Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
KA ü geee BAA B SŞehirlilik rDiyesi evden başlar te Istanbullunun' tesbihi belediyedi Yyerlinin, — yabantının dü r. Hem öyle — bir tesbih ki ksanbirlik,ne yüz yirmi en birlik. İpine ne kadar dert her noksan yürüneceğini bize beledi. yenin Ğ İ ğretmesim istiyoruz sokağı 5 mizın kirliliğinden oru ye îîlllı:nhlr b?ıe(u_vgye “niçin şu Yönü hl;;aya Yorsun ?,, desek h ptir. yız? aksızlık etmiş Olmaz mı. Ben böyle düşünü daş benim Şyanlış dü du. Doğrusu onu di hak vermemezlik « yorüm, Fakat bir arka şündüğümü Yüzüme vu'r- nledikten sonra kendlain; Bana limden gelmedi, e RL arşılaştık. Kendisini bi . e buna Yakm bir Za a "e- müyordum. Ba.lkanlardan öte devı:înd" ü merkez. lerinde şöyle bir k 1 M & | yeni dönmüştüm. S Aylık bir dolaşmadan Şuradan buüradan & gene bizim beledlye_',' — Elimize Beçeni neoyîpsm? dedim , una h lI_ terbiyeslnîiînvîîğlıîm"mi dik etti. Fakat Şu esaslı YI Unutmadı: — Dikkat « Sayılan semtlerdi Yerler ekseriye lantlan Yerlerd trken söz döne * Çattı. Ben; sokağa &tarsak beledi ye dolaşa zin, bir şehir. Uzak olduğunu t Nnoöktaya dökünma. dersek dedi, * sokakları ir, ş şehrin göbeği Pek pis olan Yön gibi kul. toplaması îe Üç olması i ÇEdEr! » da kirâliyamaz, y oruua da, bu binalarda o FaSeşsa ' " SY ü yuyam Üa VeT aA yaîîsjh;nemn Meşgul olduğunu görür;; Bi ten. t alüm. Sokak onun için hem süp €kesi, hem de abdesathanedir. 5 Halil Rami Ü d_ll—:l sarhoş ndikte bir meyhaneciyi yaraladılar îi l:.ıır Ermeni, Pendikte e hyı Yaralamış, iddiaya gö akaret etmiş. sönra yaka- ü Dün akşa re Türklüğ lan:mşhr l Nin me n ne Ka ba?la"“ştı,_ Sİen Bitmiş ve rakı içmeğe * - gram KP A . tan bu iki ark ahk' .uç şışeyı vermeden dükkâ & iddiaya gör lerdir, Mustafa boşal- e para A çıkmak istemiş - Hrantm' gitmesi v_azfl'et karşısında — Hiç ol Büni olmuş: rıulzgu oîiGYİniz_ demi:t-ak“mki borcu - u söze k B miş, ağız k a Hrant kü Ş, ağız Havğası pe fre başla - ve yumruğa binimi tir ? Sonra — tokat Meyhanecinin i[ade. i> sırasında Hrant Türk;île göre kavga ci sözler sarfetmiş, c © ret edi. yük bir rakı şişesini y &*Sirdiği bü- sına fırlatmıştır. Mus; Stafanın kafa. sure't.tc. Yyaralanmıştır. aşından ağır Gurültüye ! İandarm ;Irar;tfıle arkadaşı Yaka Yetişmiş, l;; &'a da hastaneye < UŞ, yaralı | Hrant bu sabah irılmıştır. sine Verilmiştir. keme - Dolapderen deryası ola Yolu da bir an evvel yapıp tozun önün Pangaltıdan aşağı inen geniş Dolap desinde muntazam — yolun bi. dere cad tip, molozla nın başladığı noktada yor, civarda ga çalışı dar, ıssız, O nrmızda yükselen tepelerin ortasında- ki çukurun rasında oynaşan iki, üç küçük çocuk. la, mahalle : mahlük g DU vadadIiyeuret birisinin kapısını çalmağı düşündüm.. Kararımı cağım sırada, önünde durduğumuz €- vin, tahta perdelerle çevrilmüş bahçe- sindene keskin keskin çekiç sesleri gel- miye başladı. Bunu duyunca, artık mü racaat edece dum. Tahta perdeler , kapıyı çaldım, evvelâ çekiç Sesi dür- du, biraz sonra da, kapı açıldı, yaşlı, bir za Bir elinde ko M yordu. Kendisine buraya Hiçin ge Şimizi, ne yapmak istediğ idığımız mektubu anlattım. an düşündü. Sonra, hiç müddet yüzüme baktı. Ve n y ı vermiş olacak ki anlatmağ rarın ladı: — Burası, son seneye kadar. İstanbulun, erbat yeri idi. ğım akar, kokud dık eylerimizde ..- hayet geldiler, buralar sat yaparak, ve mahalle için de tesisatı yaptılar. toprak moloz, get' ne atmağa başladılar. gördüğünüz Şimdi, yüz Hn kçre dah de derdimiz yorduk. Fakat her taraf, o ka. eskisine naz n müthiş lüğımı kapandı ktan sonra bu n bu çukur, yakında geniş Ve muntasam, gün Bu hali almıştır. Sim di molo: yığınları ile dolu bir toz haline konaca ktır, * bir cadde hi vi Ki !::-“, : el t KUN vanl' Istanbul konuşuyor ! Müthiş gerizden kurtulan Dolapderede — - * r arasındaki tozlu patika- — | G etrafı seyredi - konuşacak akllam bulma- kadar tenha ddi ki, iki ya. tâ aşağılarında, moloz a- köpeklerinden başka can- örünmüyordu. & v iwa Unsa ; Tânlettayim tam tatbik mevkiine koya. Dolapdere ğim evi de tayin etmiş ol- arasındaki “küçük orta tla karşılaştım. taman bir keser tuütu- ldi « imizi ve al - ağaçları bile VOZ ... Evvelâ bir b'r şey göylemeden bir ihayet ka. a baş- değil Türkiyenin €en fena, en Önümüzcde apaçık lâ- anı sinekten oturama.z Allah razı olsun, ni. da büyük tesi- lâğım deresini kapaflîlar bir ikinci anâa lâğım Sonra da, arabalarıî, rip künklerin üzeri. Vaziyet nihayet Çünkü yazın run da orayı şekli aldı. f aran bin kere, a rahatız amma, gene eksik değil.. Dolapde YE caddesindâ Haberciye dert yananlar T t N —mg&ı&'j caddesi üzerinde i yan $0 k#k!ardan, hayat_ıîda- kaldırım yüzü ü almak lâzımdır.. yYazan : Haberci — #L v e| * | b Ü İ ' ç ü K AM n vi ğl_' © e MlMe d görmiyen talihsiz yollar çoktur Buraya, tâ Kasımpaşaya kadar uza- nacak bir yol yapılacaktı, üç aydır bek liyoruz, nedense buna hâlâ başlanma. dı. Halbuki dökülen molozlar, öyle bir toz yapmağa başladı ki, buna can da - yanmıyor. Bu sene bahçezmideki incir meyva veremedi. Bu Adamzağızın lâfını burada kestim: — VBiz, dedim. Tozunuzu biraz ev. vel tattık, onun için öbür dertlerinizi anlatsanız, daha müteşekkir olacağız. — Peki, dedi ve devam etti: Yol ile beraber, buraya elektrik lâmbası konmalıdır. Maamafi'h yol yapılmazsa doğrusu lâmbaya da - ihtiyaç ıyoktnr. da toz, toprak olmasına rağ- men gene geçiliyor amma, kışın ne in- san, ne araba, ne de hayvan bu yoldan kat'iyyen geçemiyeceği için, lâmba da lüzumsuz olur. Zaten buradan evlerimizin diğer tarafındaki sokağı ışıklandırmak lâzım, isterseniz, buyu « evvel, da görün.. Adam, önümüze düştü, biz peşinde iki evin arasınlıdaki çok meyilli bir ar - sadan tırmanıp, üst tarafındaki çıktık. Burası (Yünüsbey sokağı) idi. Kilavuzumuz : yola u — Biz cayr cayır, tenviriye parası veriyoruz. Fakat sokağımızın tenvir namına bir şey gördüğü yoktur. Sonra bu yetmiyormuş gibi, yolun da başını ve sonunu tamir ettiler, orta kısmı ol- duğu gib', harap, berbat bir vaziyette brraktılar. Bütün bu noktalardan Şi « kâyetçiyiz. O, böyle söylerken, ben etrafımı tet- kik ediyordum. Burası her şeye rağ - acidden temiz bir sokaktı. Köşeye kıyıya atılmış bir kâğıt par- çası bile görünmüyordu. — Maşallah, sokağınız tertemizi di- yecek oldum. Evinin kapısı önünde bi- zi dinliyen ihtiyar bir kadın eliyle bi - tişik evin kapısındak; yeni kapanmış bir çukuru göstererek! — Üç dört gün evvel gelseydiniz de temizliği görseydiniz. Şurada bir Jâğım patlamıştı. Bütün sokak oturul- maz bir hale gelmişti. Ne ise üç gün evvel gelip yaptılar. Şimdi rahatız. Yalnız hazır fırsat düşmüşken, size şu nu da söyliyeyim: Yeni lâğrm tesisatr yapılırken ma- hallemiz için de bir ana lâğım hazır - landı.. Fakat maalesef, evlerden çoğu henüz lâğımlarını bu ana yola kadar uzatmadılar. Onun için lâğım çökme- leri, lâğım patlamaları, eksik olmryor buradan.. İhtiyar kadın da söyliyecekleriri bitirmişti. Bu sokakta daha fazla dur - madık, geri döndük, Dolapdere cadde- sinin geniş yolundan, Pangaltrya doğ- ru yürümeğe başladık. Yokuştan yu- karı hem îIeî-liyor, hem de iki tarafı - mızda ki yollara şöyle b'r göz atryor- duk. Garip şey, Dolapdere caddees; üze- rindeki yan sokakların ekserisi, kal- dırımsızdı. Bu yollarda, şimdi toz içinde ve kışın da her halde balçık ça- mur haline gelen toprak görünüyordu. Meselâ tâ tramvay caddesinden aşa- -- CUMHURIYET'de: İspanya meselesinin son salfhası Yunus Nadi, İspanyadaki İtalyan gönüllü. lerinin geri çekilmesi istöğine karşı İtalya, nn vereceği cevabım her tarafta, — bilhassa Fransada büyük bir alâka ile — beklendiğini, bu meselenin Fransada yeni bir mihek taşı olarak telâkki olunduğunu yazdıktan sonra diyor ki: “O halde mesele yerniden şu tamamiyeti ile mevzuubahistir: Avrupa harp ateşine a. tılacak midır ve Uzakşarktaki Japon taar. ruzlart bu yeni dünya badiresinin bir işare. ti midir? Son günlerin yumuşak havasile biraz ya. tışan sinirler için sual o kadar çiy görüne. , cektir ki bunun karşısmda — saf ve samimi her insanm yoksa Avrupa deli mi oldu düşün celerine düşmesini pek tabil buluruz. Doğrusunu #öylemek lâzım gelirse Avrupa tamamen akilir bir halde değildir. En kuvvet H olduklarını lddia eden devletler — harp ve sulh arasımnda dehşetli bir tereddütten — hâlâ yakalarını kurtaramamış halde bulunuyor. lar, Açık söylenemiyen bir takım hakikat. ler bazı zihinleri yakmakta devam — ediyor. Açık söylenmiyen hakikatleri her taraf pek iyi takdir eylemekte ve ondan dolayı da giz. 11 bir azap ve ıstırap için için mesul hükü. metleri kararsız bir asabiyet içinde yuvarla. yıp gitmektedir. Mesele şöyle tahlil olunabilir: Eğer harp tehlikesi yoksa her memleketl! tepeden tır. nağa silâhlandıran bu heyecanlı ve muazzam gayretler niçindir? Kim kimden korkuyor? Nihayet şu tarafın ve bu tarafın istekleri ve hesapları nedir? " M. Adolf Hitler yakmlarda Alman koloni. leri dade edilmedikçe Avrupa meselesinin . yani Avrupada sulhün . hallolunmüuş olamı. yacağını söylemişti. Bugün Almanyanın yal nre kolonilerinin iadesini mi istediği bile bel. M değildir. Almanyadak Rusya aleyhtarlığı ve Almanyanm şarkta hareket serbestisi is. tediği ötedenberi cümlenin bildiği şeylerdir. Almanyanm merkezi Avrupa, davası Roma . Berlin mihverile hallolunmuş bir mesele sa. yılamamaktan daha tabif ve daha — hakiki bir vaziyet olamaz, Habeş seferi neticesinde Almanya ile anlaşan İtalya henüz bu seferi. nin muzaffer neticesini Avrupaya kabul et. tirememekten muztarip olmasma zamimeten ,Almanyaya yaklaşmış olmanın bir takrm £. caplarına uygun yürümekten de — kendisini kurtaraâamamış ve kurtaramamakta bulunu. yor gibi görünmektedir:- Nihayet İspanya meselesinde Almanya ila İtalya hangli uzak veya yakım — maksatları takip ediyorlar?. İşte gün geçtikçe Fransa. nm ve Fransa iİle beraber İngilterenin daha büyük bir ehemmiyetle evirip çevirdikleri müthiş sual budur. KURUN' da Artist İsliyoruz Sadri Ertem, müzik ve sahnenin bizde ye. ni başlryacak ve kurulacak — bir filem oldu. gunu söyledikten sonra şöyle diyor: “— Sahne, müzik yalnız arzunun, yalnız tahminin ifadesi değildir. Kütle içinden, seçi. lecek, kütle arasımdan ayrılacak istidatlarm tasfiyesl ile, onların hakikt sanata en yâkın olanını bulup çıkarmakla mümkün olabilir.. Nitekim, etrafımızdaki sahne ve müzik âle mi ya, tarihi derinliğe maliktir; yeni unsur. lar bu tarih! derinlikten kuvvet alan kültüre çabucak intıbak ederler. Yeni neslileri mü. zik ve sahne âlemine bir eser halinde hediye ederler. Yahut bunu Üstadlarm keşfi su. retile başarmaktadır. Üstadların — keşfi için bol elemana ihtiyaç vardır. Ankarada açılan tiyatro mektebi bü cins. ten elemanları toplamak, sanat Üstadlarını keğfetmek için devlet tarafımndan garanti e. dilmiş bir müessesedir. Sesini veyahut jestlerini bir sanat eseri haline koymak istiyen vatandaşlar — için en iyi fırsat tiyatro mektebi, yani devletin ka, nırnları ile de teyit edilen şerefli bir istik. beli yakalamaktır. Bu istikbal yalnız bir gencin yarınmı, teh. likelerden, ümitsizliklerden, Kkaranlıkla:?-4 kurtarmış manasımı değil, sanatım — şerefli, muvaffakiyetli ufuklarını da kavramaktadır. Genç adam için imkân her zaman için a. yaktadır. Biz sahneyi kurduk, üstadları çelenklemek için hazırlanıyoruz.,, ğıya kadar kaldırımla inen Poyraz caddesi, Dolapdere yoluna gelince, sanki bundan sonra taş döşenmesi ya- sakmış gibe! Derhal toprağa kalbolu- yordu. Gene böyle kaldırım yüzüne hasret talihsiz bir yol olan Eşref sokağının köşesinde, genç bir adama derdini sor- duk, ! — İşte, dedi. Bütün derdimiz.. on ka rış yere biraz taş döşense Tahat edece- Ziz, : Burada da fazla durmadık, bu semt- te nedense pek bol bulunan tavuk sü- rülerini seyrede ede, Pangaltıya doğru yokuşu tırmandık. : HABERCİ