ndi, merhameti ga- © kızcağızı deruhde edeceği- lendi hayli yaşlıydı. Vaktiy- Beçinecek kadar at ve akarı harp hittikten sonra işleri büşlümiş. Şimdi de artık oluyordu. Pek uslu, sessiz sada- Lâkin sıkımtıdaki bir “Yedi yaşında bir yayrunun ğ de güçtür. Hem bir K Sİn lariyle tavla oyna & Ek abveye het zaman gidemiyor- w,—.“::î"nnk çocuğu Tleyli Bi gaç ler. Bahii eferidi Kizi'unu :". Ş:':"*M bir, ufak bir pa- Ha geltz Yaşını ÇöYOrdu. İşte Nermin '—"'mı hdl;: mektepte böyle b | Yallı F evine getirdi. Evde or- h vardı. '_*“"ıı'ıuı hemşirem... ı"'"d'dtn sonra benimle ** diyeonu Nermine aştan aşağıya kadar ga- , Süzerken, Nermin onun hoşnutsuzluk okuyup 'a ME;—% aç _"'Mdeı kalamıyacağı da Fasında anlatıldı. Bti İ diyerek lâfa başladı. - , Aziyetini pek bilmiyor- 'lı,,’—"hi, kendi işlerimle meş- ıi.::!ı.,m"'"m Baban öldüğü za- Yük g,” “tmekle, üstüme hayli ı:_ ©ldüm. , Yor © Mükaddimenin karşı- ı'. Ülüyor, boyun eğmiş, ti | i h Tünma : imiş hissine ka- T Bon derece minmetta- İ Tp $e Gdi stiya, İ MX h'ha:mî tera bir eda ile: Bey 5..._ :""-nd.rı.ıı beklediğim h—— ha.:“hil azıcık para, on Ondan P harçlığını temin Sonra seni mektepten kaş S S U &. VOU — O a SW VU K, ea L Si Hub:m Belki hayatını B da BCtini tamamlıma- ..'a,h;"kı— hüsnüniyetime M öyg Tin çahi g., kadaşrmdı. Merhu Sileyi sanı Falmasını istemezdim. Yabtm, — Farşı değil, vicdanıma bry ni ::;u..' Ben de bu İütuftan do L.)—' le .;,,h;"m.. İŞin y Yaz N Vazgeç, vazgeç.. Vç Mazideki şey- gn l Ka ada nn SY hat a T VA G bir ki '*diğim yok... Lâkin ç Çtiyatım, zengin Tün zaman fazla Bnta y RE küdi Ş ’“— kendi h. “tim yok. Şimdi- bek, .."W kazanmanın Sözleri garip ve 'du. Çünkü 6 hiç ı.: ö , Ğt düşünmemiş, ; ğt göze al- ?Ğ eı:.ı "';ü"— Bu, be- M ö BOt K .—FN STEY ka ":::“h n AĞA kağış Tmadan bu sözleri ğ &tin kizem Tâfa atıldı: Ben de senden bu ey HU Ne kadar olsa evde W bir genç kız var. | Rak -wl'hbıp Sokağa istediği d, T_—h'h- Bahri efendi gelip | ©9 bir sene'Yonra geldiği | Nakleden : (Vâ-NO) cevabı beklerdim, Hem zamane gençle- tini bilirim: Hepsinin aklı sivri, Yerle- rinde durmazlar. Zavallı kardeşim bü- tün ömrünce ırz bekçiliği edemez. " Nerminin yanakları — mahcüubiyetle kızardı. O, yerinde duramıyan zamane tazelerinden telâkki edilmek istemiyor- du. » Boğuk bir şesle: — Sizi memnun etmek için elimden geleni yaparım! - dedi. — Öyleyse dinle beni: Sana gayet »iyi bir yer buldum. Bakalım orada dikiş tutturabilecek misin? Ciddi bir yer, Bü- yük bir konak. Abolyond taraflarında bir çiftlikte.... Memure arıyorlar. Oraya gidersin. Genç kız ürkerek; — Abolyond civarında bir çiftlikte kâtibelik mi? Bu da nasıl iş? Aman be- ni nerelere yolluyorsunuz? — Ne var sanki? Neden hoşuna git- miyor — Hayâtımda hiç seyahat etmedim ha — İyi ya.. Alışırsın. Lâzım olan şey- ler... — Evet ama, ben oralara kadar na- sıl yalnız gideceğim? binde iyi bir adres olduktan sonra, ağ- zında da konuşacak bir dil olunca, ce- hennemin bucağına kadar gider. Bu ak- şamdan tezi yok bazırlanıp hareket ede- ceksin. Genç kız, endişeli endişeli: — Aman Allahım! Beni muhafaza et. Yapayalnız, böyle bir seyahat.. Ben ki mektebin dört duvarı arasından sene- Terce çıkmadım. Ne olur: Benimle bera- ber gelin. Siz beni götürün. Göz yaşlarını zor zaptediyordu; tek- rar yalvardı: — Ne olur beni götütün, Ben yal- öyeee ölülidiy epsiğlan. > Bahri elendinin bemşiresi — asabi - yetle: — Sandığımdan bönmüşsün kızım.. Ne diye ben seni götüreceğim?.. Haydi haydi, göz yaşlarını sil de beni dinle. | Vapur rıhtımdan sekiz buçukta kalkar. Üçe doğru Mudanyadasın, Oradan oto- büse atlarsın, Bursaya inersin. Oradan da Balıkesire kalkan kamyonlar vardır. Yahut da kaptıkaçtılar. Bir tanesie Abolyond gölüne gideceğim dersin. Se- ni götürürler, Civar köylerden birinde bir araba falan uydurarak çiftliğe varır- sın, Ürkek ürkek duran Nermine bir kâ- ğt uzattı. — İşte adres! Yolu da tarif ettim. Kerim paşa zade Rüştü beğe de şa mek tubu,yazdım. Verirsin. Kâğıtları cebi- ne sok, sakın kaybetme, Haydi eşyala- rını da paket yap. Yarına hazır ol. —— Kadının söylediği şekilde her şey yapıldı. Nermin, münakaşanın boş o- lacağın: anlamıştı. İki büyük mukavva kutunun içine'kızin eşyaları yerleşti. Bir küçük sepetin içine de ekmek, pey- nir, iki üç tane elma kondu. — Acıkınca bunları yolda — yersin. Hepsini birden yutayım deme. Yollarda gecikme ihtimalin var. Yanında ki pa- ra da azdır. Karışmam aç kalırsın. Kar- deşimin fazla bir yardımda - bulunmak ihtimali yok. Ancak yol paranı çekebi- liyör. Al şu iki Hirayı.. İşte.. Güverte bi- letinin parasını vermek bile bizim için büyük bir fedakârlıktır. Gittiğin yerde Bgüzel güzel oturmağa bak. Zira seni ge- ti getirmek için maddeten yardım etme. mize imkân yok, (Devamı var) * “ Isyan — Pek abdalsın, kızım! İnsanın ce- | —— Akgirü postast —— ' 147 sene evvel bugün ——————— eden Isviçreli askerler için Fransız mülettişleri gönderildi Mükâfat; ölüm, işkence ve nefi oldu San dö Marada yağmurdan göz açılmıyor. du. Parisin bu barp meydanı, Lürihlü — imü. Bim bir gününü yaşıyordu. Yüz altınış bin kişi süreti mahsusada hazırlanan — yerlerde oturuyor, yüz elli bin kişi ayakta duruyor. du. Meyadnda altı bin âsker manevra yapı. yordudu. Oton piskopomu Talayranın gelişi ile me, rasime başlandı. Müllete, kanuna, krala 20" dik kalacaklarına yemin ettiler. Ön allıncı Lul de şunları söyledi — Ben, Fransızlar kralı Lut, Gevletin ka. Bunu esasiti Üe bana verilmiş olan — büt'n nülüz ve Ektidarı milli meclis — tarafından tanzlın ve kabul edilen kanunu esâsiyi mu. bafaza ve kanün hükümlerine — tatbik içla kullanacağıma yemin ederim.., Bu muasyara merasim Fransada iyi gün. lerin doğacağını müjdeler gibiydi. — Asker. zabit, kümandan ve bütün saray erkânı ile kral ve bütün halkım memnun olması lâzım geliyordu. Fakat öyle olmadı. Milit meclisin azkerin maaşıInI Arttırması, fakat bu zam. mıin verilememesi feci neticelere — sebebiyet verdi. Fransa İhllâl tarihinin bir — sayfası daha kanlara bulandı. Nanside bulunan bir alayın aakerleri za. bitlerini sıkıştirarak, zam masşlarmı alma. ga muvaffak Oldular. Fakat ayni — gehirde bulunan diğer bir alayın — İsviçreli asaker. deri de haklarını isteyince iş değişti. Bunlara Cevap yerine iki İsviçreli alayın huzurunda kırbaçla dövüldü. Fransız ordusunun çok kıymetli askerleri olan bu alay mensupları, Parislilerin ayak. tenmiş bulünüyortardı. 1790 yılı 17 ağtstos günü 147 sene evvul bugün, meclir relsi Lafaytin teklifi üzerine zabitler tarafından tutulan hesapların tetki. ki için Nanstye müfettişler göndarikdi. Fakat bu müfettişlerin de zabit olduklarından hiç | hir metice veremiyecaği belliyük Bunu düşü. men askerler milli mucilae bir mektup gün. Hererek. — derllerini — anlattılar, — Fakat bu mektup postahâneden alımarak milli mec | lise gönderilmedi. Askerler bunu da anla. mağa muvaffak oldular. Bu söfer ikinci bir mektup yazarak elden Parise gönderdiler. Lafayt, aakerlerin nasıl oldu! hiç bir güretle sızmamasını İstediği için Parise mektupla gelen aakerleri de tevkif — ettirdi ve mectiata zabitan taraftarı olan Nunsi be. lediyesinin gönderdiği bir mektup okundu ki, bu mektüp baştan söna kadar aakerlerin a. leyhindeydi. Belediyenin möktübu okunduktar — sonra sakerlerin hâta ettiklerini ve şimdi — nadim oldaklarını zabitana bildirmeleri karar altı. a alındı. Bunu temin için de itimat edilen Müalsenyi adında bir zabit gönderildi. Zadit İsviçrelilerin kışlasına gittiği vakit azkerler bep bir ağızdan bağırdılar: — Biz haklıyız. bizi muhakeme ediniz. Halbuki zabit askere baksız — olduklarını Wiraf ettirecek ve affodildiklerini bildirecek. U. Muvaffak olamayınca dışarı çıkmak is. tedi. Fakat aakerler mani oldular. — Bunun Üzerine zabit Üç #dım geriliyerek — lülıcenı Çekti. Önline gelen neferlere saplayarak ya. ralamağa başladı ve bu mücadele arasında mekerin arasından deyarı fırladı. Askerin meclise karşı durmuş GÜmümı eğa, sen arzu olunan şeydi. Derbal üç bin piyade ve bia dört yüz süvari Nansiye hareket et. t. Buradaki Framsıt askerleri — bidayetten beri İşviçroli Hzkerleri korumakta — idiler, Hattâ alay buzurunda dayak yiyenlere ken. di elbiselerini giydirerek gehinde dolaştırmıy. lurdi Wakat Üzerlerine aakerin gelmekte ol, duğumu görünce bir tarafa gekilerek İsviçre, Weri yalnız biraktılar. Tatitâl tarihinden birkaç satır: *Bunların yarım : öldürüldü. Yarımı esir edildi. Kıtalden sonra şehir müthiş bir man. Tonton amca Ve kilise Çanı lanmalarında onlara ateş etmemekle mim. |. telâkkisi Geçel kısımların hülâsası: Arkadüşım Hikmetle zevcesi Müzeyye. me, Merzilonlu Ali Salm taminde genç bir döstümü Lanıştırdım. Salmle Müzeyyen a. rasında bir aşk münasebeli başlayıp karı kocaşı ayırdı. Kadın kocasına bu İşi wn. Tattığı zaman vaziyetin ne hal aldığını, diğer bir destüm olan — Davudün kürisi Jale Dana göyle anlatıyor: * . * Hikmet, koca Karnını hoplata — haplata, gülmüş, karısile aaatlerce alay etmiy, Jadenin fikrince bu gayet yanlış bir ha. reketmiş Mikmet bilikiş son derece müts #ssir görünmeli imlş. Karısına kendisini a. gÇındırmalı imiş. Lâkin bü May münasebetsiz bir. hâreket. miş. Nihayet Ali Salm - Merzifora dönmüş. O. gün Müzeyyen, ağlaya ağlaya helik olmüş, Hikmetin de sabrs. tükemmiz, karısına: Artık yetişir. Bu alay — çok sürdü. U. gandım! < demiş. . Kadın, öfkeyle: Beni rahat berak, Hayatta kıymet ver. diğim yezlne bazineyi kaybettim.. Git! ya. nundan UzAklaş.. Seni gözüm gürmesin. Hikmet kızmış, Karısına battâ bir tokat bile yerleşlirmiş. Bu tokat aralarımnı büsbü, tün açmış, Erkek mahoubiyetinden şapka. Bını alır almaz sokağa fırlamiş. ©O güne kadar herşeye rağımen bir yatak, ta yatarlarmış Fakat geceleyin Hikmet eve döndüğü zaman karamının başka odada yaz. tığını görmüş, — — Cunim böyle şey olur ©u? Gel haydi — Olmaz! Babaha kadar kavga etmişler. Günlere* Müzeyyen yatağını başka odada — yapmış. Kocası kâh güzellikle, kâh sertlikle karıslar yola getirmeğe çalışmış. Fakat hiç bir gey fayda vermemiş. Günün birinde — Müzeyyen seyularını aldrak evden küçmmış. Karısmın gaybubeti zavaliıcığı — deli et miş. Mektup üzerine — mektup yollıyarak. Müzeyyene, tekrar dünmesi için rlca etmiş. Araya Jaleyi kaymuş. Yalvarmış. — Fakat Müzeyyeni kandırmak kahli olmamış. Üç Gört gün sonra, Müzeyyen bana tele. fon etti. Denimle görüşmak istiyormuş. — Size ne zaman gelebilirim ? . dedi.. Kendisini çaya davet ettim. Yaptığı mü. nasobetsizlikle gene alâkam yoktu. Geldiği zaman kendisine eaki munameleyi göstermeğ: Bgayret ettim. Fakat kafbimin derinliğinde onüu gülünç buluyordum. Eciki de düşüncemi hissetmiştir. O, hiçbir zaman güzel küdın olmamıştı. Yalnız, #eneler, onu yaşlandırmadan — geç. mişti. Teni tazeliğini, gözleri gençlik ışığını muhafaza ediyordu. Cayet Dasit giyinmişti. Yüzünde boya olup olmadığı belli — değildi. Hali her zamanki gibi sevimli ve sadeydi. Dozdoğru sadede girip: y — Size bir ricada bulünacağım! . dedi. — No gibi? — Hikmet buğün, evine — dönecek. Da. vutlardaki misafirliğini bitiriyor. İlk günler, apartımanda pek yalarz kalacak. Daha doğ. rusu yalnızlığını bissedecek. Ne — olur, silr sık gidip onu yoklayın. — Hay hay. Ü wM Yazık, Kendizine — nasihat elseniz.. Aksi bir sesle: — Son günlerde başından epeyte felâket geçiniş 1 « dedim. Kadın kızardı. Meyus bir nazarla — bana bakarak; ı — Hakkinız var. Onun taraflısı olmakla vicdanırlık gösteriyorsunuz. — Arkadaşınız. dir, — Ben sizi de çok severim. Bu san H#ene, —< —— zara gözteriyordu. Teviçreli zabiltan bayatta kalan neferlerden yirmi bir kişiyi — astılar, yirmi ikincisini işkence e öldürdüler. — Kili kadar İsviçreli küreğe mahirüim olarak Bres te sevkedildiler, Ethand 14 temmuzda Fran sızlar üzerine ateş elmek istemiyen biçareler Fransız milletinden bekledikleri — mükâ(atı gördüler... Kral ön altımcı Lui bu acıklı sonra: — Bu foci, fakat zaruri ziyade memnun aldüm.. dedi Niyazi Ahmet Küdiseden vakadan pek OÇU g lerde aik sik görüşmemizin sebebi her iki. glte karşı muhabbetimdi. Tatlı tatiz gülümsedi. — gizce, onun için bir iyi kadın Beh? — Kn İyi kadın. Horkesle kavga eder, benimle Iyi gecl. nirdi, değli mi* Ben suyunca gitmesini bi. Hiredim, € — Onun size kargı mubableti çok derin. di — Evet, biliyorum. Çok mesut günler ge. girdik. Fakat şimdi ayrılmamız dahe doğ. rudür. Çünkü kediyle köpek gibi yaşıyamı yız. Ne yapayım? Âşık oldum. Kabahat ben de Mi? Bon Hikmeti çok severdim. Faxat bu Ağik büsbütün başka bir şey. — Ali Salm iyi çocuktur. 'Hem — iatikbadi olan bir genç, güliba. Pek de genç.. Ancak yirmi dokuzunda olaa gerek! Müzeyyen gülümsedi. Söylemek istediğimi miydım | anlamışti Beö ondan yaşımı saklamadım ki.. Ya, şın ehemmiyeti yoktur diyor. Kadının doğru söylediğini biliyordum. O, yaşını saklamak için yalan — söyliyecek in, sanlardan değildi — Kaç yaşındasınız? — Kırk dört. — Şimdi ne yapmak niyetindasiniz? — Vallahi Saime yazdım. Kocamdan ay. rıldığımi söyledim. Cevabint alınca Merzifo. mR hareket edeceğim. Yerimden fırtadım. — BSiz orada Satmin nasıl — yaşadığını biliyor musunuz? Küçücük bir ev.. — Bütün konfordan mahrüm. Sizin bu — hareketinizi hoş görimeyecek bir memleket. Orada vaz! yetiniz çok fena olacaktır.. Delikanlımın söy lediği sözlere lüzumundan fazla ehemmiyet vermiş olmayasınız sakın. Hayır, hayır.. Ali Salm doğru konuşan bir inaandır.. — Onunla evlenecek misiniz ? — Orasını kendisi biliyor. O ne ben onu yapacağım. Samimiyetle söylediği bu sözler beni mü. tecasir etti. Ayrıldığımız zaman — kendisine Kkarşı öfkem geçmişti. Birkaç gün Hikmetle Meşgll olamadım. Haftanıni âcakihda.arkaj daşıma bir mektup yazarak akşam yer beraber yememizi teklif ettim. Yedi buçukta 'Tokatliyanda randevu verdim. O akşam ken. disini bekledim. Sekir oldu, yok. Bvine tele. fan ettim. Cevap alamadım. Doküz — oldu. Herkes yemek — yiyor. Devullara — telefan ettim. Karşıma hizmetgi çıktı. Sardum: — Hikmet bey sizde mi acaba? Birlikte yemek yiyecektik. Bekliyorum. — Bu sabah sizlere ömür. — Not Öyle bağırmışım ki, vestiyerde şapkalarını alanlar dürüp buna baktı. Telefosa — Davut Eöldi. Nerede olduğumu sordu. Tokatliyanda bulunduğumu söyleyince: — Hemean bir otamobile atlayıp gel! . dedi. Derhal koğtum... Jale beni — görünce göz Yüşlarını gizlemeğe muvaffak olamadan tit. vek bir senle: — Müzeyyeni getirdim. Hasta. Yatakta yatıyor! . dedi. Kendisine sinir Nâcı verdim. Ne fuica, değil mi? © sabah gündelikçi kadın, hizinet maksa. dile evden içeri girmiş. Hikmetin kalkmadı. Aını, zamanın geçtiğini farkederek yatak 4. dasına bakmış. Ocu arkalistü — yatmış, â'li bir halde bulmuş. Hemen kaprerya haber ver miş. Dektor falan getirmişler. Uyku Hâcını fazla alıp öldüğü anlaşılmış. Müzeyyen bu haber karşısında sön dere. ©* mütecesir olmuş, ayılmş, bayılmış, Takat bir felâket yalmız gelmez derler, Arkadan da Ali Saimden mektup almış. Kadının zinhar Merzifona gelmemesini yazıyormur. Jale, bunları anlattıktan sonra fikrimi sor dü: — Şu oğlanın yaptığına ne dersiniz ? — Ne diyeceğim?. Müzeyyeni atlattı! — Zavallı kadın, altın gibi kalbi de vardır. — Masele onda ya.. Dosdoğru hareket ode. veğine, vaktile Ali Salmle işi ileri vardırm . vaydı, kocanma da haber vermesaydi. bu İş güzellikle biterdi. İale düdakların bükerek: — Namuslu kadın olduğunu unütüyorsu. nuz. — Harabeler kuran böyle namuatlın cehen. meme kadar yolu vardır! Siz isterseniz buna namus deyin, ben alçaklık derim.. Ben bir a. rospuyu bir eroist abdala tercih ederim. — Ama siniksiniz! Biraz arası geçti, Jale başını sâllıyarak: — Çok şilkür ki, boşanma davalarr kat'l #urette enticeye ermemişti de Hikmetin ha. yat sigortası Müzeyyene kalryor. Gitmek üzere kalkmıştım. Başımı çevir. dim: — Bir de atnik benmişim!' - diyerek hızla kapıyı vurdum.. istorae SON Nakleden: Hatice Süreyya , GG * ae ni aN