Her hakkı ablam — Hadiye'ye aittir. Yazan: Naciye İzzet Kanser kurbanı: Si di —1 Bütün bunlara rağmen Neclâyı hatır!ı k olan bu küçük çehreyi görmek için şimdi içerisinde derin bir hasret uyandığmı hissediyordu. Hem de adamlarına karşı çocuğu hakkında sız görünmek istemi- yordu. Bunun için her sabah onu odası- na almağa karar verdi. Onu yalnız sabahları görecekti. Çünkü çocuğu görmesi ona öyle bir heyecan veri- yorda ki buna daha fazla tahammül edemezdi. Ayni zamanda bebeği disine alıştırmak için güzel ©- yuncaklar almak hil Ona çok iyi pek ço gaktı. Dikmen 'şimdiye kadar daha görmediği bu sihirli şeylere hayran olurken, oynarken baba da çocuğu korkutmaksızın bir köşede sessizce Seyredecekti. Çocuğun çalışma odasına yalnız getirilmesini emretmişti. |— Dikmen, bu mini mini şahsiyet çalışma ©- dasma daha ilk defa olarak giriyor- du. £ Çocuksükünetlegözlerini etra- fında dolaştırdı. Kırmızı acem halı- lariyle kaplanmış duvarları, pril - pı- ril parlıyan akapu takımlarımı dik- katle tetkik etti, Lem'i bir köşede kendisini gizle- mek ister gibi hiç hareketsiz duru- yor, çocuğun dikkati çekmeksizin önu gözden geçiriyor: du. içük çehre birdenbire canlan. dı.. - Ağiız lâtif bir tebessümle açıldı.. Çocuğun gözleri — sevinçle ışıldadı. Dikmen sihirli oyuncakları görmüş- tü! Bir sevki tabii ile onlara doğru koştu. Makineli at şüpheşiz ki gör: düklerinin en fevkalâdesiydi. Fakat kapalı kutuların sırrı da işe karışı- yordu. Bütün bilmediği hazineler- den daha az cazip değildi. Bu kadar çok olan fevkalâdelik, lere karşı şaşıran bu küçük adam mıhlanmış gibi düruyor, hiç bir şeye dokunmağ İşte o zaman Lem'i araya girdi. Bütün bu zenginlikleri şimdiye ka- dar küçük bir köylü gibi yaşryan oğ- huna takdim etti. Çocuk artık bun- hara alışmış olacaktı. Baba bir kutu açtı. - İçerisinden ylariyle, istasyonundan tüneliyle gı şimendifer çıktı. Hatta ufak bir manivelâyı biraz oynatınca tren dev. “filiyor bir de mükemmel'kaza olu- Yordu. Dikmen oyuncaklarm üzerine Byice başını eğmiş ciddi ve mühim bir tavırla bakıyordu.. Şu küçük mikâplar ve sütunlarla ev yopmak hiç alâkasını uyardırma. dı. Çünkü evi yapmak için mutla- Ça uğraşmak lâzımdı. Balona karşı bir tebessümle iktifa e! Fakat küçük Dikmen de en büyük heyeca- n uyandıran tüfek olmuştu. Lem'i- nin onu oyuncak kümelerinin ara- sından çıkardığımı görünce derhal elinden kaparcasma çekip aldı ve ta- nıyan gözlerle muayene ett bir daha elinden bı nadı. Bu âdeta bir yabaniye benziyen küçük köylü bu kadar güzel ayun- cak yığınları arasmdan bunu seç- mişti. Çünkü bu korkunç ve memnu şe- yi koru bekçisi Veli ağanın elinde #düğü için iyice tanıyordu. Veli ağa ki —Dikmenin gözlerinde meşhur ve büyük bir şahsiyetti! Şimdi artık alışmış, bugüne ka- dar o kadar sıkıldığı babasının mev- cudiyetini bile unutmuş koru bek: oyunu oynamağa başlamıştı. yecandan sarsılıyordu. Silâhı beline takmıştı. Kendisini büyük bir ormanlıkta farzediyordu. Sanki hayali bir avı öldürmek — istiyormuş na koyuyor, ya- an alıyor ve cesaret edemiyordu. tetiği çekiyordu. — Bom! Bom! oldu! ni kendi üzerine | ve artık ğ «« Bu küçük adam — karşısında Lem'inin çocukluk hatıraları uyan- muştı. Gülümsiyerek sordu: — Kim öldü Dikmen? — Bobi.. Pom! Pom! Poml İşte öldü. Baba yavaşça tekrar sordu: — Babi kim? — Babi mi? Sen onu bilmiyor | musun?.. İhtiyar köpek.. İşte işte öl. dü. Bak bak ölüyor ölüyor Poml Pom! — Peki; ama sen neden onu öl- iyorsun ? Küçük heyecansızca anlattı: — O artık ihtiyarladı.. Veli ağa artık onu jatemiyor.. Poml öldü öl- dü! dür Durdu. Sonra esefle söyledi: — Veli ağarimi sahiden bir ti ği var! Banimkisi oyuncak.. Sal öldür müyor kil Eğer be e- ğim de onun gibi sahiden olsaydı ben de öldürürdüm, Baba baştan aşağrya kadar - sar" sıldı, — Sana bunları gösteren Veli ağa mı? — Ha.. O işte.. Bak işte böyle yaptı.. Küçük tekrar tüfeği yanağına dayayarak yaptığını tekrar etti: — İşte, işte, yere düştü.. Öldü.. Görüyor musun?.. Bebek şimdi başka bir taklit da ha yapmağa başlamıştı. Bu müessir bir hakikatin masumane gösterilme | si idi.. Çocuk köpeğin uluyuşunu taklit ediyordu. Yere uzanmıştı. İri ulumalarla ni- hayetlenen zayıf iniltiler çıkarıyor- du. Can çekişen hayvanların yaptığı gibi küçük bacaklarımı titretiyordu. Ve baba şaşkın bir halde bir ölüm sahnesi canlandıran bu güzel küçük çocuğa bakıyordu. Öyle bir ölüm sahnesi ki hem çok komik ve hem de yürek paralıyor - du. Oğlunun taklit ettiği bu - ölüm sahnesi Lem'i için birdenbire taham- mül edilemez bir hal aldı. Yavaş bir sesle: — Dikmen, bırak şu oyunu!, de. di. Fakat çocuk dinlemiyordu. Aya. ğa kalkmıştı. Çok canlı bir hare - ketle, büyük bir heyecanla kanuşu- yaordu. Anadolu şivesile karışık tat. k çocuk ifadesiyle köpeğin son âki- betini anlatıyordu. Lem'i yüreğinde büyük bir acılık hissediyordu. Bekçinin bu kadarcık bir çocuğun yanında köpek - öldür: mesinin ne büyük bir hata olduğunu düşündü. Çocuğun küçücük mu. hayyelesi tehlikeli bir halde sarsıl. mıştı. Dahâ yumuşak bir sesle tekrar etti: — Artık bırak bu sözleri Dik- men. Sen daha böyle şeyler anlıya- Mmazsın... Çocuk iddiacı küçük bir adam a- sabiyetiyle: — Anlıyorum, dedi. Ben hepsini biliyorum. Veli ağâ çok hayvan öl- dürüyordu. Tavşanlar, başka köpek. ler.. Ben hepsini görüyordum. medin Dikmen, Sen daha çok kü- çüksün. Ölümün ne olduğunu bil. mezsin, Bebek gene iddia etti: — Biliyorum., Ben biliyorum. Ve çok küçük çocuklarda oldu- ğu gibi iyice anlaşılamıyan bir ifade ile bir şeyler anlatmağa uğraştı. Ken di sözleriyle kendisinden geçmiş, sar hoş olmuş gibiydi. — Evet, evet ben biliyorum! Bi- risi öldüğü vakit yere düşer. Ağlar, lîı_ıı'zınr.. Sonra susar! Annem dea iştü. Lem'i onu bir mektupla öl. ğü vakit düştü! | meydan,ber ev,ber ğ — Bunları görmekle hiç iyi et | Muhittin Üstü ıidağa 21 HAZIRAN — 1937 y açık mektup (Baş tarafı 2 incide) de göze vuran şa manasızlığa bakınız. SAADET, “Meçhur ve güsel sazatkâr Amelita Far- llya, Boğaz sırtlarımdan İstanbulun süügtüe me baktı da: — İstanbulu kördüm, artık masut ölebiliş rim! dedi. Ne büyük şahadet! 3 — 20 ve Zi inci sayfalardaki — Rilgeler #rasma bula bula koyduk “galrane ve inın edi, frenk tarihlerin e Prens, bizim tarihlerde taprağından kinae ye Kızil, kiliselerinin bolluğundan kinaye de Güvür ada diye geçer... Halbuki — Adalar ne Prenstir, ne Kızıldır, ne de Gâvurdür, İstam 6 adalardır. (1) dn ber yer, her geçit, her bi, her koltak Aşiklar — yolu,, yalnız » (2) Aşıklar yolumun kargısıtie P yükmeldikten — sonra Güzel İstanbi birer #şk yuvasıdır, ama Büyükadada var" günün yolunu ta' ufka dam inez (1) Seyrine Boyum olmaz bu görünün... Ne edebiyat! Eğer maksat, insant a- daların gurubundan, talâundan ve meh- tabından nefret ettirmekse cidden mu- vaffak olmuş yazan... 3 — Bü sındaki yu mataa bakınız: "İstanbul bağları, "İstanbul bağlarında safa sürdünüz müt. z bucaksız bağtarda kütük #raların daki yollar uzar, Uzanir... aT âna memesinden $ üÜzÜM tanelerini aa emen yuvrular gibi lardan dudaklarile toplar... Bunun kadar soğuk, bunun — kadar n bana ne gösterebi- Bir Broşür bir maksada göre yazılıe | ve hedef o maksâtı en iyi ifade edebil- mesidir. Düşününüz bir keri Şu İs- tanbul kuruldu kurulalı insan zekâsı ne kadar işlemiş, neler yazmış, her bakım- dan mukaddes olan bu beldeye karşı duyduğu hayranlığı göstermek için sa- natkâr neler yaratmıştır! İstanbul için güzel hir söz — söylemiş veya güzel bir şey yazmış. müverrihle- rin, gaztteciterin, dinlomatların. şairle. rin, hükümdarların, haddi — hesabı wardır, ki İstanbula hayran — yabancı şöhretlere kıran mı girdi ki Anadolu ve Trakyalı Türke propaganda için hazmı lanan Broşür, şu — meşhur (1?) ve gü- zel (1?) sanatirâr (1?) Ameliya Farliva 22?ynın büyük sözlerile kıymetlendiri Atatürkten, İnönünden, Şükrü Kavadan, İstanbul valisinden sonra e- ğer mutlaka — başka işhat — vasıtastna htiyaç var idiyse hatıra ilk gelen veya ifatta en önde duran Amelya mıdır? her tara a Türklerin hayalinde İstanbulu en cazip şeklile canlandıracak, vakti hali yerinde watandaşları İstanbula çekmek için yazı sanatini ilâhi bir miknatıs gibi kullan: cak edibimiz, muharririmi: üz yok? Bugünkü kalem neslinin terennüm etmekten âciz zsamandanberi — inanıl propagandası için mü şairlerimizden yardım i de redde- den mi oldu; Yokka para istiyen mi? Memleket büyüklerinin güzel sözleri- le yanyana neşredilen bu kavaf işi 80- Bukluklar nasıl festivale maledilebildi? vallahi bunu ben bit türlü — anlayama- | dım gitti. | Allah vere de bunları başka — dillere | tercüme etmemiş olsalardı. Yoksa aklı başında bir yabancı bu Broşürü gördük- ten sonra İstanbula gelmek zahmetine katlazmaz. Zaten kapağın resmini ya | pan Cemal Nadir de böyle düşünmüş ol malı ki yaptığı bir çit seyyaha pek İstanbulü olduğuna ne | r? — Festivalin | erirlerimizden, | 'i kavan ve biraz da hayal kırıklığına uğ- eder ÇD ayal nöktada | | itür dokuzuncu Bayfa- , ramış adamların edasını vermiş. Hani resimler neredeyse dile gelecek ve: İÇERİDE: # Liselerin olguntuk tmtihanları başlayacaktır. * İzmirde Foça sahillerinde birer çocuk obası açılması kararlaştırılmıştır. — Buraya fakir çocuklar, alınacaktır. 4 Ankayada Karadaniz havuzuna yüzmek için giren 'Ticaret liseai talebesinden Kâni boğulmuştur. Babası oğlunu kurtarmak üre re suys abılmaş, baygın Bir halde çıkarılmış tır. DIŞARIDA: * Pariste bina araeleat, Beynelinflel sergi sakasına kudar teşmile karar verdiği bir grev yaupacağından, patronlar cemiyeti bu ame- leya salr günü iş vermemağe karar vermiş» lerdir. bugün '— Yahul Ne ettik de buraya geldik? nedir bu başımızın çilesi?,, Deyiverecek. Şu canım İstanbul han- gi seyyah hangi misalire böyle — acaip bir çehre göştermiştir? « Broşürüp tab ve tertip faslına başlar- | ken, derhal söyilyelim ki bu — kapağın Cemal Nadir imzasını taşımasına tet etmekteyiz, Cemal Nadir büyük bir karikatürist ve zeki bir — ganatkdrdır. | Çok zahmetle yapıldığı her renginden ve çizgisinden belli olah — bu resim ne- den bu kadar manasız? Aceleye gelmiş | olmalr. Sayın Üstündağl Tab'a gelince.. Bu bir facia kiyenin bir devlet matbaı lemine şaheserler hedi dir. Bu müesseseye, İstan leketin çok mühim bir sanı &it propaganda va: Brogürün on jkinti Ve on Üçüncü sav- falarındaki o mürekkep nedir? O parça- | İr çizgiler medir? Sayın Üstündağ ! Bro- | şürünüzü basan matbaanın öyle baştan İkinci sayfanın al biden kalma, müzı görülüyor, mürekkep bir defa bile silmemişler. sayfadaki o çergeve T Mmakinisti | savma İş Yapmuş ki... On kısmutdaki Nuh Ne- çiçek'in - deşeni us. Kalrplart Dokuzuncu ci satrıunda ola,,nın ci satırındaki — “faati. yirmi Cördüncü İstanbul, tırda Bir (k) ezilmiş. Bö provasını andıran bir nesneyi me: te nasıl dağıtabiliriz? Bir lokantada elinize bu derece $ hasılmış bir liste verseler — o lok; bir 1 basat mısınız? mam. Dünyanını her tarafında sayısız takip leriniz vardır sayın Üstündağ. — Faraza . Çür ı milyon Türk Hrasr sarfettiler; bir bey- nelmilel sergi yaptılar ve Paris — şehri | bir defa olsun böyle kötü bir — Broşür | neşretmemiştir. Hep Atinadan bahsediyoruz. Neden Atinaya seyyah gidiyot? Tstanbuldan daha mr püzel bu döst bekle? Sanmıryoruz. Fakat buna bayret etmi- yoruz, Zira sırrını biliyoruz. Yunanl ların Atinayı propaganda eden neş t başlı ba: bir kütüpkane — ve başlı başına bir ede Bizim şü cok müuhteşem ve zavalir İstanbulumuz böv- le bir edebiyata lâyık Mr değildir ; _V?k— sa böyle bir propagandayı başarabile- cek fmumarz mır yok ? Elimide Atinayı metheden Broşürler var, Bu yazıyı yazarken bir onlardaki PAZARTEBSİ HAZİRAN — 1807 ri: 2956 — Reblülâbır: 12 KE GEÇEN SENE BÜGÜN NE-OLDÜT Boğazları uskerloştirememiz için davot at #ğimiz konferans yarın Montröde toplana çak. d * Pransız askeri mahkemesi, Casuslukla Atham edilmiş iki Rus mültecisinin muhake Tüesini bilirmiş ve ekseriyeti — mütlaka le Bunların bersatine karar vermiştir. Muhake zne gizli olmuştur. * İtalya imparatorluğunun — ihyası,, için yapdan altı senelik plân, zannedildiğine göre pazartesi günü nazırlar meclisine'tevdi edile C SAFO A. Dode - H. Rifat Sayfiyeda okunacak güzel bir roman VAKİT Kifabevi , 100 kı *köy Ati Brogürde! resimlerine baktım. Partı rusu. İsviçrede Kadıköy kadar ufak olan Montrö şehrinin ( val programını isterseniz size takdiri d ; aradaki farkı anlarsınız. H buki bizim Ğ şehrimizde öyle büyük fırça ve fotoğrt” sanatkârları vardır ki (4) biz bunlar$ ketli Broşürün İstad” Ç paraya mal — olduğun merak ediyorum doğrusu.,. (5) » Bu Broşürün ulmamasını — erif rmanız festivalin selâmeti namımtâ tarafımızdan rica olunur. emrü ferman Hazreti mı | ne bastırilız? | hür KARADAVUT rrlr (!?) Aşüifte de demiyaf Malâim , caki zamlan zürefasının — ağzındi Aştifte'bir parça tatlıca bir manaya gelirdi. Halbuki Aşifte “sürtük, ve (kaltak) mast Sına gölir. (Aşiftenin biri), (dırak canım  giftayi!,, gidilerden, (2)—Protesto ederim. Şimdi şöyle bir düşüü düm de, Madada bir, — Küçükçamlıeada bi Ayastafanosta bir,. Boşiktaşta bir ki ermutt yektın dört tano hatırlayrverdim. Bananla b€ ber — İstanbulda her ağaç — dibinla, — hef “KOLTUK,mn, her evin bir aşk yuvası oldu. ğunu veya ölabileceğini İddla eldden büyük cürettir. (3) Bu tazocüple üç toktayr koyan bir de Biliz. Malüm a bu işaret — “ponetuatlan,da arifane göz kırpmak, biyık altından — çapkır çapkın gülmek manasıma gelir. Biz tstanbul bağinrında polisin ne ahlâk zabrtasının mül dahalesine Müzüm gösteren bir vaziyette he bordar değilir, (4) Furaza Estanbuldak! matbaat mümet Si Sunt, resimleri Almanyanın en büyük mocaranları tarafından kapışılan beynetmilel bir nrtisttir. (8) Mademki bu kadar kötü basılacaktı, meden bir bususi matbaa tercih edildi? Bele diye matbaasınm bundan da mi kötü hasacı Ki tahmin ediliyor? Şumu da — söyliyelim Kİ İstanbulun en mahir t tası Ahmet Be- lodive mathasamdadır. Ve © bunun barücalk desini basardı. Istanbul konuşuyor (Baş tarafı $ üncilde) lerle ve beyaz kerpiçle yazılmış bir ya- zi gördük. Burada: (Eşeklere aptesane). Yazılı idi. Fakat işin garibine bakın ki koca mezbelelikte, genç bir çocuk başka bir yer bulamamış gibi, doğru 'ş bu yazınım karşısına - geçmiğ, em de iğrenerek sey. rettiğimiz çirkin manzaradan sonta ka- le kapısından dışarı çıktık. Biraz son. ra pek meraklı manzaralarla kar cağımız, Merkezefendiye doğru ileri dik. HABERCİ Yarına : Merkezefendi İ en l eeet leigüğeülkenmiiei çai Türk kuşunda imtihanlar Başladı Türkkuşu İstanbul şubesinin Ramideki tatbikat sahasında dün im- tihanlara başlanmıştır. İmtihana giren 16 talebenin hep si muvaffak olarak "A brövesi,, al- mak iktidarını göstermişlerdir. Bu gün de 16 kişi imtihan olacaktır. cektir. Plân, mubtelif nafla nı derpiğ etmeaktodir. leri yapılması * Musolini Venedik sarayından yeni bir nutuk söylemiştir. Altmış bia kişinin dinler diği' bt nutukta Mudolini ezcümle demiştir ki; “Atle oçağının muhafazları — olmalısınız. Çok kuvvetli olmalarımı arzu etmekte oldur dumuz çocuklarmıza ilk intiba olarak onla ra Rotma faştat terbiyesi veriniz.., # Âtinadaki Fethiye camiinin müze yapil ması için “yerli Atinalılar birliği, — Yunan Kültür bakanlığına müracsat etmiştir. Fe kat kültür bakanlığı Müsltiman müzesi yap mağı düşündüğünden Atinaldar — bizliğinin talahini reddetmiştir. Atinallar — birliği, bi meşhur camila Atina şehrinin tarihine çok bağlr olduğfunu ileri sürüyorlardı.