28 Temmuz 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

28 Temmuz 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ve iüdahene,, Bu iki şeyden Yapsınlar, genç etmenin imkânını SSursuz güzelliğine, k âl ailesinin yağ bi:w herkesten kimse krahiçeydi. Onun etmiyordu. vakar ve bi n e hi Böze'eler, mi h. ) M;::::l Sik sık üşteri tutmak inı yerleştire. Yül a ksek Aleler,bu genç ve Börebilmek — için £ Büzelliğiyiç & Yerlere akım eder- aatttunu Ginleti ':“m:ı:kı.n, ko - salon güze- Bözl Unün, saf - tezahür- Söylediği "de okumak müm İğim'z gibi A Bibi etrafını a- : VAma hiç kimse - onü bu nma kavı $ Kalbi za; e'mı'ı::ıımnıç. &u Seki — astlzadelerinden falip olmuşlardı. O Sakin Ve mağrur W' Babası, an. i _::m Böstergiz Ütarda bulun. j İyes, y N îi Çünkt &?d::“ hayır dedin? €mirlerime kö- ilışta biri. Zahmete :"a'“" Parmağına Sontamut Taüğin teceğim Gekek abilirim. Be esirim değir, eee l““tkı:.::’. İ"pı:':':l“muı lâzım W TYAh, başı ko. ir 8. Yerakrofi, A eai ana f 7 Şatosunun Prapri .’:"*ğrı.. ı.:':ı't' vardı. Ea- Böye gittlird B gUN en güzel A h k Bu d li YU Hoj Yere y.p"n"_“lür da iş T SSAAm KDN yakınlarından dl u“"ı Bürneş a Zamanla hara; çi ’“'y G'İ& hr—.“ ı—uw en i', .:Ş:ı Y #Delerinden biri sa- ) ;İhıuî"—n_“ Binası, eski ma- Y azan : Şarlot Prim x"'ii—i:nw kalb ve his romanı —- Veyr Vibert, Lorda:mühendisin söy: lediği mektubu yazmıştı Şatonun karşısında bir müddet dur du. Kendi kendine: — Demek ki gato dedikleri bu.. Bu kelimenin mânasını 4'mdi daha iyi an- lıyorum. Böyle bir yer için insan elbet te mücadele eder ve ölümü göze alır. Gayrıihtiyari burası ile baba eviri mükayese etti. Küçük evi, hayvanların sulandığı ps yalak ve havuzları,kü- çücük dereyi gözünün önüne getirdi. Böyle bir şatosu olmadığı için haki- katen içine bir üzüntü yirdi. Bu gato kendis'nin olsaydı, kim bi- Bir burasını ne kadar 'sevecekti. Öyle zannediyordu ki, böyle bir gatonun ve asil bir unvanım kıymetini herkesten daha iyi takdir edecekti. On sene ön- ce, böyle bir yeri olmasını düşünmek değil, kapısından içeri adım atmayi bile büyük bir geref sayardı. Büyük ve yekpare — kapılardan geçlikten sonra kargısma çıkan bu büyük bina yanında Lovord şatosu bir hiç gibi kalryordu. Lord Odli kendisini kütüphane oda sında kabul etti. Lordun büyük neza- ketl ve hararetli muameleleri karşı- Bında — sıkılğanlığı tamamiyle geçti. Bir müddet Sir Reyin sihhatine dair könuş'tular. Sonra Lord: — Siz evlâtliksiniz, degil mi? diye Bordu. — Evet, n Lard Oldi evlâtlığile, Sir Rey ara. sında herhalde sıkı bir yakınlık bulun- duğunu saanıyordu. Az sonra lakırdı mevzuu köprüye geçti. Lord: — Yarım, - dedi, nehir boyundu do- laşmiya çıkarız. Köprünün nerede ku- rulması icap ettiğini tetkik edersiniz, Kızım, Leydi Lilyes Oldi de bizimle beraber gelecek! Yemek zili çaldı.Şim di tabil odanıza- çekilmek — istersiniz. Yemek tam saat sek'zdedir. Yorğun olmadığınızı umarım. Yemekte görü- . şürüz. — - 'Tecrübeli bir uşak tarafından yol gantası açılarak elbiseleri düzeltildi- ği sırada Veyn pençerede duruyor ve etrafı seyrediyordu. Fakat nedense hep gözüne eski evine ait manzaralar görünüyör; ânasiyle babasının sesini işitir gibi oluyordu, — Bu eaki şeyler niçin kafamı iş. gal ediyor? Diye düşündü. Sonra batıl bir iti- kadı hatırladı. Güya insan elinde ol- madan çocukluk hatıralarını devamlı bir sekilde düşünür durursa hayatın- da büyük hüdiselere #ahit “olacağına işaret olurmuş: (Devamı var) 866 sene evvel bugün YEMEN Sinan Paşa ordusu taralından. zaptedildi Kumları Türk kanile gyıkanmiış ülke padi- şahın emri için elegeçir iliyor du Sağa' Arabistanın en iyi, havası ea Vâtif bir geliridir. Yıllarca Yamenin payitahlı 0 K kalan bu şehirde et sekiz gün bozül. madon dürür. — Hastalar büraya iyileşmek için gelir, zayıf düşen develer toplanmaları için buraya sevkedilir . Bu güzel şehir şöyle tarif edilir: "Burada haalalar, dahi hayvanlar kadar azdır. Tem. muz, ağüustos ve eylül aylarından başka za. amanlarda ve hiç bir vakit guruptan evvel yağmur yağmaz. Yağmurlu bir gün vuku bulaa işlerin tatdini mucip olarak fevkalâ. de bir şey addolunur.., Burada tarihin meşhur Gamdan — sarayı vardı, bir cephesi kırmızı, diğeri beyaz, üçün el sarı ve dördüncüsü yeşli olan aarayın or. tasında yedi katir bir köşk — yükseliyordu. Ka yukarısındaki kameriye üç mi mesafe. den gözüküyordu. — Bu sarayı yıkan ecelikazaya — uğrar, denirdi. Tarihin garip bir taaadüfüdür. Hali. tfe Osman rivayete aldırmadan snrayı yık. tarmış, kendisi de bir hançerle can vermişti, 1030 yılı 28 temmuz günlü 368 sene evvel| Sinan paşa birçok yerleri fethederek bu geh Te girdi. Paşa: — Buraların en çok sözül geçen, — nüfuzu olan TERSİ kimdir? diye sordu; Maksadı halk arasında nüfuzunu — arttır. mata Muvaffak olan relsi öldürerek sükün teste cimek. Ondan sonra Jslabat yapmaktı. Sinan paşaya: — En kuvvetli rels Mutahbardır, cevabı. nt verdiler , b Mutahhar, nüfuzlu olduğu kadar ossurdu, Kökban kalesini herne bahasına olursa olaun muhafaza etmeğe karar vermişti. Dik kayalar üzerine kürulmüş — olan bü kaleain #lınması, hakiakten güçtü İlerlen. mesi için geçilmesi Mzımgelen balaklık dol. durulan taşları kale içinden yeraltı bir yol. la kaleye topluyorlar, Türk ordusunu müş. KUNt içinde barakıyorlardı. . Mutahhar, asker ve kumandanlarıma: — 'Türkler bizden çok kuvvetlidir, — dedi, Fakat onları mağlüp etmek lâzım “Bu da bir hud'a İle olur. Rels bu oyunu esasen tertip etmişti Bir dağ ürzerine zafecr alâmeti olmak üzere bü. yük bir ateş yaktırdı. Burada güya düşman dan alman ganalm taksim edilccekti. Mutahhar oyununda muvaffak oldu. Bu 1. Ş yaparken diğer taraftan bin süvari, se. kiz bin piyade ile şiddelli bir hülcum yaptı, Türk makeri, hakikaten KÜÇlÜ olan bu hü. cüm karşıtında cesaret KÖStemmegeydi malh. völahilirdi. Pakat ordu sarılmadan mukave met elti ve Mutahharıt aakerini püskürttü. Arap relsi hücumun tetirsiz geçtiğini gü. rünce — taraftarların? — Kolayca ölüme bile sevkedebilecek bir yalan daha uydurdu. — Peygamberi gördüm. dedi. Ve Peygam börin kendisine bin bir gey Söylediğini İlâve «tti O günlerde bir de güneş tutulma hâdi. BoSİ olmuştu. . — Güneş tutulması davamızın himayel a. sumaniye mazbar olduğuna Gelület — eder, ded'kten sonra İş yoluna girmişti Rütün A. raplar şimdi ölmeğe can Atıyorlardı. Çünkü yAVgamberin görünmesi her Zaman vukuuna finkân olmayan bir hüdiseydi. Bu gu demek ti' Bötün Araplar peygamberin emri ile da, “vayı söna erdireceklerdi. San'ayı muhafaza eden Beylerden Merzl de “Arapları iltizam etmişti. Dih — kaygumu Hle yapılan harekete geçen — ördü korkunc, zebirli bir böra gibi etrafi Sardı. ve az za. manda San'a Sinan pazanın elinden gitti. “Sinan paşa bu mağlübiyet ile dönemezdi. NHerşeye rağmen, hattâ icap ederse hayatını bile foda ederek haysiyetini — kurtaracaktı. Muhasaraya devam etti. Kâlenin etrafında ki kuvvetleri çoğalttı ve bu gekilde tam do. kuz ay bekledi. Dokuz ay içinde birçok mü. tokabil hücumlar olmuş, fakat hiçbir taraf KAL'T bir muvaffakiyet göslerememişti. Ne Mutahharın ne de Sinan paşanın sev. amca Ve sinema çocuğu Efendisi! Eskiden hürmeti vardı; büyükülere itibarı vardı. Ben padişahın sarayı da, haremağası idiefendisi! Bizim bir Cevher ağası vardı. Sonradan sultan saraylarında başkaplan ağası oldu idi aslancığım. Bu Cevher ağası padişahımız efen- dimizin arabacı başıstı kara Rüstem ağa ile kankardeşi olmuştu. Amma onun başma bir iş aştı ki aslancı! Ben de şaştı, söyliyeyim de sen de şaş. Ah, ah, ah... Arabacı başı Kara Rüstem ağanın bir tane sevgili evlâdı vardı, paşacı- ğım. OOnun üstüna tiril tiril! titrerdi. Ne ise: Ş — Peki! Peki! Baş ustuna! Peki, pekl! - derdi.. y Cevher ağası da, Rüstem ağanm oğlu Reşidi çok severdi. Ona gelincik macunları, Keten helvaları verirdi. Günün birinde ben sayislerden biri- ne misafir gittim. Sayis odasmda yok tu. Penceresinin önünde beklemeğe başladım. Bu sırada, birde baktım; arabacıbaşı arabasını koşturuyor. Altı atlr arabası, Aslancı.. Padişa- hımız efendimizin arabası. Selâmlik resmi âlisi için.. Birdenbire, arabacıbaşı, meydana geldi. Kucağında oğlu vardı. Regit ağlıyordu. ş Arabacı, seyislare: — Dağılımn, hepiniz, ötekl avluya gidin!- dedi. Seyisler gittiler, paşam.. Oğlan hâ Jâ ağlıyordu.. Babası: —Ah! şojugum yaptırma bana Bu işi.. dedi.. e — İsterim, isterim, — İstersin amma günah. — İsterim!, ” — Orası padişaha mahsus onun ye- rine kimse oturamaz. — İsterimde isterim. — Sonra başımıza bir iş gelir. — Kimse görmiyor. — Kimse görmese de gene cezamı- zı buluruz. Sen de, ben de çarpılırız. — Bineceğim baba.. — Ah ben bunu yapamazdım amma ne yapayım, evlât sevğisi.. Allahım.. Taksiratımı sen affet, yarabbi. Arabacı baştsı şojugu oturtü padi- şahın yerine Aslancım. Kendi de ko- şumları eline aldı. Yerine bindi. Altı &tir arabayı yürüttü. Ah Reşidin nasıl sevindiğini görme liydi, paşam.. Ellerini biribirine vuru yor.. Gözlerinden sevinç yaşları dö- küyordu. Nihayet, babası, arabayı durdurdu: — Oldu mu şimdi keyfin? Fakat be ni de günaha âoktün.. Allâh verede ba şımıza bir felâket gelmese.. Ne yaptım, dilimi tütamadım, As- lanorm! Bunları Cevher ağaya söyle- dim. Kaşlarını çattı: — Şok fena.. Şok fena..- dedi- padi gah arabacı başısı, sadık bir adam olmalıdtr. Halbuki bu, çocuğun arzu- ——— — İki tarafda da sulh teklif edildi, İXi taraf da #ulhu memnuniyetle kabul etilerYemende para Padizah namma baalacak, — hutbe de padişah namına okunacaktı. Bu temin odi. dikten sonra Sinan paşasın yüzü güldü. Çün Kü padişakı moemnun edebilecekti. Maksat. da buydu, Çöllerindeki kumları yüz — binlerce Türk kant İle yıkanmış Yemen, padişahin adı a. nılsın diye böyle zaptedildi ve öndan Sonra dinmeden kan aktı, doymak bilmeyen kum, Arabacı başının suna bile kunmış.. Sarayın ananası, ter biyesi yavaş yavaş bozulacak.. Şun. dan bir ibret dersi çıkarmalı, Bana emir verdi: — Aç şu dolabı., Açlım. — Ver oradan mavi şişeyi. Verdim. ; — Orada bir de gelincik macunu var dır. Onu da ver, Mavi şişedeki tozdan gelincik macuw nuna karıştırdı. Sonra, bahçede oyni- yan Reşidi çağırdı. Ona birkaç kağık yedirdi. Ne dersin, Aslaâneım, Reşit o gece kıvrana kıvrana öldü. Babası da: — Cezamızt büldük! - diye - günler ve ağladı, paşam.. Yaptığı kabahatı herkese anlattı: — Padişaha karşı haddini bilmiyen böyle olur !.. dedi. Sarayda terbiye işte böyle kuvvet- tenir.. Ya.. Paşacı! Yaz: $ Hatice Süreyya Amerikalıların aldıkları malümata göre Harp tayyaresi inşası faaliyeti Almanyada nisbet itibarile bütün mem- leketlerden fazla... Amerikalla neşredilmekte olan "Tay- yare kuvvetleri salnamesi,, nde - belli başlı devletlerin askeri hava kuvvetletri- ne dair yazıları bir makale tayyare ima- Tâtı işlerinde Almanyayı listenin başma geçirmektedir. - Aşağıdaki satırları bu salnameden alıyorüz: *Geçen senenin on iki ayr zarfında hava teslihatr mücadelesinde Almanya bütün diğer devletleri geride brrakmış- tır. Aşağıdaki Histe, müthiş bir faali- yetle geçen mezkür senenin muhtelif devletler aratmdaki tayyare inşaatı yüzde nisbetini göstetmektedir! Almanya 87172 Birleşmiş Amerika — 16, İtalya 14,1/73 Büyük Britanya 11 Japönya u Fransa 6 Sovyet Rusya 3 Havakla teslihatın? arttırmağa var gücüyle çalışmakta olan Fransa, bom- ba filoları sayısını arttırmıştır.. Fakat üni bir hal karşısında kollanılmak için ikinci derecede bir ihtiyat kuvveti öla- "Yfak yalnız 600 harb tayyaresini hâlâ mühafaza etmektedir ki bunlar bir işe ydramaz. İtalya hava efradı kadrosunu iki miş- line çıkarmıştır. Sovyet Rusya ise Almanya ve Ja- ponyanin müctemi hava kuvvetleri ye« kününe müsavi bir kuvvet yaratmağa uğraşmaktadır. Sovyet Rusyanın şarki Sibiryada 1300 harb tayyaresi vardır. Japonyanın. önümüzdeki 18 ay zar- fında artıracağı hava kuvvstleri bilhas. sa deniz tayyarelerinde olacaktır. Do- nanma için inşa edileçek yeni 12 deniz tayyare filosuna mukabil ordu için an. cak 6 filo kurulacaktır. Japonya ile Amerikanın donanmala- Tına mensub hava kuvvetleri şimdi sayı gölleri. 'Türk ülkesinde yaşıyanlarm kalpte., | piy undan Sövyet Rusya donanması« rinde bir yara açan kevgililerin vücudu Tle Niyazi Ahmet | Ja nın hava kuvvetlerinden iki misli fazla- dır., « 500 Liraya Satilik Ford Otomobili 500 lira Ford markalı spor - bir otomobil acele satılıktır. Talip o- lanların — arabayı görmek üzere 214 numaralı posta kutusuna “FORD” işaretiyle bir kart yaz maları kâfidir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: