Temsil henüz başlurnmıştı İlk sıraların birinde birkâç kadın giyesin müellifinden bahsediyordu: — Eserlerinde öyle fazilet ve öyle ince hisler var ki. — Onu tanıyor musunuz? — Hayır; maalesef tannaryorum. — Bütün muharrirler içinde yalnız onu severim. - İhtiyar — Neye ağlıyormun oğlum? Çocuk — Üç defa okla şu adamın burnuna nişan aldım, üçünde de vura. | madım! Hânı aşk Delikanlı, genç kadına ilânraşk odi. yordu: — Sizi öyle beğeniyorum ki? — Hangi meziyetlerimi? — Hangi birini sayayım? Meselâ gözleriniz: Gökyüzünln yıldızları bile onlarım yanında sönük kalır, Saçları. ntız: hangi ipekte onların rengini, yu. muşaklığını bulmak kabildir? Dişleri- niz: hahgi deniz o kadar saf inciler verdi? Renginiz: hangi kıt'a o kadar taze bir çieçk yetiştirdi? — Teşekkür ederim. — Yalnız bir teşekkür mü? Sizin de bana söyliyecek sözünüz yok mu? Siz de bende meziyetler görmüyor müsu. nuz? <— Görüyorum ama ancak bir tek meziyet! — Nedir? — Güzel şeyleri farketmek meziyeti. — Bonin böyle fona lâflar söylediği. vi duyarsa baban ne der? — “Bir mucise oldu!” der, Çünkü sağırdır. —MMW sevgilim, sen | Tası oluncaya kadar otelciler — greve başlıyacaklar! Meş hur mu | bancı bir kadın dayanamıyarak dudak M oteleller grevi ı;ımu.sebe.i ğitmıyor. Mahallede bir camcı dükkâ. çil LA e T harrır — ÜÖyle parlak karakterler va öyle sevimli tipler yaratıyor ki.. — Kimbilir kendisi de n kadar se- vimlidir? Yanıbaşlarında oturan ve bu mükâ. lJemeleri derin bir nefretle dinliyen ya. Tarını büktü ve; — O mu? O tam manasiyle taham. mül edilmez bir adamdır, dedi. — Evet, hayatta ondan daha fena bir kimse yoktur. O, en fena bir koca; en fena bir baba ve en duygusuz, en egolst bir adamdır. Kadımlar dayanamadılar: — Rica ederiz, böyle sevimli ve fazi. let sahibi bir adama hakaret etmeyi- niz. Anlıyoruz ki, kendisini tanımıyor- (0 G v | Müşteri (televizyonla telefon ede, rek) — Allo, doktar! Bu subah dilimi nasıl buluyorsunuz? rTum ha? — Elbette. Mademki bu tarzda ko. nuşuyorsunuz! — Fakat, o benim kocamdır. Ken, disini nasıl tanımam ? —t? P erde açılmış ve temsil başlamıştı. Akılda tutulamayan isim Kimyager bir eczaneye girerek Bordu! — Sizdö “asid salisilik moasetikasis. teksi,, var mı? — Yani, aspirin ml istiyorsunuz? — Evet, ondan... Bu kelimeyi bir türlü aklımda tutup söyliyemiyorum! sunuz, — Ben mi? Ben kendisini tanımıyo. Operatör — Meşhur kamik — diyor- lâr ama, iki saattenberi bizi güldüre. cek hiçbir şey söylediği, yol! İki mübalâğacı arasında « Bir tarla aldım. Toprağı o kadar münbit ki, ne dikersem her ay mah. sul veriyor! — Bizim bahçe kadar olamaz. Bu kış bizimki çamaşır asmak için ceviz nalınlarla bahçeye çıkmıştı. Nalmlar. dan biri çamura saplanıp — kaldı. İki gün sonra bir baktık ki, nalmım bulun duğu yerde bir fidan'çıkmış. Şimdi öy. le bir ceviz ağacı yetişti ki, mahsulü- nü toplamakla bitiremiyoruz. | — Ben de bizim memlekette gayet bereketli bir toprak. bilirim. Bir gün Ihüyar bir yolcu bu kayanm kenarma Arab (sürafaya) — Şimdi hurma, larıma zarar verebilecek Misin baka- PH oturarak biraz dinlenip bir cigara iç. Fatma kadının mişti. Tektar ayağa kalkmak istediği tedavisi zaman muvaffak olamadığımı dehgetle gördü. Bağırmıya başladı. Etyaftan ye Fımkıdntuıhddonhıhıî: tişerek adamm ayağını bir destere ile Horkülari eai kesip zavallıyı kurtardılar! lediye doktorunu çağırdı ve bastayı muayene ettirdi. Doktor Mmuayeneden sonra. bir reçete yazdı ve izahat verdi: | , <. a gili l gibi çabucak top | — İki saatte bir, bundan bir kagık rağa kök salmış! hastaya verirsiniz, dedi, fakat daha ev d vel iyice sallamak lâzım. Ben yarın sabah geçerken uğrar, bir daha mua. yena ederim. Doktor, ertesi sabah geldiği zaman adamı kederli gördü; sordu: — Hasta nasıl? — Sizlere ömür! — Ne zaman? — İlâcı İlk defa vermek için kuv- vetli kuvvetli salladığım zaman! — Destere ile ayağını mı kestiler? — Evet! Çünkü ayağınmn biri tah. İ — Nabtım nasıl döktor? ı — Üçü çeyrek geçiyor! BRangisini istersiniz ? Yeni ılıuklırı hiımewye bayan sordu: — Sofrada hizmet etmeaini bilir mi, $in?, — Mükemmel'ni bilirim. Hem de iki | türlü. <- İki türlü hizmet de nasıl şey? — Öyle hizmet ederim kı davetlile. riniz sizde yemek yemey! bir zevk bi- lerek sık sik gelmek isterler. Irmı-. niz ikinci türlü hizmet ederek davet. | lilerinizin bir daha evinize ayak baz, 1 D gı.ımqlınııumm — Lüstik ok dağıtan şu adam ço. Cukları pek seviyor galibâ? — Okları çocukları sevd ' ğinden da. | isterseniz o zaman ödersiniz, sizde pa- | ramız kalacak değil ya? Necip Fazılın yeni şiiri: —— | Hiç bir zaman neşıedllmiyecekken n.g Camalin gayretile edebiyat meıakll!' maldmu oluyor ! M Son samanda işi piyes muharriliğine dökmüş olan kulretli cip Fazil Kısakürek “Piâj” adlı yeni bır şiir yazmuştır. Şairin, Nf balarını canlandıran - ve kiçbir azuman neşredilmiyecek olan ıı!l man Cemal elde etmeğe muvaffak olmuş tur, Onun sayesinde ediyoruz: Kenardaki kumluğa yayıjmış hir alay kız, Sanırsınız yalandan bayılmış bir alay kız! * Yalandan bayılmamış, şakacıktan ölmüşler, Yüzü koyun yatmışlar, kumlara gömülmüşler! Sırtlar dönmüsş kebaba, günes yalamasından, Göğüzsler pancar olmuş kumun dalamasından! Hepsini kızlar emmiş, denizde tuz kalmamış, Balıklara yem için dalyanda muz kalmamış! Bir kaya parçasına bir sandal etmiş rampa, Kolyozlar hâlâ suda, mercanlar çıkmış kampa! Bir iskorpit kenardan geçti takla atarak, Suyun falına baktı kuma bakla atlarak! Dibe daldı bir karpuz, yerine kâvun çıktı! Bembeyazdı girerken, çıkarken mavun çıktı! Rüzgâr sık, su ılık, kumda yumurta pişir, Suda için geçti mi büfede ense şişiy! Bak şu'bayan, ne yaman gidiyor yengeç gibi, Yaşı kırkı geçkinken yüzüyor en genç gibi! Balık kardeş darılma, yurduna el saldıksa, Seni taklit ederek balıklama daldıksa! Güneş hayat kaynağı, deniz bunun cilâsı, Denize gönül vermek aşkların en âlâsı! Denize her atılan (tohum) bire bin verir, Deniz bereketlidir, verdiğini pir verir! Bir karides, bakarsm bir gün olur balina Baştan çıkayım deme, sıya et karolina! Ü Balıklar denizlerin, denizler balıkların, ”' Alıklar zekilerin, zekiler alıkların: Birbirinden ayrılmaz birer can yoldaşıdır. Denizin tuzlu suyu balığın gözyaşıdır! Elden ele dolaşır denizde renk renk toplar, Kimisi suya hoplar, kimisi ilham toplar! Ey denizden toplanan ilhamlar, intibalar, Sizden aldr rengini yemyeşil hindibalar! Ey kumgalm biricik yan giden pavuryası, K Sen imara getirdin şu yezid, Gâvür yazı! a Gözleri kamaştıran ah şu zarif mayolar, Ruha kulaç âttıran banyolar, ah banyolar! ş Ben çbİr âdam yaratmak) istiyorum plâjdür Kaptırmazsam dümeni akmtıya virajda! * ', Necip Fazıl Kısakürek e- W Aslına uyğundur. Anlayana... Bailoda dansettiği kadmü öğünmek istedi: — Geçen sene Afrika seyahatimde tam dört tane aslan öldürdüm. Kadm sordu: — Ayaklarına batarak mı? Parasına gölre... Terziye elbiseyi ısmarlıyordu. Ku. maş beğenilip ölçü ahndıktan sonra müşteri: — Parâyt ancak'liç ay sonra verebi. leceğimi size — şimdiden söyliyeyim, Ben doğru sözü veverim. Tergi cevab verdi: — Canım efendim ne chemmiyet! var, Paranın lâfı mı olur; ne zaman Müş'eri memnunane sordu: — Şu halle ilk provaya te zaman ıe!eym?