23 Ağustos 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ŞTT TT A 4 | . A8k ve macera romanı — n , N-.L“’W — 1937 HABER — AEEE postast — Benf g Nakleden : (Vâ-Nü) A böyle Bevieile karntmar dö- ASA vonez bi g '“*— v.,î Ben de.. Çiftlikte öyle şey hesaba katılmaz.. Bu 18- h&,h" de vemk sıkıntısı çekilirse Size pahalrya mal olu- ı—lıy hh“'* ihtimalinden sonra ç ıu—“ hoı göründüğü için: Burada pek mesut yaşıya- '—. Dün trim! .dedi, j u..___ böyle düşünmüyor- j %. gitmiyordu. Fakat ! içinde, her tehlikeden ! %% Büzel şey. O | laçleet salıyarak: Mt eg İi ay sonra da ıyni fikirde n R thimık mişim? w%"“ İtibaren genç kız için, öm- ! Bi Yaşamadığı rahat, asu- ' luu' hlh Bu büyük ve sessiz ! N—-%M onunla meşgul olmu- VS B u Mebibini harekâtında hürdü. KA 'q: 'l Ni görmeden günler geçı'- “Sadüfen bazan İyle bir nselâm veretek gi- y se erere gî te "'*xa W » €mirlerini tezkere ile Wnphrım ayni şekil- Tğga, Sün af : ':;h' dığı blr kâğıtta şu yazıla- Bti thyummı Memnunum. mla devam edin,, Emirlere kuru şekilde'ce-' ;:;î% bu defı dayanamıyarak, Tim efendil,, diye ilâve Ü Hm“l hep yalnız yer ve bü- | % İ t“Phîlnech: geçerdi. Bu İ l Seviz raflı oda, genç kız Nhhh' bir yer olmuştu. Etrafı taphn dizerdi. Adeta Yuva edinmişti. Ro.hqânlnerde bu olda loş ©- ı| eşyaların arasında v ı,qı klltyordu ve bazan en “'du, "& Onu gayri ihtiyari ürkü- w Nh&“ ermiçSÜRü, bir tahtanm çat- î h.“. “minciği şaşırtırdı.. Odanın N !âıım mevcut olduğu- ürkeıı ürkek etrafına ba- k“' 'eyi görmeyince ken- eg Ci alay ederek gülmeğe baş- “ereden geldiği belli ol- E "m tî.%“çı Cereyanı masanmm — kâ, %:' gene dehşet içinde Ür. Hatta bir gün kanaa- emnîyet hasıl etti. 2ne m a H erdiveninin 1 şlddeu? a _"üqtirîyordu. N"m_ ç btk]enîlmiyen bir şeyidi '"*rqi *“ dan bağırarak, az kal- Rh"*ü b yî:' Aşağı yuvarlanacaktı. h_n" Affede" “da?a girdiğini sandı: Tüm m, iniz, — beyefendi... - Böş h'“lı.&“ Or%! idedi. ı ymcı etrafına ba- D g, * indi.. Odanın dört kö ta' lı“ı';ı.ı. îhî' $ev bulamadı. Ü P*îdl“ğma emindi. Ku- tmi Ü bı'“'lm]m sti, Bu, ani, tu Yar burada? tepesine * diye gaibe sor Bu yalvarırcasıma: S1 icin beni korkutma: , Tada ake; ? ni korkutma , ea.,,q Senin yaştakiler kalabalı- E t YE ta severler. | | “dıu vwnıı bakınldı. — Son- ; ;f: kanaatiyle: İ %iı bura memnun kalacafı- | % A'I' bu hissim değişmiye- | i.q büradan gitmek mecbu- ! 'Pek üzüleceğim. * * sisatı olmasına rağmen Nermin odada küçük bir ampul yakardı. Hemen koştu. Büyük avizenin düğmesini çevirdi. Bol bir ışık ortalığa yayıldı. Genç kız etra- fına bakındı. Kimseler yoktu. Elini alnına götürerek: “— Deli mi oluyorum acaba?.. Fa- kat iyice işittim. Şiddetli bir aksırık sesiydi.,, Odanın köşe bucağını aradı. kimse yoktu. — ” Bu sadaya bir mana vermek istediği için, düşünmeğe başladı. Ahmakça tork Yok, | mak istemiyordu. Hele bu hâdise Rüştü beyin kulağına gidecek olursa kimbilir onunla ne kadar alay ederdi: — İşte kadınlar böyledir.Sinirlerine kapılırlar. Erkeği tercih etmemin sebe- bi buydu!,, demekte Haklı olurdu. , Mademki odada kimse yoktu, demek bu sese dışardan gelmişti. Oda büyük- tü, Müthiş bir aksi seda yapmak ihtima- li vardı. Ya ocaktan, yahut bir kapı ara- lrğından bir ses odanın içinden çıkmış intibamı verecek surette aksetmiş, ola- caktı. — İşte insan korkmamalı. Yoksa veh- me kapılırsa en saçma şeyler gözünde büyür. Fakat bu hadise onu epey sarstığı için artık iş görmekten vazgeçti. Oldası- na gitti. Dikişini de alarak İkbal kalfa- nın yanında oturdu. * * & Rüştü beyden bir sabah aldığı bir tez- kere Nermini son derece sevindirdi. “Yarın çiftliğe terzi gelecek, Siz o müddet zarfında yanında oturur, yardım edersiniz, Birkaç kat elbise ve birkaç kat çamaşır diktirmenizi istiyorum. Getireceği kumaşlar arasında beğendi- ğinizi intihap edin, Çiftlikte kıyafetiniz düzgün olarak dolaşmanız lâzındır.,, Böyle bir havaldisi hangi genç kız se- vinçle karşı.amazdı. Hele Nermin için bü iki katlı bir saadetti. Zira böyle bir iltifata nail oluş işinden de memhnuniyet hasıl olduğuna delâlet ediyordu,. Terzi Nermini adeta peri masalların- da olduğu gibi süsledi. Basit fakat mun- tazam birçok elbiseler dikti. Zavallı ök- süz yavrucak kendini rüya âleminde sa- nıyordu. Kadın, ne yapsa hayran oluyör du. Genç kızin takdirleri terzinin ho- şuna gitti. Ve hemen ahbaplığı ilerletti. — ÖOn senedenberi yılda İdört kere çiftliğe gelirim. İkbal kalfaya kalsa her ay gelmemi ister ama, bu cehennemin bucağına gömülmek hiç hoşuma gitmi- yor. Buraya gelince insanlardan ve dün yadan ayrılmış gibi oluyorum, — Lâkin manzara güzel. — Eh, fena değil ama, pek tssız, Köylüler burasının perili olduğunu söy- lerler. Geceleri dışarı çıkıp — dolaşmak doğru değilmiş. Nermin böyle bir iddiayı kabul etmi- yerek: — Olamaz! - dedi, Ben iki aydır bura dayım. Hiçbir periye rastlamadım.. Birdenbire lâfını kesti. İrkildi. Aklına kütüphanedeki hadise gelmiş- ti. Ürkek bir sesle sordu: — Siz çiftlikte hiç peri mü? — Yok. Hamldolsun. Öyle bir şey görmedim, Başıma öyle bir isş geleydi. dünya bir araya gelse buraya ayak baz- mazdım. — O halde size kim periden bahs- etti? — Köylüler dedik a.. Bazan büu ta- raflara geceleri kaçan davarlarının pe- şinde gelirlermiş. Çiftlik taraflarında, bir atın üzerinlde bir perinin dolaştığını gördünüz '01 sene evvel büuğgün Aleksimaç harbi Başladı ve altı gün bütün şiddetile devam etti Bir hata ve bir beyannamenin tesiri Hersekte Mostar nehri 1876 yılr 23 ağustos günü, G1 sene evvel bugün 93 harbinin şiddetli bir harp günüy. dü. Serdar Ekrem Abdülkerim paşa, Ahmet Eyüp paşa kolordusuna şu emri vermişti: — Aleksinaç istihkâmatı üzerine taarruz ediniz. Altı gün devam — eden bu harp, — tarihte “Aleksinaç meydan muharebesi,, adı ile a, | nılmaktadır. Bu çok çetin harp Sırp ordusuna - Alek. sinaçı tahliye ettirdi. Ordu Monavayı geçe. rek gerijemeğe başladı. Taarruzda en mühim vazifeyi deruhte et. miş olan Fazlr paşa - muzafferiyetin kat'i olduğunu ileri sürerek nehri geçip İlerlemek müsaadesini İstedi. Ahmet Eyüp paşa: — Muzafferiyetin bu kadarr ile iktifa edip düşmanrı takipten sarfınazar edelim.. dedi, İşte bu mümaneat, büyük bir muvaffakiye ti yarıda bıraktırdı. Muvaffakiyetli bir tabi. ye muvaffakiyeti halinde kaldı ve harbin umumt vaziyetinde bir tesir yapmadan tek, rar taarruz edilseydi muvaffakiyet çok par. lak olacaktı, Burada bu uzun harbi yazmağa, neticesini belirtmeğe Imkân yok. Yalnız uzun harbin enteresan bir noktasını işaret ettikten son. rTa tarih! bir vesikayı — kaydedeceğiz .Bu da Karadağ prensi Nikojanın — Karadağlılara neşrettiği beyannamedir. İşte beyanname: “Harsekliler, Sırp milletinin istiklâ! ve 1. fimadı dayet ve ilbas İle asırlardanberi ze. bumnu olduğunuz esaret Zincirini kırmak icn Herseğe gidiyorum. “Hersekliler! Şu hareketimle sizin de en Şiddetli bir arzunuzu ifa etmekte olduğuma Kküvvetle kanaatim vardır.. Siz, bunca ejem ve ıstırap ile dolu olan tallinize katlanarak Osmanlı kuüvvetlerine karşı bizim ile müşte. reken yapılacak bir harple Osmanlı boyun. dürüğüundan kurtulacağını bana dı.ıma. bil. dirdiniz. “Hersekliler! Kemajl iştiyakla beklediği, miz o gün işte geldi. İnşallah — hepimiz için bir saadet günü olacaktır. Şecaat, el birli. Siyle, gayret ve Itaat hayırlı bir netice hu. sülüne büls olacaktır. İnşallah Hersek ya. kmda hür olacak, siz de Karadağlı kardeş. Jerinizin daima medarı iftiharı olan istiklâ. le nail olacaksınız. “Hersekliler ileri! Benim arkamdan ve biz ce şan ve şeref, Türkler için bilâkis bir çok mağlübiyetleri badi bunca — muharebelerin, şahidi olan Karadağ bayrağının arkasından geliniz. “Müslüman Hersekliler!.. Burada hristi. yan kardeşjeriniz için söylediğim — sözlerin hepsi sizin hakkınızda da tamamen caridir. Tontom amcanın O bir İnsan mıydı? Taş korlidorun başında kundüuralarının se. si uyanır Uyanmaz, sıralarımızm içinde do. nardık. Sınıfa evvelâ onun korkunç hayali, neden sonra dudaklarmın Üstüne dökülmüş gür bıyıklarile kendisi girerdi. Titreyen diz. lerimizin üştünde ayaklanırdık. — O, evelâ, kocaman eliyle bir işaret yapar, sonra ta. vanda bir izi takip edi lş gibi, başr yu. karı kalkık, yürürdü. riya tahta başı. na varan yolüun ortasında veya sonuna çok yakın bir noktasında; daha &mıfa girmeden. daha yataktan kalkmadan, daha evvelden, daha önceden verilmiş bir kararı yerine ge. tirir gibi, bağırırdı: — 172! Tahtaya! Yanımdaki veya önümdeki arkadaş, idam listesinde adı okunan bir mahküm gibi, mum ya gibi, bir robut gibi yerinde — doğrulur, sonra döşemenin üstüne düşerdi. Tahta başı bizim için gidilip de dönülmiyen uzak mem. leketler gibi dehşet verici bir diyardı. — Bir müselles çiz! — Ayır Üç müsavi kısma! —A ,B den veterin üÜstüne bir amud iİn. dir. Harf koy. Amudun Üçte — ikisini ntsıf kutür farzederek bir dafire düşün! Bu dalre ile, (r—k—d) müsellesinin iki dılr üzerinde hasıl olan dalire kıtaları arasındaki hendesi münasebeti anlat! O bir insan mrıydı? Yerinde mıhlanmış gibi durur, hzlerln! çocuğun ensesine diker, dişlerinin arasından anlaşılmıyan mırıltılar sızar ve beklerdi. Beklerdik. Koridordaki #aat susardı, Pencerelerimi. zin hizasma kadar gelen çınarlar hışırda. mazdı. Damarlarımızdaki kan dururdu. Tah taya bakamazdık. Gözlerimiz ne yapacak. ne diyecek, nasıl bağıracak diye onun yü. züne çivilenirdi. Tahtada tebeşir işlemezdi. İşlerse Zaten o talebesini kâfi derecede kor. kutmadığma, şaşırtamadığına kani — olür; büsbütün gıldırırdı. — Yeter! Çocuk yerine otururdu. Hiçbirimiz onun bizden ne istediğini hiçbir vakit anlamadık.. Hiç kimse onun dersinde muyaffak olamadı. Hiçbir imtihan onun müsamahalr ve merha. mazdı. : : Sorbonda okumuş diyorlardı ama ne fran. sızcayı, ne de okuttuğu dersi bilirdi. Lisenin son Üç senesinde onun bir meseleyi sanuna kadar sürdürüp bitirdiğini görmedik. Dalma yarım davalarla ve yarım muadelelerle uğ. raşırdı. Ve talebesini ezmekle, yaralamakla vakit geçirirdi. Bu adam, bir talebe — düş. manıydı. ** o6 Bekârdı. Elli yaşma yaklaştığını söyler. lerdi. Bu yaşa kadar hiç evlenmömişti. Üsz. küdarda, mezarlıklara yakın bir evde ihti. yar bir annesi varmış. Âra sıra onu görme. ğe ve para bırakmağa gidermiş. Mektepte yatar kalkardı. Hiç bir şeyden zevk almazdı.. Ara sıra yemekhanede veri. len müsamerelere bile gelmez, bahçede bes. yüz talebenin beyaz fanilâlarla, hep beraber yaptıkları spor hareketlerine kinli gözlerle bakar, geçerdi. Yemekhanede — talebe ile, hattâ muallimlerle beraber yemek yemekten çekinir, dalma sabah erkenden veya geceya. rısı karnınt doyururdu. Mektebin büyük ka. pısından dışarı çıktığını gören yoktu. Siyah bir elbisesi vardı ve kenarları — lâstikli bir çift kundurası... Biz orada — bulunduğumuz müddetçe, Üç uzun sene, buelbl!enlh_vü bu ayakkablarım değiştiğini, hattâ sırtından ve ayaklarından ayrıldığını görmedik. Hiç gülmezdi. Gözleri, sarı, irin — renkli görmüğler. (Devamı var) Başına gelenler Bedadınızım İslâm dinini kabul ederek hâki, miyete ve imtiyazatı mahsuseye nail olduk. ları günler çoktan geçti. Türkler — bünların hepsini yavaş yavaş sizin elinizden gene al. dı. Müslümanlar, dininiz ayrı olmakla bera. gene bizim kardeşlerimizsiniz.,, yanname çok uzundur. Şu cümle ile bitmektedir: “Hersekliler! Siz ki parlak mazinizde bir çok şanlı hatrrata maliksiniz ve Sırrp milleti. nin kıymettar bir ziynetisiniz, bayrağım al. tına toplanınız, Hersek hür olacaktır.,, İşte bu beyanname Karadağlıları ayaklan. dırdi ve prena Nikolanın kumandası altına' girdijer. Niyaszi Ahmet Terlikler gözlerir yalnız ıt:ıtmdıküın bakmak için yaratılmıştı. Bu adam bir insan mıydı? B*& * Pazar günleri bizim için biret bayramadı. Çünkü mektepten kendimizi dışarı atar ve yirmi dört saat onun yüzünü — görmezdik. Mezun olacağımız günü çılgınlar gibi bekler.. dik. Çünkü onün gözlerinin altından ancak o gün kurtulacaktık, Birgün... Birgün, mektebin denizi gören dar darn . çasında, konuşuyorduk. Akşamdı. Kızkulesi. nin fenerine dalmıştık; Biri dedi ki: — Haberiniz var mı? — Neden? — Hendese hocast Aşık olmuş! Kızkulesinin feneri söndü. — Deme yahu? Kime? — Yeni gelen çamaşırcı yok mu? Köylü T” 2 Haydi canrm? Şu kocakarıya mi? — Ta kendisi! — Attımn! — İsterseniz göstereyim. Karr çamaşır: hktaki küçük odada yatıyor. Gece yarısın. dan sonra bizimki odasmdan usulcacık çı. kryor. Doğru oraya! İnanmadık. Geceyartsmt bekledik. Ortalıkta çıt yoktu. Herkes * uyumuştu. Yalnız biz, dört kişi; İrfan, Fatin, Alâeddin ve ben, uyanıktık. Saat on ikiyi çaldı. İçimde bir kırıklık duyuyordum. Sonra, beş sene sonra, hukuk mektebinin İkinci sı. nıfında, Tıbbr Adl! hocası Bay Fahri İle be. raber, (Otopsi)ye giderken bu kırıklığı bir daha duydum. Üçüncüsünü hâlâ duymadım. Belki bir gün, zehirli bir balık yersem, ge- ne duyacağım. Ne diyordüm? Yorganların altından kafalar belirdi. yalm ayak, üst kat taki çamaşırlığa çıktık. Çamaşırcı kadının odasında ışık — vardı.. Ama perdesi sımsıkı kapalıydı. — Taraçada beyaz çarşaflar sallanıyordu. Bu beyaz çar. şafların arasından, beyaz entarilerimizle, bi. rer hayalet gibi, geçtik. Kadımnımn kapısına geldik. Bir budak düş. müştü. Orada bir ışık halkası — parlıyordu. Hepsi sırayla baktılar. Ben geldim, gözleri. mi halkaya dayadım: Evvelâ bir şey göremedim. Beyaz bir kar. yolanm etekleri krpırdıiyordu. Gözümü alış. tırdım, işte gördüğlüim şey! Orada' karyo'a. nm dibinde, bir çift eski erkek - terliği du. ruyordu. gt a Bu adam bir insan mrydr İlhan TARTUS MaPsim Gorkinin 98 kiloluk Kaplumbağası i6 sene sonra bulundu Viyanalda çıkan Der Morgen gaze- tesi, şu şayanı hayret havadisi vermek- tedir: Palermo — yakınmdaki, “Koçella,, balıkçılarından biri denizden, 98 - kilo ağırlığında bir kamlumpağa çıkarm:ş ve üzerinde esrarengiz bazı yazılar gör- müştür. Köy muallimi bu yazıların kop yesini çıkararak, edebiyat akademisine gönidermiştir. Rusça olan bu yazıların metni aynen şudüur: — “Kaplumbağım *Tofo,, ya 1 mayıs 1922 de hürriyetini iade ettim. 52 kilo ağırlığınldadır. Uzun luğu 90 santimetre ve sardelye yemeğe bayilır. Kapris... Maksim Gorki;,, Malüm olduğu veçhile büyük Rus edibi, uzun seneler Kapride yaşamış- tir. : Güneş duşu dly& bir âlet keşfedildi Alman profesörlerinden Lon, pek yakında, Almanyallaki bütün maden o- caklarına yerleştirilecek olan bir âlet keşfetmiştir. Bu âlet “güneş hükmeleri duşudur,, bildiğimiz duşlar şeklinde yer leştirilecek olan bu yeni âletle, maden ameleleri, karanlık içinde çalıştıktan sonra, güneş banyosu yapabileceklerdir, Si d e | akşam 19 za kadar Karaköy "İ'ünelâ nıç Wil H Necati Pakşi — £ Hastalarını hergün sabah 10 dan wmmm 18 ze hdu pırııızdn. .....

Bu sayıdan diğer sayfalar: