiyeceğim, evde bazı işlerim var, dedi ve öğle ye- meğine gelip gelmiyeceğimi sordu. Hraç benden evvel cevap verdi: — Hayır, biz bugün yemeği dışarıda yeyeceğiz.. Akşama da içtimammız var, belki geç kalırız. Sen bizi bekleme.. Akşama sana telefon ederiz, Hanriyetin getirdiği mektupları aç - makta olan Hraç üçüncü mektubu ©- kurken birdenbire: — Gözün aydım Sogomon! diye ba. | Şırdı. | — Ne var, hayrola! diyerek arkadaşı | ma yaklaşınca, Hraç elinde tuttuğu mektubu göstererek: — Hamparsum geliyor, dedi, — Ne zaman geliyor. — Yarm İstanbulda., İşte mektubu okuyorum: “Aziz arkadaşlar, “Buradan size son maektubumu yazı- yorum. Evvelce size bildirdiğim vazi - yette hiç bir değişiklik olmadığı gibi, tahminlerimiz aynen tahakkuk ettiğin - den İstanbula geliyorum. Yarın — Ba- tumdan bareket ediyorum. Yaptığım | hesaba göre bu mektubumdan bir gü sonra ben de İstanbula varmış bulu - nacağım. Beni rıhtımda beklemenizi rica ederim. Gözlerinizden öperim.» HamParsum (Devamı var) BULEA KÜ a T a a Ve ae e e amama aa T F Kahkahalarla güldürüyorlar, mükemmel eğlendiriyorlar; kimler? -. Çlfte Kumrular Fransızca LİLİAN HAREY — HENRY GARAT Son moda tanışma-Pek modern evlenme TÜRK 5|nemasu SHIRLEY TF.MPL Vin Hiçbir fitmi eğlenceli ve acıklı mevzuu itibarila Fransızda ıbxlu son film , ile kıyas odilemez. SARAY Sinemazsında ün alkışlarma ma zbhar elerinin olacaktır. Tuhaf ve SHİRLEY TEMP sevi 'in tebessilmü, b tAY sinemasına koşturacaktır. İlâveten: FOX JOURNAL son dünya havadisle: 0 5 kuruştur. Il ü | i r Emsa'siz HABER — Akşam postası Çeşme başında sıra kavgası Silivrikapıda Ağaçkakan — caddesinde ©. turan Halil oğltu İbrahim, Mustafa ve Hik. tmet adında bir kadım çeşmeden su doldurur. larken arabacı Mustafa isminde birisi sıra, yı beklemeden su ülmak istemiş, bu yüzden aralarında kavga çıkmıştır. Arabacı Hikmeti döğmüş. İbrahim e Mus tafayı da başlarından yaralamıştır. Halkevinde lisan dersleri Eminönü Halkevinden: Bvimizde framaıyes kursları 15—10—037 cuma ve İngilince ile nimanca kuraları 14— 10--087 parşambe günü aaat 17 de açılacak. tır, Yazılmak ve şartlarını öğrenmek tati, yenlerin ikişer vesika fotoğrafile ev sekre, terliğine mürsemaltları, Kayıp çanta 29.0.037 Çarşamba günü saat 11 de Üsküdar Doğancılar parkında kahve. rengi çantamı kaybettim. İçinde bu. lunan evraklarım kimseye yaramaz. Bulanın insaniyet »namma Kandilli Değirmen sokak numara 4 de bayan Verkine getirmeleri rica o!unur T TİYATROLAR; ) TEPEBAŞI DRAM KISMI * 10 .937 Cumartesi günü Akşamı saat 20,30 da KU - u RU GÜRÜLTÜ 3 perde 16 D tablo, Yazan Shakespeare, Türkçesi M. Şükrü ESKI FRANSIZ TİYATROSU ŞEHİR TİYATROSU ÖPERET KISMI -10.937 Cumartesi günü akşamı saat 20,30 da TOKA Komedi 5 perde. Yazan Edvard Burde, Türkçesi Fikri Adil. Pazar günleri 15,30 da matine. * 6© 9 -10..937 Cumartesi günil aaat 14 de Çocuk temsili: LA FONTEN BABA. Yazan: Ekrem Reşit. Müzik Cemal Reşit. ae ERTUĞRUL SADİ TEK Bu gece (Büyükdere) alle tiyatrosunda (ER. KEKLER KIRKIN. DAN SONRA AZAR) — CONRAD VEDDİTin... we şaheser şaheseri CANIİLRE KRALI şimdiye kadar misli görülmemiş muvaffakıyetle Alkazar Sinemasında devam ediyor. IHACı“UKAT HBACI MURATI, ŞARLOK HOLMS Dünyasın en meşhur polis hafiyesi Şikâyetler, temennller: Aile reisleri müşkü! vaziyette kaldı Evlerinin ylyeceklerlnl haftadan haftaya tedarik edenler mahalle bakkallarına esir mi olacaklar ? Belediye küfeciler için ucuz ve hafif arabalar temin edemez mi ? Sırtta ve omuzda yük taşıma yaba - ğınun birdenbire ve hiç hızırlıksız tat- bik edilmesi şehrin iktısadi hayatında büyük sarsıntılar busule getirmiştir. Sebze ve meyva hâlinde bütün Mar- mara havzasından gelen sebzeler ve meyvalar, pazarlara nakledilememek yüzünden kısmen satılamamış, — bozul- muş: İstanbul civarındaki bağların taze mahsulleri çürümüştür. Geri kalanların mühim bir kısmı da şimdi''k çürümeğe mahküm bulunmaktadır. Bu vaziyetler müstahsili olduğu kadar müstehliki de büyük zararlara sokmuştur. — Çünkü halk, nakliyat müşkülâtr yüründen bu maddeleri manavlardan daha pahalıya almak mecburiyetinde — kalmaktadır. | İstihlâk ta azalmaktadır. aa e Bu variyetin doğurduğu zarar ve müş- külât yalnız bunlardan ibaret değildir. Bunun şehir halkının büyük bir ekse - riyetini zarara sokan, mahalle bakkal- larıma esir eden bit tarafı da vardır ki, onu da bize bir okuyucumuz haber ve- rtiyor. Bu okuyucumuz diyor ki: “— Sırtta ve omuzda yük taşınma - sıtın men'i, esasta çek doğru ve yerin- de bir barekettir. Bir vatandaşın 80 — 100 kilo yükün altında burnundan ter damlıyarak yalpalıya yalpalıya yürü - meğe çabalaması insana çidden azap verir ve bu manzara, medeni bir şehrin gehresinde kara bir leke gibi çirkin gö- Bkdrş gödlçrü yt “Dahiliye Vekâleti-pek haklı olarak medeni Türkiyeden bu çirkin manza - rayı silmek istedi ve bunun, mahall! ihtiyaçları gözönünde bulundurarak, tedricen tatbikini de belediyelere brrak tı, “Diğer belediyelerin bu yasağı nas:| tatbik ettiklen'ni bilmiyorum. Fakat İs tanbul belediyesinin bu işte hiç te mu- vaffak olamaldığını söylemek pek yerin- de olur sanıyorum. Gazetelerde — ©- kuduğumuz misalleri bir taralfa bıra - karak şimdiye kadar akla gelmiyen bir ciheti de ben göze vurmak İstiyorum. Ben #“0min bütün ihtiyacını şabsan tedarik etmek mecburiyetindeyim. Her hafta bir akşam vazilemden çıkınca Balıkpazarına ve Aâmaaltına doğru şöy le uzamıt ve bir küleci tutarak bir haf- talık sebra, yemiş ve saireyi alıp evime BUT CA AA « YARCILARAK ŞEN — ŞUH — SEVİMLİ — GÜ ZEL — TATLI ve ŞAKRAK DANİELLE DARRİEUX Zevki ne, güzelliğine doyamıyacağınız nefis bir. eserde! Bugün MELEK sinemasında CiCi Ayrıca Paramount ANNE dünya havadisleri ve 4 2 kısımlık mükemmel rengli komedi Bugün iPEK Kahkaha ve neşe getirirdim. Fakat sırtta yük taşıma ya- sağının tatbikinden şonra buna imkân klamatlı.Çünkü alacağım üç karpuz, dör kavun ve birkaç kilo erzakı evime ta- geyacak küfeci yok., Bütün bunların tu- tarına müsavi m/ktarda bir parayı göz- den çıkarıp bir taksi veya koca bir yük arabası Ükiralayamıyacağıma ve yahut bu bir haftalık erzakı parza parça alıp bizrat taşımak için her gün saatlerce Balıkpazerında dolaşamıyacağıma gö rte, benim için tek çare kalryor demek- tir: O da, bu erzakın kalite itibariyle gok daha kötüsünü birkaç misli fazla para vererek mahalle bakkılından mü - bayaa etmek ve çırağiyle eve naklettir- mek, “Benim ve benim wıızenmde olan on binlerce İstanbullu aile "reisler? ne kadar müşkül bir vaziyete düşürüldük- u, bir nevi altına lerini görüyor musunuz? mahalle bakkallarının — esareti girmek değil midir? Polis, sırtta ve o- muzda değil, sapından kola takılmış, or ta boy sepet taşıyanları bile çeviriyor ve sepetin kolda değil, elde taşınmasını istiyor. *“Belediye yük taşımak iain bir araba nümunesi kabul etmiş, fakat B0 Uraya malokduğu söylenen böyle bir azabayı alabilecek adam çsasen küfeçilik ve ba- mallık yapmaz. Bütün bu vihetler, ya - sağın tatbikinden evvel cüşünülerek küfeciler hafif ve çok ucuz araba- lar tedarik etmek ve böylece hem istih- y şene SHH sEmLan, HEM ÜÇ GÜÇ YENMETİZ müşkül variyete düşmekten kurlramak lcap etmez miydi ?. “İşidiyoruz ki, belediye şehrin muh- telif yerlerinde fiyatları kontrollil sa- bah pararları kurdurmak suretiyle sey yar zerzevatçıların bıraktıkları boşlu - ğu doldurmağa çalışıcakmış. İyi amma halk bu pazarlardan alazağı — 10 — 15 kilo erzak; evine naal götürecek? Bu cibet neden düşünülmlüyor? “Sanırım ki, bu hal böyle deyam eder se, istihlâk gittikçe Caha fazla azalacak ve bu da müstahsile ve dolayısiyle mem leket Iktısadiyatına Lüyük bir darbe o- lacaktır.,, # v Okuyucumuzu haklı bulmamak müm kün değil.. İstanbulun ekseriyetini teş- kil edlen memur, işçi ve esnaf halk umu- miyet jtibariyle evlerinin — ihtiyacını böyle haftadan haftaya tedarik eden insanlardır. Bir evin bir haftalık yiye- ceği de her halde elde taşınacak büyük lükte bir iki paketten ibaret olamaz « Bunun #çin belediyenin bu vasiyete her halde ve süratle' pratik bir çare bul- ması lâzımdır. Bu arada klfeciler için nihayet beş liraya malolacak küçük ve hafif arabalar tellarik etmek akla gelen | bir çaredir. Ne yapıp yapıp bu müşkü- Mâtı mümkün olduğu kadar - ortadan kaldırmak — şehrin iktısadi — faaliyeti noktasından çok hayırlı olacaktır, Sinemasında 2 büyük film 1—BEYNELMIİLEL YANKESİCİ istemiye istemiye hırsızlık yapan meş hur bir avukatın dayanılmaz derecede Aldığımız yüzlerce telefon ve mektup üzerine temdidine mecbur artist filmizin zevk ve kıymeti SAKARYA Sinemasında başlıyacaktır . güdünçlü, heyecanlı maceraları. Baş roller de: FERNAND GRAVEY — EDVİGFEUİLLERE ve LOREL - HARDi ve ikizleri kaldığımız Türkçe sözlü barikalar filmi. itibariyle kiâbına varamaz. Bu —ii ğ Maurice Chevalier'nin İ" Sevimli Serseri Pazarteşi akşamından itibaren