22 Eylül 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

22 Eylül 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Erivandan gelen bir mektup müstakil Ermenistan hulyasının suya düşmek üzere olduğunu bildiriyordu — Gelen mektubu şimdi aynen' sana | den iltica eden elli bini mütecaviz mu- cebinden bir | hacirle yetimler Amerikan Şarkı Karip okuyacağım, diyerek, mektup çıkardı. Daha uzaktan hocâmi Hamparsumun yazısını ve imzası; ta» md:m., Hraçın, “işte al, oku,, diyerek bana uzattığı mektupta şu satırları okuyor - dum: “Bu mektup, sizi belki hayrete dü. şürecektir, fakat orada bulunan arka- 'daşımız Sogomon Tehliryan, size bu hususta şifahi izahat verebilecek vazi- yettedir. “Bütün ümitlerimize rağmen Erme- nistanın istikbali çok karanlıktır. Hü . kümet azalarının ve fırka erkânmm te- minatına rağmen hususi surette elde et tiğimiz mevsuk malümat, bize İtilâf ye edemiyeceğini öğretmiş bulunmak- tadır, Rusyanın bize karşı tatbik ettiği siyaset ise öledenberi malüm olduğu . na göre o tarafa da bel bağlamak kabil olamıyacağı meydandadır.. Bunlara ilâveten Gürcistan ve Azerbaycanla a- ramızda çok ihtilâflar mevcut olduğu. mu göz önünde bulundurduğumuz za . man vaziyet hakkında tam bir fikir vermiş oluruz. Bu şerait altında ilk fer satta Ermenistan neticesi müphem hâdiselerle karşılaşması ihtimali çok kuvvetlidir. “Maalesef dahili vaziyetimiz de ümit bahş değildir. Çetecilikten yetişen ge. neral Antranik Harbiye Nazırı olmak istiyor.. Bu hususta size evvelce de malâmat verilmişti. Antraniğin gerek orduda, gerek çete teşkilâtları arasında büyük nüfuzu vardır, Halk ve asker 6. nu çok seviyor, Bunun farkmda olan Antranik alaylı bir general olduğunu unutarak munda. zam orduları idare etmekle mükellef bulunan Harbiye Nezaretine geçmek istiyor. ÇetseTk ile muntazam ordu teşkili. tının ve modem harbin biribirile alika- ları olmadığını bilenler, Antraniğin bu talebini reddetmemekle beraber kabul da etmiyorlar. Maalesef, kimse doğrudan doğruya, reddetmek cesaretini kendilerinde gö, remiyorlar, Hattâ fırka erkânmdan bazıları da Antraniğe müzaheret ediyorlar, Bu yüz haklı hoşnutsuzluklar başgöstermiştir. haklı hoşnutsuzluklar başgöstermişti.. Bu meyanda Rus ordusunda yetişmiş, ve askeri kabiliyetleri Ruslar tarafın dan takdir edilerek ordu kumandanlık larına tayin edilmiş olan general Na - zarbekyan, general Pirumyan,, gene. ral Araratyan, ve daha bir çok diğer kıymetli askerler Antraniği sevdikleri- ni, fakat harbiye nazırı olarak ordunun başıma getirildiği takdirde meslekten çekilmek mecburiyetinde kalacaklarını mahrem surette bize bildirmişlerdir. Diğer taraftan kabinenin ve parlâ imentonun tamamen fırkamız mensupla rından mürekkep olması halk arasında şikâyetleri mücip olmuştur. Bu yüzden Ramgavar ve Hinçak fırkaları hükü metle teşriki mesai etmemekte, bilâkis hükümetin siyasetini açıktan açığa ten- kit etmekted'rler. Günden güne büyü - mekte olan hoşmutsuzluğu izale etmek üzere diğer fırkalarla anlaşmaktansa hükümet muhalif fırka mensuplarını tedhiş vasıtalariyle susturmayı tercih etmiştir . Fırkamız, hükümetin bu hattr hare- ketini müteaddit defalar şiddetle tenkit etmiştir. Hükümet fevkalâde vaziyetler de başka şekilde hareket etmek caiz ol madığını ve fırka umumi kongresinde icraatının hesabımı vereceğini ileri sü » rerek fukamızın tavsiyelerini şimdiye kadar neticesiz bırakmıştır. Bu izahattan anlaşıldığına göre, da- hilde tam bir anarşi hüküm sürmekte- dir, Fırsattan istifade eden bir çok &- damlar hükümetten yüz bulduklarından kontrolsüz faaliyette bulunmaktadır . lar. Ortada ne muntazam bir ordu, ne dek uvvetli bir otorite vardır. Türleye- wn Pe yn era ii İ liktan ölenlerin hakiki miktarını biz PEY 10) hu Muavenet Cemiytinin yardımiyle ancak bir kuru ekmek bulabiliyor. Hergün aç- bile bilmiyoruz. Böyle bir dahili vaziyetin ilk harici tehlike karşısında ne gibi bir şekil ala, cağını artık siz düşününüz.. İşte bu se- beplerden dolayıdır ki hükümete bile haber vermeden fırka merkezi umumi- sini gizlice İstanbula nakle karar ver - miş bulunuyoruz. Ancak bu husustaki kararımızı mevkii talbika koymazdan evvel sizin reyinize müracaat etmeği faydalı gördüğümüzden son derece mahrem kalmak şartiyle bu hususta düşündüklerinizi o bize ilk vasıta ile bildirmenizi rica ederiz. Arkadaşımız Sogomona © gelince; telgrafla da bildirdiğimiz veçhile sizden başka kimse ile temasta bulunmasın... Kendisini, size emanet ediyoruz. Otel. de ikameti doğru olmıyacağına göre, münsip bir yer temin ediniz. Esa sen yakında ben de İstanbula geleceğim den genişçe bir ev tutmanız iyi olur. Arkadaş Sogomona her suretle itimat edebilirsiniz.. İlerdeki faaliyetimiz için onun mevcudiyetinden en yakın arka- daşlarımızm bile haberdar olmaması lazımdır. Fırka merkezi umumümizin arşivle- ve muhafaza etsin.. İstanbuldaki ecne.. bi mahafilde hakkımızda neler düşü - nüldüğünü mümkün olduğu kadar sür Bu hususta vereceğiniz malümat ka- rarlarımızı teshil edecektir . Her hangi bir fevkalâdelik zühurun- da telgrafla malümat vermenizi ayrıca rica ederek acele cevabınızı belder, sizin ve Sogomonun gözlerinden öpe. rim, HAMPARSUM Mektubu Hraça uzatarak sordum: — Bunu ne zaman aldınız? — Bu akşam aldım ve okur okumaz derhal arkadaşları buldurdum, icap e- den emirleri verdim. Bu yüzden evinize g*< geldim ve sizi beklettim. — Teşriki mesai ettiğiniz adamlar- dan emin misiniz? — Şimdiye kadar emniyet'mi istimal eden olmadı. — Bu işlerde tecrübeli olduğunuzu biliyorum, fakat bilhassa bu meselede her vak'tten daha fazla ihtiyatla hare- ket etmek lâzımdır. — Merak etmeyin, ben kullandığım adamları ayrıca kontrola tâbi tuttuğum için tehlike yoktur . — Daha evvel bu işe memur ettiğiniz adamlar bir şey öğrenemediler mi? — İngilizlerle İtalyanların noktai pazarlarını şu dak kada tamamiyle öğ- renmiş bulunuyorum... Amerikan ve Fransız mahafili kalıyor. Amerikan se- faretbanesinde çalışan cinniyetli bir arkadaşımız bu gece sefarethanede ka- larak, Amerikan fevkalâde amiral Bristol ile Vaşington hükümeti sui, komiseri arasında Ermenistan ve Ermeniler hak kında teati edilen mektup ve telgrafla. rın kopya'armi çıkartıp yarın sabah er. kenden bana getirecektir. — Yapabile:eğ nden emin mizin? — Şimdiye kadar belki yüz defa bu işi yapmıştır. Amerikalılar çok safdil, arkadaşımızda çok zeki olduğuna göre muyaffakıyet yüzle yüz garantidir. için de Hanriyetten isilade etmeği düşünmüyor mu idiniz? — Evet, fakat henüz ksndisine açılı madım, daha doğrusu pansiyon bir an evvel hallini istediğim için araya başka işler kar'ştırmak istemed'm. Pan siyon işi halled Hiğine nazaran, yarın Hanriyetle Fransız mahafili işini görüş- mek niyetindeyim. — Fransızlar (Devamı var) Şikâyetler, temenniler: Küfecilik de kaldırılınca Balıkpazarından aldığımız birkaç kilo öleberiyi evimize nasil ve neile gölüreceğiz ? Bir okuyucumuz yazıyor; “İçtimai hayatımızın dış görüdüşünde gay ri insani manzaraları ortadan kaldırmak İçin hirçok gayretler sarfolunuyor. Bırik hama'lı.. gın ve bunu takiben sırtta, omuzda ve bag ta yük taşınmasınm men'i bu yoldaki gay. retlerimizin ilk bamlelerindendir. Bütün bun. Jar şüphesla İki esma ilibarile çok (o yerinde, çok İsabetli hareketlerdir. “Ancak şehrin medeni marzarasını bozan ve Inatna azap veren bu çirkinlikleri ortadan kaldırırken ihtiyaçları da gözden uzak tut. mamak Jâzımdır, bu değişikliklerden birden bire müteessir olacak vaziyelimizi düşünmek, ihtiyaçlarımızı yeni kararlarla nasi telif ©. deceğimizi de hesaplamak gerektir. Halbuki bu rmaaleset düşünülmemiştir. Meselâ sırtta yük taşmak kalkdıktan sonra bunun yerine ne konulacağısı bilmiyoruz. Atımı, araba mi, kamyon mu, sepet mi, zenbil raf, nedir, ne olacaktır? Hamallar kalktı, Yarın küfeciler de kalkıyor, İyi gözel. Fakat billarr Balık pazarmdan sidiğrmiz birkaç kilo o öteberiyi evimize yahut Kadıköy vapuruna ne vastay In götüreceğiz ? Bunun için araba mı tutaca, gız, yoksa kamyon mu kiralıyacağız? “Şehrin muhtelif yerlerinde o kurulan pa zarlardan bir haftalık yiyecek nevâlesini BR. Gn alanlar bunları evlerine nasi götürecek. lerdir * Şimdiye kadar bir küfeci (o meseleyi balllediverirdi, Ay başından sonra ne olacak? Bu hevale, herhangi bir adamım elde taşıya, bileceği ağiriikta olsa mesele yok. Fakat el. de İaşınamıyacak kadar (bir geyse me ola. cak? Meselâ bir teneke gaz alırsak kamyon mu tutulacak? “Şimdi saytiyelerden şehre göç (OZAMAN yaklaşıyor. Boğaziçinden, Adadan eşyamızı vapura getirdik. Köprüye yanaştık, evimize nasl götüreceğiz? Vapurdan sani (O, karıp arabaya nasıl yüküiyeçeğiz? Sonra “bunun için bir tarife var midir? Kilo üzerinden mi yoksa harim "terinden mi hesaplaşacağız” Fİ İle laşmanıryacak kadar büyük bir yOkü vapurdan nasıl çıkartıp arabaya yükliyece. giz? Hüldsa işte bir sürü suni ii bugüne ka. önr osvapsız bulunuyor. Küfeciliği ve sırtta eşya taşımayı kaldırmadan evvel ce yapaca. gın halka izah ve ilân etmek ienp eder, A. likadarların nazarı dikkatini çekmenizi rica ederim.,, ... Okuyucumüzun düşürceleri çek doğrudur? Sırt hamallığı kalktı. Bir kısım mmtakalar. dn tahmil ve tahliye işlerine münbasar kat, mak üzere buna müsaade edildi. Fakat öyle saniyoruz ki, bu mahdut müsaade bütün ih. tiyacı karşılamaktan hayli uzaktır. Bilhassa pazarlardan elle taşmmıyacak kadar yiyecek maddeleri satın alanların bunları evlerine ne Ge gölürecekleri malüm değildir. e Herhalde bunlara da bir çare bulunmalıdır. . Beyoğlunda terkos suları kesilmesinden şikâyet ediliyor Dün Beyoğlunda Mis sokağırda iki numa, ral Ziya Nuri apartmanında oturan diş ta. bibi Sirap imzastle aldığımız bir mektupla deniyor ki: “ Bir haftadır, hergün öğleden sonra gülar kesiliyor ve ertesi sabahı saat 8 Ze kadarmı, suz kalıyoruz. Geçen gün sular idaresine ha ber yo'İsilimi. (Şimdi tamir yapıyoruz, birkaz gün daha beklesin) demişler. Fakat bizim bütün işlerimiz yarıda kalıyor. Bunun bird. nü almalıdır... HABER: Okuyucumuzun şikâyeti haklı. dır. Sular idaresi belki zaruri sebebler altın. da suyu kesmek moaburiyetinde kalmakta, dır. Fakat bunu daha evvel ilân ederek aba. nelerine bildirmelidir içi, berken su mikrntes çekmesin. Berbat eigaralar Pir okuyucumuzdan o şayam dikkat o bir mektup aldık. Mektub sahibi diyor ki: *İnbisar idaresinin bir kım O cigaraları doğrumu selefinin mamulâlına ealimet okut. turadak dereceyi buldu! Hele sekiz buçuk kuruşa aatdan tigaralardan bir - tanemici munyene ediniz. Kâğıdın içine sıkı o sliya doldurulmuş tiltün tozu ve çöplerden ibare, sormaz, işlemez berbat bir şeş olduğunu gö. receksitiz. Halkın ekseriyetinin bu ciğarayı kullandığını gene bu İdarenin ara Ara gaze. telerde gördüğümüz e#tatintiklerinden öğre, niyoruz, Öyleyse niçin be cigaralar bu kadar berbattr. Alınan paraya mukabil halka hiç değilse içilebilir bir tütün ve cigara vermek lâzım değil midir ? Dünyanın en nefla Utin. lerini çıkaran semleketimizde bu hal eld. den acınacak bir manzara arzediyor. Bu ci, garaları içilebilecek hale sokması için İnhi, sarlar İdares'nin nazarı dikkatini celbetme, bizi rica ederim. HABER İstanbulun en çok satılan hakiki akşam gazetesidir. İlânlarıni HABER'e verenler kâr ederler. Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da pas ; lamut pek bolmuş. Hattâ o kadar ki İ Ukları su buldular? De haydi geçen gün tutulan palamutlardan yirmi binini balıkçılar tekraı denize dök- müşler. Bu yirmi bin palamutun denize dö- küldüğü günün akşamı, baktım, bizim balıkçı Haçik, tablasına bunlardan yirmi, otuz çift yatırmış. Gedikpaşa çarşısında yarı pinekleyor. yarı da kirpiklerinin aralığından müşteri göz“ Jüyordu. Yanıma sokulup sordum: — Bay Haçik, kuzular kaç günlük? Birdenbire beni: farketmediği için gözleri yarı aralık çıkıştı: — Ne kaç günlüğü? Daha iki saat olmamıştır bunlar denizden çıkalı! — Hangi denizden, Akdenizden mi, Karadenizden mi? Beni tanıyıp gülümsiyerek: — Yok Şap denizinden! — Öyleyse, sor bakalım şunlara, oralardi da gizli dolaşan tahtelbahirlere falan rastlamışlar mı? — Tatalbayır bunların kendileri be! Alimallak, mübarekler, (eliyle Kum- kapı kıyılarını işmarlıyarak) buradan bir daldılar mıydı, bakarsın, yarım saat sonra Bozburundan çıkarlar! Tam bu aralık ceketi, etekliği, * ço- rapları, iskarpinleri. hatta başındaki ye- menisi bile simsiyah, yalmr ( saçları bembeyaz bir ihtiyar kadın tablaya doğ ru eğildi: — Kaça bu çingene palamutları ba- kayım? Haçik suratı asarak: — Çingene palamutu değil onlar! — Ya ne palamutu ya? ” — Kibar palamutu, kibar! — Yalan deme,hey gidi, bir kere kibar palamut yemez! — Ya ne yer? — Barbunya yer, levrek yer! Haçik sol gözünü bana kırparak: — Daha daha ne yer! — Mercan yer, pisi yer! — Daha ne yer! İhtiyar kadın hiddetle: — Elinin körünü yer! Alayı bırak da şimdi fiyatını söyle bakalım, kaçara bunlar? — Çeyreğe bir tane, sudan ucuz! Kadın tablada yatan (balıklardan birini yakalayıp onun kuyruk tarafını kendi burnuna yaklaştırdı. Bu sefer Ha çik işi büsbütün alaya vurdu? — Ters kokluyorsun, ters! Balık kıçından koklanmaz! — Neresinden koklanır ya? — Başmdan koklarır, başından... Bilmiyorsun, menşur kelâmdır: Balık baştan kokar? Kadın ayni balığı bir de başından kokladıktan sonra; — De haydi çiftini yedi buçuğa ver de alalım! Bay Haçik şıpşak bıçağa yapıştı, iki palamutu hemen doğrayıp gazeteden yapılmış incecik bir kese kâğıda doldur- du: — A! bakalım, güle güle ye! Kadın balığı aldr, parayı verdi, ora- dan ayrıldı. Ayrıldı ama on dakikâ sonra elleri başka şeylerle dolu olarak gene damladı: — Balıkçı, mutlak senin verdiğin balıklarda gözün kalmış! — Niçin? — Niçini var mı? Eve giderken hepsini kaptırdım. — Kime kaptırdın yankesiciye mi? — Yankesici balığı ne yapsın? — Kime kaptırdın ya ? — Kime olacak, koyduğun torba kâ- ğıdı balığın suyu ile ıslanınca yarı vol- ğa alt yanından patladı. Haydi balık- lar yere... — Ey sonra ? — Sonra, ben elitndeki öteberiyi ye» re koyup da onlar: toplamıya koşunca- ya kadar biri büyük, biri küçük, biri alaca, biri düz sârı iki köpek benden ev- vel davranıp bizim balıkları kendi ara- larında ikişer, üçer kaptılar savuştular. Haçik gülümsiyerek: 2 — Ey, ne yapalım kısmet senin de- ğil, onlarınmış! — Zifin kökünü yiyesice (itler, İstanbuldan rr Palamutları nede denize döküyorlar? Yazan : Osman e Kaygı! : 22 EYLUL — buldular, buldular da yiye e iki balık daha doğra da şan4 a5. para daha vereyim! — Üç otuz paramı? oda ”* mek anlamadım. — Yani ya, ziyanır yermi iğ çek, yarısını ben çekeyim! / — Bana ne ki senin İya — Nasıl bana ne? Sen gürük b da koymamış olsaydın onlar yâr? dökülürley miydi? Zavallı Haçik, baktı ki ll ram anlatmak güç, tuttu, bu #* çifti çeyrekten iki balık daha kadına uzattı ve o biraz Ysâ$ sonra peşi sıra da bağırdı: — Balıkları, yolda gene A kaptırmamak istiyorsan kağıdı Kİ na sök, koynuna! gi Oradaki esnaflar Haçik'in b ge ne gülüşürlerken ben kendisine * sordum: — Haçik, dün tutuulan pala. dan yirmi bin tanesini tekrar nize dökmüşler! 1 — Denizde kalanlar onları değ” yesinler de ense yapkınlar, kı$$ gili adam akilli şişmanlasın, Yi diye! O. Cemal kayGili, Mi Tahsile gönderilecek talebeler Imtihana kabi, şartları değişti gile Avrupanın muhtelif de ve muhtelif şubelerde yeli Çe ve ihtisas kazanmak fizere cek talebelerin seçme şe ny len lüzum Üzerine * bazı değ yapılmıştır. Maliye Vekâleti hesabıma e gönderilecek on bir talebenin ** zunları arasından seçilmesi ak di. Yeni şekilde bu talebeler ya mülkiye mezunirar arasında" cek ve bittabi imtihana Jise giremiyecektir. Yalnız bu m ye ve iktısat tahsili için gide“ cidir, Gene Maliye Vekâleti hesabi iy cek diğer talebeler lise me: sından seçilecektir. Aşmi m liye ve İktısat tahsikine lerin Almanca, Fransıca veyâ vk dillerinden birini iyice bi nulmuştur. Posta idaresinin de ye > lerdah maada iki gencin de a o graf ve telefon mühendisi SA a Paristeki yüksek posta, , dis mektebine gönderilmesi di miştir. ; Bu gençler de fen iz ziye veya riyaziye , fizik mezun olurlarsa yapılacak ge bul edileceklerdir. * Diğer vekâlet ve umum ler hesabına Avrupaya ey ler için eski şerait tamame” edlimiştir, Ri İvane İri Istanbul Ankara Postu katumu isiyade” Telgraf adresi: Sadi Yazı işler taletonu” » idare, ân . Sahibi ve Neşriyat Hasan Em / Basıldığı yer. poet z i

Bu sayıdan diğer sayfalar: