A şk Muamması #L UZ hunla yaşıyamam! Fakat onsuz da Yd derin pisi Ye y o mânası Mine » YARINmış bin lerce aşk hikâ - l edebilir aç Yor ki, ben de bir za- ’" Yakışıklı idi ve RAtebessim jik bir mavi bir ilade var - *kek kadınların çılgın mizı Byor g: Z€) anlıyor ve İbtitaaii DAM Zamanda, ':' H Ü Olmasını da İ teme ” dizkat ola Bir y SÜz ettir. bil Stdmın ımı: tehir &- istediği biliyurdu. n tarafı, dikka- lmek husus ediklerini — hâ rmuş gibi — can yeni erkcgc Hadiren te - mo)îı bir erkeğe tessdüf Onun üzerinde biyük Mi zanneder, Hiş bir kadar — cesaret'.ahş ç ne"—;u muvaffakıyetle a Olur, daha din, b zarif, daha da oturan kadırla, İeğüne kadın o L"drı-. da, u öna bütün hayatı hi dütderi && hazırdır en, imiş gibi, ko- hep kadının hiç bir şey Siğini anladığı ana kadar ok daha geç kalmıyacağını PIhkıe İş ne işkence.. ım için vaktinde dönme- * Kadın yemekleri mütema - N rutarak on bekler, Ge- * kadar kâh v araı, İtlâket gelmiş olmasın- 'hhevmn için, İçin :*1 bü-intizar — saatleri- "Hnevt ;;İduguxu ve ona aşk İlni b lt ne keldar gözyaşı ilmez, takip eder haline — geli î' Açııx ve beklenen in - Mun üıcıııı: Aatılarak öp- | Okı a| 'i liğ, m7 ““ Serzinişlerde mi bu. yumüusak e tanırım ki; hid.irtini < m“_ ıf 1 Sevdiği adamın ona Önh ıpeıaı; ÇAf gelirdi » gene pekâlâ Lil Sevdiğim “kadın sensin '“Hnmıiı Aıyııın.uı Orsun ki nefs'me » fakat seni' seviyo- da :;n“edcrek kendi kendi- 'nu a y A Yaşay, hayır! ı—u.—,.__, amam ve, ıc.:.ü"îîexde bulundum ve l'ıld m halde sırf aktan b Hayır, le stemiyorduz “Vüye ç aa A Azarlamak bana öyle « T bi W e . İr vaj Y Vaka 4 " S2 tamamiyle bunun AM ON derece dinamik - a bütü e in erkekler n "'"nı-ı bürü St Madin N Yaş Çi €tsiz görünüyordu. #Csyeteye hâkim olu etler tarafın - Bi za n h'blı ta ;!' kalbini verdiği ba - S Bir kadına bakmazdr z :'dııau,ı sevseler bile.. Adın, ir trkeğin hayatnı Ölmeği ne kş - bah- | guliyet olmasından son de rece iftihar duyar, Fakat bu erkekle yaşamak bir müşküldü. Eline geçen herşeyi yere fırlatır. ve kaldırmazd göz gezdirdiği gazete- ler yerleri doldururdu. Yemekten sonra 10 dakika uyur ve koltuğu karma karışık olurdu. Yatağı da öyle... Ceketi, gömlek ve kravatları odanın her tarafındaı sürünürdü. Tekme sav - rulduğu gibi çıkarılan tuvalet masası üzerine düşerek bir çok kolonya şişesini kırdığı da vakiydi. Bu adam, hiç bir zaman, tıraş takı- mını silmezdi. Yastığı ve oturduğu koltuğun dayanacak yeri, yağlı saçları- nın izlerini taşırd. Sab ekseriya geç gelir ve yemeklerin soğu na, isıtılınca da, bekletildiğine kı- bir iskarpinin, > kahvaltılarına ve — yemeklere duğ vermeksizin iki & kendileri- isterdi. zardı, Ba haber üç mühim mi: safirle gelir yemek verilmesini Mektupları tişsin diye, g. ah postasını ye yarısından sonra pos- taneye gönderirdi. zmetçiler, onun bizmetinde müddet kalmazlardı. Ona köleler Hizım Fakat bir tek köl vardı: Haya - tını, onun altüst ettiği evi toplamakla geçiren kadın ! Kadın kendi kendine hep şikâyet &- derd “— Tahammül Hem de vatağında etsara içiyor. Ordan Reni mahvedivor, ! Fakat beni cezbediyor! Ha - or! Fakat ona perestiş fakat nefret ediyorum!. ; zehii um! Onunla yaşayamam, onşur da yaşayamaml!... * »« * ift gayet gençti ve bit de | 1 yavruları vardı. Zevce iyi bir kızcağızdı, faakli Erkek pek te ciddi bir çocuk d ve içmesini severdi. Çok içtiği zat lar, zavallr karısına saçma kıskarçlık sahneleri yapar, onu gön derece lzerdi. rtesi gün de ondan af diler, bütce- siyle hiç te mütenasip olmıyan çck kıymetli bir hediye alırdı. Kadın şöyle diyordu: “— Artık onunla yaşayamam, Ve onsur da yaşayamam!.,, “— Niçin?,. Diye sordum: Beni çocuğun odasına götürdü. Ko- Asr, yere abanmış, köpek gibi havlı - yor, çocuk ta gülmekten katılarak küçük yumrukların: onun suratına in- enç kadın bana dönerek: — Görüyorsunuz, dedi, ikisi İ: ba- na ihtiyaçları olan birer çocuktur... Hatbuki, kız hali vardı. kendisinde de küçük Arnold Benett şöyle der: *FHlayat hoştur,hatta betbaht olduğu zaman bile!.,, . * bu arabalarır uzun | HABER Akşam Bostası Yirminci asrın yuzkaralarından : Uzak Şarkta “beygir - insan, ların sefil hayatı emperyalist devletlerin bitmez tükenmez bir istismar membat olan ve insani bir usulle uyutulan Çinde sefaletin ne elim V hir sefalet sahnelerinden ismi Hoang Çin Fo'dur. Singapur- cüsüdür, yani koşum hay- vesaiti nakliyenin mlar tarafınd çekilen iki tekerlekli küçük arabalar ol- malümdur. Yalnız Singapurda, miktazı on binlden fazladır. Bu arabanm sürücüsü halkın en aşağı tabakasıns mensuptür. ve bunlar he- gel- inden bazıları insani te- duğ arkasından kellümden bile bihaberdirler, Esasen konuşmasını bilseler de, maz ki.. Anlamaalrı icap © kadar mahtduttur ki, ile karıgğık bir mimik onlara bol bol kâfi r. Onların mesleki lisanları bir iki sola! “yavaş! tırıs! kelimelerinden işlerine yara- eden şeyler birkaç kısa nida ge tekmenin refakat ettiği dosdoğru!,. ve yahut da dört nala!, afaları katiy “sağa! ibarettir. alışmadığı la, tam manasiyle Hoang Çi bu işle meşgüldür saymıyor. Ona, ebediyetten beri, araba- sını çekerek koşuyor gibi geliyorldu. O, artık, küçük adımlarla koşan, dan koşan bir iskeletten başka bir şey değildir. Yirmi senedenberi mi? Hayır, o, binlerce ve binlerce senedenberi böy- lece, sokaklardaki tozun rengini alarak çıplak ayaklarla, 33 derecelik bir hara- retin altında karı ter içinide kalarak, bu ecdattan miras kalar toz toprakları ü- ayvanlaşıyol yirmi senedenberi durma- zerinde mavi gözlü sert bakışlı “elendi., lerini taşımaktadır. Bazan, bütün şehri dolaştıktan sonra, kendisine sefil birkaç “efendi,, göz yeş- “elendi., meteliği vermek istemiyen nin katı yüreğini yumuşatmak İçi ları dökmektedir. Bazan lda — çok kızarsa — çıplak sırtına kamçıyı ye- memek için, ayaklarında kalan son kuv- vetle oradan kaçmaktadır. Fakat onun için en müşkül! olan şey, büyük bir kolaylıkla müşteril pan, kendisinden daha genç ,daha güç- Mi kuvvetli rakiplerle mücadele etmek- tir. Çünkü, yirmi senedenberi yıpra- nan zavallı Hoang Çin Fo, artık onlar Bibi koşamıyor; cenebilerin gözlerinde birçok defalar istihfaf ve istihza oku- muştu... Demek artık işe yaramıyordu. Nitekim müşteriler, ona bir nazar atfe- dince, derhal daha genç, daha güç uV vetli bir “hayvan - insan,. arıyorlardı. Bunun için, Hoang Çin Fo, ekseriya, bir otelin veya lokantanın - karşısında, Dir akasya ağacının gölgesi altında du- rarak ve yahut da ağır ağır, sokakları dolaşarak ve yalvararak müşteri arar. Gitgide azalan tesadül, baran, arabasş- ha, açıkgöz bir müşteri çıkarır ve o da para vermeden sıvışır Gece olunca, Hoang Çin Fo araba- Binın tentesi altına uzanır, yarım kiln TARİH DERSİNDE — Kraliçe Kristin kimdi? — Greta Garbo.. Fakat artık seneleri | isini Singapurda insan | haşlanmış pirinç yediği halde karnı ac- tır, Buna rağmen, bir gün kendisinin de | pöyle arabaya bineceği ve at - insana bir kaç kamçı indirebileceği ümidi kırılma- maktadır. Ona hâlâ yaşamak kuvvetini veren de işte bu ümittir. Maamafih, hayatında zevkli anlar da yok değildir. Bazan tali, ona güler yüz gösteriyor. Meselâ bugün de çok büyük bir saaklete kavuştu ve bunun hatırası hâlâ kalbine ferahlık veriyor. Bir otelin önünde müşteri beklerken, çök kuvvetli ve garip kokulu madeni pi- posunu çıkarıyor. Bu piponun tütünle karışık afyon vardır. Bunun ko- cebinden içinde kusunu içine sindirerek içiyor. Bu sabah, bir seyyah gemi: naştığı rıhtıma indi ve ara! nin ya- sının SİVri okunu Ling Şang'ın böğrüne saplıyarak bu güzel delikanlıyı berbat bir hale sok- mak gibi müthiş bir sevince mazhar ol- du. Bu emsalsiz talli, sey, den çıkarlarken, arabacıları: gemi- ni itişleri esnasında bulmuştu. Kendisi de işin içinden kolaylıkla ve sapasağ- lam kurtulabildi. Çünkü Ling Şang der- hal bayıldığı için mukabele edemedi Ne unutulmaz bir an! Hoang Çin Fo pi posunu tekrar doldurarak bir çekiyor. Ling iki nefes Şang, hiç şüphesiz hâlâ kendisine gelmemiştir ve inlemekte de- vam etmektedir.. Hoang Çin Fo, kalbin bulunduğu yere indirilen bu darbelerin ne tehlikeli olduğunu pek âlâ biliyor; | Ling Şang yattığı yerden sağ olarak kal karsa doğrusu talili adammış. Hoang Çin Fo'nın tehlikeli rakibi o- lan Ling Şang tunç renkli, güçlü kuv vetli bir delikanlıdır. “Beyazlar,, araba- sının oklart arasında, âdeta ilk-baharda- ki ceylânlar gibi atlıyarak gayet seri ko- şan bu yaman Asyalıyı derhal keşfet- mişlerdi. Uzun boylu ve gayet yakışıklı olduğu için, ecnebiler onu yüzlerce ara- bacr arasında derhal tanırlardı. Onun işsiz kaldığı hiç vaki değildi. Günün her saatte, onu, arabasınım önünde, düdak- larında mağrur bir tebessümle, - koşar- ken görmek kabildi. Başkalarının yarım | saatte katettikleri bir mesalfe için, ona birkaç dakika — kâfi geliyordu. Bunun için Hoang Çin Fo kendi ihtiyarlığiyle e kle yürüyen ayaklariyle alay eder gibi, mütemadiyen müşteri taşıyan bu delikanlının canımı — yaktığı için hayatından şiddetle memnun... Fakat Hoang Çin Fo bu tatlı rüya- sından uyanmak mecburiyetinde kaldı. Çünkü tam bu sırada, ecenebiler oötelle- rinden çıkıyorlardı. İçlerinden bazıları taraçada durarak, seyyar satıcıların mal oanlandırmaktadır biribirleri- | ETEEEEERDADAS “serbest afyon #od- sahne arzettiği malümdüur. ve, bir hakikattır. şulu arabalar larını tetkike başladılar, diğerleri de mağrur bir eda ile, ağır ağır basamakla- 1 inerek etrafa bakındılar. Bu defa artık, Hoang Çin Fo çoktan beri beklediği fırsatr ele geçirdiğine &« Onlara doğru ilerliyor vet “Bakın baylar, hiç toz yok!,, tiyormuş gibi, oturacak yerkleki yastığı çeviriyor ve bir bezle siliyor. Ve sabır- sızlıkla koşuya hazırlanan cins bir at mindir. demek is- gibi, yerinde duramıyor, tepiniyor. Bu defa arabasına müşteri alacağına tama- miyle emindir. Öyle ya, strada birinci olmak için, otelin önünde üç saattir bek liyordu. j Heyhat! Eenebilerden hiç birisi, o- nun önünde durmuyor. Halbuki birinci- Hir ve ilk defa müşteri — almağa hakkı var, Ona rağmen, eenebiler onun sıska ücudunu görünce, yüzleriği çeviriyor ve daha kuvvetli, daha genç ve daha ya- kışıklı bir at - insan arıyorlar. Bu vaziyet dahilinde, Hoang Çin Fo ne yapabilir? Onların karşısına — dikili- yor, hürmetkâr bir tavır takınıyor. ve kadar eğilerek yalvarır gibi bir . Hiç kimse buna aldırmıryor ve daha öteye gidiyor, yerlere sesle bir şeyler imırıldanıyı Bunun üzerine Hoang Çin Fo son ve Ümitsiz bir teşebbüste bulunuyor: Ara- basının oklariyle bir beyazın yolunu ke- siyor.... Belki böylelikle onu durdurma- ğa mecbur edebilir. Fakat bu küstahliğa fena halde kızan beyazın gözleri öönü- yor ve Hoang Çin Fo, güneşin göz ka- 1 hüzmeleri arasında, bir bırbacın bacaklariyle, süratle arak kurtuluydr. “Bes yaz,, uzaklaşarak, onu, boş arabasiyle yalnız bırakıyor.... Lısan deısler!mlzin geçmiş formaları Gazetemizde ııeqnâlın lisan derslerinin geçmiş formalarının iki kuruşa idarehanemizden te- dınk edilebileceği — yazılmıştı. Bazı okuyucuların, birkaç gün evvelki formaları istemelerinden işin yanlış anlaşıldığı neticesine yardık. Uzun zamandanberi de- yam eden - ilânlarımızda bu gibi formaların iki kuruş mukabilin. de ancak gazetemize abone ola- caklara verileceği yınhıııqtı Keyfîyeıı bir daha tavzihe ki.