23 Ağustos 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 3

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SA Asusros — 1987 — Arada kir Speç bi l Dü -— ' Fakı,bıçak " koltuğa s ğar mı ? Botu Bâzeteler yazıyorlardı: Vübinai « beş, on sporcu geriç banyo Üğ ç Küty Vqr ç a lî:ın Ilicalara gitmişler. Orada -biîoî:"m yapmışlar. Sonra b ön Enara çilingir sofrasını İT1 ardınca (ak cinli) yi yu- İnli lhgbaşhm'%hr. Ah, o kör olası T Btiğa Tüyu €p kabahat onda! kurt, kargayı şahin, fareyi Ypan hç Yi kaplan, sıpayr küheylân Tüyy deği trin: t ge A| ada pi ki y KAT 9 kani biri Cp akcînli. namı diğerle arslan S8€nç sporcular, o gün ılıca- ba"lî"m'ıuı"ıdan sonra — ilıca- inda, keskin rakı ile ağız ve " de bir hayli banyo etmişler. Yçok çilingir l;ne) Ve (teamül) den olduğu Slerin arasında hır başlamış. eı 'v:r kıı - - » içağ ülâh, iş gelmiş, so- sofralarında a ve menhus bıçak da kemi- Nn 1$... Hem öyle bir dayanmış âr keğıa dgt yiyenin bacağındaki şir- Bi için oradan oluk gibi bo- *T Yüzünden genç sporcular- c k“'tım &Nsız olarak oraciğa yıkılmış, G Bi l;: S Sp aha spüıt Çileş K Va hi İçkiay Tn Akı kiya h İt FTi El“-!iu-tıtıa Oğlu R » Mükgçy t raılnm Ortmenlikle bol rakılr çilin- _bu derece ilgisi neden Bibi grradosu yüksek içki- e Meni, k l 1_’01 kullanılması genç H;"':“Ğî alanında çabuk çürüğe ş ; Sporculuk, hem rakıcılık.. h!:“-'t iki kaî Şeker hastasının baklava, İhe ben ekmek kadayifi ile can zer. Genç sportmenin _' ;'Dtka' konyak değil, ayran, kadep '? düt şerbetidir. Haydi bir , veya halis üzüm şarabı fakat lerk beş, elli gıra- kafayı bolca tütsüleme- ? Sporcu, Hergül veya Zal- e M olsa gene pek çabuk hapı yi Va '" resmidir! t ı Vpu:c“nuîağa he diyelim? a #qn Pehnde' yahüt ya Genç bir n cebinde Üo Sünün altında bıçak ne arı- ı,!ıjsm)re | y î Üçop Yü Cpııtü , tn 5e ılh"veı li hi__ hayaş H"İı- hlt 'R!it upı '-îînik“k' ki Ü Â © 1 Bahne b 3’.":'. En>i çt zı,: ki P_.hir hi Sime İ Mi K t ) i hi] L $ Su; künıü B Fi "İ“uden R"'"q( Böra ı'-fııınumjğqı T Hîlh.uk_yan ve Todor efendiler elidi İlra h " Yoksa dört kadeh rakı- da İlist Deçlkaı'ıldı ü bll!um_ı l Ya ?'hımrı Pilm U a İ“ğun bir çeşit centilmenlik : e;;ti:ıırılııı:ri söylene söylene ha | © tüyler bitti. Beli bıçak- İse belki eski melodramlar- de görülürdü. Rahmetli ak- i Bi- ışunün. genç sporcuları, ne n:de birer (tiran) oyniyan de bıçak, kama, tabanca 0 :alât Ve ellevatındandır ğüşeen k"'lcıîorun en şiddetlisi, en ha- | ! Ve en çok kavgaya, dö- enidi dir. Fakat en yaman, en "_boksör bile — madem i: itabında — ince, nazik, Si kadar centilmenleşme- e ;;"l bıçağa sarılıp — karşı- Bp;y“âk derecede hoyrat Ttmen demezler, sakar — 0. Cemal KAYGILI Beilinde İS! yapmayı 4€ edinen teyki âtı meydana : îırî]îigrşf gazetesine — bildi. Ki h_ükumet merkezinde, Şehirlerde — kuvvetli bir relırîm)'dana çıkarılmıştır. ümiş oîlîde suiKkastler tertip et. o an bu teşkilâta mensu) *Vkif edilmişlerdir. &r n bi y da, teşkilâtm reisi oldu adın da vardı. Aleksandrin | ın teşkilâtın merkezinde a. $ Ve bazı evrak müsadere hi t #Viçi X _fat hem"-“maktedîr ; , Tni ()r ili ı d Ttıkg ,ınçl-'ı K y *rheı___. Ya İf ham lr Ükümet ada — ——— kişi daha € dam edi'di Pöst gazetesinin yazdığına Oda »Beçen senenin şubat a. Nyar yi  Yada askeri bir hükümet Pmiş olanlardan dört suçlu Kd dgrbesi dolayısiyle ahğuz kisiden ziyade insan âd.ümîyetlere uğramış bu- 'Se vukua geldiği sıralar r & Ka katledılmiş ve dördüncü. e € Yaralanmıştı. İşte bir semt ki, eskiden ne kadar debdebeli eğlenceli, temiz: ve güzelse, bugün o kadar aksine sönük eğlencesiz, pis ve çirkin. Senelerdir hatırası dillere destan ol- muş (Kurbağalıdere), şimdi gördüğü lâkaydinin intikamını alır gibi yer yer yığdığı çamurlarla sandalların yollarını kapıyor, etrafta oturanları sivrisinek ve pis kokulariyle rahatsız ediyor , Vaktiyle Kadıköy ve bu civarın hal- kı bir taraftan arabalarla veya yaya olarak Fenerbahçeye taşınırken diğer ta raftan maşlahlı, feraceli, çarşaflı ka - dınlar, Kurbağalıderede, peçe diye yüz lerine örttükleri incecik tülün açık bhı- raktığı gözleriyle bindikleri sandaldan etrafı şuh nazarlarla süzerler, bunların yanı başında kaytan bıyıklı, yakası çi- çekli delikanlılar bu nazarların kendi üzerlerinde bir lâhza olsun durabil - mesi için binbir türlü hareketler ya - parlarmış. Lâle devrinin Kağıthane deresi ne ise, bundan on beş yirmi sene evveline kadar da Kurbağalıdere uymuş. : Konuştuğum ihtiyar bir kayıkcı de- rin bir çekişle eski günleri şöyle anlat- ti? — Sorma bayım o günleri de derdi - mizi tazeleme Allah aşkına. Neydi o za- manlar canım. Açılmış dildadesine ye- tişmek için bahşiş olarak bir iki altm verenleri mi ararsın, günlüğüne san - dal kiralayıp hiç pazarlık yapmadan bir kayık parası verenler mi arasın? Baş- kaydı o günler vesselâm. Şu derenin bir de şimdiki haline bak. Birkaç çü - rük sandalla geçen iki üç kişiden baş - ka kim var?. Hem şimdikiler yarım saatçik dolaşmak için üç çeyrek Saat pazarlık yapıyorlar. Kalmadı © gün- ler, kalmadı.. Bir parça da başkalariyle görüşmek iç'n etrafıma bakınırken te- miz kılıklı otuz yaşlarında birisi yanı - ma geldi: — Bir şey mi soracaktın ağabey? Kurbağalıderenin şu lâtif manzarasına bakın! Kim der ki burası bi İstanbul konuşuyor ! Kurbağalıdere ! Bir zamanlar Saadabat kadar şöhret kazanmış olan bu yer şimdi bir pislik ve mikrop deryası halinde r bataklık, bir pislik yuvasıdır... Yazan : Haberci Kurbağalıdere köprüsünden Fenerbahçeye.., — Bu dereden şikâyetiniz var mı? ©- nu anlamak istiyorum da... — Hay ağzını seveyim, diye bir ilti- fat savurdu. Yahu biz senin gibi biri- sini gökte, ararken, yerde bulduk. Ol maz olur mü, elbette var. Hem de ne kadar istersen. Bunları söylerken Kurbağalıdere köprüsünden aşağı iniyordu. Ben de kendisini takip ettim. Merdivenin he- men altında bir çeşme ve karşısında da belediye tarafından yaptırılmış umumi helâ var. Esasen sıcak olan hava, bu- radan çıkan pis koku ile o kadar ağır » laşmış ki. : Helâdan dışarı sızan pisliklerin üze- tinden atlıyarak burasını geçebildik. De renin sahilleri de o kadar batak ki in- san kazara düşecek olsa muhakkak göz göre boğulup gidecek. Bana arkadaşlık eden adam burada kayıkçı imiş. Derenin kenarında, orta - sında velhasıl hemen her tarafında su - yun üstüne çıkmış toprak parçalarını işaret ederek anlattı — Bak ağabey! Şunları görüyorsun ya ,şimdi sandallar arasından zor ge- Sandalın biri geçerken ötekinin yol vermesi lâzımgeliyor çiyor. Eğer iki kayık karşı karşıya ge- lir de birisi inatlaşıp yol vermiyecek | oldu mu, akşama kadar uğraşsan burayı aşamazsın. Hele hava poyrazlamasın, muhkkak batağa saplanıp kalırsın, su- lar tamamen çekilir. Burada sandalı yanaştırabilmek için her sene- şu gör- düğün yeri adam tutüp kendi paramla temizlettim. Eh, bütün dereyi temiz - letmek te benim vazifem değil ya.. Kı- şın bu dere taşar, bir parça da lodos eserse kenarda bulunan evlerin — vay haline.. Her taraf vıcık vıcık çamur der yası halini alır. Ondan sonra ha babam ha, temizlemeğe uğraş.. Bu sırada, dış tarafı kirden acayip bir renk almış küçük bir sandal önü - müzden geçiyordu. Dikkat edince için de eski milli takım beklerinden Burharı Atakı gördüm. Selmlaştık. " — Ne 0? diye sordu? İstanbulu mu konuşturuyorsun? Eğer öyle ise Allah aşkına şurasının pisliğini de yaz. Şu sandalın haline bak. Daha yeni boya - dım. Lâğım pislikleri ne hale koydu. Üstelik kokudan da geçilmiyor. Hari evim burada olmasa.kırk yıl geçmem amma ne yaparsın, mecburiyet.. Bir par ça himmet edilse de şu pislikler, rüsup- lar ayıklansa burası gene eski şenliğini bulür. Şimdi sular durgun, pislikler de ilâve edilince buraların için ne güzel bir melce olduğun uartık sen hesapla.. Yanında duran arkadaşı bu sözü ta- mamladı: — Sivrisinek hücumundan geceleri uyku uyuyamaz olduk. Şimdiye kadar sıtmaya yakalanmadığıma hâlâ şaşı - yorum. B'r yanında pisliği dışarı akan ap - tesanesi ve diğer yanında da çeşmesi buluan köprünün mervdiveninden yu- karı çıkarak uzaklaştık. HABERCİ Türk kara sularında yabancı tahteloan.r" Yunus Nadi, evyelâ karasularımız ulşin. da iken, sonradan, içinde bir hâdise çıkaruliğ olan yabancı tahtelbahirlere ve Marmaradu görülen gayritabii nişanelere — dalr sert ve pek haklı bir makale yazmıştır, diyor ki; Türk kara sularıma yaklaşan ve onun içi. ne girmek cüretini gösteren bu korsan ha. reketlerinin Türkiye Cumhuriyeti hükümeti. ni ve Türk milletini fena halde sinirlendir. miş olduğunu saklamağa lüzum yoktür. Bü. tün bir emniyet içinde oturup düruürken hu. zür ve neşemize sinirlilik katan bu hâdise. lerden sönra hükümet cephesinden — derhal dikkat ve uyanıklığın azami derecesile ci. hazlanılmağa geçildiğini tahmin etmekte |. sabet vardı.. Ancak bizim bu asabiyetimizin hakikaten çok hassas olduğumuz bir nokta. da sirf Türk kara sularma alt çok kuvvetli kıskançlığımızdan ileri gelmekte olduğunu hemen ilâve etmeliyiz. Yoksa — hâdiselerin İspanyol kargaşalığiyle,alâkalı şeyler olma. sınt büyük bir soğukkanlılıkla mütalea ede- bileceğimize şüphe yoktur. Dahilt İspanyol macerasınt en çirkin ve en İğrenç şekilleri. ne binnefis Avrupa devletleri sokmuşlardır. Büyük Avrupa devletlerinden — bazılarının İspanyol macerası önünde cüret derecesini geçen kararları, diğer bazılarımınsa misakin. Hk derecelerine düşen — kararsızlıkları İsz. panyol meselesini hakik! bir Avrupa maska. ralığı haline getirmiştir. Bu işleri kimler yapıyor? Garbli Akdenizde ve Atlantikte — İspanyol işi hemen hergün şu ve bu devleti alâkalan. '| dırmak lâzımgelen garibeler — doğurmakta devam edegeldi ve devam — edegidiyor. Bu garibeler karşısında neler söylenmekte ve ne ler yapılmakta olduğunu da — mütemadiyen ve hayretlerle görmekten kanıksamış halde. yiz. Şimalt Afrika açıklarmdaki taarruzları yapanlar ve yaptıranlar kimlerdir? Diyorlar ki bunları Franko tarafile taraftarları ya. pıyorlar ve yaptırıyorlar. Bunlarsa ayni me. selelerden dolayı Valans hükümeti tarafile bunların taraftarlarını itham eden tempoyu daha yükseltmiş olarak bağırıyorlar: — Hayır, bunları Valans kızılları ve Söv- yet bölşevikleri yapıyor. Franko demek, yetmiş iki buçuk millete mensup İspanyol asilerile İtalya ve Alman. ya demek, Valans ise ileri sosyalisj, kom'i. nist ve anarşist her türlü sol — müfritlerile üçüncü enternasyonal ve Sovyetler Rusyası demektir. 'Türk kara sularında korsan faaliyeti göz- termeğe cesaret eden denizaltısında veya denizaltlarında kimlerin eli ve alâkası var. dır.? Bu sualin cevabını bulmak için birinci derecede yukarıki tarafları gözöününe ve el. altıma almak lâzımdır.. Bunların yanı başın. da bügünlerde Boğazlardan gizlice dış deniz den iç denize geçirilmek istenildiği tahmin olunan iki denizaltı gemisini de bir kenara kaydederek ayrıca onları dâ müşahede ve mütalea altımda bulundurmak muvafıktır. İspanyol gemilerini tabit Valans denizaltı. ları batırmağa gelmemiştir. italyadan şüphe Frankoya mensup bir iki denizaltı gemisl şarki Akdenize kadar gelmiş olabilirler mi? Gelebilirler, fakat bu taraflarda çalışmakta devam edebilmek için bunların dayanacakla. rı ve başları sıkıldıkça sığmacakları bir de. niz Üssüne malik olmaları bir zarurettir.. Bu ilticagâhı Yunanistan vermemiş oldukça, ki bize göre bunun imkânı yoktur, ancak I. talya vermiş olabilir. İspanyol gemilerini batfran denizaltıları gerek İtalyadan müza. heret görsün, gerek Franko derisine bürün. müş İtalyan silâhları ölsun, bunu bü devle. tin Türkiyeye karşı düzgün,ve dürüst siya. setine göre hemen hemen inanılmaz bir iş saymak icap eder. Hareket — tarzında gayri Gostaneliği lâülbalilik haline götürmektle he. is"görmiyen bir çapulculuk vardır. Bunu bü tün serbazlıklara rağmen akıl ve basiret. ten ayrılmıyan M. Musolini İtalyasınadn beklemek zordur. O halde Almanlar mı? Ha. yır, ne olursa olsun Almanyayı böyle delice hareketlerden Üstün tutmak isteriz. Peki geriye kim kaltyor: Sövyetler mi? Frankodan başlıyarak İtalya ve Almanya- nım bir ağızdan bağrıştıklarını işitivor gi. biyiz: — Hah, işte buldunuz, Sovyetler!.. Niçin?. Sovyet Rusyadan Valans hükü. metine eşya ve erzak götüren İspanyol ge- milerini niçin batırmış olsunlar? Hiç bu akla, mantığa sığar mı Karşı taraftaki koro heyeti Cevap yöor: — Dünyayı biraz daha karıştırmak, İa. panyol kargaşalığını beynelmilel hale sok. mak İçin! Siyaset oyuncak mı oldu ? Rusya tarafından 'böyle bir hareket Mak, yavelliğin Makyavelliği bir şey olurdu. Gor. çi dünya hiç bir şeyi çok veya gayri müm. kün görmlyecegimiz derecelerde tereddi et. mişse de siyasetin bu kadar çocüuk oyuncağı hnaline götürülebilmesine ihtimal vermek ko. veri, sivrisineklet lay değildir. İşte ihtimaller ve onun sıkı bir tahlili. Bel H, çünkü maddi olarak ortada şu tek haki. kat kalıyor: Türk kara sularına (Sayfayı çeviriniz ) yabancı

Bu sayıdan diğer sayfalar: