A KA KERL ĞAA A TAATARR Ç Yüürye Wüı'ı Dihayet n k Sir a Tİ, "En N Önce zi Uaturka ti ? Ümümi Ydan, üi t dade, t tüt t. He SA getektir. * İ î:dhmm a Ni li k?riio“dın da İm Btün, Veti E“_âııi ci V'ıyı h €Ğ sü Adyol, gy B k h Nai la v Arüdan y Verildi " Solra üsi ' Nümüne te; 'yiıîL kafamı di Binerdi, bu Na bir mektu 'den on ğ tt Bti MN ayrılmağa Bak, br kargı * u önler var dinet, 't ediliyor, Ben, Yo y ana seh NÜgr Bi ü4 Kant değir ; n di İrim kl tiş a 3 Un Tüm ö aRallığı b hnn;::ı %""* b “'—ışîğ:'vn d da da Çıkacak diye de söyleme! . 'Mettiz elemanlar _hlîa'ı kemiğe da. 1? Paydos! *t Reçti. evvelâ 'tatların besteleri tektar başladı. Herkes de dinle- Fakat son za. dan çıktı öt bile ölüyor. Oku- " bir çoğu hakkında Seçilen beste ve | ı;:ıhı'ıkmdı keza mem. 'iuy“ımı. Gazetelere her urııekıupl.ınndın da Mütsuzluk oldu Thalde iki i inci bir sillei * oparlör- Buna akıl Vardır. Meydanındı 'h-h“hln"r“ Plâkları e L Fakat A gürültü ve var, dük- t. Hetm son- Şkil ediyor: 'ne halkı rakseder elbet! 'Onalar, bahçeler İt cayırtıdır baş ör va, nlerim!,, eme- kaide şümulle. Vazgeçecek.. P yazıyor. İ aile daha bu h ver- Vapur ara ol aralarında adamı Tayoyu <. Sinişler. T atılmış: Z dölabrnı keşle. alacaksanız, ğta gelir! - Kaçe V 'ecüh umu. Soğukluğu *T hakkında re- *Radyo hak- * varılacağına a) ç P Srçalanmasın, ,Üe: pencere. yitle oparlörle He ? de resmen, » Oparlör *Tyat iki!, DS salgınından 4, hatta cesaret. 9 Salgınından da sıcaklık 38, Ye- ü 20? 26, Trabzon © Eskişehir 34 & Sünüm İA 32 , ANtalya 30 A a a ah PLARZ 30 Ada- '5" u, İı;”' ıh'“ab,y' 33, Çorlu N 3 Eliğ:ı::k 25, Etzin » Diyarbekir Atalarında bazı ':;ı.. Sirt ve sırık TEN memni- "nallığr beş ağas. * Beyoğlu ve edilecektir. ti t evvel, İstanbul | n | | Tarabyanın güzel koyuna akan küçük ve Vüyük gerisler.. İstanbul konuşuyor ! (Tarabya : 2) Tarabyalıların şikâyetleri Vapur ve otobüs ücretleri pahalıdır. Lâğım deresini kapamak lâzımdır. Sahile kanepeler konmalıdır Görünüşe aldanmamalı derler ya bu- nun ne doğru asöz olduğunu Tarabyada bir kere daha anladım. Uzaktan, muntazam her şeyi tam, mükemmel bir eğlence ve zevk semti olarak tanılan Turabya, meğer binbir dert içinde yüzüyormuş. Yolda rastgeldiğimi dün yazmış ol- duğum eski mektep arkadaşımla bera. ber, çarşı boyunca yürüdükten sonra, Tarabyanın küçük koyunun bittiği ye- re geldik. Arkadaşım şöyle anlatıyordu: — Burada açıkta akan iki lâğım var. dır. Tarabya gibi bir yerde inanılır şey değildir amma, maalesef doğrudur. İş te gel de gözünle gör. Bu sözleri söylerken ilerlerdi. Rıhtı. miın kenarmdan aşağı İndi. Rıhtım al tınmdan açığa çıkıp evvelâ çalılar arasın dan gonra 20 25 metre kadar büsbütün açıktan denize akan b'r kanalı göster. di. Bu sırada resim almak için fotoğraf makinemi ayarladığımı görünce, der- hal yerinden fırladı. — Yo! diye bağırdı. Ne resmimi ala. cak, ne de ismimi yazacaksın.. Malüm ya ben memurum. O zaman esnaf kılıklı başka bir adam kanala sokuldu. Parmağile çirkef suyu göstererek: — İşte dedi, Benimle beraber alabi- lirsiniz. Böyle bir yerde açık lâğımla karşı. laşmış olmak beni hayrete düşürmüş- tü, Arkadaşım: — Dur, daha bu b'r şey değil, öbürü. nün yanında yavrunun yavrusu, diye| izah etti. Beş, on adım daha attık ki, bu sefer evvelkinin 50-60 misli büyüklüğünde resimde de göreceğiniz — şekilde bir muütdar dere ile karşılaştık. . Siyaha yaklaşan yeşil sularının ara, sında şekli belli olmayan böcekler kay- naşıyordu. Ben bu gerizi hayretle seyrederken, arkadaşım da koşa koşa biraz ötemiz. deki eczahaneye giltmiş, kolundan ya> kaladığı uzun boylu, güler yüzlü bir zatı yanıma getiriyordu. Ben de şaşırmıştım, getirilen zat da: um hiç oralı değ'ldi. llintik a ae lan eai Tarabvanın Parti başkanı ve cezacısı bay Nüzhet Mükemmel maydanda top oyrayan gençler — Buranın parti başkanı ve ÇCzacısı bay Nüzhet diye takdim etti 'Ve fazla bir kelime konuşmamıza meydan vermeden anlatmağa başladı. — Bu dere dağlardan gelen - iki ir makla bütün Tarabyanin Yâğımlarının birleşmes nden hasıl olmuştur. Geçen. lerde yolların bir kısmını tamir ettiler Bir kısmı da olduğu gibi kaldı. Şura- dan denize kadar 30 metre yok. Hepi- mizin sıhhatını tehdit eden bu mikrop yuvasını b'r iki bin liralık bir masrafla ortadan kaldırmak — pekâlâ - mümkün- dür. Fakat belediye garİp Rarip hesap. lar yapıyor, ftik masraflar çıkarı- yormuş. Vaziyet böyle oldukça tabil, Dimiyata pirince giderken evdeki bul. gurdan olmak hasebile, biz'm lJâğım da böyle açıkta akıp gidiyor. Geçen gün, bir memur gelip, suların Üzerine gül suyu döker gibi biraz ma. zot attı gitti. Böylece sanki bütün mikroplara siv- ri sinekler öldürülmüş oldu! Burada sustu, Parti başkanmın yü. zilne baktı: — Yalan mı? diye sordu! Bay Nüzhet oldukça müşkül bir va- ziyette kalmıştı. Nihayet: Başını salladı. Ona hak belli etti. O zaman arkadaşım adeta cesaret almış igbi, sesine daha hızlı bir ton ve- rerek tekrar anlatmaya başladı: — Bizim bir derdimiz de, şimdi üze. rinde durduğumuz şu meydandır. Gö- verdiğini rüyorsun, burası ağaçlık, denize yakın ! ö bir yol kenarı, velhasıl park yapılmak için biçilmiş kaftan. Eakiden köy hal- kının parasile yapılmış bir park zaten varmış. Fakat belediye yolu yaparken, eski hayratı da berbat etmiş, ne park kal.| mış ne de başka gey. Biz buranın ıslâh edi!mesini istiyoruz. Arkadaşımın çenesi açılmış müte. madiyen söyliyor, söyliyordu. Bereket, bu sırada yanımıza yaşlıca bir zat geldi de, ota sıra brrakmadan lâfa karıştı: — Bir de, sah'le kanapeler kovymak Jâzımdır, dedi. Şurada gördüğünüz ve buralıların kendi paralarile yaptırmış oldukları beş on kanape böyle cennet gibi bir sahile hiç kâfi gelir mi Belediye bir sürü kanape yaplırsa bile, sahildeki yolun gerisinde kalan kahvelere de, akşam üzerleri deniz ke- Tarabyada denisden çıkarlar ve üzerle. narına iskemle koymak müsaadesi ve. rilmelidir. Belediye her iskemleden bir. bir park olması lâzımken şimdi bir Ççöplük Yazan : Haberci nde duran — ağaçlı (Yazısı dün ç miktar para almalıdır. Böylece hem halk doya doya de: seyretmiş olur, hem de belediy bir varidat temin edil İhtiyar zatın söylüyecekleri bu kadar mitş. Ö sustuğu zaman Parti başkamı da derdini döktü. O da bu Şirketi Hayriye diyordu. Tarabyanın, mahvolmasına sebep olu. yor, Vapur fiyatlarımın bahalılığı rada oturanla Je bir tenzilât yapacak oldular, bundan an, cak Baoğazın kadar olan kısmında oturanlar istifade etti, bizle- re hiçbir faydası olmadı. Şirketi Hayriyenin bizi ne kadar ez diğini size isbat için bir maal anlat yım: “Cumhuriyet bayramlarında İstan- buldan Boğaziçine gelenlere tenzilât yapılır da, Boğaziçinden İş anbula inen ler tam tarife ile bilet alırlar. ir, bu- a yıkım, Geçenle İstinyeye tmi İstanbulda Boğaziç; icap eden Acaba bayram mer: miı oulyor! Yoksa 'Tenzilâttan istifade etmesi halk varsa bu da Boğazda oturanlardır amma, Şirket işin aksini yapar. Çünkü nde mi? Boğazda oturanlar nasıl olsa - torba. da kekliktir ve Şirketi Hayriye işi işte bu kadar hasis bir düşünce ile hesap eder, Parti başkanı burada biraz nefes al- HABERCİ (Devamı T7 incide) rine bir bornuz alarak caddede yürüye. rek evlerine dönerler. 3 “Sabalh Gağeleleri TU Cü 2? KURUN'da Ev kedilerini kurtarmak için bir çare Büprüntülerde eşinerek ayaklarına bulaş. tırdıldarı mikropları evlere getirdikleri, has, talık naklettikleri için sokak kedilerinin üldürülmesi yoluna gidiliyor. Bu arada ev kedilerini korumak istiyenle, rin sesleri bir bayli yükseldi.. Haklıdırlar, Bazı evlerde kediler, ıllc_ efradı derecesin, de muhabbet görürler. Aile efradından gibi. dirler. Öldükleri zaman arkalarından ağla. Kaybolurlarsa kedere düşülür. Hülâsa kara gün dostü, üzlet arkadaşı gibi bir pay. nir, & kak kedilerinin, süprüntülerde eşinme. si, yiyecek aramasındandır. Çünkü açtırlar. Kendilerina bakan yoktur. Ev kedileri, ise, tok karmları ve sırtlart ile, böyle bir geye benezrül bile — etmezler.. Şit halde: C6 el.a, demek kabilinden, tesa. düfen sokaklarda bulundukları kalanıp götürülünce sahipleri nasıl arkasın. dan ağlamaz? Biz diyoruz ki, ev kedilerinin — boynuna, ev köpekleri gibi, belediyece teecil — edilmiş tasma ve numaralar takılmalıdır. surada ya. Böyle kedilere kimse tlişmemelia Acaba bu fikri tatbik edebilir miyiz? (KISACA sütunundan) TAN'da Can sıkıntısı Banırdım ki, dünyada zengin ile fakirin, zayıf ile kuvetlinin, güzelle çırkinin hülâsa berkesin sımif ve tabaka fnrkr gözetmeksi. zin hissedar olduğu şey, can sıkıntısıdır.. Kimse iddia edemez akirin zeaginden fazla cant — Bikilir, Yanlış — anlamayınız. Müzayaka manasına gelen sıkıntıdan bahset orum. Vakit geçirmemekten — doğan iç mtası diyorum. İşte bu iç sıkıntist bazıla. ün Mmeğerse aranılan bir nimet imiş. Bunu geçen akşam radyoda dinlediğim (Se. nm Bırri Tarcan)ın kodferansından — öğren. dim. Üztat bu kaç bininci olduğunu kestireme. diğim konferanaında — Meterlinkin (Büyük vükülttan önce) yani ölmeden evvel ismin. deki eserinden birkaç satır alıyor. Bu sttır. arda muharrir “sn demlerimi uzatmak i. çin can sıkınlıal arıyorum. Lâkin ottu da'bü. larnıyor diyarmuş. Ben eseri okumadım ama herhalde üstadın naklettiği bu satırları şayanı dikkat buldum. Halbuki can Mese! akıntısı için birebir bizim gazetelerin “makale,, şeyler vardır. lerini 6kumak, barlarda numara seyretmek, Adalara vapurla gitmek ve nihayet kışın Ta. tanbulda ikamet etmek pek öğlenceli şeyler olmadığına göre, insanın içini sıkar şeyler. dir. Üztat bunları — bilmez değil ama muhakkak hepsini birden sarfetmiş ol. imamak için işin bu — tarafını da başka bir kanferansa saklamıştır. Belim Bırrı, (B. FELEK) CUMHURİYET'te: Edebi lâtifeler Bünbülzade Vehdi bir aralık — delirdi ve kör oldu. Süruri onun iyileşmeğe yüz tuttu. Künü düyünce şalr Ayniyi de yanına alarak ziyaretine L Araları evvelce şekerrenk idl Sürüri bir çok hicivlerle Vehbiyi gü. cendirmişti. Fakat Vehbi onu görünce sevin âi — Canmm Sürüri, dedi, bana aciklı bir ve, fat tarihi söyle de sağken işitip ağlryayım. Süruri, düşünmeden gü mısrat okudu. İmriülkaya e haşr olsun HAhi Vehbi. İzaha hacet olmadığı üzere İmriülkaya is. lâm dinine girmeden ölen — büyük bir Arap yairidir. Vehhinin onunla mahşerde urkadaş olmasını istemek, — Vehbiyi de cehenneme sokmak demekti. O devrin zihniyetine göre, hoşa gitmemesi Jâzrm gelen bu temenniden Sünbülzade alınmadı, gu zarif #ürle Süruri. ye mükabelede bulundu: Ne gam, İmrlülkaya da küçük bir adam değildi. O gibilerden cehennemde de tevk a. lnır.. (M. TURHAN TAN) AKŞAM'da: Canlı yirmi beşlik Arkadaşım pencereden aşağı baktı: — Yazık, dedi, kargıki damım üstüne bir yirmibaşlik düşürmüşter.. — Damdaki küçücük yirmibeşliği o kadar uzaktan naml gördün? diye sordum. — Gel sen öe bak.. dedi. Pencereye başımı çevirdim. Baktım damım üstünde beş kedi kavga ediyor.. Dağru.. Baş kere beş yirmi beş eder? Fakat ası) bucün. lerde sokak sokak dolaşan — İşkemberilerin burnundan düşen bin parça olacak.. İşkem. beciler bütün kış hava meak gittiğtini gören kömüretiler gibi Ozülüyorlar. (H. F.) Resim sergisi Güzel asanatlar birliği resim şubesinin yıl. hik resim sergisi 29 temmuz perşembe günü Bant 17 de Galatasıray İlsasinde açılacaktır.