. Tarihi macera ve aşk e>m->: razan: (Vâ - Nü) “Eğer sen bana ihanet edersen işte bu kanlı hançer Üzerine yemin ediyorum ki senin de canına kıyacağım!,, Geçen kısımların hulâsası Giritli başpapas tarafından Roma. daki Papaya hediye gönderilen ca. riyelerden biri olan Ayda papanır evlâtlığı olan bizim küçük Osmana gönül vermiştir. Ona vefa yemini etmiştir. Halbuki, Ayda'nın altı esir âşığı vardır ki, onlar da, gemi ile papaya hediye yollanıyorlar. Ayda- nn bir siyasi vazifesi de vardır. Buna vağmen, genç oariye, Osmana verdiği sözü tutmak için, kölelerin. den ikisini öldürüyor. .. * Arabın cesedine bir kere daha bak- tıktan sonra, onu, yerde upuüzün ve korkunç bir şekilde yatar vaziyette br Taktı. Ben, bu manzaraya o kadar büylük bir dehşetle dalmıştım ki, az daha ye. rimden ayrılamıyacak, büyülenmiş gi. bi kalacak, netlcede, yakalanacaktım. Fakat son dakikada kendimi topar. ladım, Genç kadım, kapmın tokmağızı gevirdiği sırada, yerimden fırlayıp ma. sanın altına gizlendim, O, bir ses duymuşçasına etrafına bakındı. Belli ki, bu iki- cinayetten sonra âsabı da bozulmuştu. Zira, bariz sürette titrediğini farkettım, Birkaç dakika soluk aldıxtan ve ken dini topladıktan sonra, belinden çı- kardığı anahtar çıkını ile bir kapr dâ. ha açtı. İçeri girip kilitledi: Bermutât yanaştım. Gözümü uydu- rup baktım. Bu seferki âşık, derin bir uykuduy, dı. Yatağma yatmış, kendinden geç. mişti. Arada sırada, inliyordu: — Ayda!.. Ayda!, Genç kadın: — Beni sayıklıyor! . diye mırıldan. dı. Sonra, seslendi:; — Antonl!, — Ayda, Ayda!, Yastıklara sarıldı. Kadım: — Anlaşıldı, uyanmıyacak, Zaten bunun uykusu derindir. Ötedenberi bi- lirim! . diye söylendi. Sonra, kararımı vermiş gibi: — Hem efendim, uyandırıp ne ola- cak? Bak, ötekiyle müşkülüt çıkıyor. du. En iyisi, hesabı bu vaziyetteyken temizlemektir. Şişeyi bir yere bıraktı. Gümüş ke. merine bağlı olan kılıfından hançerini çekti. Kölenin tam kalbini hesaplıya. rak üzerine sapladı. Köle: — Ayda!.. Ayda!, . diye iki kere daha bağırdı. Fakat bunların birincislai daha uy- kudayken, ötekini uyandıktan sonra. Bir eliyle kalbini tuttu. Şakır şakır akan kan parmaklarınm arasından sı. zıyordu. — Ayda... Sen misin? Geldin mi? ——— 136 — Eve dönünce, Vallingin — hiddeti birdenbire geçti, çünkü, meçhüi kadının tele fot numarasını öğrenmiş olduğunu hatırladı, küçük defterini açtı ve — sevinçle — okudu: “Lang 76856,, bu numarayı meçhül — kadının Kendisine #on defa telefon edişinde, telefon merkezindeki memureden öğrenmişti. Fakat ne yaptım ben sana? Beni ni. çin vurdun?, — Şimdi yanına geldim, başkasmın ismini mırıldanıyordun!... . diye bir if. tira atmaktan başka bir kabahat bula. madı, Köle, asabi bir hareketle, dudakları- nı koparır gibi bir jest yaptı: — Dudaklarım!, Kopsunlar — onlar eğer başkasının ismini - telâffuz etti. lerse... Fakat kalbim yalnız seni öz- Tüyordu. Yalnız senin muhabbetinle doluydu. Verilen cezanın kalbime ol. ması pek yazıktır. Bu coşkun sözlere Ayda bile daya. namadı: — Affet beni! . diye inledi, — Affetmek ne demek? Ben senin malmım... Dünya ve ahrette seninim. Ne istersen öyle yapardın. Böyle mü- nasip gördün, böyle oldu. Ve son sözleri bu oldu. Birdenbire sendeledi, Yere yığıldı. Dudakları sevgilisinin çıplak ve san dallı ayaklarına rasladı, Dudaklar, öptü o ayakları! Onlar da, hiçbir. kabahatelri olma. dan, böylelikle af dilemiş oldular. Ayda, doğrusu pek müteessir görü- nüyordu, Kanlı hançeri halâ elindeydi. Ona uzun uzun baktı, — Kendi elimle.. . diye inildedi, . kendi elimle onların birer birer can- larma kıyıyorum, Onlar ki benim en sadık adamlarım, en sadık arkadaşla. rımdı, ve işte, bana ne derece bağlı olduklarımı ölümleri emasında bile belli ediyorlar. Halbuki ben, birer bi- rer hepsinin canma kıyıyorum., Bu cinnet midir?.. Hayır! aşktır. Bana aşk bunu yaptırıyor. O çocuğu seviyo. runi, Osmanı seviyorum, Onu nasıl bir denbire, bir gün içinde seviverdim. Gerçi onun fevkalâdelikleriyle kulak. larım doluydu, Ben, kahramanlığa, di ger insanlara faik olmiya bayılırımı. Böyle bir hilkatte olan bir insanm ba- na meftun oluvermesi, beni çileden çı. kardı. Buna rağmen bu yaptığım ha- reketler nedir? O, benden bu fedakâr. lığı da istemedi. Fakat ben, öldürüyo. rum öonun rakiplerini işte... Ona en kıymetli şeylerimi kurban ediyorum, Birdenbire alnmı tuttu: — Fakat o... O, bunun kıymetini bi- lecek mi? Şayet bilmiyecek olursa vah bana, ve vah ona.. Kanlı hançerine baktı: — Bufun üzerine yemin ediyorum ki, onun da kanma gireceğim! (Devamı var) KURUN doktoru Necaetin Atasagu 1 Her gün 16,30 dan 20 ye kada: Lâlelide Tayyare apartımanlarında daire 2 numara 3 de hastalarını kabul eder Cumartesi günleri 14 den 20 ye kadar| muayene parasızdır. Kibar hı — Kat Valmondun yüzüğünü çal dıktan Kara gölgede bir takayvül vu ku buldu. “Artık berşey BULU Kendimi — topliyaca ğim! Harkesten aldığım şeyleri tekrar iade edeseğim. Jozet Mayerden aldığım elmaaları | tekrar yerine koymakla işe başlayacağım,, Bize Jorunuz.lize Cevap Varalim ... Herişi evvelden bitirerek evle- nen yengeye inanmayınız Amasyadan “günlerce stırap çekmiş,, imsaziyle mektup gönderen okuyucumuza: Mektubunuzdan — anladığımıza göre, hâdise İstanbul veya İzmir gi- | bi büyük şehirlerden birinde değil, daha küçük bir şehir veya kasabada geçmiştir. 17 inci yaşını böyle bir kasabada geçirmeğe mecbur edilen münevver bir kızın çok buhranlı ve zayıf anları olabileceğini kabul — et- mek munsiflik olur. Onun “sempa. ti,, diye ifade ettiği bu anlar içinde işlediği günah sadece iki mektup yazmak ve iki defa da karşı karşıya konuşmaktan ibaret kalmış ise, iki sene evvel geçmiş böyle bir hâdise- den sizin şerefinize hiç bir gölge par cası erişemez. Bu günahın bu kadar. la kalmış olduğu, aradan iki sene ka- dar geçmiş olmasma rağmen iki ta- rafça da tazelenmesine teşebbüs e- dilmemiş olmasiyle sabittir. Kocasiy le sovişerek ve her işi evvelden bitire rek evlenmiş olan yengenin hüsnü niyetinden şüphe etmek Tâzımdır. Çünkü başımdan geçen tecrübe, onu kıza karşı daha munsif olmağa sev. ketmeliydi. Buna rağmen size ih- baratta bulunduğuna göre, sözlerin- de muhakkak haset ve kıskançlığın körüklediği çirkin bir mübalâga a- ramak yanlış olmaz. Bu noktai na- zardan düşünülünce, yengenin size bütün gayretine rağmen kız hakkın- | — Ben çifte kum | dansöz Izbellâyım. Artık o, karanlıklarda kalmış bir masum çocuk gibi, hİçbir şeyi görmü - yor, güneş silinmiştir. Sadece yalnız « | Hrğını düşünüyor. Sırtına mantosunu geçiren polisleri görmüyor... Bu ferya- dt ve zaaft ile mütcessir olmaktan ken. dilerini alamıyan, buna rağmen onu hapse götüren polislerin vücudumdan bihaberdir. O sadece ağlıyor, hıçkırı » yor, ve ara sıra bağırıyor: — İzabellet.. DARLING Dominik ile Patrisin yaşayış tarzla. rı, bir hafta içinde büyük bir değişiklik arzediyordu. Manevi şarsıntıdan artık bahsetmyorlardı. Bedeni sarsıntı ise, Dominikte terzahür ed Patris doktorun t ce, karısını mümkün olduğu kadar yal. nız bırakıyor, başka bir odada yatıyor- du. Patris eskiden old gibi işlerine bakıyordu. Bu mevsimde işler az Saat 9 dan 11,30 a kadar müştercileri: kabul ediyordu. Sonra kendi başına öğ. le yemeğini yiyor, adliyeye gidiyordu. Karısını yalnız akşamları, yemekte görüyoru. İkisi de tahil görünmeğe çalışryorlar. dr. Dereden, tepede konuşuyorlardı. Yemekten sonra Dominik bitap haliyle odasma çekiliyordu. Patris bazı akşamlar sokafa çıkıyor. du. Fakat alelekser çalışryordu. Çalışı- yor muydu? Evet. alışmağa gayret © « diyordu ve buna güçlükle de olsa mu- vaffak oluyordu. Lâkin bir türlü aklım- da daha ağır bazı şeyler söyliyememiş olması da hâdisenin kizm anlattığı hududu ileri geçmemiş olduğuma de- Kâlet eder. Sonra bayan yengenin kızı mektup yazmağa teşvik etmesi de nişanlınız hakkında hiç de iyi bir akıbet temenni etmediğini açıkça göslermiyor mu? Nihayet nişanlandığınızdanberi kızın size karşı olan bağlılığı hakkın. da da bir fikir edinmişsinizdir. Bu bağlılığın hiç de suni olmadığı kızm samimi itiraflarından da anlaşılryor. Binaenaleyh, vaziyet kendinizi siyah düşüncelere kaptırmanıza müsanade etmiyecek kadar açıktır ve kız ma- sumdur. HABER AKSAM POSTASI UDARE EVİ Istanbul ' Ankara Caddesi Posta kutusu * İstanbul 214 Yolgrat adresi: İstandul HABER Yazı isteri telofonü » 24872 idare ve jlân * V Ma7g ABONE ŞARTLARI Türkiye — — Eenebi | 1400 Kr. | 720; « ! 4 ! * evlik — 130 le Sahibi ve Neşriyat Müdürü: Hasan Rasim Us Basıldığı yer (VAKİT) matbadse d, ü 138 — Büyük bir mücevherat olaa Jozef Mayerin ikametgâhı çok yüleck bir binanın dördüncü katındaydı. — Öyle ki, | Komgşu evlerin damlarr ancak bu katm hiza simâ geliyordu. Herbert Valling birar ötede hali hazırda seyahatte bulunan bir meslekda gen evi bulunduğunu biliyordu.. Kara Gölge, bundan bir hayli evvel, mü rimizin hepsi a tüccarı | © dan müthiş fikri sabiti defedemiyordu. Ürük çüf r Delbonun, çifte kumruların pe düşüp birini yakala. dığinm ertesi gü: Patris müşterile - rini kabal ediyordu. O gün beş altı kişi vardı. Hepsinin işi bittikten sonra kâ. Hibe sordu: — Daha kimse var mı?. — Bir kadın bekliyor. — Söyleyin, gelsin. tiye kadın: soktu. Bu, yir- y mi sekiz yaşlarında sade, fakat kibar giyinmiş bir kadındı. Gü . zel bir yüzü vardı. Neşe için yaratıl » mrş olan bu yüzde derin bir hüzün, bir keder okunuyordu. Bir an sustu. Sön . ra: — Mösyö, Bir sabah, ko! li, burada görüşecekle - # da mı kalacak? — Gayet tabil efendim, ben avuka . tım. Meslek itibariyle bir çok sırlara agâh olmuş olan Patris sakin bir hal ile din- | liyordu. Kadın hâfif bir tereddütle de. di ki: y — Her halde, “Yeşil Çayır Cinayeti,, denilen hüdiseden haberdarsınız. Patris, kendine hâkim olabilmek ve lâkayt görünmek için müthiş bir cehit sarfetti. Ve: — Evet.. dedi, meslek icabr bütün hidiseleri takip ederim. Gazeteleri ©- kurum. f — Bugünkü gazeteleri okudunuz mu . — Evet... « — Eko dö Frafsr da okudunuz mu? centilm en F larken geçtiği yollardan bu eve rar verdi fakat bu defa mücerhe ratı yerine koymak için... Baş olduğunu bil diği eve girdikten sonra, gizlice dama tır mandı. Sabahın saat (kisiydi Birsh durarak | aşağıya baktı. Mükemmel, Sokakta kimaeler yok Yazan: Moris Löblan — Nakleden! 4 Genç kadın avukata kendini tanıttı? rulardan biri, gaç — Evet.. — Bu gazetede, dün, çifte diye anılan dansözterden bahse& 6 ve dansözlerden birinin, Fansitif ' kifinden bahsediliyordu. Onu dâ dunuz mu?, — Evet.. — Ben öteki dansözüm.. teabeltğ Kadm, bu sözleri sade bir hal Üt zarmadan, şaşırmadan söyl ris gözlerini ona dikti. M başlar başlamaz, bu tarzda bir 4 hazırlanmıştı. Ve sebebini tiyatlr, olmağa karar vermişti. j Bir an düşündü. Bu kadın, © gecede gördükleri dansözlerdet gif Patris, kollarında olan kadının VA (, Töz olmadığı kanaatine vardığı ai lar, aklına, bu iki dansözün hıy:'; yordu. Ve şayet Antnan, kol * kulağma “darling,, diyen kadılf muşsa, o da, dansözlerden ni karşısındakine malik olmuşti | Hem ne diye buraya gelmişti?" sordu: —Buraya gelişinizin sebebini * Tir miyim?. ğ — Sizden malümat almak istiyef” — Malümat mı?. Ne husustâ?: — Arkadaşım ne gibi bir : maruzdur.. Bu kış bir tesadüf olarak, sizin G. Pons'u nasıl mt”) ettiğinizi gördük. İkimiz de aği Bu sabah ,heyecanım içinde siğ geldiniz. Belki bana bir tavsiyede * nabilirsin diye düşündüm. O*ı Bir süküt devresi geçti. Sonrü kat dedi ki: — Şüphesiz madam size mu2' mi reddetmem için bir sebep yok y nız bana, olanr ,biteni olduğu Bi latırsanız.. — Tabit.. Ve genç kadın büğün olant Jülb ile La Piyeröze nasıl rıtl_ ”J lerini, içip sarhoş olduklarını, * ğ dört kişi olan biri otomobile nasıl " ladıklarırır ve çayırda geçen hâĞ? y | tamamen anlattı. Patris endişesi” Iryarak sordu? — Bu rastladığınız kimseler da bir malümatınız var mı? Onlafi g fıyor musunuz, ve görseniz tanif sınız?, e — Kat'iyyen. Arkadaşım ve l_;;y velce içtiğimiz ve bu meçhul & yf tarafından getirilen şaınpınyallrı" e dimizi kaybetmiştik. Sonra da *Ğ,ı tik, Büsbütün mest olduk. Ve 46 » rın arasındaki mal ışıklara ıağ:""';ı talık çok karanlıktı. Bildiğim “dk; üç erkek ve bir kadın oluşu idi. A ler gayet iyi giyinmişlerdi. Kld”ğd' rikulâde güzeldi. Dördü de zanf€ sem bizim kadar sarhoştular. LA töz cılk gibi idi. Hepimüzi baştaf kardı. | — — Ne dereceye kadar?. * Kadın kızaradı. Sükütiyle ikrâf yordu. Patris tekrar sordu: Yi — Polis, sizin ve ıxhd.ışml"” # gibi hareketlere alışık olfluğıxl““'ı dia ediyor. 139 — BUküç saniye wna, *7 kenarıada, gireceği evin tun — Kö bulunuyordu. Dar bir tuğla geridi * katledilecek beş metrelik bir mesafâ Yanlış hir adrm, on küçük bir muvast | vaya ayak kayması meşium sukütü edecekti.. Pakat soğuk kanlılığı onü İ bile terketmedi. ARALAOP oranl pi Ş2 MALÜNYUZEE sUR OŞOAAD TOWTULU VZ DUTJD VUŞDOZ — WOEKLA (3) MOSYULAŞI MEZİYOLE Y SİPIRZDAİZ