Tarihi macera ve aşk ror-”« şikâyetler emer sazan: (VA - Nö) Cesedi açtık. Fakat görünen saçlar, Aydanın değildi. Bunlar, siyah saçlar- dı. O halde kimi hoğmuştuk ! Üzerine doğru yürüdüm. Osman, #şi- ğı yakmıştı. Sırtımda beyaz gecelik gömleği, yatağının içinde ayakta duru- yordu. Kendisini ömrümde bu derece heyecanlı görmemiştim. Ayaklarının altına doğru bakıyordu. Burada çırpına çırpına ve kalın bez- lere sarılr olarak, bir vücud yatıyordu. Galiba bağırıyordu da.... Fakat ne 'de- diği anlaşılmıyordu. Yalnız boğuk inil. tler kulağımıza çarpıyordu. Osmi — Haydi! Ben: — Çabuk, dedim. Çabuk yapalım ne yapacaksak... Çünkü, gördük dev cüsseli adamı nasıl yere serdiğini... Bel- ki bu ipleri de koparır... Osman belinden küçük bir hançer çıkarı. Bunu yerde çırpınan kadın şeklinin göğüs tarafından ötesine, beri. sine sapladı. Elini kaldırdığı zaman bançerinin kanlı olduğunu vazih olarak gördüm. Işık titriyordu. Odanın içinde korkunç gölgeler dal- galanıyordu. Birdenbire vücud bir iki ibtilâç ge- girdi. Sonra, ansızın, gevşedi. Bir ke- re Maha can çekişir gibi sallandı ve ar- tık bareket etmez oldu, — Hakladım galiba, — Evet. —- Fakat itimad etmek olmaz, Ne şeytandır o! Bir kere baş tarafından açalım, Boynunu da sıkıp boğalım. — Peki. İhtiyatla açtık, Bir an sonra, Ayda- nın sapsarı saçlarile karşılaşacağımız: sanıyorduk. Fakat hayır! Gene dalga dalga saçlar.. Lâkin siyah saçlardı bun tar! Dedi. Osman : — Bu ne? Dedi. — Evet. Nedir bu? Ölünce Ayda- nm saçları kararmadı ya... — Aç bakalım yüzünü, Bağları 'daha gevşettim. Açtım. Açınca, hayrette kaldım. İkimiz birden bir çığlık kopardık: *— Cülyetto!, — Cülyetto!, Evet... Ayda değildi bu! Cülyetto 1di. Papanın evlâdlığı, yahud metresi olan Kız... Mahvettiği aileden yegâne nümune çlarak muhafaza ettiği ve yanı, na aldığı kadın. Osmana ihtirasla, Ay- daya kinle bakan kadın... — Peki... Nasıl oluyor bu böyle?.. Diye sordum, — Yatağıma giren katlın Ayda değil miydi? Ben bütün gecemi onunla ge- çirmedim mi? Nasıl'oldu Ha koynum- dan çıktı. Yetine başkasmı koydu? — Hani bir an dişarı çıkmamış mıy- dı? Demek ki 6 zaman Cülyetto onun yerine odaya girdi. Pakat bu nasıl ol- du? — Nasıl oldik Bülylik bir şaşğınlıkla ölü kadının yüzüne dikilmiş bakıyorduk. Arkamızdan' bir ses duyduk: Kibar hırs 207 — Herber merak Ve teceaslile dinli | yordu, Kate devam etti: “Aldığım mektup! tir mektep defteri sayfası Üzerine gelişi gü. 2el çizlimiş birkaç satırdır, muharrir sor. ! duz Mu alçak geheiyet size bnm fetm altın. | da hitap ediyordu. genç kiz tevap © verdi: “Joker diye teza atmış', ve yüzünü elleri. le kapiyarak yavaşça : ağlamağa ( başladı. irkilip döndük: Ayda oroda idi. sırtında beyaz ge- l öğsü üzerinde kollarını çapras tlamiş ve dudaklarında bir tebessüm.. Alaycı bir tebessüm. — Ben anlatayım ... diye tekrarla- dı ve bir kahkaha kopardı - Canıma susamıştınız, değil mi? Ölmediğime te easüf ediyorsunuz. Bu plânımızı dahi- yane buluyordunuz, Nasıl keşfettiği- me, nasıl tuzağa düşmediğime Şşa- şıyorsunuz... İkimizde teslimi silâh eder gibi, ya- tağın kenarına, cesedin yanma olür- muştuk, «“ — Biz ettik sen etme!” demek va ziyetinde, idik; fakat bunu bile söyle- meğe mecalimiz yoktu. Bu müthiş kadının dediklerini din- leyorduk: — Bir tek nokta da hata ettiniz. O da, bu dünyada sizden daha akıllı kim senin bulunmadığını düşünmekle. Ben sizin beyninizin içine girdim. Düşün. celerinizi öğrendim ve işte, bir taşla iki kuş vurdum, Hem kendim kurtul dum, hem de bu kadından kurtuldum.. Of.. İlâllah.. Sanki kendisine sual sorulmuş gibi anlatmakta devam etli: — Onun bana ne kadar düşman ol- İ duğunu anlayordum. Beni kıskanıyor- du. Her şeyden Papanm iltifatından ve bilhassa senden, Osman.. Halbuki diger taraftan mütedeyyindi de.. Sa- ma kendisini vermekten utanıyordu Hisjerini bana açtı. “Günahtan ziya- de ayıptan korkuyorum!” dedi. Bir. denbire dimağımda bir plân hasıl ol- du. Onu günlerce işledim, durdum. Ni hayet Gülyettoyu bir gece benim ye- rime, senin koynuna girmeğe razi et- tim.. O, büyük bir heyecanla bu gece yi bekledi. “ — Fakat nasıl oldu da tam bu ge- ce ?. diye dudaklarımdan bir sual kaç tı. — İşte orası da benim esrarın. Osman: — Sen iblissin, Ayda... Kadm kaşlarını çattı; — Bundan sonra bilhassa sana mu sallat olmuş bir iblis olacağım.. Ken- dini benden koru... Osman elini hançerine attı , — Hayır şimdi bir şey yapmağa kalkacak değilim. Münasip bir fırsa. tı bekliyip münasip bir ceza vereceğim (Devamı var) Kayıp aranıyor Erslncanda Refahiye kurası Alakilise “na. Biyesinde Yadırık kâriyesinde Durmuş oğul, larından Bekir kısı hemgirem Fatma yirmi sene evvel kaybolmuştur. Hemşiremin Amaş yada ve köylerinden birisinde olduğunu haber Almış İsem de hangi köyde olduğunu öğren. İ mek mümkün olamadı. Hemşirem Fatmayı gören ve tanıyan ve şarih möresini bilen var sa aşağıdaki adresime bildirmesini insaniyet nama rica ederim. İstanbul Çenbertitaş Tavukpazarında bel çi Erzincanlı Kami, Herber uzun müddet ona bakti: ve sonra ona itimat telkin eden gu sözleri söyledi: “Bana itimat ediniz. Bu adi adama haddini bildire ceğim., Ne yapacağımı sormayın,. Fakat işi halledeceğime emin olun j 203 — Kararmı vermişti Nihayet ga, yet tabii olarak Kara gölge olarak harekete geçecekti. Fakat bunu ona söyliyebilir miy. Vömam onstasi er: “Yandık, Allah aşkına Ssu!,, Bir mahalle halkı böyle feryat ediyor Ş. Çokus imzasiyle mektup gönde. ren bir oküyucümüz İstanbulun birçok semtlerinde mevcut olan bir derde te- mas ederek diyor kit “Eminönü kazasının Bayazıt nahi. yesi Kemalpaşa mahallesi Genç Türk ve Defteremini cadde ve sokaklarında birçok apartman ve evler inşa edilmiş, buna ve birçok teşebbüslere rağmen bu cadde ve sokaklarda Arnavut kaldı- rımı bile yapmamıştır. Aksaray hal kının, ve nakil vasıtalarının geçit yeri olan bu cadde ve sokaklar yaz geldi. ğinden beri toz ve toprak içindedir. Bu. radan bir otomobilin geçmesi o kadar müthiş bir toz bulutu kaldırı: zi görmez. Bu sokaklardaki evlerde pencere açmak imkânı yoktur. Her gün kalın bir toz tabakasiyle ör sokaklarda oturanlar evlerinin içinde bile milyonlarca, (milyarlarca mikrop yutmağa mahkümdurlar, Belediyenin çöp ve sulama kamyon ları civarımızdaki Yeşil tulumba soka” ğındaki garazlarında yatıp durur ve © sokağı günde dört beş defa sularken bunların yanıbaşında toz bulutları için. de yaşamak bizlere doğrusu çok acı ge- iyor. Haydi her işte öne sürdüğümüz gibi diyelim ki belediyenin bütçesi dar. dır da sokaklarımıza kaldırım yaptıra. mıyot. Ya sulamamak niçin? Odamı binlerce liraya bağlı bir iş» Üç tarafı denizle çevrilmiş, her tarafından gürül gürül sular akan bu şehir halkının so- kakların sulanmaması yüzünden milyar, larca mikrop yutarak yaşamağa mah- küm bulunması ne acıdır. Tifo ile, bütün hastalıklarla mücade, le, şüpbe yok ki, lâzım hatta elzemdir... Fakat bana öyle geliyor ki bu mücade- lenin başında ve her şeyden evvel İstan bu) sokaklarına bo Isu, su ve gene su lâzımdır, Tâ ki şarıl şarıl ve gürül gürül yıkanmıyan hiç bir sokak (kalmasın... Bakın o zaman şehirde tifo salgın halin de saltanat sürebilir mi? Pizlikten eser kalır mı? Belediye bize bunu temin edemezse ne yapalım, yağmur duasma mı çıka- ım? Yandık, Allah aşkıma bize su, sade. ce su veriniz!,, AKŞAM POSTASI lDanse EVİ: Istanbul Ankara Caddesi Posta kutusu r islaabal 244 Telgraf adresi: istanbul HABER Yazı işler telefonu; 23873 idare. ilân , 1 24870 ABONE ŞARTLARI Türkiye. Ecnebi 1400 Kr. 2700 6r. 1430 Senelik 6 aylık 3 aylık £ aylık Sahibi ve Neşriyat! Müdürü: Hasan Rasim Us Basıldığı yer (VAKİT) Matbaası ız — Siyah 41? Eve ölnünce Sadık hademesi Viyaman 0ç hafta için evden ayrılârağını söyledi ve şöyle dedi: “Valizimi hazırlayın!,, 204 — Ertesi günü, şehir haricindeki bir otele yerleştikten sonrr, Harher Valinz, Ku te Valmondu tehdit eden meçhöl o sdamm verdiği adresin bulunduğu taraflarda Mkayt bir tavirin dolaşmağa başladı. Alt katta bir tütüncü dükkân: vardı, Buraya girdi, Birisi FAST > Yezan; Morle Löblak, Kasanın önünde yakalanan sar! adam, güzel Dominike: — Ben, diyordu, Yeşil çayırdaki 1 jülonum. Tanımadın mı ? Şimdi otomobil apartınanım kapı sında durmuştu. İkisi de teriyorlurdı. Her.re olursa olsun, tehlik? meydarda idi. Dominik: — Yoksa, dedi, evi mt atıyorlar? — Büna da kanun müsaade ede- mez. Lâk'r bu Del». öyle Tüş- man ki, belki de kanun bi «larak ve bu kadar çabuk dönece; tah- min etmiyerek bu işe teşebbüs etmiş olabilir, Aasnsöre binip Üst kata çıktılar. Ka. pıları kapalı idi. Patris yavaşça aştı, gir di Bütün salonlar aydınlıktı. Kapıların hepsi çıktı. İçiçe salonlardan, Pattisin yazı odasında, kasanın önüne bir adam eğilmiş, muayene ediyordu. Adam, ar - kadan görünüyordu. Patriş karısına, hafifçe : — Ne küstahlık, dedi; görüyor mu « sun? . Ve tabancasını. çekerek flerledi, he. rilin, bir eliyle ensesini yakaladı, öteki €liyle tabancasını şakağına dayadı. Adam döndü. Bu, Delbo değildi. Bu iri yarı. Kızıl saçlı, küstah' bakışlı a- dam.... — Neo... Yoksa tanımadınz mt 2. Adam, hiç bir korku eseri gösterme. den ve alay eden bir sesle konuşuyor - du. Patriş hiddetle sordu £ — Kimsin, cevap ver, yoksa... — Yo. Öyle gürültü etmeyin... Siz kaybedersiniz. Bana vız gelir. Hem sa. hi tanımadınz mı?, Kendimi takdim et- memi mi istiyorsunuz? Madama sofu. nuz, o benim kim olduğumu pekâlâ ta- nır . Dominik hâyretle bakıyordu: — Ben mi? diye mırıldandı, ben mi tanırım? . — Elbet., Tanımadın mu yoksa! Ben Jülo.. Sahici Jülo.. Marli ormanında ya. kalanan enai değil, Bir numaralı Jülo. Yeşil çayırdaki, senin Jitlon!, Ve iğrenç iğrenç güllü. Patris, hid - detinden köpürmüş ,tabancasını tekrar kaldırmıştı. Fakat Dominik önüne geç. ti? — Sen bana bırak! Diyerek yazıhaneye koştu. Bir gözü çekti, oraya sakladığı tabancayı alarak Jüloya çevirdi: — Alçak, diye haykırdı, yeter artık bu yalanlar. Sus. Yoksa ben geberti - rim . : Dominikin halinde o kadar kat'i bir kârar vardı ki, Jülo endişelenerek iki adım geri çekildi, ve dudaklarında sah. te ve zöraki bir tebessümle : — Doğrusu, dedi, ikiniz de tuhafı - ma gidiyorsunuz. Eğer maksadınız Te- zalet koparmaksa o başka! Haydi, sa - kin olunuz. Hem fazla gürültü etme » yiniz. Yoksa merdivenin başında giz - lenmiş olan Delbo ile arkadaşları du « yar, İçeri girerler. Peşimden buraya kadar geldiler. Şimdi yalnızken fırsat- tan istifade edelim de, işimizi bitire - Tim. Patris sord: Ne olacak... Biçmeğe geldim. centilmen hükkendâ malâmat almak işin, dili çözen en Eüzel Amil paradır, 209 — Herber Valing ehemmiyetsiz bir kaç sözden sonra, cebinden oo çıkardığı bir banknotu tütüneliye uzattı ve gülümsiyerek “burada, Joker ismi sitende mektup alan a. damdan hane biraz belimedin;... dedi. 208 — Derhsl uyuştular Yirmi dörtsa, at sonra, karşiki kaldırım (o üzerinde duran ; — Ne biçmeğe? yi — Öteki Jülonun eksiğini! Böyle şeyler pek hoşüma şe” ma, madem ki bir defa oldi “gif — Çabuk ve vazıh söyle“ anlamıyorum. a — Hay, hay. .Kibarları iel hemen sadede girelim, değil”, pi yorum. Fitilagos, namı diğe” röz, bizim enai Jülonun hoşW # du. Ben de, ne çıkarsa pay tiyle ,onu ona ödünç verdi dı, doğrusu. Gerdanlığı d8 9 İzgi ben enai Jülonun" yerde sakladığını biliyorum. Md bin franga size satarım. Aşil t — Sonra?. i — Sonrası?. Sunpanya 8 zerinde sizin isminiz ve ç lı bir etiket vardı. Lokant#” hu koymuştu. O da bend& * j —Ey. ; <5 Eyi; meyi bul. Or de ya Buna susacağımı, kimsey€ “ setmiyeceğimi ilâve edi dostumuz Delbo işin peşinde! WİE Tersem, muhterem üstad Ma st ne hâle girerler! Haydi iğ Düşünün bir kere! Gerdan? 341” bin dedik, Üst taraf ne iğ” bin.. Altr yüz bin?. Ha?- j Patriş soğukkanlılıkla: gi J — Hulâsa ,dedi, bir milyo” — Hülâsa, dedi, bir şir N Hay hay, bir milyonda 0 Haydudun gözlerinde büy vinç görüldü, bu kadar kols” olacağını tahmin etmiyordu? — Lâkin, dedi, çek filân Banknot. — Peki, banknot! — Ne zaman hazır olur? — Yarın öğleden sonrâ» > / Jülo, bir an düşündü, ve gri — Güzel ,dedi, yarın #3a€ arası evde olun. Ben telef9f vi, Nereye geleceğinizi söyler bana bir tuzak kurmağa mayın. Açık görüşelim gö Patris gözlerini haydudur dikti; yi — Hayır, dedi, tuzak deki — Söz verir misiniz . yi — Eğer namus sözünü! eee meti varsa, namusum ÜZ! rim. Jülo sesini çıkarmadı. verece; i sanki kilitli değilmiş Deibo, arkasındaki iki sivil M“ gi ğu halde içeri girerek: m y — Affedersiniz muht&” i dedi, kulağıma bir milyofi ve # / Tam Pl / # rada kapi, b meblâğ çalındı. Her halde b“ olsa gerek! Sizi böyle bi" kurtardığıma, her halde kininin tatmin edilmek üze” yi , te alay ediyordu .Sonra, sunuz sanırım. bir / — Şantajı yapanı da soy emi Delbo muvaffakıyetini€? 2) gören kimselere mahsus yö” f Valing, tütüncü dükkAnmdar yeli fetli bir adamın çıktığını görül kibe koyuldu, Adnm takip edildiğinden muş gibiydi, Onu Tamdra Z # İelerin en sefiline kadar taki? 9 güç bir şey olmadı, Valing M© teline döndü ve geo yapacığ' e zarlandı, ©