Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
a v DA ” Dış Siyasa: Almanya, Japonya ve ltalya karşısında Amerıka—..' Yazan : Milletler Cemiyetindeki Çin murah. hası Vellington - Ku, bir müddet ev. vel 23'ler komitesinin bir toplantısın. da ortaya şu suali fırlatmıştı: '— Medeni devletler temsil ettiğim milletin imhası karşısında müsterek bir müdahıqede bulunmak imkânlarını bulamadıklarmı ihsas etmektedirler. Milletler Cemiyetinin bizi Japon hü. cumlarından fiili bir hareketle kurtar. masını haydi bir kenara birakalim. Fakat burada temsil edilen medeni devletler masum yavruların, süt ve . ren analarım, alil ihtiyarların öldürül. mesini ve müdafaasız şehirlerin ha . rab edilmesini insanlıkla telif edeme. diklerini, böyle bir hareket karşısında | nefret duyduklarımı olsun, müşterek — bir kararla tesbit ve ifade edemezler mi?,, Bu gsözlere müsbet bir cevab ver. mek, Japonya hakkında Cenevreden müşterek bir “tel'in” kararı çıkması. nr kabul etmek demek olacaktı. 23 ler komitesinde bulunanlar böyle bir ka- rar vermekten çekinmediler, İngiliz murahhası Lord Cranborne'un teklif ettiği bir metin Fransız murahhası Delbos'nun yardımı ile derhal kabhul edildi've karar Milletler Cemiyeti Asamblesi başkanlık divanma gonde. rildi. Gelen haberler geçen Eyîül ayının 27 nci gumi verilen bu kararım Ameri. ka efkârı umumiyesinde çok müsait bir akis yaptığını bildirmektedir. As. keri bir kıymeti ve stratejik bir ma. nası olmryan açık Çin şehir ve kasa. balarında Japon bombaları ile yapılan kkalliâmlandan Hityült we devamlı bir teesıh- dırymakts. olanı Aryerlka efkâ. n umumiyesmdeki bu müsait akis Va. şington hükümetini de arkasından sü. rüklemiş bulunuyor. Şimalit Amerika. nm İsviçre hükümeti nezdindeki orta elçisi Mister Harrison tarafından dün. ya gazeteleri mümessillerine yapılan egu beyanat doğrudan doğruya hükü. meti tarafından yapılmış bir resmi teblığ suretinde telâkki edilebilir: “— Açık şehirlerin bombardımanı eh'a.fmda. 27 Eylül toplantısında, 23 'Ier komitesinde almmış olan karar . 'ds.n hariciye nezaretimiz haberdar e. Amerikan hükümeti Japon h tlne birçok defalar bildirdiği gibi bu sefer de yine bu nevi bom. bardımanları haklı bulmak mümkün olmadığı ve bu hâdiselerin bütün hu- Kkuk ve insanlık prensiplerine aykırt olduğı_ı_ kanaatini izhar etmektedir.., Demek oluyor ki, 23 ler:komitesin. de verilen tel'in kararı asambleden ev. vel Amerikada tasdik edilmiş ve nihaf bir şekil almış bulunuyor. Hâdiselerin seyri bu Amerikanm de. mokrasiye zıd her harekete yabâner olduğunu, halkmm ve hükümetinin sempatisini kazanmak istiyenlerin mutlaka demokratik sistemden ayrıl. mamaları icab ettiğini göze vurmak. tadır. Faraza Musolininin son Berlin seyahati esnasında söylenen nutukla. rm Âmerika efkârı umumiyesinde n sıl bir akis bulduğunu Nevyork Times de şöyle oökuyabiliyoruz: “Eğer Hitler ve Musolini hakikaten söyledikleri gibi sulh istiyorlarsa ilk yapacakları şey bu sulhe “teminat” bahşetmektir. Avrupada başka hiç kimse de harb istememektedir. Eğer iki diktatör hakikaten söyledikleri gi- Şekip Gündik Ruzvelt «bi . hiçbir. memlekette — görülme - miş bir derecede - milletlerinin iti - madıma mazhar bulunuyorlarsa, ilk önce kendileri bu milletlere hür ola- rak, hür intihaplarla ve büyük bir fi- kir hürriyetiyle isteklerini bildirmek imkânını vermelidirler, Böyle bir ha. rekette bulun_abilecekleri güne kadar nutukları milletlerinin - hakikt - fikir rak kabul etmek cçok güçtür.,, Bu sözlerin ayrıca teşrih ve izahı. na lüzum olmadığı kanaatindeyiz. Emperyalist askeri bir zümrenin 'gemi azıya almış bir insafsızlıkla Çin şe - hirlerinde işlediği cinayetleri tel'in eden ı ve Roma - Berlin mihverın!ş Sön de KâBul etmiyen Amerika, bütün hâ. | diseleri demokrasi mvıyeeinden gör. mekte ısrar eden bir Âmerikadır. Bu hale bakarak Amerika efkârı umumiyesinin Japonyaya olduğu kâ. dar Nazi Almanyasına ve Faşist İtal. yaya da çekingen, itimatsız ve düş. man olduğunu kabul etmek mümkün. veğ Şekip GÜNDÜZ - Daimi serği binası Belediyenin sualle- rine komisyon cevap vermedi İstanbulda yapılması düşünülen da- imi bir sergi binası inşasının muvafık o- lup olmıyacağını tetkika memur edilen komisyon dün ilk toplantısını ticaret 0- dasında yaparak dağılmıştır, Belediyenin komisyondan sorduğu sualler şunlardır: : 'Daimi bir sergi hangi makam tara- rından idare edilmelidir. Sergi ne şekil- de ve ne kadar masrafla idare edilebi- lir?,, Komisyon : “Binanın nerede ve kimin tarafından yapılacağını ve varidatının hangi menbalardan tedarik edileceği bi- linmedikçe bu suallere cevap verile- mez !,, kararını vermiş ve belediyenin sorduğu sualleri müzakere etmeğe bile lüzum görmemiştir. İktisat vekâletinin, diğer vilâyetle- tin de iştirakiyle İstanbulda irişasını ta- savvur ettiği sergi binası hakkındaki tet kikler ilerlemektedir. : Belediyenin daveti İstanbulun kurtuluş yıldönümünü olan alay birinciteşrinin 6 ncı günü sa lanacak, saat 10,30 da hareket ederek -— rende bulunmak üzere İstanbulda bulun generaller ve üstbaylar, Adliye ve Mül mü-nuumerı siyasal parti başkanları, bankalar direktörleri ve imtiyazlı şirk leri reislerinin Taksimde hazırlanmış ster Jaket Atay, silindir şapka, kutlulama merasimine iştirâak edecek at 10 da Sultanahmet meydanında top- Taksim meydanına gidecektir. Bu tö- an saylavlar, şehir meclisi üyeleri, süel kiye rüesası, belediye erkânı, matbuat hayır ve meslek cemiyetleri başkanları, etier ticâaret odası heyeti ve esnat ccmıyet olan tribüne teşrifleri rica olunur, - (6739) Hitlerin.ve Musolininin söyledikleri | ve duygularma tam bir tercüman ola- | nhmayışmı bir stlh temayülü süretin” |— Hâdiseler ve fikirler... Tıb gemimizi 'kalafata çekmeliyiz! Aınerlkn ve Almnnyaya nisbetle bazı ;hastalar bizde yedi sene için ölüm- den kurtarılamazlar mı ? Muhiddin Bırgen zaman zaman te. mas edilen ve bizim şahsan üzerinde çok durduğumuz bir mevzuu dün tek- rar ele almış; müşahedelerine ve tet. kiklerine dayanarak tazelemiş. Diyor ki: “Tabiblerin fen seviyelerini devam. lr bir surette yükseltmek lâzımdır. Tabib mektepten çıktığı günkü bilgi. ile kalırsa cemiyete borçlu olduğu hizmeti pek-eksik öder.., Yazan : Nizametlin Nazif yani üstününde, esresinde ve tecyidin. de şüphesi olmıyan bir molla gibi mı. rildandı: — Süt... Yoğurt... İşte o zaman Haşimi görmeliydi! Betbaht dostum boğulur gibi bağırdı: — Fakat bu bugünkü tibbm cinayet addettiği derecede iptidaf bir hatadır azizim. Ve kıpkırmızı kesilen yüzünden ta. bibe tehditler fışkırtan bir hiddetle Bu muharrir arkadaşa arasıra ta. kılmak bizim sakmamadığımız bir iti. yattır. Peşinen söyliyelim ki Muhiddin Birgen'in ele aldığı bu tez üzerinde en ufak bir azizlik yapmak niyetinde de. giliz. Zira bu öyle mühim bir memle- ket meselesidir ki üzerinde artık cid. diyetle durmak zamanı gelmiş ve hat. tâ geçmiştir. Tabibin, hür ve kontrolsuz bir mes. lek adamı olarak telâkki edildiği gün. lerden pek uzaklardayız. Bugünkü ce. miyet, tıbba İntisab eden vatandaşı bircok kayıtlara sokmak temayülün . dedir; hiç olmazsa ilmi seviye üzerin. | de en ufak müsamahayı ortadan kal. dırmak tataftarıdır. Şu anda İstanbul ve Türkiye tıb “piyasa” Sında firması olan her ta. bib, muasır trbbmn kendi ihtisas şube. sinde ulaştığı yükseklikle ayni ilmt plâtformada mıdır? Elbette ve maale. sef değildir. Yanlış teşhisler, yanlış tedaviler, dozu yerinde olmryan ilâç. lar velhasıl tıbbt hatalar yüzünden şehrin ve memleketin Zzarar çekmedi. ği iddia edilemez ve bu 'nevi Zararlar | î ah ihmıîn q&un lr"ll'ı' Hüi ütiyetle beraber - diplomasını almış bir tabibin o günkü fakültemiz. de öğrendiği trb ile bugün bizi tedavi. Ye kalkığması nihayet... gülünçtür. Muhiddin Birgen “öğretmenlerin a. rasıra açılan kurslara davet edilerek bilgi seviyelerinin yükseltildiğini, İn. gılterede tabibler için de buna benzer kurslar açıldığını,, söylüyor. Dostu - muza şunu da hatırlatalım: Türkiyede kara ve deniz subayları da mütemadi stajlar ve kurs devreleri geçirirler. Bu cihet de bir nümune ©- larak gösterilebilir. Fransada, İtalya- da ve Almanyada ihtiyat tayyareci subaylar her dört ayda bir iki hafta. lık uçuş stajına davet edilirler 've dev - adımlarla yürüyen tayyareciliğin yeni sırlarma akıl erdirmelerine dikkat ©- lunur; Gazetecilikde de böyle - değil midir? Matbuat âleminden üç ay ay- rılan bir adam, üç ay staj görmeden tekrar aramıza karışabilir mi? Staj ve kurs bir bilgi müntesibini o bilginin müasırı haline sokmak için bulunmuş olan vasıtadır. Fren tut. maz bir süratle ilerliyen tıbbim devam. İr muasırı olmak gibi mühim bir vasıf ise başıbozuk bir hürriyet ile, ve: “—— Efendim; bendeniz tıbbi gaze- teleri ve fenni neşriyatı adım adım takip ederim. Ooo... doğrusu bu hu. susta çok titizdir....,, Gibi gelişigüzel "teminat” ve “riva: yat” ile elde edilemez. i Hatırıma gelmişken acı bir hatira- yı da ben nakledeyim: (*) Şair dostum rıhmetli Ahmet Hâ- şim bobreklermden muztaripti, yerh tıbbın aradığı dermanı veremiyeceği. ne aklı kesince kalkıp Almanyaya git- mişti. Avdetinde Kadıköy vapurunda karşılaşmıştik. Haydarpaşaya varın- ca; - tesadüf bu ya - böbrek illetlerin- de büyük ihtisası olan bir “meşhuur!” “mütehassıs”, “doktor” geldi, yanımı.. za ötürdu. Hâğim bu. zat - tarafından uzun zaman tedavi edilmişti. Kendisi. | ni nazikâne selâmladı, ve: — Azizim doktor... « dedi - Size bir sual soracağım. — Buyurunuz. — “,..,, hastalığına tutulan bir a. dam ne yemelidir? Doktor okuduğu âyetin sıhhatinde, ilâve etti: — ." hastalığma tutulan her şe. yi yiyebilir, yalnız bu südü içemez ve emin misiniz? — Evet... — Berlin üniversitesi profesörlerin. den doktor “falan” m ilminden ve A. merikalı mütehassıs tabib profesör “filân” m bilgisinden ve ciddiyetinden emin misiniz? — Evet... — O halde bahsettiğim mecmuanın geçen seneki on birinci sayısmdaki makaleye ve Londra tıb akademisinde filân mütehassısın verdiği, -umumi tasvibe mazhar rapora itimad etme- diniz mi? Meşhur doktorun bu sözlere verdi. ği cevab şu oldu: | — Ben almanca bilmem. İngilizce de bilmem. Yalnız Fransız tıbbi edebiya- tını takib ederim. Bizim sahada bir sşey evvelâ Almanya ve Amerikada ke. şif ve tecrübe olunur, bir -yıl -sonra :İngı!tcro&c toorübelar bazları Düöylç İriz * keştft'Framsayd "daima dört yıl sönrâ akseder: Biz ise Fransız neşriyatı &a. rasında okuduktan mutlaka Üç yıl sonra bu keşfi tecrübeye cüret ederiz. — O halde... — O haldesi gu... Bugün Amerika ve Almanyada ölümden kurtarılan bir hasta, bir yıl sonra İngilterede de ö-- lümden kurtarılır. Fakat bu nevi has. talar Fransadâ dört yıl müddetle ve bizde en az yedi yıl müddetle ölüme mahkümdurlar. Nasıl? Mükemmel değil mi? Binaenaleyh bu mevzuu ısıtıp tekra ortaya koymakla arkadaşımızın çok doğru hareket ettiğine kanlim. Bazan ve bazı ahvalde omurgası yo. ısurılanmış üç anbarlı bir Mahmudiye kalyonü manzarası gösteren tıb gemi. mizi bir an evvel kalafata çekmek ve bu kalafatı zaman zaman tekrarlamak artık ihmal edilemez bir zarüret 01. muüuştur. Nizamettin NAZİF (*) Bunu yine bu mevzudan bah. seden bir yazımda bundan üç yıl ev . vel bir daha neşretmiştim. — Kızım bütün gün sizinle meşgul oldu. — Çİçinden) Keşki bütün gece olay. dı. bu yoğurdu yiyemez. Almanların “Ti., lân” adlı tib mecmuasının ciddiyetine |. — / $ İLKTEŞRİN — 1037 Asıl saadet SABAH : uyanmca içinde bir neşe, büyük bir ferahlık duy. du. Sanki yıllardan beri beklediği, kendisine hayatım en büyük saadeti: ni getirecek bir vakanım artık olacağı müjdesini almıştı. Penceresinden bak. tr, derin derin nefes aldı, gözlerini et. rafa okşar gibi gezdirdi. Hayatı bu kadar sevdiğini hiç hatırlamıyordu. Fakat bunu ancak bir an düşündü: neşesinden, bu sonsuz ve sebebsiz ne. | şesinden başka hiçbir şeye bağlanmak istemiyordu. Çoktanberi, belki ta doğduğu gün. denberi beklediği — o mucize ne idi? Bunu kendi de bilmiyor ve — tayin - etmek — istemiyordu. O gün onu Ööğreneceğinden emindi. Biraz sonra gelecek haberin ne olaca. ğmı tayine çalışmak onun - vereceği zevki azaltabilirdi. Bunun için bekle. meğe, kimseye bir şey sormaksızın, acele etmeksizin beklemeğe karar ver. di, “Ağır ağır hazırlandı, evinden çıktı. Yolda her rasgeldiği insana muhah. betle bakıyör, onu adeta kucaklamak arzusunu duyuyordu. Herkeste, en lâ. kayd bakışlarda bile kendisi için bir alâka, yerde, gökte her şeyde kendi. sine bir- yakınlık sezer gibi oluyordu. Birçok şeyler vardı ki onları o güne kadar hiç farketmemiş ve yahut ki farketmiş de büsbütün başka bir göz. le görmüştü. Meselâ her gün önünden göçtiği şu bahçe.., Bir müddet durdu: onun güzelliğini şimdiye kadar anla. mMmamıştı. Fakat bugün o yalnız bahçe. yi değil, her şeyi, evelden gözlerini çevirdiği şeyleri bile güzel buluyor. du. İçipde hayat için dindarane bir hayranlık vardı. Ağır ağır yürümesine, arasıra dur. masma rağmen işine geç kalmadı. Belki evinden, her zamankinden er. ken çıkmıştı, belki de zaman ona lüt. fetmiş, akrşını onun yürüyüsüne UyY- _.L —. .,ı K rf.ıı.... Yadikfin ytf --ı Bğlik ğW ti::her vakitkindem fazla iş çıkardığı hâlde zamanr uzun bulmadı, kısa da bulmadı. İş arkadaşlarından birinin: “Vakit de bir türlü geçmiyor!” dedi. ğini duyunca hayret etti. Halbuki bu sözü kendi de kaç defa söylemişti. O gün kimseden yeni bir gey duy- madı, kimseye bir şey sormadı. Fakat her konuşulan sözde saadetinin artık tahakkuk ettiğini müjdeliyen bir e. mare buldu. Hangi saadetin nasıl bir emaresi? Bunu düşünmeği bile aklma İşinden çıkıp evine dönerken sabah- ki hal devam ediyordu. Hayatla yeni karşılaşmış, yeni doğmuş gibi idi. Hiç bir tanıdık çehreye rasgelmediği hal. de yalnızlık acısır duymuyordu. Zaten kimse ile konuşmağa ihtiyacı yoktu: içinde, herkesle, dünyanın canlı, can. sız her şeyi ile ta ezelden başlamış, ebede kadar sürecek bir muhavere hissediyordu. Evine geldi. Ne bir haber, ne bir mektub... Fakat o, sabahtan beri bir —— — haber beklediğini de unutmuştu. Asıl — saadete, her şeyi güzel görmek, zama. nm akışını kendi keyfine bulmak, kendini umumt bir ahengin - ehemmi. yetsiz gibi görünen, fakat zaruri - bir unsuru saymak saadetine ermiş- ti. Bu saadeti de düşünmedi, anlama- dr. Düşünse, anlasa belki onu duymaz olurdu. Nurullah ATAÇ | ! hırsız Meğer mal sahibinin kayın biraderi imiş! Kadıköyde Kurbağalıderede bakkal Mehmedin dükkânı dün gece açılmıs ğ 15 liralık âlâ, 8 liralık Bafra, 10 lirâ- lık Hanm cıgarası, 75 liralık pul, 10 — liralık bozuk para çalmmıştır. Mehmet, dargın bulunduğu kayınbi raderi Muzafferin bu işi ;smı:ıtığrıııdâ—!ı şüphesi olduğunu söyleyince, M fer yakalanmış, evi aranmış, cıgart” lar ve paralar bulunmuştur. Cigara tiryakisi