Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
OPUJLIZD U Si yorurtaLıagn Sunyreslayun KŞ 38 TDEIS YAYOLİ UY — “gpruke uyururgur 'aozısyayleg pun Uy9689519)891)340) "g apsaok Söy TTEfYEGN a) HİYEP SA BUTG ULTETODYEALI vap HUr aALyreg SPuSİ3SuE 1099T SEP 1801 YJUN j 29 SE GE<ERERESESERRELESERRRE H ik ...,'<mğ%g Er © (h E © e ğg î—';.':â'—'ğgm%’ş'ğîğ%âğğğ—,g cng)ğ SE ö sE s—âîğâğğâîîgg ğ LEŞ -“ğ ğ Yü # edd g. e ."-:—Il'ğoî"'. : G - $ =5_ı='- : :"_"-i';*. S |* © B E a > î%ğs*îgwınwgaîğ—ugîîuğ RETİ x e GST A | Tn aa ST GNG ERÜYE » P İeeşLel Eis güzllll 'çi SŞ S”oDPe SSOLRRMALEART Eı—ğ' ” E O BDE, Gde, B 902053000 Eş 7 ğ.' =Ş"Cipîğ'= | İ..”L.ğe ğ 3 3 - döüm GNS GK L S y Bir. 4 ÖR £ z BU — U GA İA SY KAT Kt GARSEELİ | / ai B ç z : K < î v AO 2 Hİ ğ v ;ıg:' “î—ğd îrğğğğî—; şğ&ğîüg 'ğğ ğî. îsaşğF ğğsg—;ğâg 3 ğğgğ £ $€ YeĞElE * Bdit a se De t | ğ*-'.e:H ;;ğ.ğâğâ âğ z % 3 z & ğ_gğ bi Öi E $ g & LA © ERZ Sr. ağg“âğüâ T e - B z TU İsi0 BBi si Pa r ç $ B 3 Ai FB İ e K KĞ CA BO Veal L aN D İ 3 ae OA y HŞ : Hi Pi B Li vi âf' ğ- ğ et “ğ. _ğ ş-: Ğ l * d7 ğ. n öş $ z y p 3 D P çi Aa 3 £ $ $i g $ 4 FF sş t BeğK Şus. « f B zi ' Ğ ; üde Ö —| Ko Y ai * SÜ — eu Ç PARDAYANIN KTZT . 2 düşünmeden bu eve girmeye karar ver di, Son ümit bundaydr, Buradan gire. bilirlerse ihtimal ki kurtulacaklardı. Fazla düşünmeden, bir an bile te. reddüd etmeden kılıcınm ucuyla Val. ver ile Landriye pencereyi gösterdi. Onlar da fazla izahata lüzum görmek. Bizin şövalyenin ne demek istediğini anladılar, Biraz sonra acık pencerenin kenarma bastılar ve içeri atladılar. Ne süvari, ne kızı, ne de arabacı bu manevrayı görmemislerdi. Çünkü bu.- na dikkat etmemişler, saman yığınının Üzerinde üç kişinin bulunacağını kim akıl edebilirdi? Araba biraz ilerledik. ten sonra durmtya mecbur olmüuştu, cünkü Koncini ve adamları bu saman yığını arasında bir araştırma yapma. mışlar ve arâbacıyı da sıkı bir istin. taka tâbi tutmuşslardı, XAXAKIV MÂBAT Bayaz madam, kızının babasını kar- gılamak Üüzere koştuğunu görünce ğayri ihtiyari ayağa kalkmış, o da çöktanberi görmediği kocasını bir an evvel görmek için dışarı çıkmak iste: misti. Gözleri yağla dolu, kalbi heye. candan çarparak merdivene doğru iİ. lerlerken üç adam birden pencereden iceri atladılar. Bikisları ve halleri dehşet verici i. di. Bunların odaya girerken çıkardık. ları gürültüyü duyan beyazlı madam, birdenbire geri döndü. Kılıçlarını el. lerinde tutan üc adamı kartısında gö. rünce bir an heyecanlandı. Fakat ken. disini kaybetmeden sordu: — Kimsiniz? Ne istiyorsunuz? Kadın bu suatli sorarken Pardayan. a Valver bir adım daha atmışlar, Landri ise girdikleri pencereyi kapa - makla meşgüldü. Kadm, kendine yak- laşanları daha iyi görmeye muvaffak olunca birdenbire hayretle bağırdı: — Mösyö dö Pardayan! - Pardayan ilk hbakışta kadını tanıya. mamıştı. Silâhmı yerine koymadan şapkasını çıkararak hürmetle selâm . ladr iki adım daha attı ve: — Rita ederim madam, bizi affedi. niz.. - dedi - Şövalye bunları söyler - ken iyite yüzüne baktığı kadmı tanı. mıştı. O da hayretle: ü — Viyoleta . dedi . Pardayanım Viyoleta dediği Beyazlı madam ne kadar şaşırmışsa, gövalye de o kadar $aşkmdı. Viyoletanm yü. zü büyük bir hayret, ayni zamanda da sevinç ifade ederken, Pardayanm yü. zünde de endişe eserleri belirmişti. Bu hal o kadar âni oldu ki, ne getiç kadin, ne de gşövalyenin arkadaş!ları bunun farkma varamadılar. Viyoleta ilerledi, Pardayanın göğsü üzerine atıldı, alnı- nı ona üzatirken:! — Siz hat Mösyö dö Patdayan, siz geldiniz hâ. Bugün nekadar büyük sanadetlere kavuşuyorüm - dedi . Pardayan da, beyazlı madamm ya . naklarını kârdeşğdte öperken gu cevabrı veriyordu: ! —Minimini Viyoletam şu odaya bir hırsız gibi girerken - sizi göreceğimi hiç düşünmemiştim. " Neyse, - sizinle karşılaştığıma çok sevindim, Şövelve bu sözlerinde samimi idi. Tesadüfün kendisini Viyoleta ile kar. şılastırmış olmasından dolayt memnuün olduğu yüzünden belliydi. Gerek Ode dö Valver, gerekse Landri Pardaya . nın bu memnuniyetini anladılar. Her ikisi de gövalyeyi takib etmtekle bera. ber bu hırsızlama girdikleri evde re muamela göreseklerini düşünmemiş değillerdi. Landri bu vaziyeti görünce" ALMANCA DERSLERİ İ — O hâlde meşhur orkestraları dinliyebilirsiniz. — Berlinde en büyük tiyatrolar nerededir? — Şehrin göbeğinde, En mühim meşrubat ve mükeyyifat tütün, kahve, ka. kao ve çaydır, Bütün bu maddeler denizaşırı yerlerden ge. lir. Buna mukabil Almanya kendi sımat mahsüllerini vâ, riyor, Si eemn aaaarasmagan ; Yü _ 9 o (a *d AĞ P gu dü MA — 235 âbge * ğg ğğğ% — — m t d ğâ—; Eg _E âü # Lj .ğ.âg.â*îfâ ::ı-ı'ğ EMELE a -'-'Io pâ- Egâ% ğğg D Ez %ğâ g gm gobt4 Plasa, B C . A Mî âââğâmğ”ğziğ e —ğîğ : SOLR İi ek 851 Y9 06 S E—>im (80 100içteş ” İt izi < 5 âoğ göğ 585T84 ŞE İErz At labii li HA PF S dt a S , ağs'ğ.ââğlî"î% fğ% # Ze Ti Ç ğaggğğğ*â Diçlegil -— â o'm.u 'a ' =>.fö _g'U gğ v l İi öösi Ö1da3 vi eTi Gur _ ş Si E . ğğ : Ş e * E ğ ğ sâr y E !i ğ F S $ Göş ğ ğ : $ e A ll ğ 3i ğ âğğ'â ğ ğ Sİbgb Da ) Şaklla di | ş Eğ âî #L ba B S w4 3%âğğ=â » 68 wğgğ ğ 35 Eite ğâ ğ 5 b Gişş 21 € G4 Üğüşüşü “ 3 lf S3b SE » PeRRİAI Odaği HLR H fğşğî%ğşî e İf gx4 Gwij â _ PARDAYEANIN KIZTI 287 sevinçle gülerek efendisinin kulağına dedi ki: — — Bu defa da mösyö lö şövalyenin doştları arasına düşmekliğimiz tenabı hakkım bir lütfudur. | Valver de memnundu, O da şu ceva- bı verdi: — Evet, ben öyle zannediyorum ki, bu sefer yakayı kurtardık. Valverle Landri biribirlerini tebrik etmekte biraz acele etmişlerdi. Eğer şövalyenin düşüncesini bilmiş olsaydı. lar, zannettikleri gibi kurtulmuş ol . madıklarını anlarlardır Evet, pardayan gülerek ve samimi- vetle Viyoletaya bakıyor, yüzünde hiç bir korku eseri gözükmuyordu. Fakat onun bu hali cali idi, içi içini kemiri- yordu. Pardayanı bu kadar hırcınlaştıran şey acaba neydi? Bunu anlatabilmek i- çin okuyucularımıza Viyolet hakkında bir kaç söz söylemeliyiz: Pardayanın “Viyoletacığım” diye sarıldığı beyazlı madam kral doküzun- cu Şarl ile Mari Tuşenin münasebet- lerinden hüsüle gelen Dük Dangölemin karisiydi. Okuyucularımızdan Pardayanın kah ramanca hikâyelerini okumamış oölan- lara şunu haber verelim ki, dön Dan- gölem, Pardayanın en aziz bir gençlik dostuyken Viyoletayı sevmiş ve bu ka- dını alması için de Pardayan ona yar- dım etmişti. Kral üçüncü Hanrinin ihtilâlli sal- tanatı zamanında Pardayan, arkadaşı Dük Dangöleme, kendisini kral yapmak teklifinde bulundu. Şarl Dangölem bunu kabul etmedi. daha sonraları Pardayan dördüncü Han riyle münasebet peyda etti. Pransız tatihinde “iyi Hanri” “Bü- yük Hanri” ismiyle anılan bu zat Par dayana karşı büyük bir hürmet ve Bev gi göstermiştir. Dördüncü Hanri, Ravayak isminde da vurülup öldürülmeden bir kaç gün evvel şovalyeye rastlamış ve küçük oğ. lu Luinin himayesini Pardayandan rica etmişti. O da büna söz vermişti. Şöyalyenin verdiği sözde durmama sı mümkün değildir. Evvelce görüldüğü gibi Patdayan, Dük Dangölemin Faus- ta tarafından Bastil zindanımdan kurta- rılarak kral üçüncü Luiyi - Lut büyük Hanrinin oğludur. — her ne suretle ©- lursa olsun tahtından indirmeğe teşeh- büs ettiğini görünce bu fikrinden vaz geçirmeğe çalıştı fakat muvaffak ola- madı. Bu vaziyette biribirleriyle mücadele etmekten başka yapılacak bir gey kal- mamıştı. Her iki eski dost şimdi artık kardeşliği unutmuşlar biribirlerinin en büyük düşmanları olmuşlardı. Böyle bir halde Pardayan Dük Dan- golemin evine girdiğine memnun ola- mazdı. Bu ev onun için kurtuluş yeri değildi, asıl şimdi kendi ayağiyle kapa- na tutulmuş bulunuyordu. Şunu da kaydedelim ki Pardayanla Dangölem arasında sön defa geçen va- kadan Viyoletanın haberi yoktu. Evet... Pardayan hırçınlaşıyor ve dü şümüyordu. — Aman yarabbi bugün ne kadar- da belâlı işlere çatıyorum. Bak şimdiki vaziyetin rezaletine.. Şimdi Dük Dar- gölemin evine düştük. Eğer bu evde Vi yoleta yalnız olsaydı, onu tatlı dille kan dırırdık. Fakat Dük var. Dük Fausta- nın ahbabıdır. Aralarında ittifak da yap tılar. O şimdi mustakbel onuncu Şarl : :