Yazan: Soğuman Tehliryan — Çevirem: #.ğ. — İktihans ve tercüme hakkı mahfuzdur — — Buyurun — Raporu yazanı tanır mısınız? — Şahsen tanımıyorum, — fakat kim olduğunu biliyorum. 4 adam hakkında bana malümat verebilir misiniz? — Emredersiniz.. Raporu yazan ala- mrn isemi Jak Serjdir.. Hantiyet kendi kendine bu ismi ç dört defa tekrar ettikten sonra: — Bu isimde kimseyi tanımıyorum. Sakım bir namı müstear olmasın! — Olabilir; gibi ben kendisini şahsen — tanımam. Yalnız dairede- bu adamın raporlarına fazla ehemmiyet verildiğini bilirim. Bilhassa Ermeni meselelerine dâir ver- diği raporlar yüzde doksan.doğru çıkı yormuş.. Madem ki bu kadar alâkadar oluyorsunuz bu akşam raporu almayı geldiğim zaman size bu adamın resmi- ni getireyim, belki o zaman tanırsınız. — Bunu çok İyi düşündünüz.. Rica ederim. Bilhassa bu resmi getiriniz, be- ni büyük bir meraktan kurtarmış ola- caksınız.. Zabit ayağa kalktı ve muayyen saat te geleceğini tekrar ederek beni de selâmladı ve salondan çıktı. Hanriyet misafirini kapıya kadar teşyi ettikten sonra merdivenlerden koşa koşa çıkarak yanıma geldi ve: — BSevgilim, korkulu bir düşmanımız var.. Saadetimi daha şimdiden çekeme- meğe başladılar.. İkimizi de jurnal et- mişler.. Bereket versin ki daha d'in gece şu Fransız zabitine 500 lira ver- miştim. — Ne parası? — Hraçım kira için bana verdiği S00 Uca daha yanımda durmüyor müu idi? İşte © para bu zabitin kısmeti imiş.. — BHiçbir şey anlamıyorum. — Canım bunda anlayamayacak he var? Bu zabit.. Hanriyet birdenbire sözünü kesti ve bir saniye kadar düşlindükten sonra: — Sahi,, Ben sana bunları anlatma. muştım, affedersin sevgilim.. Artık mah- zur kalmadı, kısaca sana her Şeyi anla- tayım.. — Canım bu adam beni alâkadar et. mer, şu mühim dediğin raporu ver ba- kalım neden bahsediyor. — Sabırsızlanma, şimdi okuyacak - sın, fakat daha evvel iki sözümü dinle- mez misin?. — Peki, seni dinliyorum, — Bu zabit, Fransız istihbarat ida'. resinin gizli muhaberat şubesi şelidir. Bütün gizli tahrirat, muhaberat, şifre- ler bu adamın elinden geçer. Kocamın mahkümiyeti esnasında divanıharple is- tihbarat da'resi ve daha yüksek ma . kamlar arasında cereyan eden muhabe- rat bu adamın elindedir. Bunları bana göstermeği vadetti. Bu suretle kocamın ası! katillerini meydana çıkaracağım, Bu hizmetine mukabil avans olarak ken disine 500 lira verdim ve bundan sonra beni alâkadar eden herhangi bir mese- le olursa, Âmirlerine haber vermeden beni haberdar etmesini söyledim. Müs. tacel vaziyetlerde ben evde bulunma- sam bile orada beni beklersin demiştim. Şimdi anladın mı?, — Anladım sevgilim ve seni cidden tebrik ederim.. Çok büyük bir muvaf- fakıyet elde ettiğini zannediyorum. — Öyle ise şu raporu oku da zannın kanansta tıhavvül etsin Sen raporu o. kuyuncaya kadar ben Hraça telefon edip bir randevu istiyeceğim. — Randevuya ne haçet, kendisi bu akşam buraya gelmiyecek mi? — Gelezek amma bu işit beklemeğe tahammülü yok. Hraçla derhal müza- kere etmek lâzım. Sen raporu oku. Ben şimdi geliyorum. Taşnak fırkasının kara listesi Odada yalnız kalınca Fransız zabiti- nin getirdiği raporu okumrya başladım. | Raporun mühim olduğu daha ilk satır- biraz evvel de dediğim| —4 -— Fransız zabiti, Taşnakların idama mahküm ettikleri adamların listesini sevgilime getirmişti. Bu, fevkalâde mühim gizli bir raporda yazılıyordu larından anlaşılıyordu. Metnini maale. sef kaybettiğ'm bu rapor aşağı yukarı şu malümatı veriyordu: “Mevsuk kaynaklardan öğrendiğimi- ze göre, İtilâf Devletlerinin Ermenile - re karşı takip ettiği hattı hareket Taş- nak mrekezi umumisinde büyük inki . sarı hayaller vücude getirmiştir. Fırka merkezi umumisi müttefilderin Erme- nilere yüz çevirdiğine, harbı wmumide onlara bir çok vaacdlarda bulundukları ve kendi amaline hizmet ettürdikten son ra bugün onları yalnız bıraktıkları neti- cesine varmıştır. Bu şerait altımda Ermenistanın istik- balini dahi tehlikede gören fırka mer. kezi umum'si, hükümete bile haber ver- meden merkezi umumiyi Erivandan İs tanbula nakle karar vermiştir. Bu ka- rarı tatbika memur olan merkezi umu- mi mutemedi Sogomon Tehliryan — İs. tanbula gelmiştir.,, Raporda kendi ismimi de görünce hayretten donmuştüm. Bu adam — bu malümatı mereden almıştı? Benden ve Hraçtan başka kimsenin bilmediği ha- k'katleri nerektlen ve nasıl öğrenmişti? Bir türlü bu suallerin cevabını bulamı- yordum. Verilen malümatm doğru oluşu bil- hassa nazarı dikkatimi celbetmişti. De. mek ki bu raporu yazan adam Hraçın emniyet ettiği adamlardan biri olacak- tı. Fakat buna da ihtimal vermek iste- miyordum, zira Hraç bu hususta en yakın arkadaşlara bile açılmıyacağını mükerreren söylemişti. Raporu okum- ya devam ettim. Meğer daha mühim me seleden bahsediyormuş. Raportla gun - ları okuduğumu hatırlıyorum: “Fırkanın İstanbul mesul murahhası Hraçın Kafkasyadan gelen bu gence karşı gösterdiği büyük alâka Tehlir - yanmn mahiyeti henüz tamamiyle anlaşı- lamıyan hususi bir memuriyetle İstan- bula gönderildiğini isbat — etmektedir. Umumiyetle en yakın arkadaşlarına bi. le yüz vermiyen Hraçın gece gündüz Tehliryanla vakit geçirmesi ayrıca şa- yanı dikkattir. Bu hususta yaptığımız etraflı tahki- kat neticesinde şayanı dikkat malü - Mat elde etmeğe muvaffak - olduk. Bu malümata göre, Ttlâf Devletlerinin hattı hareketleri neticesinde Ermenis. tanda herhangi nâboş bir. hâdise zuhu- vunda Taşnak fırkası derhal ttilâf Dev- ketlerinden intikam almıya karar ver - Mmiştir. Merkezi umuminin İstanbula naklindeki başlıca s<bep budur. Öğrendiğimize göre, bir müddet ev . vel fırka merkezi umumisi Ermeni mil letinin felâketine sebep olanları öldür- meğe karar ve idama mahküm edilenle. rın bir listesini tanzim etmiştir. "Kara liste,, adını taşıyan bu İistenin tanzi- minde merkezi umumi azzları aratında bararetli münakaşalar cerevan etmiştir. Bazıları, umumi harpte Türkiyeyi ida- ve eden İttihat ve Terakki erkânından Telât, Enver, Cemal Poşalarla, ayni fır'tanım ileri gelenlerinden Bahacddin Şı.& r, doöktor Nazım gibi tttihat ve Ta, 'e merkezi umumi azalarının - rülmesinde israr etmiştir. Bazları da, bunlarn itiraz etmem-k'e bareber, kara listoenin genişlet'lme-ive ve Dtkatçıların fen'iyetine mümanaat e'mediklerinden dolavı etki Alman im- parstoru Kayser Vilhalm. ceeki Pulsar kralr Fesd'nadın, Almanyanın eski İs . tanbul sefiri Baron Wanrenheim'in do i”am metkümları sıratıra kaydın: | Tasnak merkezi vimir müfrit azaları da umumi harnte Ermeni Yera verdii ve Esmeniteri pldaten Bi Manfa>t'e- Faa nİSt it'İNar ettikler'-der dalayı Fn. giliz Hariciye naz-risrından Lard Cö>ronna, Fewwsz rira'indan Vivtani, — Pof>err Briand'ın Ca kara Üsteye ithalini miştir. (Devamı var) vi sör'eri tutm>d larmndan hoyerkitlerin”en Lovit Corcun, âte- nin | HABER — Akşam Akav Vapur iskelelerine | sahip olamıyor Mülga Seymisefain idaresi üç kısma deniz yolları, Akay, fabrika ve havu idareleri namını alan kısım- lar tecssüs ettikten sonra “savahili mütecavire vapurları., gibi iskeleleri de Akay idaresine devredilmişti. Akayın köprüde olduğu gibi yeniden yaptırdı. ği Anadolu yakasında ve Adalarda da zaman zaman tamir ettirtiği bu iskele- ler şimdi bir meselenin ortaya çıkması- na sebep olmuştur. Akay idaresi, içindeki büfelerini kirayla verdiği kiraladığı, bu iskelelerin Seyrüsefainden yeni idareye üstlerini devri için tapu idaresine müracaat et- miştir. Fakat tapu idaresi bu talebi | hayretle karşılamıştır. Çünkü bir asra yakın bir zamandanberi mevcut — bulu- | nan bu iskelelerin tapuda hiç bir kaydı yoktur; yani binalar resmen Seyrüse- fainin malr değildir ki Akaya devredi- Tebilsin? Bunun Üüzerine tapu idaresi evvelce Seyrüsefain ve bir müddettenberi de Akay idaresinin senetsiz tasarruf ettiği | bu iskele mahallerinin yerinde bir he- yet marifetiyle tetkikma karar vermiş- | tir. Bu tetkiklere gelecek ayın beşinde | iskeleler birer birer gezilerek — yapıla- caktır. Evvelâ Kadıköy yakasında bu- lunan Kadıköy, Moda, Kalamış, Cadde- bostanı ve Suadiye iskeleleri tetkik e- dilecektir. Eğer buralardan hak - iddia | eden bir sahibi çıkarsa o zaman işin Akayla sahibi arasında halli lâzım gele- cektir. Madölen Şarno İstmli bu genç kız tek satıklı küçük — tayyarelerle bin kilo. metrelik mesafe dahilinde sürat reko. | Tunu kıwarak beynelmilel bir şöhret Razanmıştır. Kırdiği - beynelmilel re, kor yalnız kadınlar arasında değil, ay. ni samanda erkekler arasıtdadır Gu:el Türklveden man:aralar a Rı.'- " m“ " Hiddetlenen adam muhakkak ı anormal Bilâkis hiç hiddetlenmiyen insanların anormal olduğunâ hükmetmek lâzımdır. — Bir adam kızın- ca derhal - sinirli veya deli diye tav- sif ederiz. Halbukl Amerikada — tuhi'- yatçıların — iddia - larına göre — bilâ- kis hiç hiddetler - miyen bir adamın tümlei — asabi anormal olduğuna yeçe karar vermemiz lâzımdır. Ruhiyatçılar in sanların — hadise - vaziyetler let ve rinde hat kesilince kargı gösterdikleri aksülâmelleri tetkik ederek hiddetlenmenin normal olduğu neticesine varmışlardır. Ruhiyatçılar evvelâ hastalıkların cüm lei asabiye Üzerinden tesirini meydana koymuşlardır. Hiddetlenme; korku - ve hastalık arasında bir münasebet oldu- ğunu tesbit etmişlerdir. Hasta insanla- nn daha çabuk hiddetlendikleri veya korktukları görülmüştür. Hatta bir in- san iyileştikten sonra bile yok yere kız-| maya mukâvemeti azalır. Hastalık cüm- lti asabiye üzerihde tamamen — geçmez pek çök izler bırakır. Bilhassa imide bo-| zükluğunün sinirlerimiz üzerine menli| tesiri büyükti inunla beraber vücut| bastalığı ile hastâalığı,, yani| “delilik,, arasında büyük bir fark oldu-| Dimağın-| 'dimağ ğunu işaret etmek Tâzımdır. dan muztarip olan kimse normal bir in-| sanı hiddetlerdiren şeylere karşı bigâne kalır. Delilerin sade korku aksülâmel- İi son derece şiddetlidir. 'Tecrübelerin göstermiş olduğu — vec- hile normal insanların hiddetlenmesi ta- bil olan birçok şeyler vardır. Dostça bir oyunda aldatılan normal bir insanın kiZ detlenmesi gayri tabil telâkki edile- mez. Yediğiniz yemekte bir kıl bulmak ve kızmamak gene anormal bir haldir. Beş adım kala tramvayı kaçıdığı halde aldır mayan bir kimseye gayri tabil demems- nin imkânı yoktur. Normal insanların kızması tabil olan haller arasında sevgi- linizin başkasına randevu. vermesi, bir saat beklediğiniz bir. dostunuzun değil geç hiç gelmemesi zikrolunur. ZG EYLÖÜL — 1937 V Teleforla görüşürken muhaverenin en heyeocanlı midir ? — Yiroa Dar ae K (F pp — Ş9N 99330 #UYP ZURLNB)3SAL UN TT K— E zz we kızmamak elden gelir mif Tam bir şey yapacağınız ııınıl” yapmak için başkasının — size ş ıüylf:f mi?,, diye akâi giden işinizle 48 “sana g - bulunması, yâhuüt mesi karşısında hiddııîennfenîlwı BÜ | tabitdir. Kabül etmediğiniz lad" defatle karşınızda tekrar * edi ı İnsanı çileden çıkarabilir. « | Diğerlerinin işinize- burunların! * ması karşısında bigâne kalıyo! e 'ne normalliğinden şüpbe edıld"""’w,ı ; Aynı sürette korkusuzlük Y körüne manasız çesaret de an y bilir. Azgın bir köpek kargesındA mayan herhalde zihnen hastadıf — p Buha mukabil dolu veya bot çe banca. veya tüfek görünce S0f sinirlenen kimseler şüph yok *i malkdirler. Bilinmiyen bir günah korkusu ile hayatlarını zehirlir” bir nevi delidirler. b l Kağınlar erkeklerden fazla MÜ” gy yiç olurlar. Buna gebebp kadın iıwıv ha büyük hassasiyetidir. Ruhiyi" yaptıkları tecrübeler esnasında - ,,r rin kadınları korkutan birçok geç ı,xı şısında soğuk kanlılıklarını — #Y çot ettikleri görülmüştür. Meselâ ıı'd” normal kadınlar bile dolu "WM “ korkarlar. Kadınların böcekli ” — korkuları pek büyüktür. ge Anormal kadınlar hırsızlardâfi gel lerden, Gişçilerden —dolu tBİE e arılardan, ameliyatlardan çok V7 | ye tadırlar. tomobil kazasından Ğ kerler, “Anormal kadınlar ortada girli ç şır görünce, yemekte Yt buluPtİ ge bir sinek vırıltısı işitince içlet lardan Çok daha farla madıık'" et Bazı norma! insanlar da bir karğı anormal bir akslilâmel gö gibi bazan anormal Insanlarda hallere karşı normal aksülâmellr hede edilebilir. İşte bu tecrübeleri nazarı, ıi“’”:,ıv' rak hiddetlenince sinirlerinizi olduğuna derhal hükmetm Düşünmeli ve şâyet hiddetle! kınız varsa normal olduğunuz? vermelisiniz. AŞ ı P”! AKŞAM POST " İDARE EVİ: Istanbul Ankara Câd7 | Postu kutusaz İştanbul £ € | Telgrat adresi: istanbul ":’, Yazı (Siğenaerefonua ' 4310 idare.ilân .. ABONE ŞARTLAF, Türküye K0 Senvlik € aylık 3 aylık 1 aylık Sahibi ve Nı;rıyıf _ılilu' Hasan Rasim Başıldığı yer (VAKİT I zapseyünd sğuzöa OÇ — Senlimes'a GÖMGAEE AD MERİR