22 Ağustos 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ee Ti ARUL düraa y T SHĞ Fi K— lli Yazan: Soğoman Tehliryan — Çeviren: 8.Ş. £ h— — İktibas ve tercüme Iııikkı mahfuzdur — İttihatçılarla Taşnaklar arasında anlaşma yapıldıktan sonra komitacıların toplantılarında, mitinglerde hükümet mümessilleri de hazır bulunuyordu Erzincanın cahil köylülerine Ameri- ka, Almanya, Fransa gibi büyük sana- yi memleketlerinde bile henüz tatbik edilemiyen sosyalizm umdelerini aşı - layanlar ayni zamanda asırdide an'ane- leri, itikatları, ve ailevi mefhumları da imha etmişlerdi , Filhakika daha o zaman cahil halka dağıtılan broşürlere bir göz atıldığı takdirde, bunlar meyarımda bugün bile hazmi güç olan şu gibi eserlere tesadüf ederiz: “Din halk için afyondur,, “Marks ve Engels”'in nazariyeleri,, “Sosyalizm nedir?,, “Sekiz saat çalışmak, sekiz sa- at uyumak sekiz saat! istirahat etmek,, “aşk serbesttir,, “hür doğan insan ni - kâh zinciriyle bağlanamaz,, ilâh. Bir taraftan bu kitaplar, diğer taraf - tan da bu gibi neşriyatta müdafaa e- dilen fikirleri ağızdan propaganda eden nutuklar ortalığı alt üst etmişti. Bu sıralarda, Taşnaklar, ile İttihatçı- lar arasında bir de anlaşma yapıldığın- | dan, komiteciler hükümetin müzahe - retini temin etmiş bulunuyorlardı. Ni- tekim komiteciler tarafından srksık ter- tip edilen aleni toplantılara, mitinglern de hüikümet mümessilleri de hazır bu- lunuyor, bazan onlar bile nutuklar irat ediyordu Hülâsa, Anadolunun diğer ta raflarında olduğu gibi, Erzincanda 'da kelimenin tam mânasiyle anarşi hüküm sürüyordu. Vaziyet komiteciler için o kadar müsait idi ki, Taşnaklar hükü - | metin muvafakatiyle kongrelerini Er - zurumda akdetmişlerdi. Umumi harbe girerken Bu müsait şerait içerisinde Erzinca- na düşen Dersimli Hamparsum mektep müdüriyetini ele alır almaz, ilk iş ola- rak programdan din derslerini kaldır, Mmış ve papazların mektebe — girmesini yasak etmişti. Bundan başka, öğleden sonraki ders ler de kâmilen lâğvedilmişti. Öğleye kadar ders okuyan talebe, öğ - leden sonra, başta müdür olduğu halde muallimlerle birlikte kırlara — giderdi. Orada müdür, talebeye, komitecilik hatıratını “büyük,, komitecilerin ha- yatını anlatır ve komiteci muharrirle- rin eserlerinden parçalar okurdu. Ekseriyeti Avedis Aharonyan'ın ka- leminden çıkan bu eserler benim üze - rime çok derin tesirler yapardı. Bilhaz- sa Aharonyanın “Azadutyan Canabar- hin,, (Hürriyet yolunda) adındaki ese- rin bende husüle getirdiği tesirleri hiç unutmıyacağım. Daima ıstıraptan bahsettiği için A- d' 11 haronyana (Ağlatan) lâkabını takanlar vardır. Halbuki tanıdığım bütün komiteciler Aharonyanın eserleri tesiri altında kalmışlardır. Bunlar meyanında Aha- ronyan okuyup ta silâhma sarılarax fedai teşkilâtlarına iltihak eden, evini, yurdunu terk ile ömrünü kömiteciliğe vakfeden bir çok gençlere tesadüf et - tim, Bu hususta delil isteyenlere, şahsı - mar göstermekte bir an bile tereddüt et- mem. Dersimli Hamparsum, bir - taraftan bize Aharonyanın fikirlerini aşılarken, diğer taraftan her gün endaht talimleri de yaptırırdı. Esasen kendisi fevkalâ - de mahir bir nişancı idi. Yirmi seneden- beri yanından bir dakika bile ayırma - dığını söylediği Manliher tabancasın - dan çıkan kurşunların bir defa bile he- deflerini şaşırdıklarını görmedik. Diğer komiteciler gibi yalnız dilinde değil, ayni zamanda elinde de hüneri bulunan bu adam kısa bir müddet zar- fında gençliğin gönlünü fethetmış bu - lunuyordu. Dersimli Hamparsumun daimı reh- berliği ve telkinleri sayesinde altı ay zarfında tamamiyle değişmiştim. AÂr - tık benim de bir Brovning tabancam vardır. Gündüzleri benden hiç ayrılmı- yan tabancam geceleri de yastığımın | altında her an emrime âmade bulunu- yordu. Bende husule gelen bu değişiklik herkesten ziyade babamı son derece sevindirmişti. İşçilerimizi baştan çıkar- dığı için komitecileri ve Dersimli Ham parsumu sevmiyen babam bende husu- le gelen tahavyülâttan duyduğu mem- nuniyeti şu kelimelerle ifade ederdi: — Şu komitecileri sevmem, fakat ço- cuğumu kurtardıklarından dolayı ken dilerine medyunum,. Çok şükür oğlum artık kiliseye ayak basmıyor, tabanca da taşıyor, ve arkadaşları arasırıda en iyi nişancıdır. Bundn sonra ölsem bile gam yemem. Babamın sevincine mukabil, annem de vaziyetten hiç memnun değildi. Be- ni yalnırz buldukça, bana silâhla oyna - maktan vazgeçmeği, eskisi gibi mun - tazaman kiliseye devam etmemi, mek- tep kitaplarından başka kitap okuma - mayı yalvarırcasına tavsiye eder, ve beni ikna için: “— Tuttuğun yolun sonu felâket - tir, oğlum.. Su destisi su yolunda kr - rılır, derler.. Senin başına bir felâket gelirse kahrımdan ölürüm..., Derdi, BZ Annemin, kalbini kırmamak için ona itiraz etmiyor, bilâkis: — Peki anneciğim, sen üzülme, ben hiç bir zaman senin gösterdiğin doğru yoldan ayrılmıyacağım, diyerek temi - nat veriyordum. Ânnemin bu nevi te- minata inanıp inanmadığını bilmiyo - Tum. Ancak geceleri sessizce odama girip yatağımın başı ucunda diz çöke- rek benim için dua ettiğini bir çok _dı:— fa gördüm. Annelerde kuvvetli bir his- sikablelvükü mevcut olduğunu söyler - ler Bilâhare cereyan eden hâdiseler, an- nemin bir felâket hissettiğini ve bu yüz den benim için dua etmekte haklı oldu- ğunu isbat etmişlerdi. Fakat bir defa iş işten geçmiş, ok yayından fırlamış bulüunuyordu. Gün geçtikçe, fırkacıların yıllarca saçtıklarr tohumlar semerelerini verme- ge başlamıştı. Cahil halk kendine aşıla- nan anlamadığı prensipleri menfi ta - rafından tatbika başlamış, her taraf tarifi gayri kabil bir hercümerç içeri - sinde kaynaşıyordu. Nihayet umumi harp patladı. Harbin arifesine kadar İttihatçılarla iyi geçi - nen Taşnaklar ile Jün Türklerin arası | açılmış, her iki tarafta şüpheler büyü - meğe başlamıştı. Vaziyeti tehlikeli gö- ren Taşnak "ırkası Erzurumda bir kon gre aktederek müstakbel hattı hareketi- ni tesbite karar vermişti Siyaset yap - | madığım için bu kongrede verilen ka- rarlar hakkında her hangi bir mütalea dercedecek değilim. Bazıları, Taşnak - ların harp takdirinde Türkiye dahilinde takip edecekleri hattıhareket hakkında verdikleri kararlara İttihatçılar tarafın dan iyi nazarla bakılmadığını iddia €- diyorlar, Halbuki o zamanki ahavli ru- hiye ve şerait altında Taşnak fırkası ar zu etseydi bile başka şekilde hareket edemezdi. Zira senelerce yaptığı tahrikâtı kon trol altında tutmak imkânsızlığı ile karşılaşmış bulunuyordu. (Arkası yarın) FFT d J , 'zekii Tei eli d eeei Vi ea — L AAA - MİS . z — 22 AĞUSTOS -.-" Meşhur lnglllz casusu FLOR Ümlhi b : Oscar BO | Yazan scaf e A / | “ h. büyük hizmetlerde bulunabilirsiniz, Tayyare baş döndürücü bir sür8" yaklaştı, yere indi, fakat ne pilî'tlıı | ne de rasıt yerlerinden kalkma 'ye, çeli i Aradan yarım saat geiçyor... Karargâh kumandanı: “Eğer her şey yolunda gitmişse, dönmeleri lâzımdı. Şu Franmsızlar, orada hakikaten iyi ça lişmağa başlıyorlar.,, diyor. Ön dakika daha geçiyor.. Ve ufukta siyah bir nokta görünüyor... Giden üç tayyareden bir tanesi. Baş döndürücü bir sür'atle yaklaşryor, sert bir hareket le yere iniyor.. Fakat pilot ve rasıt yer lerinden çıkmıyorlar, Kumandanla di ğer bir zabit tayyareye doğru koşu - yorlar. Acıdan yüzü tekallüs etmiş olan yüzbaşı Volmut, her şeye rağmen gü - lümsemeğe çalışryor. — Bir şey değil, sadece omuzuma giren sörseri bir kurşun.. : Fakat pilot? Ancak yere inecek ka - dar kuvveti kendisinde bulmuş ve şim di, başı âletlerin üzerine sarkmış oldu- ğu halde baygın oturuyor. Hareketsiz duran vücudu sedyelere uzatıyorlar. Ve ilk tedavilerini yapnak üzere karangâh hastanesine götürüyor- lar. Pilotun ceketinin düğmeleri (8 - zülüyor. Ve hayretinden dona kâlatı doktor, her şeye rağmen, orada hazır bulunan zabitlere dışarı çıkmalarını söyliyecek kadar soğukkanlılığını ben disinde buluyor Bu pilot erkek değil, kadındır. Kendisine geldiği zaman, gözyaşları içinde bu macerasını anlatıyor. Harp başlamadan evvel pilotluk ehliyetna - mesini almıştı. Yani dünyanın ilk uçan kadınlarından- dr ve sik sik nişanlısile beraber uçardı. Onun ölümünden sonra, intikamını al- mağa yemin etmiş ve kurnazca bir şe- kilde hava ordusuna girerek kısa bir talimden sonra cepheye gönderilmişti. Harp zamanr olduğu için yeni gelenler sıkr sıktya kontrol elimiyordu ve o zamana kadar, hiç kimse onun kahra- manca yalanını meydana çıkaramamış tı. N Bu şayanı hayref sergüzeşt, © zaman lar, Alman matbuatında büyük bi he yecan uyandırmıştı ve herkes ozdan sitayişle bahsediyordu. Genç kız iyileştikten sonra, orluyu terketmesi lâzım geldiğini — öğrendi. Her tarafa baş vutdu. fakat butndan bir netice çıkmadı. Kısa hizmeti esna sında gösterdiği fedakârlıktan bahset- ti. Yüzbaşı Eber Volmut, son uçuşları esnasında, genç kızın, yaralanmasına rağmen büyük bir soğuk kanlılık göste rerek, düşman ateşi altında tayyareyi muvaffakiyetle yere indirdiğine —dair şehadette bulundu. Fakat bundan da bir netice hasıl olmadı. Buna rağmen genç kız mütemadiyen ısrar etti; — Fakat ben vatanıma hizmet etmek istiyorum.. Ve kendimi methetmeden diyebilirim ki, iyi bir pilotum. Niçin uçmama müsaade etmek istemiyorsu nuz. Ona şöyle cevap verdiler: — İmkânı yok, bir kadınım cephede döğüşmesine asla müsaade edemeyiz.. Fakat unutmayın ki, eğer isterseniz, vatanınıza başka yolda hizmetlerde bu | lunabilirsiniz. Genç kiz kesti: — Hasta bakıcı olarak — çalışabili rim, değil mi? Hayır, istemiyorum, ben nişanlımın öldüğü yerde, cephede , döğüşmek istiyorum. Bunun Üzerine zabit nazikâne bir tavırla: & — ÂAnlıyorum, dedi. Ve sizi zaten cepheye göndermek istiyorum. Sizin istediğiniz cepheye değil, fakat ondan çok daha tehlikeli olan, siper ve tayya rede gösterilen kahramanlıktan — daha büyük bir kahramanlık İicap ettiren başka bir cepheye. Orada çok daha V. mıştı: zabiti yalnız birakarak tle Flora ayağa kalktı: : i ”llı | — Casus mu? diye b*ga;:, çÖ’J Ve bu cevap üzerine çıktı. Önün ismini, arsdlnl_ğ“"mı[d' müddet geçtikten son'a Bu zabit “Nahrihten Bür0, A 6 di, da serseriyane ve ümitsiz dolaşryor mütemadiyen Projelerini tahakkuk C"i” geçmişti.. Eber Volmut da Berlint a E hiçbir zaman ttyyıfcî' ' Gülümsiyerek: M i — Ben de sizin VvAzi) M.ı | dedi, beni de uçmaktan ’M | ’E kimbilir, belki ben de siZİf krır“”" j gibi hareket etmeğe, yani t6 y.yp’r | E : için, küçük bir aahtekârhk a İ mecbür kalacağım. verdi! y ğ j f O fa m buluştu. Yüzünde büyük ifadesi okunuyordu. Berlinde Genç kız Berline dön“ M Bu sirada, cephe arkadağ .M; Genç kız teessürle cevap * a | — Fakat benimle sizin 7 WW İ rk vardır, Benim, alma W’ e bir ım var. yi Hİ Ertesi gün Eber tCkffr — Size veda etmeğe gellil akşam hareket ediyorum. deceğimi size ıöyleyem“"’ çüfıwı”i ! gizli tutmam lâzım, ça yeyim ki, beni casus İCM et lâta sokmak istediler. bi tiler. j Genç kız hayretle: lîâ —A! Ne tesadüf, beni beni de Dedi ve müteessir bir tavif : r sesle ilâve etti: M dim. re meğe mecburum.. Sizst — Fakat ben casus Owt Bunun üzerine, yüzba$" ılÜ k şöyle cevap verdi: d' eat , — Bu ayni şey değil, b;et M# y a8 de , nİz, Fakat kimbilir? BEk izi 'i defı b Mn değiştirirsiniz. Belki kâ rar buluşturur. Bunu candaf grk ederim, çünkü nişanlınıız i M V size göz kulak o'iacagm“ çrimi e bu vadimi tumıak "t Büyük ser M V Floranın, kararrırır de hesiz, sıkıntısı ıebep f üç yüz kadın namzetle .»r'f' “Tirgarten,, maha.llesmd' l'd' | Ve hemen ertesi sabâah, bulunan Belçikaya giti Büro,, nun şubesine gİ lbul man yüzbaşı rütbesindt ) tarafından kabul edildi. vir arafından ( DM Wpagî g, Brüksel'e gelir gelm“' o(ldı ,;Iİ Bunların arasında karşısındakinin — sözünü AKŞAM, P05 YDARE BVC d Istanbul Ankarâ Posta kotusa t Iıll' ' çi Telgraf adresi: istanb ııîi Ş Yazı İşleri ıeıerof“" ,ı" ldare, ilân e ? ABONE! ŞA ' Türkiğ? '_ Senelik — 1400 KBe- & İ 6 aylık 730 * » 3 aylık 400 « L aylık 150 « Sahibi ve Neşr I!I”Hn-ıı, Hasan RaS' f Bıuıı'dıgı ger) (VABİ T’ z

Bu sayıdan diğer sayfalar: