znunsnlu AOAĞUK “4 Oroy) & puads v oF Bupsaroyar 4 08 U SS00YOD 'NO dn aNB Oş — AOPUM doi OPEA|Z EYEp yeğnma orAS HG pufmu do Yova N3 :Ppujar DU Du3ç — d00 HO ÂAnu dÖf :yved UMO Ku 103 opupazN YOyaliıya Y 119 A KPULIA JUreN 403 gu03 sg0y) KıBa 793 punom 3RM SONJOP INO TAZ AM BN gT): 6 ne£ usu) * UPİP 1 '0S 10 YosM B NOĞ JE GNOK T UPTP *oUTUS dAY) PFP NOK ypsdx) I 'puBS diT UF 8) O9 EMOP UNU 'HOPUOJ J0 Paij aru n w K “ayyeğ o3 a *1OğEM OUT OYUÇ DA OS sn yeş pue ZayLejd asoç 03 PSsn AM y e HoK op TI "aapifyo 103 £Keprloy J0 ö0 Ayyo3i Bar SEMEDAĞ TAVIY 0) $ YEHOz Put grsapiseo TUpyunu “çuprad TUy yu0173 93 UMOpP püt di d Kolaa oY Posn AM grHSIP PoOO3 J0 yöno aM puvs oğ3 v0 gnoge Ka poyrorda Süngos puv döyem oi uf SAvVU 93 1 ; pire gısötnemp Pu Bo BRN em pin J daysLuıl94 YodSU9a)19aZA YOT —— POĞYUAD, J ? :poyayusn Yovag 9y3 UÖ dre KoYI I 'a — *Klaa gp zaop Pu dü arem ayt OK O1 — T gaK Kuz UYEM VU T 'ÖN — UaApıyıa oef AM SDUM — $ dpusa di ©) voysrr NOK UL3) — *Kep KaaAa0 Yf we0 ayı YUD T sasıma SO UT 1IN0IY Olr çeumnLŞ ULOPRUM) YODAFYLIADİ AKIIZINDUŞ UAPRİMITLI, e< sa OŞ y ye) Jç suyülexa Pihogs NOX * e)8 09 Suyo3 are nok JI eym NOX sa0oYE aMYOTd SULL Te Mom noK gUN pot sa ji Suamya pwe Ayyyesiş KDA O9 Oğ *'rıĞUOI SI OY göce GUy Utcay UT İuyuuNA yanf 84 ymo auy3no noL pur ZIULHAAİ SKDNT ş e Suşpuyj wa ANRUIRIP OU CATT 03 y 3no tos g) Je 08 10 YANMA v pusds O) JYİNO no4 yre ua duy ve soyyva yi © 107 puvıTuyr Kıaao 0 8 e3a “gapıs 'IROU NAF noX Sozar) Ba PARDAYANIN OĞLU kat sezer gibi oldu. Bu vaziyet onu iyi. Şüphesiz bunu beklemiyordu erTİne gayri ihtiyari tavrmı değiştirdi. Saetta bu tahavvülün farkına yarmadı. Janın elini tutararak şiddetle Hayatında belki ikinci veya üçüncü defa olazak bu hazeketi tekrarlıyoddu. Janın bayreti bir kat daha arttı. Fakat, Pardayanın şüphe etmiş olduğu adamr unu öğrendiği esnada için. de belirmiş olan hiddet, bu defa zail ol. da. Şimdi artık, nefsine tamamile ha- imdi ve aklında bir düşüncesi bulün. iğe için, bissiyatını göstermedi. Saetta onü koltuğa kadar çekti ve a)- un ondan duymadığı bir şefkatle: - Otur, oğlum dedi. Herhalde yor- günusun, yüzün sapsarr kesilmiş, Fakat sağ ve salfimsin ya, esas olan da budur.| Memnunum.. Çok memnunum.. | Bu görülmemiş bir şeydi. Sactta hiç| bir zaman ona kâarşı böyle muamele y.ıP-l' ş, böyle sözler söylememişti. Jarın şaşkınlık derecesine varmıştı. en, bu dostluk nişaneleri aasiş etmiyordu. Bilâkis için. de garip bir şüphe ve enkişe uyandırr yordu. Diğer atraftan delikanlınım ta- mamile değiştiği anlaşılıyordu. Çünkü mütehassis olmadığı için - her zaman yaptığı veçhile - kendi kendine - Jânet edeceğine, mütehassis olmayışı ona bi s gayet tabif göründü. Hatta, Iİ"İJ düşman karşısında bulunuyormuş gibi a müheyya bir halde bütün dik.| katini topladı. ( Bunun sebebini izah etmek hiumzlır.W Pardayan, Konçininin evini tarassut altında bulundurması için, EBakargarsa söylemiş olduğu birkaç sözden, Jan şu neticeyi çıkarmıştı. —“Galigay tarafın. dan gönderilen ve dostum diye geçinen adam, benim düşmanımdır. Ondan ta. kınmalı ve Onu tarassut altında bulun. durgalıyım.,, Bu adamın Saetta olduğunu — öğren: mişti. Bertiyle yapmış olduğu ve ken. disini amamile değiştiren mülâkattan ev vel bu badise cereyan etseytli, muhak- kak ki Jan, ortada bir yanlışlık bulun. duğuna zahip olacaktı. Bilhassa ki, kö. rü körüne itimat ettiği Pardayan da, bu adamın babası olduğunu baber alınca, düşüncesinde yanıldığını söylemiş ve af dilemişti. Jan üzün zamandanberi Saettadan | bafifce şüpheleniyordu. Bertiyle başba. Mülâkattan sonra bir hayli ünmüştü. Gözlerindeki pertle inmiş, herkesi ve her şeyi olduğu gibi görme- ğe başlamıştı. Kendişinden başlayarak bütün tanıdıklarının ahlâkları üzerin - de bir hayli düşünmüş hüküm ver. mişti. Kendi hakkında vertliği hükümler de merhametsizce davranmıştı. - Kendisini büyüten adam hakkında ciddi fakat dü- t hükümler verdi. Neticede, kendi kendine, şu müthiş suali sordu: “Saetta beni niçin sefil ve serseri bir insan ola. na olursa olsun, meğe azmetmişi Tam bu sırada, kendişini kurtarmak meselesi ortaya çıkmıştı. İyi kalpli ve dürüst bir insan olan Pardayan, bir ba. banın evlâdına karşı böyle alçaklıkta bulunamayacağımı nazarı itibare alarak bu ithamını dehşet içinde derhal geriye almıştı. Jan bunu pekâlâ anlamış ve 1s, rart etmemişti. Fakat Saettanın nasıl bir adam olduğunu ve babası olmadığını gozıadlonIı DBDERSLERİ 1ugasusa İNGİLİZCE Pumusuna MOZLULONE İNGİLİROCE DERESLERİ ynuz? (nasılsın 'asıl yapıyorsunuz siz yapmak?,, Ne yaptyor: how do you da? (hav du yu du?f) svmok Ow ) “O dur daha ziyade bir fikir, şüphestz.» vı çasım bem olurdu part ay şüd lav it.) rad'er en aydia, sört part I rniy own talk İt over with may wife and see what &he th üphesiz bu da bir fikir — 1t's rather an idea, certainiy. *0 olacak büyük neşe... (it : “oda mı fularsınız? Oda tutmak. *Almak adalar, tök it av'er wid may vayf enul si huat ap mâynd) Karar vermek. pmak ya » Alryoruz (oda veya ev hakkında: tulma! u mök g yapıyorsunua yuk Karar veriyorsunuz. timle şi yu ken) rakın beni bilmek (bana bildirin) nekadar k ırkan o kadar «iğ ma ğu tedirsini Do, and let me küdiw as söon aa you can. 6 92 Sün H2 — Bahsedin ve mümkün old! doeyi) bildirin. — Rigüt, 1 will, Goodbye, bâvt it.) öğreneceğ PARDAYANIN OĞİLU 201 *“Sen sevilemezsin, Jan Fransuva, bili- yorsun ki günlerin sayılıdır.. Cellât seni bekliyor !, Riya, Ravayak, hepsi riya!.. | Sen herşeye rağmen, önun semi sevccc- | Bini ümit ediyordun ve gene — içinden Şöyle diyordun: — “Yalnız o, sevilmeğe lâyıktır, günkü iyi kalplidir, âlicenabtır, teturdur. Ben onua önünde ben silinme Hiyim... Mademki mahküm — edildim!,, Gene yalan Ravayak, gene tiyal. Sen, | tiyakâr ve yalancısın tıpkı o dinsiz, tac- İt kuzt gibil.. Kıskanıyorsun, Jan Fran- suva, velinimetini kıskamyorsun! . . Başını öndeki taşa vurdu ve yalvar- &: — Yarabltrim ! Yarabbim! Bana atıl. Bana yardım et!.. Bana ıstırap — veren Şeytanı başımdan delet. Uzun müddet bu vadiyette kalarak, ağladı. yalvardı, dua ctti. Nihayet yavaş yavaş tekrar sükümetini elde etti. Dı yuldu ve sendeliyerek karanlıklara ka t XAXI Saetta, Konçininin küçük evinden çı- | kınca, ne yapacağını kendi — kendine sordu, Ve yürürken şöyle düşündü: — Jan bilmediğim bazı tesadüller ne- | ticesinde kaçmağa mı muvaffak oldu? Yoksa ben geç kaldım da, Konşini onu öldürerek cesedini bir — tarala mı attı. Bütün mesete bunda Eğer — serbestse, Jan evine dönecekli binacnaleyh gidip onu orada beklemeliyim, Eğer yarın da dönmezse, o zaman gidip sinyora Les- noraya haber veririm. Ve eğer Konçini benim elimden (dişler elbiselerini hazırlayabilir. Kararın: verdikten sonra, Janın evi- ne yollandı ve doğru yukarı çıktı. | Eskargas onu gözünden kaçırmamış- | tı. Onun mereye gittiğini görünce vazi- ı ——— — fesindn bitmiş olduğunu anladı .. sütün hızıyla Pas - Parfu öteline koştu. Jan kapısını kilitlemeği unutmuştu. Saetta kapıya vurdu ve ses çıkmadığını görünce, odaya daldı. Pek Iyi tanadığı anobilye, son derece sadeydi: Bir masar iki sandaâlye, ayni zarmanda büfe vazifesini gören bir san- dik, dar bir yatak ve odanım en — güzel eşyası olan, oldukça yeni geniş bir kol. tuk. Küçük şöminenin içine yerleştirilmiş olan ufak tefek bazı mutfak takımı, oda sahibinin, icabenda, yemeğini bizzat ken disi yaptığımı gösteriyordu, — Filthakika kabareye gidecek parası olmadığı za- manlar yemeği evde yerd Hattâ ömlet pişirmekte üstat olduğu- nu kemali iftiharla iddia ederdi. Saettanın karnı acıkmıştı. Etraft ka- Tıştırdı. Fakat bir tek ekmek — kımmtısı bulamadı. Yalnız bir şişe — şarap dikkatini celbetti ve bunu mase- ine koyarak önüne kuruldu ve ı. Buna rağmmen daba iyi düşünüyordu. Civardaki büyük saat, dokuzu çaldığı sırada, merdiven- Terde, çok iyi tanıdığı ayak sesleri duy- du. Abus çehresinde bir tebessüm be- lirdi ve büyük bir sevinçle bağı — Odur! Sabırsızlıkla, merdiven başına kaştu ve aşağıya döğru eğilerek sordu; — Sen n Serbest ses cevap verdi: — Evet! Filhakika, bu Jandı. Büyük bir ermniyet Bertiyin gaybubetini öğrenince, ilk evvelâ bu, ona, kafasına inen bir yıldı. dernm tesiri yapmıştı. -Fakat o, felâke , sevmek *“Siz muktedirsiniz hulmğık./ Bulabilirgini: tu Tav 'To love: » Allahaısmarvnrın., Olur. Bildiririm. Allahasmmarladık.