Her Breli artık gidiyor desenize ... Madem ki Alman gazeteleri bize boykot ilân etmişler, artık “Muhabir,, e ne ihtiyaçları kalır ? Gazeteler her gün dünyanın her ta. rafından her çeşit haberler alıp neş. rederler. Lâkin her haberin nereden geldiğini ve hangi arzuya, hangi en. dişeye, hangi menfaate tercüman ol- duğunu, hangi kaynak tarafmmdan ya. | yudığını dikkatle kaydetmeye mecbür- durlar, Zira bir haberin nereden alm. dığını saklamak “GİZLİ BİR İŞ YAP. MAK,, manasıma gelir ve gizli bir iş yapmaksa ekseriya “MİLLİ MENFA. ATLERE ZID İŞ YAPMAK,, demek olur. Gazetociliğin — millt — karakterden mahrum bulunduğu — memleketlerde “matbuat hürriyeti” yabanerlar tara. fından daima istismar olunmuş ve milli karakterden mahrum neşriyat müesseseleri parayla sulmalmarak halk daima yabancıların arzu ettikle- ri istikametlere sevkedilmiş veya sev. kedilmek niyeti güdülmüştür. Misal mi “stersiniz? 'Tümen tümen... Faraza Habeg . İtalyan harbi başla- mazdan evvel İtalya propaganda ne. zaretinin birçok büyük fransız gaze, telerini satmalması. Fransa ile Almanyanmi dehşetli bir harbe devam ettikleri günlerde, Marn. da, Verdünde yüz binlerce Fransızın öldüğü bir devirde Almanların Paris. te casus Lönuvar'a Le journal gazete- sini satım “aldırmaları. jilâh... Kemalist Türkiyenin gazeteciliği. cihan ortasındaki büyük şerefine tama men uygun bir milli karakter sahibi. dir. Bu demektir ki Türkiyede gazoto. ol eline verilct Etigin matbtat hürri. yetini hususf kestal için kullanmaz 'Türkiyede — gazeteci satmalmamaz. 'Türkiyede gazete yalnız milli Türk menfaatlerinin silâhıdir ve yalnız mil. rette art YA, Koymuş bulunabilir. Bu. , &ncak mevzuubahs ha- B akaşası olmak lâzımgelir: ker., bir boykotla kargılaşılırsa evvelki hareketi takip eden bu hareket birin. ciye saik olan niyetin vahamtetini te. yiâd etmiş olmaz mı? (Haber) de benim imzamla çıkmış olan yazt üstünde duracak — değilim: boykot havadisini veren gazete, bu boykota benim yazımın vesile teşkıl | ettiğini eöylerken, bu yazının tamami- le benim mes'uliyetime ait olduğu yo- | lunda sonradan çıkmış izah fıkrasını okumamış gibl görünmektedir ve ve. lev ben yazmış olayım velev bir Baze, te bu fikre iştirak etmiş veya etmemiş olsun, esas neşriyatı adetâ müdafaasız geçmektedir. Bunu da burada münaka. ga etmek istemem. Fakat D. N. B. teşkilâtını bin türlü ve benden ağır şekillerde mevzubahse. den başka memleketlerin neşriyatı işte elimizin altında, gözümüzün önüzde- dir. Böyleyken acaba Almanların ne- den bu memlekotlere de havadis boy. kotu flân ettiğini görmüyoruz? Bununla beraber, bu haberi veren gâüzetenin pek yerinde olarak İşaret ettiği gibi Alman gazetelerinin Türki. yeden gelen haberlere sütimlarını kape mış bulunmaları bizi bir “MUKABE- LE BİLMİSİN” e soykedemez, Zira Madam Rifenstal hâdisesi gibi mühim haberleri Türk karilerine - bildirmek zevkinden hiçbir Türk gazetesi mah- Yum /olmaaitaladin, ' * G kla l d * Bununlaybemmher e$i Her, Brell'in getiye almacağınt tebşir eden bir başlangıç gibi de addedebiliriz, zira Alman ajanalarının ve Alman gazetele rinin Türkiyeden gelen haberlere boy. H Türkiye için çalışır. Gazeteci münev- | kot İlân ettikleri bir devinde vazifesi. ver ordunun piştar mlüfrezesinde tam ve kâmil şuurlu bir Kemalist nefer- dir. Bir asker temiz Türk tniforma. smı nasıl temiz olarak muhafaza eder se, bir gazetcei de seciyesine giydiği temiz Kemalist üniformayı tertemiz olarak muhafaza eder, İşte, bilhassa — ötedenberi, ba. zi yabanet “neşriyat yardımları,, na kargşı olan hassasiyetimiz ve bu hassa. siyeti açığa vurarak, D. N. B. İstan, bul mümeesili Brell'in kareketine âsa. bi bir izyanla mukabele eıl.ıınmı bun dandır. Bunun için D. N. B. den bahzettim Bunun için “Her Brell” den bahzet- tim, ! Bunun Için Doktor Göbels'e hitaben Haber'de bir açık mektup neşredile. rek Brell'in Türkiyeden almması is. tendi. Ve Türk kari Türk gazateecisinin bu | vasfını bildiği içindir ki, peşriyatımı. zı lâyık olduğu bassasiyetle takip et. ti. Almanya propaganda nezaretinin bu hareketi tamir etmesine intizar ederken dün sabah bir de ne görelim... Devamlı davamızm seyrinde kendi namıpa gösterdiği bassasiyeti takdir. le kaydetmekten — çekinmiyeceğimiz bir sabah gazetesi “Almanlarım, be- nim D. N. B. teşkilâtından bahseder- ken bu teşkilâtın mahiyeti etrafında #imdiye kadar dünya Mmatbuatında söylenmiş sözleri ima edişimi Türki. ye haberlerine kargı bir boykot vesi. lesi olarak kullandıklarını,, yazmryor mu? | K Eğer bu gerçekten böyleyse, Alman matbuatmın, Alman milletine yaraşır bir istikamet takfbinden inhiraf ist!. dadı gösterdiğini — kaydetmek — icab eder. D.N. Bnin bir hareketini, hattâ bü. tün D. N. B. yi Türkiyenin İstanbul Şehrinde çıkan bir gazetenin muharri. Fi “hatalr veya mütecavizane,, telâkki etmiş olabilir. Bu telâkkisini de acık. nin sırf “gazetecilik ve ajansçılıktan ibaret olduğu,, söylenen D. N, B. nit artık İstanbulda bir mümessil bulun. durmasını, ne lüzum kalır? Madem ki Alman matbuatt Türki- yeye ait haberleri yazmıyacaklardır, © halde, yine Her Broll İstanbulda o0. turmakta devam ederse 6 zaman D. | N. B. nin yalnız gazetecilik ve ajana. çılıkla uğraştığını Iddiaya imkân ka, Jir mı? Acaip bir mesele Bahse girişmesini seven bir adam dalma cobinde olan paranın yüzde 10 nuna bühsee derdl Bonra tekrar bahsi yeniliyerek cebin de geri kalmış olan meblâğın yüzde amunu ortaya kordu ve bar defasında böyle Yapar dı. Bir güin bu adam yüz bühiste eliisini kazan €t elltsini kaybetti. Neticede kazandı mt kay betti mi? Cevabınt yarınki nüshamızda bulsoaksenız ? Hırsız çobanın cevabı 13 hâaziran tarihlii bilmecemizin halildir: (2 |9712| ı B 12 197)2 ) ânm 1 | Bofa Go) Çohu efendisi farkına varmadan hergün türüden 4 koyun çıkarabilmek için hergün ortadaki dairenin koyunlarından — iki tane ekâlltmekle ve köşedekilerin sayısını birer tane e arttırmaktadır. Herhangi bir aırada koyunların sayımı de. dma 101 kalmaktadır. Nihayet 80 gün âonra vaziyet gu gekli nlmaktadır. Çoban dalma ayn! basmra kalrpla koyunları ı saymak üdetinde olan çiftçiden 200 koyun çalabilmiştir. Bu bilmecemizi doğru halledenlerden Mac ka Teşvikiye endössi E'T. — #partımanmda Bugunku Italyan donanması Yazan: Ahmet Cemalettin Sırıcoğlu Bir İtalyan sırklısının Tiç Bü bu sımıf gemilerin İngilizleriz | nisbeten daha etki olan hemayarlarına tedafüli kudret bakımından üstün olduk larından şliphe yoktur, Dünyanın en süratli gemileri İtalyan donanmasının alâkayı en çok çeken gemiler 1928 —« 1935 arasında denize indirilmiş olan Kandotyori &ı « nıfı ismi altında anılan kruvazörler - dir. — Bu sınıfın ilk gemileri arcak 5069 tonilâto mat mahrecinde oldukları hâlde sekizer — tane 10 - santimetrelik top taşrmaktadırlar ki İngilizletin 7150 tonilâtoluk Leander kruvazörü daha büyük olmasına rağmen ancak bu Aayni çapta bu miktar top taşımakta « dir. Hathuki İtatyan gemileri İngiliz hem ayarlarına sür'at bakımımdan büyük bir farkla tefavvuk ediyarlar . Bu sınıf gemilerin dizayin sür'atleri olan saatte 37 mili her gemi bir hayli geçmiş, hattâ İtalyanların iddiasınca afbiano krufazör vür'at tecrtl' belerinde 42 mile ulaşmış ve sekir saat gürfen tecrübelerde vâsatf 30175 mil sür'at elde etmiştir. Bu gserinin sonuncu gemilerinin mâr mahteçleri 585 ve 6791 tonaya çıka . rılmış ve rivayetlere göre 10 santimet. relik topların sayısı da orr adedine var mıştır « İtalyan bahriyesinin elinde bu lunan 19 ağır ve hafif kruvazördan başka ek- serisi Alman ve Avusturyalılardan iğti. nam edilmiş yedi kruvazör daha varsa da bunlatın harp kıymetleri pek azdır. Halyan distroyerlerine gelince İtalyan bahriyesinin torpidobot muh ribi filotillâları hemen- hepsi yeni ve asrt gemilerden wücuda gelmiştir ve 1922 senesindenberi yetmiş kadar dist. rvy!.'_ilışl edilmiştir. 12 tane ki bunlar 1628 toni! mat mahrecin- de, saatte 38 mil sür'atine malik altr tane 10 santimetrelik top ve altı tane torpido tiyübü ve mayınlarla müceh « hez gürel ve kullanışlı gemilerdir. Bunlardan Alvise da Mosto isimli o. lan saatte 45 mil seyretmiştir ki çok bü. Yük bir sür'attir. K Distroyerlere gelince ekserisi 1450 tonilâto mahrecinde tek bacalı ve saatte 38 mil sür'at üzerine resmedilmiş ge- miler olup dörder tane 10 santimetre- lik top ve altışar tane torpido ko- vanı ile techiz edilmişlerdir. İtalyanın tam münasiyle distroyer - lerinden başka (daha küçük muhrip) iamini verebileceğimiz 615 tonluk gemi- leri vardır. Sür'atleri Saatte 34 mile varan bu nisbeten küçük gemiler taşı - dıkları silâh bakımından hiç te yabana &trlacak tekneler değildirler ve bu yüz. dendir ki altı tanesi 1936 senesinde inşa edilmiş olan bu (küçük muhrip) lerin İtalyan donanmasında zaman geçtikçe çoğalacağıma inanmak İcap ediyor. İtalyanlar dünya savaşmda — küçük motorbotlar yüzünden kazanmış olduk. ları muvaffakıyetleri göz önünde bu - bataryası ateşe hazır bir halde bulunduran beheri 15 tonilâto mar marrecinde olan bu (sivri sinek) vahidi harplerden müteşekkil bir filotilla vü. cude getirmişler ve bu minimini gemi- leri kullanmaktadırlar. Beheri iki tane torpido taşıyan bu “hücum botları, nm sür'atİçri saatte 40 mile varmaktadır. Bu minimini gemiler hakkında dola - şan rivayetlere rağmen bunların İngiliz bahriyesindeki motörlü torpido botlara faik olduklarını kabul etmek için orta. da hiç bir sebep yoktur. Bilâkis İngiliz botlarının sür'at, de . nizcilik kabiliyeti vüsat hareket bakı - mundan İtalyan gemilerine üstün olduk. Jarı muhakkaktır. Italyan denizaltı gemileri İtalyan donanmasında hiç bir sınıf vahidi harp, denizaltı gemileri kadat seri bir inkişaf ve terakkiye mazhar olmuş değildir. 1926 ile 1936 arasında geçen on sene İçinde, 137 tonluk açık deniz botundan. 599 tonluk, sahillere mayin dökücü botuda dahil olduğu hal, de yetmişe yakın-yeni denizaltı gemisi inşa edilmiştir. İtalyanlar denizaltı gemisi inşasın . da (kudret, emniyet ve su altında kul- Janışlık ve manevra kabiliyetinin faz - Talığı) kelimeleriyle tavsif edebileceği . miz bir prensibi kabul etmişlerdir. Meslâ dünyanın en derin dalma reko- runun İtalyanların 1368 tonluk bir de- nizaltısı olan (Domeniko Millelire) ye ait olduğu iddia edilmektedir. Filvaki bu gemi birkaç sene evvel ,içindeki mü. rettebatı hiç bir rahatsızlık hisşetme . den 396 kadem derinliğe inmeğe mu « vaffak olmuştu. Yakın bir zamanda ise iki İtalyan denizaltısı Afrika etrafında 15000 mil. Hk bir devir seyahatine çıkmışlar ve bu seyahati hiç bir arızaya uğramadan altı aydan az bir müddet zarfında bitirmiş, lerdir. İtalyan denizaltı gemileri hezhangi bir devlet denizaltıları kadar müessir, resim ve inşa itibariyle yine hezhangi bir devlet gemilerinden aşağı değildir. 1936 senesinde gayri resmi bir teb . liğe göre İtalyan hükmeti birinci tın:f denizaltı gemilerinin adedini 100 & çı. karmaya kârar verdiği söylenmişti. Bu rakama erişmek için ancak 34 denizaltı gemisinin inşasr lüzım geldi - ği ve son sene içinde 22 denizaltı ge. misinin tezgâhta inşalarına başlandığı nazarı dikkate alınırsa bu — gâyri resmi iddlarım iki sene içinde tahakkuk ede, ceğine şüphe edilemez. 'Tıpkı İngiliz bahriyesinde olduğu #ibi İtalyan donanmasında Ca denizaltı gemileri mütehassıt: zabit ve cfrat ta. rafından sevk ve idare edilmekle bera. ber her İtalyan deniz zabitinin bir de, nizaltı gemisinde bir müddet hizmet görmesi mecburiyeti İtalyan devleti . nin denizaltı gemilerine ve denizaltıcı « lığa verdiği ehemmiyeti kâfi derccede izah eder, Ttalyan doönanmasının İlk harekât ga. hâsr mesafelerin nisbeten yakın bulun. duğu Akdeniz olduğu için İtalyan balı. riyesinde İngiliz ve Amerikan donan - malarında bulunduğu gibi büyük tayya re gemileri yoktur ve İtalyan bahriyesi- nin biricik tayyare gemisi olan Miraglia ancak 4960 ınn[uıa mar ıııhreelndı ve ÜNDÜZ mecmuasında 1937), Cahit Sıtkı Tarami” nn “Ne ve nasıl meselesi,, adlt D yazısını okudum. Bay Behçet Ke Çağlar, bazı şairlerin hep ölümde | bahsetmelerine kizmış, onları “mefi” leket gibi henüz işlenmemiz, taz? bir | movzu üzerinde çalışmağa davet,. *” | miş... Cahit Sıtkı Tarancı buna çevsb veriyor. Diyor ki “Sanat #serini teşkil eden hlsler, hayâllf fikirter arasında bir hiğrarehle kurarak, ©” miyet içinde zor tahammül edilen tir mü* vabazlığı insanın içinde de temin a iştiyen bu sakim zihniyet, edebiy kişafına mani olduktan maada, sanat hayati mızda yeniliklerin dalma fertlere — bal ehit Enlinde kalıp umumi ve kuvretli BÜ ceroyan olmamıaat sebeblerinin de gelir.. Ümid ederim ki Cahit Sıtkı Taralb cı, bunu yazarken, “Yavuz hırsız “ gsahibini bastırır,, gözünü hatırlay!? gülmüştür. Bay Behçet Kemal çıl lar genç şairlere, kendi içlerine S mülmekten vaz geçip dış âleme, Hef” kesi alüâkadar eden bir mevzua bale malarını söylüyor, Cahit Sıtkı Taralir cı da: “Bizi kendi kendimize bırak* madığınız için, fertlere tek başınö kalıp ene'lerinin seyrine dalmak iznie ni vermediğiniz için biz toplanamıyu | ruz,, diyor. Yani topluluğu infiradd$ buluyor; fakat bunu söz kalabalığın? getiriyor. Müsavatçılığına da doğrüe su diyecek yok... Yer yüzünde insan* ların arasında müsavat bulunmamde sına tahammül edemediği gibi hislefe fikirler, hayaller arasında da müsü” vatsızlığa tabammülü yokmuş. O hak de iyi Ve kötü de yoktur; “olan” hef şey bir kıymettedir: zalimle mazlü«s mun, gaddarla mağdurun anrasmdt fark yoktur. Fakat böyle bir fark gö- zetmeyince de “cemiyet içindeki müle Bavatsızlığa” zor değil, gayet kolay tahammül edilir. Cahit Sıitkı Tarancı bunun üzerine R'-my de Göoöürmont'ü zikrediyor? “Halk bir tablonun tesvir ettiği seye, Sanat âmâtörü ise nasıl tasvir edilöi- Bine bakar.., Belki güzel 'söz üma ne yapalım Kİ 'bugün içinde yaşadığımı$ şartlar, 1900 senelerindeki şartlar dö. gildir. Zaten Cahit Srtkr Tarancı d$ unutmasın ki o sözü göyliyen Remy de Gourmont, daima bir sanat amato> rü olarak kalamamış, birtakını cemle yet meselelerinde vöziyet almış, fıke rini söyleyip kahra uğramıştır. Drey» fus davası zamanında: “Bütün hayale ler, bütün fikirler müsavidir,, deyip el yunamamıştır. Zamanımız şairden, fikir adamından yalnız kendi özü ile meşgul olmayıp bir karar vermesini, insanları alâkadar eden işlere karış- masmı bekliyor. İtiraf edelim ki za. manımız, dünden daha ahlâklıdır. Bel. ki Cahit Sıtkr Tarancı: “Sanat ayrı, hayat ayrıdır. Bir şair, insan “olmak sıifatile, karar ver- meğe mecbur olabilir; fakat bir sanat. kâr olarak değil...,, dıyecektir. Çünkü böyle söyliyenler var. Fakat onlar bu sözleri ile sanati hayattan ayırdıkla. rını, insan oğlunun esaslı, yani bütün şahsiyetini gösteren bir faaliyet oldu. ğunu inkâr ediyorlar. Biz ise şairin, sanatkârın eserine kendisini tamami. le, yani gerek ferdi, gerek içtimai bır “varlık” olarak vermesini istiyoruz. Bilmem hangi taraf sanate hürmet ediyor? (1) “Müsavatsızlığı temin etmek,, de hakçası çok hoş! Nurullah ATAC kabiliyettedir. Italyan deniz tayyareciliği Diğer taraftan İtalyan harp gem'le- riyle tayyarelerin tabiyevi tevhit harce kâtını yüksek bir dereceye çıkarmış ve bu bakımdan çok inkişaf etmiş bir bah- riyeye maliktir. Bilhassa tayyarelerin deniz hidematında kullanışı — itibariyle İtalyan bahriyesi bütün rıkl*nııe fa- iktir. Her İtalyan Üssü bahrisi, Teabında mahalli deniz kuyvetleriyle mesai bir .» Kiği yapmak üzere ehemmiyetli tayyare kuvvetine maliktifi 1936 senesinde İtalyan donanmasi Mmürettebatı 300 zabit ve 50.000 gedikli. ve neferden mürekkepti. Efrat arasın- da uzun tecrübe görmüş gönüllülerin nisbeti bir hayli yüksek olmakla bera « ber (güverte altr) mürettebatı yeni gle