23 Eylül 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10

23 Eylül 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Fenerbahçe gazinosunda gece yarısından sonra Fransız dilberinin dönüşünü bekliyorduk — İsterseniz ben teklif edeyim. — Hayır, sen'n bu gibi işlerle meş- gul olduğunu bilmesin. Ne olur, ne ol. maz.. Evvelâ bakalım bu gece ne vazi- yette dönecektir. Sarhoş Fransız zabiti nin verdiği malümat Fransızların aley- hine olursa işimiz bir kat daha kolay- laştr demektir . — Neden? . — Çünkü -bu takd'rde Hanriyetin Fransızlara kargı kini artacak ve onlar. idarı kocasının intikamın; almak için bü tün istediklerimi bilâtereddit yapacak- tr, d Vuiyzt !ı.lınınlninn aksi çıkar - .« — O zaman sana olan aşkından isti- fade etmek mecburiyetinde kalacağır. — Benden şüphelenmez mi? . — Sen bunu fırka namına — soracak değilsin.. Münasip bir fırsatta Ermeni meselesinden bahseder, evvelâ Hanri. yetin noktai nazarlarını sorarsın, son- Ta salâhiyettar Fransız mahafilinin ne düşündüğünü merak ettiğini ilâve e- dersin. Hanriyet bittabi bir şeyler söy liyecektir. Bunun Üzerine — sözlerini ne ile isbattedeceğini sorarsan, o da vana vesika ibraz etmek mecburiyetin- de kalacaktır . — Ya bunu yapmak istemezse?, — © takdirde sana emniyeti olmadı. Binı ileri sürerek yalandan bir itimat - sızlık meselesi meydana gıkarırsın, şah- san müsterih olmak için Fransızların noktai nazarını öğrenmek istediğini ilâve ederek, ona göre hareket edece - ğini, icabında Hanriyeti alıp Fransaya gideceğini söyledin mi mesele kâlma . mıştır. — Esasen — geçenlerde - İstanbuldan kaçalım, diyordu.. —3i — Tamam, Gördünürz mü işin püf yerini bulduk demektir.. Seninle Pran- saya gitmek projesi Hanriyeti derhal faaliyete geçirecektir. — Bu takdirde de bir şeyden korku- yorüum. — Neden? — Beni Fransaya gitmeğe ikna et- mek için yanlış malümat vermesi muh, temel değil midir?. — Böyle bir ihtimal varid değildir.. Ben Hanriyeti tanirım.. Sana tam itimat telkin etmek isteyecek, bunün İçin de vereceği malümatı tevsik — edecekti! Sen istemezsen bile o sana vesika gös- terecek, seni aldatmadığını, seni sev diğini filen isbat etmek istiyecektir. Hraçla bu suretle tamamiyle anlaş - tıktan Sonza sabırsızlıkla Hanriyeti bekliyorduk, fakat saat sabahın üçüne geldiği hlde Hanriyet henliz gelmemiş. ti.. — Bu gece gelmiyecek galiba, mere- de ise sabah ta olacak.. İstersen biraz yatalım., dedim. Hraç bu teklifimi memnuniyetle ka- bul etti; — Evet biraz istirahat edelim.. Esa sen Hanriyet gelse de bundan sonra o. turup konuşamayız.. Muhakkak © da istirahata muhtaçtır. dedi. Bahçede kimse kalmamış, renkli am- püller çoktan söndürülmüş, denizde çiftleri dolaştıran kayıklar — sahilde u- yukluyordu. Ayağa kalkarak otele gir- dik ve denize bakan balkonlu Büyük odada kurulan karyolalarımıza yattık. Hraç, bit şeye ihtiyacımız olup olma. dığını sormuya gelen gazino sahibine * — Dün akşazıki bayan gelirse hazır- ladığınız odada yataıncı Şayet derhal bizimle görüşmek isterse bizi uyandı- Biz'm aat Üçte yattığımızı ve sa- leyin onda kalkacağımızı da ilâve ediniz.. Başka kim gelirse, bizi uyarıdır mazktuz. Ft —- Telefon eden olurm?. *— Bayan Hanriyetten başka kim te- lefon ederse, “gittiler, yarın sabah saat onda burada bulunacaklarını - söyle- diler,, der kaparımız .İsteyen sabahle- yin tekrar telcfön etsin. Gazinoru giztikten sonra kapıyı kd - Ttledik ve karyolalarımıza yattık. Bi - İ ı raz sonra Hraçın horlamaya başladığı: hu işittim, Halbuki benim gözüme uyku girmiyordu, İstanbula ayak bastığım gündenberi hâkliseler sinema filmlerinde olduğu gibi mütemadiyen biribirini takip edi- yor, sabahleyin neşe ile başlryan hayat akşam üzeri hiddet veya —heyecana kalboluyordu. Rusyadan ayrılırken, artık - sergü- zeştlerden kurtulduğumu ve bundan sonra hiç olmazsa rahat bir hayat ya- Şşayacağımı zannetmiştim.. Ne gezer ... Talihimde rahat yüzü görmek yokmuş. Bunun en taze ve en canlı misali mey- danda idi. Daha iki gün evvel bir kadın la sevişmiş, bütün kalbimle onu sevmiş ve mes'ut bir yuva kurduğumu sanmış- ken bu kadının hayatında esrarengiz hâdiselerin mühim bir yer işgal ettiğini öğreniyordum. Tam bu hâdiselerin u- yandırdığı şüpheleri izaleye muvaffak olurken öortaya bir Fransız zabiti çık - mış sevgilimi gece yarısmda elimden almıştı . Akşamdanberi içtiğimiz içkinin de tesiriyle bu düslünce gittil.çe içimi kur- calıyordu. Hattâ bir aralık kulağıma ga- rip sesler geldiğini işittim. Odada hor- lıyan Hraçla benden başka kimsenin bu lunmadığına emin olmakla beraber, ya- bancı bir sesin kulağrma — Hanriyet nerede? Sea nâğıl âşık- sın ki sevgilini başkasına tetlim eder - sin? diyordu. Yataktan fırlıyarak elektriği yaktım.. Yanımdaki karyolada Hraç derin derin uyuyordu.. Pencereyi açarak bahçeye baktım, in cin top oynuyordu. Esrarengiz ses te kesilmiştir, fakat şüpheler yeniden <canlanmıştı. Acaba Hanriyet banacihanst | mi - ediyordu? Hayır, buna imkân yoktü..” Dâha bir kaç saat evvel Fenerbahçe yolunda bir ağacın dibinde göz yaşları ile verilen teminat yalan ölamazdı.. Hanriyeti ben den ayıran yegâne sebep intikam hissi, alçakça ve haksız olarak —öldürüllüğü zannettiği kocakının İntikamını almak Si olabilirdi, Bütün zekâsına rTağmen Hanriyet her halde sarhoş zabitin dilinin — bağlarını gçözdürememişti.. Başka makvl bir sebep bulamıyor ve yatağımda mütemadiyen kavranıyordum.. Bu vaziyetin ne kadar devam ettiğini iyice bilmiyorum, ancak sabahleyin gözlerimi açtığım zaman Hanriyeti karşımda görünce, gece çek- tiğim tetırapları derhal unuttum, bütün Ara düşüncelerim zail oldu. Fransız zabilinin ifşaatı Hanriyet gözlerimi açtığımı görünce Mutadı veçhile hemen boynuma sarıldı ve: — Kimbilir benim için ne kadar ü - züldün! diye sordu , — Sabaha kadar uyuyamadım.. Gü- neş çıktıktan sonra biraz gözler'mi ka- payabildim.. — Sen ne zaman geldin? — Ben de yarım saat evvel geldim., — Geceyi nerede geçiri n? — Yoksa gene mi kıskanıyorsun? — Hayır, merak ediyorum da.. — Hraç sana anlatmadı mı? — Anlattı amma, ondan sonrasını o da bilmiyor. — Fözla bir şey sormıyacağına ye - min et. — O da ne demek öyle? — Yemin et ki söyliyeyim? — Beni sual sormaktan niçin mene- diyorsun?. — Teklifimi'yanlış anlama! Hakkım da istediğin suali sormakta serbestsin. Yalnız intikamını almak isted'ğim ada. ma ait işler hakkında şimdilik hir şey sorma. .Senden bunu ediyorum. Heride sana herşeyi anlatacağım.. Fa- kat şimdilik jarar etme,. Yemin ettim.. — Mademki, öyle mam. r'ca istiyorsun — Bor- (Devamı var) HABER Şikâyeller, tememniler: Yandık bu susuzluktan... Unkapanında 200 ev halkı 15 metre boru iİle Terkosa kavuşabilir İatanbulun garip bir tadti vardır; Dört ta. rafından dünyanın en refis suları fışkırdığı halde susuzlük çeker, bu. sönekl tifo belkar şehrin susuzluğunu bir kat daha art. tirdı: Çünkü kırk çeğme suyu akırtan çaşme. ler güpheli görülerek kepatıldı. Kapanan çeş melerin yerlerine derhal terkos çeşmaleri i. kame edileceği söylendi ve bazı yerlerde bu yapıldı ise de bir çok semtler maalasef he. NÜZ SUSUZİUkK içinde bunalmakta ve me yapa. cağını şaşırmış bulunmaktadır. İşte bu bitmez tükenmez şikâyetlerden bi. Fi daha, UUnkapanında Kasap Demirhun — mahal. lesinin Tepebaşı mevklinde oturan olguyucu. larımızdan Hüseyin bize yolladığı bir mek. tupta göyle dert yantyor: “Unkupanında Tepebaşt denilen — yardeki bir tek çeşenemiz belediye tarafından kapa. tıldı. Bu çeşmeden İatilade eden — etraftaki evlerin miktları iki yüzü — mütecavizdir. Bu sıcak mevsimde sumuzluktarı — boğuluyoruz. Maballemizin sakinleri hemen kâümilen eanaf ve İşÇi gibi fakir kimasler olduklarından ev. lerine terkos almak göyle dursun yüz para verip sakaya bir teneke su getirtmek iktida. YIRdA bile değildirler, Bunun içindir ki akşam ları evlerine dönen erkekler, yorgun argın el lerine birer teneke alarak ta uzak semtlerden #u Aramak moburiyetinde kalıyorlar, Bundan başka evlerimiz abşap ve e&ki — olduğundan herhüngi bir yangın tehlikesi karşısında ev. lerimizde sarfedecek ve nteşi — sündürecek bir bardak gu bulüamüyacaktir. — Temizlik, her geğden evvel su ile olur, Sudan mahrum kaları allelerimiz temizlenememek azabi İ- çinde kıvranıyorlar. Halbuki kapatılan çeş. memizin hemen 15 metze ilerisinden terkos tesintr geçmektedir. Buradan on baş metr:. Tik bir boru De çeşmeye Lerkes suyu verilme. zi çok kolaydır. Bizi pek muztarip eden su. suzluk felâketine bir nihayet verilmesi içta bu dileğimizin alkkadar makamlara duyu. rulmasını rica ederiz., Birkâç yüz evi susuzluktan kurtramak için 15.20 metre boru döşemek hiç de fedakâriık sayılacak kadar büyük bir külfet değildir. Pislik doğuran wusuzluk, belki tifodan fazla vatandaşların bayafını tebdit — etmektedir. Belediyo sular idâresinin nazarı — dikkatini celbederiz. Belediyeden cevap bekleniyor Beşiktaş - Taksim otobüsleri neden ucuzlatılmıyor ? Son iki ay içinde bu sütunlarda iki —defa yazdık. Hiç aldıran olmadı. Fakat bu — İyle alâkadar okuyucularımız mütemadiyen mek tup gönderip gikâyet etmakten, biz de yaz. maktan bıkmıyoruz; mesele aydınlanıncaya Kadar bıkmıyacağız da. Bizi dahâ fazla merakta brrakmamak için bu meselenin ne olduğunu hemen söylülyelim; Tramvay girketinin Beşiktaş . Taksim ara, sında işlettiği otobla Ücretleri menelasi, Beşiktaşta Akaretlerde 80 numarada otu. ran okuyucularımızdan Sabahaddin bu mese, leye dair gönderdiği mektupla diyor ki: *Tramvay, tren ve vapur ücretleri — sene, lerdenberi dalma ucuzlamaktadır. Benzin y, cuzladı, takailer tenzilâta tabi — tutuldu ve bu ucuzluktan iatifade edilerek şehir içinda yeni yeni otobüs hatları temis edildi; Şiştiden Sirkoctye, Maçkadan Rayazıta kuruüşa gidilebiliyor. Yalnız tarifesinde hiç bir değişiklik olmuyan bör va. sıta var: Heşiktaş . Taksim otobilsleri. Aca, ba VU otobüaler diğerlerine nazaran büsbü. tün başka gart'arla mr çalışiyor. — Rumların rarfettiği benzin kükümetin ucuzlattığı ben | zin değii midir? Yokaa bu vaarla az — yolcu naklettiği için maşrafını mi korümüyer ? Hal gE elde elinösi için iş. ııuıwıı © başka., Şişliden — Sirkeciye 10 kuruşa gidildiği halde Beşiktaştan Takstme şikâyetlere rağmen — tetkikat yapıp matica yi halka bildirmemiş olmalarına biz de hay, vet ediyoruz.. 'Tekrar ediyoruz: Şirketin bu otobls servisine Ait hasap'arı derhal tetkik edilmeli ve halk fazla para vermekten kur. ımımuı&ı Bu'naana Şişli . Sirkaci ve Maç, » Beyazıt otohtir ücretleri bir mişal ola, | ıı)ı ortada dururken bunu vapmak o kadar | güç btr iş de olmasa gerektir. agırlı S ında paralarlaa Milyoner olmak istiyenleriniz var ı-rıı'ğı Pasifik okyanusunda ve Filipin a. dalarının sekiz yüz mil şarkında kâin ! Yap adalarında geçer akçe olarak kul. lanılan paralar, tarihte bir misline da ba tesadüf edilemiyocek kadar büyük ve gariptir. Bugün Beyoğlu yahut da — İstanbul Balıkpazarına kendinden birkaç karış daha yüksek, yuvarlak va oldukça &. Bi taşları yuvarlıya yuvarlıya erzak almıya gelen bir adamı tasavvur ede. cek kadar hayualiniz gen'şse, Yap a. dalarında kullanılan geçer akçeler hak kında da oldukça salim bir fikir pey. | da edebilirsiniz demektir. Hattâ Yap düki paraların iki adam boyunda o . lanları da nadir değildir. Yap'ta paralarım örtalari deliktir. Paralar bu del'kten koskocaman bir odun gecirilerek birkaç kisi tarafın - dan nak'olunurlar. Japonların işgalin. de bulunan bu adalarda Japon parası ancak limanlarda geçer akçe olarak kullanılmaktadır, İçerlerde hep taş pa ra geçer, Yap adalarında mahalli âdet ve iç- timal hayat tetkiklerinde bulunan Willard Prlces'in yazdıklarına bakıla . Cük olursa bu taş paralar yerliler a. rasında her zaman için geçer akçe ıı. yılmaktadır. Maamafih işin asıl me . , den otuz lira borç almıştı, şimdi rak edilecek tarafı adalıların taş pa. raları hangi saiklerin tesiri altında kabul ettikleridir. Bunu Yap tarihi mevcut olmadığı için kat'! olarak tes. bit imkânsızdır. Guam adasından yelkenli kayıklarla getirilen bu taşların Yap adalarına nakli esnasında çıkan birçok kazalar. da yüzlerce kişi telef olmuştur. Kayıklar yüklü olarak - dönerken fırtımaya tutuluyorlar ve birkaç kişi ile yerinden kımıldatılamıyacak kadar ağır olan taşlarla birlikte ıoluğıı de . nizlerin - dibinde-ayorlardı. - Maamafih taşların M bdıı-lk edilişi kıymetlerinin düşmemesini te. min eden âmillerin başlıcasıdır. Yap adalarında bunlara benzer taş çıkma . dığı için sahte para yapmak imkânı da yoktur. Yap'ta bütün ticaret mübadele usu. lüne tâbidir. Bir Hindistancevizine dörl kibrit, 20 Hindistancevizine bir kutu cıgara seklinde hariçten gelen ta cirlerle yerliler arasında asırlardânbe. ti takarrür etmiş fiat cetvelleri mev. cuttur, Bütün mübadele bu cetvellere göre yapılır. Tavuk, yumurta ve do . muz gibi matahlarını, gramofon pet . rol gibi mallarla mübadele eden Yaplı lar musikiyi çok sevdiklerinden bil . hassa grâmofona son derece meftun . durlar. Yap'lıların taş parayı tercih etme . lerinin bir sebebi de evvelâ İspanya, sonra da Almanya paralarının mem . leketlerinde ifiâs edişi olmuştur. Yap bir İspanyol müstemlekesinden Alman müstemlekesi haline girdiği zaman İs. panyol parası iflâs etmiş, Alman pâa. rası da adanın Japonlar tarafından a. Imması üzerine geçer akçelikten çık. mıştır. Adalılar da en iyi paranın ge. ne kendi taş paraları olduğuna karar vermişlerdir. Yıohılljulçüıhvıiıldılııl: kabuklarını kullan istiridyelerinin ç maktadırlar. Taşlar büyük alışveriş mevzubahs olunca uıııı_ıödu) ortaya çıkmaktadır. Yap'da bir allenin serveti mülkü ve tarlaları ile değil; kapısının önünde ve içinde dizili taşlarla ölçül. , Her miljet parasını banka . m—wm?w Taşların kıiymeti de ıınduduinden çok yüksektir. Adam taşların böheri yüz elli ıirı.na:dmııııı'ıı.nı. ha büyükleri ve daha küçükleri de bir niapt dahilinde kıymet ifade etmekte. diğ. Ğ ve tercih olunanları da bunlardır. Ay. ni zamanda büyük taşlarık — tarihi kiymetleri de — büyüktür. — Bun- lar kabileler arasında kanlı mücade. | İelerin başlıca âmili olmuş ve simd sahiplerinin eline geçinceye kadar ce el değiştirmiştir. Şürüsı muhakkaktır ki Yımenı gün gelip hastalık ve bilhasak mücadeleden dünya yüzünden Y“k lacaklardır. Fakat onların büyük "4f paraları asla! Bunlar binlerce a8if O” yanacak kadar sağlam ve büyüktür- finher, okuyucuları — urasındi ha fikra müsabakası açmıştır. Gi lecek fıkraların iısa ve ai odi az işitilmiş olması lâzımdır. , Pıkralar, W'W yahut müştear adlarile ve her ay o ay içinde kiy» 'en iyilerinden beşine muhtelif * metll hediyeler verilecektir - Bize bildiğiniz güzel fıkraleri gönderiniz. Ülecektinde niçin aldın Ölümünden dört gün ovvel kM başında haham Salamonun I'drr 1 ler'nden bahsederken, Menâhim h* ranın bir köşesine çekilmiş — Ah Salamon; hınzır oıııı Salomon, ölecektin de niçin aldın Diye ağlıyordu. Kendisini bü görenler Salomonun v" »" çai . nederlerdi. Haham:! — Salomonün ölümü hepimiz İ yük bir kayıptır.. (ıl" Diye sözüne nihayet vırîncf. ve (kayıp) sözlerini ancak IM Menahim: M —Ah he haham Çetendi), bu şenl İt oğlu hınzır, batakçı ollu batakçı aldattı?. diye bağırdı.. Y Aşağıdan yukıf' Müezzini minarede gören p hemen minareye çıkar, Ve M'"d kalayarak : —HAaydi aşağıya atlıyalım, Wpa uzağa atlıyacağız, der. Nuıu“' gölirt rır, kurtulmak için bir çare arar, * şu gelir; der ki: l”d — Buradan aşağıya atlamak yarıyt kolay, asıl mar'fet aşağıdan YU atlamaktır. Böylelikle deliyi maınnx 7“”' ya atlamak için ıpğıyı inmişler Güzel c.vıP Amerikâlı bir gezigin hiç köy miş, ve ölmeden bncıbırkö)'l""' diye düşünerek Mnmbdlnl köylere çekilmiş. Derken uzaktâf _ yeldeğirmeni görmüş. Hemen pir lini durdurtmuş, yanında? köylüye: — Şu dönen nedir? diye sormt$- y Köylü'bu budala gezgine yt bakmış: ş —— — Bu mu? Memiş, yazın terliye? lere soğuk hava vermek için son sistem bir maıııııı. . HABER AK.AM POIT “İDARE Evİ: Telgraf aaresi: ıwııol Yazi işleri teldtonu : ,. 1ğöre, Hân , ul Sakibi ve Nırfıd'lf_i:; Hasan Rasim Basıldığı. yer (VAKIT I

Bu sayıdan diğer sayfalar: