W DUDUNU (4 vi op Op 0418 YUM vize ŞUMYİ ZYE ateş areumu (e İİ SAYETSEM YO 2y,spm snunyO 1puoy dnunına vruos yoyo 9 (arpp) op eşik 400), unlvg * 5 twog wüpnug “yaya) A2 1D “yolla B E g > 5 & — #çramış, dört nâla ve yıldırım süratile, nhtunlardan ilerliyordu. İşte böylece hiş farkında olmadan, önde giden oğlu. DA Yetişmişti. Xx İYİ'bit ata binmiş olan Pardayan bir müddet sonra oğlunun yanma yaklaştı ve tekrar sordu: — Böyle süratle nereye nuz? gidiyorsu- NE li i 1n parmağile ilerisini gösterdi ve sa- gırdı, Kendisini boğan heye- tan evvel yetişmek hi nda. sinde fazla izahat vermeği dü- Fakat Pardayanın bunu anla” | © görünce de hayret etmedi. madan dört nala gitmekte| b r. Kolombye sokağını ni- âyetinde, manastırın bahçe duvarını geştikkten sonra, sol taraflarında kralın arabasını gördüler, Da sürükliyen dört at çılgın bir lan, © #oşuyorlardı. Ayağa kalkmış o. ey tehlike korkusunun vermiş etik thiş bir kuvvetle dizginlere a »kat atlar; yavaşlatamıyordu. sava, Sen Per kilisesini © geçmişti, uradan İtibaren sökük yol halinde uzı- Yordu. Sol tarafta henüz dört beşer dada Bundan sonra, seyrek ağaçlarla İleride ör geniş kırlar geliyordu. Daha “e nehrin bir kolu akıyordu ve vet etmiş olduğu © Veçhi bir uçurüm halindeydi pi » sabık kraliçe Margeritin aa vardi Bü bâhçelerin ortasında & Bir tepe ve üzerinde bir değirmen Sağ tarafa, ulunuyordu Atlar, kıztşan bil si ik, in atlar gibi, düm: düz bir hat Göetinde alabildikleriie ile koy 180p İsduaş “ved Yi salya Zİ SAR UYU MSJ SY, —Ş duyu? — Dag kur pakolu 1 ıng gozZzlillonNı “Yy Suyupe T op ayı ©X — “yonu Aa “22035 oyu uf ı4aısudd akçeurö çur &oun3) 49J9OUNOY Y392U9J499Z3 #moyojudur EySey 'EpLE$: zmu gı moge İuyaapi u 09 1y31 9 si Sİ ? 319 VPDAN ;9, 2 9p 49) wep P ayazma ylins op Sp CD m Ay j0) ça 0m a10Y YO — MOZUITLONİ “uma 9081 10 Czamb 40) “OS topa0ı 9 “apıİ alemep (eyyi ısanısumd 316 PARDAYANIN OĞI U diyorlardı, Ve şüphesiz oraya mukave- ecek bir cazibe taralından acaklardı ki, birkaç defa kendiliklerinden dönerek bü istikameti tutmuşlardı. Herhalde kuvvetli likörler susuzluk» larmı tevlit etmiş, onlar da Muyun o İs- tikamette olduğunu hissederek o oraya koşuşuyorlardı. Değirmenin alt tarafın. dan geçmek mecburiyetindeydiler, Bir. az ötede, $ol taraflarında iki cesim meşe ağacı vardı. Sonra, manastıra âit küçük ordu. Eğer araba bu iki Üzerinde parçalanmazsa, nu biçbir şey kesemezdi. Atlar suyun içine atlayacak, araba çayın ak- tığı uçuruma yuvarlanacaktı. Pardayania oğlu atlarını o kraliçenin si içine sürdüler. Güzel çiçekleri ettiklerine aldırmadan Ooradan dört nala geçtiler. Oğlunun da ı Pardayan, sarsılmayan haliyle izah ediyordu: sakin — Doğru şu küçük binaya gidecek ve arabadan evvel oraya varacağır. Ye- re atlayıp bekliyeceğiz, Araba karşımıza gelince, atların kafasına © atlayacağız. Ben soldaki atı, siz de sağdakini ala- caksınız. — Peki mösyö. Hiç kimseden emir almayan yiğit Jan Pardayanın kumanda etmesini gayet ta- bii buldu. Harâkete geçeceği zamanlar, daima soğuk kani: olan Pardayan, gizlice ona baktı. Onu da kendisi gibi soğuk kanlı ve kendisinden emin gördü ve memnu- niyetle gülümsedi. Bu görmüş Kapısından iki baş uzandı ve iki ses bağırdı: — imdat!! Yetişin!, DERSLERİ dav , Çıktım, 1,, İndim. - Yasgelmek ay wmt ap ay aşağ gittim yukarı, gidin rüm). yukarı yö- serinleme oda.,, Sonra bilfeye çıktık. geçirmek için dönmüş DERSLERİ İNGİLİZCE konuştuk ve Konuştuk,, Konuştuk, konuştuk. nd haz önlü cast kam bak tuinglând för & şort İngiltereye kısa bir tatil bir Kısa tatil, We talked and talked, (wi tokd end tokd), and then went up (e the Refreshment Room. (end den went ap bı de rifreşment “Ve onu ver yalnız tam gel » yaşamıştır, bu, rmuştur, rasgeldi.., m yaşamak, oturmak (İkamet etmek) yaştıyan,, Otu in — görülmüş te Hv - : kam — gelin live: 'o dur olunmuş he has ; nak ye. “Mazur görün beni, nasıl yapıyorum ben kazanım eğim öv dipartment.) madam, Konuşma xcuso me, how do I get to the glove department ven dairesine nereden gidec the lefi hav du ay get tu de gi oldu kahvaltı beraber.,, 1 ettik beraber kahval den oram üzerinde sol, Layan.,, ada, sol tarafta, bayan, sr dör an de left, mad'am.) and had Juneh together, (end had lanç tuged'er). “Ve bizi; Ve — Over there o PARDAYANIN OĞLU 313 nasıl olsa baklayı ağzından çıkaracaktır. Filhakika, yemek bittiği zaman Rava. yak tanınmıyacak bir bale gelmişti Her zaman solgun olan yanakları kıpkırmizı olmuş, gözleri alevlenmişti. Kahkahalar! ediyor ve Pardayan onun bir hayli sözler söyledi- gülerek alay ğini duyuyordu. Halbuki hiç de fazla içmemişti, Fa- kat her zaman gayet az içtiği için, bu kadarı başma vurmağa kâfi (o gelmişti. Ve şimdi artık her zamanki adam değil. di. Uzun ve korkulu rüyadan uyanmış gibiydi. Ya, âsbütün trafındaki yeşillik ve çiçekleri, â- deta hayretle seyrediyordu. Parfe Gulâr birdenbire, dostça bir ta- vırla: — Görüyorsun ya, dedi, iyi bir yemek ve şarap, düşüncelerini nasıl değiştiri- yor Ravayak samimiyetle itiraf etti: — Doğru! Bana öyle geliyor ki, âr. tık ayni adam değilim. — Söyle bakayım, peder Dobi günahla: çıkarttın, Sana neler söy- Jedi? Bu tecessüs dolu sual ilzerine Rava- çehresi mahzun ve müteessir bit — Düşüncelerimin boş bir hayal mah duğunu söyledi. İyi yememi, iyi içmemi ve memleketime dönmemi tavsi- ye etti. Ve bana birdira verdi. Parfe Gujâr derhal: t, hakk; var, Bu peder Dobinyi cidden namuslu ve tahsilli bir adamdır. Dedi ve cebinden çıkardığı bir keseyi masanın Üzerine boşalttı. Kesede yirmi altın lira vardı ki, bu fakir bir rahip için mühim bir meblâğdı, Hayretinden ağzı açılan Ravayakın önüne on alumiterek izah ettiz — Fakat buradan Anguleme gitmek için bir lira cidden azdır. Bu on altını al, bunları sana dostça ve candan veri, yorum. Ravayak hayretler içinde sordu; — Bunları ne yapalım? — Nasıl ne yapacaksın?,. Fakat bun- larla memleketine döneceksin, bedbaht. Tekrar ediyorum, (o Dobinyinin hakkr var, Bu şeytani hayalleri kafandan çı- karmalısın Ravayak., Ve zavallıyı son derece (o mütehassiş eden heyecanlı ir sesle ilâve etti: — Bana inan Jan Fransua, memlekt- tine dön. Orada vicdan istirahati ve sa, #det hulacaksın. Evlenirsin, çocukların, aile ocağın olacak, ve sen de diğer in- sanlar gibi bir insan olacaksın. İki adam arasında uzun (o bir münâ- kaşa oldu. Ravayak Pariste kalmak is- tiyor ve bunun sebebini söylemiyordu. Parfe Gulâr kuvvetli çenesi ve Ikna ka. biliyeti sayesinde nihayet bu münakaşa. dan galip çıktı. i Ravayak on altını kabul etti ve ertesi günü Anguleme gideceğine söz verdi. Rahip istediğini elde ettikten sonra, he- sabı gördü ve arkadaşını oteline kadar tesyi ederek kucakladıktan sonra ya- nından ayrıldı. Saat, takriben on buçuktu. Tam bu esnada, yiğit Jan da Arbr - Sek sokağın. daki evini terkediyordü, Pardayan mütemadiyen takip ediyor. du. Yalnız, büsbütün irkisarı hayale uğramış, şöyle düşünüyordu: — Pek garip bir şey!.. (o Rahibin bu bedbaht adamı kralı öldürtmek için kış. kırtacağını zannetmiştim ve bundan â« deta emindim.. Halbuki tamamile aksi oldu.; Onu memleketine gönderiyor!,, Fakat ben bu derece yanılır mıydım? Bu sünli zihninde kurcalalktan sonra, come: hi haz kam konuşmak tökd — konuştuk öl ' “onun var gelinmiş,, Gelmiştir, idin geçmek kurdele tezgâh, © past the ribbon counter, (go past de rib'ön kavnter.) “3 Kürdele (tezgâhını) darlesini geçin,