19 Ağustos 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 3

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

fveleri Ku ; ı::;ce::_l_aıiyi bir not alamamıştır. “ita Uğram ığ'ı' Slfğlğrda müthiş taki- L“harıeler- '$. şimdiki kokain, eroin ima hin muamelesini görmüştür. anîle d_ilha haşin b'r muamele! n bile edildiği olmuştur. 'e hep şan G tarih imtidadınca, kah- 9, anbdha“e sayılmıştır. Mişi KA Blzhata rail edilmek isten- :h'*ze ' arı:: mî"evverler nazarında te- İ TMişt ak üzere kıraathane lakabi- Bd :9 T. Galiba, dejenere sporculu Üak ördo : “m“!tir' salonu olup tatmin etmek H lli Sİki n » h: t ise, kahvehaneler malddi, Yam ip ? türlü tazyıka rağmen, de- ü v;n.atta artıp durmuştur. ı_?*& ediıd-u—ı- Pek ender misallerde mü- Sök AL _mlEl_n'ı biliriz, Bir kere, Ziya a S Bfengi, - Aebesinden: -ı:.d*maım :m' buraları ida olmasa ne- “Miştim, Mas olacak? - denildiğini îîr kere de: E“'thahvel"i klüp haline getirmeli. “Tütenlere rastladım. 'İin " k z « han“!r“hulun dikkatini celbeden kahve- eç 'e :n &T olmuştür : Ü ba, nî"fda Kanunuesasi kıraatha- Sirk zmi: t borsa mesabesindeydi. &i Usulü nargile de yapar. ttihatçîserr" kiraathanesi, Eski- Üleü Babıâ; ahvesi olarak meşhurdu. Üür *& Sp skımı buradan tertip e- mlt, M Ttet 5_3]“ sene evveline ka- f*iy;v Eeî"di ' Mütemadiyen edebiyatı- h . 'ü'hdi' Muharrirler - kıraa'hane- Ü kiy tişmı_'d_i © hususiytini tama- ! Se'ryNı?m? Belki de Mahmut b Pa Stin manevi mihveriydi. “'dtkt Yazılarını evinde yazmağa Rim :orı_ra 9 yok diye muharrir- rh;p bakm., *famamağa, hatta başını "Sem ı;nağa başladı. Yusuf Ziya, iç bi leiz' _ıîşat N_uri, Ahmet Haşim, '& v'e;ıâh Bibi belki de başka * âneye yitmiyen Tedipler Onl m'ümı İ şarkın klüpleridir! - mü- Ühay, ğ K sık görünürlerdi. Tnip î:.l' hâfâ karşısındaki İhsan kıra- adıkia Tğepay EAZEtE / İstihbaratçıla- gü"cı» '_'İrner:ğ h.avadis borsasını ayar- ti Cinii ü zdir. Bayazıdın ağaçlıklı, nte Menîık hava kahveleri de üni- m!d“fm! “plarının uğrağıdır. Klüp p îimda îenîll'»ri çekecek bir yer Mi A%t tkiğ Urası rağbet görüyor. arşığa"“ kıı-a:n Şehzaldebaşında Naz- â m““da iğe th_înesi. Çenberlitaşın r bir kıraathane, Sultan Va M:ma Nazır köşede ve Aya- E _h”' cihette- bir kahve Tn, ediplerin, âlimlerin Tıda saydıklarımıdan maa Tal, Köprülü, Hasan Sa- O| Maliyecilikten m:; bütün münevver " Nükt e;r ne_zaman gidilse bt €n ağır nazariyelere Mahsullerin piyasası lun ğ böl, 15 Uyor. Gerçi kahve * dâkin bu evsafta olanı (Vâ-Nü) B; îhâayeği - mahkemeler hej iyor Sınıf hâkimler üüliye y Tİmler Me Üa bipe b Ma h&kşn? İrer asliye U&Vın]iği rasş, Edirne ve hakimliği ile bi- h İm . Bilecik, Artvin 3kimlii gç Esliye hakimliği ile İ *;—k' rfa_-t_la birer asliye hu- Sİ Thdaga OŞ ile bir sulh ha- z V('ıff.'ı;ef* al'_ar_'laştırmıştır. SÜ savaı / Dirinci smıf hakim- ;tîğmzet göstermiştir : » Merkezden Hay- hrahşjn' İzmirden Bi- ÜN Mu U8ladan ahim, İzmirden Mus- lay h'arî'e:ı—. Süleyman, Başmüfet- Temç Cati I_,;f Necmettin, Antalya- Yiz c rden Hüseyin Hüsnü, ei "ler_'nden İzzet, Baş- Remaı. Azm'rdefl Necati, İstön ©a. AKaradan Naili, Kon- Sim, erkezden Şinasi, İzmir- M hepağe İ A v Şu “İstanbul Kmıuşuyor_, yazısı !]d'ğ hyalıdanberi, şöyle gönlü lerahlanıdı - racak, belediyeye tarizde bulunnı:ya - cak bir semte hemen hen.n hiç rastla- madım. Belediyenin methedilebileceği — de « | gilse bile zemmedilem yeciği bir yer a- rarken aklıma Gülhane parkı geldi; ah, dedim, her halde buranın müdavinileri- nin bu yerden bir şikâyetleri olmasa ge- rek. Sözü uzatmıyalım, tuttuk Gül'hane parkı yolunu... Kapıdan girince yolun iki tarafındaki sıralarda boş bir yer bile göze çarpmı- yor. Ortadaki geniş yol, otomobil, tram vay korkusuna uğramadan gezenilen mes'ut insanlarla dolu. Kimi çift: çift, kimi yalnız, kimisi de arkadaşlarivle kolkola girmiş, etrafın sulanması.ıdan ortalırğa yayılan toprak ve çiçek koku larını ciğerlerine doldurarak geziy 1 lar, İnsan burada hakikaten içinde bir ferahlık hissederek — dolaşıyor. Her ta raf tertemiz yerde bir çöp bile yok. He- le Marmara ve Boğaza bakan kıamına çıktınız- mı, gözünüzün alab'ldiği vra - dar olan genişlik yüreğinizi de geniş- letiyor ve gamlarınızı, kederler'nizi u- nutturuyor. İnsan burada asık bir &- rata rastlayabilmek için Diyojen şibi elinde fenerle dolaşmalı. Havada bütün sıkıntıları emen csra rengiz bir sütiger var gibi. Koyu gölgeli ağaçların altından. vüz leri saadettea parlıyan genç çiftler göz leri bir.birine miknatıslarımış gibi ağtır ağır geçiyorlar. Gözlerini adalara Jik- miş, dalgın dalgın - belki de - sıladaki nişanIrsını - Cişünerek tatlı bir an ge çirmeğe gelmiş olan şu asker eminim ki bir şey düşünmüyor ve farkında ol - madan kafasındaki, kalbindeki pasiarı temizliyor. Buraya sıksık gelerek derslerine ça- hşan bir üniversiteli arkadaşa rast'adım. Bana, yalnız başına oturan ve elindeki tesbihi çekerek dudaklarını kımıl latan sevimli bir ihtiyarı gösterdi: — Her gün sabahtan akşama kadar vaktini burada geçirir. Buraya devam edenlerin hemen hepsini de tanır. Size güzel şeyler analtacağına eminim. Foto Ali ile ihtiyarın yanına vaklaş- tık: — Merhaba baba! — Merhaba evlâdım, | | ı ı â'? Si Herkes kolkola girmiş temiz ha » bayı ciğerlerine doldurarak geziyor. n Ğ “Hat . ÖİRERDE Saray burnunda halk gazinodan daha ziyade umuma nit sıralarda olurmağı tercih İstanbul konuşuyor ! Gülhane parkının Efsaneleri Kimse gelmedi diye kapısı erkenden kilitlenen çocuk bahçesi ’ Yazan : Haberci Wa v ediyor Çocukların biricik oyun bahçesinin hali Çabuk anlaştık. Bana etraftakiler ve park hakkında izahat vermeğe başla - dı: — Burası, havasıy İstanbulun en temiz yeridir. —Şu, şimdi müze olan Topkapı sarayı yok mu? İşte orası ye- ni yapılırkeu padişah iki koyun kes - tirmiş, bunları yüzdürdükten sonra bi- rini Çamlıcaya, diğerini de buraya as - tırmış. ÇünLü etrafındakiler “Çamtlıca- nın havası iyidir,, “Sarayburnununki da ha iyidir,, diye iki kısma ayrılmış. Ni - hayet iki gün sonra Çamlıcadaki koyun kokmağa başlamış halbuki buradaki bir hafta dayanmış. Sonra, daha evvel hicret etmeğe karar veren Megara'ılar da kâhinlerine sormuşlar: — Biz nere- Yunanista:dan ye gidelim?.. O da cevap vermiş: -— Siz körler memleketinin karşısma gidecek- siniz, Megaralılar dolaşmışlar, dolaşmış - lar, buraya gelmişler, bakmışlar ki etraf bomboş, halbuki Kadıköy tara - finda koca bir şehir kurulmuş, khemen karar vermişler ha Bi pit — Bu adamlar, bu kadar güzel yeri bırakıp orada yerleştiklerine göre «ep- si de kördür, biz de burada bir şehir kuralım. İşte bu suüretle İstanbtl da meydana gelmiş. Süleyman peygam - betin de kaçırdığı kızla buraya gelip saraylar kurduğu rivayet edilir. Bu sırada karşıdan kolkola girmiş bir çift geçiyordu. İhtiyar bunu görünce Sarayburnu — efsanelerini bırakıp sözü başka mecraya döktü: — Gördüğünüz delikanlı ile kız ni - şanlıdırlar, biribirlerini seviyorlar. Ço- cuk bir yerde kâtip amma maaşı az ol- duğu için evlenemiyor; kızın annesi vermiyormuş fakir diye.. Delikanlı da şimdi hukuka devam ediyor, mekrebi bitirince evlenecekler.. Daha iki sene- si var.. — Siz n2 iş yapardınız? diye sor - dum, — Dükkiânım vardı. Artık ihiyarla- dık. Çocuklarım da yetişti. Artık Hü - tün vaktimi burada geçiriyorum.. Be- nim iç'n sayfiyeden çok daha iyi, bu yer.. Eskidten okumakla vakit geçirit- dim. Hibuki şimdi gözlerim çabut yo- ruluyor. — Parktan bir şikâyetiniz var mı? Burada yeni bir şeyler yapılmasını i5 - ter misiniz?. — Yok bir şikâyetim amma, hani şuraya haftada bir iki gün bando gel - se, marşlar çalsa daha iyi olacak. Son- ra burası yaz kış çok erken kapan'yor ki bu doğru değil.. İşsizlerin çocuklu, annelerin, sevpili- lerin ve p's kokulu sokaklariyle mide bulandıran (Demirkapı) da halkım yegâne gezinti yeri olan bu park ta biraz daha doölaşmak için konuşkan ihtiyardan ayrılırken bir resmini almak istedik, Fakat bilmem neden bir törlü razı olamıdı. oturan TİNEŞ (Devamı 4 ünclle)»E) HABERCİ K ) ——— Sabalh gagez;g;; CUMHURİYET'te: Uç aziz baş Bir aralık, Büyük Başbuğ, tü hafif maki. nelitüfek neferlerinden birinin yanına gitti. ve eğilerek onunla konuşmağa- başladı. Baş, bakan da, tıpkı makinelitüfeğin 2 numaralit eri imiş gibi, neferin yanına uzandı. Başba. kan da, piyade talimnamesinin istediği şe. kilde yatıyordu. Böylece üç baş yanyana geldi: Alatürk, İnönü ve Mehmetçik, Kısa, biran için bir arava toplanmış olan bu üç kahraman ve muzaffer baş, bir kah. rartanlık ve zafer sembolü ve tarihidir İs., tIklâ! harbinin sembolü ve tarihi: Türk or. dusu Başkumandanı, Garp cephesi kumanda. nr ve Türk neferi, Bu üç baş, yalnız İstiklâl Harbinin sem.- bolü değildir; bugünkü Türkiyenin de timsa. lidir: Başbuğ, Başbakan ve millet. . Hiçbir ressam, hiçbir heykeltraş, — hiçbir ' şâalr, Derviştepede birleşiveren bu Üç baştn ifade ettikleri manayr veren bir eser yarat. mamışlardır; nitekim oradaki bir düzineden fazla fotoğraf makinesinin keskin gözleri de bütün bir milletin canlı varlığımın timsali ». fan bu üç başt, bir arada, zaptedemedi. F'a. kat, ne ehemmiyeti var.. Mukadderatm çe. lik eli, o üç başı, biribirinden ebediyyen ay. '—amak Üzere, ftarihin sinesine hakketmisz. tir. YAbidin Daver TAN'da Kafasız gezenler İşte bunlardan biri de benim, dedi. Ben bir harikayım! Otuz senedir, her elime geçen fırsatı kaçırdım. Faydası gelecek herkesle çekiştim. Zarar göreceğim besbelli olan her işe girdim. Ticaret yaptım, iflâs ettim. Me. muriyete girdim, azlolundum. Müteahhitlik yaptım, zarar ettim. Ziraat yaptım, ektiği. mi bile biçemedim., Borç verdim, tahsil ede. medim. Her fikir sorana kanaatini önünü ar dını düşünmeden söyledim. Hülâsa — kafası olan bir adamın yapmıyacağı herşeyi yap. Um. Artık bana kafalı denir mi ya! dedi ve ilâve etti: - Omuzlarımın Üstünde duran bu yuvar. lak şeye bakıp ta kafam yerinde sanırsan seni de bizim gibi harikalar arasına katam. rım. Bilesin ki böyle benim gibi kalasız da. laşan ve . şayanı hayrettir ki . yaşıyan bir &ürü adam vardır. Talisizliğe bak ki; Bor, doda hakikat mi, hayal mi belli olmryan tir hâdiseyi telgraflarla gazetelere verirler de, benim gibi eti canr, kanı yerinde haki'nten kafasız yaşıyan bir harikadan kimse hah. setmek istemez. Gel şu iviliği sen bana vab ta iki satır yaz Allah aşkma! dedi. .Tatyip ettim, bir şerbet ısmarladım ve savdrm, (B.FELER) KURUN'da Memleket müdafaası Cumhüriyet hükümeti memleketin bütün kuvvet kaynaklarımı icabında milli müdafaa emrine hazırlamak için diğer — sahalardaki teeşbbüsleri de ihmal etmemiştir: — Bütün memleket gençlerini —yetiştirmek, mekten. lerimizi orduya genç zabit yetiştiren fabrika haline getirmek için yeni usuller konmuş. tur, Memleketin sanayileşme siyaseti ile, mem leketin dört köşesini biribirine, çelik ağlar ile bağlayan şimendifer siyaseti ile, nihayek memlekette umumi — istihsalin, — atıcılığın ve hayvancılığın inkişafını teşvik eden Zi. raat siyaseti ile de gene milli müdafaa kay. naklarımızın küvvetleri bir kat daha arttı. rılmıştır. Bügün Trakyada bütün dünyanın gözü önünde en modern silâhlarla büyük ma., nevralarını yapan Türk ordusunun hareket. lerini takip ederken milli müdafaa vasıtala., rımızın tarihi İnkisafımı da hatırlamak “A. rülen sevlerin hakiki kıymetini ölçmefe hiz met eder. (Asım Us) lmgiltere Yahudi devleti hudutları içinden nuluzunu çekecekmiş Londra, 18:(A.A.) — Jevish Chro- nicle ismindeki Yahudi gazetecisi s'yo- nist kongresi reisi Dr. Veizmânn'ın İn- giliz müstemlekât nazırı M. Ornisby Gore ile yaptığı bir görüşme etrafın « da tafsilât vermektedir. Bu gazetenin yazdığına göre, M., Örsmby Gore, bu görüşme — esnascıcla İngilterenin Yafa ile Tel — Âviv ara - sında bir liman elinde bulundurmak isteğinin idame ettirilmiyeceğini bildir miş ve ayni zamanda Yahudi devleti hudutları dahilindeki şehirler üzerin « de İngiliz mandasının da mümkün ol - duğu kadar çabuk bir zamanda kaldırı- lacağını vadeylemiştir. Yalnız Akkâ şehri hakkında güçlük- ler zuhur etmesi muhtemeldir. M. Ormsby Göre, ayni zamanda, Kud.'siin modern yahudi mahallesinin de doğ: - dan doğruya yahudi devletinin ildaresi altına konulmasına muhalefet etmiye- ceğini de ilâve etmiştir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: