Dış Siyasa: Bu dünya nereye gidiypr ? Şimal! Amerika Birliği birkaç gün önce “Temel yasa günü”nü (*) bayram. n bu münasebetle söylediğzi büyük nutukta rejim- ladı. Cumhurreisi Ruzvel Jere temas öden şöyle bir cümle var; “— Demaokrasi krallıkların halkı İhmalinden doğmuştu. Bazı memleketler. de, halka faydalı bir şekilde tatbik edilememcsi ye-ini dik'atörlüklere terköt. mesine sebebiyet verdi. Fakat diktatörlüklarin iddia etti rememeleri demokrasinin tekrar kuvvetlenmesine yvol acmıştı Dünyanın bugünkü şartları içinde|jbu gözlerin birçok memleke'lerde derin akisler yapmış olduğunu kabul etmek lâzımdır. Zira rejimlerin devam ve selâmetinden emin olmadığını manyaya hükmeden nasyonal sosyalizmi, dünyanın altıda birine hükmeden Komünizmi, İtalyayı idare eden faşizmi açıkça bir inhidam arifesinde addet. mekte olduğunu ilân etmiş bulunuyor. Acaba Ruzvelt, demokrat Amerikanın temel yasaısıma sadık kalacağına söz vermiş, and içmiş bir Cumhurre'si olduğu için mi böyle söylüyor; yoaksa bu Bözler dünya ile yakmdan temas eden, dünyanın nabzını tutan bir münevverin müşahedelere ve tetkiklere dayanan samimi kangatini mi ortaya atıyor? Bunu tayin etmek hakkmı zamana ve tarihe btrakmak daha doğru olur. Fakat bu. Bünkü dünyayı bu gözlükle şöyle bir seyretmekten bizi kim menoder? İşte nasyonal sosyalist Almanya... Ruzvelte göre, demokrasinin bir mü. him vesikasını, yani Vaymarı parçalıyan bu Almanyada halkın, diktatörlük lerini ispat etmesini beklediğini sanmak |â. kurmuş bir rejimden “fazilet" Kım. let” lerin ispatı. Dahası var, Faraza Bulgaristan da ris Sobranyayı kapatmiş ve bütün iktid'erı Sofya sarayında toplamıştır. Fran. Xo İspanyayı hep böyle bir taktm “fazilet" leri ispata-İmkân ve gaha bulmak Sümidiyle yakıp yıkmaktadır. Demek oluyor ki, Ruzvelt bütün bu bir gün sabrı ve tahammülü tükenip ümidi kesilecek olan milletlerin başla. rındaki hu rejimlerden silkinip tekrar demokrasiye can Aatacaklarını ve dört elle sarılacaklarını sanmaktadır. Avrupanım bir rejim tasfiyesine gir diği bu günlerde Amerikadan gelen bu toşhis Avrupadaki iki cepheyi de bir hayli sinirlendirmiş olsa gerek. (© “Constitutioms Day” Japonlar bozguna u r İşte faşiat İtalya... Burası da dikta törlükle idare edilen bir memleket, tıp. İ Almanya gibi, tipkı Rusya gibi bu diyarda da mütemadiyen söz söyleniyor ve hep büyük günlerden, faşizmin fazile tlerinden bahsediliyor. Demek ki halkın 'burada gösterdiği büyük sabır ve taha mmüllerin gebebi de gu mahud “Tazi. Şekip Gündüz ri faxi'etleri göste. Ar.., demokrasiye söylemekle uymuyan Ruzvelt AL diktatörlükle idare ediliyor. Kral Bo. hüdiseleri gelip geçici addetmekte ve Şekip GÜNDÜZ e ar adı Beş bin maktül ve iki bin esir vererek kaçtılar Tokyo, 26 ÇALA,) — (Tebliğ) — 28 eytur. de aat 10 ile öğle arasında Japca — tayyare filoları, 3 defa Nankin üzerinden uçmuştur. Tayyarsler, evyelâ belediye dalresini, sanra tersaneyi ve üçüncü defa olarak telsiz tel. Bgraf istasyanu ile aakeri binaları bambardı. man etmişlerdir. Hasarat mühimdir. 25 eylâi sabahı Japon tayyareleri, bir saat faslasız olarak, Cantosu bombardrman et miştir. Canton, hemen hemen tamamile h- rap olmuştur. Çinlilerin bir muvallakiyeti Nankin, 25 (A A,) — Mareşal - Şangkay. gekin karargühma gelen haberlere göre, Çia kuvvetleri, lik defa olarak Şanzinin şimalin. de büyük bir muvaffakiyet kazanmışlar ve göğüz göğüse şiddetli muharebelerden sonra Japonlara beş bin naker zayiatı verdirmişler, dir. İki bin Japon da esir Alımmıtır. Gâzeteler, ayrıca Çinlilerin Şansinin şima, Vnde Tatungt geri aldıklarını? — büdirmekte, dir. laponlar sulten hoştanmıyorlar Pekin, 25 Y(AJA,) — Japon aakeri maka.. matı namımna söz aöylemeğe salâhiyettar bir zat demiştir ki; “— Sulh müzakerelerinden bahsetmek için vakit henüz pek erken olmakla beraber Ja, pon ordusu muhasematı tatti etmemesine mtl sande balışolacak şekilde muhitin havasın, da bir tebeddii! vukuuadan memnun olacak, tara Nyon anlaşması Italyayı alâkadar eden Müzakereler yarın Pariste başlıyor Parla, 296 (ALAL) — İngütere, — Fransa ve İtalya' mütehassıdları İtalyanın Nyon Itila. fima iştirak elmesi meselesinin teknik bakı. mindün tanzimi meselesini tetkik etmek Üzanı pazârtesi gimüÜ saat 10 da Bahriye nezaretin, de toplanazaklardır. Konferansım memalaini süratle Ikmal eda. ceğil zannolunmaktadır. Fransız ve İngiliz heyetlerinin — arzusu. Şarşamba gününe kadar bir vetice ekde et. Teektedir. 'Tahmin edilen hal sureti İtalyan filosunu Tireniyen ve Adriyâtik denizlerinin kontro. dünden başka — Hteliya Yle Tunos — arasinda Bulunan ve 'Frablusgarba kadar uzanan kıa. mra Kcotrolünü vermektedir. Bu zat, Çinin bir teemmül vakfesi geçir. mest ve Pastıngfounun sukutu keyfiyetinin vermiş olduğu dersin gözönüne — getirerek düşünmesi lâzım olduğunu Hâve etmiştir. Japon yalanını tekzip Cenevre 26 (ALA,) — Litvino€, Havas a. Jansr muhabirine yu bayanatta — bulunmuş. tur: “— Tokyodan gelen bazı haberler Bövyet Rusya aramında gizli bir mevcut olduğundan bahsetmektedir. Bu ha. berler, hayal mahsulüdür ve ka'tiyyen asıl va aRRAT yoktur.,, Türk parası hakkında Şayia çıkaranlar Tesbit edildi Türk parasının kıymetipin düşürü- leceği etrafındakl — şayiaları çıkaranlar hakkında Başlıyan tahkikat devam et- mektedir. Bu şayiaların Beyoğlunun muhtelif semtlerindeki kahvelerde bulunan bazı kimseler tarafından çıkarıldığı tesbit e- dilmiştir. Bunlar şayiaları çıkardık- tân sonra sarraflardan altın, borsada da Türk borcu ve Anadolu tahvilleri gibi kuponları yabancı dövizle ödenen tahvil lerl toplamıya başlamışlardır. Fiyatlar yükseldikten sonra altın ve tahvilleri yavaş yavaş satmışlardız. Norman za- manlarda borsada günde 500 — 600 tah vil üzerinde muamele olürken şaylala- | Tın çıktığı gün 6.000 Tüfk borcu Üze- rinde muamcle yapılmıştır. Borsa komiserliği hangi şahsiyetle- rin 6 gün en çok Türk borcu aldığını, hangi sazrafların en ziyade altın sattık- larmı tesbit etmiştir. Emniyet direktörü Salih Kılıç, dün borsaya giderek komiser İhsân Rifatla götüşmüş, bazı kimseler isticvâp edilmiştir. Şayiaları çıkaranlar tamamiyle tes- bit edildikten sonra müddeiumumiliğe vertileteklerdir. Çin 'le muakede | HABER — Aksam bpostası — —— DEELTM OAYAT Z İ DN Bayramzadenin evlendirdiği —— Serseri bana bahşiş Umumi harbe yetişenler Bayram za de Hakkı beyin ne olduğunu bilirler a mâ kim olduğunu bilmezler. Ne olduğunu şöyle bilirler: Bir yıl içinde hiç yoktan yüz binler ce lira karanmış, ikinci yılda bu parayı beş ön misline çıkarmış bir adam. Bir harp zengini, bir yeni zengin, bir türe- di ki havaya altın, denize gümüş, kara ya banknot saçıyor! Ne eski arkadaşlarımnı tanıyor, ne yeni doştlarına yardım ed'yor, ne fakir fukaraya metelik veriyor. Ortağı müs- yü Aravyanla bir olmuşlar her gece “Vur patlasın, çal — oynasın, bu hayat böyle geçer, bu hayat — böyle geçer, hey!,, deyip yaşıyorlar. Levazım dairem, “iaşe nezareti. 'şe kerlden paspala kadar bütün piyasa © nun emir ve fermanı altında! Bayram zade Hakık mı? Papel imparatoru! Gök yarılmış kasaşmna altın yâğıyor! Evet ne olduğunu böyle bilirlerdi. * Kim olduğunu da ben söyliyeyim: Baki arkadaşım Hakkı, Bakırköy baruthâanesi muhafızr binbaşı Bayram ağanın oğludur. — Tahaili yerindeydi. Bu kadar iyi, dürgön karakterli adam az bulunur, Kehil/ halinde, Şatafattan şarlatanlıktan anlamaz. Doştuna da düş manına da dost. — Müzevvirlik etmerz. GCammazlık bilmez. Hafiyelik yapmaz. | Yüze gülüp arkadan söylemez. Sivril mekte gözü yok. En hazetiği şey iyilik etmek, En nefret ettiği şey bir adamın yardım etmek elindeyken bunu sirge mesi. Az fakat tatlı konuşur. Hayattan memnun. Nikbin. “Ne verseler ana şa Wr, ne kılsalar ana şad”' halince kazan gınca yaşayıp giden- bir insan. —— g GD A Tyeede nüne gelen *Milf “ücaret” diye bakkal Hükkânı açıyordu. Aşağı yukarı cebinde beş on kuruş gören tezgâhr ku ruyor, sabunu, prinçi istif etti mi, milli #caret olup çıkıyor ve tabil ertesi günü de topu atıyordu. Hakkı da kendine göre ufak tefek işler yapmağa çalışırdı. Fakat yüzaejiz olmadığı için ber tarafa sokulup dala | vere çeviremezdi. Tab'atındaki mertlik ten ayrılamazdı. Derken umumi harp patladı. İpucu İsmail Hakkı paşaya geçti, Ortada kocaman alış verişler vardı. | Bu işleri sen yapmazsan öteki yapacak * bu geceremezse başkaşı becerecek. . Şu yapmasın, bu yapmasın, kim yapacak? İsmail Hakkı paşa da her insanm düşündüğü gibi düşündü. Bütün işlerde en yakın arkadaşlarını, en güvendiği a damları aradı, Dünyanın her yerinde bu böyledir. Hakkıyı Bakırköyden, ba basından, itilâfç'lar zamanında Paşa Be kir ağa bölüğünde hapiste iken Hakkı nın gösterdiği — yardımlardan, mertlik Terden tanıyordu. Karakterini biliyordu ve it'mad ediyordu, O devirde Haklayı çağırmasavdı 'da fasiki mahrumlardan kimi olsa çağırsaydı; — Âl şu iş sana verdim. Yap ka zan. Deseydi, hangisi reddederdi? İnsan bir hüküm vereceği rarran kendişin- | den pay biçmeli. Meselâ ben. Buzln şe | ker kralr beni çağırsa, dese ki: — Nistel? köşklerimden ortancası nı'gana bağışladım. Her kış git, yan gel otur. Harcırahı bender. Böyle b'r teklife “Hayır”mı diyece” Kim?! O zaman adama budala derler. Hoş kral hazretleri dahi.böyle bir tek lifte bulunacak kadar saf değildirler ya neyse geçelim. Tsmail Hakkı paşa da bir sürü hima ye ettiklerinin arasına Baytam zade | Hakkıyı da aldı. Bayram zade bu tutuluştan ve o ka lantorlanıstan hiç şımarmadı. Tanıyan bilen Allah için söylesin. * Umum harb'n üçüncü yılının sonla * rında idi. Ben istemliyerek Bilecikte o- turuyordum. Biletiğin istasyonu kasa baya epice uzaktır. İstasyon eğlenceli | olurdu,ara wra, davet eden olursa is verdi! Yazan : Aka Gündüz —e ———0 4 $ bi H #Adım b 5 hef gibi dert nım ! Gözlerim körcolsün.kj karamete. liğim bile yok. Bana beş liraver. Altın değil, kâğıttan kâğıttan lira. Ben kâ ğ tasyona gi'der biraz vakit geçirirdim. Bir gece arkadağlarla istasyon büfe sinde oturuyorduk. Tren geldi. Yokku lar arasından tam — tertip sıfır numara bir serseri çıktı. Koşarak yanıma geldi. Bir şaklabanlık, — bir şaklabanlık! — Sen kimsin yahu? — Aman beyim! beni tanımadın mı? yle ya serserilikten ne yüzde bakıla gak yüz, ne kılıkta kılık kaldı. Sen İ« tanbuldayken her zaman bini kollar, mangiz uç'anırdın. Ben eli — bayraklı meşhur sgerseri (.. . ) bendeniz. — H'ç hatırlamadım ama, gene sora yrm, burada ne arıyorsun? — İstanbula glliyorum.. Gaytı mü sellaha ayrıldım. — Pencereden burada oturduğunuzu gördüm de. Şey... Arkadaşlardan biri pek muzipti: — Ne geyi? Dilinin altında ne var söyle bakalım? Bu guali bekliyormuş. Ne şey/ oldu ğünu anlattı: — Beyfe iğim! Aslanım, kapla Kıttan Kiraya da fitim. Gülmeğe başladını. Çünkü ,cebimde beş lira değil ya, beş mec'diye değil ya beş çeyrek değil ya, beş kuruş ble.yok tu! Topu topu yeşil kâğıttan üç kurüş VA: Arkadaşım şaka yapayım. derken beni istemiyerek düşürdüğü müşkil va z'yetten mahçup'oldu. Sörseriye bir kâ ıt Vra verdi, Fakıt o, beni hâlâ eski za marımda sanıyordu. Benden de alma dan gitmek istemiyordu. Fakat sonun Ha anladı ki ben kengisinden aha biça: yÜNGÜNENMDİ VPt — Aftfedersin, dedi, seni rahatsız et tim. Vagona dönerken nasıl oldu?,Niçin oldu? Bilmem. Birdenb're şaka etmek aklıma gekli, seslendim: — Bana bak omuzdaş! Banim va ziyetimi gördün, . Benden hayır yok, Mademki İstanbula gidiyorsun. Orada Bayram zadeyi bul. Benden selâm söyle dek': “Beni sana gönderdi. Hem bana para vereceksin, hem beni evlendiresek sin, ben de ' gerserilikten — kuürtulaca- ğgım.” Gülerek koştu gitti. —- Aradan beş altı ay geçti. bir iki ar kadaşımla evimde oturuyordum..Kapı nın önünde bir araba , durdu. Pencere den baktım. Şık bir bey, Bir gürülütü ile içeri girdi. Kırk yüllık âhbabmış gi bi elimi tuttu. ; — Vel'nimetim beyciğim! Beni ge- ne tanıyamadın! — Vay! tanıdım, Bu hal, bu kılık kiyafet ne? — Hep senin sayende, « — Benim sayemde mi? Acayip! *« Hiç şaşma: Sen bana emir ver medin mi? Bayram zadeye gt, selâm” söyle, seni evlendirsin, adam etsin de med'n mi? İstanbula ayak basar basmaz gittim. Senin tarafından çeldiğimi söy ledmi. Hemen içeri aldırdı. Şişman bir berber traş ediyordu. Em'rlerini bir bir söylelim; Olanı biteni min evvel min | sonra anlattım. Güldü. Al-yküm”'selâm dedi. Zile bastı bir efendi girdi. Sen ona ne dedinte o da gelen efendiye onları | dedi, Dışârıya çıktık, Ranâ'para'verdi. , — Birbiri üstün? iki defa' hamama git adama dön! dedi. Çamâfırlar aldı, elbiseler aldi. Papuçlar aldı. hiç vesilta mesika sörmadılar. Sonra da: *“Nışarilim falan var nu2” dedi, Yok Wesem “öyleyse git öbür selere kaldı" demesinden korktum..Var, dedim. He men gittim, beş altı gün içinde bir ni şanlı peydahladım. Elele verip karşısı na dikilldik. — Nikâhımız oldu, düğünü müz oldu, derneğimiz oldu. Bizim ha ram timdi üç aylık gebe. Çocuğum er kek de olsa, kız da olsa adını Yaşağün düz koyacağım, Beni bir yapağıcı ile bulğurcuya tarıttı: — Onlar İş verdiler. Çalışıp kazanıyorum. - Bin şükürler ol yAMP Kodü vetrkeri' göyte'bir'durtp'dü- tinte ni “gibi, henüz aptal, bön ııınl""î'“ * teşeklkil! öden Bike, kin, ııııd?' “aşağı görmek arzusunu “büyük bir sanatkâr, büyük / € ( ÜRKÇEDE “iyi adam .|I fransızcanm : “bonkommt T A larılmıyor ama bir medih,bir maktan da yavaş yavaş çık1yof. okur-yâzarlar zümresinden yine kendi Muhitinde biri 4 “İyi adam!,, derken eksgeriya 5 göylenmeğe değer başka bir BC olmadığını kasdediyor. Hatta © iyi adam olmağı bir nevi aciğı rk saymaktan uzak değildir. yi bilirsiniz: Adamcağız; A Ş lâyim,, demiş; “Sert” olsaydı ”' tedebilirdin ki!” demişler, BU iyi olmanın, —kötülüğe ü ancak beceriksizlikten, hayal 3487 — s-'*,# & doğduğuna hükmediyoruz. Doğrusu ötekini berikini iğneli nükteler savurabiler, bir kusur arayıp çıkarabil daha zeki, daha becerikli küyor. Fakat böyle adamların lığına kapılmayın: onların Y? her şeyi kötü görmesi, — şirrt G g tında da büyük bir aciz gizlidif.. “ç rı her işin kötü, kusurlu tarafi Tp der; bir insanın meriyetlerinde de kabhahatlerini görürler. Gözleri rata gözleri gibidir: karanlık lir ve gizli kalması, ifşasından l hayır beklenmiyecek noktalarâ — g Dikkat edin, böyle insanlar SF7 g man. öğüüclertede. kiç w, MMM mam bir iş meydana çıkıfıl“'” maktan duydukları acıyı. © r da kötülemekle avutmağa çalışat vallılardır. - yi İyi adam olmağı kolay ımfu'; bi Ki sanat eseri vücude getirmek, " ç : keşifte bulunmak, büyük bir :,u " mek, herkeste bulunmıyan 'hi e hassalara, kuvvetlere ınm_c*”;.ı Fakât kimseyi kötülememek. | için hayır temenni etmek, I“'B' ı her insanın elinde olan, 'ıî;î lâk kaidelerine üymaktari W',,db" cehde ihtiyaç göstermiyen Bir Pifaki> Ama yalnız görünüşte büy!oa'_ katte ise dünyanım en zor H OT w:ık ç KA ae Pa A Y D A N AAA L Ç yryror e birilkr' : Çünkü ç $ tirasları, etrafımmızdakileri € HUŞÜY AM ae O DU a sinde elde edilir. — İyiliği | değil de gerçek olan her adam çarpışıp onu boğmuş olan mandır. , Hatta diyebiliriz ki iyi adâm <& Ve $ xX < * büyük bir iş adamı Glmaktaf dur. Çünkü bütün bu işlerim. " sanlara tabiatin bahşettiği * “pibi ” meriyetlerin mahsulü olduğut” — yif | yorüz. MV" UH | * âlim; bir pehlivan ” olamam! bana 'verdiği akıl ve kuvvet BU LA çin kâfi değildir. O' halde KMt ya öyle bir âlim, bir pehlivan ©' | için muahate edemez, İyi 'd, mak, herkese hayır' temenni GÜP. esses ahlâk kaidelerine uym” mizin elinde ise bir insanı bir 3, y kâr, bir âlim olduğu için, bilhi bir adam olduğu çin alkışlamalıdı? öj b o, bütün insanlara örnek SÖÇ Nurullah ATE sun, Kahve falan istemem. Bi7 'J ra $ren hareket edecek, İl""_, Kf meliyim. Yalnız sana husust bif | temiye geldim. Müsaade eder$€f” opf Sofaya çıktık, kızardı, ledi: U g — Ayaklarını öpeyim d"'”* i cenme. Sen benim daima kolur'. dtmsmn, Bir şey değil, ufak W'WI Koynundan çıkarıp açtığı 'uwi' ne göz attım, onluklardanı, *l “'ıı!" yüzlüklerden desteler vardı M » uzattı. Gülümsedim: — Yeni hayatmı tebrik edtÜ T dim.. Çoluk çocuk sahibi oldur yolunu şaşırtma. — * x y © Bttiği faltoyu mıımıı*“" ğ zara kızara doğrusunu ıl!ı'd'o_] — Bir küçük hediye Ne ©7 — fen. : YŞ j Bu sefer gülümsemed'mı —— — Faziletimden değil; gae Cebimdeki-yedi'sekif ::,ı" sanki bir alev olup içime, & 4 nime doldu; M Gururumdan almadım! lakları ç DU ü de Birine Allah rahmet &tsİN- # ei