“Avpromy PioYs v doğ PperojSuzz 09 YOBĞ ÖOD aNf Ayuo sey puz *EnuLOKI8BUK OYPYOYLUDUL AY UĞU DA HOĞDA #nUBERYO ANP O,, 18) *PBoagE ZUŞAŞI U00 $ DUS id9onnaI TUTUPEK BİYÇUrpe y dorzııduy 49 Pojdım :dayyooryrem (MVADIF TUSIR) TUMOJA SAÇ *"HAP UPK “LOpP DUDYA,, TIRIZEA YETMO ( SIN, EStÇ 'ELüÇep SA deydea SLHEY KYANA SURYON 'AITIMEI 3öYELSY OYT KEDUE OAYAY NO YEYEJ DAŞL9P Y TU T SSONSIR,, VUSUULUR uukea,, veleg — wp,pouu w0 pou * YoYAIP) deyıy vupey ı'q YTEYEA (UABVIY) UmOLY ÜrLeRİ » Spuyloza mlso y) "TeKE9g Yana BUĞSVULU UVALI,, (turpey aa veyo UndtpeyLe) TUTEYPUSYY (CzapAi şuzru J0f 40y w3s zupoy Av) *rB2k Kusul 107 399 Ud6 1 UPLU I (ef a0 pusüJ pro yuza 9 ça Av) “suyur yo puarıy pro Kida & Pu g 'maKAdA€ UapursarrUP deyry *-3190p dDPEY HOPMASOLD WAPIÖ TüJPE HOG UDUDE U, “Layatos YOĞ HYÖY (WEPDAŞ) MMO SMZNAOĞ APOUYO MüyUAN,, “YAppodsel dSurirğ TepLie)Bepele fyso HOĞ “uşu ppazuso BUpoyan 1489 YO3 NA YüşppoBeci woa,, *zeçsuam Unzn 314 nihayet kendi kendine şöyle dedi: — Ravayakı Yaydasız buldukları için böyle yapmış olmasınlar? Şu halde, de. mek ki elleri altında — başka bir âlet vart. Daha emin, daha kuvvetli, başka bir âlet... Belki de bu âlet faaliyete geç- miş bulunuyor!.. Vay aksi şeytan vay!, Bunu nasıl öğrenmeli?. Parfe Gulâr şehrin kapısına — doğru avdet etmişti. Birisini bekliyormuş gibi, ağır ağır yürüyordu. Şarkı söylemiyor ve hiç kimsenin nazarı dikkatini celbet- memeğe çalışıyordu. Kapıya yaklaştığı sırada, oradan, mu- belizsız bir araba çıktı. Rahip durakla. dı ve arabayı gözlerile takip etti. Araba, iki değirmenin bulunduğu yerin yuka- rısında durdu. Parfe Gulâr, tekrar geriye — dönerek fiç güvercin otel ve lokantasına — kadar geldi. Bu otelin, Sen - Rok kilisesi kar- şısında bulunduğunu söylemiştik. Par- e Gulâr, kilisenin merdivenlerine çıktı. Pardayan onun peşini bırakmıyordu. Rahip kilisenin etrafını döndü. Bura- Terda kimsenin dolaşmadığından emin olmak istiyordu, Daha doğrusu, onun biçbir hareketini gözden — kaçırmayan Pardayan öyle zannetti. Parfe Gulâr, dışarısını görde, geçir dikten sonra kilisenin içine girdi ve her * ah inceden inceye tetkike — başladı. Ve onu, gözlerinden kaçırmayan Par- dayan memnuniyetini gösteren bir te. bessürnle düşündü : — Zannediyorum ki, sabtımın mü- kâlat göreceği an yaklaşıyor, J Parfe Gülür, kilisenin — etrafında ve * içinde Hiç kimsenin bulunmadığından T emin olarak. merdivenin en üst basama- “Bana çıktı. Böylelikle dört taralmı sey- tedebiliyordu. Ve artık hiç BUNENLK —< Öim :9seA (isptop uvaLey) p — doj Crunuşsodıp yma 2p gıp GwoB zım Av uany) Susunredap yooa DU7 YİNCKYI SUTAS semM T USUM 1224 AAA DEZ) “apKağtağa Tüşüsa Güz mçe — ya) sayen "Pr ha 'GİPirayasa Geyry NE) “pymeyeag M1P GÜPEY NA,, - yp3 N sane) noK prurrtrag xeawye “(ufNU 29 YNO 81P) *ourUL GT XOCO STUI zaunsrokiye “UNĞEPENLE AT “uşuyyaşuoğ FOPUYAU 4)9,, (ufRmU a0 Pusif 2) :9uyu yo puraz e -tuygon doyyarmun da Tapdpyaan zplan Npp asıapP ng ruglsüdü GOZLLONI “-aAPARA “D DÂĞI ızopuuf “wvp “azTuDARPYA <0 azyalşamaĞ “u9p,, * Ja)ANENUSU 9P di 18080 SAa daPaYENDED FPNYİY KADIYA 1A4)p96 uD9 Da,, *SUTSAREP APPPUNA UAPULSAN TUNAĞ YUŞPUY OHOSULEY “ep 859 PZUJUEZ 'OUPSANTUP UDAFPL9 TOPUYSANTEP AKISNOĞ Ceşhu we navp pus zi fiz teş db guou Aip pua) *Aj Ut Tmop pus Sayıı Üç dN yuaM I puz buzdsumd GOÖZLÜLDÜL < *(eg1 Tp ZpnB yeof sanuf “zamB N3 ZUĞÜ aNU ) *s0R| 0) Spoo3 Köwey vi9AZ “SarOL3 073 SEYRAĞLUN WOLJ PARDAYANIN OĞLU ———M—M— nazarlarından kurtulup kiliseye giremez di. Faydasız bir tedbir, çünkü düşman zaten içerdeydi, Fühakika — Pardayan gizlice, rahibin arkasından kiliseye gir. miş ve onun göremiyeceği bir — şekilde yer almıştı. Bütün bu hareketler, büyük - bir iti- nayla tanzim edilmiş gibi, Parfe Gulâr tam tertibat aldığı sırada, — mânastırın kapısı açılmış ve Akuaviva dışarıya çık- mışt. Arkasndan, ikişer ikişer ve aralık fasılalarla, on iki devcüsseli rabip ken- disini takip ediyordu. Parte Gülâr merdivenin — en üstüne Çıktığı zaman, Gayon — sokağından bir kaç adım ötede bulunan — Akuavivayı gördü. Onun biraz daha — yaklaşmasını bekledi ve sonra kilisenin içine - girdi. Birkaç saniye sonra da Akuaviva ona iltihak etti. Yeni gelen adamın azametli tavrını görünce, Pardayan gözleri, gizlenmis ol duğü karanlığın içinde parladı, — Nihayet! diye mırıldandı. — Şimdi artık meselenin içyüzünü öğreneceğim. Parfe Gulâr, bir işaretle sorulan sua- le cevap olarak! — Tamamile yalnızır, dedi. Akuaviya ayni tavırla: — Ne olursa olsun ! Dedi ve tedbirli harçket söyledi. Can kulağiyle dinliyen Pardayarı, çok alçak sesle söylenen bu — sözlerden hiç birisini kaçırmadı. Atlara bol bol İspirtolu içkiler ve- rildi. — Muhakkak mı? — Tamamile emin olabilirsiniz, — Nereye gidiyor? — Sen Jermene, azer ÇA kraneaı etmesini — Orkarmağa vitt 1 lar” mevzuunu taşryan 19 uncu resim üştük, Dersin sonunda da İngi. DERS:61 (19 N. lu “Büyük mağazalar”resmile takip edilecektir) ENGİLİZCE DERSLERİ Kendi kendine 1000 kelime ile (Her hakkı Haber Gazetesine aittir) Bd aa İNGİLİZCE DERSİ “Büyük mağ üzerindeki çalışmalarımıza geçen derste başlamış ve bu Bgörm lizceden türkçeye ve türkçeden İngilizceye çevrilmek Üüze, re verdiğimiz vazifelrin yapılmış lışmalarımıza devam edelim. bahsin ilk kısmınt Türkçeye çeviriniz 1 — Where did you meet your friend? İNGİLİZOR DERRELERİ “fakat siz olurdunuz daha iyi ölçmek benim el yap. But you'd better measure my hand to make sure, mak emin.,, — BSix and a half, I think, “altı ve bir yarım, ben düşünüyorum.,, Altı buçuk, zannederim, (bat yüd böter mâj'ör may hend tu mek şür.) (siks end & haf, ay tink.) Fakat, emin olmak.için, elimi ölçseeniz daha iyi olur. PARDAYANIN OĞLU —— ——— ——— bulunmak istiyorum,. Acaba — gidecek — Yarın memleketine dönecek. — Pekâlâ.. ya kadın? — Arabası sizi bekliyor. Fazla bir tek kelime yok. — Akuaviva derhal çıktı ve perdeleri indirilmiş olan arabası içinde kendisini bekliyen Leono- ta Galigaya iltihak etti. Onların nası! harekete geçtiklerini anlatmıştık, Parfe Gulâr onun birae uzaklaşma- sını bekledi ve kendisi de çıkıp gitti. Pardayana gelince, o da uzun adım- larla gitti ve yürürken söylendi: — Hepsi bu kadar mı?.. — Bu mel'un rahibi takip etmek için tam Üç — saat kaybettim ve neticede ne öğrendim?.. Hayvanların içtiklerini, meçhül bir ada. mın Sen Jermene gittiğini, bir kadının bana çok mühim bir şahsiyet — hissini veren, bu ihtiyarı beklediğini. — Bütün bunlardan bana ne?.. Galiba abdallaşma- ğa başlarlım!.. Gidip oğlumun ne yaptı- ğını görelim daha iyi olur. Sentonore sokağında, arabayla Üç a- silzade silâhşörü tanıdı ve kendi kendi. ne; — Hele hele!,. dedi. İhtiyarı bekliyen madam Konçiniymiş!.. Fose sokağında mendilini düşürüp de, sözüm ona sarhoş rahibe bir şeyler söylerken herhalde bu randevuyu vermişti!.. Bu ciheti anla- mak lâzımdır. Belki de... canım, cehen- neme kadar yolu var... bana nei Pardayan, dört atın trmile ilerliyen a- Tabanın arkasından Sentonore sokağın. dan çıktı. Arbr Sek sokağına — doğru yürüyordu. Ancak oğlunu düşünüyor- ga. Daha doğrusu öyle — düşündüğünü zannetmek istiyordu. Hüsnü — niyetle şöyle diyordu: — Onun gizli mağaraya gidip gitme- diğini bilmek lâzım. Çünkü bu defineyi şekillerini görerek ça. — When I was in the glove department. 2 — Have you beecn glad to see her? Bördüm, A Çevrilecek olan türkçe cümlelerin de ingilisceleri şun. Gir: lardır: - — Yüzlerce kadın erkek satış memuru 38 — Ne yapıyorlardı? — Müşterilerine hizmet ediyorlardı, 4 — Tezgâhlarda neler gördünüz? — Bir büyük mağazaya gittim. 2 — Ne gördünüz? Çevrilecek olan ingilizce cümlelerin türkcesi sunlar. — Muhtelif şeyler, Geçen dersteki vazifeler .l — Bugün noreye gittiniz? because, I hadn't Ingilizceye çeviriniz 1 — Arkadaşmız nerede bulunuyor — (oturuyor, yaşı. yur)? — Yabancı memlekette; fakat tatili geçirmek için İngiltereye gelmiş. — Evet, o (kadın) eldiven almak istiyordu. 8 — Kaç numara giyiyor? — Altı buçuk, zannediyo, vum. — Yes, 1 have been very glad; see her for many mountha, — She has bought glones, 4 — Kid or washleather? — Öne of both, 2 — (Büyük) mağazayı beraber mi dolaştınız? 8 — What was she wanting to buy? B 315 mi?.. Doğrusu, hakkında bir fikir edin- memi bir hayli geciktiriyor! Fakat Pardayan ancak Janı düşündü. ğünü, ancak Janla meşgul — olduğunu kendi kendine telkin etmeğe çalışırken, zihni her şeye rağmen başka — şeylerle meşgul oluyordu. Öyle ki, Trauar soka- ğına gelince birdenbite geriye dönerek mıtıldandı: — Bu işin altında gizli bir muamma var.. Bunu öğrenmem ldzımdır. Kararını verince, bütün — tereddüdü derhal zail oldu, Sıkı adımlarla Luvra doğru yollandı. tzahat Almak üzere mü- racaat ettiği ilkadam, kralın on beş da- kika evvel dışarfıya çıktığını kendisine haber verdi Pardayan hiç tereddüt etnwdı_n: — Sen Jermene gitti, ideğil mi? diye sordu. —- Evet, mösyö, Şövalye, içinden kükredi: — Vay iblisler! Şimdi meseleyi anlr. yorum!.. Allah verede, vaktinde yetiş- sem! Nöbetçi zabitinin ismini sordu. Mös- yö dö Vitriymiş. Onu tanryordu. Yanı- ne gitti. Bitmez tükenmez nezaket söz. lerini kısa keserek ona derhal şöyle de- dit — Mösyö dö Vitri muhafızsız çıkmış olan majesteye mümkün olduğu kadar gçabuk yetişmem lâzım. Çok seri bir ata ihtiyacım vardır.. Kaybedilecek bir tek saniye bile yok, Vitri Pardayanı tanıyordu. Çok — va- him bir mesele cereyan ettiğini anladı. Hiçbir şey sormadan ve tereddüt etme- den, sadece şöyle cevap vendi: — Gelin mösyö — dö Pardayan, size — en İyi atımı vereceğim. ; Saniye — K — İn one of big Landon stores, 1 — Where art we? 4 — Kitap dalresine gittiniz mi?