22 Ağustos 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 3

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

NS — AĞUSTOS — 1937 Ve bir Snı kopuu—xnaw kqn asu l %zmemşuvol?nal?? Ğuı% Ulunrt::zl delikanlıların, şurada %îl: )ahpek çirkin çirkin ko. Ytlay Tihd sika ana blnblrlcrı]e şaka, O| 'a Fette yaçç Her başladı ve bu şikâ "V Yfalarına kadar geçti. Fa. %î:ııd li am'aH kim okur,kim dinler ?,, Sanki, iİnatlarına yapı. Bİ izi Bit İki likçe azıtmaktalar. wnıhlnı; kendiy YAİ dili, ayni şive ve lehçe. hshuı lerine (kopuk alayı) denilen [ %th tü kaları ise böyle ipsiz sap İy, et Zleri ağı *Ü Mozla, zlarmâa almaya te. n%nn'üpuk rîmî'mdl bakryoruz, kendi. denilen gürüh bile bu. )“'h, ı Olmayan! — delikanlıları "“dı Hata ğ:“şmaya tenezzül —etmi. ' ört D, birkaç delikanir ara. ha hh!-nı Asında bu çeşit konuşma ve İm:m'dın, kşakh:':#maum bir sunturlusu. B,“W.,. y' İ olur şey değildir. Ar. * uyd. demodesi, gon modası neıe:hm bu konuşmada, Yoktu, neler; ne söz. * he IBtilahlar, ne senboller, İı î Cinaslar, KÜ bayıa” dirseklerden yukarıya ka, W:: tkmunu Ve göğüs bağır apaçık o. idan en kısarak boylu ve A hi::.n hl:ınıîe €N ağzı bozuk olanıydı. hkı“u—!' deni 9 kapkalabalık cadde or. Bi | 20 gitmenin münakaşasını H“l:::? A ağır ağır ilerliyorlardı. !1._.% tuıtum Oldu, ille falan yere gide. % de gi Üllle Di ti bacak ve çelimsiz "'! (îî:m OTAYA değil başka yere gi. ç [a.dılar Derken iş a. “*ıı Ha Ülüy OTüya H h'q - — îf! — ——— — ,_n"e" Şu şekli aldı: ki orada enayi sen de? B?mn gibi kereste alayı SİN mi oraya gidelim! di. kereste mi olur dalkavak ? *Üne on, ” HAYdi, kendi soyadını bana Südin tepe tepe kullan! TTakın şimdi münakaşayı k”k gidelim yahu! hu & kük kuyruklarla yola çıkanda hıyaı_ bi u:: Yürü; abanın adını Yürü â FÜ ama hereye gideceğiz onu a %lh aa. öyle Yürüyelim! %Nu f&lan yere! açmRZ biz. Deri Laradla-Vüdün —_““'n **'nu "lhq gündeye Nn işte, uzatmayın pek, ne. Bidelim de! & oğlum ben pek e İ mangiz R tu Fân) B'nq. y("'l!un bakayım ? '“Ju topu topu üç — patakoz Eı,, a'ü Üt0 k adar! blı- n%*hde hepst he1381 bir mandagözü! ünu ıb&c&k ıî._b'n' ":dîapümsa koca karıyı Ay A T M. Onun için bugün u » I’lz bî“’l yîım ben sizdeyim! Örı şe da bademciklerin şişme. 'he Sek Yyer arıyoruz! N'h “'Un. ’“'hn denize gitmekten n!m 1”1 U alıp tek kale çe. îl: t“P oynanır mı be? !h' Câ ne yapalım, denize m ı;-_.ü lhı SÇın bakalım makasları! “ “u Zlaştılar, Yalnız bastıba. “çmîıî çinkolular, ace. Eguy d'ğ“' ağır gidelim! Y"ıı_ 'aka_y &l DÜD onu ayni şive ve “!]e lar; lğly& yum Yürüyemiyor, yuu! feıı lğzn" bir açış açtı, hani Tbat, en yapışkan, tabir ve ıstılahlar, Ür oğlanın ağzından DiT gibi fişkırıyor ve bun. :ğdan soldan geçmek. T Üzerlerine — doğru İt.e yaşlarında (kopuuk alayı) Oturuyor ve ne iş nı du Wlüina klanm hansi h!r On Yedi, *'dı Üört ON sekiz Dl Yü h'—h deılka_nh lnm,, “'nu lâ utı':"iukle-ı-rnı bilemem İ Oncu Üfeci, kundura boya. ı;'h%. H.Ğılm!er Kveıa karpuzcu kavun. M d:Ve başla Ünuşmallrmdanğ biçim Nğ%kte heuu larının temizjiğinden bun Üt Va haya t:;ı baba — ekmeğiyle Azırlanmakta olan 'tı * zah k Ttası bir de bunlarla mt * Aalı HAkalaan, ” Yollarda böyle k Üka, Vaşan yle konu. âlı> ların Ağızlarına birer tı. a) f"f"'" Cemal Kaygılı E"İll %l &r, :n Aksaraydan — kırar, “"rı;, E?da bedavadan gireriz. | bi ;ıı Yemeze gidersek beda. %l Ydj “tu semtin , Moda banyosunda yüzenleri seyredenler Istanbul konuşuyor ! Moda banyoları “— Şu hale bakın! Herkes neşeli ve sağlam, insan burada onlara mecburen uyuyor. ,, HFlorya ve Salacak plâjlarını gez. miştim. Dün de hem Macar takımıyla yapılan yarışları seyretmek, ve hem de “İstanbul konuşuyor” serisine bir deniz yazısı daha ilâve etmek için Mo. daya gittim. İstanbulun yegâne yüzme havuzu ve “yüzme sporu” yapılabilecek yeri o- lan Moda banyoları her zamanki gibi ağzımna kadar genç sporcularla dolu, Burasının et büyük hususiyeti şu. dur: Florya, Altınkum, Salacak, Sua. diye ve daha bilmem bir sürü plâjlar. da her yaşta insana rasgelmek kabil. dir. Fakat Moda banyoları, gelik gi- bi adaleleri ilk nazarda göze vuran, tunç vücutlu genç ve zinde sporcularla doludur. Atlama kulesinin en yüksek yerin. den biribiri arkasıma denize dalanlar, yüzme müsabakalarına hazırlanan- lar, topla oynıyanlar, denizde boğu. şanlar o kadar çok ki... Burada gördüğünüz-her şey hare. ket ve canlılık ifade ediyor. Banyoda- kilerin yüzde doksan dokuz buçuğu yuzmesini . NEM-UL aÜdillahılla « Llli. yorlar, Sun'i olarak” yapılmış kumsa. lm kenarındaki sığ yer boş denecek kadar tenha. Hele kumluğun üstünde oturan bir kişiye bile raslamazsınız. Burası İstanbulda, ilkbahardan kışa kadar yüzecek adam bulabilen en bah- tiyar deniz hamamıdır. Gençler bir dönme dolap gibi biri. biri arkasından suya dalıp tekrar dı- sarı çıkıyorlar. Hareketlere dikkat e. derseniz, kötü bir atlayışın, biç'msiz bir yüzüşün, suda puf puf çırpınışla. rın burada mevcut olmadığını görürsü nüz. Dün Modada Macar takımı ile muh- telif müsabakalar olduğunu söylemiş. tim. Herkes merakla havuzun etrafımna dolmuş, bizimkilerin kazanmasını he- yecanla bekliyor, Bir galibiyet elde e. dilince öyle temiz ve büyük bir sevinç içinde bağırıyorlar ki. Temiz dedim, çünkü burada futbol maçlarında vu. kua gelen kötü feryatlar, kavgalar ve küfürlere hiç yer verilmem'ş. Heye- canlar, sevinçler ve teessürler bu de. niz banyosundaki deniz kadar saf ve temiz. Banyonun dışı da yüzenlerle dolu. Sandallardan denize atlıyanlar içerde. ki kadar bol. Bu kayıkların arasına karışmış olan bazı sandallarla “Fener. İhtiyar ahbabım da denize daldı Yazan : Haberci burada heyecan ve bahçe” mesiresnin eski günlerini ha. tırlatan şemsiyeli ve yaşmaklı (hanı- mefendi) ler de var, kürekte oturan mayolu kızlariyle garib bir tezat teş. kil ediyorlar. Banyonun belki on metreyi bulan atlama kulesinden her atlayış yapı. irşta, yaşmakir - (hanımefendi) - lerin bulundukları sandallardan: — AYYYYY.. Diye bir feryat yükseliyor. Nedense buna bir türlü alışamamışlar. Yanla. rındaki gençler bu yersiz heyecana gülerek bakıyorlar, Bir genç kızla görüştüm. Bana de. di ki: — İşimden çıkar çıkmaz, evden ma- yomu alıp doğru buraya koşuyorum, Bütün gün mütemadiyen çalışmanın verdiği kafa ve vücut yorgunluğum | hemen geçiveriyor. Şu hale - bakın! Herkes neşeli ve sağlam. İnsan bura. da elinde olmadan onlara uymak mec. buriyetnde kalıyor. Denizden yükselen acaib bir kadın sesi bizim konuşmayı yYarıda kesti. Zirat Vekili Zirait hareketler hakkında izahat verdi Bir müddettenberi şehrimizlde bulu- nan ziraat vekili Şakir Kesebir bu akşam Ankaraya dönecektir. Şakir Kesebir, zirai işler hakkında şu beyanatta bulunmuştur “— 1 eylülden itibaren yeni teşkilât kanunumuz tatbik edilecektir. Yeni ka- nunla bilhassa meslekme murları maa- şatında bazı farklar — vardır. Bunların maaşları arttırılmıştır. Zirai kombinalar işi, biliyorsunuz ki | şimdilik tehir edilmiştir. Tetkikatımı- zın net'cesifte kadar intizar edilecektir, Bu tetkikattan sonra memlekete fayda- lr olacak şekli kombina namrı altında ve yahut başka bir isimle tatbik edeceğiz. ,Evvelki plâna tevfikan koömbinalar için mübayaa edilmiş olan ziraat maki- neelrinden bir kısmı gelmiştir. Mühim bir kısmı da gelmek üzeredir. Bunları ileride tatbik edilecek şekle göre kul- lanmak üzere şimdilik muhafaza altına aldırıyoruz, Orman kanununun tatbikıma devam ediyoruz. Gün geçtikçe kanunun tatbik işi tanzim edilm'ş oluyor. Zirai vaziyetimiz normal sayılabilir. Bazı mahsullerimiz bazı yerlerde zara- ra uğramıştır. Buna'mukabil çok iyi o- lan yerler de vardır. Heyeti umümiyesi itibariyle mahsul) vaziyetimiz iyidir.,, neşe o Radar temiz în Muhatabım, bembeyaz dişlerini mey - danda bırakan bir kahkahadan sonra: — Görüyorsunuz ya, beni çağırı. yorlar. Der demez kendini kaldırıp denize fırlattı. Fakat bu fırlatışta öy- le bir incelik var ki, insan güzel bir tablo karşısındaymış gibi garib bir zevk - duyuyoör, Vilcut havada munta. zam bir münhani tizdikten sonra ayni intizamı muhafaza ederek suyun al- tından kaydı ve bembeyaz dişleriyle ayni neşeli yüz tekrar suyun yüzüne çıktı. İyi yüzme bilmediğime bu an. daki kadar müteessir olduğumu hatır. lamıyorum. Bu sırada yanıma yaklaşan elliyi geçkin bir zat benim bu meyus halime acımış olmalı ki: — Üzülme evlâdım, dedi, İnsan bu gençlerin arasında mecbüuren muhite intıbak ediyor. Bak bana, geçen sene- ye kadar denize ancak dizlerime ka. dar girmiye cesaret ediyordum, Şimdi istediğim kadar suda kalabiliyorum. Burada adetâ yirmi yaş gençleştim, Biraz gayret edersen sen de öğrenebi. lirsin. Güç bir şey değil ki, bak bana! Bu yeni ahbab da gencleşfiğini is., pat etmek ve bana cesaret verebilmiş olmak için denize daldı. Hakikaten pek âlâ yüzüyor. Bana: “— Bu adam ne diye elbiseli duruyor,, der gibi yadırgayan gözler. le bakan mayoluların arasında artık fazla kalamadım. Cumhuriyet nesli- nin zinde vücutlu, çelik adaleli çocuk. ları arasından onlara benziyememek. ten doğan bir iç sıkıntısı ile ayrıldım. HABERCİ YARINA: Kurbağalıdere. Seyircilerden iki genç kız 3 G alah ça TU câılâd. JGJL . KURUN”'da Suriye <syanı Asım Us, SBüriyeâe son çikan Isyanın, memleketimizi alâkadar etmesi bakınımnaun, umumi bir manzarasmı çÇiziyor: lürk efkârı umumiyesini yakından alâka. darlandıran hafta hâdiselerinden biri Suriye isyanıdır.. Bir hafta evvel esasen Nusaybin kasabasamın karşısında bir köy iken Kürt ve Ermeni gümrük kaçakçıları tarafından büyültülerek âdeta küçük bir' şehir haline getirilmiş olan Amuda üzerine silâhlı hü. cumlar olmuüştür. Ve bugün bu küçük şehir tamamen tahrip ve yağma olunarak yerinde harabeden başka bir şey kalmamıştır. Da. ha sonra gelen haberlerden anlaşıldığına gö- re Suriyede başlayan bu lsyan iptida sanıl. dığı gibi sadece bir aşiret çapulculuğundan ibaret değildir. Muayyen bir siyast maksadı istihdaf eden bir ihtilâl hareketidir. Bu hare. ketin maksadı da Elcezireyi Suriyeden ayır. | mak ve burada müstakil bir idare kurmak. tır. Süriye İsyanı o hale gelmiştir ki hergün Türkiye hudutlarıma birçok mülteciler gel. mektedir: Bu itibarla da Suriye isyanı Türk efkârı. umumiyesi için dikkate değer bir mahiyet almaktadır, TAN'da Türkler ve Amerikalılar Trakya manevralarına iştirak eden yaban cr askeri ataşelerden Amerikan askeri ata. şesi ile bir mülâkat yapan Ahmet Emin Yal. man, bir çok sahalardaki Türk . Amerikan benzerliğini tebarliz ettirmek için diyor ki: Amerika ataşemliliterine Ruzveltin Ata. türke yazdığı mektuptan, gelen — cevaptan en son zamanda da Saadahât paktı münase. betile Amerika tarafından derin —alâka va sevgiden bahis açtım. Hski gazeteci bana dedi ki: — Biz haricin hiçbir işine karışmamayı, kendi halimizde kalmayı meslek tuttuk. Yal nız dünyada sulhun kökleşmesine alâkamız vardır. Bu yolda bir hareket görünce kayıt sız kalamıryoruz. Alâka ve sevgimizi kendi. mize mahsus hararetle gösteriyoruz. İşte A. merikanın Türkiyeye karşı duyduğu — derin alâkanın sebebi, Türkiyenin tıpkı Amerika gibi bütün ideallerini, bütün siyasetini sa. mimi sulh prensiplerine bağlamasıdır. Deniz aşırı bir sahada — kardeş bir ruh, bir yol arkadaşı buluyoruz ve hissettiğimiz yakınlığı hararetle ortaya koöyuyoruz, Bilir misiniz ki ben aramızdaki benzerliği yalnız bu gaya yakınlığından ibaret bulmu. yorum., Türk ve Amerikan seciyeleri arasın. da sıkı bir benzerlik vardır, Türkler arasın. da bulununca kendimi Amerikada, Amerika, llar arasında santyorum. ü Bizim biribirimizi az tanımamız ve bu sı. kı benzerliğin farkında olmamaız çok yazık tır. Benim Amerikaya dönünce bütün ha. yatrm için iş edineceğim hir gaye, vardır., O da Türkleri Amerikalrlara hakkiyle ta. nıtmak ve lâyık oldukları derecede sevdir. mektir. Bu hususta çok zahmet çekmiyece. ğim, çünkü zemin çok iyi hazırlanmış, Tür. kiye hakkında ilk alâkalar uyanmıştır. Ayni sulh yolunun yolcusu olmak ta bizi biribiri. mize çok yakınlaştıracaktır. CUMHURİYET'te: İçkisiz musiki Peyami Safa, — alaturka musikinin — en namldar kimselerinin içkili bahçelerde, hol, lerde çalışmakta olduğuna esefleniyor. İçki olmadan ciddi musikiye dahi iltifat eden bu. lunmadığını anlatmak üzere şu satırları ya- Ziyor: Zannediyorum ki, dünyanın hiçbir yerin. de, bir yandan içki içmek, bir — yandan da ciddi bir konser dinlemek mümkün değildir. Bizde ise, milli musikimizi dinliyebileceğimiz içkisiz hiçbir yer yoktur. Muskiyi domates salatası gibi alelâde bir rakı mezesi hizası. Vna indiren bu âdet kalkacağı yerde, eskisin. den beter yerleşiyor. Dün, Tamburi Cemil, — Nevres ilâh., gibi müzisyenleri bir meyhanede saz — çalarken görmemize imkân yoktu; bugün, — alaturka müusikinin bütün şöhretleri, ancak Takı şi. şelerile dolu masalarım karşısımda — ayakta durabiliyorlar. Bu şişeleri çekip alırsanız o kıymetlerin hepsi yıkılırlar mı? Bilmiyo. rum; eğer yıkılacaklarsa alaturka musikl tam bir meyhane musikisine tereddi etmiş demektir. Bakalrm, onun sanatkârlarından hangisi, daha az kazançlı bir hayata razı olark, se, Bini ve szını bu içki mahşerlerinden kurtara. cak, sanatinin verdiği ulvi sarhoşluğun al. kole muhtaç olacak kadar eksik ve kifayet. siz bir şey olmadığını anlatacaktır. Bu sanatkârr göreceğimiz güne kadar, bütün alkolikler gibi sesi gittikçe kısılan «. laturka musikinin de hazin inhitatma şahit olmağfa devam edeceğiz.

Bu sayıdan diğer sayfalar: