e TTT TUSEYEPAMUĞ PUN USRSİBLIZBIYIK) 129 YUT ALOYUL PPUİYANSUL — TUDYAÇ SEP 109T UAŞ yür YFT ÜİT T spnyttaznan Sungreysanun Müz 380 Yörpins vAgoLİ uy OPULIZD UN Boi “apruke uyunugız " Sp3oK Jöy LERPUg a) HIYEP SA VNG UUEYONYELLI “EPLERAL UÇT FOPALYRA HÜŞMNUD),, as-;;ş,ş;;îşggşğğ—nğşğğş;—m : SE î:;ağze”'î EEE : ğğîiîğğiğağğğğîîğ ; SSEM L0 3001 gaöğ.Llam LA £ F LEoİ 3 Teş LKY RLRCIRREA ça 5 aŞ GİLDEİ İ EREEEREş Ele? Ö'rcHk Üika | çir : YA ça ! c NFTT ; 3* g: z ğ ;EE Eğ z b ha | - ni KA 4 ; . T tder bt hireiyie e' yifile HEUL C VPi ST HİH t l Ü PİİşE PK Çiretleı ip pt e |: ğ BİĞİ îîğ: Ti î'!tî d B el L v 5 t t $ rğşğğ A0 Kdi bT ışı : B3i Hk ! FR BU F L DR t El l stkl î ğ Si ğl ;î Bo7 ğ ğı Bt G BK gx b 228 düşünmeden bu eve girmeye karar ver di, Son ümit bundaydı. Buradan gire. bilirlerse ihtimal ki kurtulacaklardı. Fazla düşünmeden, bir an bile te. reddüd etmeden kılıcınm ucuyla Vah ver İle Landriye pencereyi gösterdi. Onlar da fazla izahata lüzum görmek. sizin şövalyenin ne demek - İstediğini anladılar. Biraz sonra açık pencerenin kenarına bastılar ve içeri atladılar. Ne süvari, ne kızı, ne de arabacı bu manevrayı görmemislerdi. Çünkü bu. na dikkat etmemişler, saman yığınının üzerinde tç kiştnin bulunacağınt kim akıl edebilirdi? Araba biraz ilerledik. ten sönra durmrya mecbur - olmuştu, günkü Konçini ve adamları bu saman yığını arasında bir araştırma yapma. mişlar ve arübâacıyı dü siki bir istin. taka tâbi tutmuslardı. XxXXIV MABAT Boyaz madam, kızmın babasını kar- şılamak Üüzere koştuğunu görünce gayri ihtiyar? ayağa kalkmış, o da * göktanberi görmediği kocasını bir an 4 evvel görmek için dısarı çıkmak İste: mişti. Gözleri yaşla dolu, kalhi heye. candan çarparak merdivene doğru i. lerierken üç adam birden pencereden içeri atladılar, Bekışları ve halleri dehşet verlel i. | di. Bunların odaya girerken çıkardık. ları gürültüyü duyan beyazlı madam, birdenbire geri döndü. Kılıçlarını el. lerinde tutan üç adamı kareısında gö. Tünce bir an heyecanlandı. Fakat ken. dizini kaybetmeden sordu: — Kimsiniz? Ne istiyorsunuz? Kadın bu sutli sorarken Pardayan. e Valver bir adım daha atmışlar, Landri ise girdikleri pencereyi kapa - makla meşgüldü. Kadm, kendine yak. FPARDAYANIN KİZT | laşanları daha iyi görmeye muvaffak olunca birdenbire hayretle bağırdı: — Mösyö d8 Pardayan! - Pardayan İlk bakışta kadınr tanıya- mamiştr. Silâhmr yerine koymadan şapkasını çıkararak hürmetle selikm . ladr iki adım daha attı ve: — Rica ederim madam, bizi affedi. niz. . dedi . Şövalye bunları söyler - ken iyite yüzüne baktığı kadını tanı. mıştı. O da hayretle: B — Viyoöleta - dedi . Pardayanız Viyoleta dediği Beyazlı madam ne kadar şaşırmışsa, şövalye de o kadar Viyoletanm yü. zü büyük bir hayret, ayni zamanda da sevinç ifade ederken; Pardayanm yü. zünde de endişe eserleri belirmişti. Bu hal o kadar âni oldu ki, ne genç kadın, ne de şövalyenin arkadaşlârı bunun farkına varamadıler. Viyoleta ilerledi, Pardayanın göğsü üzerine atıldı, alnı. n ona üzatirken: — Siz hat... Mösyö dö Pardayan, siz geldiniz ha, Bugün nekadar büyük sanadetlere kavuşüyorum - dedi . Pardayan da, beyazlı msadamım ya . naklarını kârdeğçe öperken gu cevabr veriyordu: —Minimini Viyoletam şu odaya bir hırsız gibi girerken - sizi göreceğimi hiç düşünmemiştim. Neyse, - sizinle karşılaştığıma çok sevindim, Şövelve bu sözlerinde samimi idi. Tesadüfün kendisini Viyoleta ile kar. gılastırmış olmasından dolayt memnun olduğu yüzünden bolliydi. Gerek Ode dö Valver, gerekse Landri Pardaya . | hin bu memnuniyetini anladılar. Her | ikisi de eövalyeyi takib etmekle bera. | bar bu hırsızlama girdikleri evde re musmela göreciklerini düzünmemiş değillerdi. Landri bu vaziyeti görünce” ğik YAD saşaR e aa ALMANCA DERSLERİ 8 gll Diki n St Eâ.ı!'-!î Hf #EHRHE SF is İ Türkçeye çeviriniz — Gibt ea in groBen Stödten viele Unterhaltungaplüt. ? “alımır © bir iyi yer, © saman oluyor akşam zevkli on. dan, nerede perde kendini kaldırıyor, e kadar son perde. ye). Güzel bir yer bulunursa o zaman perdenin açılınasın. dan son perdeyo kadar iyi vakit geçirilir. — Ja, in groSen Stüdten ist für Unterhaltung überrei. ehlich gesorgt. tsum gönüs fon dem Avgon'blük am, vo der for'hang zih hebt, bis tsum şhes'stsene.) PARDAYANIN KIZI sevinçle gülerek efendisinin kulağma gedi kir — — Bu defa da mösyö 18 şövalyenin düşmekliğimiz cenabr lar, zannettikleri gibi kurtulmuş ol . Ğ madıklarmı anlarlardı: Evet, pardayan gülerek ve samimi- yetle Viyoletaya bakıyor. yüzünde hiç bir korku eseri görükruyordu. Fakat onun bu hali cali idi, içi içini kemiri- yordu. Pardayanı bu kadar hırcınlaştıran şey acaba neydi? Bunu anlatabilmek i- çin okuyucularımıza Viyolet hakkında bir kaç söz söylemeliyiz? Pardayanın “Viyoletacığım” diye sarıldığı beyazlı madam kral dökuzun- cu Şarl ile Mari Tuşenin münasebet- lerinden husüle gelen Dük Dangolemin karisiydi. Oku; Pardayanın kah ramanca hikâyelerini okumamış olan- Jarâ şunu haber verelim ki, dön Dan- göolem, Pardayanın en ariz bir gençlik döstuyken Viyoletayı şevymiş ve bu ka- dınr alması için de Pardayan ona yar- dım etmişti. Kral üçüncü Hanrinin ihtilâlli sal- tanatı zamanımnda Pardayan, arkadaşı BDük Dangoleme, kendisini kral yapmak teklifinde bulundu. Şarl Dangöolem bunu kabul etmedi. daha sonraları Pardayan dördüncü Han riyle münasebet peyda etti. Siz bu parçayı türkçeye çevirdiniz. Şimdi size bunun — türkçe tercümesini veriyoruz. Bununla sizin yaptığınız tercümeyi karşılaştırır, yanlışınız varsa, o nokta üzerin. S wtvım En büyük limanı Hamburg'dur, Oraya yün, ler ve buğday ile yüklü gemiler girer. Bu dJenmek üzere sanayi şehirlerine sevkedilir. Geçen d« sin tercüm -<i Almanya altimış üç milyon ahalisi ve Avrupadaki mer. — kezi vaziyetile, cihan ticareti için çok mühim bir mem. lekettir, Kıymet itibarile ihracatı ithalâtımı geçer. Başlıca lâtı ham maddeler, meşrubat ve de bundan evvelki derslerimizde geçen izahat ve kaidele. — deleridir. ri bir kere daha gözden geçirirsiniz. Almancaya çeviriniz — Berlinde kaldığınız zaman devlet operasına gitme. — O, dann empfehle ich Ihnen die Staatsoner. düzini — Ich habe gehört, es selen in Berlin viele Theater; welches könnon Sie mir empfehlen? — Wenn Sie Musik lieben, dann gehen Sie in eine O. per öoder Operette, Die Freunde der Wortkunat hören sicl — Evet, bu benim en büyük arzumdur, — Musikiyi sever misiniz? — Çok severim. 22? Frantız tatihinde “iyi Hanri” “*Bü. mâzdı. Bu ev onun için kurtuluş yeri değildi. asıl çimdi kendi ayağiyle kapa- na tutulmuş bulunuyordu. Şunu da kaydedelim ki Pardayanla arasında son defa geçen va. kadan Viyoletanım haberi yoktu. Evet... Pardayan hırçınlaşryor ve dü şünüyardu. — Aman yarabbi bugün ne kadar- da belâlı işlere çatıyorum. Bak şimdiki vaziyetin rezaletine.. Şimdi Dük Dan- gölemin evine düştük. Eğer bu evde Vi yoleta yalnız olsaydı, onu tatlı dille kan dırırdık. Fakat Dök var. Dük Fausta- nın ahbabıdir. Aralarında ittifak da yap tılar. O şimdi mustakbel onuncu Şarl En mühim moşrubat ve mükeyyifat tütün, kahve, h.' Ş kao ve çaydır. Bütün bu maddeler denizaşırı yörlerden gö. — lir. Buna mukabil Almanya kendi sınal mahsüllerini vö, riyor, — O hâlde meşhur orkestraları dinliyebilirsiniz. — Berlinde en büyük tiyatrolar nerededir? — Şehrin göbeğinde,