” SöteErgodden 3419 v3roJMOCA GÖYTT OĞ a PULLAKLE OğgDAN ŞÜYK —e YAPZLOŞ AY o0 *H SUZ G v J0 doj 99i DYT ÇESYOL) TÜŞLULD) POU gç GADAÇI ATTPEDOLA 04 21170 “I99İ — geley zordnca g y ğ ©o B X B B & B 2 £ & E 5 pug evoz — pp 199İYEY JPNBAKL UY 80 398 JYİNE NOL HYöYI “azOU 008 39U 1o dayplliy Y UOSUYU 0: eĞ — wıĞtMÜU TUOŞSUYU yavu goo ge 49p aof toLptAtAL :LerDemır ) BPYLPUOA) — SLŞE MAT T YANS P9LA Eyveg — YUDG Ti UUg msmyemı Treni YA0f (Epuryyem myaS) 'arer yezn eyep 919 EPRLPUO'I) — PUNUJE Pu g (1Setya) eBzog CI (t84 to nok muL uç 10 'sdoya UO Y 30 Keni nox “söyeez TMo. u0)Bunr Mnro3) 8 HOSLONI PUN 'çi *“Adümwe'Lrd Idopr a Yönnğ) Te OOf * a. 1824 9Ü9 UT UY Zd YUŞ 1 09 çilER S9 Suoşe 08 3 TU)SIML ÇesLLOIsTU o£K 10 '& ejpeir ut u yönows UVUY OUU KiTUDI SALUL 232 — Bu izahat kadını tatmin etti. Bilhassa bir prensin yanında çalışması çok ho, guna gitti. Bu, zavallı saf aşığından ko- parmağı ümit ettiği izahatın başlangı. cıydı. Acıkllı bir tavırla: — Zavallı delikanlı! Dedi, Onun elini tuttu ve yine mah. cup bir tavırla gözlerini indirerek ilâve etti. — Benim ismim Brigittir.. Ya sizin isminiz?.. Benim adım Karkandır. Ah! t, kalbimit kraliçesi, ölünceye ka. dar size bağlı kalacağım! Hisselliyorum ki, sizsiz yaşayamam! Hissediyorum ki, biz yekdiğerimiz için yaratıldık! His. sediyorum ki.. Galiba güzel bir çorba var.. Yani hayır.. Şey demek istiyorum. Hissediyorum.. Nefis çorba kokusundan büsbütün şa. geran Karkan bu şaşkınlığını gidermek, için kahramanca bir çareye baş vurdu. Kollin Kolü kavradı, onu bir tüy gibi kaldırdı, adeta boğarcasına — göğsü üzerinde sıktı ve kuru yanaklarma, bir kaç büse şapırdattı. Sonra, biraz evvel kırmış olduğu po- tu tamir ettiğinden emin bir vaziyette onu yere bıraktı. ; A'deta boğacakmış gibi sıktığı Kollin Kol, soluyor, yavaş yavaş kendine geli. yordu. Kızmamıştı. Bilâkis genç aşıkın şiddet ye kuüvvetine hayran — olmuştu. Ve bunu söylemekte hiçbir mahzur gör. medi. D — Yarabbim!.. Ne kuvvet!.. Ne ateş!. Demek ki beni bu dereze seviyorsunuz, ha?.?. Fakat bu, hakikt bir saadettir. Karkan nihayet emelinde muvaflak elduğunu zannetti ve derhal hakim bir tavırlat :8801) “KNO u oyuş İ 3 111 — L *gönou3 1 0sr Âsp Ouo Teymauml | *otu paw sS3zrDiyna TEILLOISIY U D0E YEŞMA NOC JI — Z ŞEK e BOLY 'ep 910 Ku0 — & A sKp Âvemı mopy — 5 *KınAa vu 1 “sax — 28919pyd J0 puoz HOK ary — £ #prtM)sL) SALIP PUB sng & Jo dö) ay) UO 10i BOIZLTIONI gS nok gg eT ur Âv "TILI — Â3T TEYORUN 943 O7 03 USLI, — F 1417843 dö)aBUN|SAY N9991U9)1399923 W gaN aa 3 J)9) töyeYEL UPRUO D13DOS I/W HA TPUŞSAİIRDARİIĞ 298,, toy 49p zaino av ıdöy 9 pudde pny NA) 8 1nok 190; MAD * pusde pinoo HOK 09 yaad aka wndcsedik AO | zyuya 1yg1suda *(3ap up YÜY *P42198Y3) BARDAYANIN OĞLU — Şu halde mesele yok, dedi. Buraya yerleşecek ve artık gizi terket'miıeır gim, ah Brigit! Kadın düşündü. — Bu da ne demek? Delikanlı pek acele ediyor! Yoksa kendişini besleye ceğini mi rannediyor?,. Hele, öğrenmem lâzım olan izahatı alaytm da, sor- On- dan nasil kurtulacağımı pekâlâ biliri Fakat katlın itiraz etmediği ve hâlâ zü]üıntdiğl için Karkan onun razı oİ. duğunu zannetti ve artık hiçbir şeyi saklamağa lüzum görmeden açıkça ba. ğırdı: —Yemek zamanı gelmedi mi Brigit? Midem yemek zamanının çoktan geldi- ğini bana haber veriyor. Fakat Karkan, emin ve lâkayıt hali. ne rağmen endişedeydi, çünkü kalim al. dırmıyor gibi duruyotdu, — , Kollin Kol sadece düşünüyor'du. Has sisti. Fakat aptal değildi. Bir zamanlar ticaretle meşgul olmuştu. Bir yemek masrafı onu bir hayli düşündürüyordu. Fakat önün ağzından lâf almak için, bol şaraplı bir yemeğin gayet iyi bir vasıta olduğunu da nazarı dikkate alı. yordü. Her ne bahasına olursa olsun onu söyletmek istiyordu. Bundan edece. Bi istifade, yemek için yapacağı masra- fi gölgelerde bırakacak kadar büyüktü. Çabucak kararını verdi ve Karkana hi. taben: — Mösyö, dedi. Ben saat altıdan ev- vel yemek yemem! Halbuki henüz saat beş bile yok, — Yanılıyorsunuz, sevgili Brigit. Ya- nıldığınıza eminim. Midem saatin en aşağı dokuz olduğunu bana söyliyor. DERSLERİ de ok yer isimlerini ersimizde bu —mahal e ve bir kolaylık olmaki yazarak görecej üzerin rkas — Picadil'y sirkı kas — Ludgate sirki adili sön e Londrad; size bir malümat kabil arını işaret edeceğiz. Bunlar lmez. Fakat, Yeni kelimeler Bu aersimizde yin Flcet Street: ) bu için ban DERSLERE olsaydım, höl dö der)r ENCİLİZCE Ğ 'siz muktedir olurdunuz geçirmek bir Dü Orada bütün bir gününüzü geçirirsiniz. You could sapend a whole da; (vu küd spend PARDAYANIN OGLU hentiz iki saat olmamıştı. Fakat haya rının en büyük heyecanmı duymuüşlar. | di. Ve bu, onları bir hayli acıktırmıştı, | Bunun için oturur oturmaz, iki , lnd beti açmışlar gibi, büyük bir iştiha ile yemeklere saldırdılar ve ayni tamanda konuşmağa başladılar. alardan, Jarın hasta olduğa i çıkardılar. Hattâ — vaktile az kalsın rahipliğe intisap etmek — Üzert kadaşlarına nisbeten mü. nevver sayrlanı Karkan, şeytanmı, Janı baştan çıkardığını iddia etti. Fi birkâaç âyin, bu fena şeytanı koğmağa kâfi gelecekti. Bu, iddia onlara o kadat makul göründü ki, derhal dini âyir için lâzım olan parayi hesap ederek ayırdı lar. bulunan v — Bize gelince, biz her zaman na- lu çocuklar değil miydik? — Tabii! Şimdiye kadar bir tek in, san karşımıza geçerek bizim hırsız ol, duğumuzu söyledi mi? Hayır!. Şu hal- de?,. — Evet, amâa,; bu onün fikri.. Şu hal. de Şunu da söylemek lâzımdır ki, şefle, rinin metalibatından cayarak, gizlice eski hayatlarıma devam etmek düşünce- si akıllarından bile geçmedi. Ona söz vermişlerdi, Sözlerinde durmarrak onla. Tın nazarında en silinmez bir leke, bir şerefsizllikti. Namuslu olmak üzere bü. ük bir samimiyetle plânlarını hazırlır Çünklü Jan böyle istiyordu. ce, gayet tabil olarak, ser. vetlerini hesap etmelerini intaç ettirdi. | Takriben dört yüz iliraya malik olduk, larını anladılar. Bu haylli mül kündü. im bir ye- ©00 big to be seen İn an hoür ör 80, (itz maç tü big tu bi sin in en avr or 30.) It's much Hepsi bu kadar değilldi. Konçiniden çektikleri mücevherat da varvdı. Bun. ları iki bin sekiz yüz liraya — sattılar, kilise " büyük Sen Pol kilisesi, roy'al ekaçene katidral 's Cathedral. (Sönt Pöls katidral) sdral St, Paul bur — That's not a bad idea. (detz nat & bad aydia) “Bu dur değil bir fena fikir,, Fena bir fikir deği! örülmüş içinde bir saat & Za0? » Ben de öyle zannediyorum, büyük olmak e çok e İit is. (ay sap'or it iz). Bir saatte görülmiyecek kadar büyüktür, vanat bahçesine gitmeye ne d What about golng to tlı 229 Böylellikle, ellerinde üç bin yüz liralık bir servet vardı. Bununla bir sene rahat rahat geçinebilirlerdi. Fakat. Grengayın, güzel « adında — bir kız kardeşi vardı ki, bundan bahsedil. diğini duymuştuk.. Peret neredeyse on -ekiz yaşlarıma girecı bına cidden hak ediyorllu. Çünkü şaya. ni hayret ederecede güzeldi. B'; serse. rinin kızı olmakla beraber genç kız, nâ- mugu ile yaşamağa : — tmişti ve alın terile maişetini temin ediyordu. Gayet narin ve zarif bir kız old ”u hakde çamaşırcılık yapıyordu. Emsalsiz bir cesaret ve azimle, uslu, temiz ve saz! bir kız olarak kalmıştı. Karkan, bu genç kıza çılgınca aşık olmuştu. Karkan bir serseri, parayla adam vuran bir “bravo,, bir haydu!'u. Bu aşık haydudı ne yapsa beğenirsi: Doğruv1 a'le reisi olan Grengaya gitti, ve namuslu bir insan gibi kız kardeşi. nin desti izdivacına talip oldu. Grengay bunu kız kazdeşine söyledi. ve dostunu bir hayli de methetti. Fa. kat Per-: bunu şiddetle reddetti v- — - lenmekten hiçbir zevk duymadığını söye ledi. Grengay birçok defalar bu husus. ta ısrar etti, ,bundan bıkan genç kız da, bunu düşüneceğini ve belki de birkaç sehe sonra bunu kabul edeceğini söy. ledi. Zavallı aşık bu müphem vaiüle ikti. fa etmek mecburiyetinide kalmıştı. Fa- kat, bütün aşıklar gibi, ,hiçbir zaman ümidini kırmadığı için, genç kıza ni., şanlısı nazarile bakryordu. Belki bunda mübalâğa ediyordu Esasen, bu aşk nc kadar bakiki ve de. rin olursa olsun, Karkanın iyi yemeti- ne, iyi içmes iyi uyumasına, hu. lâsa rahat bir hayat sürmesine asla ma. ni olmuyordu. Evlendikten sonza, va- dra kulesi. there âfter ten. (go dör after ti) din oraya sonra çay,, Çaydan sonra gidin. g