Yazan: Sağoman Tehliryan — Çeviren: wŞ — İktibas ve terctüme kakkı mahfuzdur — —a Fransız dilberi bidayelte beni tarassut etmek için gece yarısı odama gelmişti. Fakat sonra ... — Yani Fransızlar için büyük bir e- hemmiyeti haiz olan bu evin nasıl bu hale geldiğini düşünüyorsun değil mi? — Hakkım yok mu? — Tamamiyle haklısın, . — Öyle ise vaziyeti izah et. — Senin İstanbula geleceğini bana kim haber verdi bilir misin? — Htraç.. — Hayır, Hraçtan daha evvel, Fran. sızlardan öğrenidim.. — tmkâğe yok. . — Senin İstanbula geleceğini Hraça büldiren telgraf daha evvel Fransızların eline varmıştı. Bunda hayret edilecek bir şey yok. Çünkü elân sansür vardır. Kafkasyadan Hraça tavsiye ediidiğine göre senin fevkalâde mühim ve hususi bir memüriyetle İstanbula gönderildi - gini zanneden Fransız makamatı, bu işin tahkikini bana tevdi etmişti. — Demek beni tarassut etmek için.. — Evet, bidayette seni tarassut et- mek için sana yakınlık göstermiştim.. Fakat sonra vaziyet büsbütün değişti. Sabırdızlanmayın.. Her şeyi strasiyle ve bütün tafsilâtiyle anlatacağım. Fran. sızlar tarafından bana yaprlan tekliften sonra Hraç ta geninle meşgul olmak vazifesini bana tevdi etmişti. Bu suret- le işim kendiliğinden ve hiç ümit etme- diğim bir şekilde kolaylaşacaktı. Bu va- ziyet karşısında derhal Fransızlara mü- racaat ederek pansiyon meselesini an- fattım, Fransızlar bana bu pansiyonu gösterdiler vo istediğimiz dalirenin derhal boşaltılması için ev sahibine e. mir verdiler. — Bu tedbirler almırken vicdanımın beni muazzep ettiğini his- sediyordum. Bu itibarla kat'? bir hare- kete geçmezden evvel “seni yakımdan tanımıya karar verdim ve gece yarısın da odana geldim., O gece mutattan faz la içtiğ'mi hatırlıyorum.. Tarabyadan döndüğümde derhal yatağıma uzan . dım, gözlerimi henüz kapamıştım ki tarşımda kocamın hayalini gördüm. Kor kumdan yatağımdan doğruldum.. Ko- iam yavaş yavaş yatağıma yaklaştı ve aynen şunları söyledi: “— Hanrlette, dikkat et, katillerle teşriki mesai ediyor, elini kana boya - mak üzere bulunuyorsun. Beni öldüren. Ter bu sefer de seni âlet ederek masum bir genci öldürteceklerdir. Bu gencin mukadderatı senin elindedir. Bu genç ileride hayatını kurtaracaktır. Bu genç intikamımı almakta sana yardım ede - cektir.. Yanına koş.. Kendisine yardım et.. Onu cellâtların elinden kurtar... Hayret ve korkudan dilim tutulmuş; tu. Az kalsın boğulacaktım. Kocam ba. na biraz daha yaklaştı. Elini omuzuma koyklu ve devam etti: d — Bütün vücudun titriyor.. Korkma Henriette.. Yukardaki genç seni kurta- Tacaktır.. Ondan başka kimseye emni - yet etma. Kalk onun yanma git. Birdenbire odamın ışığı söndü. Müt- hiş bör çığlık kopararak yataktan fırla- klım ve lâmbayı yaktım. Odamın kapışı ıçık duruyordu. Hemen kapımı kilitle- dim ve lümbayı söndürmeden tekrar yatağa girdim... Rüya görmediğime e. min olmakla beraber, Hâdiseyi bir tür- lü izah edemiyordum.. Nihayet yorgun luğun ve heyecanın tesiriyle gözlerimi tekrar kapadım. On dakika tonra koca mu ayni şekilde tekrar yanıbaşımda bi- Taz evvelki sözlerini tekrar elder vari , yette görünce: — Sözünü tutacağım.. İnt'kamını a- İscak, yukardaki genci san nefaime kadar müdafaa edeceğim.. dedim. Bu - nün Üzerine kocarı eğildi ve beni al- armdan İperek: — Mersi Henrlette.. Seni bu gence #manet ediyorum, dedi ve gözümün ö- nünden kayboldu Ondan sonrasını bili- yorsun. Yaruna geldiğim zarman korku- dan titrediğimi görmüş sebebini sor - Muştun.. Hatırlar mısın canım?.. O za. Mnan sana odazıda bir gürlltü işittiğimi ondan kozktuğumu söylemiştim.. Hal- Buki hakikat büsübütün başka idi. Henriette, bunları itiraf ederken bu- ram buram ter döküyor, bir yandan da çocük gibi bana sarılarak: — Beni bırakmıyacağına diye yalvarıyordu.. İstediği teminatı vererek: — Kendinde kuvvet hissediyorsan devam et, sevgilim.. Hakikati öğrendik. çe seni bir kat daha sev.yorum.. Devam €t, diyorum . Henrictte, hatıratın: tazelemeğe ça- lışarak devam ediyordu: — Sabaha katşı sen uyumuştun... Ben ise yanıbaşında oturmuş seni sey- rediyor, seni cellâtların elinden — nasıl kurtaracağımı düşünüyordum. Hasta oğ lunun yanmda sabahiayan bir valde gibi sen uyanıncaya kadar uyumadam. Tü. yemin et, yanda güldüğünü görünce tarif ed'i - | mez bir sevinç duyüyordum. — Nihayet kararı verdim., Her ne bahasmna olursa olsun kocamın vasiyetini yerine getire- cek, seni her tehlikeye karşr muhafaza edecektim.. Öğleyin pans'yon mesele . sini halletmek üzere sizden aytılır ay - rılmaz doğru Fransız istihbarat şubesi- ne giderek seninle şahsan meşgul ola. cağımı, senin de bana karşı muhabbet Bösterdiğini söyliyerek bir müddet se ninle beraber yaşamama müsaadc etme lerini istedim. Bu isteğim kabul edilin- ce, ev sahibi kadının uzaklaştırılması- fı, mikrofonların sökülmesini ve ziya. retçilerin bu eve gönderilmemesini de temin ettim, İşte hakiki vaziyet bundan ibarettir. Bu izahattan sonra elân şüp- heleniyor musun?. — Ben senden asla şüphelenmedim ve şüphelenmem de.. Samimiyetle beni sevdiğine kanim.. Yalnız bazı hâdise - lerin izahını rica etmiştim.. Verdiğin izahat beni tamamiyle tatmin etti. 'Te . şekkürlermi sana sözle değil, filiyatla isbat etmek için ilk fırsatı kaçırmıya - | cağıma emin olabilirsin, — Artık senklen gizli bir şeyim olma dığına göre, bundan sonra vaziyeti be. raber müzakere eder, Frasızlara karşı ne gibi bir hattı harektt takip edeceği- mizi beraberce kararlaştırırız.. Hattâ istersen Hraça da açılalım. — Fena olmaz., Onun da fikrini ala- | lım.. Şimdiye kadar olup bitenlerden 0. nun haberi yok değil mi? — Hayır, hiç bir şeyden haberi yok. — Öyle ise sen gene bir şey söyle - me, kendisine ben açılırım. — Hayır, bizzat ben konuşacağım. ve | kendisniden örür dileyeceğim. .Esasten Ona S00 lira borcum da var. Onu iade edeceğim , — Ne parası?, — Pansiyonu k'ralamak üzere lira vermemiş miydi? — Evet. — Opara yanımda duruyor. . — Pansiyonun kirasını ödemedin mi? — Fransızlar ödediler.. Hragın ver- diği S00 lira bende kaldı, kend'sine iade etmeliyim. B — Bu akaşam geldiğ'n zaman verir- Bin, Henriette ile böyle tatlı tatlı konuşur ken akşam olmuş, ikimizin de karnı a- cıkmıştı. Henciette, derhal bir çay pi- Şirdi.. Denize nazır balkonda yanyana Çayımızı içt'k.. Manzaranın — güzelliği karşısında hayatın çirkinlikleri gözüm- de bir kat daha tebarüz ediyordu. Henriette'in biraz evvel verdiği iza- hati hatırlıyatak — insanların namuslu bir kadını b'le cinayetlere alet etmek- ten çekinmedikler'ni Gişünerek insan - lardan nelret ettiğimi hissedivor, Hen- riette'i alrp insanlardan uzak bir yere gekilmek istiyordum. Bu — düşün-emi sevgilime de bild'rdim ve — Henrlette! Tstanbuldan kaçalım rat diye sordum. — Ne münasebet? . — İnsanlardan nefret ediyorum da ondan.. —-Bu kâfi bir sebep değil.. — Daha doğrusu bu adamlarım seni rahat brrakmryacaklarından — korkuyo- rTum , (Devamı var) $00 — Öyle ama mukavelede “memnun halmadığı takdirde para iade edilecek. tir.,, diye yazılıdır. — Evet! Fakat paranızdan biz mem nn kaldık! Sarhoşluk Fena halde sarhoştu, bir otelde ka - Jabalık yüzünden bir zenci İle beraber I ayni odada yatmağa mecbur kalmıştı Geceleyin müzibin biri, sarhoşun yü. zünü mantarla siyaha boyadı Beyaz adam sabahleyin yataktan kal kıp aynaya bakarak yüzünün simsiyah olduğunu hayretle görünce: — Vay canına. Dedi. - Beni değil, yanlışlıkla zenciyi uyandırmışlar, €n şişmanımızı. yemek lâmmgelmez P miş — Evet ama, en şişmanımız ayni samanda boksör! — Kardeşinin elbisesi weden delik . deşik? — Bakkallık aynuyorduk; o da Grav yer peyniri oldu! D çai yıyyy BF ti yit yygaoaPTİTiRaeyayyamllr Şikâyeller, lemenmniler : Sokağa çöp dökmemek iİyi Peki ama, çöpçü gelmezse ne yapalım? Poriküy Rilezikçi aokağında 91 sumazıda eturan #kuyucalırımızdan —H, Erdoğan'dan uldığımız aşağıdaki mektubu alâkadarların uazarıdikkatine vazediyoruz: “Geçenlerde Belediyenin Fmri çıktı. Ev sabiplerinin çöp! gazetolerde bir lerini aokağa | ütmamaları ve çöplerin de kapalı — kaplara konu'ması bildiritiyordu. Emir şehir halkının | #ihhati ve temizliği ile alâkadar olduğu (çin şayanı takdirdir. Fakat evlerimizde biriken göpleri Belediye çöpçüleri ancak Uç — günde uğrıyarak almaktadırlar. Bu hal ise evleri. mizde çöplerin birikmesini ve mikrobun ge. galmasını mucip oluyor, Birkaç kere kapı. uğryan çöpçülere söyledimse de her. gün uğramalarının İsikânsız olduğunu ancak bUNUN bolediyenin emrile olablirceğir f söyle. dner, Çok mea ecerim halkın bütün Arzu ve ihtiyaçlarile yakından alâkadar olan gazata. nizle bu hususu da yazınız. Hergün çöpçüle. vin uğram L celbetmenizi kendi muhitim | #razetenizden rica #derim.,, yenin nazarı dikkatini | pamına uyuıl Geminin kumanyası Büyük bir vapur rıhtıma yanaşmış | durürken, bir bakkal çırağı gelerek, kaptana haykırdı: — Size verilecek bazı şeyler — var... Kaptan; — Yuarı gelmene lüzum yok, dedi, birer birer atıver. . Bu arrada çırak, kaptana doğru bir kuru fasulye tanesi atarak : — Bundan yüz kilo kadar var, dedi. Ne dersiniz atmağa başlıyalım mı?. — Ne bağırıyorsumuz canım? ğ dişinize dokunmadım Dile.. » | aa masırıma: büsiyornisMt Ü Parktâ çu Park bekçisi, — geceleyin bi* olarak parkı dolaştı. Kanap' oklur rinde bir adamın bâlâ yatmaktk ğunu gördü: ettir. — Hey buraya bak, diye İht#f Kapıları kapayacağım artık - ekt Adam yorgün yorgün ll"'_"' nt — Kapat be birader, dedi: 1 e soruyorsun?, Yalnız hıziı Kal ” rültüsünden rahatsız olurum. * Dalgınlık , Hâkim — Hırşızın eli, garketi j , bir ay içinde otomabi. Tinizle çiğnediğiniz üçüncü adam... — Affedere'niz, üsünci adam. Çünkü bir adama iki defa çarptım. rerken VWrketmediniz mi? Dalgın profesör: — Evet Fakat kendi rlim sandım!. * Anlatmasi Iimdat çok uzu n gt Erkek, kızı kolları arasında bulun- — Geçen gece sabaha kar$i Ü eg duruyordu: tiğin zamari karın ne yaptı? Nâtf — Şimdi sen/ öptem ne yaparsın? dedi. — Haykırarak babamı çağırırım. Erkek derhal kızın yanından sıçradı: — Ben, dedi. babanın Pariste olduğu nu sanıyordum. Kız cevap verdi: — Evet, Piristedir. Ohün için seh benim bağırmama aldırmazsın. Telkinle tedavi Hastalrkları ruhan ve telkinle tedavi mütehassısı dişi ağrıyan müşteriye şöy le diyordu: — Kendi kendine dişinin ağrımadığı n telkin etl, De ki “Dişim ağırmıyor, Sen ey diş ağtısı, bir kötü ruhaun.. Ar kama geç Haşta derhal cevap verdi: — Yağma yok. Diş ağrısını arkama alayım da romat zma mu olsun ladı seni? — Başka bir zaman anlat ancak bir saat vaktim — VAr- dönmeğe mecburum. n HŞ Dekiiş | SXX // yeanllit — Boyaz bir kadınla © ÇA Satıcılığı” hüneri aat ©? Delikanlı çarşıya çıkmışt" para bile sarfetmek istemiy' Güzel bir satıcı kızdi? —Cigara tabakası almaz işin ehlii Kasaba otelinin yemek salonunda bü tün müşter'ler buluşmuşlardı. Sofra başında bir ibtiyar adam, ya. nındaki delikanlıya sordu: — Ne iş yaparsınız?. — Heykeltiraşım. . — Mükemmel.. Siz tam benim ara - ordü ? niz dığıra adamışsınız. Lütfen bifteğimin | yım, dedi. şa kenarını benim için yontar mısınız? — Cigara kullanmamı.. Pek sert bir şeyı. — Kalcm? — Yazi yazmam. Müessir tedbir | — şeker. — Tatlıdan hoşlanmam. — Öyuyef * — Pekâlâ şa sabunu sunüz ?. Ğ Delikanlı sabunu almağa — Karınız zayıflamak - için aldığı tedbirlerde muvaffak oldu mu ?. — Evet.. Geçen cuma bu dünyadan büsbütün göçüp gitti. olör : 4 — Bu arabayı satmak istiyordum. - İşinise yanar mız — Burası garaj,amtikaoı biraz ilerde — aolda..,